• Sonuç bulunamadı

Sosyal medya bağımlılığı, yalnızlık ve kendini gizleme arasındaki ilişki: Konya örneğinde bir saha araştırması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal medya bağımlılığı, yalnızlık ve kendini gizleme arasındaki ilişki: Konya örneğinde bir saha araştırması"

Copied!
219
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

GAZETECĠLĠK ANA BĠLĠM DALI

GAZETECĠLĠK BĠLĠM DALI

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI, YALNIZLIK VE

KENDĠNĠ GĠZLEME ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ: KONYA

ÖRNEĞĠNDE BĠR SAHA ARAġTIRMASI

Esra YÜKSEL

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. ġükrü BALCI

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Esra YÜKSEL Öğr enc ini n

Adı Soyadı Esra YÜKSEL

Numarası 164222001003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI, YALNIZLIK VE KENDİNİ GİZLEME ARASINDAKİ İLİŞKİ: KONYA ÖRNEĞİNDE BİR SAHA ARAŞTIRMASI

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Sosyal Medya Bağımlılığı, Yalnızlık Ve Kendini Gizleme Arasındaki İlişki: Konya Örneğinde Bir Saha Araştırması baĢlıklı bu çalıĢma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Ünvanı, Adı Soyadı DanıĢman ve Üyeler Ġmza

Öğr enc ini n

Adı Soyadı Esra YÜKSEL

Numarası 164222001003 Ana Bilim / Bilim

Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Şükrü BALCI

Tezin Adı

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI, YALNIZLIK VE KENDİNİ GİZLEME ARASINDAKİ İLİŞKİ: KONYA ÖRNEĞİNDE BİR SAHA ARAŞTIRMASI

(4)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Bireylerin yaĢamın her anında ihtiyaç duyduğu, iletiĢim kurma ve sürdürme isteğine paralel olarak, iletiĢim teknolojilerinde sürekli olarak değiĢim ve geliĢmeler meydana gelmektedir. YaĢanan değiĢim ve geliĢmeler, internet ve sosyal medyayı oluĢturmuĢtur. Sosyal medya ortamları, insan hayatına girdiği andan itibaren kendi iletiĢim algısını geliĢtirmiĢtir. Sosyal medya anında, zamandan ve mekândan bağımsız bir yapı ile kullanıcısını iletiĢim sürecine dâhil etmektedir. Sosyal medya ortamları ile bireyler, geleneksel medyanın aksine iletiĢim sürecinde aktif olarak rol oynamaktadır. Yapısı itibariyle bütün yaĢ gruplarının kullanımını kolaylaĢtıran sosyal medya, zararlı ve aĢırı kullanım sonucu bağımlılığa yol açabilmekte, bu bağımlılık “Sosyal Medya Bağımlılığı” olarak kavramsallaĢtırılmaktadır. Bu çalıĢmada sosyal medya bağımlılığı, yalnızlık ve kendini gizleme davranıĢı arasındaki iliĢki görünür kılınmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢma Konya‟nın üç merkez ilçesi; Selçuklu, Meram ve Karatay‟da 400 katılımcı ile yüz yüze anket tekniği kullanılarak, saha araĢtırması yöntemi çerçevesinde gerçekleĢtirilmiĢ ve veriler SPSS 25.0 istatistik programı ile dijital ortama aktarılmıĢtır. Analizde; Frekans Analizi, Ki-Kare Testi (Chi-Square), T-Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), Korelasyon Analizi ve Faktör Analizi kullanılmıĢtır. Elde edilen bulgular analiz edilerek; katılımcıların sosyal medya kullanım örüntüleri, sosyal medya bağımlılık düzeyleri, yalnızlık düzeyleri ve kendini gizleme düzeyleri ile sosyo-demografik özellikleri arasındaki iliĢkiler ortaya konmuĢtur. Bu bağlamda öne çıkan analiz verileri değerlendirildiğinde, sosyal medya kullanım sıklığı ve sosyal medya bağımlılık düzeyi arasında, sosyal medya bağımlılık düzeyi ve kendini gizleme düzeyi arasında pozitif yönde anlamlı iliĢki olduğu tespit edilmiĢ olup, sosyal medya bağımlılık düzeyi ve yalnızlık düzeyi arasında ise negatif yönde anlamlı iliĢki olduğu tespit edilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya Bağımlılığı, Kendini Gizleme, Yalnızlık.

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Esra YÜKSEL

Numarası 164222001003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez DanıĢmanı Prof. Dr. ġükrü BALCI

Tezin Adı Sosyal Medya Bağımlılığı, Yalnızlık ve Kendini Gizleme Arasındaki ĠliĢki: Konya Örneğinde Bir Saha AraĢtırması

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Esra YÜKSEL

Numarası 164222001003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. ġükrü BALCI

Tezin İngilizce Adı The Relationship Between Social Media Addiction, Loneliness and Self-Concealment: A Survey Research in Konya Example

SUMMARY

There are continuous changes and developments in communication technologies in parallel with the desire of individuals to establish and maintain communication that they need at every moment of life. These changes and developments have created the internet and social media. Social media has developed its own perception of communication from the moment it entered human life. Social media involves the user in the communication process instantly, with a structure independent of time and space. Unlike traditional media, individuals play an active role in the communication process through social media environments. Social media, which facilitates the use of all age groups in terms of its structure, can lead to addiction as a result of harmful and excessive use, and this addiction is conceptualized as “Social Media Addiction”. The relationship between social media addiction, loneliness and self-concealment behavior was tried to be brought into view in this study. The study was conducted by using face-to-face survey technique with 400 participants from three central districts of Konya; Selçuklu, Meram and Karatay, and the data were transferred to digital media with SPSS 25.0 statistical program. Frequency Analysis, Chi-Square Test, T-Test, One Way Analysis of Variance (ANOVA), Correlation Analysis and Factor Analysis were used in the analysis. The findings were analyzed and the relationships between social media usage patterns, social media dependency levels, loneliness levels and self-concealment levels and socio-demographic characteristics of the participants were revealed. When the prominent analysis data were evaluated in this context, it was found that there was a significant positive correlation between the frequency of social media use and the level of social media dependence, between the level of social media dependence and self-concealment. There was a significant negative correlation between social media addiction and loneliness.

(6)

ÖNSÖZ

Sosyal medya bağımlılığının, kendini gizleme ve yalnızlık düzeyi üzerindeki etkisini görünür kılmak için gerçekleĢtirilen bu çalıĢma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gazetecilik Ana Bilim Dalı‟nda Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıĢtır.

Ön Lisans, Lisans ve Yüksek Lisans eğitim sürecimde, hep hayalini kurduğum akademisyen olma yolunda bana rehber olan ve destek veren, emeği geçen bütün hocalarıma, özellikle tez yazım aĢamasında yaĢadığım bütün sorunlara rağmen bana her zaman yapıcı ve yardımsever yaklaĢan danıĢman hocam Prof. Dr. ġükrü BALCI‟ya teĢekkürlerimi sunarım.

Hayatımın her aĢamasında ve her koĢulda sınırsız sevgi ve desteklerini hissettiğim bana hep inanan ve güvenen, en kıymetli hazinem; canım annem Aysel Yüksel‟e, canım babam Hüseyin Yüksel‟e ve yoğunluklarına rağmen tezimin saha araĢtırması süresince bana yardımcı olan kardeĢim Feyza Yüksel‟e ve bütün arkadaĢlarıma sonsuz sevgi ve minnetlerimi sunarım.

Esra YÜKSEL

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI... i

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... ii

ÖZET ... iii SUMMARY ... iv ÖNSÖZ ... v ĠÇĠNDEKĠLER ... vi TABLOLAR LĠSTESĠ ... x GĠRĠġ ... 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM YENĠ ĠLETĠġĠM PLATFORMU OLARAK SOSYAL MEDYA VE SOSYAL MEDYA ORTAMLARI 1.1.ĠNTERNET ... 6

1.2. SOSYAL MEDYA KAVRAMI ... 10

1.3. SOSYAL MEDYA TARĠHĠ VE GELĠġĠMĠ ... 20

1.4. SOSYAL MEDYANIN YAPI TAġLARI ... 25

1.4.1. Kimlik ... 26 1.4.2. KonuĢma-Sohbet ... 26 1.4.3. PaylaĢım ... 26 1.4.4. Varlık-Konum ... 27 1.4.5. ĠliĢkiler ... 27 1.4.6. Ġtibar ... 28 1.4.7. Gruplar ... 28

1.5. SOSYAL MEDYA VE GELENEKSEL MEDYA ARASINDAKĠ FARKLAR ... 29

1.6. SOSYAL MEDYANIN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI ... 32

1.7. SOSYAL MEDYANIN ÖZELLĠKLERĠ ... 35

1.8. SOSYAL MEDYA MANTIĞININ UNSURLARI ... 38

(8)

1.9.1. Ortak projeler ... 41

1.9.1.1.Vikiler ... 41

1.9.1.2.Sosyal Ġmleme Siteleri ... 41

1.9.2. Bloglar ... 41

1.9.2.1.Blog Türleri ... 42

1.9.3. Ġçerik Toplulukları ... 45

1.9.4. Sosyal ağ siteleri ... 49

1.9.5. Sanal Oyun Dünyaları ... 52

1.9.6. Sanal Sosyal Dünyalar ... 53

1.9.7. Lokasyon Ġçerikli Sosyal Ağ Platformları ... 53

1.10. ĠNTERNET VE SOSYAL MEDYA KULLANIM ORANLARI ... 55

1.11.SOSYAL MEDYA VE TOPLUMSAL YAġAM DÜZLEMĠNDE ETKĠLERĠ ... 56

1.12.TÜRKĠYE‟DE ĠNTERNET VE SOSYAL MEDYA ... 59

1.13.ĠNTERNETĠN VE SOSYAL MEDYANIN OLUġTURDUĞU SORUNLAR ... 61 1.13.1.SosyalleĢmede Sorunlar ... 61 1.13.2. Fiziksel Sorunlar ... 61 1.13.3.Akademik Sorunlar ... 62 1.13.4.Psikolojik sorunlar ... 62 1.13.5.Mesleki sorunlar ... 63 ĠKĠNCĠ BÖLÜM SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI, YALNIZLIK VE KENDĠNĠ GĠZLEME ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ 2.1. SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI ... 64

2.1.1.Bağımlılık ... 64

2.1.2.Bağımlılık Evreleri ... 66

2.1.3.Ġnternet Bağımlılığı ... 67

2.1.4. Sosyal Medya Bağımlılığı ... 72

2.1.5.Sosyal Medya Bağımlılığı ve Ġnternet Bağımlılığı Tedavi Yöntem ve Önerileri ... 85

