• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (İSLAM HUKUKU) ANABİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (İSLAM HUKUKU) ANABİLİM DALI"

Copied!
335
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (İSLAM HUKUKU) ANABİLİM DALI

HANEFÎ HUKUK EKOLÜNDE MASLAHAT ANLAYIŞI (SERAHSÎ ÖRNEĞİ)

Doktora Tezi

Rustem AZAMATOV

Ankara-2018

(2)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (İSLAM HUKUKU) ANABİLİM DALI

HANEFÎ HUKUK EKOLÜNDE MASLAHAT ANLAYIŞI (SERAHSÎ ÖRNEĞİ)

Doktora Tezi

Rustem AZAMATOV

Tez Danışmanı

Prof. Dr. İbrahim ÇALIŞKAN

Ankara-2018

(3)
(4)
(5)

II

İÇİNDEKİLER ... II ÖNSÖZ ... IX KISALTMALAR ... XI

GİRİŞ ... 1

I. İÇERİK VE YÖNTEM ... 1

A. Araştırmanın Amacı ... 1

B. Konunun Önemi ... 2

C. Konunun Sınırlandırılması ... 2

D. Konunun Sunulması ... 3

E. Araştırmada İzlenen Yöntem ... 4

F. Konu İle İlgili Kaynakların Değerlendirilmesi ... 6

II. SERAHSÎ’NİN HAYATI ... 10

A. Serahsî’nin Adı ve Nisbeti ... 10

B. Serahsî’nin Etnik Kimliği ... 11

C. Serahsî’nin Hocaları ve İlmî Kimliği ... 14

D. Serahsî’nin Öğrencileri ... 15

E. Serahsî’nin Eserleri ... 16

F. Serahsî’nin Hapis Hayatı ... 24

G. Serahsî’nin Vefatı ... 32

BİRİNCİ BÖLÜM: SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHAT KAVRAMI, ÇEŞİTLERİ, ÇATIŞMASI VE MASLAHATI BELİRLEME YÖNTEMLERİ ... 34

I. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHAT KAVRAMININ TANIMI ... 34

(6)

III

B. Serahsî’ye Göre Maslahat Kavramı ... 38

1. Giriş ... 38

2. Nasslarda Bulunan Şer‘î Hükümlerin Açıklanması Anlamında Maslahat Kavramı ... 40

3. Yeni Bir Hükmün /İctihâdî Hükümlerin Yorumlanmasında Dayanılacak Huccet/Dayanak Anlamında Maslahat Kavramı ... 42

4. İnsan ve Toplumun Genel İhtiyaçları Anlamında Maslahat Kavramı ... 44

C. Serahsî’nin Maslahat Anlamında Kullandığı Diğer Kavramlar ... 48

1. Fayda ve Menfaat / ةعفنملا و ةدئافلا ... 48

2. Rıfk ve Kolaylık/ ريسيتلا و قفرلا ... 50

3. Hayr/ ريخلا ... 53

4. Siyâset/ ةسايسلا ... 57

5. Nazar/ رظنلا ... 60

6. Zarar, Meşakkat ve Zorluğun Ortadan Kaldırılması/ و ةقشملا و ررضلا عفد جرحلا عفر ... 63

7. ‘Umûmu’l-Belvâ/ يولبلا مومع ... 70

8. Hikmet ve Ma‘nâ/ ينعملا و ةمكحلا ... 73

9. Mekâsıd/ دصاقملا ... 75

D. Değerlendirme ... 77

II. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHATIN ÇEŞİTLERİ ... 78

A. Maslahatın Genel Olarak Çeşitleri ... 78

B. Serahsî’ye Göre Maslahat Çeşitleri ... 81

(7)

IV

2. Serahsî’ye Göre Maslahatın Gerçekleşme Sahası Bakımından Çeşitleri ... 83

3. Serahsî’ye Göre Maslahatın Kapsamı Bakımından Çeşitleri ... 84

4. Serahsî’ye Göre Maslahatın Yapısı Bakımından Çeşitleri ... 85

III. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHATIN KAYNAKLARI VE MASLAHATI BELİRLEME YÖNTEMLERİ ... 86

A. Maslahatın Kaynakları ve Maslahatı Belirleme Yöntemlerine Genel Bakış ... 86

1. Şâri‘in Tasarruflarının İncelenmesi ... 86

a. Emir ve Nehiylerin İncelenmesi ... 87

b. Şer‘î Hükümlerin ‘İlletlerinin İncelenmesi... 89

с. Nass’ta Kullanılan Kelime ve Cümle Yapısının İncelenmesi ... 90

2. Sahâbe Uygulamalarının İncelenmesi ... 91

3. Örf ve ‘Âdetlerin İncelenmesi ... 92

4. İstikrâ ... 95

B. Serahsî’ye Göre Maslahatın Kaynakları ve Maslahatı Belirleme Yöntemleri ... 97

1. Giriş ... 97

2. Serahsî’ye Göre Maslahatın Nassın İncelenmesiyle Belirlenmesi ... 98

3. Serahsî’ye Göre Maslahatın Sahâbe Uygulamasının İncelenmesiyle Belirlenmesi ... 101

4. Serahsî’ye Göre Maslahatın Örfün İncelenmesiyle Belirlenmesi ... 107

5. Serahsî’ye Göre Maslahatın İctihâd Yöntemiyle Belirlenmesi ... 109

IV. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHATLARIN ÇATIŞMASI ... 111

(8)

V

1. Maslahatların Mâhiyeti Açısından Çatışması ... 111

2. Maslahatların Mu‘teberliği Açısından Çatışması ... 114

3. Maslahatların Önemi/Kuvveti Açısından Çatışması ... 114

4. Maslahatların Kapsamı Açısından Çatışması ... 115

5. Maslahatların Gerçekleşme Sahası Açısından Çatışması... 116

B. Serahsî’ye Göre Maslahatların Çatışması ... 116

1. Giriş ... 116

2. Serahsî’ye Göre Maslahatların Mâhiyeti Açısından Çatışması... 116

a. Serahsî’ye Göre Yararın Başka bir Yararla Çatışması ... 117

b. Serahsî’ye Göre Zararın Başka bir Zararla Çatışması ... 118

c. Serahsî’ye Göre Yararın Zararla Çatışması ... 121

3. Serahsî’ye Göre Maslahatların Kapsamı Açısından Çatışması ... 125

İKİNCİ BÖLÜM: FIKIH USÛLÜNÜN TÂLÎ KAYNAKLARINDAN HAREKETLE SERAHSÎ’NİN ANLAYIŞINDA MASLAHAT ... 128

I. SERAHSÎ’YE GÖRE MASLAHATIN DİNDEKİ KONUMU ... 128

A. Maslahat-Din İlişkisine Genel Bakış ... 128

1. Allah’ın Fiillerinin Ta‘lîlini Câiz Görmeyenler ... 129

2. Allah’ın Fiillerinin Ta‘lîlini Câiz Görenler ... 129

B. Serahsî’ye Göre Maslahat-Din İlişkisi ... 131

II. FIKIH USÛLÜNÜN TÂLÎ KAYNAKLARINDAN HAREKETLE SERAHSÎ’NİN ANLAYIŞINDA MASLAHAT ... 133

A. Serahsî’ye Göre Kıyâs ve Maslahat ... 134

(9)

VI

2. ‘İllet-Maslahat İlişkisi Bağlamında Kıyâs-Maslahat İlişkisi ... 138

B. Serahsî’ye Göre İstihsân ve Maslahat ... 147

1. Serahsî’ye Göre İstihsân Kavramının Tanımı ... 148

a. Temhîdu’l-Fusûl fi’l-Usûl adlı eserde Serahsî’ye Göre İstihsân Kavramının İstılâhî Anlamı ... 150

b. el-Mebsût’ta Serahsî’ye Göre İstihsân Kavramının İstılâhî Anlamı ... 153

2. Serahsî’ye Göre İstihsânın Çeşitleri ... 155

a. Nass Sebebiyle Kıyâsın Terk Edilmesi/Nass Sebebiyle İstihsân... 155

b. İcmâ‘ Sebebiyle Kıyâsın Terk Edilmesi/İcmâ‘ Sebebiyle İstihsân ... 164

c. Zarûret Sebebiyle Kıyâsın Terk Edilmesi/Zarûret Sebebiyle İstihsân... 165

d. Gizli Kıyâs Sebebiyle Zâhir Kıyâsın Terk Edilmesi/Kıyâsu’l-İstihsân... 176

3. Serahsî’ye Göre İstihsân-Maslahat İlişkisi ... 177

a. Kıyâsın Terk Edilmesinde Zarûret ve Hâcetin Dikkate Alınması ... 178

b. Kıyâsın Aşırı Derece Kötü Sonuçlara Götürmesi... 180

c. Celî Kıyâsın Terk Edilmesinde Hafî Kıyâsın ‘İlletinin Te’sîr Gücünün Dikkate Alınması ... 181

C. Serahsî’ye Göre Örf ve Maslahat ... 182

D. Serahsî’ye Göre Nesih ve Maslahat ... 188

1. Neshin Anlamı... 188

2. Serahsî’ye Göre Nesih-Maslahat İlişkisinin Temeli ... 189

3. Nesih-Maslahat İlişkisinde Birincil Faktör ... 190

(10)

VII

Koyması Bakımından Maslahat ... 194

F. Serahsî’ye Göre Hîle-i Şer‘iyye ve Maslahat ... 197

1. Hîle Kavramının Anlamı ... 198

2. Hîlenin Çeşitleri ... 200

3. Hîle-Maslahat İlişkisi ... 201

4. Serahsî’nin Anlayışında Hîle Kavramı, Çeşitleri ve Hîlenin Maslahat ile İlişkisi ... 202

a. Serahsî’ye Göre Hîle Kavramının Anlamı ... 202

aa. Vesile/Sebep Anlamında Hîle Kavramı ... 202

bb. Çıkış Yolu Anlamında Hîle Kavramı ... 204

b. Serahsî’ye Göre Hîlenin Çeşitleri ... 205

c. Serahsî’nin Anlayışında Hîle-Maslahat İlişkisi ve Onun Oluşumunu Sağlayan Etken ... 206

D. Serahsî’ye Göre Sedd-i Zerâi‘in Fetva Prensibi Olup Olmaması ... 208

1. Sedd-i Zerâi‘in Anlamı... 208

2. Zerâi‘in Çeşitleri, Hükmü ve Maslahat ile İlişkisi ... 213

3. Serahsî’ye Göre Sedd-i Zerâi‘in Fetva Prensibi Olup Olmaması ... 215

4. Serahsî’ye Göre Sedd-i Zerâi‘-Maslahat İlişkisi ... 220

E. Serahsî’nin Anlayışında Mutlak Maslahat Düşüncesi ... 222

1. Maslahat-ı Mürsele Kavramının Tanımı ... 222

2. Serahsî’nin Usûl Anlayışında Maslahat-ı Mürsele Düşüncesi Var Mıdır? ... 227

(11)

VIII

Dayandırması ... 238

b. Serahsî’ye Göre Maslahatın Devletler Hukuku Hükümlerine Etkisi ... 240

aa. Müslüman Devletinin Gücünün Takviyesi ve Düşman Devletinin Gücünün Zayıflatılması. ... 240

bb. Devlet İçi Asayişin Sağlanması, Fesâd ve Fitnenin Engellenmesi ... 250

cc. Müslüman Toplumunun Zarara Uğramasının Önlenmesi ... 254

dd. Bireyin Zarara Uğramasının Önlenmesi ... 256

c. Serahsî’ye Göre Maslahatın Aile Hukuku Hükümlerine Etkisi ... 261

aa. Çocuk Haklarında Gözetilen Maslahatlar ... 261

bb. Kadın Haklarında Gözetilen Maslahatlar ... 269

SONUÇ ... 274

BİBLİYOGRAFYA ... 278

ÖZET...317

ABSTRACT……….319

(12)

IX

Günümüzde araştırmacıların İslam Hukukunun maslahat ve mekasıd teorisine yönelik ilgilerinin arttığı görülmektedir. Görebildiğimiz kadarıyla, bu alanda yapılan araştırmalarda genel olarak Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine bağlı olan İslam hukukçularının maslahat ve mekasıd anlayışları konu edinilmektedir. Hatta bazı araştırmacıların, Hanefî hukukçularının söz konusu teori ile ilgili görüşlerinin zikredilmeye değer olmadığını ileri sürdükleri görülmektedir. Böyle iddiaların doğru olup olmadığının tespiti için ayrıca araştırma yapmak gerekmektedir. Bu ve diğer bazı faktörler, Şemsü’l-Eimme Ebû Bekr Muhammed b. Ebî Sehl es-Serahsî’nin örneğinde klasik dönem Hanefî hukukçularının maslahat düşüncesini araştırmayı hedefleyen

‘‘Hanefî Hukuk Ekolünde Maslahat Anlayışı (Serahsî Örneği)’’ adı altındaki bir konunun seçiminde etkili olmuştur.

Araştırmayı hedeflediğimiz konu, Hanefî mezhebinin yeniden ele alınıp anlaşılması ve savunulması açısından önemli görülmektedir. Serahsî’nin Temhîdu’l- Fusûl fi’l-Usûl adlı eserinde ele alınan İslam hukukunun tâlî kaynakları arasında maslahat-ı mürsele kavramına ayrıca yer verilmediği, ancak müellifimizin el-Mebsût adlı eseri üzerinde yaptığımız incelemenin maslahat-ı mürsele düşüncesine dayandığını düşündüğümüz örneklerin var olduğunu gösterdiği için danışman hocama bu konuyu danıştıktan sonra müellifimizin anlayışında maslahat-ı mürsele düşüncesinin var olup olmadığını tespit etmeyi merak ettik. Bu bağlamda Serahsî’nin anlayışında maslahat teorisinin tespit edilmesi durumunda müllifimizin maslahatı nasıl anladığını, hangi türlere ayırdığını, maslahatı belirleme yöntemlerinin neler olduğunu, maslahatın hüküm koyma kaynağı olup olamayacığını (yani Serahsî’ye göre maslahat-ı mürselenin delil olup olamayacağını), maslahat teorisi ile Hanefî ekolü hukuk doktrini arasında nasıl bağlantı kurduğunu ortaya koymayı hedefledik. Serahsî’nin anlayışı bağlamında Hanefî

(13)

X araştırmamızın hedeflerinden biri olacaktır.

Eğitim hayatımın zor bir döneminde danışmanlığımı kabul edip beni şereflendiren, hem doktora tezinin konusunun belirlenmesinde hem de tezimin hazırlanması esnasında benden yardımını esirgemeyen, öğrencisi olmakla onur duyduğum saygıdeğer Danışmanım Prof. Dr. İbrahim ÇALIŞKAN Hocam’a teşekkür etmeyi borç bilirim. Tahsil hayatımda kendilerinden istifade ettiğim İslam Hukuku Anabilim Dalı’ndaki tüm hocalarıma ve tez jürisi üyelerine teşekkür ederim. Ayrıca hocalarım konumunda bulunan ve tezimin hazırlanması esnasında benden yardımlarını esirgemeyen Arş. Gör. Dr. Hadi Ensar CEYLAN beye ve tezimin son okumaları zahmetinde bulunan ve tezimin mevcut hale gelmesinde öneri ve değerlendirmeleriyle katkılar yapan Öğr. Gör. Hatice ALSAÇ hanıma şükranlarımı sunarım. Son olarak tezin hazırlanması esnasında beni her zaman destekleyen kıymetli eşim ve aileme teşekkür etmeliyim.

Rustem Azamatov

(14)

XI

AÜİFY: Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Yayınları

b.: bin

bkz.: bakınız

(b.y.): basım yeri yok

çev.: çeviren

DİA: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

DİBY: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını

DÜİFD: Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

EÜSBED: Erciyes Üniversitesi Sosyal Blimler Enstitüsü Dergisi

f.: fıkra

İ‘lâm: İ‘lâmu’l-Muvakkı‘în ‘an Rabbi’l-‘Âlamîn

İşf.: İşraf

K.: Kitâbu...

Ketâib: Ketâibu A‘lâmi’l-Ahyâr min Fukahâi Mezhebi’n-Nu‘mâni’l- Muhtâr

Muctehid: İslam Hukukunda Müctehidin Nasslar Karşısındaki Durumu İle Modern Hukuklarda Hâkimin Kanun Karşısındaki Durumu Arasındaki Bir Mukayese

MÜİFD: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fatülkesi Dergisi

(15)

XII

(m.y.): matbaa yok

ö.: ölüm tarihi

Ravda: Ravdatu’n-Nâzır ve Cunnetu’l-Munâzır

s.: sayfa

Şerh: Şerhu Kitâbi’s-Siyeri’l-Kebîr

Takvîm: Takvîmu’l-Edille fî Usûli’l-Fıkh

TDV: Türkiye Diyanet Vakfı

TDVY: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları

Temhîd: Temhîdu’l-Fusûl fi’l-Usûl

thk.: tahkîk yapan

tsh.: tashîh eden

thr.: tahric yapan

(t.y.): basım tarihi yok

S.: sayı

vr.: varak

vb.: ve benzerleri

vd.: ve devamı

(16)

GİRİŞ

I. İÇERİK VE YÖNTEM

A. ARAŞTIRMANIN AMACI

Bilindiği gibi Serahsî, Hanefî mezhebinin hem metodolojisini hem de hukuk doktrinini delillerle temellendiren büyük bir hukukçudur. Onun büyük bir hacme sahip olan ‘‘el-Mebsût’’ ve ‘‘Temhîdu’l-Fusûl fi’l-Usûl’’ adlı eserleri bunun en önemli göstergesidir. Serahsî’nin ‘‘el-Mebsût’’ adlı eserinde Hanefî mezhebinin otoritelerinin ortaya koyduklarrı doktrinlerini tarafsız ve mevcut meseleleri felsefî bir boyutta ele alıp tahlil edenlerin ilk mümessili durumunda olduğunu söyleyenler bulunmaktadır.1 Biz, Serahsî’nin bu iki eserinin, araştırma konumuzun incelenmesinde temel kaynak teşkil ettiğini ifade etmek isteriz. Serahsî’nin bu iki eserini tümevarım metoduyla inceleyip onun genel olarak maslahat düşüncesini ve özel olarak maslahat-ı mürsele düşüncesinin bulunup bulunmadığını incelemek ilk hedefimiz olacaktır. Bu bağlamda Serahsî’nin maslahat anlayışını araştırma konusunda aşağıda sıralayacağımız soruların cevaplarını tespit etmeye çalışacağız:

- Serahsî’nin hukuk anlayışında maslahat prensibi var mıdır?

- Serahsî maslahat ve maslahat ile ilgili kavramları kullanmış mıdır?

- Serahsî maslahatı nasıl anlamıştır?

- Serahsî maslahatı çeşitlendirmiş midir?

- Serahsî kendi hukuk anlayışında maslahata ne ölçüde yer vermiştir?

- Serahsî maslahatı nasıl belirlemiştir?

1 Bkz. Joseph Schacht, ‘‘Sarahsi’nin Hayatı ve Eserleri Hakkında Bazı Notlar’’ (çev. M. Esad Kılıçer), 900. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle Büyük İslam Hukukçusu Şemsu’l-E’imme es-Serahsî Armağanı, AÜİFY, Ankara Üniverstesi Basımevi, Ankara 1965, LXIII/8-9.

(17)

- Serahsî, ortaya konulan yeni bir hükmün yorumlanmasında mutlak maslahata dayanmış mıdır?

B. KONUNUN ÖNEMİ

Serahsî’nin, klasik dönem Hanefî mezhebinin önemli simalarından olduğu bilinmektedir. O kendisinden sonra değerli hukuk eserleri bırakmıştır. Büyük bir hacme sahip olan ‘‘el-Mebsût’’ adlı eseri, klasik dönem Hanefî hukuk anlayışını ortaya koyan değerli görüş ve ictihadları barındırmaktadır. Bu nedenle böyle bir araştırmanın yapılması, Serahsî’nin maslahat karşısındaki tutumunun tespit edilmesi ve İslam dünyasına tanıtılması açısından önemlidir. Serahsî’nin, İslam dünyasında yapılan bilimsel araştırmaların önemli bir konusu olduğu görülmektedir. Ancak onun maslahat anlayışını ele alan müstakil bir araştırmanın yapıldığına rastlayamadık. Dolayısıyla yapmayı hedeflediğimiz bu araştırma, Serahsî’nin maslahat anlayışını tespit etme bakımından oldukça önemlidir.

C. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI

İslam Fıkhı’na, kul ile Allah, kul ile Allah’ın diğer mahlûkâtı arasında, İslamî kanunlarının yürürlükte olan bir devlet vatandaşlarının kendi aralarında ve bu devletin diğer devletler ile ilişkilerini düzenleyen bir ilim olması açısından baktığımızda Fıkh’ın ilgi alanının oldukça geniş olduğunu anlamaktayız. İslam hukuku ise Fıkıh’tan farklı olarak ibâdet konularını kendi ilgi alanının dışında tutmaktadır. Bu bağlamda doktora tezi olarak seçtiğimiz Serahsî’nin maslahat anlayışını konu edinen bu araştırma ibâdet dışı konularla (mu‘âmelât) sınırlıdır. Bununla birlikte ibadetle ilgili olan, fakat ibadetin özüne değinmeyen konuları maslahat düşüncesi açısından değerlendiren Serahsî’nin

(18)

bazı görüşlerini ele aldık. Dolayısıyla biz, tezimizde Serahsî’nin maslahat anlayışını mu‘âmelât, ceza ve devletler hukuku konuları bağlamında ele aldık.

D. KONUNUN SUNULMASI

Tezimiz Giriş, İki Bölüm, Sonuç ve Bibliyografya’dan oluşmaktadır.

Tezimizin ‘‘Giriş’’ kısmı İçerik ve Yöntem ve Serahsî’nin hayatını anlatan alt başlıklardan oluşmaktadır. Daha önce de zikrettiğimiz gibi Serahsî birçok çalışmada konu edildiği için onun hayatının ayrıntılı olarak incelenmiş olduğu görülmektedir. Bu bağlamda biz, yapılan çalışmaları tekrarlamamak amacıyla klasik tabakat ve mevcût çalışmalardan yararlanmak suretiyle müellifimizin hayatı ile ilgili oldukça sınırlı bilgilere yer vermeye çalıştık. Serahsî’nin hayatına dair vereceğimiz bilgiler dışında onun ilmî kişiliği ile ilgili olan hocaları, öğrencileri ve eserleri gibi hususları da tezimizin ‘‘Giriş’’ kısmında ele aldık.

Tezimizin Birinci Bölümü’nde Serahsî’ye göre maslahat kavramı, çeşitleri, maslahatların çatışması ve maslahatı belirleme yöntemleri gibi konuları ele aldık.

Maslahat daha çok Hanefîler dışındaki İslam hukuk mezhepleri tarafından konu edildiği için Mâlikî, Şâfi‘î ve Hanbelî mezhebi İslam hukukçularının maslahata dair olan görüşlerine de yer vererek araştırmamıza mukâyese boyutunu kazandırmaya çalıştık.

Tezimizin İkinci Bölümü’nde Serahsî’nin anlayışında maslahat ile İslam hukukunun diğer delilleri arasındaki ilişkiyi ele almaya çalıştık. Bu bağlamda maslahatın genel olarak din ile ilişkisini ele aldıktan sonra Fıkıh Usûlünün tâlî kaynaklarından hareketle maslahat düşüncesini araştırdık. Fakat araştırmamız Serahsî’nin maslahat anlayışı üzerinde odaklandığından zikri geçen İslam hukukunun delilleri ile ilgili hucciyet, lehinde ve aleyhindeki görüşler ve etrafında cereyan eden tartışmalar gibi hususları konu dışında bıraktık. Serahsî’nin genel maslahat düşüncesi

(19)

ile ilgili araştırmanın yanında Hanefîler’in dışındaki İslam hukuk mezhepleri doktrininde maslahat-ı mursele düşüncesinin Serahsî’nin anlayışında yer alıp almadığını ele aldık.

Tezimizin Sonuç kısmında araştırma esnasında vardığımız kanaatimizi kaydettik.

E. ARAŞTIRMADA İZLENEN YÖNTEM

Tezimizin sunulmasında izlediğimiz yöntemle ilgili bazı teknik hususlardan bahsetmenin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Bilindiği gibi İslam hukuku diğer bilimler gibi kendine has terminolojiye sahip olan bir bilimdir. Bu bağlamda İslam hukukunun maslahat konusunu araştırdığımız bu tezimizin metninde geçen ilk yerde ilgili terimleri Arapça orijinali ile birlikte italik olarak yazdık. Ancak metnin devamında transkripsiyon alfabesini kullanmadığımız ilgili terimleri Arapça aslını zikretmeden italik olarak yazdık.

Tezimizde, yeri geldikçe atıfta bulunduğumuz âyet ve hadislerin Arapça aslını zikretmeden sadece mealini vermekle yetindik. Tezimizde tüm âyetlerin mealini Elmalılı Hamdi Yazır (1878-1942)’ın ‘‘Hak Dini Kur’ân Dili’’ adlı Kur’ân mealinden aktarık. Hadislerin tercümelerini ise Ankara Üniversitesi Kütüphanesinde bulunan hadis mecmualarının tercümelerinden aktardık. Bununla birlikte tercümelerini aktardığımız âyet ve hadislerin metinlerinin Arapça aslını bulmak suretiyle kaynakçaya dipnotta yer verdik. Kullandığımız hadislerin kaynakçasını cilt ile sayfa numarasını dipnotta zikrettikten sonra parantez içerisinde hadisin bulunduğu kitap ve bab adlarını ve hadis numarasını gösterdik. Serahsî’nin görüşlerinin tercümelerini tırnak içerisinde aktarırken yukarıda zikri geçen ‘‘el-Mebsût’’un tercümesindendoğrudan aktarma yaptık.

(20)

Tezimizde atıfta bulunduğumuz kaynaklara yer verirken dipnotta ilk geçtiği yerde yazarın tam adını, ölüm tarihini, eserin tam adını, basıldığı yayınevi, basım yeri ve tarihini yazdık. Atıfta bulunduğumuz eser bir ciltten fazla ise cilt numaralarını Romen rakamlarıyla, sayfa numaralarını ise normal rakamla yazdık. Bir sonraki dipnotlarda sadece tek eserini kullandığımız yazara atıfta bulunduğumuzda yazarın meşhur adı ile eserin cilt ve sayfa numarasını, birden fazla eserini kullandığımız yazara atıfta bulunduğumuzda ise yazarın meşhur adını, eserin cilt ve sayfa numarasını ve eserinin adını kısaltmak suretiyle italik olarak verdik. Atıfta bulunduğumuz tüm eserleri italik olarak yazdık.

Tezimizde yararlandığımız kaynaklar arasında yer alan ve dijital ortamdan elde ettiğimiz elyazmalarını dipnotta zikrederken parantez içerisinde (dijital ortamda elyazma: [elyazmayı indirdiğimiz] web site) kaydını belirttikten sonra elyazmadaki her varak numaralanmış ise bunu vr. 1 şeklinde verdik. Ancak elyazmadaki varakların her biri numaralanmamış ise sağ taraftaki varakı ‘‘b’’ harfiyle (örnek: vr. 1b), sol taraftaki varakı ‘‘a’’ harfiyle (örnek: vr. 1a) gösterdik.

Tezimizde esas olarak aldığımız Serahsî’nin yazdırdığı ‘‘el-Mebsût’’ adlı eserinin basılmış nüshalarında yer alan İmam Şeybânî (ö. 189/805) ile Serahsî’nin görüşlerinin2 birbirinden ayırt edilmesi için yeri geldikçe Şeybânî’nin ‘‘el-Asl’’ adlı eserinin Katar’da basılan nüshasına başvurduk. Böylece tez metninde yer verdiğimiz Şeybânî’nin görüşlerini belirtirken dipnotta Şeybânî’nin adı geçen eserini ayrıca zikrettik.

2 Şeybânî’nin eserlerindeki uslüp ve mühteva ile Serahsî’nin eserlerindeki üslüpve muhteva arasındaki farklılıkla ilgili değerlendirmeler için bkz. Osman Taştan, ‘‘İctihad Sorunu Üzerine Bir Literatür İncelemesi’’, İslâmiyât, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, Ankara 1998, Sayı 3, s. 83.

(21)

F. KONU İLE İLGİLİ KAYNAKLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Tez konusunun araştırılmasında İmam Serahsî’nin ‘‘el-Mebsût’’ ve ‘‘Temhîdu’l- Fusûl fi’l-Usûl’’ adlı eserleri esas kaynaklarımızı oluşturmaktadır. Bununla birlikte maslahat ilkesinin uygunlanmasına en elverişli olduğunu düşündüğümüz alan Devletler Hukuku olduğundan Serahsî’nin, Şeybânî’nin ‘‘es-Siyeru’l-Kebîr’’ adlı eserine yazdırdığı şerhte yer alan görüşlerinden yararlanabilmemiz için müellifimizin ‘‘Şerhu’s- Siyeri’l-Kebîr’’ adlı eserine de başvurduk. Bunun dışında Serahsî’nin yine Şeybânî’nin

‘‘Ziyâdâtu’z-Ziyâdât’’ adlı eserinin şerhi olan ‘‘en-Nuket’’ adlı eseri de başvurduğumuz kaynaklar arasındadır. Serahsî’nin bir Hanefî İslam hukukçusu olduğunu dikkate alarak kendisinden önceki Hanefî usûlcülerinin görüşlerinden etkilenip etkilenmediğini merak ettiğimizden Cessâs’ın (ö. 370/981) ‘‘el-Fusûl fi’l-Usûl’’ ve Debûsî’nin (ö. 430/1039)

‘‘Takvîmu’l-Edille’’ adlı eserlerine başvurduk.

Serahsî’nin ‘‘el-Mebsût’’ adlı eserinin yararlandığımız baskısında hata ve eksikliklerin var olduğu bilinmektedir. Bu hata ve eksiklik Serahsî’nin bu eserinin Türkçe’ye çevirilmesi esnasında Mustafa Cevat Akşit tarafından tespit edilmiş ve

‘‘İmam Serahsî’nin Kitâbu’l-Mebsût Adlı Eserinin Uluslararası Kaynak Baskılarında Yer Alan Eksik Metinler ve Baskı Hataları’’3 adlı makalesinde izah edilmiştir.

Serahsî’nin ‘‘el-Mebsût’’ adlı eserinin tamamını okuma esnasında zikri geçen makaleyi de okuduk.

Daha önce de zikrettiğimiz gibi maslahat ve mekâsıd konuları genellikle Hanefîler’in dışındaki mezhep usûlcüleri tarafından ele alındığı için bu mezheplere ait kaynaklar araştırmamızın ilgi alanına girmektedir. Bu bağlamda Mâlikîler’den Bâcî’nin (ö. 474/1081) ‘‘İhkâmu’l-Fusûl fî Ahkâmi’l-Usûl’’, Karâfî’nin (ö. 684/1285) Şerhu Tenkîhi’l-Fusûl fi’htisâri’l-Mahsûl fi’l-Usûl’’ ve ‘‘Nefâisu’l-Usûl fî Şerhi’l-Mahsûl’’,

3 Bkz. Mustafa Cevat Akşit, ‘‘İmam Serahsî’nin Kitâbu’l-Mebsût Adlı Eserinin Uluslararası Kaynak Baskılarında Yer Alan Eksik Metinler ve Baskı Hataları’’, Şemsü’l-Eimme Serahsi, (tsh. Ömer Çetinkaya), DİBY, Ankara 2013, ss. 185-240.

(22)

Şâtıbî’nin (ö. 790/1388) ‘‘el-Muvâfekât’’ ve ‘‘el-İ‘tisâm’’ eserleri; Şâfi‘îler’den Şâşî el- Kaffâl’ın (ö. 365/975) ‘‘Mehâsinu’ş-Şerî‘a fi Furû‘i’ş-Şâfi‘iyye: Kitâb fi Mekâsıdi’ş- Şerî‘a,’’, Cuveynî’nin (ö. 478/1085) ‘‘el-Burhân fî Usûli’l-Fıkh’’, Gazâlî’nin (ö.

505/1111) ‘‘el-Mustesfâ min ‘İlmi’l-Usûl’’ ve ‘‘Şifâu’l-Galîl’’, Râzî’nin (ö. 606/1209)

‘‘el-Mahsûl fî ‘Ilmi Usûli’l-Fıkh’’, el-‘İzz b. ‘Abdisselâm’ın (ö. 660/1262) ‘‘Kavâ‘ıdu’l- Ahkâm fi Mesâlihi’l-Enâm’’, Zencânî’nin (ö. 656/1258) ‘‘Tahrîcu’l-Furû‘ ‘ala’l-Usûl’’

eserleri ve Hanbelîler’den Tûfî’nin (ö. 716/1316) ‘‘Risâle fî Ri‘âyeti’l-Maslaha’’, İbn Teymiyye’nin (ö. 768/1366) ‘‘el-Fetâvâ el-Kubrâ’’, İbnu’l-Kayyim’in (ö. 751/1350)

‘‘İ‘lâmu’l-Muvakkı‘în ‘an Rabbi’l-‘Âlamîn’’ ve Murdâvî’nin (ö. 885/1480) ‘‘et-Tahbîr Şerhu’t-Tahrîr fî Usûli’l-Fıkh’’ eserlerine başvurduk. Kaynakça bakımından araştırmamızı bu dört Sunnî mezhebin görüşleriyle sınırladığımızı belirtmek isteriz.

Bununla birlikte araştırmamızda yeri geldikçe Zâhirîler’den İbn Hazm (ö. 456/1064) ile Mu‘tezileler’den Ebu’l-Huseyn el-Basrî’nin (ö. 436/1044) görüşlerine yer verdik.

Hanefîler’in dışındaki İslam hukukçularının görüşleri üzerinde odaklanan maslahat ve mekâsıd konusunda yapılan çağdaş araştırmalarda, Hanefî olmakla birlikte karma/memzûc yöntemle kaleme alan Hanefî İslam hukukçularının görüşlerine yer verildiği görülmektedir. Nitekim maslahat ve mekâsıd konusuna dair yapılan ve bizim de yararlandığımız çağdaş araştırmalar arasında İbn ‘Âşûr’un (ö. 1393/1973)

‘‘Mekâsıdu’ş-Şerî‘ati’l-İslâmiyye’’; Muhammed Şenkîtî’nin (ö. 1393/1973) ‘‘el- Maslahatu’l-Mürsele’’; ‘Allâl el-Fâsî’nin (ö. 1394/1974) ‘‘Mekâsıdu’ş-Şerî‘ati’l- İslâmiyye ve Mekârimuhâ’’; Yûsuf ‘Âlim’in (ö. 1397/1977) ‘‘el-Mekâsıdu’l-‘Âmme li’ş- Şerî‘ati’l-İslâmiyye’’; Mustafâ Zeyd’in (ö. 1398/1977) ‘‘el-Maslaha fi’t-Teşrî‘i’l-İslâmî ve Necmuddîn et-Tûfî’’; Mustafâ Şelebî’nin (ö. 1418/1997) ‘‘Ta‘lîlu’l-Ahkâm’’;

Ramazan el-Bûtî’nin (ö. 1433/2013) ‘‘Davâbitu’l-Maslaha fi’ş-Şerî‘ati’l-İslâmiyye’’;

Huseyn Hâmid’in ‘‘Nazariyyetu’l-Maslaha fi’l-Fıkhi’l-İslâmî’’; ‘Anbekî’nin ‘‘Eseru’l- Maslaha fî Teşrî‘i’l-Ahkâm beyne’n-Nizâmeyni’l-İslâmî ve’l-İngilîzî’’; Bâ Bekr

(23)

Halîfe’nin ‘‘Felsefetu Mekâsıdi’t-Teşrî‘ fi’l-Fıkhi’l-İslâmî’’; Raysûnî’nin

‘‘Nazariyyetu’l-Mekâsıd ‘ınde’l-İmâmi’ş-Şâtıbî’’; Muhammed Yûbî’nin ‘‘Mekâsıdu’ş- Şerî‘ati’l-İslâmiyye ve ‘Alâkatuhâ bi’l-Edilleti’ş-Şer‘iyye’’ ve Muhammed Nûr’un

‘‘Re’yu’l-Usûliyyîn fi’l-Mesâlihi’l-Mürsele ve’l-İstihsân min haysu’l-Hucciyye’’ adlı eserlerini zikretmemiz mümkündür. Türkiye’de ise bu konuda yapılan başlıca araştırmalar şunlardır: Abdulkadir Şener ‘‘İslam Hukukunun Kaynaklarından Kıyâs, İstihsân ve İstıslâh’’; Talip Türcan ‘‘İslam Hukuk Biliminde Norm-Amaç İlişkisi’’;

Ahmet Ünsal ‘‘İslam Hukukunda Fayda İlkesi’’; Ali Pekcan ‘‘İslam Hukukunda Gaye Problemi (Zarûriyyât-Hâciyyât-Tahsîniyyât)’’;Abdurrahman Haçkalı ‘‘İslam Hukuk Tarihinde Gayeci İçtihat Metodunun Gelişimi’’; Ertuğrul Boynukalın ‘‘İslam Hukukunda Gaye Problemi’’; Sâmire Hasanova ‘‘Modernleşme Sürecinde İslam Hukukunda Maslahat Tartışmaları’’. Ayrıca bu konu ile ilgili makale düzeyinde yapılan araştırmalardan da gerek ön okuma esnasında gerek tezimizin yazılım aşamasında yararlandık.

Türkiye’de yapılan çalışmaların bir kısmı genel olarak İslam hukuk bilimindeki maslahat düşüncesi üzerinde odaklanmakla birlikte Hanefîler’in bu konudaki görüşlerine de yer vermektedir. Sadece Hanefîler’in maslahat anlayışını konu edinen araştırmalar arasında şu anda değerli dostum SaidAli Kudaynetov tarafından yapılmakta olan ‘‘İmam Ebû Yûsuf’un İstihsân, Maslahat ve Örf Anlayışı’’ adlı doktora tezi dışında Şükrü Şahin Dügencili’nin ‘‘Ali Haydar Efendi’nin ‘Dürerü’l-Hükkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm’ Adlı eserinde Makâsıd ve Maslahat’’ adlı Yüksek Lisans tezi ve Fatih Avcı’ın ‘‘Mevsılî’nin el-İhtiyâr’ında Maslahat Düşüncesi’’ adlı Yüksek Lisans tezleri bulunmaktadır. Şükrü Şahin Dügenceli tezinde Ali Haydar Efendi’nin Mecelle’ye yaptığı şerhinde genel hukuk kuralları bağlamında maslahat ve mekâsıd konusuna dair görüşlerini incelemektedir. Fatih Avcı ise tezinde genellikle Hanefîler dışındaki İslam hukukçuları tarafından geliştirilen maslahat-mekâsıd teorisini çerçeve

(24)

edinerek/esas alarak Mevsılî’nin el-İhtiyârı’ndaki meseleleri irdelemekte ve söz konusu teori temelinde kurduğu tezinin içeriğinde el-İhtiyâr’da bulunan ilgili örnekleri bolca vermektedir.

(25)

II. SERAHSÎ’NİN HAYATI

Tezimizin konusunu oluşturan büyük Hanefî İslam hukukçusu Serahsî’nin hayatının, ister kendi eserlerinde isterse tabakat eserlerinde kaydedilen bilgiler çerçevesinde birçok araştırmacı tarafından ayrıntılı olarak incelenmiş olduğunu ‘‘Giriş’’

kısmında belirtmiştik. Bununla birlikte biz, tezimizin Giriş kısmında Serahsî’nin hayatını anlatan bir alt başlığa yer vermeyi uygun görmekteyiz.

A. Serahsî’nin Adı ve Nisbeti

Serahsî’nin tam adı eserlerinde kaydedildiğine göre4 Ebû Bekir Muhammed b.

Ebî Sehl [b. Ebi’l-Fadl]5 Şemsüleimme es-Serahsî’dir. Bazı tabakat eserlerinde Serahsî’nin şeceresi6 ‘‘Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl’’ şeklinde geçse de Muhammed Hamidullâh’ın (1908-2002) tespitlerine göre bu yanlıştır. Ayrıca Hamidullâh, İbn Fadlillâh el-‘Umarî (ö. 749/1349)’nin eserinde Serahsî’nin adının

‘‘Hasan b. Ahmed’’ şeklindeki kaydının7 yanlış ve muhtemelen müstensih hatası olduğunu belirtmektedir.8

‘Abdulhayy el-Leknevî (ö. 1303/1886), hayatı hakkında detaylı bilgi bulunmayan Serahsî’nin dünyaya geliş tarihini 400/1010 senesi olarak kaydetmektedir.9 Keykavus zamanında yaşayan ve insanları korkutma ile tanınan bir insan tarafından inşa edilen ve Horasan bölgesindeki (bugunkü Türkmenistan-İran sınırında) Nîsâbûr ile

4 Bkz. Ebû Bekr Muhammed b. Ebî Sehl es-Serahsî (ö. 490/1097), Kitâbu’l-Mebsût, Dâru’l-Ma‘rife, Beyrût 1409/1989, I/2 vd; Serahsî, Temhîdu’l-Fusûl fi’l-Usûl, (thk. Ebu’l-Vefâ el-Efgânî), Dâru’l- Kitâbi’l-‘Arabî, Haydarâbâd 1372, I/9; Serahsî, Şerhu Kitâbi’s-Siyeri’l-Kebîr, (thk. Ebû Abdillah Muhammed Hasan), Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 1997/1417, I/3;

5 Serahsî, el-Mebsût, XI/2.

6 Bkz. 21. dipnot.

7 Bkz. Şihâbuddîn İbn Fadlillâh Ahmed b. Yahyâ el-‘Umarî (ö. 749/1349), Mesâliku’l-Ebsâr fî Memâliki’l-Emsâr, (thk. Kâmil Süleymân el-Cebûrî), Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 2010, VI/80.

8 Muhammed Hamidullâh (1908-2002), ‘‘Serahsî, Şemsüleimme’’, TDV İslam Ansiklopedisi (DİA), TDVY, İstanbul 2009, XXXVI/544.

9 'Abdulhayy b. 'Abdilhalîm el-Leknevî (ö. 1303/1886), Şerhu’l-Hidâye, (thr. Ne’îm EşrafNûr Ahmed), İdâretu’l-Kur’ân ve’l-‘Ulûmi’l-İslâmiyye, Pakistan 1417/1996, I/37. Muhammed Hamidullâh’ın tespitine göre Serahsî’nin aynı senede doğduğuna dair Fakir Muhammed Cehlemî de bilgi vermektedir. Bkz.

Hamidullâh, ‘‘Serahsî, Şemsüleimme’’, XXXVI/544.

(26)

Merv şehirleri arasında bulunan ‘‘Serahs’’10 adındaki eski bir köyde11 doğduğu için12 ‘‘Serahsî’’ nisbesiyle meşhur olan müellifimizin, on yaşındayken(414/1014) Bagdat’a ticaret amaçlı giden babasına refakat ettiği zikredilmektedir.13

B. Serahsî’nin Etnik Kimliği

Serahsî’nin etnik/soy anlamda Türk veya Fars soyundan geldiği ile ilgili tabakât eserlerinde herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Bununla birlikte Hamidullâh, Serahsî’nin Buhâra’da eğitim görmesi, sonra orada ders vermesi, eserlerini Özkent hapishanesinde yazdırması ve hayatının son yıllarını Mergînân’da geçirmesi gibi hususlarının müellifimizin Karahanlılar Devleti âlimleri arasında yer aldığını gösterdiğini belirtmektedir. Hamidullâh, Serahsî’nin eserlerinde yalnız Arapça kullanması dışında, bazı fıkhî meselelerini izah etmek için diğer Orta Asya fakihleri gibi arada bir Arapça terimlerinin Farsça karşılıklarını verdiğine dayanarak müellifimizin İranlı olduğunu göstermeyeceği kanaatindedir. Zira o dönemde Farsça, şehirlerde aydınların kullandığı iki dilden biriydi. Ayrıca Hamidullâh, Serahsî’nin birçok defa bulûğ çağı vb. meseleler münasebetiyle Türkler’den bahsetmesi hususuna dayanarak müellifimizin İranlı olmaktan ziyade Türk olarak kabul edilmesinin daha uygun

10 Bkz. Kuraşî’nin ifade ettiğine göre bu bölge adının ‘‘Serahs’’ olarak telaffuz edilmesi en meşhurdur.

Bkz. Muhyiddîn Ebû Muhammed ‘Abdulkâdir b. Muhammed el-Kuraşî el-Hanefî (ö. 775/1373), el- Cevâhiru’l-Mudıyye fî Tabakâti’l-Hanefiyye, Matba‘atu Meclisi Dâireti’l-Me‘ârifi’l-‘Usmâniyye, Haydarâbâd 1332/1913, II/315; ayrıca bkz. 'Abdulhayy b. 'Abdilhalîm el-Leknevî (ö. 1303/1886), el- Fevâidu’l-Behiyye fî Terâcimi’l-Hanefiyye, Matba‘atu’s-Sa‘âde, Mısır 1324/1905, s. 158.

11 Ebû Sa'd ‘Abdulkerîm b Muhammed b Mansûr et-Temîmî es-Sem‘ânî (ö. 562/11 66), el-Ensâb, (tsh.

‘Abdurrahmân b. Yahyâ el-Mu‘allimî el-Yemânî), Matba‘atu Dâirati’l-Me‘arifi’l-‘Usmâniyye, Haydarâbâd, VII/117; Sem‘ânî’nin ifade ettiğine göre ‘‘Serhas’’ adlandırması ‘‘Surhas’’ olarak da telaffuz edilmektedir; Şihâbuddîn Ebû ‘Abdillâh Yâkût b. ‘Abdillâh el-Hamevî er-Rumî el-Bagdâdî (ö.

626/1229), el-Mu‘cemu’l-Buldân, Dâru Sâdir, Beyrût 1397/1977, III/208. Hamevî ‘‘Serahs’’

adlandırmasının ‘‘Serhas’’ ve ‘‘Serahas’’ olarak okunduğunu fakat birinci şıkkının daha yaygın olduğunu belirtmektedir.

12 Kuraşî, II/315; Ömer NasuhiBilmen (1882-1971), Hukukı İslâmiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Yayınevi, İstanbul 1967, I/456; Hayruddîn ez-Ziriklî (1893-1976), el-A‘lâm, Dâru’l-‘İlm li’l- Melâyîn, Beyrût 1423/2002, V/315; Muhammed Hamidullâh (1908-2002), ‘‘Serahsî’nin Devletler Umumi Hukukundaki Hissesi’’ (çev. Salih Tuğ), 900. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle Büyük İslam Hukukçusu Şemsu’l-E’imme es-Serahsî Armağanı, AÜİFY, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1965, LXIII/16.

13 ‘Abdulhayy Leknevî, Şerhu’l-Hidâye, I/37; Muhammed Hamidullâh, ‘‘Serahsî’nin Devletler Umûmi Hukukundaki Hissesi’’, LXIII/16.

(27)

olacağını ifade etmektedir.14 Hamidullah’ın, Serahsî’nin Karahanlılar Devleti âlimlerinden olduğu15 ve onun Farsça kelimelerini kullanmasının İranlı olduğunu göstermeyeceği ile ilgili görüşü kabul edilmekle beraber müellifimizin Türkler’den bahsetmesine dayanarak onun Türk soyundan gelmesi ikna edici gelmemektedir. Zira Serahsî’nin sadece Türkler’den değil, Hind ve Sind halklarından bahsettiği inkar edilemez bir gerçektir.16 Fakat buna dayanarak Serahsî’nin Hind ve Sind soyundan geldiğini kimse söylememektedir. Serahsî’nin, hayatının önemli bir kısmını Orta Asya Türkleri arasında geçirmiş olmasından kültürel anlamda Türkler’den sayılması muhtemeldir. Fakat etnik/soy anlamda Serahsî’nin İranlı olduğu görülmektedir. Bunun en önemli kanıtlarından birini Serahsî’nin İran bölgesinde doğmuş olmasının dışında onun Farsça ile ilgili ifadeleri oluşturmaktadır. Serahsî, ‘‘el-Mebsût’’ adlı eserinin talâk bahsinde Farsça olan ‘‘هتسه/heste (ayrı, salık, bâin)’’, ‘‘هتسه ينز زا/ez zeni heste (hanımlıktan ayrılmış, salınmış)’’, ‘‘تمتسهب/behestemet (seni saldım, ayırdım)’’, ‘‘ ينز زا تمتسهب/ez zeni behestemet (ben seni hanımlıktan ayırdım)’’ şeklindeki kelimelerinin hangi anlamı ifade ettiği ile ilgili Hanefî imamlarının tartışması bağlamında Farsça’yı kendine nispet etmektedir:

‘‘...Fakat biz deriz ki: Biz kendi dilimizi onlardan daha iyi bilmekteyiz. Gerçekte bize göre/bizim dilimizde bu kelime ister talâka niyet etsin ister niyet etmesin veya ister üç

14 Hamidullâh, ‘‘Serahsî, Şemsüleimme’’, DİA, XXXVI/544. Hamidullâh’ın bu görüşünü benimseyenler arasında Adbullah Yıldız, Abdullah Karaman ve Ahmet Ünsal gibi isimleri zikretmek mümkündür. Bkz.

Abdullah Yıldız, Büyük Türk-İslam Hukuk Bilgini İmam Serahsî’nin Hayatı ve Sünnet Anlayışı, Şanlıurfa 2001, s. 10-11; Abdullah Kahraman, ‘‘İmam Serahsî’nin Hayatı ve Helal Kazanca Dair Bazı Görüşleri’’, Şemsü’l-Eimme Serahsi, (tsh. Ömer Çetinkaya), DİBY, Ankara 2013, s. 29; Ahmet Ünsal, ‘‘İmam Serahsî’nin Hayatı ve Eserleri’’, Ош Мамлекеттик Университети ТЕОЛОГИЯ ФАКУЛЬТЕТИНИН ИЛИМИЙ ЖУРАНЛЫ (Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlmi Jurnali), 12-саны, Oş 2007, s. 91.

