• Sonuç bulunamadı

Johannesburg Zirvesi (Rio+10 Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi World

Rio + 10 olarak da adlandırılan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma zirvesi sonucunda iki belge ortaya konulmuş, bunlardan ilki ulusal ve uluslararası boyutlarda eylem önerileri içeren “Uygulama Planı” ikincisi ise devlet ve hükümet başkanları tarafından onaylanan “Siyasi Bildiri” olmuştur.165

Uygulama Planını 170 maddeden oluşan içerisinde sürdürülebilir konut ve barınmayla ilgili önerileri içeren bir metindir.

Uygulama Planının Sürdürülemez Üretim ve Tüketim Kalıplarının Değişmesi başlıklı 14. Maddesi; kaynak kullanımının isteğe mi yoksa ihtiyaca göre mi şekillendireceğini sorgulayan hükümler içermektedir. Söz konusu maddede;

“toplumların üretme ve tüketme şeklindeki temel değişiklikler yapılması küresel ölçekte sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için vazgeçilmez” olarak nitelendirilmektedir.

Gelişmiş ülkelerin liderliğinde gelişmekte olan ülkeleri de kapsayacak biçimde sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerinin teşvik edilmesi tavsiye edilmektedir.

Özellikle gelişmiş ülkelerdeki tüketim biçimi ve psikolojisi ve buna bağlı üretim biçimi sürdürülebilirlik açısından sorgulanacak hale gelmiştir. Bu çabanın gerçekleşmesi yönünde hükümetlerin, özel sektörün ve tüm büyük grupların harekete geçmesi istenmiştir.

Yine Uygulama Planının 11. Maddesinde; Gecekondu mahallelerinin yaşamında önemli bir iyileşme elde etmesini sağlamak için; içinde barınmayı ve konutu da içeren

165 Sevim Budak, a.g.k., s.424.

hedefler ve yoksullara yönelik eylemler yer almaktadır. Bunlar; konut için düşük maliyetli ve sürdürülebilir malzemeler ve uygun teknolojinin kullanılması, uygun istihdam, kredi ve geliri artırmak, yerel yönetimlere gecekondu yükseltme ve gecekondu ıslah programları konusunda destek vermek ve konut mevzuatı hakkındaki bilgilere erişimi kolaylaştırmak olarak tanımlanmıştır. 166

İmar ve konut mevzuatı konusunda bilinçli bir toplum yaratılmasının önemine değinilmiş, tekil konutun çevresel açıdan irdelenmesi gündeme gelmiştir.167

37. Madde özellikle konutların da doğrudan etkilendiği afetlerle ilgili planlamadan oluşmaktadır.

Güvenlik açığı, risk değerlendirmesi ve afet yönetimi, daha güvenli bir dünyanın temel unsurlarından biri olarak görülmektedir. Bu durum önleme, azaltma ve hazırlıklı olma, müdahale ve toparlanmaya kadar tüm yönleri kapsamaktadır. Bunun için;

Uluslararası Afet Azaltma Stratejisinin (ISDR) rolünün güçlendirilmesi, afet yönetimi için etkili bölgesel ve ulusal stratejiler ve bilimsel, teknik kurumsal destek oluşturulması, hassas ülkelerde sel ve kuraklık risklerini azaltacak önlemlerin alınması, iklim değişikliğinin sulak alanlar üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini değerlendirmek için yaygın teknikler kullanılması, afetlerin etkilerini azaltmak için geleneksel ve yerli bilgilerin kullanımının teşvik edilmesi, yerel makamlar tarafından toplum temelli afet yönetimi planlamasının teşvik edilmesi, STK'ların, bilim camiasının ve diğerlerinin doğal afetleri yönetmeye gönüllü katkılarının desteklenmesi, ISDR ile tutarlı erken uyarı sistemlerinin ve bilgi ağlarının güçlendirilmesi 37. Maddede eylem planı olarak açıklanmıştır. 168 Bu maddelerde belirlenen eylemlerin, konutla ilgili doğrudan sonuçları olacaktır. Doğal felaketler konutu etkilediği gibi konutta yaşayanların can güvenliğini de ilgilendirmektedir. Türkiye’de deprem başta olmak

166 Janet R Strachan, v.d., The Plain Language Guide to the World Summit on Sustainable Development, Taylor & Francis, UK and USA, 2005, s.11.

