• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Anayasası

Sovyetler Birliği döneminde sosyal güvenlik sistemi üye cumhuriyetler tarafında belirlenememekteydi. Bu nedenle Azerbaycan’da da sosyal sigorta ödemeleri bağımsız olarak değil, birliğin yasama çatısı altında paralel olarak yürütülmekteydi. Sovyet rejiminde sosyal güvenlik sisteminin temel özelliği “pirim ödemeden sigorta hakkı kazanma” prensibine göre kurulmuş olup, sistemin finansmanını devlet bütçesinden ayrılan finansman ve işletmelerden ayrılan kesintiler oluşturmaktaydı. Özellikle çok eleştirilen finansman sağlama şekli ve yapılan suiistimaller günden güne sosyal sigortadan faydalananların sayısının artmasına ve sistemin ülke ekonomisine ağır bir yük olmasına sebebiyet vermiştir. Bu sorunun çözülmesi son dönemlerde istense de, başarılı olunamamıştır. Ayrıca, rejimin dağılmasından önce müesseselerin işleyişinde kendi kendini maliyeleştirme gibi değişim projeleri, çalışan insanların sosyal teminatını zorlaştırmakta idi.

409 ALİYEV, 2007, s. 135,; GÜZEL-OKUR-CANİKLİOĞLU, 2008, s. 74

Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını kazandıktan sonra yasama sisteminde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Geçiş üzerindeki ilk fikirlerin odağını hız ve sıra kavramları oluşturuyordu. Geçişin sıra ve hızına dair ilk fikirler mikro ekonomik geçiş, makroekonomik geçiş, uluslararası ticaret, sosyal güvenlik olmak üzere dört ana başlık altında toplanmıştır410. Sosyal güvenlik alanında sağlık hizmetleri, işsizlik ödeneği, emeklilik ödemeleri altyapısı ve politikaları bu değişimin ana faktörlerini oluşturması gerekirdi. Bu tarihe kadar varlığını sürdüren Sovyetler Birliğinin çöküşünün ardından Azerbaycan Cumhuriyetinin bağımsızlığının ilan etmesiyle birlikte ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik sorunların ağırlığı hükümeti, sosyal güvenlik sisteminde yeni düzenlemeler yapmaya yönlendirmiştir. İlk yıllardan itibaren öncelikli değişikliğin sosyal güvenlik alanında yapılması bu zorunluluktan ileri gelmiştir.

Bağımsızlıktan sonra kabul edilmiş 1995 Anayasası sosyal güvenliğin anayasal bir hak olduğunu ve anayasanın teminatı altında olduğunu açıkça ifade etmiştir. Anayasanın mad. 16.’da “sosyal inkişaf ve devlet”, mad. 17.’de “aile ve devlet”, mad. 38 “sosyal güvenlik”, 41. Maddede “halkın sağlığının korunması” ve 42. Maddede yer alan “eğitim hakkı” düzenlemeler genel olarak sosyal güvenlik hukukunun kapsam ve niteliğini oluşturmaktadır.411

Anayasa madde 17’ye göre toplumun temeli olarak aile devletin özellikle himayesinde olup bu madde toplumsal bütünlük açısından önem arz etmektedir. Çocukların ihtiyacını karşılanması ve eğitimi her ne kadar velilerinin sorumluluğunda olsa da, devlet bu sorumluluğu gözetmekle yükümlüdür. Ailenin, anne ve çocukların korunması sosyal-iktisadi nitelik taşımakta olup, onlara belli başlı yardımların yapılması, menfaatlerinin korunması ve bu kişilere yönelik sosyal projeler üretmek bu madde kapsamında dolayısıyla devletin yükümlülüğünü arttırmaktadır.