15 Serahsî’nin Karahanlılar döneminde yaşaması bunun en açık kanıtlarındandır. Bkz. Ahmet Zeki Velidi Togan (1890-1970), Karahanlılar, Ders Notları, (b.y.) 1966-1967, s. 70-71; Yusuf Ziya Kavakçı, XI. ve XII. Asırlarda Karahanlılar Devrinde Mavara’ al-Nahr İslam Hukukçuları, Sevinç Matbaası, Ankara 1976, s. 56-58.

16 Bkz. Serahsî, el-Mebsût, V/69; X/27; Serahsî, Şerh, II/119.

(28)

talâka niyet etsin ister etmesin bir adet ric‘î talâkı ifade etmektedir. Çünkü bu söz dilimizde, Arap dilindeki talâk gibi boşamada sarih/açık bir sözdür’’17

Serahsî’nin Farsça’yı kendisine nispet etmesi dikkate alınırsa onun etnik anlamda İranlı soyundan gelmiş olma ihtimali kuvvetlenmektedir.

17 Serahsî, el-Mebsût, VI/144. مل وأ قلاطلا يون ءاوس ةيعجر ةقيلطت اندنع ظفللا اذهب عقاولا و مهنم انتغلب فرعأ نحن لوقن انكل و برعلا ناسل يف قلاطلا ةلزنمب حيرص انناسل يف ظفللا اذه نلا وني مل وأ ثلاثلا يون وأ وني

(29)

C. Serahsî’nin Hocaları ve İlmî Kimliği

İbn Kemâl (ö. 940/1534) tarafından Ebû Hanîfe (ö. 150/767), Ebû Yûsuf (ö.

182/798), Şeybânî gibi Hanefî mezhebi imamlarının bulunduğu tabakanın sonraki

‘‘meselede müctehid’’ şeklinde adlandırılan üçüncü tabakada bulunan Ebû Bekr el- Hassâf (ö. 261/875), Ebû Ca‘fer et-Tahâvî (ö. 321/933), Ebu’l-Hasen el-Kerhî (ö.

340/952), Şemsüleimme el-Halvânî (ö. 452/1060),18 Fahrulislâm el-Bezdevî (ö.

482/1089) ve Fahruddîn Kâdîhân (ö. 592/1196) gibi âlimlerle eşit olarak yer aldığı ifade edilen19 Serahsî, zikri geçen Halvânî, Şemsülislâm ‘Alî es-Sa‘dî (ö. 461/1069), Ebû Hafz ‘Umar b. Mansûr el-Bezzâr– bu üç âlimden Serahsî bizzat kendisi bahsetmektedir20 – ve Ebû Bekir el-Vâsıtî gibi o dönem âlimlerinden ilim tahsil etmiştir.21 Serahsî’nin, bir âlim olarak yetişmesinde Halvânî’nin büyük rol oynadığı kuşkusuzdur. Nitekim tabakât yazarlarının belirtiklerine göre zekasıyla parlayan Serahsî

18 Halvânî’nin adı bazı tabakat eserlerinde ‘‘Halvâî’’ olarak geçmektedir. Bkz. Şemsuddîn Muhammed b.

Ahmed b. ‘Usmân ez-Zehebî (ö. 748/1348), Târîhu’l-İslâm ve Vefeyâtu’l-Meşâhîr ve’l-A‘lâm, (thk.

‘Umar ‘Abdusselâm Tedmurî), Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, Beyrût 1415/1994, XXX/398.

19 Şemsuddîn Ahmed b. Kemâl [Kemalpaşazade] (ö. 940/1534), Tabakâtu’l-Hanefiyye, (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Genel Koleksiyonu), vr. 49b.

20 Serahsî, Şerh, I/5.

21 'Umarî, VI/80; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, XXX/398; Kuraşî, II/28;Mecduddîn Muhammed b. Ya‘kûb el- Fîrûzâbâdî (ö. 817/1436), el-Mirkâtu’l-Vefiyye fî Tabakâti’l-Hanefiyye, (dijital ortamda elyazma:

http://www.alukah.net/library/0/87980/), vr. 70a, 102a; Ebu’l-Fidâ Zeynuddîn Kâsim b. Kutlûbugâ (ö.

879/1474), Tâcu’t-Terâcim, (thk. Muhammed Ramadân Yûsuf), Dâru’l-Kalem, Beyrût 1413/1996, s. 234;

İbn Kemâl, vr. 64b; Ahmed b. Mustafâ Tâşköprîzâde (ö. 968/1560), Miftâhu’s-Sa‘âde ve Misbâhu’s- Siyâde fî Mevdû‘âti’l-‘Ulûm, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 1405/1985, II/165-166; ‘Alâuddîn ‘Alî b.

Emrillâh el-Humeydî İbnu’l-Hinnâî/Kınâlîzâde (ö. 979/1572), Tabakâtu’l-Hanefiyye, (thk. Muhyî Hilâl es-Serhân), Matba‘atu Dîvâni’l-Vakfi’s-Sunnî, Bagdâd 1426/2005, II/67-68, 77., Bu eseri tahkik eden es- Serhân, yaptığı bir araştırmasında, Ahmet Neyle tarafından neşredilen ve Tâşköprîzâde’ye nispet edilen

‘‘Tabakâtu’l-Hanefiyye’’ adlı eserin aslında Kınâlîzâde’ye ait olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle biz zikri geçen eserin yazarı olarak Kınâlîzâde’yi göstermeyi uygun gördük. Söz konusu araştırma için bkz. Muhyî Hilâl es-Serhân, ‘‘Tashîhu Hata Kebîr: Kitâbu Tabakâti’l-Fukahâi’l-Mensûb ilâ Tâşköprîzâde huve libni’l-Hinnâî’’, el-Mevrid: Mecelle Turâsiyye Fasliyye, S: 3-4, Dâru’l-Câhiz, Bagdâd 1981, X/483- 497; Mahmûd b Süleymân el-Kefevî (ö. 990/1582), Ketâibu A‘lâmi’l-Ahyâr min Fukahâi Mezhebi’n- Nu‘mâni’l-Muhtâr, (dijital ortamda elyazma: http://www.alukah.net/library/0/110864/), vr. 153a; Ebu’l- Hasen Nûruddîn ‘Alî b. Sultân Muhammed el-Kârî el-Herevî (ö. 1014/1605), el-Esmâru’l-Ceniyye fî Esmâi’l-Hanefiyye, (thk. ‘Abdulmuhsin ‘Abdullâh Ahmed) Merkezu’l-Buhûs ve’d-Dirâsâti’l-İslâmiyye, Bagdâd 1430/2009, II/567; Mustafâ b. ‘Abdillâh Kâtib Çelebî Hâcî Halîfe (ö. 1067/1657), Keşfu’z-Zunûn

‘an Esâmi’l-Kutub ve’l-Funûn, (tsh. Şerefettin Yaltkaya), Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-‘Arabî,Beyrût 1941, II/1925; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 158; Carl Brockelmann (1868-1956), Târîhu’l-Edebi’l-‘Arab, (çev. ‘Abdulhalîm en-Neccâr), Dâru’l-Me‘ârif, Kâhira 1959, VI/290; Komisyon, Mevsû‘atu Tabakâti’l- Fukahâ, (İşf. Ca‘fer es-Sebhânî), Dâru’l-Edvâ, Beyrût 1420/1999, V/265; Tâşköprîzâde, Serahsî’nin hocaları arasında el-Hasîrî’yi zikretmektedir (bkz. Tâşköprîzâde, II/166). Fakat el-Hasîrî’nin aslında Serahsî’nin öğrencisi olduğu dikkate alınırsa Taşköprîzâde’nin eserindeki bu bilginin müstensih hatası olduğu söylenebilir.

(30)

hep hocası Halvânî’nin yanında bulunmuş ve hocasının vefatından sonra onun

‘‘Şemsü’l-Eimme/İmamların Güneşi’’ şeklindeki lakabını tevarüs ederek ilmi anlamda yerine geçmiş ve o dönemin ileri gelen âlimleri arasında yer almıştır. Böylelikle eser telif etmeye ve çağdaş âlimlerle (akrân) munâzara etmeye başlayan Serahsî’nin adı şöhret kazanmıştır.22 Serahsî’nin meselede müctehid tabakasında yer alması dışında kaynaklarda onun ‘‘نونفلا باحصا رابكلا ةمئلاا لوحفلا دحا/büyük imamlardan birisi’’,

‘‘ماما/imâm’’ ‘‘ةملاع/[âllâme] büyük âlim’’, ‘‘ةجح/[huccet]’’, ‘‘ملكتم/[mütekellim] kelâm bilgini’’, ‘‘هيقف/[fakîh] fıkıh bilgini’’, ‘يلوصا/[usûlî] fıkıh usûlü bilgini’’,

‘‘رظانم/[munâzır] cedel ilmi bilgini’’ şeklindeki sıfatlarla anılması23 onun ilmî derecesini vurgulamaktadır.

D. Serahsî’nin Öğrencileri

Tabakât eserlerinin verdiği bilgi doğrultusunda Serahsî’nin öğrencileri arasında Ebû Bekir Muhammed b. İbrâhîm el-Hasîrî; el-Mebsût’u yazıya geçiren Serahsî’nin son öğrencisi24 Ebû ‘Amr ‘Usmân b. ‘Alî b. Muhammed el-Bîkendî; ‘‘el-Hidâye’’ yazarı Mergînânî’nin anne tarafından dedesi olan Ebû Hafs ‘Umar b. Habîb; Şemsüleimme el- Buhârî; es-Sadru’l-Mâzî olarak bilinen ve es-Sadru’ş-Şehîd’in babası olan Burhânuddîn

‘Abdulazîz b. ‘Umar b. Mâze; Kâdıhân’ın dedesi Şemsüleimme Mahmûd b. ‘Abdilazîz el-Uzcendî; Mes‘ûd b. el-Hasen b. el-Huseyn el-Kuşânî; Ruknuddîn Mes‘ûd b. el- Hasen25 ve Şemsüleimme Ebu’l-Fadl Bekir b. Muhammed b. ‘Alî el-Ensârî el-Câbirî ez- Zerencerî26 gibi isimleri zikretmek mümkündür.

