• Sonuç bulunamadı

2.2. SOSYAL MEDYA VE KENDĠNĠ GĠZLEME

2.2.1. Kendini Gizleme Kavramı

Kendini gizleme kavramı bireyin yaĢantısında öznel olduğu kanısına vardığı kiĢisel verilerini; duygu ve düĢüncelerini bilinçli, kasıtlı olarak diğer bireylerden sürekli ve kalıcı Ģekilde gizleme yönelimi olarak ifade edilmektedir. Kendini gizleme kavramı davranıĢ olarak konumlandırılmakta ve kendini gizleme davranıĢı geliĢtiren bireyin, sakladığı gizli bilgi “sır‟‟ olarak değerlendirilmektedir. Kendisi ile ilgili sırları olan ve bu sırların ortaya çıkmasından endiĢe duyan “ifĢa olmaktan‟‟ korkan birey ise kendini açıklama tutumunda ve diğer bireylerle iletiĢim kurmada kiĢisel sunum noktasında geri çekilme ve açıklamama tutumlarını sergileyebilmektedir (Larson ve Chastain, 1990: 440).

Kendini gizleme kavramı ve kendini gizleme ölçeğinin geliĢtirilmesine öncülük eden ilk bilimsel çalıĢma 1971 yılında Jourard tarafından yapılmıĢ ve kiĢinin kendisi hakkında önemli bilgileri açıklama motivasyonunun olumlu sağlık sonuçlarıyla iliĢkilendirildiğini aktarmıĢtır. Kendini gizleme davranıĢının ise kendini açıklama eksikliği olduğunu savunan Jourard (1971: 33); ayrıca bireyin kendisi ile ilgili önemli ve olumsuz yanlarını saklama ve gizleme davranıĢının olumsuz sağlık sonuçlarıyla iliĢkilendirildiğini vurgulamıĢ ve süreç olarak değerlendirdiği bu davranıĢın aktif bir mücadeleyi beraberinde getireceğini ifade etmiĢtir.

Öznel bilgilerini ve kendileri hakkındaki olumsuz düĢüncelerini ifĢa etmek, açıklamak istemeyen bireylerin sebebi belli olmayan travmaları olabileceğini ve bu travmalara sahip bireylerin kendini açıklama tutumu sergileyen bireylere oranla daha olumsuz sağlık sonuçları olduğunu savunan, Pennebaker (1990: 530); aynı zamanda bireyi strese sokan durumun ve travmanın paylaĢılmasının, bireyin psikolojik ve fiziksel sağlığına ve öznel iyi oluĢuna sebep olacağını aksi durumun bireyin

psikolojik ve fiziksel sağlığı açısından problemler meydana getirebileceğini çalıĢmalarında ortaya koymuĢtur.

Kendini gizleme kavramını ve ölçeğini geliĢtiren Larson ve Chastain (1990), kendini gizleme davranıĢını kavramsallaĢtırırken; kiĢisel bilgilerin bir bölümünün bireyin kendine sakladığı öznel bilgilerden oluĢtuğunu ve bu bilgilere bireyin kendine gizlediği verilerde bilinç dıĢı sırlarında dâhil olduğunu aynı zamanda bireyin toplumsal baskı ve sosyal dıĢlanma (Silver, 1994: 532), süreçlerinden korkusundan dolayı gizlenen ve bilinçli olarak bilinmesini tercih etmediği bilindiğinde rahatsızlık duyacağının farkında olarak kasti gizlediği bilgiler yumağı olarak görmektedir. Gizlenen bilgilerin içerisinde özellikle çalıĢmalarında ön plana çıkan; kiĢiye acı veren travmatik olaylar, çocuklukta yaĢanan istismar (taciz ve tecavüz gibi), bir yakınının ölümü gibi keder oluĢturabilecek olaylar, kiĢinin benliğinde diğer bireyler tarafından olumsuz düĢünce oluĢturabileceğini düĢündüğü kiĢilik özellikleri ya da kendi hakkında öznel olumsuz düĢünceleri, yaĢadıkları sosyal ve ikili iliĢkilerdeki tatminsizlik, problem ve mutsuzlukları, ciddi sağlık sorunları ve hastalıklar olarak ifade edilmiĢtir.

