• Sonuç bulunamadı

İşçi Sigortası Modeli

Çalışanların sosyal güvenceden yararlanmalarını amaçlayan İşçi Sigortası Modeli, 19. yüzyıl sonlarında Almanya’da uygulanmaya başlanmış olup, daha sonra Avusturya, İtalya, Belçika, İsveç, Norveç gibi diğer ülkelere öncülük etmiştir. Ancak daha önce iş kazasına ilişkin yasalar vasıtasıyla geleneksel koruma yöntemleri ile yeni gelişmeler arasında uyum sağlanarak sosyal güvenliğin temeli atılmıştır. Unutmamak gerekir ki, 1925 yılında sadece devlet çalışanları için bile olsa sigorta fonu kurulmuş olup bu deneme bir bakıma Almanya’nın bu konuda tarihsel bir tecrübesinin olduğuna örnektir187. Çalışanlar tarafından kurulan karşılıklı sosyal yardım sandıkları da ileride kurulacak sosyal sigortaların formalaşması yönünde ilk adımları olmuştur. Bu örgütlenme Danimarka, İsviçre gibi ülkelerde başarı sağlamıştır188.

Özellikle Batı ülkelerinde işçi sınıfının gelişimi, mali denge bozuklukları, ekonomik sıkıntılar ve buna dayalı işsizliğin artışı devleti sıkıntıya sokmuş ve ayrıca sosyalist düşüncenin de artış göstermesinden korkan yönetimi baskı politikası uygulamaya ve sorunları çözmek için sosyal reformlar politikası izlemeye

186ARABACI, Gelirin Yeniden Dağılımı., s. 55-56

187GUTNİK, Vladimir-Zimkov, Andrey; Pensionnaya Reform V Germanii, “Sovremennaya Evropa”, Obşestvenno-Politiçeskiy Jurnal, No: 2, Moskva, 2001, http://www.ieras.ru/journal/journal2.2001/8.htm , (11.10.2008),

yönlendirmiştir189. Nitekim 1880–1898 tarihleri arasında yürürlüğe konulan yasalarla Almanya’da çalışanların ağır şartlarını hafifletmek istenmiş ve Bismarck tarafından sosyal sigorta sistemleri oluşturularak 1883’te hastalık, 1884’te iş kazaları ve 1889’da yaşlılık ve malullük sigortaları kurulmuştur.

Bismarck, Almanya’da sosyal sigorta sistemlerini oluştururken, birçok ülke, daha çok iş kazaları ve meslek hastalıkları üzerinde yoğunlaşmış ve XIX. yy. sonları ile XX. yy. başlarında, sanayi kesiminde çalışan işçileri, iş kazaları riskine karşı korumaya yönelik yasalar çıkarmışlardır. Bunlar, 1883 tarihli İtalyan, 1884 Alman, 1894 Norveç, 1897 İngiliz, 1898 Fransız ve Danimarka, 1903 Belçika ve Hollanda Yasalarıdır190. Liberal doktrinlerin hâkim bulunduğu dönemlerde ve dolayısıyla bu doktrinlerin hüküm sürdüğü ülkelerde işçi ve yoksul diye ayrılan iki kesim arasında, sadece yoksulların sorunlarını yardımlarla çözümlemeği yükümlülük edinen devlet, işçileri ihmal ederek sadece hizmet sözleşmesi sınırları içinde haklarını kabul etmiştir. Nitekim uyumsuzluğun sonuçlarından çekinen devletler, daha sonra çıkarmış oldukları yasalarda her iki kesimi kapsamaya çalışmışlardır191.

“Devlet Sosyalizmi”-(diğer adı kürsü sosyalizmi teorileri), ideologlarının tezlerine dayanan Bismarck, devletin yalnızca var olan hakları koruyucu bir işleve değil, aynı zamanda elverişli kurumları oluşturmak ve sahip olduğu toplumsal araçları da kullanarak tüm vatandaşların ve özellikle yoksulların yaşamlarını iyileştirmek yükümlülüğü altında olduğu düşüncesinden yola çıkmıştır. Nitekim Bismarck vergiler aracılığıyla ulusal gelirin vatandaşlar arasında yeniden dağıtımın devlet eliyle gerçekleştirilmesi halinde ülkede yaşanan sıkıntıların giderileceği düşüncesindeydi192. Bu anlayış içinde Bismarck, “devletin, yalnızca var olan hakları korumaya değil, aynı zamanda uygun kurumlar ve toplumsal araçlarla vatandaşların ve özellikle zayıf ve güç durumda olanların iyililiğini olumlu yönde hızlandırmak görevini de yüklendiğini” belirtmiştir193.

