• Sonuç bulunamadı

AK Parti’nin Milliyetçilik Anlayışı: İslam Milliyetçiliği ve Neo-Liberal Muhafazakar Milliyetçilik Arasında Gri Bir Ton Muhafazakar Milliyetçilik Arasında Gri Bir Ton

BÖLÜM 3: TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ TİPOLOJİLERİNİ TEMSİL EDEN AKTÖRLER VE DIŞ POLİTİKA ALGILARI EDEN AKTÖRLER VE DIŞ POLİTİKA ALGILARI

3.2. Muhafazakar Milliyetçiliğin Aktörü ve Dış Politika Algısı

3.2.1. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)

3.2.1.3. AK Parti’nin Milliyetçilik Anlayışı: İslam Milliyetçiliği ve Neo-Liberal Muhafazakar Milliyetçilik Arasında Gri Bir Ton Muhafazakar Milliyetçilik Arasında Gri Bir Ton

AK Parti’nin ideolojik koordinatları ve inşa etmeye çalıştığı kimlik yapısıyla ilgili tartışmalardan sonra, partiye ve parti karar vericilerine (özellikle Erdoğan’a) egemen olan milliyetçilik algısına bu aşamada yer vermek gerekmektedir. Milliyetçilik ile ilgili önemli tartışmaların yaşandığı, her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı509, Kürt açılımının yapıldığı bu dönemde Erdoğan’ın milliyetçilik yorumuna ve AK Parti’nin Türkiye’deki milliyetçilikler içerisindeki konumuna yönelik yapılan araştırmaları irdelemekte fayda vardır.

Erdoğan’ın ideolojik perspektifini muhafazakarlık oluştursa da, Türk sağının da bir özelliği olan millliyetçiliğin eklektik bir şekilde Erdoğan’ın konuşmalarında yer aldığı görülmektedir. Ayrıca Türk merkez sağı tarafından populist bir şekilde kullanılan milliyetçilik, Erdoğan tarafından da benzer şekilde ifade edilmektedir. Erdoğan, kendisini Menderes ve Özal çizgisinde, “slogan milliyetçiliği”nin karşısında “gerçek” milliyetçi olarak telakki etmektedir.510 Bu “gerçek milliyetçilik”, slogana değil, faydaya dayalı olan, ülkenin gelişmesini ve kalkınmasını asıl milliyetçilik olarak gören bir anlayış olup, Türk merkez sağının liderleri tarafından kullanılmaktadır. Erdoğan da bu geleneği sürdürmektedir.

Erdoğan’ın birçok konuşmasında fayda eksenli milliyetçiliğin izleri görülmektedir. Erdoğan Yozgat mitinginde şunları söylemişti: “Bakınız Marmaray bitti mi? Biz Marmaray’la konuşuruz. 153 yıllık hayal. Ecdadımız Abdülmecid’in adımını attığı, hayalini kurduğu, ama torunları olarak bizim de gerçekleştirdiğimiz. Bak geçenlerde İstanbul da iki gün ağır sis vardı. Ne oldu? Marmaray çalıştı, günde 300 bin yolcu

508

“Erdoğan: Kürt sorunu yoktur, Kürtlerin bazı sorunları vardır”, Sabah, 02.05.2015,

http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/05/02/erdogan-kurt-sorunu-yoktur-kurtlerin-bazi-sorunlari-vardir, (01.08.2016) ve “Erdoğan: Çözüm süreci buzdolabına”, Sabah, 11.08.2015,

http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/08/11/erdogan-cozum-sureci-buzdolabinda, (02.08.2016).

509

Recep Tayyip Erdoğan: “Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklar altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok.”, Detaylı bilgi için bakınız, “Erdoğan: Milliyetçilik ayak altında”, Hürriyet, 18.01.2013, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22621388.asp, (15.03.2015).

