• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYET ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYET ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI"

Copied!
329
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYET ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EKSENİNDE KONUT ÜRETİMİ VE KONUT YAPI

MALZEMELERİ

Doktora Tezi

Ayhan Uz

Ankara, 2020

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EKSENİNDE KONUT ÜRETİMİ VE KONUT YAPI MALZEMELERİ

Doktora Tezi

Ayhan Uz

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Tayfun Çınar

Ankara-2020

(3)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL ÇEVRE BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EKSENİNDE KONUT ÜRETİMİ VE KONUT YAPI

MALZEMELERİ

DOKTORA TEZİ

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Tayfun Çınar

TEZ JÜRİSİ ÜYELERİ

Adı Soyadı

1-Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu 2-Prof. Dr. Tayfun Çınar

3-Prof. Dr. Aslı Akay

4-Doç. Dr. Kübra Cihangir Çamur 5- Dr. Can Giray Özgül

Tez Savunması Tarihi: 20 Mayıs 2020

(4)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne,

Prof. Dr. Tayfun Çınar danışmanlığında hazırladığım “Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Konut Üretimi ve Konut Yapı Malzemeleri (Ankara.2020)” adlı doktora tezimdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu, başka kaynaklardan aldığım bilgileri metinde ve kaynakçada eksiksiz olarak gösterdiğimi, çalışma sürecinde bilimsel araştırma ve etik kurallarına uygun olarak davrandığımı ve aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü yasal sonucu kabul edeceğimi beyan ederim.

Tarih:

Ayhan Uz

(5)

I İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER………. I ÇİZELGELER LİSTESİ ………...IV ŞEKİLLER LİSTESİ ……….V KISALTMALAR ………. VI

GİRİŞ ...1

Tezin Konusu ... 4

Tezin Amacı ... 5

Tezin Önemi ... 6

Problem Analizi ve Varsayımlar ... 10

Yöntem ... 12

BİRİNCİ BÖLÜM ...15

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE KONUTA YÖNELİK KAVRAMSAL ÇERÇEVE ...15

1.1. Sürdürülebilir Kalkınma ...15

1.2. Konut ...20

1.2.1. Konutun Sürdürülebilir Kalkınmadaki Yeri ... 24

1.2.2. Konutu Etkileyen Boyutlar ... 36

1.2.2.1. Sosyal Boyut ... 36

1.2.2.2. Ekonomik Boyut ... 48

1.2.2.3. Çevresel Boyut ... 56

1.2.2.4. Teknolojik Boyut ... 63

İKİNCİ BÖLÜM ...70

(6)

II

SÜRDÜRÜLEBİLİR KONUT ÜRETİM SÜRECİNDE ULUSLARARASI BOYUT ..70

2.1. Stockholm Konferansı (United Nations Conference on the Human Environment) .75 2.2. Rio Toplantısı (Yeryüzü Zirvesi) ...80

2.2.1. Gündem 21 ... 81

2.2.2. Habitat II (Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı II) ... 87

2.3. Johannesburg Zirvesi (Rio+10 Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi World Summit on Sustainable Development -WSSD) ...91

2.4. Rio + 20 (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı -UNCED) ...96

2.4.1. 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (The 2030 Agenda for Sustainable Development) ... 97

2.4.2. Habitat III (Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı) ... 100

2.4.3. BM Küresel Konut Stratejisi (UN-Habitat Global Housing Strategy- GHS) ... 107

2.4.4.Sendai Afet Risk Azaltma Çerçeve Sözleşmesi ... 112

2.5. Kyoto Protokolü ve İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ...116

2.6. Değerlendirme ...119

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...125

TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE KONUT İLİŞKİSİ ...125

3.1. Mevcut Durum...125

3.1.1. Ulusal Politika ve Strateji Belgeleri ... 133

3.1.1.1. Kentleşme Şûrası ... 134

3.1.1.2. KENTGES ... 136

3.1.1.3. Şehircilik Şûrası 2017 ... 140

3.1.2. Görev, Yetki ve Sorumluluk ... 142

3.1.2.1. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ... 143

(7)

III

3.1.2.2. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ... 153

3.1.2.3. Yerel Yönetimler ... 161

3.1.3. Mevzuat ... 169

3.1.3.1. Gecekondu Kanunu ve Uygulamaları ... 171

3.1.3.2. Yapı Denetimi Kanunu Uygulamaları ... 175

3.1.3.3. Kooperatif Kanunu Uygulamaları ... 181

3.1.3.4. Kentsel Dönüşüm Uygulamaları ... 187

3.1.3.5. Konutta ÇED Uygulamaları ... 192

3.1.3.6. Enerji Verimliliği Kanunu’nun Konuttaki Uygulamaları ... 201

3.1.3.7. Kıyı Kanunu Uygulamalarında Konut ... 208

3.1.3.8. İmar Kanunu Uygulamaları ... 216

3.1.3.9. Otopark Yönetmeliği Uygulamaları ... 222

3.1.3.10. İmar Afları ve İmar Barışı ... 224

3.1.4. Değerlendirme ... 229

3.2. Konut Yapı Malzemelerinin Sürdürülebilirliğe Etkisi ...234

3.2.1. Betonarme Yapıların Sürdürülebilirliği ... 235

3.2.1.1. Çimentonun Etkisi ... 241

3.2.1.2. Çimento Hammaddesi Üreten Madenciliğin Çevresel Etkileri ... 251

3.2.1.3. Beton Üretiminin Su Kalitesine Etkisi ... 255

3.2.1.4. Çimentoyla İlintili Toz Parçacıklarının Oluşturduğu Etkiler ... 257

3.2.1.5. Kum ve Çakılın Çevresel Etkileri ... 259

3.2.1.6. Betonarme Demirinin Çevresel Etkileri ... 261

3.2.2. Çelik Yapıların Sürdürülebilirliği...263

3.2.3. Ahşap Yapıların Sürdürülebilirliği ...272

3.2.4. Taş Yapıların Sürdürülebilirliği ...282

(8)

IV

3.2.5. Yapı Malzemeleriyle İlgili Değerlendirme ...288

SONUÇ...292

KAYNAKÇA ...299

ÖZET ...315

ABSTRACT ...316

ÇİZELGELER LİSTESİ Çizelge 1- İnşaat Sektörü ve GSYH Karşılaştırması (2002-2016) ... 29

Çizelge 2- 2014 yılı Fosil Yakıt, Çimento Üretimi ve Gaz Yanması Sonucu Karbondioksit Emisyonu Sıralamasında İlk 17 Ülke ... 39

Çizelge 3- Dünyada 2007 Yılında Üretilen Malzemelerin Miktarı ... 54

Çizelge 4- Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na 12.12.2003 Tarihinden İtibaren Yapılan Bedelsiz Devir İşlemleri ... 145

Çizelge 5- İnşaat İzni ve Yapı Kullanma İzni Alan Konut Sayıları ... 185

Çizelge 6- ÇED Yönetmeliğinin Konutla İlgili Değişimi ... 199

Çizelge 7- Konutun Sektörel Enerji Tüketimindeki Yeri (bin TEP) ... 203

Çizelge 8- Konutta 2015 Yılı Genel Enerji Dengesi (Bin TEP) ... 204

Çizelge 9- Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne Bağlı Okul/Kurumların İnşaat Teknolojisi Alanında Öğrenim Gören Öğrencilerin Dallara ve Sınıf Düzeylerine Göre Dağılımı ... 220

Çizelge 10- Türkiye’de Görev ve Yetki Bakımından Mevcut Durumun Sürdürülebilir Konut Üretimi Eksenindeki Görünümü ... 230

Çizelge 11- Türkiye’de Mevzuat Bakımından Mevcut Durumun Sürdürülebilir Konut Üretimi Eksenindeki Görünümü ... 231

(9)

V Çizelge 12- Avrupa Hazır Beton Birliğine Üye Ülkelerde Hazır Beton Üretim Miktarları

(2013) ... 239

Çizelge 13- ABD’de Çimento Endüstrisindeki Karbondioksit Emisyonu ... 244

Çizelge 14-Çimento ve Beton Üretiminde Ortaya Çıkan Enerji Kullanımı ... 246

Çizelge 15- Çimento Üretiminde Kullanılan Yakıt Türleri ... 247

Çizelge 16- Türk Çimento Sektörü Üretim ve Tüketim Miktarları ... 249

Çizelge 17- Türkiye Çimento Sektörü Maliyet Kalemleri ... 250

Çizelge 18- Dünya Nervürlü İnşaat Demiri Dış Ticaretinde İlk 10 Ülke (2015) (Milyon USD) ... 262

Çizelge 19- Dünya Demir-Çelik İnşaat Aksamı Dış Ticaretinde İlk 10 Ülke (2015) (Milyon USD) ... 267

Çizelge 20- Çeliğin Çevresel Sürdürülebilirlik Göstergeleri ... 268

Çizelge 21- Yapı Malzemelerinin Üretiminde Fosil Yakıtlı Enerji Kullanımı ... 278

Çizelge 22- Yapı Malzemelerinin Üretiminde Karbon Salınım ve Depolanma Miktarları ... 279

Çizelge 23- Türkiye Ahşap İnşaat Malzemeleri İhracatı ve İthalatı (2010-2016) (Bin USD) ... 281

