• Sonuç bulunamadı

Sosyal Medya Bağımlılığı, Yalnızlık Düzeyi Ve Kendini Gizleme Düzey

3.2. ÇALIġMANIN BULGULARI VE YORUMLARI

3.2.6. Sosyal Medya Bağımlılığı, Yalnızlık Düzeyi Ve Kendini Gizleme Düzey

Tablo 38: Sosyal Medya Bağımlılığı ile Yalnızlık Düzeyi ve Kendini Gizleme Düzeyi Arasındaki ĠliĢkiye Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları

Bağımlılık Düzey Yalnızlık Düzeyi Kendini Gizleme Düzeyi Bağımlılık Düzeyi Pearson Correlation 1 -,288** ,447** Sig. (2-tailed) ,000 ,000 N 400 400 400 Yalnızlık Düzeyi Pearson Correlation -,288** 1 -,330** Sig. (2-tailed) ,000 ,000 N 400 400 400 Kendini Gizleme Düzeyi Pearson Correlation ,447** -,330** 1 Sig. (2-tailed) ,000 ,000 N 400 400 400

**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).

ÇalıĢmanın çıkıĢ noktası olan sosyal medya bağımlılığı, yalnızlık ve kendini gizleme düzeyleri arasındaki iliĢkiyi görünür kılmak amacıyla bu iliĢkinin yönü ve düzeyini anlamlandırmak için korelasyon analiz sonuçları incelenmiĢ ve anlamlı bir iliĢki tespit edilmiĢtir. Sosyal medya bağımlılığı ve kendini gizleme düzeyi arasında pozitif yönde orta düzey anlamlı iliĢki tespit edilmiĢtir ( r=.447, p<.01), sosyal medyaya bağımlı olan katılımcılar kendini gizleme davranıĢını daha yoğun sergilediği saptanmıĢtır. Sosyal medya ve yalnızlık düzeyi arasındaki iliĢkinin yönü ise negatif olarak saptanmıĢtır. Katılımcıların sosyal medyadaki iliĢkileri ve

arkadaĢlıkları gerçeklik olarak algılaması ve yalnız olmadıklarını sosyal medyada ifade etmesi bu Ģekilde açıklanabilmektedir (r=-,288,p<0,5). Analiz sonuçları değerlendirildiğinde yalnızlık düzeyi ve kendini gizleme düzeyi arasındaki iliĢkininde negatif yönde olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır (r=-,330,p<0,5). Diğer bir ifadeyle yalnızlık düzeyi arttıkça, sosyal medyada kendini gizleme düzeyi azalmaktadır.

SONUÇ

Günümüzde bireylerin psikolojik ve sosyal destek noktasında en çok tercih ettikleri mecraların baĢında sosyal medya gelmektedir. Sosyal medya; sosyalleĢme, yalnızlığı giderme, boĢ zaman eğlencesi olarak değerlendirme, karĢı cinsle iliĢki kurma ve benzeri birçok konuda gündelik hayatın vazgeçilmez bir olgusu hâline gelmektedir. Bu bakımdan bireyin psikolojik, duygusal ve düĢünsel birçok ihtiyacını sosyal medya ortamında karĢılama isteği, bağımlılığa yol açabilmektedir. Sosyal medyada bireyin, gerçek hayatta ulaĢamadığı, olmak isteyip de olamadığı durumları yansıtmaktadır. Bu anlamda; sosyal medya kullanıcılara gerçek yaĢamda olmak istedikleri ancak olamadıkları konumlarını tesis edebilme olanağını da sağlamaktadır. Yani kullanıcılar sosyal medya ortamlarında sanal bir yaĢam kurabilmektedir ve bu yaĢamda kabul görebilmek için ise gerçek olmayan kimlikler inĢa etmeye ve bu kimliği içselleĢtirmeye baĢlamaktadır.