(9)

2.2. SOSYAL MEDYA VE KENDĠNĠ GĠZLEME ... 90

2.2.1. Kendini Gizleme Kavramı ... 90

2.2.2.Kendini Gizlemenin Deneysel ÇalıĢma Modeli ... 99

2.2.2.1.Motivasyon Olarak Kendini Gizleme ... 100

2.2.2.2.GeçmiĢ “Travma‟‟ Ġzi Olarak Kendini Gizleme ... 100

2.2.2.3.Sosyal Değerlendirme EndiĢeleri ... 101

2.2.2.4.Kendini Açıklama ve Gizleme ... 101

2.2.2.5.Duygu Yönetmeliği ... 101

2.2.2.6.Baskılama ... 102

2.2.2.7. Farkındalık / Psikolojik Esneklik ... 102

2.2.2.8.Sosyal Refah ... 102

2.2.2.9.Romantik ĠliĢki Sağlığı ... 103

2.2.2.10.Psikolojik ve Fiziksel Sağlık... 103

2.2.2.11.Yardım Arama Tutumları-Psikoterapi ... 103

2.2.2.12.Tedavi Süreci Çıktıları ... 104

2.2.3.Sosyal Medya Ve Kendini Gizleme Arasındaki ĠliĢki ... 104

2.3.SOSYAL MEDYA VE YALNIZLIK ... 113

2.3.1.Yalnızlık Kavramı ... 113

2.3.2.Yalnızlık ÇeĢitleri ... 116

2.3.3.Yalnızlık Duygusunu Besleyen Hisler ... 119

2.3.3.1.Üzgün Mutsuz SoyutlanmıĢ Hissetmek ... 119

2.3.3.2.Çaresizlik Hissi ... 119

2.3.3.3. Hiçlik Hissi KaybolmuĢluk ... 119

2.3.3.4. YabancılaĢma ... 120

2.3.3.5. Öfke ... 120

2.3.4.Yalnızlığın Nedenleri ... 120

2.3.4.1.Mesafeler Nedeniyle Açığa Çıkan Yalnızlık ... 120

2.3.4.2.Durumsal Yalnızlık ... 121

2.3.4.3.Yakın ĠliĢkinin Sona Ermesi ... 121

2.3.4.4.Yalnızlık Ve Ġzolasyon ... 121

(10)

2.3.6.Yalnızlığın Sonuçları ... 123

2.3.7.Sosyal Medya ve Yalnızlık ... 124

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI, YALNIZLIK VE KENDĠNĠ GĠZLEME ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ: KONYA ÖRNEĞĠNDE BĠR SAHA ARAġTIRMASI 3.1. ARAġTIRMANIN METODOLOJĠSĠ ... 133

3.1.1. AraĢtırmanın Amacı ve Önemi ... 133

3.1.2. AraĢtırmanın Modeli ... 136

3.1.3. AraĢtırmanın Evreni, Örneklemi ve Sınırlılıkları ... 136

3.1.4. Soru Formu ve Ölçüm Araçları ... 137

3.1.5. ÇalıĢma Verilerinin Analizi ve Kullanılan Testler ... 140

3.1.6. AraĢtırmanın Hipotezleri ... 142

3.2. ÇALIġMANIN BULGULARI VE YORUMLARI ... 144

3.2.1.Katılımcıların Sosyo-Demografik Özellikleri ... 144

3.2.2. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanım Sıklıkları ... 147

3.2.3.Sosyal Medya Bağımlılığına ĠliĢkin Analiz Bulguları ... 155

3.2.4.Katılımcıların Yalnızlık Düzeylerine ĠliĢkin Analiz Bulguları ... 164

3.2.5.Katılımcıların Kendini Gizleme Düzeylerine ĠliĢkin Analiz Bulguları ... 171

3.2.6. Sosyal Medya Bağımlılığı, Yalnızlık Düzeyi Ve Kendini Gizleme Düzeyi Arasındaki ĠliĢki ... 177

SONUÇ ... 179

KAYNAKÇA ... 185

(11)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: ÇalıĢmanın Katılımcılarının Cinsiyetlerine Göre Yüzdelik Dağılımı ... 144

Tablo 2: Katılımcıların YaĢlarına ĠliĢkin Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 144

Tablo 3: Katılımcıların Eğitim Düzeylerine Göre Yüzdelik Dağılımı ... 145

Tablo 4: Katılımcıların Mesleklerine Göre Yüzdelik Dağılımı ... 145

Tablo 5: Katılımcıların Medeni Durumlarının Yüzdelik Dağılımı ... 146

Tablo 6: Katılımcıların Aylık Gelirlerine ĠliĢkin Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 147

Tablo 7: Katılımcıların Haftalık Sosyal Medya Kullanımı Yüzdelik Dağılımı ... 147

Tablo 8: Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Haftalık Sosyal Medya Kullanım Sıklığına ĠliĢkin Ki-Kare Testi Sonuçları ... 148

Tablo 9: Katılımcıların Günlük Sosyal Medyayı Kullanım Oranlarının Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 150

Tablo 10: Günlük Sosyal Medya Kullanım Sıklığının Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları ... 150

Tablo 11: Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanım Sıklıkları ... 151

Tablo 12: Katılımcıların Sosyal Medya Platformlarını Kullanım Sıklıklarının Cinsiyete Göre Değerlendirilmesine ĠliĢkin T-Testi Analizi ... 152

Tablo 13: Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Amaçları Yüzdelik Dağılımı .... 153

Tablo 14: Katılımcıların Sosyal Medyayı En Çok Hangi Amaç Ġçin Kullandıklarına Yönelik Çapraz Tablo Ve Ki-Kare Testi Sonuçları ... 154

Tablo 15: Sosyal Medya Bağımlılığını Analiz Etmeye Yönelik Katılımcılara Yöneltilen Anket Sorularının Betimleyici Analizi ... 155

Tablo 16: Sosyal Medya Bağımlılığına ĠliĢkin Tutumlarının Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 157

Tablo 17: Cinsiyetlere Göre Sosyal Medya Bağımlılığı T-Testi Analizi ... 158

Tablo 18: Sosyal Medyayı Kullanım Süresi Ve Bağımlılık Arasındaki ĠliĢki Korelasyon Analizi ... 159

Tablo 19:Sosyal Medya Kullanım Sıklığına Göre Sosyal Medya Bağımlılık Düzeyindeki Farklılık ... 159

Tablo 20: Sosyal Medya Platformları Ve Bağımlılık Düzeyi Arasındaki ĠliĢkiye Yönelik Korelasyon Analizi ... 160

Tablo 21: Eğitim Durumuna Göre Sosyal Medya Bağımlılık Düzeyindeki Farklılık ... 162

Tablo 22: Sosyal Medya Kullanım Amaçlarına Göre Sosyal Medya Bağımlılık Düzeyindeki Farklılık ... 163

Tablo 23: Katılımcıların Yalnızlık Düzeylerine ĠliĢkin Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 164

Tablo 24: Katılımcıların Yalnızlık Boyutlarının Yüzdelik Dağılımı ... 165

(12)

Tablo 26: Sosyal Medyayı Kullanım Süresi Ve Yalnızlık Düzeyi Arasındaki ĠliĢki

Korelasyon Analizi ... 166

Tablo 27: Medeni Duruma Göre Yalnızlık Düzeyindeki Farklılık ... 167

Tablo 28: Eğitim Duruma Göre Yalnızlık Düzeyindeki Farklılık ... 168

Tablo 29: Mesleğe Göre Yalnızlık Düzeyindeki Farklılık ... 169

Tablo 30: Katılımcılara Uygulanan Anket Sorularının Yalnızlık Düzeyi Ġle Ġlgili Kısmına Uygulanan Faktör Analizi Sonuçları ... 170

Tablo 31: Katılımcıların Kendini Gizleme Düzeylerine ĠliĢkin Merkezi Eğilim Ġstatistikleri ... 171

Tablo 32: Cinsiyetlere Göre Katılımcıların Kendini Gizleme Düzeyleri T-Testi Analizi ... 172

Tablo 33: Katılımcıların Eğitim Durumlarına Göre Kendini Gizleme Düzeylerine ĠliĢkin Anova Testi Sonuçları ... 173

Tablo 34: Medeni Durumlarına Göre Katılımcıların Kendini Gizleme Düzeyleri T-Testi Analizi ... 174

Tablo 35: Sosyal Medyayı Kullanım Süresi Ve Kendini Gizleme Düzeyi Arasındaki ĠliĢki Korelasyon Analizi ... 174

Tablo 36: Haftalık Sosyal Medya Kullanım Sıklığına Göre Kendini Gizleme Düzeyindeki Farklılık ... 175

Tablo 37: Sosyal Medya Platformları ve Kendini Gizleme Düzeyi Arasındaki ĠliĢkiye Yönelik Korelasyon Analizi ... 176

Tablo 38: Sosyal Medya Bağımlılığı ile Yalnızlık Düzeyi ve Kendini Gizleme Düzeyi Arasındaki ĠliĢkiye Yönelik Korelasyon Analizi Sonuçları ... 177

(13)

GĠRĠġ

Son yıllarda hızla geliĢen ve değiĢen iletiĢim teknolojileri, bireylerin sosyal ve toplumsal hayatlarında avantajları ve dezavantajları beraberinde getirmiĢtir. Ġnsanlık tarihi kadar eski olan iletiĢim kurma ve sürdürme arzusu, bireylerin geliĢtirdiği ilkel iletiĢim kurma yöntem ve araçlarıyla baĢlamıĢ ve günümüzde teknolojik mucize olarak görülen yeni araçlar ve uygulamalar üretmelerine ve geliĢtirmelerine kadar uzanan sürecin iĢletilmesine sebep olmuĢtur.

Zaman içerisinde geliĢimini sürdüren iletiĢim araç ve yöntemleri çeĢitlilik oluĢtururken; iletiĢim kurmayı kolaylaĢtırmıĢ ve iletiĢime yeni bir boyut kazandıran etkileĢim sürecini beraberinde getirmiĢtir. ĠletiĢimin geliĢiminde en belirgin ve bireylerin yaĢantısında farklılıklara ve kolaylıklara sebep olan unsur “internet” olmuĢtur. Ġnternetin bireylerin gündelik yaĢantısının bir parçası olması ve geniĢ kitlelere ulaĢması beraberinde, sosyal medya platformlarının da oluĢmasına ve yoğun olarak kullanılmasına zemin oluĢturmuĢtur.