Çizelge 24- Dünya Doğal Taşlar Ticaretinde İlk 10 Ülke (2015) (Milyon USD) ... 284

Çizelge 25- Bazı Doğal Yapı Taşları ile Yapı Malzemelerinin Fiziksel Özellikleri ... 285

ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1-Konutun Çevresel Etkisi ... 28

Şekil 2-İstihdamın Sektörlere Göre Dağılımı (Eylül 2013-Eylül 2014) pay % ... 29

Şekil 3- Yüzyıllar İtibariyle Buz Kütlelerindeki Karbondioksit Miktarı. ... 59

Şekil 4- ABD’de Çimento Emisyonunun Toplam Emisyondaki Yeri (2002) ... 60

(10)

VI Şekil 5- ÇED Olumlu Kararlarının 1993-2017 Döneminde Sektörel Dağılımı ... 198 Şekil 6- ÇED Gerekli Değildir Kararlarının 1993-2017 Döneminde Sektörel Dağılımı ... 198 Şekil 7-Kireçtaşından Çimento ve Beton Yapımı ... 243 Şekil 8- Dünyada Sektörel Çelik Kullanımı (2011) (Milyon Ton) ... 265

KISALTMALAR

ETKB Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

UNEP United Nations Environment Programme / Birleşmiş Milletler Çevre Programı

TOKİ Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

ÇED Çevresel Etki Değerlendirmesi

TMMOB Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği

U.S. EPA United States Environmental Protection Agency / Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı IMF International Monetary Fund / Uluslararası Para Fonu GSMH Gayri Safi Milli Hasıla

CO2 Karbondioksit

UNDP United Nations Development Programme / Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

BM Birleşmiş Milletler

İDÇS İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi

OECD Organisation for Economic Co-operation and

Development / Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

(11)

VII BİBKŞ Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası

UNCED United Nations Conference on Environment and Development / Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı – Rio 1992- Rio 2012)

UN-HABİTAT United Nations Human Settlements Programme / Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı

KENTGES Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı Projesi

ABD Amerika Birleşik Devletleri

EPDK Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Kgpe Kilogram petrol eşdeğeri

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Gt Gigaton- 1 Milyar ton

Kt bin ton

Mt Milyon ton

TEP Ton petrol eşdeğeri ( 1 ton ham petrolün verdiği enerji)

T.C. Türkiye Cumhuriyeti

TÇMB Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği

TUS Teknik Uygulama Sorumlusu

DPT Devlet Planlama Teşkilatı

RG Resmi Gazete

PM Particulate Matter (US- EPA)- Toz halindeki Madde

STK Sivil Toplum Kuruluşları

(12)

VIII U.S. United States / Birleşik Devletler

UN United Nations / Birleşmiş Milletler

Bkz. Bakınız

İNTES Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası k(W/mK) Malzemelerin ısıl geçirgenliği birimi

m3 Metreküp

Kg Kilogram

MJ Megajoule (106 Joule)

m2 Metrekare

µm Mikron – (10-6 metre)

USD United States Dollar / Amerikan Doları

KENT-KOOP Batıkent Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği

UNCHS United Nations Center for Human Settlements / Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Komisyonu

WSSD World Summit on Sustainable Development / Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (Johannesburg- 2002)

EKB Enerji Kimlik Belgesi

BEP Binalarda Enerji Performansı

PTD Proje Tanıtım Dosyası

KHK Kanun Hükmünde Kararname

EYY Evini Yapana Yardım

HRBA (Human Rights-Based Approach / İnsan Haklarına Dayalı Yaklaşım

UN- GHS Global Housing Strategy / Birleşmiş Milletler Küresel Konut Stratejisi

(13)

IX SDG Sustainable Development Goals / Sürdürülebilir

Kalkınma Hedefleri

(14)

GİRİŞ

Konut; neolitik çağdan beri barınma gereksinimlerini karşılamak için insanların doğal kaynakları kullanarak kendi emek ve becerileriyle gerçekleştirdikleri ve uzun süre kullandıkları yapılardır. Konut gelecekte ne kadar çok kuşağa hizmet etmek üzere tasarlanmış ve ne kadar nitelikli yapılmışsa, kaynak, enerji ve emek kullanımında o denli tasarruf sağlamış demektir. Sürdürülebilir kalkınma, bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların da kendi gereksinimlerini karşılama olanaklarını ellerinden almadan karşılamak olarak belirtildiği göz önüne alındığında; sürdürülebilir konutun doğa ve çevreyle ilişkisinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Konutun mimarisi, yapım teknolojisi, kullanılan malzeme, büyüklüğü ülkeden ülkeye veya kendi içinde farklılık gösterse de konut gereksinimi insanlar için vazgeçilmezdir. İnsanları yağmur, kar, güneş gibi doğa etkinliklerinden koruyan, barınmalarını sağlayan konutun işlevi bunlarla da sınırlı değildir. Her türlü coğrafik ve iklimsel koşullardaki insanlar barınmanın ötesinde, sosyal yaşamlarını devam ettirebilmek için de konuta gereksinim duyarlar. Konutlar; ülkelere göre özgünlükleri ortaya koyan, toplumların sosyal ve kültürel dokularını yansıtan bir görünüm sergilerler.

Konutlar insan yerleşimlerinin ve kentlerin küçük bir nüvesi olmakla birlikte kente ve çevreye yapım biçimine göre önemli katkılar sağlayan unsurlardır.

Sürdürülebilir bir kentten bahsedilecekse bunun en alt ölçeğinde konumlanan konutun da sürdürülebilir olma niteliğini taşıması gerekir. Kent ve konutun sürdürülebilirliği örtüştüğü sürece bütünsel bir yapılanmadan söz edilebilir.

Sürdürülebilirlik kavramı; bugünkü ve gelecek nesillerin kaynak kullanımını gözeten bir yaklaşım ortaya koyduğundan; bugünkü konutu etkileyen unsurların ve uygulamaların bu yaklaşımın boyutlarıyla ne kadar örtüştüğünün belirlenmesi gerekir.

Bugünkü uygulamalar bütünsel bir açıdan incelenerek konutun ekolojik açıdan geleceğe

(15)

bir yük taşımaması hedeflenebilir. Bu bağlamda konuttaki sürdürülebilir uygulamaların evrensel bir nitelik taşıdığı söylenebilir. Bununla birlikte her ülkenin konut sorunsalı sosyal ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak gerek uygulamalar gerekse de kaynak kullanımı ve fiziksel özellikler bakımından farklılıklar gösterir.

Türkiye’nin konut sorunu 1950’lerden beri hızlı kentleşmenin ve nüfus artışının getirdiği talep baskısıyla ortaya çıkmış, kentleşme sürecindeki ekonomik ve teknik yetersizlikler, devletin sorunun çözümünde ortaya koyduğu bakış açılarının yetersizliği ya da uygunsuzluğu, sorunu günümüze taşımıştır. Günümüzde de konut sorununun çözümüne yönelik uygulamalar sürdürülebilir konut yapımının önünde bir engel olarak durmaktadır.

İnşaat sektörü; konut arz ve talebiyle doğrudan ilişki içindedir. Konut talebinin canlanması veya zayıflaması inşaat sektörünü doğrudan etkilemektedir. Konut; yine konutu ilgilendiren altyapı yatırımlarıyla birlikte (içme suyu, kanalizasyon, atık su tesisleri, yol, iletişim altyapısı) inşaat sektörünün en önemli dalıdır. İnşaat sektörü;

gelişmiş veya gelişmekte olan birçok ülkede ekonomik etkinlik ve değerlerin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Türkiye’de de inşaat sektörü, ekonomik kalkınmanın ve büyümenin lokomotif endüstrisi niteliğinde değerlendirilmekte; mobilya, elektrik endüstrisi, ısınma sistemleri ve sıhhi tesisat, tekstil, çelik sanayi gibi ekonominin birçok dalına etki etmektedir. Bunun yanında betonarmede kullanılan kimyasal katkı malzemeleri, boyalar ve binanın yalıtımında kullanılan tecrit malzemeleri yoluyla kimya iş koluna; betonarmede, demir ve çelik yapılarda kullanılan çelik elemanlar sebebiyle demir-çelik iş koluna; binalarda kullanılan yakıt ve aydınlatma nedeniyle enerji iş koluna; mobilya ve mutfak yapımıyla ahşap iş koluna; sıhhi tesisat ve ısıtma sistemleriyle (kalorifer ve havalandırma) endüstri iş koluna doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunmaktadır. Bu geniş yelpaze, yapım sektörünün kalkınmayla yakın ilişkisini ortaya koymaktadır. Aşılması gereken sorun yapım sektörünün sürdürülebilir

(16)

kalkınma eksenindeki yeri ve kapasitesinin ne olduğu ve sektörün çevreci koşullara yaklaştırılması için nelerin ele alınması gerekliliğidir.

Yapım sektörü ekonomik etkinliklerde önemli olması ve irdelenmesine, çevre ile ilişkisi çok az gündeme gelmiştir. Konut yapımı her nasılsa diğer sektörler yanında çevresel eleştirilerin odağında yer almamış, son yıllarda ise çevresel açıdan daha çok, konutta kullanılan enerjinin verimli kullanımıyla gündeme gelmiştir. Oysa konutun, üretim aşamasından başlanarak barınma gereksinimlerine hizmet ettiği, ev olarak kullanıldığı süreç de dahil olmak üzere, çevreyle vazgeçilmez bir ilişkisi vardır ve bu ilişkinin sürdürülebilirlik ekseninde irdelenmesi önemlidir.

