• Sonuç bulunamadı

C. Serahsî’nin Maslahat Anlamında Kullandığı Diğer Kavramlar

2. Rıfk ve Kolaylık/ ريسيتلا و قفرلا

Serahsî’nin maslahat anlayışıyla ilgili olan diğer bir kavram rıfk kavramıdır.

Rıfk kelimesi/قفر fiilinin mastarı olup sözlükte sertliğin zıddı, esneklik; yumuşak davranmak, fayda sağlamak ve orta yolu tutmak230 gibi anlamları ifade etmektedir.231

Serahsî’nin ifadelerinden rıfk ile maslahat arasında ilişki kurduğunu anlamaktayız. Serahsî, Allah ve kullar arasında olan irâde farklılığını ele alırken Allah’ın kâmil iradeye sahip olduğunun altını çizdikten sonra kulların iradesinin rıfk anlamıyla bağlantılı olduğunu ifade etmektedir:

«Kulun ihtiyarı ise rıfk anlamıyla bağlantılıdır. Bunun anlamı ise şudur: kul kendi isteğiyle kendine bir yarar çeker veya kendinden bir zararı uzaklaştırır».232

Serahsî’nin ifadesinden rıfk kavramının ıstılahî anlamının kulun kendisinden zararı uzaklaştırma ve kendisine yarar sağlama olgusundan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Serahsî’nin bu ifadeyi mutlak olarak zikretmesinden ona göre kulun lehine ve aleyhine uygulanan herhangi bir şer‘î hükmün temelinde rıfk anlamının yattığı söylenebilir. Bu konuda Serahsî’nin Cessâs ve Debûsî’nin (ö. 430/1039) görüşlerinden etkilenmesi muhtemeldir. Zira hem Cessâs hem de Debûsî’nin eserlerinde buna benzer ifadelere rastlamak mümkündür. Örneğin Cessâs, Allah’ın her şeyi mükelleflerin yararına yarattığının herkese belli olduğunu söylemekte233 ve O’nun müslümanlara mubâhât konusunda kendilerine yarar sağlamak ve kendilerinden zararı gidermek için ictihâda dayalı olarak hareket etme yetkisini verdiğini ifade etmektedir. Bu ictihâdî tasarruflara ticaret, yolculuk, tarım, beslenme, tedavi gibi meseleler konu olmaktadır.

Ayrıca Cessâs’a göre Allah’ın bu konularda müslümanlara izin vermesi, bunların

230 İbn Manzûr, X/118; Fîrûzâbâdî, el-Kâmûs, s. 887; Kefevî, el-Kulliyât, s. 482.

231 Örneğin el-‘İzz b. ‘Abdisselâm rıfk kavramını rahmet ve nazar kavramlarıyla beraber zikrederek bunların arasındaki anlam birliğine işaret etmektedir. Bkz: ‘İzz b. ‘Abdisselâm, Kavâ‘idu’l-Ahkâm, II/283.

232 Serahsî, Temhîd, I/123. ( نع عفدي وا هرايتخاب ةعفنم هسفن يلا رجي نا يف كلذ و هب قفرلا ينعم نع كفني لا دبعلل رايتخلاا اماف اررض هسفن)

233 Cessâs, el-Fusûl, II/100.

maslahat olduğunu göstermektedir.234 Debûsî’ye göre ise din ancak güzel olanı getirmek ve çirkin olanı gidermek için gelmiş bulunmaktadır.235 Aynı zamanda Serahsî tarafından rıfk kavramının bu şekilde yapılan tanımının Hanefîler dışındaki usûlcüler tarafından236 yapılan maslahat kavramının tanımıyla anlam bakımından örtüştüğü görülmektedir. Sonuç olarak rıfk ve maslahat kavramları arasındaki sözlü ayrımın bulunması, bunların anlamsal birliğine engel teşkil etmediği söylenebilir. Serahsî’nin rıfk kavramını kullanmakla kendi maslahat anlayışının kavramsal çerçevesini genişlettiği de ayrıca söylenebilir. Öte yandan Serahsî rıfk ve maslahat kavramlarını birbirinin yerinde kullanmakta237 ve insanlar için en uygun olanını seçmek gerektiğini vurgulamaktadır.238 Buna dayalı olarak rıfk kavramının onun maslahat anlayışının önemli bir yönünü oluşturduğu kanaatine varmaktayız.

