• Sonuç bulunamadı

2. ÖRGÜTSEL GÜVEN

2.2. Güven Türleri

2.2.2. Shappiro, Sheppard ve Cheraskin’in Güven Sınıflaması

Bu sınıflama, güven aşamalarını bir silsile şeklinde ele almakta olup bir önceki aşamanın tamamlanmasını müteakip bir sonraki aşama gerçekleşmektedir. Shappiro, Sheppard ve Cheraskin (1992) güven sınıflamalarında güveni, “hesaplanmış güven”, “bilgiye dayalı güven” ve “özdeşleşmeye dayalı güven” olarak üç başlıkta ortaya koymuşlardır. Sınıflamalarını bir güven aşamasının ilerleyebilmesinin ön koşulu olarak bir önceki aşamanın tamamlanması esasına göre yapmışlardır. Bununla birlikte sınıflandırma için temel bir varsayım bulunmaktadır. Bu varsayım, güvenin bu üç boyutta açıklanmasında bireylerin karşılıklı olarak geçmişleri önemsenmez ve ilişkiye yeni başlandığı kabul edilmektedir (Kahya, 2013, s.121). Bu güven sınıflamasında,

güvenin taraflarının geleceğe yönelik belirsizlikleri bulunmaktadır. Güvenin tarafları karşılıklı olarak birbirlerine belirsiz, hızlı bir şekilde yakınlaşılır ise savunmasız yakalanacaklarını düşünürler ve ileriye dönük belirsizlik durumu mevcuttur (Tüzün, 2006, s.18).

Şekil 1’de bu üç güven boyutunun gelişimi görülmektedir.

Şekil 1. Güven Oluşum Aşamaları

Kaynak: İpek Kalemci Tüzün, (2006). Örgütsel güven, örgütsel

kimlik ve örgütsel özdeşleşme. Yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 19.

Şekilde, J1 noktasında hesaplanmış güven (HG) ilişkilerinin bir kısmı, bilgiye dayalı güven (BDG) ilişkilerine dönüşmektedir. J2 noktasında, bilgiye dayalı güven ilişkilerinden çok az bir kısmı, pozitif etkilerle, özdeşleşmeye dayalı güven (ÖDG) ilişkileri haline geçiş yapmaktadır.

Bu güven sınıflamasında, güvenin gelişebilir olduğu görülmektedir. Bir aşamadan bir sonraki aşamaya geçişler, bir önceki aşamanın olgunlaşmasıyla gerçekleşir.

2.2.2.1. Hesaplanmış Güven

En zayıf güven şekli hesaplanmış güven olup adından da anlaşılacağı gibi, güven ancak sıkı bir fayda-maliyet analizi temelinde değerli bir strateji olarak değerlendirilmektedir. Güvenle ilgili derin bir şüphe durumu söz konusudur. Fakat güvenmek, güvenmemekten daha iyi bir taktiktir (Dietz, 2004, s.6). Hesaplanmış

güven salt fayda-maliyet analizine odaklanıp güvenin duygusal ve algısal yönden fayda ve zararlarını göz ardı etmektedir. Bu tür güven ilişkisinin sona erme ihtimalinin bile kişileri endişelendirdiği düşünüldüğünde bu güvenin kişiler açısından vazgeçilmez olduğu düşünülebilir (Yanık, 2014).

Bununla birlikte, hesaplanmış güven, ekonomik değişime dayalı etkileşimlerin akılcı seçimine dayanmaktadır. Güven, güven duyanın, güven duyulanın faydalı bir eylem gerçekleştirmeyi planladığını algıladığında ortaya çıkmaktadır. Hesap bağımlılığındaki algılanan pozitif niyetler sadece caydırıcılığın varlığından değil aynı zamanda bir başkasının niyetleri veya yetkinliğiyle ilgili güvenilir bilgilerden kaynaklanmaktadır (Rousseau, Sıtkın, Burt ve Camerer, 1998, s.399).

Birey sözünde durmadığı ya da yapacağını söylediğini yapmadığı durumda yaptırımla karşılaşır. Bu sebeple güvenin derecesi, cezaya ve caydırıcılığa bağlıdır. Gelenekselde yaptırım biçimi, mahkemeler olup örgüt içerisinde denetim ya da hiyerarşik kontroldür (Tekingündüz, 2012, s.45).