Kendini gizleyen bireylerin ve sosyal farkındalığı yüksek olabilmekte, güvendikleri takdirde kendini açma davranıĢına geçebilmektedirler (Çelik, 2016: 1- 10). Larson ve Chastain (1990), bireylerin güvendikleri takdirde birkaç kiĢi ile özel gördükleri bilgileri paylaĢabileceğini zaten kendini gizleme davranıĢının güvensiz bağlanma sonucu ortaya çıkabileceğini savunmaktadır. Sosyal izolasyona varan boyutları olan kendini gizleme davranıĢı sergileyen bireylerin; anksiyete, yalnızlık, depresyon ve benzeri ruhsal hastalıklara yakalanma riski büyük ölçüde artrmaktadır (Cramer ve Berry, 1999: 629-637).

Kendini gizleme; stresli, çekingen, duygu, düĢünce ve hislerini ifade etmekten endiĢe duyan bireylerin sergilediği sıradan bir davranıĢ olarak karĢımıza çıkmaktadır bu davranıĢ, depresyon, kaygı bozukluğu, stres, olumsuz benlik saygısı, utangaçlık, psikolojik rahatsızlıkları olan bireylerde daha sık karĢılaĢılmaktadır (Rice ve Markey, 2009: 35-39).

Benlik saygısı geliĢmiĢ bireylerin kendini gizleme davranıĢı sergileme oranı benlik saygısı düĢük bireylere oranla daha azdır. Pennebaker (1990: 291-299), çözümlemelerinde benlik saygısına etki eden faktörleri Ģu Ģekilde açıklamaktadır; bireyin istekleri ve normlarının benliğine saygısı üzerindeki tutumunda etkili olması, bireyin gerçek yaĢamındaki gerçekliği ve idealize ettiği benliği arasında benzerlik kurma çabası, benlik saygısının düzeyi olarak açıklamaktadır. Bireyin değer yargısı ve toplumun normlarının paralel olmasını bir baĢka faktör olarak değerlendiren Pennebaker, son olarak ise benliğinin eklentilerinin bireyin benliğini ifade ettiğini ve bunların; eĢya, ortam, statü ve benzeri olduğunu vurgulamıĢtır. Bireyin benliğine yabancılaĢmasının kendini gizleme davranıĢını ortaya çıkarmakta olduğunu belirtmiĢtir.

Kendini gizleme; üzücü, mahrem ve olumsuz olarak algılanan durum ve eylemleri üzücü olayları, olumsuz kiĢisel bilgileri sürekli gizlemeyi içermektedir ve çocuklukta cinsel istismar saldırı ve benzeri travmaları olan kiĢilerin bu tutumları sergilemesinin olası olduğu öngörülmektedir. Kendini gizleme kavramından kiĢisel sunum esas alınarak, kiĢisel bilgiyi aktif olarak gizleme giriĢimi olduğu ve derin olmayan kiĢisel bilgiyi açma davranıĢında farklılaĢmalar gözlemlenmektedir çünkü kendini ifĢa etme davranıĢından farklı olarak sürekli bir Ģekilde kiĢisel verilerin saklanması durumu söz konusudur (Fısher, 1984: 277-296). Kendini gizleme davranıĢına sebep olarak, gösterilen, güvensiz bağlanma travmalı geçmiĢ, sosyal dıĢlanma eleĢtirilme kaygısı, sosyal fobidir. Larson ve arkadaĢları (2015: 705-774), bir model oluĢturmuĢ ve kiĢisel gizlilik, gizli tutma davranıĢı ve çevreyle uyum sağlayamama durumunda, tedaviler ile sosyalleĢebileceğini çalıĢmanın sonucu olarak sunulmuĢtur. Manipülasyon; yetersiz, aldatıcı ya da hatta taciz boyutuna varan stratejiler vasıtasıyla, baĢkalarının algısını veya davranıĢında değiĢikliğe sebep olmayı amaçlayan psikolojik sosyal etki çeĢididir. Kurulan iliĢkilerde duygusal manipülasyon, saldırgan ve duygusal kiĢilerin kendini gizleme davranıĢı sonucunu doğurmaktadır (Yılmaz, 2018: 449-464). Kendini gizleme davranıĢı aynı zamanda manipülasyon sürecini de kapsayabilmektedir. Birey deĢifre olmasından endiĢe duyduğu bilgiyi saklamak amacıyla bu yola baĢvurmaktadır.

