• Sonuç bulunamadı

Mikrofinans ve İslami Finans Arasındaki Benzerlikler

BÖLÜM 2: İSLAMİ MİKROFİNANS

2.2. Mikrofinans ve İslami Finans Arasındaki Benzerlikler

Modern anlamda İslami finansın başlangıcı 1960’lı yıllara dayanmaktadır. Mısır’da 1963 yılında Ahmed En-Neccar tarafından kurulan Mit Ghamr Tasarruf Bankası (MGTB) modern anlamda ilk İslami banka olarak kabul edilmektedir. Kırsal kesimde ve dar kapsamlı bir bölgede uygulanmakla birlikte, İslami prensiplere dayalı olarak bankacılık faaliyeti yapılabileceğini göstermesi açısından çok önemli bir görev ifa etmiştir. 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizi ile birlikte başta Körfez ülkeleri olmak üzere petrol ihracatçısı ülkelerde büyük bir sermaye birikimi oluşmuştur. Bu durum yeni ticari İslami bankaların kurulmasını tetiklemiştir. İslami bankacılık tarihindeki en önemli gelişme ise 1975 yılında kurulan İslam Kalkınma Bankası (İKB)’dır (Iqbal ve Molyneux, 2005, s. 37). İKB’nin maddi ve teknik destekleri ile dünyanın birçok ülkesinde yeni İslami bankalar kurulmuştur. Sonraki yıllarda İslami bankalar gösterdikleri hızlı büyüme ve finansal performansları ile kendilerini ispatlamışlar ve İslami finansın kapsamı daha da genişlemiştir. İslami sermaye piyasaları, tekâfül, İslami varlık yönetimi gibi yeni alanlar ortaya çıkmıştır. 2015 yılsonu itibariyle

95

İslami finansın büyüklüğü 2,1 trilyon dolara ulaşmış olup bunun 1,6 trilyon dolarını (%75) ise İslami bankacılık oluşturmaktadır (GFIR, 2016).

İslami finansa yönelik artan ilginin nedenlerinden biri 2008 yılında yaşanan ve hâlâ etkileri devam eden küresel krizdir. Krize neden olarak finansal kuruluşların aşırı kâr etme güdüsü ile çok riskli varlıklara yatırım yapmaları gösterilmektedir. Bunun üzerinden sisteme yönelik ciddi eleştiriler yapılmıştır. Yeni düzenlemeler ile (örneğin BASEL III) aşırı risk alma ve karmaşık türev ürünlerden kaynaklı sorunların önüne geçilmesi hedeflenmiştir. İslami finans ise– uygulamaya yönelik birçok eleştiri olmasına rağmen- çok karmaşık türev enstrümanları kullanmamakta, varlığa dayalı, risk ve kâr-zarar paylaşımı esası üzerine faaliyet göstermektedir.

Her ne kadar İslami finans -özellikle İslami bankalar- finansal açıdan dikkat çekici bir başarı göstermiş olsalar da bu kuruluşların kendilerinden beklenen toplumsal faydayı sağlama noktasında önemli eksiklikleri bulunmaktadır. Bu nedenle, mikrofinansla arasındaki benzeliklerden bahsederken ifade edilen bazı özellikler “ideal” İslami bankacılık uygulamalarında olup, şu anda eksik bulunan hususlardır. Örneğin ideal olan kredi verilirken müşterinin kredibilitesinden ziyade bireyin/projenin verimliliğine bakılması iken şu an çoğu İslami bankada tersine bir durum söz konusudur. Zaten araştırmanın bir temel amacını da İslami mikrofinans yoluyla pratiğin ideale yaklaştırılması oluşturmaktadır.

İslami finans ile mikrofinansın ortaya çıkış tarihleri benzerlik göstermektedir. İki girişim de devlet öncülüğündeki kalkınma programlarının yoksullukla mücadelede başarısız olduğu 1960’lı yıllarda devlet dışı girişimler olarak ortaya çıkmıştır. Mısır’daki MGTB sosyal bir banka misyonu görmüştür. Bulunduğu bölgedeki yoksul halkın küçük tasarruflar yapmasını teşvik etmeyi hedeflemiştir. Tasarruflar sonucunda elde edilen fonun finansman olarak kullandırılması ve kâr-zarar prensibine göre fon sahiplerine getiri sağlanmasına dayanmaktadır. Mikrofinans ile oldukça benzer bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte İslami bankaların dünya genelinde yayılmaya başlaması, mikrokredinin ortaya çıkışıyla benzer tarihlere rastlamaktadır. İslami bankacılık ve mikrofinans kavramları birbirlerinden bağımsız olarak 1970’li yıllarda ortaya çıkmıştır (Ahmed, 2004a, s. 118; Farooq, 2009, s. 54).

96

MGTB’nin sosyal yönü mikrofinans ile benzerlik gösterirken daha sonra kurulan İslami bankalar ticari kaygıları öne çıkarmıştır. Yoksullara finansman sağlanması konusunda Gramen Bank’ın kurulmasından ve konvansiyonel mikrofinansın ilerlemesinden uzun süre sonra İslami finansal kuruluşlar yoksullara yönelik İslami mikrofinans hizmeti sunmaya başlamışlardır (Farooq, 2009, s. 54).