Çağımızın iletiĢim yapısı “iletiĢim çağı” kavramsallaĢtırması ile görünür kılınmak istenirken yaĢanılan süreci en iyi ifade eden kalıp olarak değerlendirilmektedir. ĠletiĢim çağı; bireysel ve toplumsal yapıda gündelik yaĢantıları Ģekillendirmekte ve yoğun olarak etkilemektedir. Yeni medya olarak değerlendirilen en son iletiĢim yapısında; sosyal medya ağları çağın en etkili ve önemli unsuru olarak belirginleĢmektedir. Çok boyutlu yönü olan sosyal medya; sosyal, siyasal, eğitim, sanat, tarih, psikoloji ve özellikle iletiĢim alanını ve benzeri birçok bilimsel disiplinin tartıĢma konusunu oluĢturmuĢtur (Babacan, 2017: 11).

Sosyal medya platformlarında kullanıcıları; bilgiyi kolay paylaĢma ve edinme, yayımlara hızlı ve kolay ulaĢma, düĢünce ve fikirleri hızlı-anında öğrenme, karĢılıklı iletiĢim kurma ve haberleĢme, video izleme, müzik dinleme ve mesajlaĢma-sohbet etme gibi birçok amaca yönelik kullanım kolaylığı karĢılamıĢtır. Zaman içerisinde çok çeĢitli sosyal medya platformu oluĢturulmuĢ ve kullanıcıların hizmetine sunulmuĢtur. Tek yönlü Web 1.0. teknolojisinin yerini alan, karĢılıklı- interaktif iletiĢim kurulmasına imkan sunan, Web 2.0. teknolojisi sosyal medya ortamlarında karĢımıza çıkmaktadır. Sosyal medya beraberinde; sosyal ağ yapısını,

(14)

platformlarını getirmiĢtir. Sosyal ağlar sayesinde kullanıcılar farklı iletiĢim kanalları vasıtasıyla diğer kullanıcılarla iletiĢim ve etkileĢim sürecine girebilmekte “sanal topluluklar” meydana gelmektedir (KuĢay, 2013: 1).

Sosyal medya gündelik hayatın bir parçası haline gelmiĢ ve Goffman (2009: 29-81)‟ın ifade ettiği gibi bireylerin gündelik yaĢamda benlik sunumlarında bulunduğu ve bu sunumları artık sosyal medya vasıtasıyla gerçekleĢtirdiği gözlemlenmektedir. Bireyler performanslarını sergilerken, oynadıkları role inanmakta ve gerçek benliklerine, gerçekliklerine yabancılaĢabilmektedir. Bireyler sosyal medyada, benlik sunumları için vitrin oluĢtururken maske kullanabilmekte, görünüĢleri sergileyebilmekte ancak görünüĢ ve tutumları farklılaĢabilmektedir. Kullanıcılar sosyal medyada bir simülasyonun içerisinde gerçeklik inĢa etmeye çalıĢmakta idealize ettikleri ya da edilmiĢ kalıplara uymaya çaba sarf etmektedir. Sosyal medyada ifade denetiminin ellerinde bulunması arzusu taĢımaktadır. Bireyler diğer kullanıcılara karĢı kendi benliklerini yanlıĢ ya da gizli-gizemli sunma yoluna gidebilmektedir. Gerçeklik ve düzmece arasında oluĢturulan bu kurguda sosyal medya kullanıcıları; eksik ya da kusurlu buldukları yanlarını gizleyebilmekte idealize ettikleri ya da gerçeklikleri olan; kimliklerini ve statülerini diğer kullanıcılar ile paylaĢabilmektedir.

Sosyal medya ve internet; kullanıcıların, benliklerini sunma ya da gizleme diğer insanlarla iletiĢimde olma yeni bilgilere ve geliĢmelere sürekli eriĢme istek ve arzusu, sosyal etkileĢim ve destek ihtiyacı, sosyal medyanın gündelik yaĢantıda bireylerin vazgeçilmez bir parçası olarak konumlanmasına sebep olmuĢtur (Balcı ve Gülnar, 2009: 20). Zaman içerisinde sosyal medyanın bu denli yoğun ve aĢırı kullanımı bireylerin yaĢantılarında problemlere sebep olmaktadır. AĢırı kullanım beraberinde bağımlılık sürecini getirmekte ve “sosyal medya bağımlılığı” kavramı yaĢantımıza girmektedir. Günümüzde birçok bireyin hayatlarının büyük bir bölümünü sosyal medya ortamları oluĢturmaktadır. Bireyler sabah uyandıklarında ilk iĢ olarak sosyal medya hesaplarını kontrol etmekte, sosyal medyada paylaĢmak için aktiviteler gerçekleĢtirmekte daha fazla varolduğunu kanıtlamak istercesine sosyal medyada aĢırı saatler geçirebilmekte, aldıkları beğeni ve yorumlar mutluluk ya da mutsuzluk kaynakları olabilmektedir.

(15)

Sosyal medyaya duyulan bu aĢırı ilginin bağımlılık ile sonuçlanması; bireylerin yaĢantılarında, birçok bağımlılıkta oluĢan benzer problemlerin görünür kılınması sonucunu doğurmaktadır. YaĢanılan sorunlar arasında; psikolojik, toplumsal ve fiziksel sorunlar bulunmaktadır. Sosyal medya bağımlısı olan birey; toplumsal ve sosyal yaĢantıdan kendini soyutlamakta, ailesi ve arkadaĢları ile iliĢkileri bozulmaktadır. Mevcut durumu zaten psikolojik olarak problemli olan bireylerin (depresyon, stres, kaygı, uykusuzluk, yalnızlık, mutsuzluk vb.) ise daha çok sosyal medya bağımlısı olma ya da olabilme potansiyeli bulunmaktadır. Fiziksel olarak gözlemlenen sorunlar ise; kilo alma, hareketsizlik ve duruĢ bozukluğu sebebi oluĢabilecek sağlık problemleri ve uzun süre ekrana bakmanın meydana getirdiği göz bozuklukları ve benzeri örnek olarak gösterilebilmektedir. Aynı zamanda kendi benliği ile barıĢık olmayan, toplumsal yaĢantıda sosyal dıĢlanmaya maruz kalan bireyler, sosyal desteği gerçek yaĢamlarında sağlayamadıklarında sosyal medyaya bağımlılık oluĢturmak için güçlü potansiyel taĢımaktadır.

Sosyal medya kullanıcılarına sanal kimlik inĢa etme ve bu kimlik üzerinde gerçek ya da idealize edilmiĢ yapılar oluĢturmalarına imkân sağlamaktadır. Sosyal medya platformları aynı zamanda bu kimliklerin istenilen oranda (istenilen durumda tamamen) gizlenebilmesine “anonim” kalınmasına, sahte kimlik oluĢturulmasına aracılık edebilmektedir.

Sosyal medyanın sağladığı bu olanak Larson ve Chastain (1990: 440)‟in kavramsallaĢtırdığı kendini gizleme davranıĢı ile ifade edilebilmektedir. KavramsallaĢtırılan kendini gizleme kavramı; bireyin yaĢantısında öznel olduğu kanısına vardığı kiĢisel verilerini; duygu ve düĢüncelerini bilinçli, kasıtlı olarak diğer bireylerden sürekli ve kalıcı Ģekilde gizleme yönelimi olarak ifade edilmektedir. Kendini gizleme kavramı davranıĢ olarak konumlandırılmakta ve kendini gizleme davranıĢı geliĢtiren bireyin, sakladığı gizli bilgi „‟sır‟‟ olarak değerlendirilmektedir. Kendisi ile ilgili sırları olan ve bu sırların ortaya çıkmasından endiĢe duyan „‟ifĢa olmaktan‟‟ korkan birey ise kendini açıklama tutumunda ve diğer bireylerle iletiĢim kurmada kiĢisel sunum noktasında geri çekilme ve açıklamama tutumlarını sergileyebilmektedir.

(16)

Çağımız insanını sosyal hayatın canlılığı ve enerjisi, toplumsal yaĢamın hareketliği ve konfor yapısına karĢın, psikolojik olarak kendisini zorlayan benliğinde sorunsallaĢtırdığı ruhsal sağlığını etkileyen birçok öznel iç hesaplaĢmalar ile karĢı karĢıya kalmıĢtır. Her Ģey kolaydır ama aynı zamanda zordur, iletiĢim kurmak için son teknoloji araçlar mevcutken kurulamayan iletiĢim, ihtiyaç duyduğu sosyal iliĢkiler ve sosyal- duygusal destek yoksunluğu kiĢinin benlik saygısını yitirmesine neden olabilmektedir. KuĢkusuz psikolojik olarak karĢılaĢılan ve bireylerin yaĢantısını olumsuz yönde etkileyen sorunların baĢında gelenlerden biri “yalnızlık”tır (Certel vd., 2016). Bireyin ruh sağlığını olumsuz etkileyen yalnızlık kavramı hakkında literatürde çeĢitli tanımlamalara rastlanmaktadır. Yalnızlık hakkında yapılan tanımlamaların ortak noktası; duygusal bağlamının ön plana çıkarılmasıdır. Yalnızlık, bugünün kendi kendine takıntılı olan insan profili ikliminde olumsuz, utanç verici bir durum olarak görülen ve tartıĢılan bir kavramdır. Yalnızlık çok öznel bir kavramdır. Peplau ve Perlman'ın (1982) çalıĢması, yalnızlığın kiĢinin arzu ettiği ile gerçek iliĢkileri arasındaki uyuĢmazlıklardan kaynaklanan psikolojik durum olduğunu ortaya koymaktadır.

ÇalıĢmada tartıĢılan literatür doğrultusunda, sosyal medyanın kendini gizleme tutumu sergileyen ve yalnızlık problemi yaĢayan bireyler tarafından kullanımında; sosyal medya bağımlılığı meydana getirebileceği, aynı zamanda sosyal medya bağımlısı olan bireylerinde kendini gizleme eğiliminde olduğu ve yalnızlaĢtığı karĢılıklı birbirini besleyen iliĢki ağı varsayımıyla yola çıkmakta ve bu perspektifte sosyal medya bağımlılığı, kendini gizleme ve yalnızlık arasındaki iliĢki görünür kılınmaktadır.