Bu çalışmada konutun üretim aşamasında çevresel etkileri, arz ve talebindeki yoğun artışın nedenleri, bu artışa yol açan toplumsal ve ekonomik sorunların, yönetsel politikaların konut sorununa etkileri incelenmiş, elde edilen veriler ışığında bundan sonra yapılması gerekenler belirlenmiştir.

Konut ve mekânsal yerleşim; BM ve sürdürülebilir kalkınmayla ilgili uluslararası toplantılarda; genellikle evrensel nitelikli bir sorun olarak ele alınmakta ve irdelenmekle, tüm ülkeler için geçerli bazı temel prensipler ve kararlar tavsiye edilmektedir. Fakat, sosyal, ekonomik ve coğrafi koşullara bağımlı doğası gereği konut sorununun her ülkede farklı geliştiği, dolayısıyla ülkeden ülkeye farklı yaklaşımlarla ele alındığı bir gerçektir. Bu durum göz önüne alınarak çalışmada sürdürülebilir konutla ilgili uluslararası yaklaşımlar ve veriler Türkiye bağlamında da değerlendirilmek üzere teze yansıtılmıştır. Konutun sosyal bir nitelik taşıması ve küresel ölçekli olması nedeniyle konutta küresel, ulusal ve yerel etkileşimlerin göz ardı edilmesi verilerin kıyaslanması olasılığını kısıtlayacak, konutla ilgili yapılan bir çalışmada bilimsel sonuca ulaşma alanını daraltacaktır. Tüm bu nedenlerle tezde sürdürülebilir konutla ilgili uluslararası yaklaşımlar ana hatlarıyla ele alınmış, fakat değerlendirmeler ve çözüm önerileri Türkiye bağlamında kurgulanmıştır. Türkiye’nin konut ve konuta bağlı

(17)

sektörel iş kollarının uluslararası ölçekteki yeri sürdürülebilirlik ekseninde belirlenmeye çalışılmıştır.

Tezin Konusu

1970’li yıllardan bu yana çevreyle ilgili kaygılarla ortaya çıkan sürdürülebilir kalkınma kavramı, kentleşme, ekonomik büyüme, enerji gibi birçok alanda etkisini göstermekte, kavramın tanımı, uygulanabilirliği bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmaktadır. Kalkınmanın çevresel koşullarını amaçlayan ve çevreyi her açıdan gözeten bir kavram ve modelin kalkınmayla doğrudan ilişkisi olan konut ekseninde de tartışılması gerekir.

Konut imar planlaması açısından da ele alındığında sırasıyla çevre, nazım, uygulama, ada ve parselasyon planlarından sonra gelen plan ölçeğindeki en küçük mekânsal planlamanın sonucunda oluşan yapıdır. Bununla birlikte konut; plan hiyerarşisindeki en büyük ölçekten başlamak üzere her planlama aşamasının ana hedeflerinden biridir. Planlamanın en önemli amacı bütünsel bakış içerisinde sürdürülebilir bir konutu hedeflemektir. Konut tek başına ele alındığında ise özellikleriyle ve ortaya çıkardığı talep nedeniyle sosyal, ekonomik ve kaynak kullanımı hareketlerinin de odağındadır.

Bu çalışmada konutu etkileyen sosyal unsurlar (kentteki nüfus artışı, gelir dağılımındaki eşitsizlikler), konutla ilgili ekonomik gelişmelerin çevresel niteliği, (konut üretiminde ortaya çıkan ekonomik kapasitenin niteliği), konut yapımında kullanılan malzemelerin çevreye olan olumsuz etkileri incelenmiştir.

Çalışmada; konutta kullanılan yapı malzemelerinin, konut yapımına temel teşkil eden ve farklı yönlerde gelişip aslında doğrudan konutu ele alan yasal düzenlemelerin, konuta etki eden sosyal ve fiziki unsurların, kamusal aktörlerin soruna bakış açısının

(18)

bilimsel verilerle incelenmesiyle sürdürülebilir bir konutun ve konut üretim politikalarının temel niteliklerine yaklaşılıp yaklaşılamadığı ortaya konulmuştur.

Çalışmada Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma ekseninde konutun ve konut üretim politikalarının yeri araştırılmıştır. Sürdürülebilirlik ilkelerinde konutu etkileyen önemli unsurların neler olduğu, dünyada ve Türkiye’de konut yapımında kullanılan yapı malzemelerinin çevresel etkileri ve bu etkileri azaltmanın olanaklı olup olmadığı ortaya konulmuştur.

Türkiye’de konut yapımında yaygın olarak kullanılan betonun ve betonun hammaddesi olan çimento, kum çakıl ve demir kullanımının çevresel etkileri ortaya konulmuş, beton uygulamalarının konut üretiminde bu denli yaygın kullanılmasının temel nedenleri, konut üretiminde uygulanan politikalar ve çevrenin bu uygulamalardaki yeri ve önemi, beton kullanımını azaltacak çevreye duyarlı alternatif yapı malzemeleri ve konutla ilgili hukuki ve yönetsel uygulamaların sürdürülebilirlikle bağdaşıp bağdaşmadığı, tezin konusunu oluşturmuştur.

Tezin Amacı

Sürdürülebilir kalkınmayla ilgili mekânsal yerleşim ve konutunda yer aldığı uluslararası nitelikte toplantıların1 Türkiye’ye de yansıması olmuştur. Konutla ilgili yasal ve yönetsel yetkileri olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ulusal ölçekte katılımın sağlandığı ve kararların alındığı toplantılar yapılmıştır.2 Bu toplantılarda alınan kararların Türkiye’de konut uygulamalarına, kamusal düzenlemelere ne ölçüde yansıdığının saptanması tezin amaçları arasında yer almaktadır.

Sürdürülebilir konut kavramının sürdürülebilir ulaşım, sürdürülebilir kentleşme, sürdürülebilir enerji gibi dolaylı olarak karşılıkları olduğu gibi bu yaklaşımlarla

1 UN-Habitat I-II-III, UNCED - Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı – Rio 1992- Rio 2012, WSSD- Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (Johannesburg- 2002)

2 Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası 2009, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehircilik Şûrası 2017

(19)

doğrudan karşılığı da vardır. Bu tezin amaçlarından bir diğeri sürdürülebilir konut kavramının benzer yaklaşımlarla ilişkisini kurmaktır. Konut, sanayi devrimiyle birlikte mekânsal planlama ve barınmanın ötesine geçmiş, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutuyla etki alanını ulusal ve küresel boyuta taşımıştır. Bu bağlamda konutun sosyal, ekonomik ve çevresel boyutları bilimsel verilerle ortaya konulurken özellikle Türkiye’deki gelişmelerin üzerinde durulmuştur. Konutun sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerinin ortaya konulması sürdürülebilir bir konutun ortaya çıkmasında önemli bir veri kaynağı oluşturacaktır. Amaçlanan hedef; bugünkü konutun çevreci üretim koşullarını belirlerken, gelecek nesillerin yeniden kaynak ve enerji kullanımına gereksinim duymadan geçmişten gelen konutları kullanmalarını sağlamasıdır. Konut geçmişten geleceğe taşınabilmelidir.

Türkiye’de konutta kullanılan yapı malzemeleriyle birlikte konut yapımına temel dayanak olan yasal düzenlemeler ve yönetsel uygulamaların bütünsel değerlendirilmesi;

yapılanların sürdürülebilir konut üretim politikasını desteklemediğini ortaya koymaktadır.

Tezin Önemi

Türkiye’de gerek nüfus artışı nedeniyle gerekse de depreme hazırlık kapsamında gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte konut yapımının önemi artarak devam etmektedir. Bu bağlamda yapılan konutların bilimsel veriler gözetilerek çevreyi gözeten koşullarda yapılması toplumsal bir fırsat olarak nitelenebilir. Ortaya çıkan talep nedeniyle yapılacak olan konut üretiminin sürdürülebilir kalkınma ilkeleriyle bağdaşır biçimde yapılması, kavramının temelinde yer alan kaynak kullanımıyla ilgili kaygıları gözetmesi, geleceğe bırakılacak konut stoğunun özelliğiyle doğrudan ilgilidir. Tezin önemi konutun sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerini irdeleyerek konut ekseninde bilimsel bir farkındalık yaratmak olduğu gibi, yapılacak konutlara bu çalışmaların etki

(20)

etmesini sağlamaktır. Aksi durumda konutla ilgili ekolojik fırsatlar kaçırılacak, meydana gelecek niteliksiz yapı stoklarının ileriki süreçlerde yeni sorun alanları yaratması kaçınılmaz olacaktır.

Konutun yoğun bir enerji ve kaynak tüketimine neden olduğu bilinmektedir.

Çalışmada bu kaynak kullanımının yol açtığı çevresel sorunlara değinilirken, konut kaynaklı ekonomik gelişmeler ve sosyal sorunlarda ele alınmıştır. Sürdürülebilir kalkınma kavramına dayanak oluşturan olgular konut üretim politikalarında dikkate alındığı oranda gelecek nesillerin kaynak kullanım gereksinimi en aza indirilebilecektir.