Güvenin bu türünde, güven ihlalinin cezaya tabi olacağı ihtimali yüksektir. Cezanın ödüle nazaran daha etkili olacağı kanısı hâkimdir. Bu sebeple güvene dair etkili algı oluşturmak büyük öneme sahiptir. Shappiro, Sheppard ve Cheraskin (1992) ilk başta güvenin bu biçimini tehdide dayalı olarak ifade etse de, Lewicki ve Bunker (1998) tehdide dayalı güveni, hesaplanmış güven olarak tanımlamışlardır. Bunun sebebi, hesaplanmış güvende fayda elde etme öğelerinin de yer almasıdır (Tüzün, 2006, s.20).

Vos ve Wieler’e (2003) göre, rasyonel bir kişinin hesabının ana mantığı şudur: eğer ki güven tesis edilerek elde edilecek kazanç, güvenin yıkılmasından daha fazla ise kişi bu durumda karşı tarafa güvenmektedir. Hesaplanmış güven, güvenen kişinin, güvenilen kişinin yapacağı hareketlerin faydalı olacağını hissetmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Hesaplanmış güvende, fayda-maliyet analizinin maliyet riskini alma kararı taraflar arasındaki güven ilişkini şekillendirir (Kahya, 2013, s.122).

2.2.2.2. Bilgiye Dayalı Güven

Bu ayrımda, güvenin diğer bir çeşidi olan bilgiye dayalı güven ele alınmıştır. Bu güven çeşidi, karşı tarafın öngörülebilirliğini temel almaktadır. Bir diğer deyişle, “diğerini yeterince bilme ve davranışını kestirebilme” aşamasıdır. Bilgiye dayalı güven, hesaplanmış güvende önem arz eden tehdit ya da korkuya değil, kişilerin birbirleriyle ilgili bildikleri bilgiye dayalı bir güven ilişkisini kapsamaktadır (Tüzün, 2006, s.20).

Kişiler birbirleri hakkında daha çok bilgi sahibi oldukça, birbirlerine karşı hissettikleri güven düzeyi de artış göstermektedir. Böylece, güvenin niteliği hesaplanmış güvenden bilgiye dayalı güvene geçiş göstermektedir.

Bilgi temelli güven, hesaplanmış güvendeki şüphelerin, diğer taraf hakkında elde edilen emin bilgiye dayalı pozitif beklentiler ile ikame edilmesiyle elde edilir. Gerçek güven burada başlamaktadır. Beklentiler tecrübe ile doğrulanırsa, daha güçlü güven biçimleri gelişebilir (Dietz, 2004, s.7).

Bilgi temelli güvende, güvenilen tarafın yetkinliği, yeteneği ve uzmanlığı, öngörüldüğü gibi hareket etme yeteneğinin bir göstergesi olarak giderek önem kazanmaktadır (Rousseau ve diğer., 1998, s.1997). Kişinin, karşısındakinin yetkinlik, yetenek ve uzmanlığı hakkında elde ettiği bilgi düzeyi, güveni etkilemektedir.

Bilgiye dayalı güvende en önemli unsur bilgi olduğu için buna bağlı olarak düzenli ve verimli iletişim, kilit rol oynamaktadır. Düzenli ve verimli iletişim, karşı taraftaki kişi ile sağlıklı ilişkiler tesis edilmesine, amaçlanan bilgilerin temin edilmesine ve değiştirilmesine, çatışmaların ve problemlerin çözümü adına bazı yaklaşımlar geliştirilmesine katkıda bulunur (Kahya, 2013, s.123).

Shappiro, Sheppard ve Cheraskin (1992), bilgiye dayalı güvende; kişinin karşısındaki hakkında ne kadar çok bilgi sahibi olursa, karşısındakinin neler yapabileceğinin öngörülebilir olmasının artacağını ve öngörülebilirliğin güven düzeyini yükselteceğini ifade etmişlerdir (Tüzün, 2006, s.21).

Bilgiye dayalı güvende, karşı taraf hakkında daha çok bilgi etmek adına karşılıklı ilişkiler geliştirilmelidir. Çoklu iletişim kanalları yardımıyla kişiler arası iletişim artırılmalıdır.

