• Sonuç bulunamadı

Kültür-Milliyetçilik-Dış Politika Analizi

BÖLÜM 1: KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE TEORİK YAKLAŞIM

1.3. Dış Politika Analizi ve Millet Kavramının Objektif Öğeleri Arasındaki İlişki

1.3.3. Kültür-Milliyetçilik-Dış Politika Analizi

Şunu da belirtmek gerekir ki, İsrail’deki Yahudiler homojen bir topluluk niteliği göstermemektedir. Özellikle, laik ve sol görüşleriyle tanınan ve Avrupa’dan gelen “Aşkenazi” Yahudileriyle, dini ve milli değerlere daha çok önem veren ve Doğu ülkelerinden göç etmiş olan “Sefardi” Yahudileri, hem iç hem de dış politika konusunda farklı görüşlere sahiptir. Seküler Siyonistler, daha çok İşçi Partisini, daha katı ve dini Siyonistler ise, Likud Partisini desteklemektedir.210 Doksanlı yıllarda iktidarda daha çok söz sahibi olan İşçi Partisi, Arap-İsrail barışında etkili olmuş, ikibinli yılların başından itibaren iktidarda daha çok söz sahibi olan Likud Partisi döneminde ise, Filistin’e yönelik saldırgan bir politikanın izlenmesi, bu farklılığı göstermesi bakımından önem arz etmektedir.

1.3.3. Kültür-Milliyetçilik-Dış Politika Analizi

Bir toplumun tarihsel süreç içerisinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür denir. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur. Onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş biçimidir. Kültürün maddi ve manevi unsurları bulunmaktadır. Maddi unsurlardan kastedilen husus, bina, yemek ve giysi gibi kavramlardır. Manevi unsurlar ise, gelenekler, normlar ve düşünce biçimleridir.

Kültür, millet ve milliyetçilik olgularını tanımlamada sıklıkla kullanılan kavramların başında gelmektedir. Özellikle millet olgusu, mutlak bir surette ya kültür kavramıyla ya da kültür kavramının ilişkilendirildiği; etnisite, ortak tarih, din ve dil gibi hususlarla açıklanmaktadır. Bunun dışında bazı milliyetçilik kuramcıları, milliyetçiliği bizzat kültür kavramı üzerinden analiz etmektedirler.

Bunlardan biri, sosyalist kuramcılardan Otto Bauer’dir. Bauer, milliyetçiliğin doğuşunu başlıca iki aşamanın gerçekleşmesine bağlar. Birinci aşamada, aynı milliyet bilincine sahip olması beklenilen insanların konuştuğu lehçelerin birbirlerine yakınlaşması gerekmektedir. Bu şekilde bir dil topluluğu ortaya çıkmış olacaktır. İkinci aşama ise, bu

209

James Chiriyankandath, “Religious nationalism and foreign policy: India and Israel compared”, http://www.eisa-net.org/be-bruga/eisa/files/events/turin/Chiriyankandath-religiousnationalism.pdf, (18.04.2014).

210

76

dil topluluğunun milli kimliğe kavuşmasına vesile olan kültür topluluğu aşamasıdır. Milliyet bilincinin ortaya çıkması için, bu kültür topluluğunun, hem geçmişte yaşamış, hem de gelecekte yaşanması gereken bir ortak kadere dair bir inanca ulaşması elzemdir.211

