• Sonuç bulunamadı

3.1. Mevcut Durum

3.1.3. Mevzuat

3.1.3.3. Kooperatif Kanunu Uygulamaları

Kooperatif; ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve istekleri, demokratik katılım ve denetim mekanizmalarına olanak tanıyarak gerçekleştirmek üzere gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu özerk bir örgütlenmedir. Yapı

Kooperatifleri ekonomik açıdan dar gelirli ve ekonomik olanakları sınırlı olan bireylerin, konut gereksinimini karşılamak amacıyla karşılıklı yardım ve birlikteliğin ortaya çıkardığı dayanışma çerçevesinde oluşturdukları bir sivil toplum örgütüdür.322

Maliyet planlamasının konut yapı kooperatifleri için en uygun strateji olduğu söylenebilir. Kâr amaçlanmaması veya kâr payının üyelere yansıtılması yanında aynı sektördeki diğer firmalara göre kooperatiflere sağlanan vergi avantajı konut maliyetini diğerlerine göre düşürecek önemli bir etkendir.323

Anayasanın 171. Maddesinde; “Devlet, üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.”

maddesiyle kooperatifçilikle ilgili devlete düzenleme yapma yükümlülüğü getirilmekle birlikte, aynı zamanda devletin bu örgütlenmeyi önemsediği de ortaya konulmak istenmiştir. Ancak özellikle yapı kooperatifçiliğiyle ilgili olarak gelinen noktada amaçlananla gerçekleşen arasındaki uçurum giderek artmaktadır.

Türkiye’de konut kooperatifçiliği 1969 yılında yayımlanan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülmektedir.324 İlgili Kanunun 1.

Maddesinde kooperatifler; “tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tanımlanmıştır. Konut kooperatiflerin temel amacı da ortaklarının barınma ihtiyaçlarını karşılamak olarak belirlenmiştir.

Başlangıçta barınma gereksinimini karşılamaya dayalı yap-satçı konut üretim modeli; bir süre sonra para kazanma ve kâr etme güdüsü üzerinden arsanın mal oluşunu düşürebilmek için çok katlı konutlara evrilmiş, böylece arsa ederi ile yapım mal oluşu

322 Cevat Geray, Konutta Kooperatif ve Belediye İşbirliği, a.g.k., s.39.

323 Ahsen Yalın, “Konut Yapı Kooperatiflerinde Pazarlama Stratejileri ve Mortgage Sisteminin Olası Etkileri”, Pazarlama Dünyası, Cilt.21 , Sayı.5, 2007, s.41.

324 10.05.1969 tarihli ve 13195 sayılı RG

arasındaki farkı kapatıp kârı artırmak adına yoğunluğu ve dikine büyümeyi körükleyen, kentin altyapısını çıkmaza sürekleyen bir sisteme dönüşmüştür. Yerel yönetimlerde bu döngüye arsalarda yoğunluğu artırmak suretiyle katkıda bulunarak, kendi işlevlerinde olan kentsel alt yapıya zarar vermişlerdir. Kooperatifçilikte bu tür bir rantsal döngüden ve çarpıklıktan söz etmek olanaklı değildir. 325

Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren devlet; bu tüzel kişilikleri düşük faizli krediler ve çeşitli vergi avantajları sağlamak suretiyle desteklemiş ve konut açığının azaltması yönünde bir alternatif olarak görmüştür. Bu durum çeşitli kalkınma planlarında da belirtilmiş ve kooperatifçilik devlet desteği ile özendirilmiştir. 3. Beş yıllık kalkınma planında (1973-1977) konut ve tüketim kooperatifleri gibi tüzel kişiliklere devlet tarafından özendirilecek tedbirlerin alınacağı, sosyal toplu konut kooperatifçiliği ve bu alanda faaliyet gösterecek özel teşebbüsün özendirileceği belirtilmiştir. 2001-2005 yılları arasındaki 8. ve 2007-2013 tarihli 9. beş yıllık kalkınma planında konut kooperatifçiliği hiçbir şekilde yer almamıştır. Bu yaklaşımla idarenin kooperatif tercihini geri plana attığı, konut arzının daha çok büyük ölçekli sermaye tarafından gerçekleştirilmesi yönünde tercih kullanıldığı sonucu çıkarılır. Gerçekten, Çizelge 8’deki istatistiksel verilerden, yapı kooperatiflerinin toplam konut yapımı içindeki oranın 2010, 2011 ve 2012 yıllarında diğer yıllara oranla düştüğü görülmektedir.

