• Sonuç bulunamadı

B. Serahsî’ye Göre Maslahatın Kaynakları ve Maslahatı Belirleme Yöntemleri

2. Serahsî’ye Göre Maslahatın Nassın İncelenmesiyle Belirlenmesi

Daha önce Şâri‘in tasarruflarını anlayabilmek için bunları ifade eden nass metinlerine başvurmanın zorunlu olduğunun altını çizmiştik.516 Serahsî’nin bu konuda izlediği yola bakıldığında ona göre maslahatın ilk olarak nassın incelenmesiyle elde edildiği görülmektedir. Bu yöntemin ona göre ilk ve en önemli yöntem olduğu söylenebilir. Zira onun görüşlerinde nass-maslahat ifadelerine rastlamak mümkündür.

Nitekim Serahsî, vakitle mukayyed olmayan şer‘î emrin, kul tarafından yerine getirildiği zaman maslahat anlamının gerçekleşeceğini savunmaktadır.517 Yani ona göre Şârî‘ tarafından gelen bir emirde kul (me’mûr) için bir maslahat vardır.518 Ayrıca o

513 Örneğin: Serahsî, Temhîd, I/80; II/56, 61, 62.

514 Serahsî, el-Mebsût, XXII/127.

515 Örneğin bkz. Gazâlî, el-Mustesfâ, I/321; İbn ‘Abdisselâm, el-Muhtasar, s. 120; İbn ‘Abdisselâm, Kavâ‘ıdu’l-Ahkâm, I/13; Şâtıbî, el-Muvâfekât, II/81, 520; III/134 vd.

516 Bkz. Tez metni s. 86-87.

517 Serahsî, Temhîd, I/28.

518 Serahsî, Temhîd, I/77.

nassla belirlenen bir bilgiye uyduğunu ve bunda bir maslahatın bulunduğuna inandığını açıkça ifade etmektedir.519 Serahsî’nin bu genel ifadelerinin dışında onun nass-maslahat ilişkisini açıklayan somut ve detaylı ifadelerine de rastlamak mümkündür. Nitekim Serahsî, nassla sabit kısâs kurumuyla gözetilen hayatın korunması maslahatının, gerçekleştirilmesinin iki şekilde mümkün olacağını ifade etmektedir. Birincisi caydırma yoludur. Yani Serahsî’ye göre eğer öldürme kastını taşıyan birisi, yapacağı suçtan dolayı kısas yoluyla öldürüleceğini bilirse o suçu işlemekten vazgeçecektir. Dolayısıyla bu yol potansiyel ölü ve potansiyel kâtile hayat maslahatını kazandırmaktadır. İkincisi ise, helak sebebinin önüne geçilmesi yoludur. Yani öldürme suçunu işleyen birisi, öldürülen kişinin akrabaları tarafından cezalandırılacağını bilerek korkuya kapılabilmektedir. Bu korkudan kurtulmak için öldürülenin akrabalarını yok etmeyi arzulayabilmektedir. Dolayısıyla şerî‘at, ölünün akrabalarına ölüyü hükmen diriltmek ve kendilerinden suçlunun zararını giderebilmek için suç işleyeni kısas yoluyla öldürmeye müsaade etmektedir.520 Görüldüğü gibi Serahsî burada nass-maslahat ilşkisini ele alıp bu maslahatın gerçekleştirilmesine dair görüşlerini açıklamaktadır.

Serahsî’nin anlayışında maslahatın nassın incelenmesiyle belirlenmesi yönteminde nassların barındırdığı ma‘nâların ele alınması kadar Şâri‘in lafızlarında olan tabirlerin dikkate alınmasının da önemli ve gerekli olduğu görülmektedir. Zira Serahsî’ye göre Şâri‘in lafızları mutlaka hikmetle doludur.521 Burada görüldüğü gibi Serahsî’nin bu ifadesi onun anlayışında Şâri‘in sözleri-maslahat ilişkisi düşüncesinin varlığını bir kez daha desteklemektedir. Buna dayalı olarak Serahsî’ye göre Şâri‘in ifadelerinin maslahatın kaynağını teşkil ettiği söylenebilir. Dolayısıyla bu maslahatları elde etmenin bir yöntemi de Şâri‘in ifadelerini incelemektir.

Serahsî’nin anlayışında nass kapsamına Hz. Peygamber’in Sünnetinin de girdiği söylenebilir. Nass-maslahat ilişkisi açısından bakıldığında bu daha iyi anlaşılmaktadır.