Günümüzde konut yapımı ve konut satışı miktarları, konut kredisi faiz oranları, konut yapımlarının maliyetindeki yıllık artışlar, sektörel istihdam ekonominin genel görünümü içinde önemli nicel verileri oluşturur. Ancak bu ekonomik verilerin çevresel açıdan nitel değerlerle örtüşmesi önemlidir.

Konutun sosyal boyutu ise yurttaşların sağlıklı ve yeterli bir konuta ulaşmalarının sağlanıp sağlanmadığı ile ilgilidir. Yurttaşların doğrudan veya örgütlenme modelleriyle konut edinebilmelerinin sağlanabiliyor olması, konutta yaşayanların konutla ilgili yasal hakları, konut sakinlerinin mahalle ve kent yönetimlerine katılımı sürdürülebilir konutun sosyal ayağını oluşturmaktadır. Konutta sosyal boyutun göz ardı edilmesi gecekondu, çöküntü alanları gibi kent dokusunda yapısal sorunlara neden olmaktadır.

Konutların ne ölçüde ekolojik koşullar gözetilerek yapıldığı, bu konutlarda kullanılan malzemelerin ne kadarının geri dönüşüme olanaklı olduğu ekolojik açıdan önemlidir. Türkiye’de yapılan konutlar günümüzde sadece enerji verimliliği ve depreme dayanıklılık gibi belirli yönlerden gündeme gelmiş, yapımında kullanılan malzemeler son yıllara kadar neredeyse görmezden gelinmiştir. Çimentodan beton üretimine kadar çevreyle ilgili sorunların ana kaynağını oluşturan yapı malzemeleri üretimi son yıllarda yapılan özelleştirmelerle bütünüyle özel kesime bırakılmıştır. Özel sektör de bu alanda

(21)

diğer alanlarda olduğu gibi çevresel kaygıları gözetmeksizin üretimi artırma ve daha fazla kar elde etme dışında bir şey yapmamıştır. Çimento ve beton üretimi konut ve bina gereksinimine bağlı olarak olağanüstü artışlar göstermiş, ekolojik olarak ciddi bir yük taşır hale gelmiştir. Bu gelişmeler her ne kadar ekonomik değerlere olumlu nicel artışlar olarak yansısa da bu durumun sürdürülebilir olmadığı açıktır.

Yapı malzemeleriyle ilgili başat politikaları, merkezi ve yerel yönetimlerin hukuki düzenlemelerle, yönergelerle, çevreci yatırımlara ekonomik teşviklerle belirlemesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarının da diğer çevresel konularda olduğu gibi konutta da çevreci koşulların oluşması yönünde katılımcı ve baskıcı bir unsur olarak katkısı önemlidir. Çalışmada yapı malzemelerinin kullanımında ortaya çıkan kamusal uygulamalar, merkezi ve yerel yönetimlerin bakış açıları ve yasal düzenlemelerin durumu ele alınmıştır.

Betonarme içinde demir olan kum ve çimento karışımından oluşan harcın donmasıyla meydana gelen ve yapının iskeletini oluşturan bir malzemedir. Daha başka bir ifadeyle yapının omurgasıdır. Beton; endüstri devrimiyle birlikte kullanılmaya başlanmış, uzun açıklıkları ve boşlukları geçmesi, üzerindeki çok büyük ağırlıkları içinde yer alan demir nedeniyle taşımayı başarabilmesinden dolayı mühendisler için uygun bir malzeme olarak değerlendirilmiştir.3 Beton kullanım miktarı olarak da dünyada en fazla üretilen ve kullanılan üründür.4

Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan Ortak Geleceğimiz adlı raporda sürdürülebilir kalkınma; bugünkü kuşağın gereksinimlerini, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılama yeteneğini ortadan kaldırmaksızın karşılamasına olanak veren bir kalkınma şeklinde tanımlanmıştır.5 Sürekli ve dengeli

3 Uğur Ersoy, Güney Özcebe, Betonarme Temel İlkeler, Evrim Yayınevi, 2001, s.1.

4 Ayhan Güleryüz, “Beton Değerli Bir Üründür”, Hazır Beton, Türkiye Hazır Beton Birliği, Sayı 112, 2012, s.14.

5 Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, Ortak Geleceğimiz, (Çev.) Belkıs Çorakçı, Oxford University Press, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, 1989, s.73.

(22)

gelişme modeli, bize ekonominin ekosferin bir alt sistemi olduğunu ve o ekosferin üretim gücüyle sınırlı olduğunu hatırlatmaktadır. Nüfusun artış hızının önlenememesi, ekonomik büyümenin ve tüketimin gereğinden fazla artması yerkürenin insan yaşamını destekleyen sınırlarını zorlamasına neden olmaktadır. Bu durumda savunulabilir bir sistemin hem nüfus hem ekonomik etkinlikleri gözeten dengeli bir sistem olduğu ortaya çıkmaktadır.6

Sağlam bir beton her türlü olumsuz koşullarda dayanıklılığını koruyan insan için can güvenliği açısından uygun bir malzeme durumundayken, böyle bir malzemenin geri dönüşümünde ortaya çıkan zorluklar çevre ve güvenlik bağlamında bir ikilemi de ortaya koymaktadır. Bu çelişkinin geri dönüşüm oranı yüksek olan çelik ve ahşap gibi alternatif yapı malzemeleriyle aşılmasının olanaklı olup olmadığı, bilimsel verilerle incelenmiş ve kıyaslamalar yapılmıştır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin 2003 yılında planlı kentleşme ve konut atağı bağlamında başlattığı ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) eliyle yürüttüğü konut açığını kapatma yönündeki çalışmaları ülkenin birçok bölümünde birbirine benzeyen toplu konut alanları ve semtler oluşturmuştur. Yine kentsel dönüşüm adı altında başlatılan ve daha çok yerel yönetimlerce gerçekleştirilen projelerde de tek tip konut yapımından vazgeçilmemiştir. Yapılan bu konutların çevresel etkileri, tüm yurtta modern kentlerin oluşumu adı altında yürütülen çalışmaların ve izlenen politikaların yarattığı etkilerin irdelenmesi, bu politikaların ortaya çıkardığı ekonomik, sosyal ve çevresel sorunların tespiti, gelecekte yapılacak konut üretim politikalarının niteliği açısından önemlidir.

6 Joseph R. Des Jardins, Çevre Etiği, (Çev.) Ruşen Keleş, İmge, Ankara, 2006, s.183-184.

(23)

Problem Analizi ve Varsayımlar

Türkiye’de konut ekseninde ekonomik, sosyal ve kamusal düzenleme ve uygulamalar olumsuz yansımalara neden olmaktadır.7 Konut üretim sürecindeki bu hatalı uygulamalar ve yetersizlikler kentlerin niteliksiz, sağlıksız yaşam alanlarına dönüşmesine neden olmaktadır.8 Bunun sonucunda gecekondulaşma, kentsel yoğunluk, tek tip yapı stoğu nedeniyle görsel kirlilik, niteliksiz yapı stoğu ve çevre kirliliği ortaya çıkmaktadır.9 Konut evrensel nitelikte bir olgu olmakla birlikte her ülkenin konut sorunu farklı boyutta gelişme göstermiştir. Konutun sosyal, ekonomik, toplumsal ve kaynak kullanımıyla olan ilişkisi göz önüne alındığında her ülkede konutun farklı biçimde gelişme göstermesi beklenen bir durumdur. Bu çalışmada konutun evrensel nitelikleri ve küresel ölçekteki bilimsel verileri de ele alınarak Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma ekseninde konut üretim politikalarını incelenmektedir. Bu nedenle Türkiye’de konutun durumu incelenirken zaman zaman küresel ölçekli veriler tez konusunu güçlendirmek ve görünümleri kıyaslamak adına çalışmada yer almakla birlikte öncelikle hedeflenen, Türkiye’deki konutun durumunu araştırmaktır.

Bu çerçevede yapılan çalışmaya yönelik varsayımları şöyle sıralamak mümkündür.

Birinci varsayım; Konut yapımıyla ilgili olarak küreselleşmenin ortaya çıkardığı yapı malzemeleri, sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Özellikle beton ve onun önemli bir bileşeni olan çimento, çevresel açıdan sorunlu bir malzemedir. Bu malzemenin yerine doğal veya geri dönüştürülebilme olanağı yüksek yapı malzemeleri kullanılabilir.

İkinci varsayım; Türkiye’de nüfus artışının ve sosyal nedenlerle oluşan kente yönelik olağanüstü göç hareketlerinin yarattığı konut talebi, yine konut eksenli

7 Bkz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehircilik Şûrası 2017, Ankara, s.58, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası 2009, Komisyon Raporları, Cilt I, Ankara, 4 -7 Mayıs 2009, s.456.

8 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehircilik Şûrası 2017, Şehircilik Şûrası Komisyon Raporları 2017 Ankara, s.48.

9 Bkz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehircilik Şûrası 2017, a.g.k., s.52, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası 2009, Komisyon Raporları, Cilt I, II, III Ankara, 4 -7 Mayıs 2009

(24)

sonuçlara yol açmıştır. Sosyal boyutun konutta yarattığı sorun alanı, (gecekondu, kentsel dönüşüm) çeşitli nedenlerden kaynaklanan yönetiliş biçimiyle başka sorunlara dönüşmektedir.