189TUNÇOMAĞ, 1987, s. 23; 190ALİYEV, 2007, s. 36; GÜZEL-OKUR, 2004, s. 17; 191TUNÇOMAĞ, 1987, s. 20; 192 GÜZEL -OKUR, 2004. s. 18

193 KORAY Meryem; Sosyal Politika, Ezgi Kitapevi Yayınları, Bursa, 2004, s. 199; TUNÇOMAĞ, 1987, s. 23;

Sanayileşme sürecindeki Almanya’da, kentlerde sefalet içinde yaşayan ve 1877’deki ağır ekonomik bunalım nedeniyle yaşam koşulları daha da ağırlaşan işçi sınıfına güvence sağlamak amacıyla194 Bismarck ilk sosyal sigorta sistemini oluşturmak için reformları başlattı. Ücreti belirli bir miktarın altında kalan sanayi işçilerini kapsamına alan üç temel yasayı 1883 tarihli hastalık sigortası, 1884 tarihli iş kazaları, 1889 tarihli sakatlık ve yaşlılık sigortaları yasası yürürlüğe kondu195.

Bismarck Modeli olarak bilinen, diğer bir deyimle “kategorisel sistem” adlandırılan196, işçi sigorta modelinde sosyal güvenlik hakkı, kural olarak mesleki faaliyet ölçütünden yola çıkarak kişilerin bağımlı ya da bağımsız çalışma statülerine bağlı olarak, onları sosyal güvenlik sisteminin kapsamına almaktadır197. Orijinal tasarımı ile Bismarck’ın sosyal sigortaları, özel sigortalardan ilham alan bir fon sistemidir. Özel ticari sigortaların riskleri ve sigortalıları seçerek sigortalaması ve ülkede ücretlerin düşük olması nedeniyle sistem bir kamu örgütü şeklinde örgütlendirilmiştir198. Bu model kapsamındakiler, ücret gelirinin belirli bir yüzdesini prim olarak ödeyerek sosyal risklere karşı sosyal sigorta tekniği kullanılarak korunmaktadır. Nitekim riskler meydana geldiğinde, bu risklerin mali yükü sosyal sigorta tarafından karşılanmaktadır199

Sistemde asıl finansman kaynağı, kazancı esas alarak toplanan sigorta primleri teşkil etmektedir. Sözkonusu finansın toplanması için işçiler, ücret gelirinin belirli bir yüzdesini prim olarak ödemekte ve sigortaya işvereni ile eşit miktarda katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, işçi ve işveren primlerinin yanında devletin de katkısı vardır. Bu durumda zorunluluk ilkesinin esas olduğu ve özel sigorta tekniği uygulamalarına dayanan bu sistemde işverenin katılımı ve bunun yetersiz kalması

194 GÜZEL, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform, s. 63 195 TUNÇOMAĞ, 1987, s. 23; GÜZEL-OKUR, 2004. s. 18–19 196 ÖZDEMİR, Süleyman; Refah Devleti, s. 601

SÖZER, Sosyal Devlet, s. 34; 197

GÜZEL, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform, s. 65 198 ŞAKAR, Müjdat; Sosyal Sigortaların Uygulaması, Beta, İstanbul, 2002. s. 9 199 UĞUR, Özel Emeklilik, s. 62

halinde devletin de finansmana katılacağı gibi ilkeler de bu modelin ilkelerine eklenmiştir200.

Sonuçta, kişilere sağlanan hizmet edimlerinde bir değişiklik bulunmamasına rağmen, sağlanan maddi edimler değişebilmekte ve farklı seviyedeki gelirlerden farklı düzeyde prim alınarak edim-karşı edim ilişkisi gözetilmektedir201. Almanya’daki sosyal sigorta sistemi zorunlu sigorta ilkesinin hafifletilmesine hizmet eden özerk yönetim anlayışı taşımakla birlikte, bu modelde sosyal güvenliğin sosyal sorunlara karşı önleyici ve telafi edici niteliği202, sosyal sigortalarda işçilerin dayanışması sonucu ortaya çıkan sosyal telafi ilkesi ile gerçekleşmiş olmaktadır203.