Devletin çeşitli yöntemlerle desteklediği kooperatifler Türkiye’nin konut açığını kapatma yönünde önemli bir işlev üstlenmiştir. Yapı kooperatifleri orta ve alt gelir grubuna ait kişilerin oluşturduğu örgütlenme aracılığıyla üyeler arasında dayanışma sağlayarak, toplu malzeme alımı ve toplu iş yapmanın getirdiği fiyat avantajlarından da yararlanırlar. Konut üretimi maliyeti yüksek olan bir iştir. Bu maliyet, dar ve orta gelirli grupların bireysel parasal gücünü aştığından, ortak girişimin getirdiği yararlardan ve

325 Cevat Geray, “Konut ve Arsa Üretiminde Belediyeler”, a.g.k., s.258.

sermayeden faydalanarak kazanım elde etme, maliyetleri aşağı çekme gereği ortaya çıkmaktadır. Küçük katılımlarla gerçekleşen sermaye birikimi sonucu ortaya çıkan ekonomik güç, üyelerin çıkarına alım ve yapım maliyetini düşürmekte ve dar veya orta gelirli sınıfın ev sahibi olmasına olanak sağlamaktır. Üretimde sağlanan güç birliği toplu alımların ve teminlerin yapı gereçlerinin düşük fiyata alınmasına katkı sağlamakta, konut kooperatifleri kâr amacı gütmeyen kuruluşlar olmaları nedeniyle paydaşlara ekonomik örgütlenmenin getirilerinden yararlanma olanağı sağlamaktadır.326

Arsa mülkiyetinin yerel yönetimlerde veya idarede kalmasıyla konut üretimi yapılmasının uygulamada çok yönlü faydası vardır. Bu sonradan gerektiğinde aynı arsayı daha yüksek bir karşılık ödeyerek kamulaştırma maliyetinden idareyi kurtarma olanağı sağlar. Benzer bir çözüm de arsa üzerindeki mülkiyeti üyelere bırakmayarak kooperatif tüzel kişiliğine kaydetmektir. Bu çözüm, konut yapımının bitiminde kooperatifin dağılmaması ve mülkiyetin bireye verilmemesi koşuluyla, üyelerin hane halkı büyüklüğüne göre konut değiştirmelerine, bunun da ötesinde Kooperatif ya da kamu eliyle "kiralık konut" olarak kullanılmasına olanak sağlayabilir.327

2008 yılı kayıtlarına göre Türkiye’deki toplam 84.232 kooperatifin 57.858 adetinin yapı kooperatifi olduğu (%69), yine ortak sayısı itibariyle 8.109.225 kişiden 2.215.710 kişinin yapı kooperatifi üyesi olduğu (%27) görülmektedir. Yapı kooperatifleri sayı olarak fazla olmasına karşın üye sayısı toplam kooperatif üyesi sayısının dörtte birinden biraz fazladır. Bu durum konutla ilgili kooperatif örgütlenmelerinin diğer kooperatif örgütlenmelerinden daha az ortağa sahip olduğunu, ancak tüzel kişilik sayısının yapı kooperatiflerinde daha fazla olduğunu, yapı

326 Ayten Alkan, Türkiye’de 1980’den Sonra Dar Gelirlilerin Konut Sorunu ve Konut Kooperatifleri, İmaj Yayınevi, Ankara, 1998, s.58.

327 Cevat Geray, Konut ve Arsa Üretiminde Belediyeler, a.g.k., s.259.

kooperatifinin diğer kooperatif örgütlenmelerinden daha yüksek talep gördüğünü ortaya

328 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, a.g.k., s.17.