Üçüncü varsayım; Ulusal ekonomilerde konut önemli bir ekonomik alanı oluşturur. Konutla ilgili birçok endüstriyel kollar ve finansal kaynaklar oluşturulmuştur.

Bununla birlikte Türkiye’de oluşan inşaat endüstrisi ve konuta yönelik üretilen yapı malzemeleri, gelişmiş birçok ülkenin aksine kirletici özelliği ön planda olan malzemelerdir. Bu üretim planlaması ve stratejileriyle sürdürülebilir konut üretme olanağı azalmaktadır.

Dördüncü varsayım; Konut üretim ve planlamasında yerel ve merkezi yönetim önemli bir rol oynamaktadır. Merkezi ve yerel yönetimlerin konut üretimine bakış açısı ortaya çıkan depremlerin yarattığı sonuçlarında etkisiyle yapı güvenliği ekseninde gelişmiştir. Yasal düzenlemelerden ve kamusal uygulamalardan ortaya çıkan bakış açısı sürdürülebilir konut üretimini göz ardı etmektedir.

Beşinci varsayım; Türkiye sürdürülebilirlik ekseninde yapılan küresel ölçekli toplantılara tam katılım sağlamış, ulusal düzeyde de konutla ilgili önemli toplantılar yapılmış ve stratejik planlar hazırlanmıştır. Ancak bu çalışmalar konutla ilgili yasal ve yönetsel düzenlemelere gereği gibi yansımamıştır.

Bu analizler ve varsayımlar ışığında tezin hipotezi; “sürdürülebilir kalkınma ilkeleri göz önünde bulundurulmadan yapılan yasal düzenlemeler ve alınan ekonomik kararlar; çevreye uyumlu olmayan yapı malzemelerinin kullanılmasıyla kalitesiz yapılaşmaya (konut üretimine) neden olmakta ve niteliksiz yaşam alanları barındıran kentleşmeye yol açmaktadır.” olarak belirlenmiştir.

(25)

Yöntem

Bu tez; literatür taramasına dayalı olarak gerçekleştirilen bir çalışmadır. Yabancı kaynaklardan ve Türkiye’deki yayınlardan yararlanmak suretiyle elde edilen veriler ve istatiksel sonuçlar çalışmaya katkı sağlamaktadır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Kütüphanesinde bulunan konu ile ilgili Türkçe ve İngilizce yayımlanan kitap ve dergilerden yararlanılmış, tezle ilgisi olan önemli görüş ve düşünceler teze yansıtılmıştır. Çalışmada yabancı kaynaklı kütüphanelerin elektronik ortamda veri aktarma olanağı sağlayan sistemlerinden yararlanılmış, sürdürülebilir kalkınma ve konutla ilgili birçok yabancı makale taranarak araştırmanın zenginleştirilmesine çalışılmıştır. Özellikle Ankara Milli Kütüphanenin üyelere ücretsiz erişim olanağı sağladığı Ebrary (elektronik kitap veri tabanı), Periodicals Archive Online, Proquest Süreli Yayın Arşivi gibi elektronik veri tabanları bilgi ve makale aramada yararlanılmıştır. Elektronik verilere çeşitli nedenlerle her zaman ulaşılabilme olanağı olmayabileceğinden, çalışmada kaynak gösterilen makalelerin kopyaları gerek elektronik ortamda gerekse de yazılı belge niteliğinde saklanmıştır.

Konut üretim politikalarıyla ilgili Türkiye İstatistik Kurumundan, Çimento Müstahsilleri Birliğinden, Toplu Konut İdaresi Başkanlığından ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından temin edilen veriler değerlendirilerek çalışmaya yansıtılmıştır.

Sürdürülebilir Kalkınma kavramına ilişkin yapılan yayınlar ve konutla ilgili çevresel etkilerinin izlenmesi bağlamında yurt dışı çevre odaklı Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı (EPA), Avrupa Çevre Ajansı (EAA) ve Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN- Habitat) gibi birçok resmi siteden ve yabancı kaynaklardan elde edilen veri ve alıntılar da çalışmada işlenmiştir.

(26)

Genel olarak çalışma araştırma, bilimsel makale tarama ve konut yapımında öncü rolü oynayan kurumlardan toplanan verilerle zenginleştirilerek söz konusu bilgi ve verilere dayanan bilimsel değerlendirmeler çalışmaya yansıtılmıştır.

Çalışmanın birinci bölümü kavramsal çerçeveyi ortaya koymak üzere;

sürdürülebilir kalkınma ve konut olmak üzere iki başlıkta toplanmıştır. Konut ise konutun sürdürülebilir kalkınmadaki yeri ve konutu etkileyen boyutlar (sosyal, ekonomik, çevresel ve teknolojik) olmak üzere iki alt başlıkta detaylandırılmıştır.

İkinci bölümde sürdürülebilir konut üretim sürecinin uluslararası boyutu ele alınmıştır. Küresel ölçekli toplantılar ve bunların konuta yansımaları, küresel ölçekli toplantıların konuta etkileri değerlendirilmiştir. Uluslararası toplantılarda Türkiye’nin yeri, Türkiye’nin toplantılarda yaptığı çalışmalar ve konutla ilgili alınan kararların ulusal ölçekte yansımaları değerlendirilmiştir.

Üçüncü bölümde Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma ve konut ilişkisi çalışılmış, bu bölüm mevcut durum adlı birinci ana başlıkta; ulusal politika- strateji belgeleri, görev, yetki, sorumluluk ve mevzuat adı altında 3 alt bölümde incelenmiştir. Yine 3.

bölümün ikinci alt bölümü konut yapı malzemelerinin sürdürülebilirliğe etkisi başlığı altında 4 alt başlıkta incelenmiştir. Birinci alt başlıkta; betonarme yapıların sürdürülebilirliği, konut yapımında kullanılan betonun çevresel etkileri incelenmiştir.

Çevresel ve ekonomik açıdan kullanılması mümkün konut malzemelerinin olabileceği varsayımından hareketle çelik, ahşap ve taş yapıların sürdürülebilirliği araştırılmış, bu malzemelerin konut yapımında alternatif olabileceği, aynı zamanda Türkiye’deki konutlarda oluşagelen tek tip yapı malzemesi kullanma alışkanlığını ve yapı görüntüsünü değiştirebileceği tartışılmış, bu konularda diğer 3 alt başlıkta yer almıştır.

Tezin ana omurgasına ait bu bölümle ilgili bölüm sonunda ayrıca bir değerlendirme yer almaktadır.

(27)

Sonuç bölümünde ise Türkiye’deki konut üretim politikaları varsayımlar çerçevesinde, yapılan çalışmalar ve elde edilen veriler ışığında değerlendirilmiştir.

(28)

BİRİNCİ BÖLÜM

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE KONUTA YÖNELİK

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Sürdürülebilir kalkınma ile konut arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmek için her iki kavramın bilimsel olarak neyi ifade ettiği, yasal ve yönetsel düzenlemelerde nasıl kullanıldığını görmek gerekir. Bu tür bir çalışma kavram kargaşasını ortadan kaldıracağı gibi, her iki kavramın ilişki çerçevesini sağlamlaştıracaktır. Bu bağlamda kavramsal tanımlamalar ve kavramlar arasındaki etkileşimin ortaya konulması tezin amaçladığı sürdürülebilir konut üretim politikalarının temel unsurlarını belirleyecektir.

1.1. Sürdürülebilir Kalkınma

Her kavramın ortaya çıkışını etkileyen unsurlar sosyal veya fiziksel ortama bağlı olarak farklılıklar içerir. Sürdürülebilirlik kavramında başından beri çevresel unsurların olduğunu söylemek olanaklıdır.

Sürdürülebilir kalkınma kavramının geçmişteki izlerini kamusal alanda veya bilimsel çalışmalarda sürebiliriz. Ama kavramın etrafında dönen düşüncelerin esas itibariyle endüstri devriminin başlamasıyla ortaya çıktığı ve genel olarak kaynakların aşırı tüketimine duyulan kaygı ve bir tepki olarak çevre koruma hareketleriyle belirginleştiğini söyleyebiliriz. Endüstriyel çarkların dönmesiyle başlayan ve önceden olmadığı kadar hızlı tükenen kaynaklar bilinçli yöneticileri ve bilim insanlarını endişeye sevk etmiştir. Kavramın ortaya çıkışı ve Brundtland Raporuyla tamamen şekillenmesi aynı zamanda uzun bir süreç alan çevresel koruma hareketlerinin de tarihi süreç içindeki neden ve sonucu gibidir. Özellikle 70’li yıllardan sonra başlayan aşırı kirlenme sonucu oluşan çevresel hareketler, çevre kirliliğiyle ilgili elde edilen sağlam ve güvenilir

(29)

kanıtlar ve bu kanıtların ışığında yapılan çalışmalar10 gelecek kuşakları nasıl bir dünyanın beklediği ile ilgili bir sorunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu hızdaki bir üretim ve tüketim döngüsünün gelecek kuşaklarında gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalacağı gibi şimdiki kuşakların ihtiyacını karşılayabileceği kuşkuludur.

