• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE TEORİK YAKLAŞIM

1.2. Teorik Çerçeve: Dış Politikada Milliyetçiliğin Etkisi

1.2.1. İdeolojik Rol

1.2.1.2. Millet İnşa Edici Rolü

Dış politikanın formüle edilmesinde milliyetçiliğin kullanım alanı olan üçüncü etmen, içeride inşa edilmeye çalışılan milli kimliğin dışarıdaki kodlarının oluşturularak, ulusal vatandaşlık ve milli güvenlik bağlamında dış politikanın inşasını gerçekleştirme şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra içeride milleti millet yapan değerler ile uluslararası alanda bir kimlik inşa etmeye çalışmak da, yine milliyetçiliğin dış politika yapım sürecindeki etkilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu bağlamda, dış politika yapım süreci, milli kimlik kavramının idealize edilmesini içermektedir.161 Bu şekliyle dış politika, içeride inşa edilen milli kimliğin, dışarıdaki yansımasını oluşturmaktadır. Saraçoğlu’na göre dış politika, sadece kendine ait kodları

159

ABD Başkanı Bush’un bu ifadesi milliyetçi bir söylem olarak görülebilir. Çünkü “ya bizimlesiniz ya karşımızda” söylemi, hem kimlik inşa edici bir niteliğe (Batı’nın yanında olmak “biz”, karşısında olanlar ise terörist-“onlar” olarak kodlanmakta), hem de ABD’nin uluslararası sistemdeki hegemonik gücüne vurgu yapmaktadır.

160

Dağı, s. 62-63.

161

60

ve kuralları olan bir diplomatik ilişkiler alanı değil, aynı zamanda bir ülkede hâkim kılınmaya çalışılan “milli kimliğin” sınırlarının belirlendiği ve “dışarısının” işaretlenmesi temelinde bu kimliğin belirli bir içerikle doldurulduğu toplumsal süreci de içermektedir. Bu açıdan dış politikaya, Uluslararası İlişkiler literatürünün hâkim yaklaşımlarında olduğu gibi, sadece önceden belirlenmiş, kendinden menkul milli çıkarların ve milli kimliğin yansıdığı ya da realize edildiği bir alan olarak bakmak, dış politikayı belirli uzuvlarından yoksun olarak görmemize sebebiyet vermektedir.162

Benzer bir şekilde Campell da, “bir devletin ve temsil ettiği siyasal toplumun dış politikasının, uluslararası alanda ortaya konulan sabit bir kimlikle, sadece dış dünyaya yönelik yürütülen dış politikalar bütünü olarak görülemeyeceğini” dile getirmektedir.163

Kaygusuz’a göre, kimlik olgusu, devletin ve siyasal toplumun tarihi ve coğrafi konumlanışının sonunda ortaya çıkan bir kavram olmakla birlikte, bu, sadece belirli bir tarihsel bağlamda bir defada kurulan ve değişmeden günümüze ulaşan bir olgu değildir. Devlet ve toplumun kimliğinin sınırları, devletin denetimindeki çok sayıdaki vasıtasıyla ve özellikle de belirli bir milli güvenlik anlayışına dayanan dış politika söylem ve uygulamalarıyla sürekli olarak yeniden tanımlanır, üretilir ve pekiştirilir.164

Dış politikada söylemler vasıtasıyla inşa edilen, yenilenen ve ya pekiştirilen milli kimlik olgusuna benzer bir şekilde, güvenlik anlayışı da dönüştürülebilir niteliğe sahiptir. Söylemler, içeride inşa edilen milli kimliğin “dost” ve “düşman”larını, dış politika aracılığıyla güvenlik paradigmasına dönüştürür. “Dostlar” güvenlikleştirici, “düşmanlar” ise güvenliksizlikleştirici söylemler temelinde inşa edilir. Bu bağlamda, dış politikada söylemler, hem milli kimliği, hem de güvenlik anlayışını inşa eder ve ya dönüştürür. Bazen bu dönüşüm neticesinde güvenli alanlar güvenliksizleştirilebilmekte, bazen de güvenliksiz olarak görülen bölgeler güvenlikleştirilebilmektedir.165