Serahsî’nin ele aldığı rıfk kavramıyla bağlantılı örnekler tetkike tabi tutulduğunda ifade ettiği anlam bakımından rıfk kavramının maslahat kavramıyla bir paralellik arz ettiği görülmektedir. Buna göre Serahsî rıfk kavramını iki anlamda kullanmaktadır. Bunlardan birincisi ‘‘Nasslarda bulunan şer‘î hükümlerin içerdiği mana/amaç’’ların açıklanmasıdır. Serahsî’nin açıklamalarına göre kitâbet239 ve vekâlet240 gibi şer‘î akitlerin caiz oluşu; şarabın içilmesi ve domuz etinin yenmesinin şeri‘at tarafından yasaklanması;241 zarûret durumunda ise bunların caiz oluşu242 ve kıyâsa aykırı olarak hükmetmenin caiz oluşunun243 sebebi kullara yönelik rıfk

234 Cessâs, el-Fusûl, II/242.

235 Debûsî, Takvîm, s. 53.

236 Örneğin bkz. Gazâlî, el-Mustesfâ, I/312-313; İbn Kudâme, Ravda, I/478; Tûfî, el-Bulbul, s. 104;

Âmidî, IV/394; Şâtıbî, el-İ‘tisâm, II/609.

237 Serahsî, el-Mebsût, III/61; Serahsî, Temhîd, I/36-37;

238 Serahsî, el-Mebsût, XI/25. يلوأ هب ذخلأف سانلاب قفرأ ناك ام و

239 Serahsî, el-Mebsût, VIII/4, 5, 6, 26, 44; XII/126; XIII/126.

240 Serahsî, el-Mebsût, XIX/39;

241 Serahsî, el-Mebsût, XXIV/48.

242 Serahsî, el-Mebsût, XXIV/48;

243 Serahsî, el-Mebsût, VII/210, 215; Rıfk kavramıyla ilgili olan örnekler için bkz: Serahsî, el-Mebsût, VII/229; XIX/52; XXII/67.

sağlamaktır.244 İkincisi ise yeni bir hükmün açıklanmasında dayanılacak huccet/kaynak anlamında rıfk kavramıdır. Serahsî, Hanefî imamlarının yaptıkları bir çok ictihâdı rıfk anlamıyla gerekçelendirmektedir. Özgürlüğe kavuşmayı temenni eden kölelere245 ve ticâretle uğraşan kimselere246 tanınan kolaylık ve musamaha buna açık bir örnek oluşturmaktadır.

Serahsî, maslahat kavramında olduğu gibi rıfk kavramını kullanırken de kavramın içeriğini bazen açıklamakta, bazen ise açıklamamaktadır. Serahsî’nin rıfk kavramını ‘‘Kolaylık’’, ‘‘Yarar sağlama’’ ve ‘‘Zorluğun ortadan kaldırılması’’247 manasında kullandığı görülmektedir. Zikri geçen örnekte görüldüğü gibi Serahsî rıfk kavramını köleye yarar sağlamak, kendisine borç olarak kalan bedellerden az olanını ödemeye imkan tanımak için kullanmaktadır. Bu bağlamda akla şöyle bir sorunun gelmesi muhtemeldir: Kendisiyle kitâbet akdi yapılan câriye ve çocuğu bedellerin az olanını ödedikleri takdirde mevla, kendisine daha az miktar paranın ödenmesiyle zarar görmeyecek mi? Bu soruya şöyle cevap verilebilir: Serahsî kendi eserlerinde bir insanın özgürlüğe kavuşmasının hükmen hayat, kölelik statüsünde kalmasının ise hükmen telef olduğunu vurgulamaktadır.248 Öte yandan Serahsî, kölenin özgürlüğe kavuşmasını bir menfaat olarak değerlendirmektedir.249 Burada hayatın bir avantaj ve maslahat,

244 Bu anlamda kullanılan rıfk kavramıyla ilgili diğer örnekler için bkz: Serahsî, Temhîd, I/36-37; Serahsî, el-Mebsût, III/61.