Finansal sistemde asimetrik bilgiden kaynaklı ters seçim ve ahlaki tehlike yüksektir. Bunun sonucunda aracılık maliyetleri artmakta, bazen piyasaların çökmesi bile söz konusu olabilmektedir (Akerlof, 1970). Konvansiyonel bankalar asimetrik bilgi problemini azaltmak için kredi müşterilerinde iki hususa dikkat etmektedirler. Birincisinde banka kişinin güvenilirliğine, itibarına bakmaktadır. Bunu da geçmiş ödemelerini inceleyerek tespit etmektedir (Diamond, 1991). Diğer yandan herhangi bir geri ödenmeme durumuna karşı banka kendisini güvenceye almak için teminat durumunu incelemektedir (Dusuki, 2008, s. 50). Bu iki durumun sağlanması halinde, yani kişinin yüksek repütasyona, kredibiliteye ve yeterli teminata sahip olması durumunda, banka tarafından faizli kredi verilmektedir. Fakat, İslami bankacılık ve mikrofinansın değerlendirme kriterleri ikinci durum için farklıdır. Bu iki sistemde kişilerin kredibilitesi ile birlikte işin fizibilitesi, verimliliği, kişilerin kabiliyetleri de değerlendirilmektedir (Sultan, 2012, s. 50). Teminatı bulunmayan insanlar da sosyal ve beşerî sermayeleri ve kendilerine duyulan güven nedeniyle finansman temin edebilmektedir. İslami finansta kişinin tecrübesi, karakteri gibi soyut özelliklerine göre finansman sağlanmaktadır (Dhumale ve Sapcanin, 1998, s. 13). Teminatı olsun ya da olmasın tüm müşterilere eşit bakılmaktadır (Ferro, 2005, s. 2). Bu durum, herkese finansman sağlanacağı anlamına gelmemekle birlikte, ilk etapta teminatsızlık nedeni ile insanların geri çevrilmemesini, fırsat tanınmasını içermektedir.

İslami finans ve mikrofinansın benzer özelliklerinden biri de ikisinin de finansal içerme ve girişimcilik esaslarına dayanmalarıdır; toplumun refahını ve kalkınmasını hedeflemektedirler (Ferro, 2005, s. 2; Obaidullah ve Khan, 2008, s. 6). İkisi de sosyoekonomik adalete ve yoksul kesimi desteklemeye vurgu yapmaktadır (Askari ve diğerleri, 2008, s. 197). İslami bankaların müşterilerinin tamamı olmasa da büyük çoğunluğu faiz hassasiyeti nedeniyle diğer bankalardan uzak duran insanlardır. Bu nedenle İslami finans sayesinde önemli bir kesim

97

finansal sisteme dâhil (finansal katılım) olmaktadır. Diğer yandan MFK’lar, özellikleri nedeniyle (teminatlarının olmaması vb.) mevcut finansal sisteme dâhil olamayan yoksul kesime finansal hizmet sunmaktadır. Böylece finansal katılıma katkı sağlamaktadır. Bunun yanında, İslami MFK’lar iki kesimi (faize hassas ve yoksul) de finansal sisteme entegre etmektedir. Kişiden ziyade finansman sağlanacak işe baktıklarından, girişimcilik konusunda da benzer özellik taşımaktadırlar. İslami bankacılıktaki mudârebeye dayalı finansman metodu bu anlamda girişimciliği destekleyen bir yöntemdir.

Mikrofinansta ve İslami finansta da manevi sorumluluk önemlidir. İslami finansta kişi/şirket dinin yüklediği sorumlulukların ve cezaların da farkında olmalıdır. Kredi aldığında zamanında geri ödemeli, karşı tarafa zulm etmemelidir. Müşteri, zamanında ödemek için üzerinde manevi baskı hissetmelidir. Sadece borçlu değil, fon sahibi İslami banka da İslami kurallarla bağlanmıştır. Bu durum sistemin sağlıklı bir şekilde sürmesinde etkili olmaktadır. Diğer yandan mikrofinanstaki gruba dayalı finansman modeli, grup üyeleri arasında manevi destek ve baskının oluşmasını sağlamaktadır. Bu da İslami bankacıkta olduğu gibi gözetim maliyetlerini düşürmektedir (Suzuki ve diğerleri, 2013, 423). Örneğin, Bank Endonezya tarafından yapılan bir çalışma maneviyatın kişilerin borçlarına sadık olmasında etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmada mikrofinans müşterileri 3 gruba ayrılmıştır: i) sadece finansal yardım alanlar; ii) finansal ve teknik yardım alanlar ve iii) finansal ve teknik yardımın yanında manevi bir yaklaşım da sağlananlar. Buna göre üçüncü grup diğerlerinden daha iyi bir finansal başarı göstermiştir ve bu durum manevi bir yaklaşımın önemini ortaya koymuştur (Obaidullah ve Khan, 2008, s. 29).

İslami bankacılıktaki borç verme ve borç alma işlemlerine yönelik dışarıdan denetim ve gözetim önemli bir rol oynar. Örneğin, İslami Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI) gibi fıkha uygunluğu denetleyen kurumlar İslami bankanın ve müşterilerin caiz olmayan ve etik dışı işlemler yapmalarını engellerler. Mikrofinansta da özellikle donörler, yapılan işlemleri denetlemektedir; hedeflenen amaçlara uygun faaliyet gösterilip gösterilmediği ile ilgilenmektedirler (Suzuki ve diğerleri, 2013, 423). Sonuç olarak İslami finans ve mikrofinansın birçok ortak noktası bulunmaktadır. Her ikisi de girişimciliğe, riskin paylaşımına, fırsat eşitliğine, yoksulların da finansal imkânlara erişmesine, finansal

98

katılıma ve kalkınmaya vurgu yapmaktadır (Obaidullah, 2008a, s. 10). İslami mikrofinans bu yönden, mikrofinans ile “ideal” İslami bankacılığın yakınsamasıdır (Abbas ve Shirazi, 2015).