• Sonuç bulunamadı

Konvansiyonel Mikrofinansa Yönelik Eleştiriler

BÖLÜM 1: MİKROFİNANS

1.11. Konvansiyonel Mikrofinansa Yönelik Eleştiriler

2006 yılında Muhammed Yunus ve Grameen Bank’ın Nobel ödülüne layık görülmesi mikrofinansa yönelik en önemli takdirlerden biridir. Ayrıca mikrofinansa yönelik birçok pozitif çalışma24 literatürde mevcuttur. Olumlu yaklaşımların yanında konvansiyonel mikrofinansa yönelik ciddi eleştirel çalışmalar25 da yapılmaktadır. Mikrofinansa yönelik eleştiriler genellikle şu başlıklar altında toplanmaktadır:

Asimetrik Bilgi Problemi: Mikrofinansın hedef kitlesinin büyük çoğunluğunu kadınlar

oluşturmaktadır. Örneğin Grameen Bank’ın müşterilerinin %97’si kadındır (Grameen Bank, 2016). Fakat krediyi alan ile kullanan bazı durumlarda farklılık göstermektedir (Johnson ve Rogaly, 1997, s. 38). Kadınlara sağlanan fon ailenin erkek üyeleri tarafından kullanılmakta ve kontrol edilmektedir (Ahmed, 2002, s. 33). Goetz ve Gupta (1996, s. 49) Bangladeş’teki mikrokredi müşterileri ile yaptıkları ankette kadınların aldıkları krediler üzerindeki kontrol derecelerini şu şekilde bulmuştur: %17,8’i tam, %19,4’ü önemli derecede, %24,1’i kısmi, %17,0’si çok az, %21,7’sinin ise hiçbir kontrolü bulunmamaktadır. Bununla birlikte gelir getirici faaliyetler için verilen krediler başka amaçlar için de kullanılmaktadır. Rahman (1999, s. 75) mikrokredi müşterilerine yönelik yaptığı çalışmada, kadınlara verilen kredilerin %60,0’ının eşleri tarafından kullanıldığı ve toplam kredinin %78,0’inin farklı amaçlara harcandığını tespit etmiştir.

Ekonomik Açıdan Sürdürülebilirlik Problemi: Mikrofinans ile küçük miktarlarda

kredinin çok sayıda kişiye kullandırılması amaçlanmaktadır. Bu durum ekonomik olarak yapılan işin verimliliği üzerinde soru işaretlerine neden olmaktadır (Ahmed, 2002, s. 34). Fonlar kullandırılırken kredi başına yüksek maliyetlere katlanılması gerekmektedir. Bu nedenle mikrofinansa yönelik getirilen eleştirilerden diğeri MFK’ların, kredi başına düşen yönetim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle ekonomik açıdan uygulanabilir

24 Destekleyici çalışmalardan bazıları: Bornstein (2005), Hashemi ve diğerleri (1996), Wahid (1994)

25 Eleştirel çalışmalardan bazıları: Sherratt (2016), Bateman ve Chang (2009, 2012), Rahman (1999), Karnani (2007), Levin (2012). Akademik çalışmaların yanında mikrofinansı eleştiren bir belgesel (Heinemann, 2011) de çekilmiştir.

51

bulunmadıklarıdır. Ticari bankaların da mikrofinanstan uzak durmalarında etkili olan sebeplerden biri budur. Birçok MFK faaliyetlerine devam edebilmek için ilk etapta (devlet, ana sermayedar, banka gibi aktörler tarafından) sübvanse edilmeye ihtiyaç duymaktadır (Hailey, 2009, s. 9). Yapılan bir çalışmaya göre MFK’ların %5’inden daha azı kendi maliyetlerini karşılayabilmektedir (United Nations Capital Development Fund, 2006, s. 112).

Yatırımların Getirilerinin Düşük Olması: Bazen verilen krediler verimliliği düşük

yatırımlara yönlendirilebilmektedir. Bazı çalışmalar (Rahman ve Khandker, 1994, s. 60) mikrokredinin hedef kitlesinin çoğunluğunu oluşturan kadınlara, verilen finansmanın görece düşük verimliliğe sahip faaliyetlerde bulundukları için getirisinin az olduğunu ortaya koymuştur.

Yüksek Kredi Faizleri: MFK’lara yönelik yapılan eleştirilerden diğer biri de kredi

faizlerinin diğer finansal kuruluşlarla karşılaştırıldığında yüksek oluşudur. Buna yönelik yapılan savunmada bazı sebepler öne sürülmektedir. Birincisi, mikrogirişimcilerin bu krediler ile finanse ettikleri yatırımların getirilerinin banka ve diğer yatırımcıların standartlarına göre yüksek olduğudur (Obaidullah ve Khan, 2008, s. 7). Bunun nedeni olarak da azalan verimler kanunu gösterilmektedir. Buna göre, alınan küçük miktarlı kredinin yatırıma dönüştürülmesi ile kişinin gelirinde ciddi bir artışın olduğu ve böylece yüksek kredi faizini ödeyebildiği varsayılmaktadır (Hailey, 2009, ss. 8–9). İkinci olarak, mikrofinansta yüksek yönetim ve takip giderlerinin yanında müşteri kitlesinden kaynaklı yüksek risk bulunmaktadır. MFK’lar da devamlılıklarını sağlamak amacıyla kredi oranlarını göreceli olarak yüksek tutmaktadır (Obaidullah ve Khan, 2008, s. 7). Üçüncü olarak bazıları tarafından gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek enflasyon sebep olarak gösterilmektedir (Hailey, 2009, s. 8).

İlk sebep, yukarıdaki başlıkta bahsedilen çalışmanın (Rahman ve Khandker, 1994, s. 60) ortaya koydukları sonuçlar ile çelişmektedir. Elde edilen getirilerin göreceli olarak diğer bankalarınkinden fazla olması varsayımı ile kredi faizlerinin yüksek tutulması müşterilere yönelik bir genelleme taşımaktadır. Bazı müşterilerin yaptıkları yatırımların getirisi yüksek olabilmekte fakat birçok kişinin çok çeşitli kırılganlıklara sahip olduğu ve bunlardan

52

kaynaklı risklere maruz kalabileceği gerçeğinin gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Ayrıca müşterinin borcu, zor dönemlerde bileşik faiz nedeniyle katlanabilmekte ve projenin finansal problemlerinin daha da artmasına bazen de batmasına neden olabilmektedir (Obaidullah ve Khan, 2008, s. 7). Kredi oranlarındaki yüksek faizin mikrokredinin sosyal bir iş olduğu iddiası ile çeliştiği düşünülmektedir (Hailey, 2009, s. 9). İkinci sebep ise makul karşılanabilir. Çünkü her kurum devamlılığını sağlamak ister. Böylece daha fazla insana, daha uzun bir süre hizmet sunmayı amaçlar. MFK’ların kullandırdığı kredilerin tutarları düşük ve kredi başına maliyetleri yüksektir. Bu nedenle en azından başabaş noktasında devam edebilmek için gelir/gider dengesi gözetilmelidir. Bu dengeyi koruyabilmek için MFK’lar açısından en kolay yol, kredi faizlerini biraz yüksek tutmaktır. Diğer yol ise giderlerin düşürülmesidir. Bu durumda ise finansal sektörlerdeki en önemli gider kalemi olan personel giderlerinin düşürülmesi gerekmektedir. Fakat sahada bulunan MFK çalışanlarının daha düşük maaşla çalıştırılması, işe alınması gerekmektedir. Bu da düşük kalitede insan kaynağına ve bunun sonucunda istismara yol açabilir.

Yüksek Ayrılma Oranı ve Yoksulluktan Kurtulamama: MFK’ların çok yoksul

denilebilecek kişilere finansman sağlamadığı, yoğun şekilde yöneltilen eleştirilerden biridir (Hickson, 2001; Swain, 2004). Montgomery (1996, s. 297) MFK’ların geri ödemede uyguladıkları katı kurallar ve disiplin nedeniyle programdan düşüşlerin yaşandığını ve bunların çoğunluğunun en yoksul üyeler olduğunu belirtmektedir. Bangladeş’teki 229 mikrokredi müşterisi ile yapılan çalışmada, mikrokredinin yoksullara ulaşmada başarılı fakat aşırı yoksullara ulaşmakta başarısız olduğu ortaya konulmuştur (Amin ve diğerleri, 2003). Sosyoekonomik olarak en alttakiler olan en yoksullara birçok MFK ulaşamamaktadır (Hashemi ve Rosenberg, 2006, s. 1). Bu gruptaki insanlara mikrokrediden önce tüketim ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal güvenlik ağlarının kurulması gerekmektedir (Obaidullah, 2008b, s. 2). Hulme ve Mosley (1996, s. 132) yaptıkları çalışmalarda MFK’ların en yoksullara kredi vermediklerini veya kredi sisteminden düşürdüklerini ortaya koymuşlardır.

Borç Tuzağı: Yukarıdaki madde ile de ilişkili olarak bazı MFK müşterileri borçlarını

ödemek için başka kaynaklardan borçlanma yoluna gitmektedir. Bu durumda müşteriler yoksulluktan kurtulmak yerine daha da borç içine düşmektedirler. Rahman (1999, s. 78)

53

yaptığı çalışmada Grameen müşterilerinden bazılarının bankaya olan kredi borçlarını başkalarından borçlanarak ödediklerini tespit etmiştir. Grameen Bank’tan yeni kredi aldıklarında önceki borçlarını ödedikleri ve böylece bu kişilerin uzun vadede borç tuzağına düşmek zorunda kaldıklarını tespit etmiştir.

Sadece Kadın Müşterilerin Hedeflenmesi: Mikrofinansta hedef kitlenin büyük

çoğunluğunu kadın müşteriler oluşturmaktadır. Birçok MFK’nın amacı kadının toplumdaki ekonomik konumunu yükselterek onların güçlendirilmesidir (Ledgerwood, 2000, s. 37). Fakat bazı uygulamalarda bu durumun tam tersi bir sonucun yaşandığı görülmektedir. Rahman (1999, ss. 74–75) çalışmasında mikrokredi müşterisi olan kadınlara yönelik aile içerisinde şiddet uygulandığını ortaya koymuştur. Genellikle şiddet, kadının kredi ile elde edilen nakiti vermek istememesinden veya kredinin nereye kullanacağı konusunda evdeki erkeğin kararına karşı çıkmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar kadınlar krediyi temin etmiş olsa da bazı durumlarda ailedeki erkek bireyler finansmanı kullanmaktadır.