Günümüzde en yaygın bir model olarak kullanılan İşçi Sigortası Sistemi ile uyum içinde olup, aralarında farklılık arz etmiş olsa bile Avrupa Birliği ülkelerinin büyük kısmında uygulanmaktadır204. Sosyal sigorta tekniğine dayalı bu sistem Avusturya, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Portekiz, İspanya, İsviçre, Norveç, Japonya, Hindistan, ABD ve Türkiye gibi birçok ülkede mevcut ulusal sistemlerin temelini teşkil etmektedir205.

1990 yılından sonrası Sosyal Sigortalar Sisteminde bir çözülmenin yaşandığı, reformlar adı altında bu sistemin kendi niteliğinden uzaklaştırılması projeleri yapılmakta olduğu söylenebilir. Ama bu sistemin günümüz şartlarında bir krizle yüz-yüze olduğu da inkâr edilemez bir gerçektir. Diğer ülkelerle mukayesede Almanya sosyal sigortalara en çok destek veren ülkelerden biridir. Sıralamada

200 UĞUR, Özel Emeklilik, s. 63; GÜZEL, Ali; “Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sistemi İçin Yeni Bir Örgütlenme Modeli”, Cumhuriyetin 75. Yılında Endüstri İlişkilerinde ve Emek Piyasalarının Düzenlenmesinde Devletin Rolü ve İşlevleri, Türk Endüstri İlişkileri Derneği, III. Uluslararası Endüstri İlişkileri Kongresi, TÜHİS Yayın No:36, 14–16 Ekim, Ankara, 1998, s.276.

201 SÖZER, Sosyal Devlet, s. 7

202 BOTTOMORE, Toplum Bilimi, s. 351 203 SÖZER, Sosyal Devlet, s.7

204

GÜZEL, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform, s. 63

205 KОМİN, N; Tri Pensii V Odin Ruki, Eho Planetı, 2000, N:3. c. 36; TUNCAY-EKMEKÇİ, 2005, s. 20

yüksekten azalana doğru İtalya, Fransa, Almanya, İsveç, ABD, İngiltere, Rusya olmak üzere bu ülkeler sosyal güvenliğe harcama yapmaktadır206.

Özellikle dağıtım yönetiminin kullanılması eleştirilerek, günümüz şartlarında, özellikle dağıtım yönteminin uygulandığı sosyal sigorta sistemlerinin bir kriz ile karşı karşıya olduğu hususu sürekli gündemdedir. Bu yöntemin ortalama insan ömrünün 45 yaş olduğu, emeklilik yaşının da 65 yaş olarak kabul edildiği bir sosyal ortamda 6–7 aktif sigortalıya bir pasif sigortalı karşılık gelecek şekilde olması, 1880 yılı sonrası sosyal sigorta sisteminin finansmanı için yeterli olduğu, bu oranın ancak 1990’lara kadar korunduğu vurgulanmaktadır207. Bu tarihten itibaren ise çeşitle arayışlar içine girilerek sistemin işleyişinin sürdürülmesi için tedbirler arayışları içine girilmiştir. Örneğin 1992 yılına kadar ödenen pirimler brüt maaş üzerinden ödenmekte olmasına rağmen, bu tarihten itibaren net maaşın esas alınması gibi tedbirler dolayısıyla sigortalıları etkilemiş ve sigorta alacaklarının düşmesine sebep olmuştur208.

Başlangıçta işçileri kapsamayı amaçlayan sosyal sigorta sistemi bu süreçte işçilerle birlikte bağımsız çalışanları, daha sonra da çalışmayan nüfusu kapsamına alarak genişletilmiştir. Hastalık ve bakım sigortalarının; öğrencilere, işsizlere, sakatlara açılması, kaza sigortasının korumasının kapsamına çocukların ve hayat kurtaranların alınması, İşçi Sigortası Modeli’nin Halk Sigortası Modeli’ne doğru bir gelişme olarak nitelenebilir209. Sosyal sigorta kavramı, günümüzde “sosyal güvenliği kapsayacak şekilde algılanmış, sosyal sigortanın bütün yükü çalışanlara ve işverenlere yükletilmiştir. Bu noktada sorunların başlaması doğal olup, devlet sistemin finansmanına katılmayarak, sistemin sürekli yöneticisi olmayı tercih etmesi, özerklik sağlanamayarak, sosyal güvenlik sistemin siyasi popülizme kurban edilmesi günümüzdeki sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu aşamada garantör

206 EROŞENKOV, S; Mirovoy Opıt Reformirovaniya Pensionnıh Sistem, Obşestvo İ Ekonomika, No: 7-8, Moskva, 2001, c. 190

207 Dokuzuncu Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DTP Yayın No: 2729, Ankara 2006, s. 1

208

SİEBERT, Horst; Germany’s Social Security System under Strain, Kiel Working Paper No. 1155, March 2003, s.27

sıfatıyla devreye giren devlet, finansmana katkıda bulunma zorunda kalmış, neticede finansman sistemi bozulan ülkelerde, örneğin Türkiye’de bu aşamadan itibaren bir sosyal güvenlik probleminden söz edilmeye başlanmıştır210.