Kavramın ortaya çıkış sürecinde çevresel sorunların; yerkürenin yaşamsal limitlerini, insan sağlığını ve ekonomiyi, doğrudan etkilemeye başladığı ve çevre kirliliğinin birçok anlamda bedel ödettiği görülmektedir. İnsanoğlu endüstriyel devrimle birlikte artan biçimde doğayı tahrip etmeye başlamıştır. Artan konut talebinin karşılanması amacıyla yapılan çimento ve beton gibi endüstriyel ürünler ve kaynak tüketimi de bu süreçte önemli bir yer tutmaktadır. Zenginliğe ve refaha ulaşma hedefi uğruna nicel ekonomik büyüme eğilimi, doğal dengeyi bozacak duruma dönüşmüştür.

Sınırsız kaynak tüketimi sonucu ortaya çıkan kaynak kıtlığının, sürdürülebilir bir ekonomide ciddi sorunlara yol açacağı ortaya çıkmıştır. 11

Bu durumun 1970 başlarında algılanmaya başlanmasıyla birlikte, sürdürülebilirlik kalkınma kavramının temelini oluşturacak, kalkınma ve çevre ilişkisi yoğun olarak irdelenmeye başlanmıştır. Sorunun ortaya çıkmasındaki temel nokta küresel aktörlerce vazgeçilmez kılınan mevcut ekonomik sistemin doğal kaynakları yok sınırsızca kullanarak yok ettiği, doğayı kaynak deposu olarak gören mevcut klasik üretim ve tüketim alışkanlığının devam etmesi durumunda ekonomik buhranla yüzleşmenin kaçınılmaz olduğu, gerçeğidir. 12

Çevre kirliliğinin etkilerinin küresel bir sorun olarak ortaya çıkması hükümetleri, uluslararası örgütleri sorunu çözmede yeni arayışlara zorlamış ve sürüklemiştir. Bu araştırmalar ve çalışmaların sonucunda çevreyle ilgili ortaya çıkan en etkin ve etkileyici

10 Bkz. Donella H. Meadows, v.d., The Limits To Growth, A Report for The Club of Rome's Project On The Predicament of Mankind, A Potomac Associates Book, 1972

11 Nükhet Turgut, “Sürdürülebilir Kalkınmanın Sağlanmasında Katılımın Rolü”, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.1/12, S 52(1/4), 1997, s.702.

12 A.k., s.702.

(30)

kavram sürdürülebilir kalkınmaydı.13 Kavramın aşırı kaynak tüketimi ve çevresel kirlilikle ortaya çıkan sosyolojik gelişim süreci, konut talebinin önceden görülmemiş biçimde arttığı bir süreçle benzerlik gösterir.

Çevreyle ilgili küresel duyarlılığın artması sonucu, 1983 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı ile çevrenin korunması için uzun dönemli bir eylem programı hazırlanması ve bunun için de konu ile ilgili hususi, hükümetler arası ve bağımsız bir komisyonun oluşturulması kararlaştırılmıştır.14 Komisyon “Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu" olarak adlandırılmıştır. (WCED- World Commision on Environment and Development). Komisyon bir süre sonra komisyon başkanı dönemin Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland’ın adıyla Brundtland Komisyonu olarak anılmaya başlanmıştır.15 Komisyon kuruluşundan dört yıl sonra 1987 yılında bu tarihten itibaren yapılan çevreyle ilgili tüm uluslararası toplantılara damgasını vuran ve çevre bilimi topluluğunun literatürüne giren “ Ortak Geleceğimiz” isimli bir rapor yayımlamıştır.16 Sürdürülebilir Kalkınma kavramının ilk kez kullanıldığı ve açıklandığı Ortak Geleceğimiz (Our Common Future) isimli rapor aynı zamanda Brundtland Raporu olarak da anılmaktadır.17 Kavrama dayanak teşkil eden ve 12 bölümden oluşan raporun 9. Bölümü Kentsel Sorun başlığı altında bir bölümden oluşturulmuştur. Kentlerin Büyümesi, Gelişmiş ve Gelişmekte olan Ülkelerde Kentsel Sorun başlıkları altında ele alınan 9. Bölümde mekânsal yerleşim ve konutla ilgili daha çok sosyal sorunlardan kaynaklı saptamaların ve çözüm önerilerinin yer aldığı bir çalışma yapıldığı görülmektedir. 18

13 Ruşen Keleş, “İnsan Çevre Toplum”, İnsan Çevre Toplum (içinde), Ruşen Keleş (ed.) İmge Kitabevi, Ankara, 1997, s.9.

14 Sevim Budak, “Uluslararası Çevre Düzenlemeleri Bağlamında Politika, Adalet, Katılım”, Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar: Ekolojik, Ekonomik, Politik ve Yönetsel Perspektifler (içinde), M.

Marin ve U. Yıldırım (eds.), Beta, İstanbul, 2004, s.413.

15 A.k., s.414.

16 A.k., s.413-414.

17 Bu çalışma Türkiye Çevre Sorunları ve Türkiye Çevre Vakfı tarafından Türkçeye çevrilerek yayımlanmıştır.

18 Bkz. Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, a.g.k., s.317-346.

(31)

Bu raporda Sürdürülebilir Kalkınma tanımlanmakla birlikte soyut bir nitelik taşıyan bu tanım içinde açıklanması gereken birçok şey barındırmaktadır.19 Son çeyrek yüzyılda sürdürülebilirlik binlerce bilimsel araştırmanın yüzlerce akademik programın, hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının odaklanma noktası olmuştur. İnternet üzerinden araştırma yapıldığında bu kavramla ilgili çok sayıda bilimsel makale ve kitaba ulaşmak olanaklıdır. Kavram başta akademisyenler, politikacılar ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere her yönüyle tartışmaya açılmış, rapordaki tanımlamadan ne anlaşılması gerektiği sorgulanmıştır. Kavramın yarattığı en büyük etki ekonominin çevresel yükünün değerlendirilmesi, sınırsız koşullar taşıdığı varsayılan ekonomik etkinliklerin ve yarattığı sonuçların çevresel açıdan sorgulanır hale gelebilmesidir.

Çevreyle ilgili farkındalığın ortaya çıkmasıyla birlikte sınırlı bir çevrede yer alan kaynakların sınırsız tüketilemeyeceği gerçeğiyle yüzleşilmiştir. Kaynağa dayalı büyümenin sınırlı miktarda olan kaynakların yok olmasıyla devam edemeyeceği gerçeği başta ekonomistler olmak üzere bütün kesimlerce fark edilmiştir. Kavramın ortaya atılmasının temel gerekçesi bize yaşam veren ve hayatımızı kolaylaştıran doğal kaynakların ve çevrenin bu tüketim hızına dayanamayacağı endişesidir. 20

Sürdürülebilir kalkınma, içindeki kalkınma terimi dolayısıyla ilk bakışta ekonomik bir kavram olarak algılanmaktadır. Çevreyle ilintisi ortaya konulmadan günlük ekonomik konuşmalarda da kavramın bir ekonomik kavram olarak kullanıldığı, ekonominin kesintisiz ve niceliksel büyümesi olarak ifade edildiği, bu anlamda kavramın içeriğinde bir karmaşa olduğu görülmektedir.

Kavramın tanımında ortaya çıkan temel unsurlar bugün ve yarınki nesillerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi, yoksulların yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ayrıca gelecek nesillere de yaşanabilir ve kaynak sorunu olmayan bir çevre bırakılmasıdır.

19 Nükhet Turgut, a.g.k., s.703.

20 A.k., s.704.

(32)

Kaynakların sınırsız kullanımı nedeniyle gelecek nesillerin üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler, çevresel bozulma nedeniyle onların temel ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini kaybetme ihtimali, temel hareket noktalarından birisini oluşturmaktadır. 21

Brundtland raporunda ilk kullanımından sonra uluslararası ölçekte çevreyle ilgili yapılan tüm toplantılara esin kaynağı olmuş ve etkisini göstermiş olan kavram, çevreye ilişkin her konuda köprü görevi görmüştür. Uluslararası ölçekte Büyümenin Limitleri isimli çalışmadan sonra hükümetlerin, sivil toplum kuruşlarının ilgisini çeken çevresel anlamda en çarpıcı ve etkin kavramın bu olduğu kolaylıkla görülebilir. Küresel anlamda bugüne kadar ki en büyük etkiyi sağlayan kavramın temel alındığı birçok küresel ve ulusal stratejik plan ve pratik uygulamaların hayata geçirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Sürdürülebilir kalkınma kavramı uluslararası ölçekte çevre ile ilgili yapılan büyük ölçekli toplantılarda kabul görmesine ve kullanılmasına karşın kavramın bugüne kadar Ortak Geleceğimiz adlı raporda açıklandığı kadar kabul gören kapsamlı bir açıklaması da yapılmamıştır. Kavramın genel kullanım yönelimi kaynak kullanımı ve çevreyle ilgili kaygıların taşındığı her alanda kendisine yer bulması olduğu için konut gibi bu nitelikleri taşıyan bir kavram içerisinde de değerlendirilmesi olanaklıdır.