Milliyetçilik ile kültür arasındaki ilişkiyi en iyi biçimde açıklayan düşünürlerden biri de, Ernest Gellner’dir. Modernist kuramcılardan biri olan Gellner, milliyetçiliğin, sanayileşme, kentlileşme, okur-yazarlık ve kapitalizm gibi süreçlerin sonunda ortaya çıktığını öngörmektedir. Gellner, milliyetçiliği “yüksek kültür” kavramsallaştırması üzerinden açıklamaktadır. Ona göre insan topluluğu üç evreden geçmiştir. Bunlar; avcı-toplayıcı, tarımsal ve modern endüstriyel aşamalardır. Gellner, özellikle tarım toplumu aşamasından modern-endüstriyel aşamaya geçişte, sınıf sisteminin ve toplumsal eşitsizliğin temelinde olan vahşi kültürlerin, homojenleştirici ve tek tipleştirici yüksek kültüre dönüşmesini milliyetçilikle açıklamaktadır.212 Ona göre milliyetçilik bütünüyle kapitalist dinamiklerle beslenen modern devletin ürettiği ve yukarıdan aşağıya empoze ettiği bir kültürdür.213 Dolayısıyla Gellner, milliyetçilik ile ilgili açıklamalarını kültür olgusuna dayandırmaktadır.

Kültür, millet ve milliyetçilik olgularını açıklayan anahtar bir kavramdır. Bu özelliği itibariyle dış politika yapımı sürecinde önemli işlevleri olduğu bilinmektedir. Kültürün dış politika karar alma sürecinde etkisini inceleyen akademisyenler farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Ancak akademisyenler arasında bu konu üzerinde bir mutabakata varıldığını söylemek zordur. Yine de farklı devletlerin dış politika davranışları analiz edildiğinde, aynı durum ve olaylara verilen farklı tepkilerin temelinde kültür olgusunun olduğu söylenebilir. Çünkü her toplum farklı kültürel değerlere sahip olduğu için, karşılaşılan duruma/durumlara ve olaylara da farklı tepkiler vermesi doğal bir neticedir.214

Kültürün karar verme sürecindeki etkisini inceleyen Efegil ve Açık’a göre, bu olgu iki farklı şekilde dış politika kararlarını etkilemektedir. Bunlardan birincisi, karar 211 Özkırımlı, s. 55-56. 212 Özkırımlı, s. 164-166. 213

Süleyman Seyfi Öğün, “Türk Milliyetçiliğinde Hâkim Millet Kodunun Dönüşümü”, Türkiye Günlüğü, Sayı 50, (Mart- Nisan 1998), s. 18.

214

Ertan Efegil ve Fatma Açık, “Günümüz Türk Dış Politikasında Türk Kültürünün Etkisi”, Ed. Ertan Efegil ve Rıdvan Kalaycı, Dış Politika Teorileri Bağlamında Türk Dış Politikasının Analizi Cilt 1, Ankara: Nobel Yayınları, 2012, s. 623.

77

vericilerin insan olması sebebiyle kültür olgusu doğal olarak karar verme sürecini etkilemektedir. İnsanlar, belli bir sosyalleşme sürecinden geçerek içinde bulundukları toplumun kültürel değerlerini benimsemekte ve bunu davranışlarına yansıtmaktadır. Bu yönüyle karar vericilerin davranışlarını ve düşüncelerini şekillendiren temel sosyolojik faktörlerden biri, kültür kavramı olabilmektedir. Örneğin liderler, ülkelerinin uluslararası sistem içerisindeki yerini ve rolünü kültürel değerleri çerçevesinde yorumlayabilmektedir. İkinci olarak, karar vericiler, kararlarını meşrulaştırmak, bunlar üzerinde toplumsal desteği sağlamak için kültüre başvurabilmektedirler.215

Rus dış politikasının yapım sürecinde kültürün önemli etkileri bulunmaktadır. Rusya’nın uluslararası sistemdeki yerini ve sistemin yapısının nasıl olması gerektiğini dile getiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un şu ifadelerine bakmak yararlı görülmektedir216:

Beşeriyetin gelişiminin incelenmesi durumunda ülkeler arasındaki ilişkilerde iki temel yaklaşımın olduğu görülecektir. Bunlardan birincisi, dünyanın Batı değerleri çerçevesinde inşa edilmesine ilişkin görüştür. İkinci –Rusya’nın desteklediği- yaklaşım ise ülkeler arasında rekabetin medeniyetsel boyutlara sahip olması, değerler ve kültürlerin arasında geçmesi gerektiğine ilişkin görüştür.