Başta yaşlılık sigortası olmak üzere, dünyada yaşanan sorunlarla paralel özellikler göstermesi, sosyal sigorta prim oranlarının, dolayısıyla istihdam maliyetlerinin yüksekliği sisteminin zayıf yönlerinden olup, yapısal sorunların başında gelmektedir211. Özellikle yaşlılık sigortasının finansmanından kaynaklanan bu sorun, tüm sosyal güvenlik sisteminin de finansman krizine bağlı olarak sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Özellikle dağıtım yöntemine dayanan sosyal sigorta sistemlerinde, yaşlı oranı sistemin işleyişini önemli ölçüde etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin sosyal sigorta sistemlerinde sisteminin başlangıç rezervinin erimesi ve sistemdeki suiistimaller, sistemi en çok etkileyen sorunlar arasında yer almaktadır212.

Almanya’da birçok sebepler sosyal güvenlik sisteminde değişimlere gidilmesini gerektirmiştir. Bu sebepler ekonomik ve demografik sebepler, sosyal değişimlere uyum sağlama gereksinimi, geleceğe yönelik uzun vadeli dönemde sosyal güvenliğin sabitleşmesinin gerçekleştirilmesi gibi durumlar sayılmaktadır213. Örneğin, ekonomik ve demografik açıdan 1990–2002 yıllarında emeklilik sistemine etki eden aşağıda yere alan istatistik bilgiler doğrultusunda, son 10 yılda emekli insan sayısında %10 oranında artış gerçekleşmiş olup bu durum Almanya’da yaşlı nüfusun günbegün arttığının göstergesidir. Bu ise ayrılan bütçenin daha çok insana dağılımı demektir. 1997 yılında toplam emekli sayı 17,9 milyon, 1998 yılında 18,2 milyon, 1999 yılında ise 18,5 milyon kişi sayısına ulaşmıştır. İstatistiğe göre 2030 yılında bir

210ARICI, Kadir; Sosyal Güvenlik Kurumunun, Yeni Yapısı ve İsleyiş Esasları Kamu-İş,“Kamu

İsletmeleri İşverenleri Sendikası Yeni Düzenlemeler Çerçevesinde Sosyal Güvenlik Mevzuatı Semineri, 29–30 Kasım 2006”, Ankara, 2007, s. 36

211 Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Şerhi: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin şerhi:, Dokuzuncu Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DTP Yayın No: 2729, Ankara 2006, s.12,

212 Dokuzuncu Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DTP Yayın No: 2729, Ankara 2006, s.12,

213

GUTNİK-ZİMKOV, Pensionnaya Reform V Germanii, Erişim Tarihi 11.10.2008,; GAPEEVA, Tatyana; Reformirovanie Pensionnoga Strahovaniya V Germanii, V Sb, “Sovremennıe Çertı Mirovoy Ekonomiki”, Moskva, 2004, с. 95

çalışan kişiye karşı bir emekli insan sayısı şeklinde dağılım olacağı hesaplanmaktadır. 2001–2050 yılları gelişim sürecinde 82,2 milyon olan nüfusa sahip olan ülkede bu sayı 74,3 milyona ineceği, 15-64 yaşı arası insan sayısı 55,7 milyondan 42,5 milyona, 65 yaşı üstü olan insan sayısı ise bu süreç sonunda 14,7 milyondan 23,9 milyona ulaşacağı beklenmektedir214.