167 Rio + 10, Plan of Implementation of the World Summit on Sustainable Development, s.6.

168 Janet R Strachan, v.d., a.g.k., s.4.

üzere, sel, heyelan, kaya düşmesi gibi doğal afetler; plansız yapılaşma nedeniyle konutları ve konutlarda yaşayan hane halkının can ve mal emniyetini tehdit etmektedir.

Başta mekânsal planlama olmak üzere risk yönetiminin ortaya koyacağı sonuçların konuta yansımaları kaçınılmazdır. Konutun veya kentleşmenin olmadığı yerde ortaya çıkan deprem veya doğal afetten toplumun haberi olmayacaktır. Dolayısıyla doğal afetlerle kentte veya kırsalda olsun konut arasında doğrudan bağ vardır.

Uygulama planının yanında Zirveye katılan devletler, bir de Siyasi Bildiri yayımlamışlardır. Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından imzalanan bildiri beş alt başlık ve 37 madde altında toplanmıştır.169

Sürdürülebilir kalkınma için Johannesburg bildirgesinde yer alan 37 Maddenin bütününde; sürdürülebilir kalkınmanın temel ilkelerine (yoksulluğun önlenmesi, teknoloji kullanımı, gelecek nesiller için duyulan kaygı vb.) gönderme yapıldığı, 18.

Maddede yeterli konut erişiminin hızlı biçimde sağlanması gerekliliği ve tavsiyesi belirtilmiştir. 19. Maddede konut etkileşimiyle ilgili olarak doğal afetlerin sürdürülebilir kalkınma önünde önemli bir engel olduğu saptamalarının yapıldığı, geçmişte yaşanan depremlerin Türkiye’deki konut stoklarına yaptığı olumsuz etkiler göz önüne alındığında yapılan saptamanın önemli ve yerinde olduğu görülmektedir.

Türkiye’de Rio + 10’a sunulmak üzere, Sürdürülebilir Kalkınma Ulusal Raporunun hazırlanması sürecinde eşgüdümü o dönemdeki mülga Çevre Bakanlığı üstlenmiştir. Ulusal öncelikler ve uluslararası gündem değerlendirilerek Johannesburg Zirvesine sunulan Ulusal Rapor; “iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin korunması, yönetişim, yoksullukla mücadele, iş dünyası ve sanayi ve bilgi ve iletişim” olmak üzere 6 ana başlıktan oluşmuştur.170 Raporda Konutla ilgili doğrudan doğruya bir başlık bulunmamakla birlikte Enerji Tasarrufu ve Verimliliği başlığı altında binalarda enerji

169Sevim Budak, a.g.k., s.425.

170 Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Johannesburg 2002 Türkiye Ulusal Raporu, TC. Çevre Bakanlığı, s.4-6.

tasarrufu ile ilgili gelişmeler ortaya konulmuş, yoksullukla mücadele başlığı altında kentsel yoksulluk ve gecekondu sorunları ayrıntılı olarak incelenmiş, bir anlamda konutu ilgilendiren sorunlar raporda yer almıştır.