Lavrov’un bu söyleminin arkaplanında, Rusya’nın tek kutuplu Amerikan hegemonyası altındaki bir dünyadan rahatsızlık duyduğu ve çok kutuplu bir yapı istediği anlaşılmaktadır. Bu talebin temelinde kültürün etkisi bulunmaktadır. Çünkü Rusya hem Çarlık döneminde Avrupa güç dengesinde yer alan beş büyük ülkeden biri hem de Soğuk Savaş döneminde iki kutuplu sistemde Amerika ve Batı Bloğunun karşısında bulunan Doğu Bloğunun lider ülkesiydi.

Tsygankov’a göre Rus dış politikasındaki milliyetçilik nosyonu, pragmatik çıkarlar ve Rus kültürü etrafında tanımlanabilmektedir. Ona göre Rusya’nın kendi çıkarları ve kültürel değerleri üzerindeki ısrarı, Sovyet totaliterizmi ve Avrupa karşıtı milliyetçiliğin reddolunmuş amaçlarının yansımasına dayanmaktadır.217 Dolayısıyla Rus dış

215

Efegil ve Açık, s. 623-624.

216

Sergei Lavrov, “Russia and the World in the 21st Century”, Russia in Global Affairs, No. 3, July-September 2008’den aktaran Tsygankov, s. 201.

217

78

politikasında karar verme sürecinde, otoriter Sovyet zihniyeti, emperyalizm karşıtı söylem ve çok kutuplu sistem gibi Rus kültürünü oluşturan faktörler etkili olmaktadır. Kültürün karar verme sürecindeki etkisini anlatmak bakımından yararlı görülen bir diğer örnekte, Amerikan dış politikasıdır. Amerika’nın milli kimliğini oluşturan kültürel değerleri -Anglo-Sakson yapı, Protestanlık ve Yahudilik dini, demokrasi, insan hakları, liberal değerler- Amerikan dış politikası karar verme sürecinde etkili olmaktadır. Huntington’a göre milliyetçilik, Amerika gibi çok etnili toplumlarda sanılanın aksine uyumlu ve rasyonel bir dış politika izlemek için en iyi fırsatları sunmaktadır. Amerika’nın dünyayı kendi yapısına benzer bir şekilde biçimlendirme isteği; Anglo-Sakson Protestan değerleri yayması; emperyalizm veya kozmopolitizm değil, Amerikan milliyetçiliğidir.218 Huntington’un ifade ettiği Amerikan milliyetçiliğinin temeli, Amerikan kültürüne dayanmaktadır. Afganistan (2001) ve Irak (2003) savaşlarının temel nedeni, Amerika’nın, evrensel değerler olarak gösterdiği kendi kültürel değerlerini yaymak ve bunlara tehdit oluşturan unsurları ortadan kaldırmaktır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış politikasında kültür, karar verme sürecinde etkili bir faktör niteliğindedir. Çin milliyetçiliğinin kültürel bir yönü bulunmaktadır. Çin milliyetçiliğinin bu yönü, kültürel öz güvenceyi ve genişleme yoluyla siyasi ilerlemeyi amaçlamaktadır. Çin’de sıklıkla vurgulanan, “Doğu, Batı’dan daha aydınlıktır.” söylemi, toplumdaki kültürel milliyetçiliğin ne denli güçlü olduğunu göstermektedir. Doğal olarak, Çin toplumu içerisinden çıkan ve Çin kültürünün etkisi altındaki karar vericiler, kararlarında kültürel milliyetçiliği yansıtmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti’nde karar vericilerin kültürel unsurları dış politikada kullanmalarının en önemli nedeni, kültürün yumuşak güç (soft power) unsurlarından biri olması sebebiyle, uluslararası sistemdeki Batı üstünlüğünü dengelemek istemeleridir.219