519 Serahsî, el-Mebsût, III/4.

520 Serahsî, el-Mebsût, XXVI/60.

521 Serahsî, el-Mebsût, XXVII/146.

Serahsî’nin maslahatla ilgili verdiği örneklere bakıldığında bunların bazılarının Hz.

Peygamber’in uygulamalarıyla bağlantılı olduğu görülür. Örneğin Hayber savaşı esnasında son kale ahalisi Hz. Peygamber’den barış sözleşmesinin yapılmasını istedikten sonra Ebu’l-Hukayk yahûdî ailesine mensup Kinâne Rebî‘a adlı iki kişi gümüş kap ve birçok malı gizleyerek sözleşme şartlarını ihlal etmişlerdir. Onlar, bu malın nerede olduğunu söylemek istemeyince Hz. Peygamber Zübeyr b. ‘Avvâm’a onların dövülmesini istedi. Buna rağmen bu iki yahûdîden biri olan Kinâne itirafta bulunmak istemedi.522 Serahsî bu durumu açıklayarak Hz. Peygamber’in uygulamasını şu iki ihtimalle temellendirmektedir: Bu olay ya Hz. Peygamber’in işkenceyi yasaklamasından ya önce ya da sonra yaşanmıştır. Sonra ise bu uygulama siyâsete dayalı olarak gerçekleşmiştir.523 Bu meseleyle ilgili Serahsî’nin yaklaşımına bakıldığında, ona göre Hz. Peygamber’in uygulamasının maslahat kaynağı olduğu anlaşılır. Buradaki neyin maslahat olduğunu da Serahsî dile getirmektedir. Ona göre buradaki maslahat doğruyu açıklığa kavuşturmak ve bu tür aldatma eylemini yapma isteğini taşıyan başkalarını da bu aldatmadan caydırmaktır.524 Yani ikinci ihtimal çerçevesinde bu mesele değerlendirildiğinde şu anlamın ortaya çıktığı söylenebilir: Hz.

Peygamber maslahatı gerçekleştirmek adına siyâset yolunu takip etmiş ve işkence yapmama kuralından bir istisna yapmıştır. Serahsî kendi eserlerinde maslahat ve siyâset kavramlarını eşanlamlı kavramlar olarak kullanmış olsa525 da burada siyâset kavramının maslahat kavramından farklı anlamda kullanıldığı kanaatindeyiz. Şöyle ki Serahsî’nin burada siyâset kavramını, maslahata ulaştıran bir araç olarak kullandığı muhtemeldir.

Yani zikri geçen caydırma ve doğruyu bulma maslahatını gerçekleştirmek için uygulanan yol – ki bu genel kuraldan istisna yapmak – siyâset adını taşımaktadır.

Serahsî’nin aynı mantığını Ömer b. el-Hattâb’ın yalan şehâdette bulunan birisinin

522 İbn Şebbeh, II/463-464; Serahsî, Şerh, I/195-197.

523 Serahsî, Şerh, I/197.

524 Serahsî, Şerh, I/197.

525 Bkz. Serahsî, el-Mebsût, X/110.

yüzünü karalamasıyla526 ilgili meselenin açıklanmasında görmemiz mümkündür.527 Aslında Serahsî’nin bu ikinci ihtimali dile getirmesi onun hukuk anlayışı açısından gayet mantıklıdır. Serahsî muhtemelen genel maslahatı özel maslahata tercih etmektedir. Yani bu meselenin bir tarafında devlet ve İslam toplumu, diğer tarafında ise iki kişi vardır. Serahsî, devlet ve dolayısıyla İslam toplumunun büyük para miktarından mahrum edilerek zarar görmesinin dövülmeye mahkum kalan iki kişinin zarar görmesinden daha büyük olduğunu düşünmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Zaten Serahsî’nin hukuk anlayışında yer alan ‘‘Bazen ihtiyaç durumunda özel zararın giderilmesi için katlanılmayan şeylere, yine ihtiyaç durumunda genel zararın giderilmesi için katlanılır’’528 şeklindeki önemli kural bunu gerektirir. Ayrıca Serahsî‘nin büyük zararın küçük zararla giderilebileceği kanaatini taşıdığı görülmektedir.529

3. Serahsî’ye Göre Maslahatın Sahâbe Uygulamasının İncelenmesiyle