Kullanıcılarının sosyal medya pratikleri çoğu kez gerçek yaĢamla, sanal yaĢam arasında ortaya çıkarak, bireye psikolojik ve duygusal tatmin sağlayan araç olarak iĢlev görmektedir. Sosyal medya kullanımları ve bağımlılık ile olan iliĢkisine dair gerekli özen bireylerce gösterilmemektedir. Zira bireyin sosyal medyada bulduğuna inandığı psikolojik tatmin, sosyal medyanın niteliğine iliĢkin sorgulamayı büyük ölçüde dıĢarıda tutmaktadır. Ancak bu son derece riskli bir durumdur çünkü sosyal medya kullanım oranının bağımlılık boyutuna evrilmesi bireyi gerçek yaĢamda yalnızlığa sürüklemektedir. Bireylerin sosyal medya ortamlarına bağımlılık düzeyinde bir katılım göstermesi, gerçek kimliklerinden uzaklaĢmalarına, kendilerini gizleyerek tanımladıkları yeni kimlikler ile gerçek yaĢamdaki yalnızlık düzeylerinin artması sonucu doğurabilmektedir.

Kötü yaĢam deneyimleri, güvensizlik, düĢük benlik saygısı, iletiĢim kurma ve sürdürme sorunları yaĢayan; kendini gizleme olarak adlandırılan bu davranıĢı gerçekleĢtiren, bireyin benliğinin görünür olmaması için çaba sarf etmesi ve diğer bireylerden saklama ve gizleme çabası kavramın temelini oluĢturmaktadır. Kabul gören görüĢe göre iletiĢimin baĢlaması ve devam etmesi için iletiĢim kuran kimseler arasında kendini açma davranıĢı sergilenmeli ve bu kendini açma davranıĢı iki taraf

arasında güven oluĢturduğunda sağlıklı iletiĢim kurulabilmektedir. Ancak kendini gizleme tutumu sergileyen bireyler sağlıklı olarak iletiĢim kuramadıklarında, kendilerini sosyal medya ortamlarında daha rahat ifade edebildikleri için sosyal medya ortamlarını daha yoğun olarak kullanma eğiliminde bulunmaktadır.

Kendini gizleme davranıĢı bireyi yalnızlaĢtırabilmekte, sosyal izolasyona sebep olabilmektedir. Yalnızlık yaĢayan ve sosyal destek-refah ihtiyacı duyan bireylerinde kendini gizleyen bireyler gibi sosyal medyaya bağımlılık profili oluĢturabilmesi olası görülmektedir.

ÇalıĢmada taranan literatür ıĢığında; sosyal medya bağımlılığı, kendini gizleme düzeyi ve yalnızlık düzeyi arasındaki iliĢki Konya‟nın üç merkez ilçesinde gerçekleĢtirilen saha araĢtırması sonucu elde edilen ampirik veriler ile analiz edilmiĢtir. ÇalıĢmada anket tekniği kullanılmıĢ ve 400 katılımcı ile çalıĢma gerçekleĢtirilmiĢtir. Saha araĢtırması sonucu elde edilen veriler SPSS 25.0 programı ile iĢlenmiĢ ve bulgular elde edilmiĢtir. Elde edilen veriler tablolaĢtırılmıĢ ve bulgular bu düzlemde yorumlanmıĢtır.

GerçekleĢtirilen çalıĢmanın sonucu olarak saptanan dikkat çekici bulgular ve yorumları Ģu Ģekildedir: Katılımcıların sosyal medyayı haftalık kullanım sıklığını görünür kılmaya yönelik analiz sonuçları incelendiğinde; sosyal medyayı haftada 1-2 gün kullanan katılımcı yüzdesi 11,0, haftada 3-4 gün kullanan katılımcı yüzdesi 14,5, haftada 5-6 gün kullanan katılımcı yüzdesi 8,0 ve her gün düzenli kullanan katılımcı yüzdesi ise 66,5 olarak saptanmıĢtır. Haftalık sosyal medyayı kullanım sıklığı sonuçlarını incelediğimizde her gün düzenli sosyal medya kullandığını ifade eden katılımcıların yüzdelik dağılımı belirgin olarak farklılık göstermektedir. Sosyal medyanın bu denli yaĢantımıza entegre olduğu çağımızda elde edilen veri normal olarak değerlendirilmiĢ ve bağımlılık niteliği taĢıyabilecek kullanım sıklığının belirtisi olarak görülebilmektedir.