Temel olarak odaklandığımızda ise çalıĢmanın genel hatlarını ifade edecek olursak ilk bölümde; sosyal medya kavramı ve oluĢumuna zemin hazırlayan internet hakkında literatürde yer alan veriler görünür kılınmakta, sosyal medyanın tarihsel geliĢimi, yapı taĢları, geleneksel medya ile farkları, özellikleri, sosyal medya mantığının unsurları, sosyal medya ortamları, kullanım oranları, toplumsal yaĢama etkileri, oluĢturduğu sorunlar ve Türkiye‟de sosyal medyanın konumlanıĢı tartıĢılmaktadır.

(17)

ÇalıĢmanın ikinci bölümünde ise bağımlılık kavramı, sosyal medyanın bağımlılık yapıcı boyutu ve bu düzlemde sosyal medya bağımlılığı, kendini gizleme kavramı, sosyal medya ve kendini gizleme arasındaki iliĢki yalnızlık kavramı ve sosyal medya ve yalnızlık iliĢkisine dair unsurlar literatür bağlamında ele alınmaktadır.

Bu perspektifte çalıĢmanın üçüncü ve son bölümünde ise çalıĢmanın amaç ve önemi, yöntem ve modeli, evreni ve örneklemi, araĢtırmanın metodolojisi içerisinde ifade edilmiĢ olup ayrıca veri analizinde kullanılan analiz yöntemleri(testler) tanımlanmıĢtır. Konya‟nın üç merkez ilçesinden elde edilen ampirik veriler doğrultusunda çalıĢmanın sonucunda tespit edilen bulgular, tablolar oluĢturarak aktarılmıĢ ve yorumlanmıĢtır. Son aĢama olan sonuç bölümünde ise çalıĢmanın sonunda elde edilen verilerin analizleri ortaya koyulmuĢ ve tartıĢılmıĢtır.

(18)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

YENĠ ĠLETĠġĠM PLATFORMU OLARAK SOSYAL MEDYA VE SOSYAL MEDYA ORTAMLARI

ÇalıĢmanın temelini oluĢturan kavramlardan biri olan sosyal medya kavramını anlamlandırabilmek ve diğer kavramlarla iliĢki kurabilmek için kökeni ve oluĢmasına zemin hazırlayan mekanizma olan internet ve internet tarihi hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir.

1.1.ĠNTERNET

Ġnternetin hayatımıza giriĢi ve bu denli etkili olmasının sebebi insan doğasında bulunan iletiĢimde ve etkileĢimde olma arzusudur. Temel olarak interneti anlamak için iletiĢim kavramına odaklanmamız gerekmektedir. ĠletiĢim çok farklı anlamlandırılabilen ve katmanlı bir kavramdır. Birçok disiplinin birleĢimi konumunda olan iletiĢim disiplini; toplum bilim, psikoloji, sosyoloji, siyaset, felsefe ve tarih gibi bilim dallarını ilgilendirir ve bu disiplinlerin kavramlarını kullanır, disiplinler arası bir boyuta sahiptir. Etkileme noktasında önemli bir konumu olan iletiĢim beĢeri bilimlerin konusudur. Zengin bir bilim dalı olarak; kitle iletiĢim araçlarının gücü, toplumların gücü, toplumların kültürlerinin yaygınlığı bu düzlemde gerçekleĢmektedir ve ele alınmaktadır (Altan, 2015: 77-78).

ĠletiĢim internet ile dijital bir dönüĢüm yaĢamakta ve içerik üretici konumuna internet ile ilk kez kullanıcı geçmektedir. Ġnternetin geliĢmesi ile paralel olarak sayısız ticari ve sosyal etkileĢimde devreye girmekte ve bu değiĢim ve dönüĢüme katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda internetin sadeleĢip, basitleĢmesi kullanıcıyı daha çok cezbeder hale gelmiĢtir. Bill Gates‟in „‟Dijital Sinir Sistemi‟‟ olarak nitelendirdiği gibi hayatımızı kolaylaĢtırdıkça memnuniyet duyulacak ve ihtiyaç bağlamında ele alınacak konuma gelmiĢtir (Odlyzko, 2001: 493-517).

Günümüzde iletiĢim alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler sayesinde, iletiĢim tarih boyu hiç olmadığı kadar geliĢmiĢ ve tüm insanların ilgisini çeken etkileĢimde olma boyutu yeni bir anlam kazanmıĢtır. Telefonun icadından baĢlayan süreç kiĢilerarası iletiĢimi farklı bir noktaya taĢırken radyo ve televizyon ise kitleleri

(19)

peĢinden sürükleyen onları yönlendirip etkileĢimi belirli bir düzeye taĢıyan rol oynamıĢtır. Ancak internet ile bu etkileĢim katlanarak artmıĢ ve kullanıcılar iletiĢim araçlarının çoğunu çatısı altında toplayan bu yenilikte kendilerini artık içerik üreten ve sisteme bu açıdan dâhil olan grup olarak görmek istemiĢlerdir (Zengin, 2017: 21).

ĠletiĢimin olağanüstü güçlü yanını fark eden bireyler ve kurumlar bu güçten istifade edebilmek için yollar aramaktadır. Bu durumda internetin önemi ve gücünü ortaya koymaktadır. BiliĢim alanındaki teknolojik ilerlemeler ve internetin yaygınlaĢması da bu görüĢü destekler niteliktedir. Bu yaklaĢımla internetin çağımızda önemli hale gelmesinin temel nedeni olarak web sitelerinin kullanımı için hazırladığı ortam olmuĢtur (Özer, 2009: 374-376). Hayatın makineleĢmesi sanayi devriminden sonra gerçekleĢmiĢtir bu da iletiĢim alanında değiĢmelere sebep olmuĢtur. Yüz yüze iletiĢim analog iletiĢime dönüĢmüĢ, 19. Yüzyılın sonlarından 20. Yüzyılın baĢlarına doğru uzanan zamanda ise yerini dijital iletiĢime bırakmıĢtır. Geleneksel iletiĢim yerini yeni tek yönlü olmayan etkileĢimli iletiĢime devretmiĢtir (Kara, 2015: 59-60).

Askeri amaçlı savunma ve haberleĢme sistemleri Ģeklinde ortaya çıkan internet, soğuk savaĢ döneminde kesintisiz ve güvenli iletiĢim sağlamak amacıyla teknolojik alt yapı olarak icat edilmiĢtir. Ġnternetin zamanla teknoloji kullanım serbestliği ile üniversitelerde yapılan çalıĢmalar sayesinde ilerlemeler meydana gelmiĢtir. BaĢlarda çok pahalı ve belirli çevrelerin kullanımına sunulan internet artık bütün insanların kullanımına sunulmuĢ ucuz ve basit bir yapıya dönüĢtürülmüĢtür. Bütün bireylerin içerik üreticisi konumuna geçebildiği çift yönlü bir iletiĢim alanı olmuĢtur (Tuncer, 2014: 9).

Leiner ve arkadaĢları (1997: 102-108) interneti tanımlarken; telgraf, telefon, radyo, televizyon ve bilgisayar dahil dünya daha önce hiç olmadığı kadar birbirine entegre ve internetin dünya çapında yayın yapma gücü, bilgi yayma mekanizması ve coğrafi konum gözetmeksizin bireyler ve bilgisayarlar arasında iĢbirliği ve etkileĢim kurduğu mekanizma Ģeklinde ifade etmiĢlerdir. Ġnternet, sürdürülebilir yatırım, bilgi alt yapısında araĢtırma ve geliĢtirme ortamı olarak en baĢarılı platform olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ġçerik kodlama ve transferi noktasında ilk araĢtırmalardan bu

(20)

yana, hükümet, akademi ve askeri yapılar ortak olarak geliĢtirilmesi ve yaygınlaĢtırılması bağlamında iĢbirliğinde bulunmuĢlardır. Günümüzde internet, küresel bilgi alt yapısı olarak kavramsallaĢtırılan olgunun ilk prototipi olarak konumlandırılmıĢtır.

Ġnternet kavramını ve geliĢim sürecini anlamlandırmak için tarihsel bağlamda ele alınması doğru olacaktır. GeliĢim sürecine odaklandığımızda; Russel (2012: 1-10), bu süreci internet tarihi yerine ağ oluĢum tarihi olarak kavramsallaĢtırmıĢtır. Paradigması ise; 1957 Sputnik ile baĢlayan sürecin 1969 ARPANET‟e kadar baĢarı ve zafer hikâyesi olarak anlamlandırılmasının, veri ağı, telekomünikasyon ve kablosuz iletiĢim alanındaki geliĢmelerin dıĢarıda bırakılmasının yanlıĢ olduğu düĢüncesidir. KavramsallaĢtırdığı ağ oluĢum tarihine; kablosuz modem ve uydu gibi daha geniĢ ağ teknolojilerini dâhil eden Russel (2012: 1-10); ağ endüstrileri ve ağ politikaları sürece dâhil edilmediğinde internet tarihi olarak ele alınan olgunun yalın ve sığ kalacağını düĢünmektedir. Varsayımını desteklemek için 1970‟lerin; biliĢim ve telekomünikasyon yapılarının bilgisayar ile yakınsama içerisine girmediği takdirde bugün bahsedilen son derece yaygın ve etkileĢim gücü yüksek bir mekanizma olarak internetin görülemeyeceğini vurgulamıĢtır.

Ġnternet ve ağ oluĢum tarihine odaklandığımızda; Licklider 1962‟de ilk kez “Galaktik Ağ‟‟ kavramını tartıĢmıĢ, Kleinrock 1961‟de ilk veri gönderimi teorisi ile ilgili ilk makalesini yayımlamıĢtır. Roberts 1965‟te TX-2 bilgisayarı ile farklı bir Ģehirdeki Q-32 bilgisayarını telefon hattı üzerinden birbirine bağlamıĢ ve ilk geniĢ alanlı bilgisayar ağını oluĢturmuĢtur. 1966 yılında DARPA‟ya giden Robets, ARPANET için projeler hazırlamıĢ ve 1967‟de yayımlamıĢtır. AraĢtırmacılar ve Roberts ARPANET üzerine çalıĢmıĢ ve 1972 yılında ilk E-posta atılmıĢ ve günümüzde dünya çapında ağın ilk habercisi olmuĢtur (Leiner vd., 1997: 102-108).

Web 1.0.; Ġnternet günümüzdeki halini alana kadar 40 yıl içerisinde 3 evre geçirmiĢtir. Bunlar;

 Yenilik AĢaması: Bu aĢamada internet ile ilgili yapı taĢı olacak kavramlar meydana getirilmiĢtir ve donanım ve yazılımlar geliĢtirilmiĢtir. 1961-1974

(21)

arası bu dönemde amaç; üniversitelerdeki büyük bilgisayarların birbirine bağlanmasını mümkün hale getirmektir.