Sürdürülebilir kalkınma ile ilgili yapılan uluslararası nitelikteki tüm toplantılarda, bilimsel çalışmalarda kentsel sorunlar, mekânsal yerleşim ve konut önemli bir yer tutmuş, kavramın bakış açısından konut sorunları ele alınmıştır. KENTGES ve Gündem-21 örneklerinde olduğu sürdürülebilir kalkınma kavramı dayanak alınarak kent ve konutla ilgili ulusal ve yerel yönetimler ölçeğinde birçok stratejik plan uygulamaya konulmuştur.

Kavramdan esinlenerek yapılan küresel ölçekli birçok toplantı, kentleşme, konut gibi barınma sorununu çözmeye yönelik çok yönlü sorunların ve önerilerin tartışıldığı

21 Leslie Paul Thiele, Sustainability, Polity Press, UK, 2013, s.21.

(33)

diğer toplantıların alt yapısını oluşturmuş, stratejik planların yanı sıra kavramın kendisi ve konuta etkileri yasal ve idari düzenlemelere de yansıtılmıştır.

1.2. Konut

Konut üzerinde yapılacak bilimsel bir araştırmanın ilk adımı konut kavramının açıklanması ve gelişimi üzerindeki tanımlamalar olacaktır. Konut insanın sığınağına, yuvasına verilen addır. Sürdürülebilir Kalkınmanın tanımında geçen temel ilkelerden biri şimdiki ve gelecek nesillerin temel gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Temel gereksinimlerin en önemlilerinden biri olan barınma ihtiyacının karşılandığı yer konuttur. İnsanlar konutlarda yaşar, uyur, sosyal ve fiziksel gereksinimlerini konutlarda karşılarlar. Yer kürenin sıcak, soğuk gibi iklim koşullarından insanı koruyan ve hayatta kalmasını sağlayan yapı konuttur. Bu bağlamda konut her insanın ihtiyacı olan bir ögedir. İnsanların güvenli, sağlıklı ve yeterli bir konuta sahip olması insan hakları evrensel bildirgesinde güvence altına alınmıştır. Günümüzde önemli sayıda insan sağlıklı ve güvenli bir barınağa ulaşmaktan uzaktır.22

İnsanlığın hayati açıdan en çok gereksinim duyduğu malzemeler; yiyecek, su, barınak, giyecek ve yakıttır. İnsanlar hasat ettiği ürünleri gıda maddelerine, tekstili giyeceğe, kil, kum ve çakılı barınmak için ev yapmaya, kömürü ve petrolü ve gazı ısıya ışığa ve harekete dönüştürmeyi başarmıştır.23

Yapay çevre; “insanın bilgi ve kültür birikimine dayanarak, doğal çevresinde bulmuş olduğu yeraltı ve yer üstü zenginliklerini kullanarak kendisinin yarattığı çevre”

olarak tanımlanabilir.24 Konut bu tanımlamayla bağlantılı olarak yapay çevrenin en önemli parçalarından biridir. Ev veya konut insanların içinde yaşadığı, barındığı yapılardır. Konutlar ilk çağlarda yabani hayvanlardan ve değişik iklim koşullarından

22 United Nations Conference on Environment & Development Rio de Janerio, Brazil, 1992, Agenda 21, s.46.

23 Tim Jackson, Material Concern, Pollution, Profit and Quality of Life, Routledge, 1996, s.1.

24 Ruşen Keleş, Can Hamamcı, Aykut Çoban, Çevre Politikası, İmge, Ankara, 2009, s.54.

(34)

korunmak amacıyla yatma yeri ve ocak başı olmak üzere mağara içinde tasarlanmış olabileceği gibi Anadolu’daki ilk kent yerleşimlerinde görüleceği üzere savunma amaçlı iç içe geçmiş taştan veya kerpiçten yapılan yapılar olarak da karşımıza çıkmıştır.

Yapıların ve evlerin tasarımında toplumların içinde bulunduğu ekonomik, coğrafik ve iklim koşulları önemli rol oynamıştır. Tarım toplumuna geçtikten sonra insanlar;

topluluk ve aile bireyleriyle coğrafi ve iklim koşullarına uygun olarak yaptıkları yapıyı olağanüstü durumlar dışında sürekli kullanmışlardır. Zamanla ev veya konut barınma amaçlı olmasının ötesinde kimi zaman ev sahipleri için toplumsal bir saygınlık, kimi zamanda kentlerle özdeşleşen anıtsal yapılar biçimine gelmiştir. Çok sayıda eski ve özgün yapının koruma bilinciyle ayakta tutulması sonucunda bugün kültürel turizmin ilgi odağına giren tarihi kentler oluşmuştur. Kent dokusunun en önemli bölümü kente ruhunu ve özgünlüğünü veren konutlardır.

Konutlar 19. Yüzyıla kadar bulunduğu coğrafyanın fiziksel karakteristiklerini, ekolojik koşullarda elde edilebilirliği ve dönemin kültürel akımlarını üzerlerinde taşımaktadırlar. Her bölgenin iklimi, çevresi ve fiziksel koşulları kendine özgü konut biçimini yaratmıştır. Konutların tasarımı ve kullanılan malzeme zamanla bulunduğu bölgelerle özdeşleşmiş, hatta bir coğrafi bölgeyi temsil eden konut özellikleri oluşmuştur. Öyle ki bazı özgün konut biçimleri görüldüğü anda böyle bir yapının hangi coğrafi bölgeye ait olduğu kolaylıkla ayırt edilebilir.

19. Yüzyıla değin çevrenin fiziksel özelliklerinden ve coğrafik durumundan beslenen konut yapımı, endüstri devrimiyle birlikte nüfusta meydana gelen aşırı artış ve kentlere başlayan yoğun göç sonucunda ortaya çıkan yoğun konut talebi karşısında farklı bir yöne evrilmiştir. Hızlı kentleşme sonucu meydana gelen konut talebine çözüm olarak, endüstriyel yüzyıla özgü üretim süreçlerinden geçen, mevcut haliyle daha önce hiç kullanılmamış, yapay bir malzeme çözüm olarak sunulmuştur. Bu endüstriyel ve doğal olmayan ürün çimento ve onun kum ve çakılla karışımı sonucu elde edilen

(35)

betondur. Bu malzeme hızlı kentleşme ve konut yapımıyla birlikte temel taşıyıcı malzeme olarak küresel ölçekte özellikle de konut gereksiniminin artan ölçüde hızlandığı gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaştı. Türkiye’de de artan konut istemi nedeniyle neredeyse kentlerde yapılan konutların tamamının taşıyıcı sisteminde bu malzeme kullanılmıştır.

Türk Dil Kurumunca Konut; “insanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. yer, mesken, ikametgâh” olarak belirtilmiştir.25 Türkiye’de konut ve yapı kavramları konusunda ciddi bir kavram kargaşası vardır. Günlük dilde konut, yapı adıyla kullanılabilirken, her yapı konut değildir. Aslında yasal düzenlemelerde bu durum çok açık belirtilmişken konut veya binaya günlük dilde yapı da denilmektedir. Oysa yapı bir üst ölçekte ve konutun dışında yapılan duvar, fore kazık, tünel, köprü gibi imalatları da kapsar. 3194 sayılı İmar Kanununda26 Yapı; “Karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler” olarak tanımlanmıştır. Bu durumda baraj, tünel, liman gibi yapımlar da yapı kavramı içindedir.

Konut ise günlük kullanımda ve yasalarda bina kavramına karşılık gelmektedir.

Bina Anadolu Türkçesinde ev olarak kullanılmakla birlikte köken itibariyle Sami dillerinden Türkçeye geçmiş olduğu, eben ]ןבא[ ; taş sözcüğünden alıntı yapıldığı düşünülmektedir.27 Türk Dil Kurumu sözlüğünde de isim olarak bina kelimesinin Arapça kökenli olduğu ve konutu belirttiği görülmektedir. İmar Kanunu’nda bina;

“kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.” şeklinde ifade

25 https://sozluk.gov.tr/ (E.T.: 20.01.2020)

26 09.05.1985 tarihli ve 18749 sayılı RG

27 Dr. Muammer Karakaş, 04.01.2018 tarihli e mail.

(36)

edilmiştir. Kanunda konutla ilgili doğrudan bir tanımlama bulunmamakta olup bina kavramı içinde açıklanmıştır.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde28 ise umumi bina; “Resmi binalar, ibadet yerleri, eğitim, sağlık tesisleri, sinema, tiyatro, opera, müze, kütüphane, konferans salonu gibi kültürel binalar ile gazino, düğün salonu gibi eğlence yapıları, otel, yurt, iş hanı, büro, pasaj, çarşı, alışveriş merkezi gibi ticari yapılar, spor tesisleri, genel otopark, akaryakıt istasyonu, şehirlerarası dinlenme tesisleri, ulaştırma istasyonları ve buna benzer umumun kullanımına mahsus binalar’’ şeklinde tarif edilmiştir. Konutta bu bağlamda bina tanımlamasının içine girmektedir.

Çalışmada yer alan konut kavramı her ne kadar ev veya apartman olarak düşünülse de tanımlamada görüldüğü üzere bina kavramıyla da örtüşmektedir.

Kamu ve özel sektörün uygulamakla yükümlü oldukları kanun ve yönetmeliklerde yer alan bina ve konut tariflerinin hiçbirinde binanın taşıyıcı sistemin ne şekilde yapılacağına yönelik bir tarif veya yönlendirme yer almamaktadır. Bununla birlikte özellikle 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’na yönelik çıkartılan yönetmelikteki bina denetimiyle ilgili ek ve standartlar betonarme taşıyıcı sisteme göre düzenlenmiş, diğer taşıyıcı sistemler yok sayılmıştır.