Katılımcıların sosyal medyayı kullanım sıklığını cinsiyetlerine göre farklılık gösterip göstermediğini değerlendirdiğimizde ise erkek katılımcıların yüzde 12,1‟i haftada1-2 gün, yüzde 17,9‟u haftada 3-4 gün, yüzde 10,8‟i haftada 5-6 gün ve 59,2‟si her düzenli kullanmaktadır sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Kadın katılımcıların sosyal medyayı haftalık kullanım sıklığına iliĢkin veriler ise; haftada 1-2 gün kullananların yüzdesi 9,6, haftada 3-4 gün kullananların yüzdesi 10,2, haftada 5-6 gün kullananların yüzdesi 4,5 ve her gün kullanan kadın katılımcıların yüzdesi ise 75,7 olarak elde edilmiĢtir. Bu düzlemde cinsiyetlere göre sosyal medya kullanımlarının haftalık sıklıkları Ki-Kare testi ile ortaya koyulmuĢtur. Erkek bireylerin sosyal medyayı haftalık kullanım sıklığında her gün düzenli kullanan kadın katılımcılarla arasında anlamlı farklılık bulunduğu gözlemlenmiĢtir.

Sosyal medyayı günlük kullanım sıklığına iliĢkin soruya yapılan analiz sonucu olarak; günlük en az sosyal medya kullanım süresi; 5 dakika ve en yüksek kullanım süresi; 900 dakika olarak ifade edilmiĢtir. Katılımcıların günlük sosyal medya kullanım sürelerinin ortalaması 228,2 dakika olarak saptanmıĢtır. Bu kullanım süresi katılımcıların günde ortalama üç buçuk saat sosyal medya kullanımında bulunduğunu ve bu oranın bağımlılık açısından risk taĢıdığını göstermektedir. En yüksek kullanım saati olarak verilen 15 saat cevabı bunu destekler niteliktedir. Katılımcıların sosyal medyayı günlük kullanım sıklıkları cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir. Kadınların günlük sosyal medya kullanım sıklığı erkek katılımcılara göre daha yoğundur. Bu bulgu günlük sosyal medya kullanım sıklığı ile cinsiyet arasında anlamlı bir iliĢkinin olduğu Ģeklinde ifade edilmiĢtir.

ÇalıĢmada elde edilen sosyal medya platformlarını kullanım sıklığı ise; WhatsApp, Ġnstagram, YouTube, Facebook, Twitter, Snapchat, Swarm ve Linkedin sıralaması Ģeklinde saptanmıĢtır ve WhatsApp kullanıcılarına anlık mesajlaĢma özelliği ve kullanım kolaylığı sağlaması nedeniyle en sık kullanılan platform olurken, Ġnstagram ve YouTube da kullanıcıların diğer platformlara oranla en sık tercih ettiği platformların baĢında gelmektedir. Linkedin uygulamasının ise hedef kitlesi bakımından kullanım sıklığında son sırada olarak analiz edilmesi normal olarak değerlendirilmektedir.

Katılımcıların sosyal medya kullanım amaçlarını görünür kılmaya yönelik gerçekleĢtirilen yüzdelik dağılım sonuçlarına göre; katılımcılar sosyal medyayı en çok „‟Vakit Geçirmek‟‟,‟‟Bilgilenme‟‟ ve „‟Eğlenme‟‟amacıyla kullandıkları

saptanmıĢtır. En düĢük oranda kullanım amacı olarak ise “KiĢisel Sunum‟‟, “Yeni ArkadaĢ Bulma‟‟ve “Diğer‟‟ amaçlar analiz edilmiĢtir.