510

173

taşıdı, 300 bin. Ama bu CHP’nin, MHP’nin aklı bunlara basmaz. Milliyetçilik bu ya, lafla milliyetçilik olur mu? Biz hizmet milliyetçiliği yapıyoruz, bunlar laf milliyetçiliği yapıyor, laf.”511 Erdoğan’dan sonra AK Parti’nin Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun da fayda eksenli milliyetçilik retoriğini kullandığı birçok konuşmasında görülmektedir. 2015 Genel Seçimleri için Karaman’da yapmış olduğu konuşmasında Davutoğlu, “Buraya gelip birileri milliyetçilik yapmaya kalkarsa, özellikle Bahçeli gelip burada sizlere, Kazım Karabekir’in torunlarına milliyetçilik yapmaya kalkarsa ona sorun, sizin zamanınızda gemi yapabiliyor muyduk? sizin zamanınızda helikopter yapabiliyor muyduk? sizin zamanınızda hızlı tren var mıydı? sizin zamanınızda duble yol var mıydı?”512

Marmaray metrosunu faaliyete geçirmenin asıl milliyetçilik olduğunu belirten Erdoğan, ilköğretim okullarında derse başlamadan her sabah okunan “andımız”ın yasaklanması yoluyla da erken Cumhuriyet dönemi milliyetçilik uygulamalarını da eleştirdiği, bunun merkezine yine fayda milliyetçiliğini koydu: “Biz slogan milliyetçisi değiliz. Bizim için milliyetçilik millet için hizmet üretmek, milletin itibarını yüceltmek, milletin ihtiyaçlarına cevap vermektir. Her sabah çocukları sıraya dizip, yağmurun, karın, soğuğun, sıcağın altında o çocuklara 1933’lerden kalma, geri kalmış ülkeleri çağrıştıran, Soğuk Savaş döneminin demir perde ülkelerini hatırlatan sloganlar attırmak milliyetçilik değildir. Milliyetçilik o çocuklara okuyacakları okul inşa etmektir. Milliyetçilik o çocuklara insanca eğitim görecekleri sınıfları inşa etmektir. Milliyetçilik o çocuklara en modern eğitim imkanlarını sunmaktır. Onlara güçlü bir Türkiye emanet etmektir.”513

Erdoğan’ın fayda milliyetçiliği kendisini Türkçü-milliyetçi semboller üzerinden yapılan tartışmalarda da göstermekte ve yine güçlü bir hizmet milliyetçiliği vurgusu yapılmaktadır:

Ben burada MHP’nin yöneticilerine sesleniyorum. MHP’nin tabanına değil, onlar samimi, saf, temiz insanlar. Ben şimdi o kardeşlerime sesleniyorum, sizin izinde

511

AK Parti Resmi Sitesi, “Muhalefetin siyaseti, esersizlik siyaseti”, 22.01.2014,

http://www.akparti.org.tr/site/haberler/muhalefetin-siyaseti-esersizlik-siyasetidir/59727#1, (22.03.2015).

512

AK Parti Resmi Sitesi, Karaman Mitingi Konuşması, 18.05.2015

http://www.akparti.org.tr/site/video/74861/karaman-mitingi-konusmasi-18-mayis, (18.05.2015).

513

“Erdoğan: ‘Doğruyum, çalışkanım’ dediler yan gelip yattılar”, Radikal, 05.10.2013,

http://www.radikal.com.tr/politika/erdogan_dogruyum_caliskanim_dediler_yan_gelip_yattilar-1154200, (22.03.2015).

174

gittiğiniz insanlar, onlara sorun. Siz Orta Asya steplerine ne kadar gittiniz? Biz ta Moğolistan Karakurum’a kadar gittik. Ben uçakla tarlaya indim. Karakurum’da Orhun Anıtları’na 42 kilometre asfalt yol yaptık. Sayın Bahçeli’ye sorsak Orhun Anıtları nerede diye, bilmez. Hadi git bakalım. Sayın Bahçeli bir bak bu iktidar nerelere uzanmış. Balkanlar’a gidiyorsun AK Parti’yi görüyorsun. Ecdadımız neredeyse biz oradayız. Milletin meselelerini kendi meselesi görüp kendi meselesi gibi çözüm üretmeyenler milliyetçi olamaz.514

Erdoğan’ın milliyetçilik algısında bayrak romantizasyonu (AB ilgili yapılan toplantılarda Türk bayrağını yerden alması ya da seçimler için yapılan reklamlarda bayrağın kullanımı), Osmanlı tarihine ve Milli Mücadele dönemine yapılan atıflarla birlikte banal bir milliyetçilik, söylemsel anlamda dolaşıma sokulmaktadır. Bunun yanında Erdoğan’ın milliyetçilik algısının yansımalarının başında dış politika gelmektedir.515 Sınırları aşan kimlik tahayyülünü, yine sınırları aşan fayda siyasetiyle desteklemeye çalışan Erdoğan’ın milliyetçilik algısı, hem kimlik tahayyülünü inşa ettiği coğrafya ile hem de bu coğrafya\coğrafyalara götürdüğü imar faaliyetleriyle anlaşılabilir. Erdoğan’ın şu konuşması güzel bir örnek teşkil etmektedir:

Filistin Nablus’ta Sultan Abdülhamid’in yaptırdığı saat kulesini restore ettik. Son hali bu. Ecdadımız nerelere gitmiş, neler yapmış? Laf ola beri gele yok, eser ola söz ola, işte bu. TİKA şimdi Zigetvar’da Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının gömüldüğü türbeyi buldu, aslına uygun olarak yeniden inşa ediyoruz. Azerbaycan’da, Bosna Hersek’te, Gazze’de, Somali’de, Sudan’da, Pakistan’da, Etiyopya, Nijer’de TİKA eliyle tarımı ve hayvancılığı destekliyor, projeleri yapıyoruz. ABD’de Oregon’da 5 bin kişiye su temin edecek depo ve tesisatın kurulmasını TİKA üstlendi. İnşallah çıkaracağımız suyu Kızılderililer içecek. Şimdi bize diyorlar ki ‘göreviniz tabii yapacaksınız.’ Bunlar sizin göreviniz değil miydi? Siz neden yapmadınız? Hani milliyetçiydiniz.516

AK Parti’nin ideolojik kaynakları olan merkez sağ ve Milli Görüş gelenekleri, inşa etmeye çalıştığı İslami temelde tanımlanabilecek olan milli kimlik algısı ve Erdoğan’ın hizmet milliyetçiliği anlayışı, AK Parti’nin milliyetçiliğe yönelik tasavvurunun ne

514

“Erdoğan MHP ve BDP’ye Sert Çıktı”, Habertürk, 15.06.2012, http://m.haberturk.com/gundem/haber/751207-erdogan-mhp-ve-bdpye-sert-cikti, (15.03.2015).

515

Türk, s. 301-303.

516

AK Parti Resmi Sitesi, “Erdoğan: Milletim Kimin Milliyetçi Olduğunu Görsün”, 19.11.2013,

175

olduğu konusunda bizlere bilgi sunmaktadır. Ancak yine de, partinin milliyetçilik anlayışının Türk milliyetçiliği tipolojileri içersinde nerede yer aldığı konusunda ortaya konulan tartışmalara da yer vermek yararlı olacaktır. Özellikle milliyetçiliğin ayaklar altına alındığına ilişkin söylemlerin dile getirildiği, Kürt açılımının yapıldığı, etnik grupların tanındığı, erken Cumhuriyet döneminin seküler-militarist milliyetçi tören ve mitlerinin silinmeye çalışıldığı AK Parti iktidarında, partinin milliyetçilikle ilişkisini açıklamaya çalışmak, hem ezberleri bozmak, hem de Türkiye’de milliyetçiliğin büründüğü yeni biçimi açıklamak bağlamında faydalı görülmektedir.

Milliyetçilik-AK Parti ilişkisi bağlamında üzerinde durulması gerekilen ilk husus, milliyetçilik ile İslamcılık arasındaki eklemlenme ilişkisidir. Bora’ya göre Türkiye’de İslamcılık ve milliyetçilik birbirlerine eklemlenmiş vaziyettedir. Özellikle Milli Görüş geleneğinden gelen partilerde bulunan ve doksanlı yıllarda RP tarafından temsil edilen İslamcılık; İslam dünyasının lideri olarak Türkiye’nin gösterilmesi, Osmanlı nostaljisine dayalı emperyal\irredentist bir tahayyülle sınırları aşan din temelli kardeşlik tasavvuruna sahip olunması, dış politikadaki önemli sorunlarda (Bosna, Azerbaycan, Çeçenistan ve Kıbrıs) milliyetçi söylem ve davranışlar sergilenmesi, Türkiye aleyhinde gerçekleştirilen ve bu çerçevede şöven ve ırkçı yaklaşımlara yakınlaşan Batı-Hristiyan-Yahudi karşıtlığı ve oy tabanının önemli bölümünün milliyetçi-muhafazakar Orta ve Doğu Anadolu kökenli olması gibi nedenler neticesinde Türkiye’de İslamcılık ile milliyetçilik birbirlerine adeta kenetlenmiştir.517 Benzer şekilde Cizre’ye göre de 1970’li yıllarda siyasal alanda İslamcılığın ortaya çıkışı Kemalist siyasal kültürün izni ve şekillendirmesiyle gerçekleştiği için518 İslamcılık milliyetçiliğe eklemlenerek ilk adımlarını atmak zorunda kalmıştır.