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde; “Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.” denilmektedir. Bildirgede konut edinme hakkının bireyler ve aileler için evrensel nitelikte bir hak olduğu belirtilmektedir.

Bildirgede belirlenen hükümler temelinde, elverişli konut hakkı Sosyal ve Kültürel

28 03.07.2017 tarihli ve 30113 sayılı RG

(37)

Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme ile 1966 yılında yeniden kabul edilmiştir.29 Sözleşmenin 11.1. maddesinde; “Bu sözleşmeye taraf devletler, herkesin, yeterli beslenme, giyim ve konut da dâhil olmak üzere, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam düzeyine sahip olma ve yaşam koşullarını sürekli geliştirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.”30 denilerek insanların konut ve barınma hakkının evrensel ölçekte bir insan hakkı olarak tanındığı görülmektedir. Yeterli konut; “yeterli mahremiyet, yeterli mekân, yeterli güvenlik; yeterli ısıtma, aydınlatma ve havalandırma, su, atık su ve katı atık yönetimi gibi temel altyapı hizmetleri açısından yeterli ve erişilebilir konum ve bütün bunların uygun fiyatla edinilebilmesi” olarak tanımlanmaktadır.31 Bu tanımda belirtilen yeterli konuta ulaşmak, günlük barınma gereksinimini karşılamakta bile zorluk çeken yoksul kesimler için gerçekleştirilmesi uzak olan hedeflerdir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında32; “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” denilmekle birlikte ifade kamusal uygulama ve etki anlamında soyut bir nitelik taşımaktadır.

1.2.1. Konutun Sürdürülebilir Kalkınmadaki Yeri

Konut bir ülkede tek başına ortaya çıkan bir olgu değildir. Konutun ülkedeki ekonomik, sosyal, toplumsal gelişmelerle ve coğrafik koşullarla doğrudan bağı vardır.

Bu bağların özellikleri ve gelişimi bilimsel bir gözlemle ele alınıp konut yapımının çevresel etkileriyle birlikte bütünsel bir yaklaşımla değerlendirildiğinde sürdürülebilir bir konutun niteliklerine ulaşılır. Bu unsurlar aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla örtüşmektedir.

29 Elverişli Konut Hakkı Bir İnsan Hakkıdır, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Kent İzleme Merkezi (KİM), Ankara, 2013, s.5.

30 A.k., s.5.

31 Bkz. BM, 4 No’lu Genel Yorum: Yeterli Konut Hakkı, (Sözleşme 8. Madde), Altıncı Oturum, 1991

32 09.11.1982 tarihli ve 17863 Sayılı RG

(38)

Konut gerek yapımı aşamasında gerekse de konutun kullanıldığı süre içerisinde alım ve satımından kaynaklanan potansiyel değeri ile ekonomide önemli bir yere sahiptir. Konut üretimi sırasında ve insanlara hizmet ettiği süreç içerisinde kullanılan enerji ve kaynak tüketimi, ekonomik büyüklüğün ve etkinliğin önemli bir bölümünü oluşturur. İnşaat sanayinin önemli bir kolu olan konut sektörü; Türkiye’de ve birçok ülkede ekonominin lokomotifi olarak nitelendirilmektedir. Konut yapımıyla, alım satımıyla ilgili birçok veri ulusal ekonomilerdeki ticari görünümle ilgili kestirimleri ortaya koyar. Konutla ilgili veriler ekonomik durumun ve görünümün yönünü belirlemede en önemli araçlardan biridir. Konutun çevresel etkileri ele alındığında ise son yıllarda kaçınılmaz olarak betonun yarattığı çevresel kirlilik kamuoyu tarafından sorgulanır hale gelmiştir. Ancak halen çevre kirliliği denilince akla petrol, kimya, rafineri veya tarımsal iş kolları gelirken inşaat sektörü doğrudan çevreyi etkileyen etkinlikleri konusunda kendisini saklamayı başarmıştır. Oysa konut; üretim planlaması yapılmasından itibaren çevreyle doğrudan etkileşime giren ve doğal kaynakları yoğun biçimde kullanan, kayda değer bir ekonomik boyutu olan iş koludur. Bu bağlamda konut sektörü; ekonomi ve çevreyle doğrudan bağlantılı olduğundan, sürdürülebilirlik ekseninde irdelenmesi gerekir.

Konut veya bina yapımı ile sermaye birikimi arasında doğrudan bir ilişki vardır.

İnsanlar geçmişte refah seviyelerinin en yüksek olduğu ve sermaye birikiminin yoğun olduğu dönemlerde en göz alıcı ve kalıcı eserlerini yapmışlardır. Konut yapımının kültürel ve toplumsal boyutlarının yanı sıra sermaye birikimi ve kalkınmayla doğrudan bağı olduğu bir gerçektir. Kalkınmaya ilişkin göstergelerin konut yapımını ve koşullarını doğrudan etkilediği söylenebilir. Konut yapımının ekonominin birçok dalına etki ettiği gerçeği de göz önüne alındığında ekonomi ile inşaat sektörü ve konut yapımı arasında güçlü bir bağ vardır.

(39)

Konut gereksinimini karşılamak üzere devletçe gerçekleştirilen yasal ve yönetsel düzenlemeler, konutla ilgili kamu kurumlarının uygulamaları, ulusal bilincin yarattığı kültürel ve toplumsal bakış açısı, konutta kullanılan malzemelerin ve enerjinin niteliği bütün olarak bir ülkenin konut politikasını oluşturur.

Sürdürülebilir kalkınma ekseninde konutun çevreye etkisi önemlidir. Konut gerek yapımı gerekse de barınma alanı olarak insanlara hizmet verdiği sürece çevreyle etkileşim içindedir. Kalkınmanın çevreci koşulları ve çevre değerlerini gözeten sürdürülebilir kalkınma ele alındığında buna koşut konut üretiminin niteliği de sorgulanabilir.

Konutların yapımında kullanılan malzemelerde afetler ve deprem gibi güvenlik kaygılarının yanı sıra çevre kaygılarının ne ölçüde dikkate alındığı bilimsel verilerle desteklenerek tartışılmalı, gelecek nesillere bırakılacak mirasların en önemlilerinden biri olan konutu geleceğe taşımanın yolları araştırılmalıdır. Gelecek nesillerin gerek çarpık kentleşme nedenleriyle gerekse de tekdüzelikten kurtulmak gibi nedenlerle yıkmak zorunda kalacakları her konut geleceğe aktarılan çevresel bir yüktür.

Sürdürülebilir kalkınma açısından son derece önemli olan konutun tüm ögeleriyle birlikte ekolojik döngüye katılabilmesi, çevreye gerektiğinde geri dönebilmesi ve çevreci konutların yapımına olanak sağlanması çevre açısından son derece önemlidir.

Konutlar; yapımından insanlara barınak olarak hizmet ürettiği süreç içerisinde çevreyle belki de en çok etkileşim içerisinde olan ögelerden biridir. Konut yapıldıktan sonra da içinde barındırdığı insanların faaliyetleri nedeniyle (konutta enerji kullanımı, konutun onarımı için kullanılan malzeme) neredeyse canlı bir organizma gibi doğa ile ilişki halindedir. Konut yapımı doğal kaynak kullanımını gerekli kılan bir eylemdir. Bu durumda tekrar kullanım, geri dönüşüm gibi çevresel unsurların konutta dikkate alınması gerekir. Konut yapımı kaynak kullanımını gerekli kılar. Konut yapımında

Referanslar

Benzer Belgeler

Oluşturdukları senaryolardan birinde tecavüze uğrayan kadını üç çocuk annesi bir okul- aile birliği başkanı olarak (yüksek saygınlık koşulu), diğerinde ise bir

41 Yukarıdaki sorgulamalar ışığında, Beypazarı ilçesindeki doğal, sosyal ve kültürel turizm kaynaklarına yönelik potansiyelin tespit edilmesi, turizm kaynaklarına

1-) Orman kaynakları üzerinde kurulacak turizm etkinliklerinin ürettiği kamu yararı/zararı ile aynı alandaki orman kaynaklarının ürettiği kamu yararı düzeyleri.. sosyal

i) PS/PR 8 uyarınca kültürel miras değerlendirmesi, ilgili raporlama ve yönetim, bir “Chance Finds: Şans Bulma” prosedürü ile birlikte uygulanacaktır. j) AB IED

Nüfusun büyüklüğü, bileşimi ve dağılımı üzerinde meydana gelen değişmeler veya nüfus süreçleri olarak belirttiğimiz doğum, ölüm ve göçlerde meydana gelen artış

İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması, doğadaki kaynakların dengeli kullanımı, uzun vadeli ekonomik büyüme ve gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak

Bu borç seviyesinin sürdürülebilmesi için devlet topladığı vergi gelirlerinin büyük bölümünü faiz ödemelerine ayırmak zorunda kalmaktadır.. Yıllardan beri devam eden

Kabul ettiğimiz, hegemonya kavramsallaştırmasından yola çıkarak denilebilir ki, Türkiye’de siyasetin yeni hegemonyanın esaslı bir bileşeni olarak, yeni