Sosyal medya bağımlılığını görünür kılmak amaçlanan çalıĢmanın ilgili sorularına katılımcıların verileri analiz sonucu olarak en yüksek 92,00 ve en düĢük 21,00 Ģeklinde puanlanmıĢtır. Katılımcıların ortalaması ise 53,18 Ģeklinde saptanmıĢtır. Katılımcıların sosyal medya bağımlılık düzeyleri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir. Kadınların sosyal medya bağımlılık düzeyi, erkek katılımcılara göre daha yoğundur. Cinsiyete göre bağımlılık düzeyi analizinde kadınların sosyal medya bağımlılık düzeyinin erkeklere oranla yüksek olması literatürde karĢılaĢılan çalıĢmalara paralellik açısından beklendik bir bulgudur.

Katılımcıların sosyal medya platformları ve bağımlılık düzeyi arasındaki iliĢki analizi sonuçları incelendiğinde bağımlılık düzeyi en yüksek kullanıcı profili Ġnstagram platformunda olduğu verilendirilmiĢtir. Ġkinci olarak Twitter platformunun bağımlılık düzeyi ile iliĢkisi tespit edilmiĢtir. Linkedin platformunun ise katılımcılar üzerindeki bağımlılık etkisi en düĢük olarak gözlemlenmiĢtir.

Katılımcıların yalnızlık düzeylerini görünür kılmayı amaçladığımız çalıĢmanın ilgili sorularına; katılımcıların verdikleri yargı oranlarına betimleyici istatistik analizi sonucu olarak en yüksek 80,00 ve en düĢük 25,00 Ģeklinde puanlanmıĢtır. Katılımcıların ortalaması ise 57,77 Ģeklinde saptanmıĢtır. Katılımcıların yalnızlık düzeyleri medeni durumlarına göre anlamlı farklılık göstermektedir. Evlilerin yalnızlık düzeyi (X =55,83), bekâr katılımcıların ise (X =60,37)‟dir. Medeni hale göre yalnızlık düzeyi analizinde evli ve bekâr katılımcılar arasında bekâr katılımcıların kendini yalnız hissetme oranı daha yüksektir. Bekar katılımcıların evli katılımcılara oranla kendilerini daha yalnız hissettiği noktasında anlamlı farklılık ortaya konmuĢ ve literatür bağlamında çıkan sonuç makul olarak değerlendirilmiĢtir.

ÇalıĢmada yalnızlık düzeyi ve eğitim durumu arasında anlamlı farklılık gözlemlenmiĢtir, bu bağlamda farklılığın yönü analiz edildiğinde üniversite mezunlarının diğer eğitim durumundaki katılımcılara oranla daha yalnız olduğu sonucuna varılmıĢtır. Katılımcıların mesleki durumları ve yalnızlık düzeylerine

iliĢkin sonuçları değerlendirdiğimizde memurların ev hanımlarına göre daha yalnız olduğu ve öğrencilerin de ev hanımlarına göre daha yalnız olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Katılımcıların kendini gizleme düzeyleri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir. Kadınların sosyal medya kendini gizleme düzeyi (X =30,27), erkek katılımcıların ise (X =27,34)‟dur. Cinsiyete göre kendini gizleme düzeyi analizinde kadın ve erkek katılımcılar arasında kendini gizleme düzeyi arasında saptanan anlamlı farklılık literatürde incelenen yapılmıĢ çalıĢmalar dikkate alındığında beklendik bir sonuç olmuĢtur. Sosyal medyayı kullanım süresi arttıkça kendini gizleme düzeyinin arttığı gözlemlenmiĢtir. Bu bağlamda ifade edecek olursak katılımcıların günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça ya da azaldıkça kendini gizleme düzeyleri de paralel olarak anlamlı bir Ģekilde farklılık göstermektedir. Sonuçları değerlendirdiğimizde hergün düzenli sosyal medya kullananlar ve diğer kullanım sıklıkları arasında anlamlı bir farklılaĢma söz konusudur. Her gün düzenli kullananlar; haftada 1-2 gün kullananlar ve haftada 3-4 gün kullanan katılımcılara oranla kendini gizleme düzeyi farklılaĢmakta ve artıĢ göstermektedir. Katılımcıların sosyal medya kullanım sıklıklarına göre kendini gizleme düzeyleri arasında anlamlı farklılık gözlemlenmiĢtir. Analizimizin sonucu olarak ise en belirgin farklılaĢma her gün düzenli sosyal medya kullananların diğer kullanım sıklıklarına oranla daha çok kendini gizleme davranıĢı sergilediği Ģeklinde saptanmıĢtır.

ÇalıĢmanın çıkıĢ noktası olan sosyal medya bağımlılığı, yalnızlık ve kendini gizleme düzeyleri arasındaki iliĢkiyi görünür kılmak amacıyla bu iliĢkinin yönü ve düzeyini anlamlandırmak için korelasyon analiz sonuçları incelenmiĢ ve anlamlı bir iliĢki tespit edilmiĢtir. Sosyal medya bağımlılığı ve kendini gizleme düzeyi arasında pozitif bir yönde iliĢki tespit edilmiĢtir, sosyal medyaya bağımlı olan katılımcılar kendini gizleme davranıĢını daha yoğun sergilediği saptanmıĢtır. Sosyal medya ve yalnızlık düzeyi arasındaki iliĢkinin yönü ise negatif olarak saptanmıĢtır. Katılımcıların sosyal medyadaki iliĢkileri ve arkadaĢlıkları gerçeklik olarak algılaması ve yalnız olmadıklarını sosyal medyada ifade etmesi bu Ģekilde açıklanabilmektedir. Analiz sonuçları değerlendirildiğinde yalnızlık düzeyi ve

kendini gizleme düzeyi arasındaki iliĢkininde negatif yönde olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

ÇalıĢma belirlenen hipotezlerden yola çıkmıĢ ve sonuç itibariyle 8. hipotez dıĢında tümü doğrulanmıĢtır. Hipotez 8: “Yalnızlık düzeyi ile sosyal medya bağımlılığı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki vardır.” Ģeklinde idi ve bu çalıĢmada sosyal medya bağımlılığı ve yalnızlık arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢ, negatif yönde anlamlı bir iliĢki tespit edilmiĢtir. Literatüre baktığımızda Hasmujaj (2016: 397-405), internet bağımlılığı ve yalnızlık düzeyi arasındaki iliĢkiyi görünür kılmak istemiĢ ve bu kapsamda Shkodra Üniversitesi‟nde 18 ve 23 yaĢ aralığında 151 öğrenci ile çalıĢmasını gerçekleĢtirmiĢtir. ÇalıĢma sonucu olarak gerçekleĢtirilen çalıĢma ile benzer sonuçlar elde etmiĢtir. ÇalıĢmanın bulgularını incelediğimizde; internet ve bağımlılık arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu sonucuna varılırken, öğrencilerin internet kullanımı ve yalnızlık düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı bir iliĢki olduğunu saptanmıĢtır.

Yeni bir iletiĢim platformu olarak ele alınan sosyal medya ortamlarının, bireylerin yaĢantılarında çeĢitli psikolojik iyilik halleri ve olumsuz sonuçlar doğurabileceği yapılan çalıĢmalarca ortaya konmuĢtur. Bu çalıĢma sosyal medyanın aĢırı kullanımı gibi olumsuz kullanımları sonucu ortaya çıkan bağımlılık problemi, kiĢilik özelliği ve davranıĢ olarak konumlandırılan kendini gizleme ve yalnızlık problemi üzerine odaklanarak ileriki dönemde gerçekleĢtirilecek çalıĢmalara örnek olmayı amaçlamıĢtır. Sosyal medyanın çeĢitli psikolojik problemlerle iliĢkisini görünür kılarak örneğin; depresyon, mutsuzluk, sosyal dıĢlanma, düĢük benlik saygısı, düĢük yaĢam doyumu ve benzeri Ģeklinde alana katkıda bulunulması önerilmektedir.

KAYNAKÇA

Adıgüzel, Ali Ġ. (2018). Sosyal Medyada Siyasal İletişim. Ġstanbul: Erguvan Yayınevi.

Al-Menayes, Jamal J. (2015). Social Media Use, Engagement and Addiction as Predictors of Academic Performance. International Journal of Psychological Studies 7(4):86-94.

Altan, Hayriyem Z. (2015). Sosyal Medyanın ‟‟Kullanımlar ve Doyumlar‟‟ Haritası: YouTube, Facebook ve Twitter (Editör: Ali Büyükaslan, Ali Murat Kırık) Sosyalleşen Olgular Sosyal Medya Araştırmaları 2. Konya: Çizgi Kitabevi:77-116.

Alter, Adam (2017). Karşı Konulmaz Bağımlılık Yapıcı Teknolojinin Yükselişi Ve Bizim Ona Esir Edilişimiz (Çeviren: Deniz Ġrengün) Ankara: Paloma Yayınevi.

Altman, Irwin (1975). The Environment And Social Behavior: Privacy, Personal Space, Territory, Crowding. Monterey. Calif: Brooks/Cole:237.

Andreassen, Cecilie S. (2015). Online Social Network Site Addiction: A Comprehensive Review. Curr Addict Rep, 2, 175–184.

Andreassen, Cecilie S., Pallesen Stale and Griffiths Mark D. (2017). The Relationship Between Addictive Use Of Social Media, Narcissism, And Self- Esteem: Findings From A Large National Survey. Addictive Behaviors. Vol: 64: 287-293.

Andreassen, Cecilie S. Billieux, Joël, Griffiths, Mark D., Kuss, Daria J., Demetrovics, Zsolt, Mazzoni, Elvis and Pallesen, Ståle (2016). The Relationship Between Addictive Use of Social Media And Video Games And Symptoms of Psychiatric Disorders: A Large-scale Cross-Sectional Study. Psychology of Addictive Behaviors, 30(2), 252-262.

Andreassen, Cecilie S., Torbjom, Torsheim, Geir, Brunborg, S. ve Pallesen, Stale,(2012). Development of a Facebook Addiction Scale. Psychological Reports, 110(2), 501-517.

Argüden, Yılmaz (2003). İtibar Yönetimi. Ġstanbul: Arge DanıĢmanlık Yayınları.

Aydoğan, Filiz (2010). Ġkinci Medya Çağında Gözetim ile Kamusal Alan Paradoksunda Ġnternet. (Derleyen: Filiz Akyüz ve Aydoğan, AyĢen Akyüz) İkinci Medya Çağında İnternet. Ġstanbul, Alfa Yayıncılık.

Babacan, Mehmet E. (2015). Sosyal Medya ve Gençlik. Ġstanbul: Bir Yayıncılık.

Balakrishnan, Janarthanan ve Griffiths, Mark D. (2017). Social Media Addiction: What is the Role of Content in YouTube? Journal of Behavioral Addictions 6(3), 364–377.

Balcı, ġükrü ve Gülnar, Birol (2009). Üniversite Öğrencileri Arasında Ġnternet Bağımlılığı Ve Ġnternet Bağımlılarının Profili. Selçuk İletişim Dergisi 6(1), 5-22.

Balta Peltekoğlu, Filiz, Peltekoğlu ve Yonca, Irmak (2015). Sosyal Ağların Açık Kitapları ve Evrilen Mahremiyet. (Editör: Tolga Kara ve Ebru Özgen). Ağdaki Şüphe Bir Sosyal Medya Eleştirisi, Ġstanbul: Beta Yayıncılık, 3-13.

Bandura, Albert. (1982). Self- Efficocy Mechanism in Human Agency. American Psychologist, 37(2), 122-147.

Bayrak, Halil (2019). 2019 Ġnternet Kullanımı ve Sosyal Medya Ġstatistikleri https://dijilopedi.com/2019-internet-kullanimi-ve-sosyal-medya-istatistikleri/ EiĢim Tarihi: 04.03.2019.

Bayram, Nuray (2012). Sosyal Bilimlerde SPSS İle Veri Analizi. Ġstanbul: Ezgi Kitabevi Yayınları.

Binark, Mutlu (2010). Nefret Söyleminin Yeni Medya Ortamında DolaĢıma Girmesi ve Türetilmesi. (Editör: Altuğ Akın). Yeni Medyada Nefret Söylemi. Ġstanbul: Kalkedon Yayınları.

Blossom, John (2011). Content Nation; Surving And Thriving And Social Media Changes Our Work, Our Lives And Our Future. Canada: Wiley Publishing.