 KurumsallaĢma AĢaması: 1975-1995 arası dönemde internete Savunma Bakanlığı ve Ulusal Bilim Kurumu mali destek olmuĢtur. ARPANET‟inde kurulduğu bu dönemde; 1986 senesinde Ulusal Bilim Örgütünün kurulumunu desteklediği sivil internet NSFNet projesi baĢlatılmıĢtır. Bu proje 10 sene sürmüĢ ve 200 milyon dolarlık bütçe kullanılmıĢtır.

 TicarileĢme AĢaması: Ġnternetin devlet tarafından desteklenmesi, yazılım ve donanımının kuvvetlendirilmesi, sivillerin kullanımına sunulması ile özel iĢletmeleri yüreklendirdiği ve bu platforma ittiği süre olan 1995‟ten günümüze kadar olan süreç bu aĢamadır (Tuncer, 2015: 5-6).

Web 2.0.; 2004 senesinde O‟reilly Media‟nın organize ettiği konferansta ileri sürülen görüĢler Web 2.0. teknolojisinin kurulumuna sebep olmuĢtur. Bu kavramı Bill O‟Reilly ortaya çıkarmıĢ; etkileĢimli web sitelerini, online grupları, kullanıcıların aktif olduğu ve içerik ürettiği yeni medya alanını Web 2.0. olarak kavramsallaĢtırmıĢtır. Konferansa katılmayan bazı gruplar kavramı geçerli bulmasa da, Web 2.0.‟ın geliĢmesini ve kavramsallaĢmasını gerekli kılan teknolojik geliĢmeler (Ajax, RSS, XML, CSS ve benzeri) internette aktif olan bireylerin ve kullanıcı konumundakilerin içeriğe ulaĢma felsefesinde ortaya çıkan değiĢime sebep olmuĢlardır ve pasif konumdan etkin, aktif konuma geçen bireyler içerik üreten role bürünmüĢ ve içerikleri aynı zamanda değerlendiren, yönlendiren, aktaran ve grup kurabilen örgütlenen bir mekanizmayı iĢletmesi durumunda bu gerçekleĢmiĢ olmaktadır (O‟Reilly, 2007: 17-37). Word Press, Blogger tarzında siteler kodlamaya gereksinim olmadan, bireylerin profil yaratıp, duygu, düĢünce ve fikirlerini paylaĢabilmesini ve etkileĢime katılabilmesine ve RSS uygulaması kullanıcının kendi dillerini oluĢturup, kullanmalarına olanak sunmuĢtur. Web 2.0. ortamları hizmet çerçeveli, ücretsiz ve kullanımı kolay çevrimiçi uygulamalardır.

(22)

1.2. SOSYAL MEDYA KAVRAMI

ÇalıĢmanın bu bölümünde sosyal medya kavramının tanımlanması, geliĢim süreci ve tarihi, geleneksel medya ile arasındaki farklar, özellikleri, avantaj ve dezavantajları ve sosyal medya ortamları gibi temel hatlarının görünür kılınması amaçlanmaktadır.

Boyd ve Ellison (2007), sosyal medyayı kullanıcıların bireysel ve özel profiller oluĢturabileceği, gerçek hayattaki ve çevrimiçi arkadaĢlarla etkileĢime girebileceği, hem çevrimiçi hem de çevrimdıĢı iliĢkileri sürdürmek için benzer ilgi alanlarına sahip diğer insanlarla tanıĢabileceği sanal topluluklar Ģeklinde kavramsallaĢtırmıĢlardır. Aynı zamanda ortaya koydukları sosyal medya kavramı üzerinden 3 temel ayrım olduğunu vurgulamıĢ ve bunları Ģu Ģekilde belirtmiĢtir: ilk olarak sistemin sınırları çizilmiĢ yapısı içerisinde bireylere açık-yarı açık kiĢisel profil oluĢturma imkanı sunulmakta, kullanıcıların birbirlerinin profiline ve arkadaĢ listesine ulaĢma imkanı sunmuĢ ve son olarak kullanıcıların kendisiyle bağlantı kuran diğer bireyler arasında bağlantı ve çarpraz geçiĢ imkanı sunması Ģeklinde ifade edilmiĢtir.

Ġnsan hayatında önemli bir yeri olan sosyal medyayı tanımlamak gerekirse; interaktif iletiĢimi mümkün kılan, geleneksel medyada pasif konumda olan bireylerin aktif içerik üreticisi konumuna geldiği, kullanıcıların eĢ zamanlı diyalog kurmasına olanak sağlayan dijital bir platformdur. Sosyal medya gündelik yaĢantının bir parçası konumuna gelmiĢ, kullanıcılarının alıĢkanlıklarında farklılıklara sebep olmuĢ zaman ve mekâna bağımlı olmadan yüz milyonlarca kullanıcı sayısına ulaĢmayı baĢarmıĢtır aynı zamanda sosyal medya; resim, belge, ses, video, müzik, fotoğraf ve benzeri bir çok öğeyi zamana ve mekâna bağlı kalmadan anlık olarak kullanıcılar arasında paylaĢım yapılabilmesini sağlayan bir ortam niteliği taĢımaktadır. Ġçeriğinin kullanıcılar tarafından oluĢturulduğu ve temeli Web 2.0. teknolojisi ve anlayıĢı üzerine inĢaa edilmiĢ olan internet alt yapılı uygulama olarak değerlendirilmiĢtir. Tüketici konumundaki sosyal medya kullanıcısı, tüketirken üretir pozisyondadır sosyal medya platformlarında ve sosyal medyada kullanıcılar özgür bir medya platformunda istedikleri bilgiyi dolaĢıma sokabilmektedir. Sosyal bir etkileĢim alanı

(23)

olan sosyal medya; bireylerin konuĢup, tartıĢtığı, paylaĢımda bulunduğu sürekli iletiĢimin aktif olduğu bir medya çeĢididir (Aydoğan, 2010: 27).

Teknolojik olarak yaĢanan geliĢmeler sonuçları itibariyle iletiĢim alanında da hızlı değiĢim ve dönüĢümlere sebep olmaktadır. ĠletiĢim alanında yaĢanan geliĢmeler; iletiĢim kurmayı, sürdürmeyi ve etkileĢimi de kolaylaĢtırmaktadır. ĠletiĢim teknolojilerinde yaĢanan geliĢmeler; internet ve sosyal medya sayesinde; bilgi ve içerik paylaĢımı, içeriklere ulaĢma, düĢünce ve fikirleri daha kolay öğrenme, haberleĢme, müzik, film, oyun ve benzeri içeriklere daha kolay ulaĢma ve sohbet gibi amaçlar için çok daha kolay ve etkileĢimli bir alt yapı oluĢturmaktadır. Bu alt yapılar zaman içerisinde değiĢerek ve dönüĢerek hayatımıza katılmıĢlardır, Web 1.0. teknolojisi tek taraflı bilgi akıĢını mümkün kılarken, Web 2.0. teknolojisi karĢılıklı interaktif iletiĢimi mümkün kılmaktadır (KuĢay, 2013: 1).

Sosyal medya; sosyal ağ ve birliklerden meydana gelen etkileĢim, düĢünce, deneyim ve duyguların; metin, resim, fotoğraf, video, müzik ve benzeri Ģekilde destekleyerek sunulduğu dijital ortamdır. Kullanıcılar hem üretici hem de tüketici konumundadır. Bu bağlamda bireylerin sosyal medya üzerinden birbirleri ile etkileĢim halinde bulunmasına imkân tanıyan çevrimiçi uygulamalar Ģeklinde nitelendirilen sosyal medya; bloglar, wikiler, sosyal ağ siteleri ve benzeri Ģekilde sınıflandırılabilmektedir.

Ġnternet teknolojilerinde yaĢanan geliĢmeler ile bireylere getirdiği kullanım kolaylığı, eĢ zamanlı iletiĢim yönü, ilgi alanlarına uygun içerik ve içerik sağlayıcıların kolay takip edildiği, içerik üretiminin kolay olduğu sosyal medyada bireyler dünyayı, geliĢmeleri, değiĢimleri kendi bakıĢ açıları ile değerlendirmekte ve kendi anlam haritalarını kattığı platform olarak, sosyal medyayı anlamlandırmaktadır. Akıllı telefon kullanımının yaygınlaĢması ile sosyal medya kullanım oranlarının artmasında doğru bir orantı bulunmaktadır. Kullanıcılara sağlanan kullanım kolaylığı, anındalık, içerik üretmenin ve üretilen içeriğin etkileĢime kolay dâhil edilmesi, her kullanıcının kendine göre anlamlandırdığı sosyal medya platformlarında bireylerin dünyayı bu interaktif medya üzerinden kendilerinin yorumlamalarına olanak sunmaktadır (ErmiĢ, 2017: 7).

(24)

Sütçüoğlu (2016: 7), bireylerin iletiĢim teknolojilerinden faydalanarak, etkileĢimde bulunmasını sağlayan, hizmet, araç ve uygulamaların tamamını kapsayan, kullanıcıların internet üzerinden sağladığı iletiĢim, içerik üretim ve paylaĢma durumunu “sosyal medya” olarak tanımlamaktadır. Sosyal ağlar sayesinde kullanıcılar, kendi ilgi alanlarına uygun içeriğe ulaĢabilme Ģansına sahip olmuĢlardır. EtkileĢimli bir iletiĢim sağlayan sosyal medya; bireylerin hayatına dâhil olduktan sonra, vakit ve mekândan bağımsız, iki yönlü ve eĢ zamanlı bilgi aktarımı olanakları çoğalmıĢ ve temelini bu yapı ve geliĢim üzerine kurmuĢtur.

Ġnsanlık tarihi boyunca kültürler birbiriyle hiç bu kadar tanıĢmamıĢ ve karıĢmamıĢtır. Kültürlerarası iletiĢim ve etkileĢim hiç bu kadar gerçekleĢmemiĢtir. Sosyal medyada bireyler; duygu ve düĢüncelerini ifade edip etkileĢime sokabildikleri farklı ve güncel bir yapı olarak tanıĢmıĢlardır. YaĢadığımız dönemde ise sosyal medya; yayılımı ve etkisi durdurulamayan, hiç kimsenin karĢı koyamayacağı, gündem oluĢturan, neyin gündem olacağına karar veren, ülkelerle ilgili yönetiminde ve yönetimin değiĢtirilmesinde etkisi olan bir mekanizma haline gelmiĢtir (Tuncer, 2015: 3).