22 ‘Umarî, VI/80; Kuraşî, II/28; İbn Kemâl, vr. 64b; Kınâlîzâde, II/74; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s.

158.

23 Kuraşî, II/28; İbn Kemâl, vr. 63a, 64b; Kınâlîzâde, II/74; Tâşköprîzâde, II/166; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 158.

24 Kefevî, Ketâib, vr. 154a; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 158.

25 Zehebî, Târîhu’l-İslâm, XXXV/329-330; Kuraşî, II/29; Fîrûzâbâdî, el-Mirkât, vr. 102a; İbn Kutlûbugâ, s. 234; İbn Kemâl, v. 64b; Kınâlîzâde, II/86, 92-98; Kefevî, Ketâib, vr. 153a; Komisyon, Mevsû‘atu Tabakâti’l-Fukahâ, V/265-266.

26 Ebû ‘Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ahmed b. ‘Usmân ez-Zehebî (ö. 748/1348), el-‘İber fî Haberi men Gaber, (thk. Ebû Hâcir Muhammed es-Sa‘îd b. Besyûnî Zeglûl), Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 1405/1985, II/399; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, XXXV/329-330; XLV/392.

(31)

E. Serahsî’nin Eserleri

Serahsî’nin, yetiştirdiği öğrencileri dışında kaleme aldığı eserlerinin onun ilmi kişiliğinin önemli bir göstergesi olduğu kuşkusuzdur. Serahsî, kendisini bir müellif olarak hapis ve hapis sonrası dönemde göstermektedir. Serahsî’nin, hayatının en zor bir dönemini geçirdiği hapishanede zor şartlar altında kendisini, Hanefî mezhebinde uzman ve derin ilme sahip olan bir âlim olarak dünyaya tanıtan önemli ve büyük hacimli birkaç eserini öğrencilerine yazdırdığını görmekteyiz.

1. Kitâbu’l-Mebsût.27 Serahsî’nin hapisteyken Hanefî mezhebinin temel fıkıh konularına dair kaleme aldığı en önemli eseridir. Serahsî, bu eserinin önsözünde kendisini bu kitabı yazdırmaya teşvik eden sebep olarak zamanında bazı öğrencilerin Fıkıh öğrenmekten çekinmiş olduklarını göstermiştir. Serahsî, bazı öğrencilerin Fıkıh öğrenmekten çekinmelerinin şu üç sebebe dayandığını belirtmektedir: Birinci sebep, öğrencilerin gayret eksikliğidir. Bu nedenle onlar aslında çok geniş olan meselelerin hilâfiyât olanlarıyla yetinmişlerdir. İkincisi, Fıkıh bilimi için hiçbir faydası olmayan varsayımların (ةيدرطلا تاكنلا) bazı hocalar tarfından uzun uzun ele alınmasıdır. Üçüncüsü, bazı mutekellimin âlimlerinin fıkhın manalarını açıklama konusunda felsefî kelimeleri uzun uzun zikretmeleri ve bunları fıkıh terimleriyle karıştırmalarıdır. Öte yandan Serahsî el-Mebsût’u yazdırma sebeplerinden birini onun hapiste olduğu dönemde yalnızlığını gidermek için yardımda bulunan yakın arkadaşlarının kendilerine yazdırma konusundaki talebinin oluşturduğunu ifade etmektedir.28

27 'Umarî, VI/80; Kuraşî, II/28; Fîrûzâbâdî, el-Mirkât, vr. 102a; İbn Kutlûbugâ, s. 234; İbn Kemâl, vr. 63a, 64b; Tâşköprîzâde, II/165; Kınâlîzâde, II/74; Kefevî, Ketâib, vr. 153a; ‘Alî el-Kârî, el-Esmâru’l-Ceniyye, II/566; Kâtib Çelebî, II/1580; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 158; Bağdatlı İsmail Paşa (1839-1920), Hediyyetu’l-‘Ârifîn: Esmâu’l-Muellifîn ve Âsâru’l-Musannıfîn, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-‘Arabî, Beyrût 1955, II/76; Brockelmann, VI/291; Bilmen, I/456; Ebu’l-Vefâ el-Efgânî (ö. 1395/1974), Usûlu’s-Serahsî:

Mukaddime, Dâru’l-Kitâbi’l-‘Arabî, Haydarâbâd 1372, I/7; Ziriklî, V/315; ‘Umar Ridâ Kehhâle, Mu‘cemu’l-Muellifîn: Terâcimu Musannıfi’l-Kutubi’l-‘Arabiyye, Dâru’l-Müsennâ ve Dâru İhyâi’t- Turâsi’l-‘Arabî, Beyrût (t.y.), VIII/267-268; Komisyon, Mevsû‘atu Tabakâti’l-Fukahâ, V/266;

Brockelmann, Serahsî’nin el-Mebsût’un yazdırmasını hapiste başlayıp Fergâna’da tamamladığını belirtmekteyse de (bkz. Brockelmann, VI/291) bu husus Şerhu’s-Siyeri’l-Kebîr adlı eseri için geçerlidir.

28 Serahsî, el-Mebsût, I/4.

(32)

Serahsî’nin hapis hayatını detaylı bir şekilde inceleyen araştırmacıların, Serahsî’nin eserlerinde yer alan bilgilere dayanarak onun el-Mebsût’u yaklaşık 13 yıl içerisinde yazdırdığıneticesine vardıkları görülmektedir.29 Bu sürenin aslını el- Mebsût’ta hicri 466 ile et-Temhîd’de hicri 479 yıllarının zikredilmesi oluşturmaktadır.30 Serahsî’nin el-Mebsût adlı eserinin, aslında el-Hâkim eş-Şehîd el-Mervezî tarafından Şeybânî’nin eserlerinin özeti olan ‘‘el-Muhtasaru’l-Kâfî’’ adlı eserinin açıklaması31 olduğu bilinmektedir. Şunu ifade etmemiz gerekir ki Serahsî’nin ifadelerinden el-Hâkim eş-Şehîd’in el-Muhtasar’ısadece Zâhiru’r-Rivâye olarak adlandırılan eserlerin özeti ile kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu konuda Abdullah Kahraman’ın:

‘‘Ancak Hâkim’in ihtisarı sadece zâhiru’r-rivaye kitaplarıyla sınırlı olmadığı gibi, Serahsî’nin Mebsut adlı şerhi de sadece Hâkim’in ihtisar ettiklerinin şerhi ile sınırlı değildir. Hâkim, zâhiru’r-rivaye kitaplarının dışında, İmam Muhammed’in Kitabu’l-Hiyel ve Ebû Yûsuf’un İhtilafu Ebî Hanîfe ve İbn Ebî Leyla adlı eserlerini ve Ebû Hanîfe’ye nispet edilen Kitâbu’ş-Şurût’u da zâhiru’r-rivaye’den sayılmadıkları halde ihtisar etmiştir.

Serahsî ise Hâkim’in ihtisar ettiği kitapların dışında, İmam Muhammed’in Kitâbu’l-Kesb ve Kitâbu’r-Radâ‘ adlı eserlerini de şerh etmiştir’’

şeklindeki ifadelerine yer vermenin uygun olacağı kanaatindeyiz.32 Joseph Schacht ise Serahsî’nin Temhîdu’l-Fusûl fi’l-Usûl adlı eserinde ‘‘ بتكلا يف حرش ءلامإ يلا يناعد يذلا كلذف ...الله همحر نسحلا نب دمحم اهفنص يتلا/İşte bu, Muhammed b. el-Hasen’in – Allah ona rahmet eylesin – tasnif ettiği kitaplar üzerine şerh yazdırmamı sevk etti...’’ şeklindeki ifadesine33 dayanarak Serahsî’nin bizzat Şeybânî’nin eserleri üzerine şerh yazdığının farkında olduğunu ifade etmektedir.34 Buna dayanarak Serahsî’nin el-Mebsût adlı

29 Bkz. Hamidullâh, ‘‘Serahsî, Şemsüleimme’’, DİA, XXXVI/544; Schacht, s. 7-8.

30 Serahsî, el-Mebsût, XXVII/124; Serahsî, et-Temhîd, I/9.

31 Serahsî, el-Mebsût, I/3.

32 Kahraman, s. 31-32.

33 Serahsî, et-Temhîd, I/10.

34 Schacht, s. 9

(33)

eserinde Hâkim eş-Şehîd’in el-Muhtasar’ını esas alarak Şeybânî’nin kitaplarını şerh ettiği söylenebilir.35

Tabakât yazarlarının, Serahsî’nin hapishanedeyken el-Mebsût adlı eseri başta olmak üzere diğer eserlerini hatırasından ve diğer eserlere başvurmadan yazdırdığı konusunda ihtilâf etmedikleri görülmektedir.36 Bu görüş, Serahsî’nin kendi kitaplarıından mahrum olduğuna dair verdiği ifadelerine37 dayanmaktadır. Bununla birlikte çağdaş araştırmacılar bu görüşü ikna edici bulmamaktadır. Örneğin Hamidullâh, Serahsî’nin, öğrencileri tarafından getirilen kitaplardan veya onların okuyup hocalarına aktardıkları bilgilerden istifade etmesine ihtimal vermektedir.38 Schacht ise Serahsî’nin eserlerinde kullanılan imla’en (ءلاما) tabirinin müellifin hiçbir kitap kullanmadığı anlamına gelmediğini ifade etmektedir. Schacht, bu tabirin kullanılmasının her halde iyi bilinen edebî bir tahrir metodu olduğunu belirtmektedir. Yani bu usulde öğrenciler, hocasının kendilerine imlâ ettiği metni yazarlardı.39 Schacht bu görüşünü, Serahsî’nin hapisten kurtuluktan sonra imlâ etmeye devam ettiği Şerhu’s-Siyeri’l-Kebîr adlı eserinde de aynı yöntemi sürdürmesiyle kanıtlamakta ve Serahsî’nin öğrencilerinin kendisine Hâkim eş-Şehîd’in el-Muhtasar’ını okudukları sonucuna varmaktadır.40 Serahsî’nin hayatını ele alan tabakât yazarlarının verdikleri metin bağlamı, tabakât yazarlarının Serahsî’nin eserlerini ezbere yazdırdığı hususunu onun güçlü bir hafızaya sahip olduğu olgusuyla kanıtladıklarını ima eder gibi görülmektedir. Nitekim onlar Serahsî’nin, kendisine ‘‘İmam Şâfi‘î üçyüz kitapçık ezberlemiştir’’ denildiğinde ‘‘Şâfi‘î, benim bildiklerimin zekatı kadar ezberlemiştir’’ şeklinde cevap verdiğini rivayet etmektedirler. Buna dayanarak Serahsî’nin 12000 kitapçığı ezbere bildiği sonucu ortaya

35 Benimle bu görüşü paylaşan değerli hocam İbrahim Çalışkan’a teşekkür etmeyi borç bilirim.

36 'Umarî, VI/80; İbn Kutlûbugâ, s. 234; İbn Kemâl, vr. 64b; Tâşköprîzâde, II/166; Kınâlîzâde, II/74-75;

Kefevî, Ketâib, vr. 154b; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 158; Brockelmann, VI/291.