Bireylerin kendi sunumunu değiĢtirebilme yeteneği hem çapraz konumsal değiĢkenlik, hem de sosyal karĢılaĢtırma bilgisine katılımıyla daha güçlü bir Ģekilde iliĢkilendirilmektedir. Kendi sunumunu değiĢtirebilme yeteneği, kendi kendini izlemenin, diğer boyutlarıyla uyum açısından oyunculuk rol yapma yeteneğini aĢmaktadır. Bu gerçek bir iç tutarlılık bakıĢ açısından çok önemlidir, yüksek kiĢisel izlemenin sosyal durumda endiĢeye sebep olduğu kiĢinin kendinde kusur bulmayı arttırması, takıntı haline getirmesi sürecini içermektedir (Lennox ve Wolfe, 1984).

Kendini gizlemenin genel mizaç anlamına gelmediğini, ancak kronik bir hastalığın gizlenmesi gibi samimi veya üzücü bilgilerin aktif olarak gizlenmesi olarak değerlendirildiğini vurgulamak önem arz etmektedir. Kendini gizleme refahı olumsuz yönde etkilemektedir. Mevcut araĢtırmalar; kaygı, depresyon ve genel psikolojik stresin kendini gizlemenin neden olduğu olumsuz etkilerin yalnızca bir kısmı olduğunu göstermektedir. Ek olarak, araĢtırmalar, kendini gizlemenin daha düĢük iliĢki doyumuyla sonuçlandığını ve böylece çok önemli bir sosyal sermaye ve destek kaynağını azalttığını göstermektedir. Bu nedenle, kendini gizleme ve refah arasında doğrudan bir negatif iliĢki bulunduğu saptanmıĢtır (Magsamen-Conrad vd,. 2014: 23-30). Larson ve Chastain (1990) çalıĢmalarında; travma, travmanın oluĢturduğu sıkıntı hali, sosyal destek, sosyal ağ, kendini istemsiz ifĢa etme korkusunun; depresyon, kaygı ve fiziksel semptomlarda belirgin artıĢa neden olduğunu saptamıĢtır.

Ġntihar ve kendini gizleme davranıĢı arasındaki iliĢkide bireyler, mükemmeliyetçi, benlik sunumu davranıĢı sergilemekte diğer bireylere olumsuz ve kendilerini eleĢtirmelerine sebep olacak herhangi bir bilgiyi sunmak istememektedir. Kendini gizleme davranıĢı yüksek olan bireylerin ve mükemmeliyetçi kiĢisel sunumları yüksek olan bireylerin ruhsal hastalıklara yakalanma ve destek alma azlığı iliĢkilendirilmiĢtir. D‟Agata (2017) çalıĢmasında; kendini gizleme ve mükemmeliyetçilik gibi kiĢilik özellikleri, intihar riskiyle iliĢkilendirmiĢtir. Kendini gizleme, kiĢisel refahı olumsuz etkilediği saptanmıĢ bir davranıĢtır, fiziksel olarak kaygılar nedeniyle sigara içmeye erken yaĢta baĢlamak, kardiyovasküler aktivite, fiziksel ağrı, depresyon ve düzensiz beslenme ve benzer problemleri meydana getirebilmektedir. Kendini gizleme davranıĢı artan bireyin, refah düzeyi düĢmekte,

sosyal desteği azalmakta benlik saygısını yitirmekte ve güvensizlik duygusu ve kaygıları hayatını yaĢanmaz kılıp belki de en korkutucusu intihar ile iliĢkilendirilmektedir.