Milli kimlik oluşturma gayreti, aslında vatandaşlık temelinde siyasal ve kültürel aidiyeti biçimlendirme gayretidir. Bu çerçevede Kaygusuz, dış politika-güvenlik-milli vatandaşlık ilişkisini şu şekilde ifade etmektedir:

162 Saraçoğlu, s. 56. 163 Campbell, s. 45. 164 Kaygusuz, s. 199. 165

Mehmet Akif Okur, “Türk Dış Politikasında Stratejik Göz-1” ve “Türk Dış Politikasında Stratejik Göz-2”, Yeni

Şafak, 17.01.2016, http://www.yenisafak.com/hayat/turk-dis-politikasinda-stratejik-goz---ii-2392427, (27.02.2016).

61

Bir devletin ve temsil ettiği siyasal toplumun “kimliğinin” temel unsuru olarak “ulusal vatandaşlığın” ve içeridekiler\dışarıdakiler kavramsallaştırmasının inşası ve yeniden üretilmesiyle, ulusal güvenlik kavramı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Devletin genel dış politika yönelimi, karar ve uygulamaları ve bunları belirleyen ulusal güvenlik anlayışı içerideki vatandaşlık siyasetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü dış politika karar ve uygulamaları, vatandaş ve vatandaş olmayanı; kanun önünde vatandaş ile meşru\mükellef yani tam vatandaşı birbirinden ayıran; fiziksel, kültürel, siyasal ve ideolojik sınırları açık ya da örtülü bir biçimde çizer, meşrulaştırır ve yeniden üretir.166

Modern vatandaşlık hem inşa edilen, hem de inşa edici bir siyasal kimlik olarak incelendiğinde, milli-devletleşme sürecinde, merkezi bir milli kimlik yaratma projesidir. Dış politika-vatandaşlık kimliği ilişkisi açısından durum şöyledir: İçeridekiler, yani siyasal toplumun ve ona meşru ve tam üyelik biçiminde tanımlanabilecek modern vatandaşlığın kültürel-milli sınırları, bu kültürel topluluğa içeriden ve dışarıdan yönelen tehditlerin belirlenmesi ile birlikte, bu tehditlerin temsil ettiği kimliklerin ötekileştirilmesi, fiziksel olmasa da kültürel sınırların dışında bırakılması ve egemen bir kültürel kimlik altında içselleştirilmesi vasıtasıyla dışlanmasını öngören temel bir milli güvenlik anlayışına dayanılarak oluşturulur. Milli güvenlik kavramı ve bu kavrama dayanılarak oluşturulan dış politika davranışları, belli bir milli vatandaşlık kimliğinin inşa edilmesine ve sürekli olarak yeniden üretilmesine yönelik siyasal söylemin temel parçalarıdır. Dış politika metinleri, tek taraflı deklarasyonlar, milli güvenlik belgeleri, ikili ve çok taraflı antlaşmalar ile sözleşmeler de, aynı zamanda o siyasal topluma üyeliğin temel ölçütlerini, üyeliğin özellikle kültürel boyutunu, vatandaşlığın özdeşleştiği milli kimlik unsurlarını tanımlayan, bunların meşruiyetini güçlendiren ve yeniden üreten metinler olarak tanımlanabilmektedirler.167

Şöyle belirtmek gerekirse; milli güvenlik kavramı, milli kimlik üzerine inşa edilir, bu şekilde milli bütünlük ve uyum, dış tehditlere karşı koyma ve bunlarla mücadele etme işlevini yerine getirir. Burada, belirli bir söylem çerçevesinde inşa edilen dış politika ve

166

Kaygusuz, s. 199.