245 Serahsî, el-Mebsût, VII/229. Serahsî’nin belirttiğine göre mükâteb bir köle, kendisinden çocuğu olmayan eşini satın alıp onunla kitâbet sözleşmesini yaptıktan sonra çocukları doğsa onlar bu kitâbet sözleşmesi kapsamına girerler. Bu mükâteb köle, kitâbet sözleşmesi borcunu ödemek için yeterli miktarda para bırakmadan ölürse onun eşi ve çocukları seçme hakkına sahip olurlar. Özgürlüğe kavuşmak için isterlerse ölenin (eş ve babanın) borcunu ödemek için çalışırlar, isterlerse annenin ödemesi gereken borcunu ödemek için çalışırlar. Söz konusu iki borcun hangisi daha az ise, onu ödemek için çalışırlar.

Çünkü kölenin iki şeyin arasında seçme hakkına sahip olabilmesi bunlardan birisinde kendisi için yumuşaklık/kolaylık anlamının bulunmasıyladır. Yumuşaklık/kolaylık anlamı ise çok olanı değil, az olanı seçmekle gerçekleşir.

246 Serahsî, el-Mebsût, XXIII/15. Tarla ürünü (ta‘am) karşılığında toprağın kiraya verilip verilmemesi ile ilgili olan mesele Mâlikî ile Hanefî ekölleri arasında tartışma konusu olmuştur. Mâlikîlere göre böyle bir akit geçersizdir, ancak Serahsî, Hanefîlerin ta‘am karşılığında toprağın kiraya verilebileceği görüşünü benimsemektedir. Serahsî’ye göre bu görüşün temelinde tâcirin durumunu dikkate alma, ona yumuşak davranma ve kolaylık tanıma düşünceleri yatmaktadır. Mâlikîlere ait görüş için bkz: Sehnûn b. Sa‘îd et-Tenûhî (ö. 240/854), el-Mudevvenetu’l-Kubrâ, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrût 1415/1994, III/547-548.

247 Serahsî, el-Mebsût, 3/61.

248 Serahsî, el-Mebsût, VIII/88; XII/107; XX/32; XXVI/47, 129; XXVII/96; XXX/38.

249 Serahsî, el-Mebsût, VIII/10.

köleliğin ise bir zarar çeşidi olduğunu tahmin etmek yerinde olacaktır. Serahsî’nin açıklamalarına göre hayat olarak isimlendirilen özgürlük insana, onun en önemli ayrıcalığı olan mal sahibi olma niteliğini kazandırmaktadır.250 Serahsî’ye göre bir köleden mal olma zararını giderip ona mal sahibi olma niteliğini kazandırmak kendisine yönelik maslahat sağlamak anlamına gelmektedir. Ayrıca Serahsî’nin bu mantığına dayanarak şu husus ifade edilebilir: Burada müellifimizin hayat hakkına öncelik tanıması, ona göre bu tür maslahatın parayı elde etme maslahatından daha üstün olduğunu göstermektedir. Bu görüş Serahsî’nin ‘‘Çünkü canın korunması, malın korunmasından daha az önemli değildir’’251 şeklindeki yorumuyla desteklenebilir. Yine bu örnek bizi, Serahsî’nin kullandığı rıfk kavramının, bu meselenin çözümünde gözetilen maslahat düşüncesinin bir belirtisi olduğu kanaatine sevk etmektedir. Çünkü özgürlüğe kavuşmak arzusunda bulunan köleye yapılan anlayış ve hoşgörü rıfk, maslahat veya menfaat olarak isimlendirilmiş olsa dahi bu, işin özünü değiştirmemektedir. Sonuç itibarıyla köle, insanın en önemli maslahat ve ayrıcalığı olan özgür hayat hakkını elde etmiş olmaktadır.