• Sonuç bulunamadı

G. Serahsî’nin Vefatı

I. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHAT KAVRAMININ TANIMI

A. Maslahat Kavramının Genel Olarak Tanımı

Maslahat (ةحلصم) kelimesi fesâd ve kötülüğün zıddı; doğruluk, iyilik, hayır, doğru yolda yürümek anlamına gelen salâh ( لاصح ) sözcüğünden türemiş bir mimli mastar olup salâh sözcüğünün anlamını taşımakla beraber iyilik, yarar/menfaat gibi anlamları ifade etmektedir.151 Çoğulu mesâlihtir (حلاصم)152 ve zıddı mefsedettir (ةدسفم).153

Maslahat kelimesinin terim anlamına gelince, klasik Fıkıh Usûlü eserlerinde maslahat kavramının farklı şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Bu tanımlardan ilkine göre maslahat kavramının eksenini ‘‘Kullardan zararı gidermek veya onlara

151 Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed el-Ezherî (ö. 370/980), Tehzîbu’l-Luga, ed-Dâru’l-Mısriyye li’t-Te’lîf ve’t-Terceme, Kâhira (1387/1967), IV/243; Ebû Nasr İsmâ‘îl el-Fârâbî el-Cevherî (ö. 393/1003), es-Sıhâh Tâcu’l-Luga ve Sıhâhu’l-‘Arabiyye, (thk.Ahmed Abdulgafûr ‘Attâr), Dâru’l-‘İlm li’l-Melâyîn, Beyrût 1990, I/383-384; Ebu’l-Kâsim Huseyn b. Muhammed er-Râgıb el-İsfehânî (ö. 425/1034), Mufredâtu Elfâzi’l-Kur’ân, (thk. Safvân ‘Adnân Dâvûdî), Dâru’l-Kalem, Dimeşk 1430/2009, 489-490;

Ebu’l-Fadl Cemâluddîn Muhammed b. Mukrem b. Manzûr el-İfrîkî el-Mısrî (ö. 711/1311),

Lisânu’l-‘Arab, Dâru Sâdır, Beyrût (t.y.), II/516-517; Ahmed b. Muhammed b. ‘Alî Feyyûmî (ö. 770/1368), el-Misbâhu’l-Munîr, Mektebetu Lübnân, Beyrût 1987, 132; Mecduddîn Muhammed b. Ya‘kûb el-Fîrûzâbâdî (ö. 817/1436), el-Kâmûsu’l-Muhît, Muessesetu’r-Risâle, Beyrût 1426/2005, s. 229; Ebu’l-Bekâ Eyyûb b.

Mûsâ el-Huseynî el-Kefevî (ö. 1094/1683), el-Kulliyât Mu‘cem fi’l-Mustalahât ve’l-Furûk el-Lugaviyye, Muessesetu’r-Risâle, Beyrût 1419/1998, s. 560-561; Sa‘îd el-Havrî el-Lübnânî eş-Şertûnî (1847-1912), Akrabu’l-Mevârid fi Fusahi’l-‘Arabiyye ve’ş-Şevârid, Manşûrâtu Mektebeti Âyetillâh ‘Uzmâ el-Mar‘aşî en-Necefî, Îrân 1403/1982, I/656; Ebû Ceyb es-Sa‘dî, el-Kâmûsu’l-Fıkhî Lugaten ve Istılâhan, Dâru’l-Fikr, Dimeşk 1408/1988, s. 215; Erdoğan Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Rağbet, İstanbul 1998, 275.

152 Cevherî, I/384;İbn Manzûr, II/515.

153 Cevherî, II/519; İbn Manzûr, III/335; Feyyûmî, s. 180.

yarar sağlamak’’ şeklindeki anlam oluşturmaktadır.154 Bu tanımın, maslahatın sözlük anlamıyla uygunluk arz ettiği söylenebilir. İkinci tanıma göre maslahat, şer‘in ortaya koyduğu maksatları korumak anlamını ifade etmektedir. Maslahatı bu şekilde tanımlayan İslam hukukçuları arasında Gazâlî (ö. 505/1111),155 Hârizmî (ö.

568/1172),156 Şâtıbî (ö. 790/1388)157 gibi isimleri zikretmek mümkündür. Üçüncü tanıma göre maslahat ve menfaat lezzet/hazz veya sevinç ve onlara götüren yolları ifade etmektedir.158 Dördüncü tanıma göre ise maslahat kavramının yarar ve doğruluğa götüren sebep anlamına geldiği görülmektedir.159 Maslahatın bu tanımının üçüncü tanıma benzediği söylenebilir.

