• Sonuç bulunamadı

A. Sosyal Güvenliğin Tanımı

1. Sosyal Riskler

Çağdaş hukuk sistemlerinde sosyal güvenlik kavramı, “sosyal risk” olarak adlandırılan olayların olumsuz sonuçlarını onarma düşüncesine bağlandığı görülmektedir. Genel olarak sigortanın temel unsurları arasında yer alan risk kavramı29 sosyal güvenlik hukukunu doğrudan ilgilendirmektedir. Bu anlamda sosyal risk hem sosyal güvenlik politikalarının hem de sosyal güvenlik sistemlerinin varlık nedeni olmakla birlikte, bu politika ve sistemleri yönlendirici işleve de sahiptir30. Sosyal riskler modern dünyada sadece bireysel değil, her şeyden önce toplumda yaşayan bir bireyin uğradığı zarardır. Bu anlamda bireysel tehlikelere toplumsal nitelik kazanmakla birlikte, eski niteliği ile bir hak olma özelliğinin ötesinde yükümlülüğe geçiş yaptığı söylenebilir31.

28 GÜVERCİN, Hüseyin Cemal; Sosyal Güvenlik Kavramı Ve Türkiye’de Sosyal Güvenliğin Tarihçesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası, Cilt 57, Sayı 2, Ankara, 2004. s. 89-95 29 BAŞBUĞOĞLU, Tarık; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, Açıklamalar, İçtihatlar, 2. Cilt, Yetkin Yayınları, Ankara, 1988, s. 1636

30 GÜZEL-OKUR, 2004. s. 2 31 TUNÇOMAĞ, 1987, s. 3

Azerbaycan Hukukunda sosyal risk kavramı kullanılmamış, kavram olarak aynı anlama gelecek diğer bir kelime “sosyal sigorta hadisesi” terimine yer vermiştir. “Sosyal Sigorta Hakkında Yasa”’da yer alan tanıma göre sosyal sigorta hadisesi hadisenin gerçekleşmesiyle kişiye sosyal sigorta kurumundan ödeme hakkı kazandıran hallerdir. Rusya Federasyonunun 1999 tarihli “Zorunlu Sosyal Sigortanın Esasları Hakkında” yasasına göre ise, bu kavram “sosyal sigorta riski” olarak yer almıştır. Kanuna göre sosyal sigorta riski, çalışan ve diğer kategorilerde yer alan vatandaşların maddi ve sosyal durumunu değiştiren ve meydana gelmesi ile zorunlu sosyal sigortadan yararlanması olasılığı olan hadiselerdir. Hukuk literatüründe sosyal riskin sosyal öneme sahip önem arz eden nedenlerle gelirin kaybı, sosyal yardıma muhtaç çocuk ve ailenin diğer üyelerinin ihtiyacı olan harcamalar, tıbbi ve sosyal hizmetlere bağlı olarak maddi ihtiyaçların söz konusu olacağı haller olarak tanımlama yapılmıştır. Aynı zamanda nitelik olarak;

• Toplumsal istihdamın teşkili,

• Objektif sebeplere bağlı olarak meydana geldiği, • Gerçekleşmesinin muhtemel olması,

şeklinde sosyal riskin niteliği vurgulanmaktadır32. Bu görüş diğer yazarlarca da kabul görmüştür33.

Sosyal riskler gelir ve kazanç kaybına yol açan belirli sosyal tehlikelerdir. Başlıca olarak, mesleksel, fizyolojik veya sosyo-ekonomik riskten dolayı sürekli veya geçici olarak ortaya çıkan bu tehlike gelir ve kazanç kaybına uğrayan şahısların geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını zorlaştırmaktadır34. Mesleksel riskler olarak, iş kazaları ve meslek hastalıkları, fizyolojik riskler olarak hastalık, analık, sakatlık, yaşlılık, ölüm gibi riskler, sosyo-ekonomik riskler olarak ise aile ve işletme hayatında meydana gelen işsizlik, evlenme ve çocuk sahibi olma, konut ihtiyacı

32 MAÇULSKAYA, Elena; Pravo Sotsialnogo Obespeçeniya; Perespektivı Razvitiya, Moskva, 2000, s. 12

33ALİYEV, Маyis; Sоsyаl Teмinаt Hukuku, Аdilоğlu Matbaası, Bаkü, 2007. s. 24 34TALAS, 1983, s. 323; ARICI, Sosyal Güvenlik, 1999, s. 8

olarak sayılması mümkündür35. Sovyet yazarlarınca36 ise, XX y.y. başlarında kapitalist sistem içinde sosyal güvenliği gerekli kılan riskler yine üçe ayrılmıştır;