167

62

güvenlik paradigmaları, yaşanan sorunlar ekseninde dışa ilişkin inşa edilen kurgusal alan vasıtasıyla, “iç”teki sorunlara yönelik olarakta icra edilebilmektedir.168

Milliyetçilik, söylemsel bir oluşum olarak çeşitli temsil biçimlerini şekillendirir ve esas önemi de bu özelliğinden gelmektedir. Milliyetçilik, Brubaker’a göre, modern toplumsal ve siyasal yaşamda sürekli mevcut olan, her zaman görülen millet kökenli deyimlerin, pratiklerin ve simgelerin heterojen bir bütünü olduğundan, milliyetçiliği anlamak için millet kategorisinin pratik kullanımlarının anlaşılması gerekir. Bunun için de, millet olma hali, milletin pratik bir kategori, kurumsallaşmış bir biçim ve oluşsal bir durum olarak görülmesi gerekir.169

Milliyetçilik, millet kavramının içini belirli bir içerikle doldurarak ve hegemonize ederek, temsil ettiği gruplar adına kendi hegemonyasını inşa eder. Bu çerçevede milliyetçilik, millet ve halk kavramlarına belirli ve önemli ölçüde bütünsellik sağlayan bir mit olarak tanımlanabilir. Böylelikle, milliyetçilik “örnek millet” ve “örnek insanlar” inşa etme eğilimindedir. Gökalp’e göre, “Milliyetçi mit, özel bir ethos ve hayal edilmiş belirli bir milli uzam adına toplumsal ve siyasal eyleme kılavuzluk etmeyi amaçlamaktadır.”170 Bu şekilde içeride inşa edilen millet kavramına, dış politika, uluslararası alanda kimlik kazandırma yönünde gayret edebilmektedir.

Lerna Yanık’a göre millet, kimlik oluşumu ve etnisite gibi konular, iki değişik alanda dış politikanın konusu olmaktadır. Birinci olarak, bu konu üzerinde çalışan akademisyenler, Soğuk Savaş’ın sonunda yaşanan etnik çatışmaların nedenleri ve sonuçları üzerinde çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu dönemde özellikle Yugoslavya’nın dağılmasına vesile olan savaşlar, milleti ve etnisiteyi oluşturan etmenlerin uluslararası seviyede irdelenmesini sağlamıştır. Ancak bu durumda da, genelde etnisite, kültür ve kimlik gibi milleti oluşturan faktörlerin, çıkarları peşinde koşan politikacılar tarafından amaçları çerçevesinde kullanılması bağlamında analiz edilmiştir. İkinci olarak diaspora politikalarınını inceleyen akademisyenler, ülkelerinden uzakta yaşamakta olan çeşitli milletlerin ve etnik grupların, yani diasporaların, uluslararası alanda belirli bir güç oluşturabilme niteliğini irdelemişlerdir. Diasporaların önemi ise ortak bir kimliğe sahip

168

Dağı, a.g.e., s. 60-61.

169

Roger Brubaker, Nationalism Reframed, Nationhood and National Question In The New Europe, Cambridge: Cambridge University Press, 1996, s. 7-10.

170

63

olmanın getirdiği “karşılıklı güven, dışarıya duyulan şüphe ve iletişim kolaylıklarının” bu grupları harekete geçirmesidir. Böylelikle diasporalar, ortak bir kimliğe sahip olmanın verdiği kuvvetle, uluslararası alanda ticaret yapmaktan suç işlemeye kadar pek çok değişik konuda ortak hareket edebilme yeteneğini geliştirebilmişlerdir.171

Dış politikanın formüle edilmesinde milliyetçilik; milleti millet, milliyetçiliği milliyetçilik yapan etnisite, din, dil ve kültür gibi etkenleri, eylemde ve söylemde uluslararası seviyede ortak bir kimlik inşa etmek amacıyla yeniden şekillendirmeye çalışmaktadır172. Kimi durumlarda, bu faktörlerden bir tanesi içerideki kimliği inşa etme de ön plana çıkarak, uluslararası alanda temsil edilen ortak bir kimlik oluşturmak için kullanılmakta; kimi durumlarda da, birkaç tanesi ya da tamamı, içerideki ve dışarıdaki kimliği tayin etme hususunda başı çekmektedir. Milli kimliğin ve iç/dış politik yansıması olan milliyetçiliğin çok faktörlü kurgusunun daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, dış politikaya bir bütün olarak bakmak ve bütün uzuvlarının işlevlerini görmek bakımından zaruret arz etmektedir.