Gizlenebilir damgalanmıĢ kimlikleri olan bireyler, marjinal sosyal durumları hakkında bilgileri gizlemek veya ifĢa olmasından korunmak; ne zaman, nasıl ve kime açıklayacakları konusunda problem yaĢamamak için birçok seçenekle karĢı karĢıyadır. Çok sayıda çalıĢma, farklı damgalama gizleme ve ifĢa etme süreçlerinin psikososyal sağlık sonuçlarını incelemiĢtir. Kapsanan psikolojik sağlık problemleri; depresyon, yaĢam doyumu, olumsuz sosyal kimlik; kiĢisel damgalanma, kabul sorunları ve pozitif sosyal kimlik; benlik saygısı ve kimlik gücü olarak nitelendirilmektedir. Her stigma (damgalanma) yönetimi değiĢkeni, her birinin ayrı bir yapı olduğu fikrini destekleyen, farklı bir psikososyal değiĢken kombinasyonunu benzersiz Ģekilde yordamıĢtır. Gizleme davranıĢı, psikolojik sağlığı ve olumsuz kimlik değiĢkenlerini benzersiz bir Ģekilde öngörmekte, gizlilik motivasyonu benzersiz bir Ģekilde pozitif ve negatif kimlik değiĢkenlerini düzenlemektedir. Gizlilik açığının benzersiz Ģekilde öngörülen pozitif kimlik değiĢkenlerini bu sonuçların etkileri, tartıĢılmaz damgalanmıĢ kimlikleri yönetme konusundaki veriler kiĢinin benliğinde gizlenmeye değer bulunan ve gerekli görülen yapılar olarak öne çıkmaktadır. Damgalanma kavramı, gizlenme ve açıklama süreçlerinin farklı psikolojik fonksiyonlara sahip olduğunu ve farklı mekanizmalar yoluyla refahı etkilediğini öne sürüyor. Örneğin, kiĢisel açıklama, iliĢkilerde daha fazla güven, otantiklik ve yakınlık arzusu gizlenme ise, utanç veya damgalanma güdümlü tacizin önlenmesi gibi kaçınma hedeflerinden kaynaklanıyor olabilmektedir. Ayrıca, açıklamanın algılanan sosyal destek seviyelerini artırarak psikolojik sağlığı desteklediği düĢünülmektedir (Jackson ve Mohr, 2015: 80-92).

Mahremiyet olgusu da kendini gizleme davranıĢını besleyen bir faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır. Kavram olarak mahremiyet; “bir kiĢinin toplumdan fiziksel ve psikolojik yollarla gönüllü ve geçici olarak geri çekilmesi olarak kabul edilmiĢ olduğu öte yandan “öze eriĢimin seçici kontrolü” olarak değerlendirildiği çalıĢmalarda bulunmaktadır (Altman, 1975: 237). Bilgilere, kimin eriĢebileceğine ve baĢkalarının onlar hakkında ne kadar bilgi bildiğine karar vermenin bireye bağlı

olduğu anlamına gelen mahremiyet kavramsallaĢtırması; bir kimsenin sırlarını diğerlerinden tamamen saklamak anlamına geldiği Ģeklinde yorumlanabilirken; bireylerin baĢkalarının kendi özel bilgileri hakkında ne bildiklerini ve tanımladıkları izlenimini vermekte, bireysel ihtiyaçlar, arzular ve psikolojik sunum değerlendirilmesi olarak görülmektedir. Mahremiyet algısı; yaĢ, cinsiyet, ekonomik gerçeklik, eğitim ve bireysel, kültürel geçmiĢ gibi özelliklere göre değiĢmektedir. Geleneksel olarak, insan özerkliğini korumak, bireylerin mahremiyetini istemek için temel nedendir. Bu nedenle, mahremiyeti kaybetmek, son derece tehdit edici bir deneyim olarak algılanabilmektedir. Örneğin, sağlık problemi doktoru tarafından diğer insanlarla paylaĢılmıĢ bir kiĢi büyük olasılıkla tehdit ve travma içinde hissedecektir.

Kendini gizleme kavramını daha doğru anlamlandırmak için tezatı olduğu kendini açma davranıĢını görünür kılmakta fayda bulunmaktadır. Ve genel olarak kendini açma literatürde aĢağıdaki Ģekillerde ele alınmıĢtır.

Bireyin yakın çevresindeki bireylere; bireysel yaĢantıları hakkında fazlaca detaylı bilgi sunarak, bireysel yaĢam alanını görünür kılma çabası, bireyin; ekonomik durumu, cinsel yaĢantısı ve tercihleri, siyasal düĢünce ve hareketleri inanç ve ibadet benzeri özel bilgilerini bile isteye diğer bireylere aktarması “Kendini ĠfĢa Etme‟‟ kavramıyla açıklanmaktadır (Yüksel, 2009: 185-187).

Jarvis “Mahrem Kısımlarım‟‟, diye tanımladığı alanları dıĢarısında kalan; önemsiz olmayan yaptıklarının, söylediklerinin ve düĢündüklerinin sosyal medya vasıtası ile halka açık hale gelmesinde sorun görmemektedir. Ancak kendisine bu ortamlarda “Kimin umurunda ki?‟‟ sorusuna cevap verdikten sonra olumlu gördüğü derin bir düĢünce tahmin istek ve merakının tamamı söz konusu olmayacak Ģekilde paylaĢım yapma durumunda olduğunu ifade etmektedir. Ġnternet teĢhircisi gibi konumlandırılmak istemeyen Jarvis; blogladığı için zaten bazıları tarafından böyle konumlandırıldığını bilse de bu konumda kendi paylaĢımlarına “Neden?‟‟ sorusunu sorarak yön verdiğini belirtmektedir. Amacını sorgulayan Jarvis; “Muhabbet amacıyla mı?‟‟, “Kullanıcılara bilgisel bir katkıda mı bulunacağım?‟‟ ya da “Faydası tam olarak ne?‟‟ Ģeklinde içerik oluĢturma kategorileri oluĢturmaktadır (2012: 59).

Gürsoy ve Gizir (2018: 137) çalıĢmalarında, sosyal damgalanma, kendini damgalama, kendini açma, cinsiyet değiĢkenlerini, üniversite öğrencilerinin psikolojik destek almak üzerindeki tutumlarına olumlu iliĢki bulunduğunu ortaya koyarken, benlik saygısının psikolojik destek alma boyutunda katkısı olmadığını ortaya koymuĢtur. Kendini gizleme davranıĢı olan bireyler, öznel sorunlarını açması destek alma konusunda psikolojik destek almaya olumsuz bakmaktadır öznel sıkıntıları ifĢa etme davranıĢı, bireylerin kendini gizleme davranıĢı sergilediklerinde gerçekleĢmediği yaĢadığı problemlere karĢı bireyin psikolojik destek alma tutumunu olumsuz etkilemektedir.

Kendini açıklama; miktar, derinlik, dürüstlük, niyet ve değer üzerinden anlamlandırılan bu bağlamda ele alınan bir davranıĢtır. Anonimlik bireylerin kendilerini rahat hissetmedikleri ortamlarda kendilerini gizlemelerine verilen addır. Sanal bir topluluğun geliĢtirilmesindeki en büyük zorluk bilgi temini yani diğer üyelerle bilgi paylaĢma isteğidir. Ağ eriĢimin yaygınlaĢması, sanal toplulukların hızlı bir Ģekilde büyümesini kolaylaĢtırmak, sanal topluklar, ortak ilgi alanları, hedefleri veya istekleri olan kiĢilerin bilgi paylaĢmak ve sosyal etkileĢme buluĢmak için oluĢturulan çevrimiçi sosyal ağlardır. Sosyal etkileĢimlerinin doğası ve sanal toplulukları besleyen, ağ içinde gömülü olan kaynaklar kümesidir. Sosyal biliĢsel teori, bireyin davranıĢının sosyal ağın ve kiĢinin biliĢi; inanç, beklenti ve etkileri ile belirli oranda Ģekillendiğini ve kontrol edildiğini iddia etmektedir (Chiu vd., 2006).

Sosyal alanlar bireylerin kiĢisel bilgilerini, fotoğraflarını, beğendikleri resimleri, müzik, duygu, düĢünce tarzında kendilerini ifade etmeye yönelik içerikleri paylaĢabildiği diğer kullanıcılarla bağlantı kurmalarını mümkün kılan dijital ortam boyutuna konumlandırmıĢtır. Sosyal ağ, sanal bir ortamda etkileĢimli iletiĢim imkânı sunulmaktadır. Kullanıcılar, sosyal ağlarda gerçek hayatlarını aktarmakta kendi kimlikleriyle var olma çabasına girebilmekte, fotoğraf, kiĢisel bilgi, ilgi alanları ve benzeri özellikleriyle, sosyal medyada kendilerine sergilemektedir. Bireyler sosyal medyadaki etkileĢime arkadaĢ edinmek, karĢılıklı iletiĢim kurmak, sosyalleĢme gibi ihtiyaçlar için katılmaktadır (Pempek vd., 2009: 227-238). Kullanıcılar sosyal medya platformlarına güven duyduklarında, gizlilik riski aza inmekte ve kontrol

mekanizması olarak kendini gören birey kendini açma, davranıĢı sergileyebilmektedir (Cheung vd., 2015: 279-299).

Herhangi bir sosyal etkileĢim türünde insanlar, diğer insanların kendilerinden etkilendiği izlenimleri kontrol etme arzusuna sahiptir; kiĢisel kimliğiyle tutarlı bir imaj yaratma arzusu, insanların kiĢisel bir web sayfası oluĢturmaya karar vermelerinin temel nedeni, örneğin kendilerini sanal ortamda/siber alanda sunma isteği olarak değerlendirilebilmektedir. Genellikle, böyle bir sunum kendi kendini ifĢa etme yoluyla yapılır; yani, kiĢinin vermek istediği imajla tutarlı olan kiĢisel bilgilerin örneğin; düĢünceler, duygular, beğeniler, hoĢlanılmayan Ģeyler bilinçli veya bilinçsiz bir Ģekilde açığa çıkarılmaktadır. Kendini açıklama, yakın iliĢkilerin geliĢtirilmesinde aynı zamanda yabancılar arasında sosyal iliĢkiler kurulmasında önemli bir yer tutmaktadır (Kaplan ve Haenlein, 2010: 53-68).

Kendini açma davranıĢında açıklamanın süresi boyunca karĢılık gelmesi sosyal iliĢkilerde gerekli görülmektedir. Bir iliĢki içindeki stres seviyesi, insanların açıklamalarının karĢılıksız olduğunu hissedince yükselmektedir. Açıklamalarını karĢılıklı olarak paylaĢan insanlar, iliĢkilerinden kendilerini iyi hissetmiĢ ve tatmin olmuĢ hissetme eğilimindedir. Kendine açıklamanın eĢit olmayan dağılımlarıyla iliĢkiler uzun süre sürmemekte, karĢılıklı olarak ifĢa etmeyen insanlar, çoğu zaman yaĢanılan iliĢkilerinden memnun kalmamıĢlardır (Seamon, 2003: 2001-2008).

Kendini açma, kiĢilerarası iletiĢimin kurulmasında, samimiyetin içtenliğin oluĢmasında iletiĢime geçen, tarafların karĢılıklı güven sağlanmasında etkilidir, bireyleri kendini açma ya da gizleme davranıĢı çok ya da az olduğu durumlarda, öfkeli saldırgan ruh hali içine girdikleri ve ikili iliĢkilerde problem yaĢadıkları ortaya konmuĢtur. Kendini gizleyen bireylerin diğer bireylerden, kendilerini izole ettiğini ve yalnızlık, stres, anksiyete, yaĢama risklerinin yüksek olduğu tespit edilmiĢtir (Öksüz vd., 2017: 587).

Kendini açma davranıĢı, kiĢilerarası iliĢkileri sağlıklı bir Ģekilde yürütülmesinde önemli olan faktörlerden birisi olarak karĢımıza çıkmaktadır, bireylerin birbirini tanıyabilmesi anlayabilmesi daha rahat iliĢki kurması, geliĢtirmesi ve güvenle sürdürülebilmesi için önem teĢkil etmektedir. Kendini açma davranıĢı

yardım arama davranıĢı için en önemli etkendir. Kendini açma, davranıĢ içerisine giren birey, aynı zamanda anlaĢılmakta ve yardım alması gereken durumlarda avantaj sağlamaktadır, bireyin kendi benliği ile ilgili herhangi bir bilgiyi diğer birey ya da bireylere aktarması, kendini açma olarak tanımlanmaktadır. Kendini açma davranıĢını sınırlılıkları hangi durumlarda kime ne Ģekilde açıklanacağı Ģeklinde ifade edilebilmektedir (Çetinkaya ve Akbaba, 2011: 118) kendini gizleme davranıĢında ise yardım arama ve benzeri süreçler olumsuz iĢletilmektedir.

Günümüzde gizliliğe duyulan ihtiyaç, ironik bir Ģekilde güçlü bir sosyal etkileĢim mekanizması olan kendi kendini açıklama ile iliĢkilidir. Yalnızlık, mahremiyetini kaybetme korkusu, kiĢisel alan, arkadaĢlarla ve aile ile yakın olmak gibi çok az kiĢisel açıklama, sosyal iĢleyiĢ ve psikolojik iyilik halini kapsamaktadır. Ġnsanların baĢkalarıyla bağlanma ve sosyal destek alma konusunda kendi kendilerini açıklamaları gerektiği gibi, kendileri için de gereksiz zihinsel ve fiziksel riske yol açmayacak Ģekilde kendi açıklamalarını sınırlamaları gerekmektedir. Mahremiyet, üçüncü bir kiĢinin kiĢisel alana veya bilgiye eriĢilebilirliğini belirleme konusunda kiĢisel bir haktır. Bu, bireylerin belirli özel bilgilere sahip oldukları ve bu bilgilere kimlerin eriĢebileceğine veya bunlara yardımcı olabileceklerine karar vermede hak ve takdir yetkisine sahip oldukları anlamına gelir. Gizlilik aynı zamanda bireylerin özel bilgilerini baĢkalarına açıklamama eğiliminde olmaları anlamına gelir, ancak bu konuda yetki yalnızca bireylere aittir. Bunun anlamı, özel bilgilerimizi gönüllü olarak paylaĢtığımızda, bu bilgilerin akıĢını kontrol etmek için bazı kurallar veya stratejiler koymak zorunda olduğumuz gerçeğidir (Oduba, 2017: 5-30).

ÇalıĢmanın sonraki aĢamasında Larson ve arkadaĢlarının (2015: 705-774) araĢtırmalarında, deneysel bir çalıĢma modeli olarak sundukları; kendini gizlemenin çalıĢma modeli incelenecektir.