410 BAŞARAN, Ali; "SSCB'den Rusya Federasyonuna İntikal Eden Bütçe Açığı Sorunu, Maliye Politikaları 1985-1995", Maliye Dergisi, Maliye Bakanlığı, Araştırma Planlama Ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, S. 138, Eylül-Aralık 2001, s. 99

411

EREN, Abdurrahman -ALESKERLİ, Alesker,; Yeni Anayasalar: Bağımsız Devletler Topluluğu ve Baltık Cumhuriyetleri, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Yayınları No:82, Ankara, 2005, s. 355

Anayasada, herkesin yasalar çerçevesinde malullük, yaşlılık, ölüm, hastalık, işsizlik ve kanunda belirlenmiş diğer hallerde sosyal güvenlik haklarından yararlanması mümkün olacağını vurgulanmıştır. Anayasanın 38. maddesine göre;

• Herkesin sosyal güvenlik hakkı vardır.

• Yardıma muhtaç olanlara yardım etmek, ilk önce onların aile üyelerinin görevidir.

• Herkes kanunla öngörülmüş yaşlılık, hastalık, sakatlık, aile reisinin kaybı, çalışma gücünü yitirme, işsiz olma ve kanunla öngörülen diğer durumlarda sosyal güvenlik hakkına sahiptir.

• Emeklilik maaşı ile sosyal yardım tutarlarının asgari oranları kanunla belirlenir.

• Devlet yardımlaşma faaliyetini, isteğe bağlı sosyal sigortayı ve sosyal güvenliğin diğer türlerini destekler ve onların gelişmesi için imkânlar oluşturur.”

Anayasanın 16. maddesine göre, devlet, halkının ve her vatandaşının refahının yükseltilmesi, onların sosyal korunması ve insan onuruna yakışır hayat düzeyinde yaşamasını sağlamakla yükümlüdür. Bu doğrultuda 1995 Anayasası vatandaşın sosyal güvenlik hakkını tanımakta ve aynı zamanda bu hakların manisiz kullanılabilmesi için ortam ve olanaklar tanıması için devlete görevler yüklemektedir. Halka tanınan sosyal güvenlik hakkı dayanağını Anayasada belirlenmiş temel hak ve özgürlükler ilkesinden almaktadır. Anayasanın tanımlamış olduğu temel hak ve özgürlükler ilkesi kendi içinde üçe ayrılmaktadır;412

1. Birincisi, insanın doğal hak ve özgürlükleri, 2. İkincisi, siyasi hak ve özgürlükleri,

3. Üçüncüsü ise, insanın iktisadi, sosyal ve medeni hak ve özgürlükleridir.

412 ALİYEV, 2004, s. 15

Yukarıda belirttiğimiz gibi, Anayasanın md. 38’de yer alan sosyal güvenlik hakkı, dayanağını üçüncü kısımda bildirilen insanın iktisadi, sosyal ve medeni hak ve özgürlükleri ilkesinden almaktadır. Dolayısıyla, vatandaşların sosyal güvenlik hakları, bu hakkın korunması ve sigorta ödemelerinin temini anayasal bir hak olarak değerlendirilmelidir.413

Anayasada her bir şahıs için objektif olarak sosyal açıdan yardıma ihtiyaç olduğu taktirde, belirlenmiş yasal çerçeve kapsamında belirli sosyal yardımlar veya hizmet alma olanağını öngörmüştür. Bu hakkı kazanmış şahsın cinsi, ırkı, milliyeti, dini, yaşadığı yer, görevi ve maddi durumu, her hangi bir siyasi veya diğer kurumlara üyeliği veya diğer sebepler önem arz etmemektedir. Genel olarak, sosyal güvenlik hakkının mutlak hak olduğu, yaşama hakkının ayrılmaz bir parçası olarak doğumla kazanıldığı ve uluslararası normlara uygun olarak dokunulmaz olduğu devlet kurumları tarafından kısıtlamalar yapılamayacağı ve ortadan kaldırılamayacağı anayasa tarafından garantiye alınmıştır.

1995 Anayasası sosyal güvenlik alanında temelli olarak değişimin başlangıcı olmuş ve toplumun tamamını kucaklamayı amaçlamıştır. Nitekim, bu tarihten itibaren yapılan reform çalışmaları hız kazanmış, aynı zamanda ülkede bireysel emeklilik sisteminin gelişimi, sosyal yardımın kapsam ve niteliği yönünde yeni dalları üzerinde çalışmalar başlatılmıştır.