Sosyal ağ siteleri, yeni iliĢkiler kurmak için mükemmel bir platform sağlamaktadır, sosyal ağ siteleri, bağlanabilirliği ile daha geniĢ insan grubuna bağlanma imkânı sunması, ilgilendikleri konularla ilgili detaylı bilgiye ulaĢma kolaylığı, farklı bakıĢ açıları sunması sayesinde bireylerin sosyal sermaye biriktirmelerinide sağlamaktadır (Body ve Ellison, 2007: 210-230). Sosyal paylaĢım ağlarına katılım, dünya genelinde birçok internet kullanıcısı için günlük rutinin bir parçası haline gelmiĢtir, sosyal paylaĢım ağları kullanıcılarına hızlı-verimli sosyal iliĢki kurma imkânı sunmuĢ ve sürekli anlık paylaĢım, durum güncellemesi ile arkadaĢları arasında etkileĢimini canlı tutabilmelerini mümkün kılmıĢtır. Sayısız canlı bağlantı kullanıcıların sosyal sermayelerine katkı sağlamaktadır (Ellison vd,. 2007: 1).

Elektronik olan sosyal medya ortamlarının doğasında var olan kayıt ve depolama gerçeğini bilmeleri bile bireylerin sosyal medyayı kullanmalarına engel olamamaktadır. Gündelik hayatta sosyal medya kendi dilini oluĢturmakta ve birçok

(25)

kavramı dönüĢtürmektedir. Kültür oluĢturmaktadır ve kavramları olayları yeniden anlamlandırmaktadır. Bireyler hayatlarını artık sosyal medya ortamında yaĢamakta “sınırsızlık” meydana gelmektedir. Mahremiyet yeniden anlam kazanmaktadır ancak yeni medyada bu mahremiyetin ortadan kalkarak, kiĢiye özel olanın kamuya sunulduğu bir mecra haline gelmiĢtir (Balta Peltekoğlu ve Peltekoğlu, 2015: 10).

Sosyal medya ortamlarının iliĢki kurma, yönlendirme, yürütme, yaĢam tarzı oluĢturma boyutu giderek artmıĢ, yüzlerce birey birbirleriyle iletiĢim kurmaya baĢlamıĢ ve sanal iliĢkiler ile bireylerin sosyalleĢme yanılgısına düĢtüğü gözlemlenmiĢtir. Sosyal medyada kurulan arkadaĢlıkların olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. Bu platformlarda kurulan arkadaĢlıklar duygusal bağdan çok sayısal veri olarak görülmektedir. Sosyal ağlarda kurulan arkadaĢlıkların temeli gözetlemek ve gözetilmek üzere kurulu bir yapı barındırmaktadır. KüreselleĢme ile internette yaĢanan geliĢmeler, arkadaĢlığı, “sanal-çevrimiçi” bir boyuta taĢımıĢtır (Ülger ve Ülger, 2015: 29-31).

SosyalleĢmeye ön ayak olduğu iddiasıyla insanları peĢinden sürükleyen ve pasif olan bireyi, medyada aktif hale getirerek insanların oluĢturduğu bir ortam haline gelen “sosyal medya” kavramını algılamak için tanımı iki aĢamalı ele almak gerekmektedir. Sosyal kelimesi aslında medya ile birleĢerek bu mecrada sosyalleĢme vaadi sunmaktadır. “Sosyal” kelimesi bireylerin iletiĢim, etkileĢim, üretim gibi isteklerini karĢılayabileceği bir alan sunma öngörüsündedir. Diğer kavram olan “medya” ise insanların iletiĢim içinde olma boyutudur. Bu iki kavramı ortak ele aldığımızda bize teknolojik altyapı iletiĢim için kullandığımız teknoloji olarak karĢımıza çıkmaktadır (Safko, 2010: 4).

Günümüzde geliĢme anlamında iletiĢim sektörünün karĢımıza çıkan en güncel ve son hali; sosyal medyadır. Birçok iĢ alanıyla etkileĢim içinde olan sosyal medya, her sektörle bağlantı kurabilmiĢ, iĢ imkânı sunan bir yapıya dönüĢmüĢtür. Kavram olarak sosyal medya, ülkelerin her yapısında iĢlevsel bir yönü olduğunu; ekonomisinden, ülke güvenliğine her alanda ortaya koymuĢtur. KiĢisel kullanımda ise sosyal medya, gündelik hayatta bireylerin gerçekleĢtirdikleri aktivitelerin yansıtıcısı konumundadır. Toplumda sosyal medya; genç bireylerin statülerini

(26)

konumlandıran bir seviye belirtisi olarak görülmektedir. Sosyal medya ortamlarında beğeni almak, yorumlanmak gençler için önemli bir mesele haline gelmiĢtir. Sadece genç kullanıcıların, tanıĢıp sohbet etme aktivitesi ile sınırlı kalmayan sosyal medya kullanımı, zamanla kullanıcılarının yaĢ aralığında farklılıklar göstermiĢtir. Günümüzde çocuklardan, yaĢlılara sosyal medyanın kullanıcı grafiği hayli geniĢlemiĢtir. Sosyal medya aynı zamanda kullanıcı sayısında yaĢanan artıĢ sebebi ile giderek ticari bir boyut kazanmıĢ, Ģirketlerin tanıtım ve ürün pazarlamaları sosyal medya platformlarına taĢınmıĢtır. Sosyal medya ortamlarında yapılan reklamlar, büyük kar elde edilmesine sebep olmuĢ ve mali açıdan ucuz olması yoğun olarak tercih edilmesi sonucunu doğurmuĢtur. Bireyler, sosyal ağ platformlarında bir konumlanıĢa sahip olduklarını ve bu konumun onların saygınlığına, statülerine sebep olabileceğine inanmaktadır. Kendilerine bu ortamlar aracılığıyla bir kimlik ve benlik kazandırarak var olmaya çalıĢmaktadır. Siyaset, ticaret, sosyal sorumluluk projeleri, tanıtım, duyuru, yardım kampanyası ve benzeri birçok alanda sosyal medya aktif olarak kullanılmaktadır (Adıgüzel, 2018: 11-46).

Bağlantı temelli sosyal medyanın kullanım alanlarının bu denli geniĢlemesi, kurumsal firmaların sosyal medya ile ilgili birim ve personel istihdam etmeye baĢlamasına, aynı zamanda sosyal medyanın bu denli hayatımıza ve sektörlere girmiĢ olması yeni iĢ alanlarının doğmasına sebep olmuĢtur (Örneğin; sosyal medya danıĢmanlığı, sosyal medya uzmanlığı ve benzeri gibi).

“SosyalleĢme” olgusunu tanım itibariyle; toplumu ilgilendiren, arkadaĢ topluluğu, ortaklık, birleĢtiren kiĢi, paylaĢtırmak gibi farklı dillerde köken benzerliği olan kavramlardan hareketle “Güncel Olan‟‟ anlamında bir kavramsallaĢtırma yapan Büyükaslan (2015: 15-16), güncel olan sosyal ifadesinin medya kavramı ile bir araya gelerek yeni bir anlamlandırma ve kavram oluĢturduğunu, hayatımıza giren ve hayatımızı değiĢip dönüĢtüren bir yönü olduğunu ifade etmiĢtir.

Sosyal ağlarda bireyler sürekli bir akıĢ içerisinde bilgi ve içeriğe maruz kalan, kullanıcı konumundadır. Sadece bilgisayar üzerinden internete eriĢim sağladığımız zamanlar geride kalmıĢtır, artık internet her yerde sürekli yanımızda, sürekli çevrimiçi ve iletiĢim aracı olma boyutunun çok ötesine geçmiĢtir (Tucker, 2016: 1).

(27)

Öyle ki BirleĢmiĢ Milletler, yaptığı araĢtırmada, internet eriĢimini engellemenin insan hakları ihlali ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu beyan etmiĢtir1

.

Sosyal medyanın marifeti dolaylı ve kusurlu senkronizasyonun marifetidir. Sosyal medya platformlarında aynı ekranda çok fazla bağlantı ağ, bilgi bulunmaktadır. Bu sayede seyahat fikirleri ve ipuçları, konferans, film, müzik, seyir ve benzeri örneklerini aynı çatı altında bulabileceğimiz arkadaĢlarla iletiĢime geçebilebilen bir ortam konumuna gelmiĢtir. Petmann (2017: 11); sosyal medya kavramını Ģu Ģekilde tanımlamıĢtır: “Sosyal medyanın bir şey bir yer ya da yeni bir ortam olmadığını yine en baştan belirtmeliyiz. Sosyal medya bir terkip, bir kavramdır. Artık yeni şekillere kurulmuş daha eski medya biçimlerini bilhassa kapsayan sanal, evrilen bir unsurlar toplamıdır. Dolayısıyla pek çok yolla bizi ve etkileşimlerimizi şeyleştirmeye uğraşsa da, (onu) sabit bir nesne haline getirecek şekilde şeyleştirme hatasına düşmemeliyiz. Nasıl ki Guy Debord‟un Gösteri mefhumu sadece savaş sonrası medyada dolaşan imgelerin toplamını belirtmenin yanı sıra, artık zihnimizde derinlemesine yer etmiş imgeler üzerinden düşünme ve ilişkilenme biçimlerimizi ifade ediyorsa, „‟sosyal medya‟‟ da hayatımıza yeni girmiş iletişim araçları ve eğlence teknolojileri üzerinden aynı anda hem sınırsız hem de sınırlanmış etkileşim kurma biçimlerimizi adlandırmaktadır. Sınırsız, çünkü sosyal medyanın çizdiği çatallanan yollarda aynı seyri izleyecek iki kişi bulunamaz (her birimizin kendine has ilgi alanları ve etkileşimleri vardır). Sınırlanmış, çünkü bu ilgi alanları ve etkileşimleri, ihtiyari ve itaatkâr ticaretin, parlak ışığı altında toplanabilmemiz 2adına hepimizi bir araya getiren kabloları, uyduları, kanalları, siteleri, sunucuları ve uygulamaları elinde bulunduran (sayıları giderek azalmış) tüzel kişiliklerin belirlediği güzergâhlarda yürütülür.‟‟ Tanımlamasında sosyal medyayı; insanın tarih boyunca iletiĢim ihtiyacı duyduğu ve bunun mevcut konumda sistematik olarak bütün iletiĢim kanal ve yöntemlerinin harmanlandığı bütünleĢik bir mekanizma olarak değerlendirmiĢtir.