• İktisadi nitelikli riskler; örneğin işsizlik, iş kazaları, meslek hastalıkları; • Fizyolojik nitelikli riskler; örneğin hastalık nedeniyle geçici veya sürekli işgücü kaybı, hamilelik, doğum, yaşlılık;

• Dемоgrаfiк nitelikli riskler; örneğin çocukların korunması ve gelişimi; Bir başka sınıflandırma fiziki riskler ve iktisadi riskler şeklindedir. Bu sınıflandırmaya göre37;

• Fizikî riskler: Hastalık, maluliyet, yaşlılık, analık, kazalar, ölüm.

• İktisadî riskler: İşsizlik ve aile gelirinin çocuk sayısına bağlı olarak yetersizliğidir.

Yukarıda da belirtildiği üzere gelir kayıplarına yol açan riskler, gider ar- tışlarına yol açan riskler diye ayırıp, bunları da kendi içlerinde ayrıca sınıflandıranlar ve daha başka bakış açılarına göre ayırım yapanlar da vardır38.

Sovyetler Birliğinin kurulması ile bu coğrafide yaşayan toplumda bir çok riskler ortadan kaldırılmıştır. Bu dönemde dar anlamda sosyal risk kavramı çerçevesinde yalnız iktisadi sebeplerle ortaya çıkan tehlikeleri kapsamakta idi. Örneğin, SSCB’de işsizlik kavramı sosyal risk olarak anlam ifade etmemekte idi. Çünkü ülkede tam anlamıyla işsizlik ortadan kaldırılmış, nüfusun tamamının istihdam sorunu karşılanmıştır. Teorik olarak “sosyal risklerden korunma” kabul edilmemekte olup, sosyalist sistemde sosyal güvenliğe gerek duyulmadığı, söz konusu tedbirlere kapitalist rejiminin hakim olduğu batılı ülkelerde ihtiyaç duyulduğu görüşü hakimdir. Sosyalist devlet işgücü kaybına uğramış vatandaşlarına

35TUNCAY-EKMEKÇİ, 2005, s. 8-9

36GЕLFЕR, А.L.; Prоlеtаrсkаya Rеvоlyutsiya İ Sоsiаlnое Оbеspеçеniе Truduyaşiksya, Мoskva, 1919, s. 6

37YAZGAN, Turan; Türk Sosyal Güvenlik Sistemi ve Meseleleri. İstanbul, 1981, s.14 38TUNÇOMAĞ, 1990, s. 15

kapitalist rejimlerde olduğu gibi yardım ve merhamet gösterme zihniyetiyle yanaşmadığı savunulmaktadır. Çalışanlar işgücünün kaybı ve diğer risklerle karşılaşıldığı durumlarda, devlet nezdinde toplanan bu gelirle yaşamını garanti altına alma düşüncesi, üretmiş oldukları gelirin bir kısmını devlete bırakmakta olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır39. Buna rağmen çalışanların ve onun aile üyeleri fizyoloji veya demografik nedenlerle gelirlerinin olmaması veya düşük olması nedeniyle sosyal güvenlik sistemine gerek duyulduğu, objektif bir zaruret var olduğu, bu nedenle rejim içinde sosyalist tipli sosyal güvenlik sistemine gerek olduğu ifade edilmiştir40.

Sovyet hukuk sisteminde birinci ve ikinci grup sosyal güvenlik teminat çeşitleri şeklinde ayrıma gidilmiştir. Birinci gruba emeklilik ve yardım sigortalarını kapsayan nakit ödemeler şeklinde uygulanan geçici işgöremezlik, kadınlara hamileliye ve doğuma göre yardım, çocuğun doğumuna göre ve çocuğun 1.5 yaşına kadar bakım yardımı, defin yardımı, az gelirli ailelere çocuk yardımı, yaşlılık aylığı, ölüm aylığı, maluliyet aylığı ve bazı kategoride çalışan işçilere uzun yıl hizmet aylığı uygulanmakta idi. İkinci gruba ise, çalışanların sanatoryum ve kaplıca tedavisi, dinlenme evleri temini, perhiz yemekleri, çalışanların çocuklarının yaz ayları dinlenme evler uygulamaları ve diğer sağlık ve sıhhiye uygulamaları dahil idi. Sağlık ve tedavi hizmetleri ülke çapında ücretsiz uygulanmakta idi.41