Birçok yazar AK Parti’nin milliyetçilik algısının İslam ya da Müslüman milliyetçiliği olduğu konusunda ortak görüş bildirmektedir. New York Times’dan Roger Cohen’e göre, İslamcı Erdoğan’ın partisinin amacı, Sünni-İslam milliyetçiliği çerçevesinde Türkiye’yi homojenleştirmeye çalışmaktır. Bu homojenleştirme sürecinde Sünni-İslam milliyetçiliğinin ana hedefleri ise, Kürtler ve Aleviler olmakla birlikte, Cohen’e göre Erdoğan bu konuda başarılı olması imkansız görülmektedir.519 Burhanettin Duran’a

517

Bora, Milliyetçiliğin Kara Baharı, s. 124-126.

518

Cizre, s. 100.

519

176

göre AK Parti dindar bir Cumhuriyet inşa ederek, Müslüman milliyetçiliği yapmaktadır. Kemalist milliyetçiliğin doksanların başından itibaren milli kimliği tanımlamada ve sürdürmede başarısız olması, AK Parti’nin İslamın birleştirici gücünden yararlanarak inşa edeceği kimliğin homojenleştirici niteliğinin Türkiye’nin önemli iç (Kürt) sorunu ve dış sorunlarının (IŞİD, Ortadoğu politikası) çözümünde işlevsel olabilmesi muhtemeldir. Duran, Türkiye’nin önemli sorunlarının çözülmesindeki işlevselliğinin yanı sıra AK Parti’nin medeniyet söyleminin sacayaklarından biri olan Müslüman milliyetçiliğinin; Kemalist vesayetçiliğin dışlayıcılığına, İslam geçmişinin romantizmine ve bölgesel düzenin suniliğine karşı bir hesaplaşma olarak algılanması gerektiğini de ifade etmektedir. Ancak sol ve laik Kürtler, Aleviler ve Ulusalcıların, Müslüman milliyetçiliğinin ve onun tahayyülündeki kimlik algısının karşısında yer alacağını belirten Duran, bu sorunun çözümünde Erdoğan’ın karizmatik liderliğinin kullanılması gerektiğinden bahsetmekte520, böylece Müslüman milliyetçiliğinin zorluklarına da dikkat çekmektedir.

Etyen Mahçupyan, AK Parti’nin milliyetçilik algısının etnik temele dayanmayan post modern bir yapıya sahip olduğunu belirtmektedir. Bu yeni milliyetçiliğin temelinde dinin etkili olmasının yanı sıra, dindar kimliğin de çoğulcu bir yapıya büründüğünü ileri sürmektedir. Mahçupyan’a göre, küresel sistem doksanlı yılların başından itibaren Türklük ile Müslümanlık arasında bir mesafenin oluşmasına neden olmuş, böylece dindarların Türk kimliğine olan ihtiyaçları yavaşça ortadan kalkmaya başlamıştır. Bununla birlikte muhafazakar kesim, İslami bir kimlik tahayyülü geliştirememiş, yeni kimliğin çeşitlenmesine rıza göstermişlerdir. Bu süreçte Mahçupyan, AK Parti’nin seksen yıllık kültürel yabancılaşma karşısında, bizzat Erdoğan’ın temsil ettiği yeni bir “millilik” olgusuyla ortaya çıktığını idda etmekte, bu yeni milliliğin temelinde ise, İslami hafıza ve kültürel çoğulculukla birlikte Osmanlıcı bir bakışın bulunduğunu dile getirmektedir.521

Dönmez’e göre, AK Partinin milliyetçilik algısını, Neo-Osmanlıcılık oluşturmaktadır. Neo-Osmanlıcı milliyetçilik tasavvuru, Osmanlı tarihine ve mirasına yönelik atıflarla

http://www.nytimes.com/2015/11/08/opinion/sunday/turkeys-troubling-isis-game.html?smid=fb-share&_r=0, (24.02.2016).