1

Ġnternet eriĢimi, BirleĢmiĢ Milletler tarafından 4 Haziran 2011'de “Temel insan haklarından biri” olarak tanımlandı. Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne “Üçüncü KuĢak Ġnsan Hakkı” olarak dahil edildi. Avrupa Konseyi, 19 Nisan 2011'de internete eriĢimhakkını temel bir hak olarak Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi'ne ekledi ( http://www.wired.com/2011/06/internet/a-human right).

(28)

Sosyal ağ analizi, bireyler arasındaki iliĢkilere ve bağlantılara odaklanan, disiplinlerarası bir yapısal iliĢkiler kuramıdır. Wasserman ve Faust 1997, sosyal ağ analizini, sosyal varlıklar arasındaki iliĢkiler ve bu iliĢkilerin kalıpları ve sonuçları üzerine bir çalıĢma olarak tanımlamaktadır. Bireyler arasındaki bağların, ağ yapısı ve ağ yapısının sosyal, politik ve ekonomik boyutlar çerçevesinde kavramsallaĢtırılmasıdır. Gündem belirleme teorisinin yeni medya ortamına uygulanabilirliğini ele alan McCombs 2005, haber medyasının temel gündem belirleme etkisinin öncekilerle aynı Ģekilde devam edip etmediği veya değiĢen medya ortamı nedeniyle nihayetinde ortadan kalkıp kaybolmadığını ölçümlemiĢtir. Sosyal medyanın ilk hali olarak görülen bloglar, basını halka getirmiĢ ve kullanıcılar haber raporlarının oluĢturulmasında ve geleneksel medya arasındaki güç dengesini geri kazanma yeteneklerinden ötürü övgüler almıĢtır. Geleneksel medyanın içerik yaratma ve dağıtma araçları üzerinde tekel bir güç kazandığı dönemde formüle edilen, “Gündem belirleme” teorisi, geleneksel medyanın pasif haber okuyanlar üzerinde daha etkileĢimli web uygulamalarının, büyümesi ve blogun daha çok tercih edilen kullanıcı odaklı yönü gündemin artık medyaya maruz kalan konumundaki birey tarafından da üretileceği boyutu tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır (Meraz, 2009: 682-707).

Sosyal medya, Web 2.0.'ın ideolojik ve teknolojik altyapısını temel alan ve kullanıcı tarafından içeriğin oluĢturulmasına ve değiĢtirilmesine izin veren internet tabanlı uygulamalar grubu olarak değerlendirilebilir, bu yüzyılın ilk on yılında sosyal medya platformlarının hızlı yükseliĢi, bilgi ve iletiĢimin tarayıcı ve arama motorları gibi web teknolojilerinin iliĢkilerinde giderek daha fazla tanımlandığı daha genel bir ağ kültürünün bir parçası olarak görülebilmektedir. Facebook, Twitter ve Linkedin gibi sosyal ağ siteleri, YouTube ve Flickr dâhil olmak üzere kullanıcı tarafından oluĢturulan içerik siteleri, birlikte birleĢik bir medya ekosistemi oluĢturan bir dizi web tabanlı uygulamanın çekirdeğini oluĢturmuĢtur. Bu koĢullardan yola çıkarak, kitle iletiĢim araçları gibi, sosyal medyada kendi mantıklarını, onları oluĢturan platformların dıĢına taĢıyabilecekken, ayırt edici teknolojik, söylemsel, ekonomik ve örgütsel stratejileri bünyesinde barındıran yeni medya olarak konumlanmıĢtır. Sosyal medya mantığını belirli bir grup olarak açıklamak için stratejiler ve mekanizmalar

(29)

gibi daha fazla detaylandırma için dört ana unsur belirleyen van Dijk ve Poell (2013: 2-14), bunları; programlanabilirlik, popülerlik, bağlantı ve veri doğrulama Ģeklinde ifade etmiĢtir.

Çevrimiçi sosyal ağ uygulaması, kullanıcıların profillerini oluĢturmasını, resim-fotoğraf görüntülemesini, veri depolamasını ve bağlanmasını sağlamaktadır. ArkadaĢlar hem çevrimiçi hem de çevrimdıĢı tanıĢıp, birbirlerinin profillerini görme imkânı bulmuĢtur. Sosyal ağ siteleri, bu iĢin doğal bir uzantısını temsil eder, çünkü yer tabanlı bir bağlantıyı paylaĢan veya paylaĢamayan bireylerin ağlarını birbirine bağlamaktadır. Çoğu sosyal ağ sitesinde, kullanıcılar yeni insanlarla tanıĢmayı veya ağ kurmayı değil, mevcut arkadaĢ ve tanıdık gruplarıyla iletiĢimi sürdürmeyi istemektedir. Bunu yaparken, bir profil sunmak ve baĢkaları ile bağlantıları göstermek, kamuya açık olarak sosyal ağ sitelerinde etkileĢimin temelini oluĢturmaktadır. Sosyal ağ siteleri, farklı platformlarda çeĢitli etkileĢim türlerini desteklemektedir. Sanal alanların yapısı, fiziksel alanların yapısı gibi, aynı anda belirli etkileĢim türlerini de önermekte ve sağlamaktadır. Çevrimiçi alanların yapısı, siber zorbalık etiketli bir davranıĢ türüne bağlanabilmekte, anonimlik yoluyla özgürleĢtirici ifade veya sanal ortamlarda gerçek hayatı simüle edebilmektedir. Son zamanlarda araĢtırmalar, bağlantı paylaĢımını, sosyal sermaye oluĢumunu ve etkili iletiĢimi teĢvik etmek için kullanılan, çevrimiçi sosyal ağların yapısal ve tasarım unsurlarına odaklanmıĢtır. Kimlik ve toplum, uzun süre önce yeni medya araĢtırmacıları için ilgi odağı konseptleri sunmuĢtur. Hem kimlik ifadesi hem de topluluk inĢası için, sosyal ağ siteleri baĢlangıçta bir niĢ izleyici etrafında yapılandırılmıĢtır. Ancak hedef kitlenin çok ötesine geçerek milyarlarca kullanıcının odak noktası konumuna gelmiĢtir (Papacharissi, 2009: 199-220).

Bir sosyal ağın standart tanımı, bir insanın sosyal bir iliĢkiyi paylaĢtığı tüm insanların ortak bakıĢ açısını oluĢtururken, gerçekte insanlar ağlarının bir parçası olarak “listelenen” kiĢilerin çok azıyla etkileĢime girmektedir. Bu gerçeğin arkasındaki önemli sebeplerden biri, dikkatin web çağındaki az kaynak olduğudur. Kullanıcılar, çok sayıda günlük görevle ve bu önemli birkaç kiĢiyle etkileĢime geçmek için varsayılan olarak çok sayıda sosyal bağlantıyla karĢı karĢıya

(30)

kalmaktadır ve dikkatlerini çeken bu mecrada uzun zaman geçirmektedir (Huberman vd., 2008: 1-9).

Çevrimiçi topluluk algıları, çevrimiçi sosyal sermayeye sahip olma algılarını artırarak gerçekleĢtirilebilmektedir. Çevrimiçi iletiĢim yoluyla kazanılan potansiyel sosyal sermaye iki boyuttan birine girmektedir. Bunlar; topluluk içi bağlantılara odaklanan sosyal sermaye ve topluluk dıĢındaki ağlara dayanan sosyal köprüdür. ÇeĢitli sosyal medya ortamlarında, bloglara, destek gruplarına ve topluluk web sayfalarına eriĢim, internet kullanıcılarına hem sosyal sermaye hem de bağlanma konusunda köprü oluĢturma potansiyeli sunmaktadır (Magsamen- Conrad, 2014: 23-30).

Günümüzün teknolojiye bağımlı kültüründe, geliĢmeleri kaçırmamak, güncel kalmak ve bağlantı kurmak için çevrimiçi sosyal ağlarla bağlantı kurması gereken doğal bir anlayıĢ ya da gereksinim var gibi görünmektedir. Sosyal medya kullanımı aynı zamanda baĢka motivasyonlardan da kaynaklanmaktadır. Kullanımlar ve doyumlar perspektifinden bakıldığında, bunlar arasında bilgi arama, kimlik oluĢturma ve eğlence buna ek olarak, röntgencilik ve siber taciz gibi bireylerin sağlığı, refahı ve iliĢkileri üzerinde potansiyel olarak zararlı etkileri olabilecek motivasyonlarda bulunmaktadır. Ayrıca, sosyal ağ bağlantısının, Maslow‟un ihtiyaçlar hiyerarĢisinde açıklandığı gibi temel insan ihtiyaçlarını karĢıladığı da iddia edilmiĢtir. Bu teoriye göre, sosyal ağ güvenliği, gruba dâhil olma, fikir üretme ve kendini gerçekleĢtirme ihtiyaçlarını karĢılamaktadır. Güvenlik gereksinimleri, sosyal paylaĢım ağının gizlilik açısından özelleĢtirilebilir olması ve kullanıcıların kiminle bilgi paylaĢacağını kontrol etmelerine olanak sağlayarak karĢılanmaktadır. Sosyal medya ortamlarının; bağlanma-bağlantı kurma iĢlevi sayesinde, ortak düĢünceler, kullanıcıların benzer düĢünen bireyleri “arkadaĢ” olmasına ve karĢılıklı “takip etmelerine” olanak sağlamaktadır. Ġlgi ihtiyacının, "arkadaĢ" ve "beğenme" sayısı ile sağlanabildiği bu ortamda, kendini baĢkalarıyla karĢılaĢtırabilen kullanıcılarda bulunmaktadır. Son olarak, sadece küçük bir azınlığın elde edebileceği en yüksek ulaĢılabilir hedef olan kendini gerçekleĢtirme ihtiyacını, kendini tanıtmak isteyen ve sosyal medya ortamlarında bu gerçekleĢtiren birey; arkadaĢlarının destekleri ile bu hedefe ulaĢılabilmektedir. Sosyal destek ve kendini ifade etme olanaklarını sunarak

(31)

insan ihtiyaçlarını karĢılaması, bugünün toplumunda sosyal medya ortamlarının popülerliğinin ve göreceli olarak yüksek katılımının bir açıklaması olabilmektedir (Kuss ve Griffiths, 2017).