329 Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası 2009, Cilt I, a.g.k., s.271., Çizelge 5 de 2002’den 2017’ye kadar olan veriler, kamu + özel + kooperatif daire sayısı olarak TÜİK uzmanı Yasin Altın tarafından 15.06.2020 tarihli ayhanuz@gmail.com’a gönderilen verilerden oluşturulmuştur.

2017

1.367.494 812.080 18.167 18.932 1,33 2,33

Yukardaki çizelgeye bakıldığında; 1980 yılında toplam yapı kullanma izni alan konut içerisinde kooperatiflerin oranı %8,66 iken bu oranın 1990’lı yıllarda %25 seviyesinde olduğu, 2000 yılında ise %32,14 seviyeyle neredeyse alınan her 3 yapı kullanma izninden birinin kooperatiflere ait olduğu görülmektedir. 2002 yılından itibaren ise Türkiye’deki konut sayısındaki artış oranıyla kıyaslandığında kooperatiflerin konut sayısı oranında bir düşüş olduğu, inşaat sanayi ve kalkınmadaki büyümeden kooperatiflerin yeterli payı alamadığı, sayıdaki düşüşün merkezi yönetimin yapı kooperatifçiliğini gerek finansal gerekse de altyapı sağlama yönünde özendirmediği sonucunu yansıtmaktadır. 2017 yılına gelindiğinde ise konut kooperatifçiliğinin tamamen bitme noktasına geldiği, kooperatifle ilgili alınan konut ruhsatı sayısının toplam içerisindeki payının %1,33 olduğu görülmektedir.

Bu azalışın nedenlerini, demokratik katılımda isteksizlik gibi sosyal değişimlerle birlikte, kamusal politikalarda aramakta gerekir. Son yıllarda yapılan vergi düzenlemeleri de dahil olmak üzere kooperatifçiliği önemseyen veya özendiren bir düzenlemenin olduğunu söylemek zordur. Örnek olarak 5904 sayılı Kanunun yayımlandığı 3.7.2009 tarihinden itibaren bina inşaat ruhsatını almış olan konut yapı kooperatifleri tarafından, üyelerine yapılacak konut teslimlerinde, söz konusu konutlar için belirlenen oranlarda, düzenlemenin yapıldığı tarihten önce alınmayan katma değer vergisi alınmaya başlamıştır.330 Buna benzer uygulamalar konut kooperatifçiliğinin gelişmesini destekleyen Anayasal hükümlerle çelişmektedir.

Kooperatifçiliğin ana unsurları, paydaşların karar alma süreçlerine eşit katılımı, demokratik denetim, saydamlık, bilgi paylaşımı, gönüllü ve herkese açık ortaklık olarak açıklanabilir. Kooperatifin yasama organı genel kurul olup bu kurulda paydaşların eşit

330 Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Seri No: 113, Md. 4, 05.12.2009 tarihli ve 27423 sayılı RG

oy ve söz hakkı vardır.331 Yine kooperatifin yürütmesi genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu tarafından yerine getirilir. Kooperatif yönetimi genel kurul tarafından seçilen denetim kurulu tarafından denetlenir. Kooperatifin iş ve işlemlerinin saydamlığının, gelir ve giderlerinin incelenmesinin 1163 sayılı yasayla mümkün olduğu332, genel kurulda üyelerin kullandıkları oylarla kooperatifin yönetim ve denetim kurulunun oluşturulduğu, üyelerin kooperatifle ilgili alınan kararlarda söz sahibi olduğu düşünüldüğünde kooperatifle ilgili yapılanma demokratik ve katılımcı bir örgütlenme yapısı ile örtüşmektedir. İçinde demokratik ve katılımcı unsurları içeren örgütlenmeler ise sürdürülebilirliği destekleyen yapılardır. Bu bağlamda kooperatifler gerek içerdiği demokratik örgütlenmeyle gerekse de alt gelir ve orta gelir grubuna sağladığı ucuz konutla sürdürülebilir kalkınma eksenindeki sosyal politikaların ana unsurlarındır.