520

Burhanettin Duran, “Ufkumuz ‘Müslüman Milliyetçiliği’ mi?”, Sabah, 05.09.2014,

http://www.sabah.com.tr/yazarlar/duran/2014/09/05/ufkumuz-musluman-milliyetciligi-mi, (12.04.2015).

521

Etyen Mahçupyan, “AKP ve yeni milliyetçilik”, Haber7, 24.04.2014, http://www.haber7.com/yazarlar/etyen-mahcupyan/1150695-akp-ve-yeni-milliyetcilik, (14.03.2016).

177

sivil toplumun, ulusal medyanın, politik aktörlerin söylemleri ve devlet politikaları vasıtasıyla inşa edilmesini içermektedir. Bu milliyetçilik anlayışı, Özal döneminde ortaya çıkmasına rağmen, AK Partiyle birlikte, Türkler, Kürtler, sekülerler, İslamcılar ve Batıcı liberaller arasında kabul görmeye başlamıştır. Neo-Osmanlıcı milliyetçilik, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlarda oluşturulacak çok milletli bir imparatorluk tahayyülünü yansıtmakla beraber, daha çok Türkiye’nin jeostratejik konumunu, Batı dışında belirlemeye yönelik bir dış politika yaklaşımını içermektedir.522

Enno Maessen’e göre, AK Parti’nin Osmanlı tarihi anlatısına dayalı İslami hafızayı yeniden canlandırmasına ve bunun seküler-Kemalist uygulamalarla silinmeye çalışılmasına rağmen, Milli Görüş partileri tarafından ayakta tutulduğunu belirtmekte, AK Parti’nin ise bu konuda başarılı olduğunu ifade etmektedir. Türkiye’nin iç ve dış politikasında Osmanlı tarihi ve dolayısıyla İslami hafızasının politika yapımında etkili olduğunu söyleyen Maessen, kimlik algısının da İslami temelde tanımlandığını ileri sürmektedir.523 Benzer düşünceleri dile getiren Şener Aktürk’e göre de, AK Parti, Türkiye’de milli kimliğin tanımlanmasında etnisist yapıya dayalı asimilasyonist politikaları terk edip, yerine İslami çokkültürlülüğe dayalı yeni bir kimlik inşa etmektedir. AK Parti döneminde etnik grupların kimliklerinin tanındığı, Kürtçe, Boşnakça, Zazaca ve Arapça yayınların TRT tarafından yapılmaya başlandığı, Alevi, Roman ve Kürt açılımlarının gerçekleştirildiği, böylece erken Cumhuriyet döneminin etnisiteye dayalı kimlik tanımlamasının yerini, İslami çokkültürlülüğe dayalı yeni bir tahayyüle bıraktığı belirtilmektedir.524

Yetvart Danzikyan “Milliyetçiliğin manifestosu ve Çanakkale” isimli yazısında, Çanakkale zaferine ilişkin Erdoğan’ın çeşitli söylemleri üzerinden AK Parti’nin İslam milliyetçiliği yaptığını belirtmektedir. Erdoğan’ın “Türküyle, Arabıyla, Çerkesiyle, Lazıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla” diye başlayan konuşmalarının hiçbirinde Ermenilerden, Rumlardan ve Yahudilerden bahsedilmediğini, bu yüzden de kimlik tasarımında sadece Müslüman etnisitelere vurgu yaptığını ifade eden Danzikyan, yine Erdoğan’ın “Bu büyük zafer karşısında İstanbul ne kadar sevindiyse inanın Diyarbakır o

522

Rasim Özgür Dönmez, “Nationalism in Turkey under Justice and Development Party Rule: The Logic of Masculunist Protection”, Turkish Studies, Cilt 16, Sayı 4, 2015, s. 1-3.

523

Enno Maessen, “Reassessing Turkish National Memory: An Analysis Of Representation of Turkish National Memory by the AKP”, Middle Eastern Studies, Cilt 50, Sayı 2, 2014, s. 309-312.

524

Şener Aktürk, Regimes Of Ethnicity And Nationhood In Germany, Russia And Turkey, Cambridge: Cambridge Press, 2012, s. 163-164.