Sorunları önlemek için önerilen birçok tedbirler; emeklilik yaşının 65 yaşın üzerine çıkarılması, prime esas alınan çalışma yıllarının 35 yıldan daha yukarıya çıkarılması, bireysel emekliliğe yönelmek, erken emeklilik durumlarında verilen emeklilik maaşının azaltılması, primlerin arttırılması, gibi öneriler eleştirilere sebep olmuş ve çıkış yolu olarak görülmemiştir. Diğer taraftan sosyal güvenliğin finansmanın sağlanmasında dağıtım sistemi yerine fon sisteminin uygulanması önerilmiş, ama ülke şartlarını değerlendirildiği zaman bunun uygulanamayacağı söylenmiştir. Çünkü devlet tarafından finans yardımı olmadan tek başına yürümesi mümkün olmaktan uzak olup, demografik sebepler nedeniyle zaten azalmaya doğru giden genç nüfusu iki kat zor durumda bırakacaktır. Bu durumda çalışan nüfus devlet desteği olmazsa hem kendi emekliliği için fonda para biriktirecek ve aynı zamanda

şimdiki emeklilerin emekliliğini sağlayacaktır ki bu da mümkün değildir215.

Reformları gerektiren diğer bir sebep ise 20. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’da sosyal politika alanında ortaya çıkmış olan köklü değişimler gösterilmektedir ki, Almanya da bu değişime ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Özellikle sosyal güvenlik sistemi ele alındığında özellikle işsizlik sigortası, hastalık sigortası ve dar gelirlilere yönelik uygulanacak projelerde bu değişim daha etkili olacaktır. Serbest pazar sisteminin bir uzantısı olan sosyal yardım sisteminin inkişafı Almanya’da zorunluluk haline gelmiştir216.

214GAPEEVA, Tatyana; Reformirovanie Pensionnoga Strahovaniya V Germanii, V Sb, “Sovremennıe Çertı Mirovoy Ekonomiki”, Moskva, 2004, с. 92

215 KRUPP, Hans Jürgen; Ist Das Kapitaldeckungsverfahren İn Der Alterssicherung Dem Umlageverfahren überlegen? In: WSI Mitteilungen, 1997, Jg. 50, No: 5, S. 291

216 МАDİEVSKİY, S; Sotsialnaya Pomoş V Germanii, Mirovaya Ekonomika İ Mejdunarodnıe Otneşeniya, Moskva, 2003, No.10, с. 42

Günümüzde, tüm dünyada sosyal güvenlik sisteminde sorunlar vardır; ancak her ülke sorunlara kendilerine özgü şartlar içerisinde ele alarak çözüm yollarını aramakta olup, bu arayışlar içinden, mevcut sisteme bağlı kalarak çözüm üretmek en akılcı, rasyonel çözüm yol gibi değerlendirilmektedir. Diğer bir arayış şekli ise yeni model oluşturma çabasıdır ki, Fransa ve Almanya, yeni model oluşturma arayışları içerisindeyken, halkın tepkisinden çekinerek vazgeçmişlerdir. Genellikle Avrupa Birliği ülkeleri, yürürlükteki sistemleri değerlendirerek ele almış, yürümekte olan modelin esasına bağlı kalarak çözüm üretmeye çalışmışlardır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, mevcut sosyal güvenlik sistemleri tasfiye edilerek yeni model üretilmesi yoluna gidilmektedir217. Ancak, bütünlükte ele alındıkta sadece demografik sorunlar tek başına değil ekonomik sebeplerle bir arada sosyal güvenlik açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir. 60–70’li yıllardaki gibi çözüm üretemeyen devlet günümüzde bu sorunları karşılayamamaktadır.

Almanya’da sosyal güvenliğin sağlanmasında üçayaklı bir sistem uygulanmakta olup, bunlardan her birinin uygulanmasında ister araçlar ve yöntemleri, ister maliyeleştirilmesi isterse de sunmuş oldukları hizmetler farklılık göstermektedir218.

Birinci ayakta, sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde devletin uygulamış olduğu sosyal politika kapsamında zorunlu olarak sosyal güvenliğin sağlanmasıdır. Bu çerçevede koruma kapsamına dâhil olanlar işçiler, hizmet sektöründe çalışanlar, gazeteci ve diğerleri; devlet memurları; kendi işyeri olup prim ödeyenler ve aileleri; serbest meslek sahipleri olarak dört grupta sayılmıştır219. Almanya’da sigorta fonları sayıları birkaç yüzü bulan hastalık fonlarının denetiminde olup işçi ve patron ödentilerinden oluşan yerel hastalık fonları (tüm fonların %23’ünü oluşturur, zorunlu sigortalıların % 47’sini kapsar), endüstriyel fonlar (tüm fonlara oranı %62, kapsamına giren nüfus toplamın %12’si), kırsal fonlar, denizcilerin fonları,