37 Bkz. Serahsî, el-Mebsût, XII/108.

38 Bkz. Hamidullâh, ‘‘Serahsî, Şemsüleimme’’, DİA, XXXVI/546.

39 Schacht, s. 11.

40 Schacht, s. 11-12.

(34)

çıkmaktadır.41 Bu rivayetin doğru olduğu kabul edilirse, Serahsî’nin eserlerini ezbere imlâ ettirdiği büyük ihtimalle bir gerçektir. Ayrıca Serahsî’nin, ileride zikredeceğimiz en-Nuket adlı eserinin hâtimesinde ‘‘Büyük İmam Şeyh Şemsüleimme Allah ona rahmet etsin dedi: Bu, Muhammed b. el-Hasen’in Allah ona rahmet etsin Ziyâdâtu’z-Ziyâdât’ta zikredilen ibâre ve işâretleri konusunda derin düşünerek anladığım şeylerden hatırlayabildiğim ve zâhir fıkhın delalet ettiği şeylerdir’’42 demesi tabakât yazarlarının benimsedikleri görüşü43 destekler gibi görülmektedir. Öte yandan Hamidullâh ile Schacht’ın inkar etmediği önemli husus unutulmamalıdır ki, Serahsî kendi kitaplarından gerçekten mahrum bırakılmış durumundaydı. Serahsî bunu ‘‘ و لهلاا نع عونمملا روصحملا عومجملا باتكلا و دلولا/hapsedilmiş ve çoçuklarıından, ailesinden ve derlenmiş kitaplarından uzaklaştırılmıştır’’44 şeklindeki ifadesiyle belirtmektedir. Fakat biz, Serahsî’nin öğrencilerinin kendisine kitap okudukları veya okuduklarını ilettikleri konusunda herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Bununla birlikte Serahsî’nin eserlerinde Hamidullâh ile Schacht’ın benimsedikleri görüşü destekleyen ifadelere rastlamak mümkün gibi görülmektedir. Serahsî’nin, Şeybânî’nin eserlerinden veya onun eserlerinde yer alan bazı meselelerden bahsetmesi buna örnektir.45 Fakat Serahsî’nin kendi eserlerini ezbere yazdırması ile ilgili olan görüş ile arasının uzlaştırılması mümkündür. Buna göre Serahsî’nin, hapishaneye girmeden önce görmüş olduğu Şeybânî’nin eserlerini eberlemiş olması ve hapishanede geçirdiği dönemde bunlara ezbere atıfta bulunmuş

41 'Umarî, VI/80; İbn Kutlûbugâ, s. 234; Tâşköprîzâde, II/165; Kefevî, Ketâib, vr. 154b; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 159.

42 Ebû Bekr Muhammed b. Ebî Sehl es-Serahsî (ö. 490/1097), en-Nuket: Şerhu Ziyâdâti’z-Ziyâdât, (thk.

Ebu’l-Vefâ el-Efgânî), ‘Âlemu’l-Kutub, Beyrût 1406/1986, s. 178.

43 'Umarî, VI/80; İbn Kutlûbugâ, s. 234; Tâşköprîzâde, II/165; Kefevî, Ketâib, vr. 154b; ‘Abdulhayy Leknevî, el-Fevâid, s. 159.

44 Serahsî, el-Mebsût, XII/108.

45 Örneğin:

a. بتكلا نم عضاوم يف اهركذ/[Bunu Şeybânî] eserlerinin birçok yerinde zikretmiştir; Serahsî, el-Mebsût, VII/137.

b. بتكلا يف اهركذي مل بلطلا ةظفل و/ ‘‘Talep’’ sözcüğünü [Şeybânî] eserlerinde zikretmemiştir; Serahsî, el- Mebsût, XIV/117.

c.بتكلا يف ةراود ةلأسم يه و/ Bu, kipatlarda çok sık geçen, bilinen bir meseledir; Serahsî, el-Mebsût, XVIII/181.

d. خسنلا ضعب يف عقو و / Bazı nüshalarda yer almaktadır ki...; Serahsî, el-Mebsût, II/142.

e. ءاملعلا فلاتخا يف يواحطلا ركذ و /Tahavî, ‘‘İhtilâhu’l-‘Ulemâ’’ adlı eserinde şu zikretmektedir...; Serahsî, el- Mebsût, II/144.

(35)

olması muhtemeldir. Özellikle o dönemde zamanımızda olduğu gibi kitap çeşidinin fazla ve kitapların çoğaltılmasının ve ikinci nüshanın elde edilmesinin kolay olmadığı dikkate alınırsa bu daha da iyi anlaşılacaktır. Diğer bir ifadeyle o dönem İslam hukukçularının gördükleri eserleri ezberlemekten başka bir çare bulamadıkları zorunlu gibi gözükmektedir. Buna dayanarak tabakât yazarlarının benimsediği görüşün daha tutarlı olduğunu ifade edebilmekle birlikte Hamidullâh ile Schacht’ın görüşünü temelsiz saymamız mümkün değildir.

Serahsî’nin el-Mebsût’unun, tezimizin araştırılması için esas aldığımız baskısı Beyrût’ta Dâru’l-Ma‘rife yayınevi tarafından 30 cilt halinde basılmış bulunmaktadır.

Halîl el-Meys tarafından fihristi46 hazırlanan bu eserin Türkçe’ye tercümesi Mustafa Cevat Akşit’in editörlüğü altında yapılmış bulunmaktadır. Ayrıca el-Mebsût’un tercüme edilmesi esnasında İstanbul kütüphanelerinde bulunun diğer elyazma nüshalardan faydalanılarak mevcut baskıda tespit edilen eksiklik ve yanlışlıklar ve bunların düzeltilmiş hali Akşit tarafından hazırlanan ‘‘İmam Serahsî’nin Kitâbu’l-Mebsût Adlı Eserinin Uluslararası Kaynak Baskılarında Yer Alan Eksik Metinler ve Baskı Hataları’’47 adlı bir makalesinde izah edilmektedir. Bununla birlikte Serahsî’nin el- Mebsût adlı eserinin Türkçe’ye yapılan tercümesinde çeviri hataları da vardır. Bunun en belirgin örneği nesîe ribâsını ifade eden ‘‘ءاسَن’’ kavramının48 ‘‘kadınlar’’ olarak çevirilmesidir.49

46 Bkz. Halîl el-Meys, Fehârisu’l-Mebsût, Dâru’l-Ma‘rife, Beyrût 1409/1989, XXXI cilt.

47 Bkz. Cevat Akşit, ‘‘İmam Serahsî’nin Kitâbu’l-Mebsût Adlı Eserinin Uluslararası Kaynak Baskılarında Yer Alan Eksik Metinler ve Baskı Hataları’’, Şemsü’l-Eimme Serahsi, (tsh. Ömer Çetinkaya), ss. 185- 240.

48 Serahsî, el-Mebsût, XIII/28.

49 Serahsî, el-Mebsût, (Editör: Mustafa Cevat Akşit), Gümüşev, İstanbûl 2008, XIII/39.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hacim olarak küçük olsa da anlattığı şeyler bakımından geniş bir düşünce ortaya çıkaran 125 Said Halim Paşa’nın eserlerini verirken onları tek tek

Faydacılığı duygular temelinde bir soruşturmaya tabi tuttuğumuzda bu geleneğin antikiteye kadar gittiğini gözlemleriz. 411) ve Gorgias gibi Erken Dönem Sofistlerinin, Doğa

Akde konu olan asıl mal (el-muavvad minh) ile, tazmin yolu ile bu malda meydana getirilen zararın yerine ikame edilen bedel (muavvad) arasında bir benzerlik (mümâsele)

Hutbelerde kullanılan hadislere baktığımızda genel olarak metni kısa hadisler, kaynaklarda olduğu şekliyle verilmiş, metni uzun hadisler ise, ihtisar edilerek

“Kim İslam’da güzel bir uygulama (sünnet) başlatırsa ona hem kendi mükâfatı ve hem de kendisinden sonra o işi devam ettirenlerin mükâfatı, hiçbir şey eksiltilmeksizin

olması, 20 “Ateşte pişen şeyin yenmesinin abdesti gerektireceği” yönünde bir görüşe sahip olduğu izlenimi vermektedir. Yahya rivayetinde olduğu gibi- aynı türden

Bu incelemenin neticesinde şu sonuçlara varılmıştır: Ulaştığımız verilere göre i’tirâziyye cümlesi Arap dilinin grameri açısından i’râptan mahalli olmayan

Bağdat’a gittiğinde de hadisteki dirayetiyle bilinen Ahmed b. Main gibi büyük muhaddisler ve alimler dahi kendisinden hadis dersi almıştır. Hanbel: “Önce Ebû