Günümüzde kabul edilen normlar açısından ILO'ya42 göre sosyal güvenlik sistemi kamu programları aracılığı ile hastalık, analık, çalışma gücü kaybı, işsizlik, maluliyet, yaşlılık, ölüm nedenleri, çocuk sayının artmasına bağlı olarak kazancın önemli ölçüde azalması veya kesilmesi ile ortaya çıkan ekonomik ve sosyal tehlikelere karşı bireylerin koruma altına alınması, sağlık açıdan korunması ve çocuklarla birlikte aile yaşamının desteklenmesini kapsamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütünün 28 Haziran 1952 tarih ve 102 sayılı sözleşmesi ulusal hukuklar

39GЕLFЕR, Prоlеtаrskаya, 1919, s.7 40ALİYЕV, Sоsiаl Teмinаt Hukuku, s. 28 41 Hukuk Ensklopedi Luğeti, Bakü, 1991. s. 385; 42

DİLİK; Sait, Sosyal Güvenlik, Ankara, 1991, s. 6; BUYANOVA. Marina-KOBZEVA, Svetlana- KONDRATEVA, Zoya; Pravo Sotsialnogo Obespeçeniya, Moskva, 2004, с. 8; TUNÇOMAĞ, 1987, s. 4–5

için bir model teşkil etmekte ve sosyal riskleri liste halinde belirterek bunların tümüne veya bir kısmına sosyal koruma sağlanmasını üye devletten istemektedir. Bu riskler; hastalık, analık, sakatlık, yaşlılık, iş kazası ve meslek hastalığı, ölüm (sağ kalan hak sahiplerinin korunması), ailevi yükler, işsizlik olarak sayılmıştır.

Batı ülkelerinin tümü 102 sayılı antlaşmanın tüm risklerini karşılamış olup, hatta bazı ülkeler; örneğin Yeni Zelanda sosyal güvenlik sistemi kapsamına doğa risklerini de alarak bu sınırı aşmışlardır43. Gelişmiş ülkelerde sosyal güvenlik alanında kazanılmış olan tecrübe ve gelişmeler, bir örnek olarak diğer ülkelere yol göstermektedir. Hatta bazı ülkelerde sosyal güvenlik veya sosyal sigortalar sistemi bulunmayan ülkeler de bu sistem ve kurumların bulunmayışına rağmen uluslararası tecrübeleri dikkate alarak, ülkede ortaya çıkan sosyal riskleri çözmeye uygun politikalar yürütmektedirler44.

Yukarıda sayılmış olan riskler insanların yaşamında karşılaşabileceği ve sosyal yaşamdan kaynaklanan riskler olup genel olarak sadece bunlarla kısıtlı kalmamaktadır. Sosyal yaşama bağlı olan savaş, trafik kazası gibi birçok riskler vardır ki, sosyal güvenlik politikaları bu riskleri kapsamamakta ve benimsememektedir45. Sosyal yaşama bağlı olduğu halde sosyal güvenliğin kapsamına alınamayacağı gerçeğinden yola çıkarak sosyal risklerin özelliklerini belirlemek için bu risklerin ortaya çıkış nedenine dayanılamayacağı söylenmektedir.

Sosyal riskleri tanımlamak için risklerin bireyler üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır. Sosyal riskler bireylerin ekonomik durumlarını etkilemekte olup, bazı durumlarda bireylerin gelirinin azalmasına, bazen de giderlerinin çoğalmasına yol açmaktadır. Sosyal güvenliğin sağlanabilmesi için sosyal risklerin doğuracağı gelir kayıpları ve gider artışlarının karşılanması gereklidir. Çünkü sosyal risklerin yalnız kişi için istenmeyen sonuçlar yaratmakla kalmayacağı, toplum için de birçok sakıncalar doğuracağı kesin olup, risklerin karşılanması yalnız kişinin değil, toplumun da yararına olacaktır.

43

TUNÇOMAĞ, 1987, s. 5

44PİETERS, Deni; Sosyal Güvenliğin Esas Prensipleri, Bakü, 2001, s. 35 45 TUNCAY-EKMEKÇİ, 2008, s. 5