Boyd, Danah M. ve Ellison, Nicole B. (2008). Social Network Sites: Definition, History and Scholarship. Journal of Computer-Mediated Communication. 13, 210-230.

Boyd, Danah M. ve Ellison, Nicole B. (2007). Social Network Sites: Definition, History And Scholarship. Journal of Computer: Mediated Communication, 13(1), 210-230.

Bozkur, Binaz ve Gündoğdu, Mehmet (2017). Ergenlerde Utangaçlık, Kendini Gizleme ve Sosyal Medya Tutumları ĠliĢkisi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14(37), 147-159 .

Büyükaslan, Ali (2015). SosyalleĢmenin Boyutu (Editör: Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık) Sosyalleşen Olgular Sosyal Medya Araştırmaları 2, Konya: Çizgi Kitabevi,15-20.

Büyükaslan, Ali ve Kırık, Ali M. (2013). SosyalleĢen Birey. (Editör: Ali Büyükaslan ve Ali Murat Kırık). Sosyal Medya Araştırmaları 1, Ġstanbul: Çizgi Kitabevi,7-10.

Büyüköztürk, ġener (2012). Sosyal Bilimler için Veri Analizi El Kitabı İstatistik, Araştırma Deseni SPSS Uygulamaları ve Yorum. Ankara: PEGEM AKADEMĠ

Büyüköztürk, ġener, Köklü, Nilgün ve Çokluk, Ömay (2013). Sosyal Bilimler İçin İstatistik. Ankara: PEGEM AKADEMĠ.

BüyükĢener, Ercüment (2009). Türkiye‟de Sosyal Ağların Yeri ve Sosyal Medyaya BakıĢ. inet-tr‟09 - XIV. Türkiye‟de Ġnternet Konferansı Bildirileri 12-13. Bilgi Üniversitesi, Ġstanbul. https://www.seokursu.com.tr/turkiyede-sosyal- aglarin-yeri.pdf. EriĢim Tarihi: 29.03.2019.

Cacioppo, John T., Fowler James H. ve Christakis, Nicholas A. (2009). Alone in the Crowd: The Structure and Spread of Loneliness in a Large Social Network. J Pers Soc Psychol. 97(6), 977–991.

Cacioppo, John T., Hawkley, Louise C. ve Bernson, Gary G. (2003). The Anatomy of Loneliness. Current Dırectıons In Psychologıcal Scıence. 12(3), 71-74.

Cacioppo, John T., Hawkley, Louise C., Ernst, John M., Berntson, Gary G., Nouriani, Bita ve Spiegel, David (2006). Loneliness within a nomological net: An Evolutionary Perspective. Journal of Research in Personality 40 (6), 1054–1085.

Cacioppo, John T., Hughes, Mary E., Waite, Linda J., Hawkley, Louise C. veThisted, Ronald A. (2006). Loneliness as a Specific Risk Factor for Depressive Symptoms: Cross-Sectional and Longitudinal Analyses. Psychology and Aging, 21(1), 140–151.

Carbonell, Xavier ve Panova, Tayana (2017). A Critical Consideration of Social Networking Sites Addiction Potential. Addiction Research & Theory, 25 (1), 48-57.

Certel, Hüseyin, Yakut, Selahattin, Yakut, Ġdris ve Gülsün, Bilal (2016). Öğrencilerde Yalnızlık Problemi. İnsan Ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 5(8), 3069-3084.

Ceyhan, Esra (2008). Ergenlerde Ruh Sağlığı Açısından Bir Risk Faktörü; Ġnternet Bağımlılığı, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi,15(2), 112-113.

Cheng, Xu, Dale, Cameron ve Liu, Jiangchuan (2008). Statistics and Social Network of YouTube Videos. Interntional Workshop on Quality of Service, 16, 229- 239.

Cheung, Christy, Lee, Zach W.Y. ve Chan, Tommy K.H. (2015). Self-Disclosure in Social Networking Sites: The Role of Perceived Cost, Perceived Benefits And Social Influence. Internet Research, 25(2), 279-299.