217 KILIÇ, Salih; Kamu-İş, “Kamu İsletmeleri İşverenleri Sendikası Yeni Düzenlemeler Çerçevesinde Sosyal Güvenlik Mevzuatı Semineri, 29–30 Kasım 2006, Ankara, 2007, s. 12

218

KОМİN, Tri Pensii, c. 36

219 МОYRER, Anne; Kаkuyu Sistemu Pensionnogo Obespeçeniya Predpoçest, Opıt Germanii, Çelovek İ Trud, No:2, Moskva, 1997, c. 70- 72.

madencilerin fonları, mavi ve beyaz yakalıların fonları ve zanaatkârların fonları gibi fonlardan ibarettir220.

İkinci ayakta belli başlı şirketler tarafından kendi çalışanlarına sağlamış olduğu ek emeklilik ve diğer haklar söylenebilir. Ama bu yöntem serbest olup zorunluluk taşımamakta ve aynı zamanda o işyerinin bağlı olduğu sendikalarla bağlanmış olan sözleşmelere dayanarak da verilebilmektedir. Bu haklardan faydalanan işçi sayısı neredeyse toplam işçi sayısının yarısına beraberdir221. Üçüncü ayakta ise ferdi olarak çalışanların kendi geleceği için bireysel araçlarla sağlamış olduğu tedbirlerdir. Bunlar özel sigortalara primler ödenerek bireysel emekliliğin sağlanması ve ya diğer yatırım araçlarının kullanması yoludur. Nitekim sosyal güvenlikten faydalanan kesimin büyük çoğunluğu devlet sosyal güvenlik araçlardan faydalanmakta olup, devlet sosyal güvenlik sisteminin ayırdığı maliye vasıtalarının %68’inden emekliler faydalanmaktadır222.

Alınan emeklilik maaşları yaşam standartları ile dengeli seyir etmektedir. Çalışma süresi ve primlerin ödenmiş olması önem arz etmektedir. Maaş düzeyi yüksek olanların ödemiş olduğu yüksek primler emekli aylığının seviyesini belirlemektedir. Nitekim devlet emekli maaşı kendine yeterli olan emeklilerin diğer ayaklardan alacağı haklar ek fayda sağlamaktadır223. Ama çok yüksek gelirlilerin zorunlu sigortalı olmamalarının dayanışma ilkesi açısından olumsuz bir durum yarattığı da söylenmektedir224.

Bütün bu arayışların kökeninde, “gerçekten mevcut sistemi doğru dürüst rayına oturtalım, çağdaş bir sistem kuralım” tercihinden daha çok, sondan başlayarak, yani “sistem bize daha az nasıl yük olur, bütçe dengelerini bozmayacak

220 ÇETİN; Rana, İngiltere, Almanya ve Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sistemleri Ve Sağlık Reformları,

http://www.emekdunyasi.net/tr/article.asp?ID=28, Erişim Tarihi: 14.11.2008.

221 МОYRER, Anne; Kаkuyu Sistemu Pensionnogo Obespeçeniya Predpoçestc, 70- 72. 222 PRİVALOV, K; Zametki O Pensii V Germanii, “Ros Vesti”, 1999, No: 201, c. 6-7.

223 МАÇULSKAYA Е. Еlena; Pensionnoe Strahovanie V Germanii, “Sotsialnoe Zaşita”, 2000, No:3, c. 44-47.

224

ERDOĞAN, Sarper-SALTIK, Ahmet; “Ülkemizde Yaşanan Sosyal Güvenlik Krizi Bağlamında Bir Örnek: Alman Sosyal Güvenlik Sistemi”, Toplum ve Hekim, Cilt. XI, No: 74, Ankara, 1996, s. 15- 21.

hale nasıl getirilir” bakışı hakimdir225. Neticede özellikle uzun vadeli sigorta kolu olan yaşlılık sigortasında yaşanan krizin de etkisiyle prim oranlarının artırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi, yaşlılık ödemelerinin kısıtlanması gibi çeşitli tedbirlerin alınması gerekli görülmektedir. Ayrıca, sosyal sigorta kurumlarının özerkleştirilmesi de bu önlemlerden biridir226. Özellikle Almanya’da sosyal güvenlik sisteminin temel prensipleri ve işleyişi açısından yapılmak istenen değişimlerin bu sistemi tamamen ileride çökmesine dahi yol açabileceği araştırmalarda dile getirilmektedir.