178

kadar sevinmiştir” diye başlayan ve çeşitli şehirlerin sayıldığı konuşmasında Beyrut, Bağdat, Şam, Halep, Hartum, Mogadişu ve Trablus gibi şehirlere yapılan vurgu nedeniyle uluslararası bir İslam kardeşliğinden ve buna kapı aralayan bir İslam milliyetçiliğinden söz etmektedir. Ayrıca Erdoğan’ın “Bizim millet anlayışımızın, milliyet anlayışımızın, milliyetçilik anlayışımızın çerçevesi, sınırları Çanakkale’de çizilmiş, milliyet kavramı Çanakkale’de ruhunu, özünü, kökünü bulmuştur…Çünkü şehitliklerimiz bizim millet olarak kimliğimizdir, kimlik kartımızdır…bizim millet ve milliyet anlayışımızın da adeta manifestosu yazılmıştır” şeklindeki konuşmasını Danzikyan, “milliyetçiliği ayaklar altına aldım” diyen Erdoğan’ın dile getirmesini eleştirmekle birlikte, milli kimliğin, Çanakkale ruhuyla özünü şehadet gibi İslami unsurlar tarafından inşa edildiğini de belirtmektedir.525

Jenny White da, “seküler Müslümanlar” olarak betimlediği AK Partinin milliyetçilik tasavvurunu, “Müslüman milliyetçiliği” kavramıyla açıklamaya çalışmaktadır. Müslüman milliyetçiliği kavramına göre Türklük, Sünni Müslümanlığa dayalı kültürel bir kimlik olarak görülmekte, din ile alakalı bireysel ve azınlık hakları konusunda duyarlı olmasına karşın, Türklüğün üstünlüğüne ilişkin Kemalist milliyetçilikle benzeşebilmektedir. Kürtler hususuna ise, İslam çatısı altında “kardeşlik” çerçevesinde yaklaşılmasına karşın, yine de Kürtlerin devlete olan sadakati ve Türklüğün üstünlüğü fikirleri, Müslüman milliyetçiliğinde baskın temalar olarak işlenmektedir.526 White göre, Müslüman milliyetçiliğinin biçimlendirdiği yeni Türk kimliği, “Kemalist devlet projesinden kopmuş, Cumhuriyet devletinin çerçevesine yerleştirilen ve Osmanlı’nın emperyal geçmişinin şekillendirdiği bir gelecek vizyonuna ve öznelliğine sahip dindar bir Müslüman Türklük’tür.”527 Böylece, bu yeni kimliğin en önemli kodu, yine Osmanlı geçmişi ve bunun geleceğe ilişkin sunduğu projeksiyon olmaktadır. Nitekim AK Parti, İslamcılığın küresel ümmet fikrine karşın, Müslüman ülkelerle ilişkilerde Osmanlı döneminde olduğu gibi lider pozisyonunda Türklerin olduğu bir ilişki kurma peşindedir.528

525

Yetvart Danzikyan, “Milliyetçiliğin manifestosu ve Çanakkale”, Agos, 19.03.2013,

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/9015/milliyetciligin-manifestosu-ve-canakkale, (18.03.2015).

526

Jenny White, Müslüman Milliyetçiliği ve Yeni Türkler, Çev. Fuat Güllüpınar ve Çoşkun Taştan, İstanbul:

İletişim Yayınevi, 2013, s. 89.

527

White, s. 24.

528

179

Daha önce belirtildiği üzere inşa edilmeye çalışılan kimliğin öğelerinin neredeyse tamamının İslami tandanslı olması, Osmanlı-İslam tarihine yönelik milli tarihi restore etme çabaları ve icat edilen yeni gelenekler529, İslam-Müslüman milliyetçiliği kavramını zihinlerde güçlendirmektedir. Aynı zamanda İslam ya da Müslüman milliyetçiliği kavramının yanında, AK Parti’nin milliyetçilik tasavvurunu, partinin ideolojik kaynakları üzerinden açıklamaya çalışan ve bu çerçevede AK Parti’nin milliyetçilik algısının, Türk milliyetçiliği haritasındaki konumunu tartışan akademisyenler de bulunmaktadır.