Sosyal ağ siteleri, bireylerin bir bağlam içerisinde arkadaĢ edindiği ya da mevcut arkadaĢları ile iletiĢim sağladığı, aileleri ile bağlantı kurduğu, topluluk organizasyonları ve benzeri faaliyetlerden haberdar olduğu, sosyal gruplara dahil olduğu ve etkileĢim kurduğu “köprü” olarak değerlendirilmektedir (Magsamen-Conrad vd., 2014: 23-30).

Sosyal medya kavramı, geleneksel medya ortamlarından farklı olarak iletiĢim sürecine aktif bir Ģekilde bireyin dâhil olduğu, ulaĢmak istediği bilgiye hızla ulaĢabildiği, etkileĢimli, hızlı ve zamandan mekândan bağımsız olarak sürece dâhil olduğu yapı olarak değerlendirilmektedir. Yeni medyayı ifade ederken farklılaĢtığı üç temel özellikten bahseden Rogers, bunları kitlesizleĢtirme, eĢzamansızlık ve etkileĢim olarak ifade etmiĢtir (Geray, 2003: 18). Tutgun-Ünal (2015: 50-51), bu özellikleri Ģu Ģekilde tanımlamıĢtır: “… kitlesizleştirme, büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesi imkânına gönderme yapmaktadır. Şimdilerde sosyal paylaşım ağlarında belirli ilgi alanlarına göre toplanan binlerce insan aynı anda paylaşımda bulunulabilirken, bireysel olarak da iletişime geçilebilmektedir. Bu anlamda kitle içerisinde, kitleden ayrı bir iletişim söz konusu olabilmektedir. Eşzamansızlık ise, bireylerin uygun zamanda mesaj alışverişinde bulunabilmelerini ifade eder. Böylelikle aynı andalık zorunluluğu ortadan kalkar. Bir veri deposu olarak internete giren hiçbir şeyin silinmediği ve kayıtlarda kaldığı düşünülürse, herhangi bir verinin istenilen bir zamanda ulaşılabilir olması internet kullanıcılarının farklı zaman dilimlerinde mesaja ulaşması anlamına gelmektedir.” Sosyal medyanın ifade edilen bu yönleri değerlendirildiğinde geleneksel medyadan farklılaĢan boyutu da görünür hale gelmektedir.

ÇalıĢmanın sonraki aĢamasında sosyal medya tarihi ve geliĢimine odaklanılacak sosyal medya bu bağlamda literatür kapsamında tartıĢılacaktır.

(32)

1.3. SOSYAL MEDYA TARĠHĠ VE GELĠġĠMĠ

Ġnternet devrinin getirisi olarak hızlı bir Ģekilde hayatlarımıza giren sosyal medya; kolay kullanımı, hızlı eriĢimi sayesinde en güçlü ve vazgeçilmez iletiĢim ağı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sosyal medya kavramına zemin oluĢturacak çalıĢmaların temeli gibi görülen; e-posta hayatımıza ilk olarak 1972 yılında girmiĢ ve otuz yıl boyunca internet geliĢmeleri yaĢanmıĢtır. En etkili ve güçlüsü sosyal medya ortamlarının geliĢimi olarak gözlemlenmiĢtir. Bu yıllar içerisinde; Facebook ve Twitter gibi sosyal platformlarla tanıĢılmıĢ, hayatlarımıza giren bu geliĢmeler hızlı ve etkili olmuĢ ve birçok birey bu geliĢmelere bizzat tanık olmuĢtur. Sosyal ağ ortamları baĢlangıçta arkadaĢ edinme ve kiĢisel alan oluĢturup, kiĢisel profil oluĢturma üzerine kurulmuĢ ancak zamanla sosyal platformlar geliĢime ve değiĢime uğrayarak çok farklı amaçlara hizmet etmiĢtir. Resim, yazı, fotoğraf, video ve benzeri materyalleri paylaĢmak için kullanılmıĢtır. Blog Ģeklinde karĢımıza çıkan sosyal medyanın ilk hali, zamanla bu platformu geliĢmeye itmiĢtir. Telefonlarda yaĢanan teknolojik değiĢim ve geliĢim, sosyal ortamlarda yaĢanan ilerleme ve değiĢime sebep olan en önemli nedenlerdendir. Her gelirden birey, akıllı telefonları alarak sosyal ağları kullanmak istemekte ve kendilerini sosyal dünyanın parçası olarak görmekte ve anlık paylaĢım isteği bu talebi yoğunlaĢtırmaktadır. Dünyada ve ülkemizde bu ilerleme eĢ zamanlı Ģekilde yaĢanmaktadır ve ülkemiz sosyal medya kullanım oranlarında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak konumlanmaktadır (Adıgüzel, 2018: 21-24).

Web teknolojilerinin değiĢim ve geliĢimleriyle felsefelerinde meydana gelen yenilikler ile sosyal medya hayatımıza girmiĢ bulunmaktadır. Teknolojik alanda yaĢanan ilerlemeler Web 2.0. ortaya çıkmasına ve bu düzlemde kullanıcının aktif olarak sürece dâhil hale gelmesine sebep olmuĢtur. Web 2.0. kullanıcıları pasif halden aktif hale getirerek içerik üreticisi konumuna taĢımıĢtır (Tuncer, 2015: 21).

Sosyal medyanın ortaya çıkması, insanların nasıl iletiĢim kurduğu ve sosyalleĢtiği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Gençler, sosyal medyayı arkadaĢlarıyla sosyal bağlantılar kurmak ve sürdürmek, itibarlarını geliĢtirmek için kullanmaktadır. Sosyal medya, insanların çok çeĢitli bilgilere eriĢmesine,

(33)

oluĢturmasına ve etkileĢime geçmesine olanak sağlamaktadır. Çevrimiçi alanlarda etkileĢimde bulunmak ve sosyalleĢmek için çok fazla zaman harcayan bireyler, sosyal medyayı günlük yaĢamlarını paylaĢmak için ana kanal olarak kullanmaktadır. Sosyal açıdan güçlenmeyi tesis etmek ve pekiĢtirmek için aynı zamanda bireyin hızla değiĢen önceliklerini, kiĢisel ve sosyal ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla her geçen gün yeni sosyal platformlara yönelmektedir (Jang vd., 2015: 18-23).

Ġnsanlar arasındaki etkileĢimlere aracılık etmek için çok eski ve yaygın bir mekanizma olan sosyal ağlar, web çağında yaygınlaĢmıĢtır. Bireylerin; arkadaĢlarının, tanıdıklarının, ailelerinin ve hayranı oldukları ya da merak ettiklerinin hayatlarını takip etmesine izin veren arayüzü nedeniyle, sosyal ağlardaki insan sayısı bu yüzyılın baĢından bu yana katlanarak arttı. Facebook, Linkedin ve MySpace bu alanlara örnek olarak gösterilebilmektedir. Bu ağlar; birbirlerini takip etmek isteyen, bir konu hakkında görüĢ edinmek isteyen ve ticari iĢlemlere girmek için kullanan milyonlarca üye içermektedir (Huberman vd., 2008: 1-9).

Sosyal medyanın ortaya çıkıĢı, kanadalı bir bilim insanının öngörüsünün doruk noktası olarak görülmektedir. McLuhan 1960‟lı yıllarda, dünyanın bir gün bir küresel köy olacağını ifade etmiĢtir. McLuhan, iletiĢim medyasının, insanların nasıl yaĢadıklarını önemli ölçüde belirleyeceği bir zaman olacağını öngörmekteydi. Web 2.0.'ın bir parçası olarak sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla, çağdaĢ postmodern toplumda iletiĢimin doğası, düzeni, yoğunluğu ve hızı, McLuhan tarafından öngörülenlerle tutarlı bir paralellikte gerçekleĢmiĢtir3

(Kara, 2017:1).

Dwyer ve arkadaĢları (2008), sosyal medyanın dijital iletiĢimi bütünleĢtirerek ve yayınlayarak, bir bireyin dijital kimliğinin inĢasını destekleyerek aynı zamanda çeĢitli iletiĢim araçlarına tek noktadan eriĢim sağlayarak, zaman ve mekândan bağımsız iletiĢim kurmayı mümkün hale getirerek iletiĢimi basitleĢtirdiğini belirtmiĢtir. Sosyal medya aynı zamanda çağdaĢ insanların birbirleriyle iletiĢim kurmaları için bir araç konumuna gelmiĢ ve insanların artık daha yoğun etkileĢim ve kalıcı iliĢkiler oluĢturmak için sosyal medyayı kullandığını vurgulamıĢlardır. Ġnsanlar

3

Şekil

ġekil 1: Sosyal Medyanın Yapı TaĢları
Şekil 2: Farklı Sosyal Medya Platformlarının ĠĢlevlerinin KarĢılaĢtırılması   (Kaynak: Kietzmann vd., 2011: 241-252).
ġekil 5:We Are Social 2019 Dünya Facebook Ġstatistikleri
ġekil 6: We Are Social 2019 Dünya Sosyal Medya Verilerinin Ġstatistikleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Üni.. Bu bulguya göre üniversite 2’de okuyan katılımcıların sosyal medya bağımlılık düzeyleri üniversite 1 ve üniversite 3’te okuyanlara göre daha

Usanma hâkimdi, dürüst yazardı: Neşeli, şakacı, nüktedan, çok hassas, çok terbiyeliydi; bütün muzipliklere tahammül eder; hey gidi dünkü ço­ cuklar he,

Siyasal katılımı ölçümleyebilmek için Topbaş (2010) ile Balcı ve Sa- rıtaş (2015)’ın çalışmalarında kullandıkları ölçüm araçlarından faydalanıl- mıştır.

Tüketicilerin sosyal medya kullanım sıklığı ve sosyal medyanın kişisel kararları etkileyip etkilememe durumu ile tüketicilerin FoMO düzeyleri ve hedonik

Araştırma sonucunda elde edilen sonuçlardan bazıları şu şekildedir: (a) Kuşakların süreklilik ve yetkinlik boyutlarında sosyal medya kullanım seviyeleri orta

Üniversitede öğrenim görmekte olan öğrencilerin, sosyal medya bağımlılığı üzerine görüşleri aylık ortalama harcama miktarı değişkenine göre farklılaşmakta

ulusal hem de uluslararası pek çok çalışma bulunmaktadır. Bununla birlikte, sosyal medya bağımlılığının sonuçlarına ilişkin yapılan çalışmalar ve sosyal

Ancak onun bu özelli¤i d›fl›nda, bugünün geliflmifl elektronik tek- nolojisiyle yeniden üretilse bile, bu teknolojiyi kullanan bilgisayarlar›n h›z›na eriflmesine