Çağdaş İslam hukukçuları da maslahat kavramını değişik bir şekilde tanımlamaktadırlar. Bu tanımların ilkine göre maslahat kavramı mecâzî ve hakikî anlamda kullanılmaktadır. Mecâzî anlamda kullanılan maslahat yarara götüren sebep, hakikî anlamda kullanılan maslahat ise hayır ve yararlı eylemin gerçekleşmesi neticesinde ortaya çıkması beklenen amacı (müsebbep) ifade etmektedir. Hakikî anlamda kullanılan maslahat lezzet, yarar, hayır ve iyilik kavramlarıyla ifade

154 Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed et-Tusî el-Gazâlî (ö. 505/1111), el-Mustesfâ min ‘İlmi’l-Usûl, el-Mektebetu’l-‘Asriyye, Beyrût 1430/2009, I/313; Fahruddîn Muhammed b. ‘Umar b. el-Huseyn er-Râzî (ö. 606/1209), Mefâtîhu’l-Gayb, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Tahrân (t.y), XXVII/122; Ebû Muhammed

‘Abdullâh b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme (ö. 620/1223), Ravdatu’n-Nâzır ve Cunnetu’l-Munâzır, Muessesetu’r-Rayyân, Beyrût 1419/1997, I/478; Necmuddîn Süleymân b. ‘Abdilkavî et-Tûfî (ö.

716/1316), el-Bulbul fî Usûli’l-Fıkh, (thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 1224/2003, s. 104; Sadruşşerî‘a ‘Ubeydullâh b. Mes‘ûd el-Mahbûbî el-Buhârî (ö. 747/1347), et-Tevdîh li Metni’t-Tenkîh fî Usûli’l-Fıkh, (Teftâzânî’nin şerhiyle birlikte basılmıştır) bkz. Sa’duddîn b. ‘Umar et-Teftâzânî (ö. 793/1391), et-Telvîh ‘ala’l-Tavdîh, (thk. Necîb Mâcidî, Huseyn Mâcid), el-Mektebetu’l-‘Asriyye, Beyrût 1426/2005, II/147-148; Ebû İshâk İbrâhîm b. Mûsâ b. Muhammed eş-Şâtıbî (ö. 790/1388), el-İ‘tisâm, (thk. Selîm b. ‘Îd el-Hilâlî), Dâru İbni ‘Affân, Hubar 1412/1992, II/609.

155 Gazâlî, el-Mustesfâ, I/313.

156 Hârizmî’nin maslahat kavramının bu tanımını Zerkeşî kendi ‘‘el-Bahru’l-Muhît’’ adlı eserinde nakletmektedir. Bkz. Bedruddîn Muhammed b. Bahâdir b. Abdillâh eş-Şâfi‘î ez-Zerkeşî (ö. 794/1414), el-Bahru’l-Muhît fi Usûli’l-Fıkh, Dâru’s-Safva, Gurdaka 1413/1992, VI/76; Ayrıca bkz. Muhammed b. ‘Alî b. Muhammed eş-Şevkânî (ö. 1250/1834), İrşâdu’l-Fuhûl ilâ Tahkîkı’l-Hakk min ‘İlmi’l-Usûl, (thk. Ebû Hafs Sâmî b. el-‘Azy el-Eşerî), Dâru’l-Fadîle, Riyâd 1421/2000, II/990.

157 Şâtıbî, el-Muvâfekât, Dâru İbn ‘Affân, Hubar 1417/1997, III/175.

158 Fahruddîn Muhammed b. ‘Umar b. el-Huseyn er-Râzî (ö. 606/1209), el-Mahsûl fî ‘Ilmi Usûli’l-Fıkh, (thk. Câbir Feyyâd el-‘Alvânî), Muessesetu’r-Risâle, Beyrût 1418/1997, V/133, 157-158; Ebû Muhammed ‘Izzuddîn b. ‘Abdilazîz b. ‘Abdisselâm ed-Dimeşkî (ö. 660/1262), Muhtasaru’l-Fevâid fî Ahkâmi’l-Mekâsıd, (thk. Sâlih b. ‘Abdilazîz b. İbrâhîm ‘Ali Mansûr), Dâru’l-Furkân, Riyâd 1417/1997, s.

109.

159 Tûfî, Risâle fî Ri‘âyeti’l-Maslaha, (thk. Ahmed ‘Abdurrahîm es-Sâyih), Kâhire 14131993, s. 25.

edilmektedir.160 İkinci tanıma göre ister fayda ve hazların elde edilmesiyle isterse zarar ve elemlerin giderilmesiyle olsun, yarar sağlayan her şey maslahat olarak adlandırılmaya uygundur.161 Üçüncü tanıma göre maslahat kavramıyla İslam hukukunun kaynağı/dayanağı olan162 maslahat-ı mürsele’nin kastedildiği anlaşılmaktadır.163 Dördüncü olarak ise maslahat kavramının, hukukun amacını temsil eden bir kavram olarak, hukuka nispet edilen toplumsal düzeni sağlama, toplumsal ihtiyaçları karşılama ve adaleti gerçekleştirme işlevlerinin tümünü içine alacak ölçüde geniş anlamda tanımlandığı görülmektedir.164 Maslahatın beşinci tanımına gelince, maslahatın ‘‘Hedef/gaye ile menfaat arasındaki uyumlu bir durumdur’’ şeklinde tanımlandığını görmekteyiz.165