Umut Özkırımlı’ya göre, Resmi-ulusalcı milliyetçilerin, gayrımillilik ile itham ettiği AK Parti’nin ideolojisi ve davranışları milliyetçilikten arındırılmamıştır, aksine Resmi-Ulusalcı milliyetçilerin anlayamadığı farklı bir milliyetçilik örüntüsünü içlerinde barındırmaktadır. 2000’li yıllarda yaşanan hegemonya mücadelesinin ve farklı bir Türkiye tahayyüllerinin temelinde de, Resmi-ulusalcı milliyetçilik ile AK Parti’nin temsil ettiği milliyetçilik anlayışları yer almaktadır.530 Özkırımlı, günümüzdeki Türk milliyetçiliğini üç farklı tipolojiye ayırmaktadır. Bunlar, Kemalist grubu temsil eden Ulusalcılık, MHP ve ona yakın grupları temsil eden Türkçü-muhafazakar milliyetçilik ve AK Parti’nin temsil ettiği neo-liberal muhafazakar milliyetçiliktir. AK Parti’nin temsil ettiği neo-liberal muhafazakar milliyetçiliğin üç temel niteliği bulunmaktadır:

Birinci olarak, neo-liberal muhafazakar milliyetçilik, pragmatist, Batı dünyasıyla barışık ve uluslararası küresel siyaset ve ekonomiye entegre bir milliyetçilik anlayışıdır. Bu nitelikleri ve esnek yapısı, AK Parti’nin Kürt açılımı gibi politikalarına kapı aralayabilmektedir.

İkinci olarak, neo-liberal muhafazakar milliyetçiliğin muhafazakarlık bileşeni

daha çok kendisini kültürel yapıda göstermektedir. Ziya Gökalp çizgisine dayalı bir Batı algısından (Batı’nın ilmini alalım, kültürünü değil) başlayan ve Osmanlı

529

Rabia işareti buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. Sembollerin Türk siyasetinde ve kimlik inşasındaki gücünden hareketle AK Parti; Mısır’da İhvan Hareketinin üyelerinin ve Başbakan Mursi’nin tutuklanması ve gerçekleşen askeri darbenin ardından bu hareketin mensuplarının Rabia meydanında gösteriler yapması esnasında dört parmakla selam vermeleri, Türkiye’de de yeni anlamlar katılarak bir sembolün üretilmesine vesile oldu. Erdoğan’ın dört parmağı “tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” şeklinde milliyetçi bir retorikle yorumlamasının ardından AK Parti sempatizanlarınca mitinglerde, resimlerde, araçların arkasında sticker vs olarak kullanılmaya başlandı. Rabia işareti, hem milliyetçi bir dille, hem de İslam coğrafyasındaki bir sorun neticesinde İslamcılıkla üretilen bir sembol oldu.

530

Umut Özkırımlı, “Türkiye’de milliyetçiliğin değişen haritası”, T24, 21.07.2013, http://t24.com.tr/yazarlar/umut-ozkirimli/turkiyede-milliyetciligin-degisen-haritasi,7088, (19.03.2015).

180

vurgusuna kadar uzanan özcü bir anlayış egemen konumdadır. Erdoğan’ın birçok konuşmasında, Saraybosna ve Beyrut gibi bölgeleri selamlamasından başlayarak, Osmanlı tarihini yüceltmesi, bu milliyetçiliğin muhafazakar niteliği sayesinde gerçekleşebilmektedir. Böylece AK Parti’nin sınır aşan kimlik tahayyülüne meşruiyet kazandıran bir milliyetçilik tasavvuru ortaya çıkmaktadır.

Üçüncü olarak, neoliberal muhafazakar milliyetçilik, merkez sağ partilerin ve askeri darbeler dönemindeki vesayet hükümetlerinin söylemlerini dolaşıma sokarak, popülizme dayalı bir güce haizdir. Düşmanlarla çevrili ülke, dış güçlerin maşaları ve değişmeyen ve yeni eklemlenen düşman figürleriyle (AB, solcular, darbeci CHP, din üzerinden yapılan ayrımla kötü Kürtler) mağduriyete dayalı bir söylem, neo-liberal milliyetçilik tarafından kullanılmaktadır.531

Benzer şekilde Burak Cop’a göre de AK Parti’nin milliyetçilik anlayışı, zaman zaman liberal çevrelerce eleştirilse de, genellikle görmezden gelinen bir konu olmuştur. Ayrıca