2.2.2.3. Özdeşleşmeye Dayalı Güven

Güven ilişkisinde kişilerin birbirleri hakkında bilgi sahibi olarak oluşturdukları bilgiye dayalı güvenin tesisinden sonra, kişilerin arasında duygusal bir bağ oluşmaya başladığında bu tür bir güven meydana çıkmaktadır.

Robins ve DeCenzo (2001), güven sınıflamasında en üst seviyeyi özdeşleşmeye dayalı güven türünün temsil ettiğini ifade etmişlerdir. Özdeşleşmeye dayalı güven, kişilerin arzu ve niyetleri bakımından aralarında bir fark olmadığı düşüncesinden beslenmektedir. Karşıdaki ile iletişim sağlama, açık ifadeler ve empati kurmaya gerek duymaksızın karşılıklı olarak birbirlerinin değerlerini anlama ve bunlara saygı duyma gibi durumlar bu güven türü adına önemli unsurlardır. Bir tarafın, diğer tarafı hâkimiyeti veya kontrolü altına alma durumu, bu güven türü için söz konusu bile olamaz (Kahya, 2013, ss.123-124).

Özdeşleşmeye dayalı güvende her bir tarafın diğerinin çıkarlarını tamamen güvence altına alabileceği şeklinde kişiler arası güçlü bir yakınlık ve tam bir birlik amacı söz konusudur (Dietz, 2004, s.7). Kişiler bu anlamda birbirleriyle özdeşlemiş olarak hareket ederler, birbirlerinin beklentilerine aykırı hareketten imtina ederler.

Robbins ve Decenzo (2001), bu tür güveni, kişilerin karşılıklı isteklerinin farkında oldukları ve bunları kendilerinin de özümseyerek onayladıkları; bu anlayışlarının kişileri birbirlerinin ortak faydası yönünde hareket etmeye yönelttiği bir güven türü olarak belirtmişlerdir (Tüzün, 2006, s.22). Burada, kişilerin bireysel olarak menfaatlerinin yerine karşılıklı ortak menfaatleri dikkate alınmaktadır. Ayrıca, kişiler birbirlerinin isteklerini bildiklerinden birinin yokluğunda diğeri istekleri doğrultusunda onun yerine hareket edebilir. Grup üyeleri üzerinde bu durum ele alındığında, grubun etkinliği önemli derecede artacaktır.

Benzer şekilde, bu tür güvende kişiler birbirlerine karşı, birbirlerine güven duyarak özdeşlik hissetmektedirler. Kişilerin, karşısındakinin göreceği veya maruz kalacağı

zarar ve faydayı sanki kendilerinin başına gelmişçesine yaşayacağı düşünceleriyle onun güvenini kıracak bir hamlede bulunmaları hayatın akışına da ters düşecektir (Yanık, 2014).

Yukarıda ele alınan güven türlerine ilave olarak yazında yer alan ve Lane (1998) tarafından yapılmış çalışmada, güven kavramı aşağıda görüldüğü üzere çeşitli ayrımlarda incelenmiştir (Kahya, 2013, ss.124-125).

· Mikro güven: Birey-örgüt arasında meydana gelen güven şekli olup tanımayı (bilmeyi), etkileşim tecrübesini ve aynı sosyal grupta yer almayı dikkate almaktadır.

· Sisteme dayalı güven: Alesina ve Ferrara (2000), kişisel olmayan yani örgütsel ilişki temelindeki güven türü olup otoriteye, sisteme, anayasa gibi yasal düzenlemeye güveni ifade ettiğini belirtmektedirler.

· Kuruma dayalı güven: Bachmann (2003), yasal düzenleme, biçimsel ve toplumsal yapılara olan güveni ifade etmiştir. Kuruma dayalı güvende güven kurumdan kaynaklanırken, sisteme dayalı güvenin kaynağı soyut sistemdeki güvenilirliği dikkate almasıdır.

· Sürece dayalı güven: Rademarks (2000), bu güven türünün zamanla edinilen tecrübeye, yani kişilerin iletişimlerini artırarak birbirini tanımaları ve etkileşimlerine dayandığını ifade etmiştir.

· Özelliklere dayalı güven: Sydow (1998), bir takım demografik (yaş, cinsiyet,

eğitim durumu …) kişisel bilgilerin veya belirli bir sistemin ya da etnik bir toplumun üyesi olmanın sonucunda ortaya çıkan bir güven türü olduğunu belirtmiştir.