Gazâlî ve maslahatın tanımında onu takip eden âlimler bir yana bırakılıp klasik ve çağdaş İslam hukukçularının maslahat kavramıyla ilgili yaptıkları tanım ve açıklamalara bakıldığında aralarında birtakım farklılıklar olmakla birlikte maslahat

160 Muhammed Mustafâ eş-Şelebî, Ta‘lîlu’l-Ahkâm, Dâru’n-Nahdati’l-‘Arabiyye, Beyrût 1401/1981, s.

279; Huseyn Hâmid Hassân, Nazariyyetu’l-Maslaha fi’l-Fıkhi’l-İslâmî, Mektebetu’l-Mutenabbî, Kâhira 1981, s. 5. Maslahatı bu şekilde tanımlayan İslam hukukçularının İbn ‘Abdisselâm’ın görüşünü benimsedikleri görülmektedir. Zira İbn ‘Abdisselâm da maslahatları hakîkî ve mecâzî olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Bkz. Ebû Muhammed ‘Izzuddîn b. ‘Abdilazîz b. ‘Abdisselâm ed-Dimeşkî (ö. 660/1262), Kavâ‘ıdu’l-Ahkâm fi Mesâlihi’l-Enâm, Dâru’l-Kalem, Dimeşk 1421/2000, I/18. Gazâlî’nin ‘‘Şifâu’l-Galîl’’ ile ‘‘el-Mustesfâ’’ adlı eserlerinde yer verdiği örnekleri incelemek suretiyle onun maslahat anlayışını araştıran Muhammed Nûr, Gazâlî’nin de esasında maslahat kavramını hakîkî ve mecâzî olmak üzere iki anlamda kullandığı sonucunda varmaktadır. Ancak biz, Şifâu’l-Galîl’de buna rastlayamadık.

Bkz. Zeynulâbidîn el-‘Abd Muhammed Nûr, Re’yu’l-Usûliyyîn fi’l-Mesâlihi’l-Mursele ve’l-İstihsân min haysu’l-Hucciyye, Dâru’l-Buhûs lid-Dirâsâti’l-İslâmiyye ve İhyâi’t-Turâs, Dubay 1425/2004, I/402, 552.

161 Mustafâ Zeyd (ö. 1398/1977), el-Maslaha fi’t-Teşrî‘i’l-İslâmî ve Necmuddîn et-Tûfî, Dâru’l-Yusr, görülmektedir. Buna göre Şâri‘in onayladığı maslahat mu‘tebera/geçerli, onaylamadığı maslahat mulgâ/geçersiz, geçerliliği veya geçersizliğini belirtmediği maslahat ise mürsele/mutlak olarak isimlendirilmektedir. Bkz. Gazâlî, el-Mustesfâ, I/312-313; Râzî, el-Mahsûl, V/71; VI/162-163 vb.;

Seyfuddîn Ebu’l-Hasen ‘Ali b. Muhammed el-Âmidî (ö. 631/1233), el-İhkâm fî Usûli’l-Ahkâm, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 2005/1426, IV/394; Şihâbuddîn Ebû ‘Abbâs Ahmed b. İdrîs el-Karâfî (ö.

684/1285), Şerhu Tenkîhi’l-Fusûl fi’htisâri’l-Mahsûl fi’l-Usûl, Dâru’l-Fikr, Beyrût 1425/2004, s. 350;

Ebu’l-Kâsım Muhammed b. Ahmed b. Cuzeyy el-Kelbî el-Gırnâtî el-Mâlikî (ö. 741/1340), Takrîbu’l-Vusûl ilâ ‘İlmi’l-Usûl, (thk. Muhammed b. Muhammed eş-Şenkîtî), (m.y.), Medîne 1423/2002, s. 406-409; Şâtıbî, el-İ‘tisâm, II/ 609-611; Zerkeşî, V/214-216.

164 Talip Türcan, İslam Hukuk Biliminde Norm-Amaç İlişkisi, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2009, s.

104.

165 Mecîd Humeyd el-‘Anbekî, Eseru’l-Maslaha fî Teşrî‘i’l-Ahkâm beyne’n-Nizâmeyni’l-İslâmî ve’l-İngilîzî, (Bagdât Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bagdâd 1971, s. 20.

kavramının genel hatlarıyla insan ve toplumun yararlarını ifade etmek için kullanılmış olması noktasında birleştikleri görülmektedir. Bu Gazâlî’nin dilinde ‘‘Yaratıkların gâyeleri/mekâsıdı’’166 olarak ifade edilmektedir. Aslında Gazâlî’nin ‘‘Şer‘in ortaya koyduğu maksatları korumak’’ anlamında kullandığı maslahat kavramının, yine onun dilinde ‘‘yaratıkların gâyeleri/mekâsıdı’’ anlamında kullanılan maslahat kavramıyla kesin bir ilişkide bulunduğu söylenebilir. Çünkü o, yaratıklarına yönelik şer‘in amacının onların din, can, akıl, nesil ve mallarını korumak olduğunu ifade ederek167 bu iki kavram arasındaki ilgiyi ortaya koymaktadır.

166 Gazâlî, el-Mustesfâ, I/313.

167 Gazâlî, el-Mustesfâ, I/313.