Johannesburg’da yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinde aslında gelecek nesilleri de son derece ilgilendiren insanların mevcut üretim ve tüketim sınırlarının sorgulandığı bir çalışmayla 2012 – 2022 yıllarını kapsayacak biçimde Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Kalıplarında 10 Yıllık Yapısal Programın171 vizyon, hedef ve ilkeleri açıklamıştır. Küresel sürdürülebilir kalkınma, toplumların üretme ve tüketme şeklindeki temel değişikliklere bağlıdır. “Ortak ancak farklılaştırılmış sorumluluk”

ilkesini kabul eden Johannesburg Uygulama Planı gelişmekte olan ülkelerin öncülüğünde tüm ülkelerden sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerini teşvik etmelerini talep etmektedir. Hükümetler, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve tüm büyük gruplar bu konuda etkin rol oynayacaktır.172

10 yıllık yapısal programda üretim ve tüketime ilişkin birçok ekolojik önerinin yanı sıra, zararlı malzemelerin ve zehirli kimyasalların, kirletici emisyonlarının azaltılması, doğal kaynakların korunması ve doğal kaynakların etkin kullanımının teşviki, dönüştürülebilir malzemelerin üretimi, kaynak etkinliği için yaşam döngüsü yaklaşımları, bilimsel ve geleneksel bilince bağlı yaklaşımlar, 3 R konseptiyle birlikte (reduce, reuse, recyle) teşvik edilmesi onaylanmıştır. Aslında sürdürülebilir konut bağlamında da 3R ilkesi konut üretiminin en temel bakış açısını oluşturmaktadır.

Konutların ekolojik ayak izini artıracak ölçekte gereksinimden büyük yapılmasının önlenmesi, konutların ve konutlarda kullanılan malzemenin tekrar kullanma olanağı sunması (konutta yapılan değişikliklerle konutun farklı alanlarda kullanılabilme olanağının proje olarak sağlanabilmesi) ve en önemlisi de konutun yıkılması durumunda

171 Bkz. A 10-year framework of programmes on sustainable consumption and production patterns, Rio + 20, United Nations Conference on Sustainable Development, Rio De Janeiro, Brazil, 2012

172 Janet R Strachan, v.d., a.g.k., s.20.

geriye kalan malzemelerin tekrar kullanılabilir veya dönüşebilir nitelikte olması, bu konseptin konuta uygulanabilirliği açısından örtüşen örneklerdir.

Programın 8. Maddesinde başlangıç için bazı alanlarda uygulanması ve esin kaynağı oluşturması için 5 alt maddeden oluşan bir liste hazırlanmış, bu listeye sürdürülebilir yapılar ve inşaat bölümü de eklenmiştir.

Ancak 10 yıllık yapısal programda; kaynak tüketimine dayalı klasik ekonomik modele kısıtlamalar konulmaması, sürdürülebilir üretim ve tüketime teşvik desteklenirken, uluslararası ticarette aynı koşulları taşıyan ülkelere, Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarında yer alan hükümlere aykırı olarak keyfi, gizlenmiş ve haksız ayrımcılığa yol açan yapıların kurulmaması gerektiğinin belirtilmesi, mevcut tüketim ekonomisini sürdüren serbest piyasa ekonomisinin görmezden gelindiği kuşkusunu ortaya çıkarmaktadır.

Dünya Ticaret Örgütü etkinliklerine atıf yapılarak verilen destek, ekolojik örgütlenmeler ve etkinliklere de bir anlamda gözdağı niteliğindedir. (Common Values- 2/e) Programda sürdürülebilir kalkınma için kaçınılmaz görünen üretim ve tüketim kalıplarındaki temel değişimlerden bahsedilirken, kâr etme uğruna doğal kaynak kullanımını hiçe sayan küresel ticaretin aktörlerinin gözetilmesi, bunların küresel ticaret adına korunması, programın içindeki bir çelişki olarak görünmektedir. Hatta programın 2-f maddesinde sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarını desteklemek amacıyla yeni teknolojiler ve ürünler bulunması yönünde yeni piyasa fırsatları hedef gösterilmiştir.

Oysa üretimin ve tüketimin toplumsal koşullarının oluşturulması yönünde atılan kararlı adımlar, çevresel değerleri korumada bir sonuç ortaya çıkaracaktır.173

173 A 10-year framework of programmes on sustainable consumption and production patterns, a.g.k., s.4.

2.4. Rio + 20 (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı