• Sonuç bulunamadı

Habitat III (Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme

2.4. Rio + 20 (Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı -UNCED)

2.4.2. Habitat III (Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme

Habitat III toplantısı 17-20 Ekim 2016 tarihinde Ekvator’da yapılmıştır.

Habitat III, 2015 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi ve Paris İklim Değişikliği Anlaşmasının kabulünden sonra yapılan küresel ölçekli ilk BM toplantısıdır. Toplantıya katılmadan önce hazırlanan Habitat III Türkiye Ulusal Raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 14 Aralık 2014 tarihinde hazırlanmıştır. Raporda Habitat III de gündeme gelecek olan yeni kentsel gündem kavramı etrafında bir çalışma yapılmıştır. Raporda dikkati çeken husus rapora katılımın sığlığıdır. Rapor neredeyse sadece kamu kurumlarının katkısıyla hazırlanmış, rapordaki hazırlayanlar listesinde görüleceği üzere TMMOB Şehir Plancıları Odası ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı dışında STK’ların ve meslek odalarının görüş ve önerileri alınmamıştır.186

Habitat III toplantısı da sürdürülebilir kalkınmayla ilgili önceki küresel toplantılara bağlı kalınarak hazırlanmıştır. Habitat III toplantısında yer alan Yeni Kentsel Gündem’de187, “Habitat I ve II toplantılarının izleme süreçlerinin dikkate alınacağı, Yeni Kentsel Gündem’in uygulanmasının, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma

186 Bkz. Habitat III Türkiye Ulusal Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara, 2014, s.60.

187 Herkes İçin Sürdürülebilir Kentler ve Yerleşimlere İlişkin Kito Bildirgesi

Gündemi’nin bütünleşik bir şekilde uygulanmasına ve yerelleştirilmesine, kentlerin ve insan yerleşimlerinin kapsayıcı, güvenli, dirençli ve sürdürülebilir kılınması hedefi olan Hedef 11 dâhil Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve amaçlarına ulaşılmasına katkı sunulacağı” hususunun vurgulanması,188 sürecin küresel ölçekli önceki deneyimleri ve çalışmaları esas alarak işlediğini göstermektedir.

“Yeni Kentsel Gündem” belgesi, Türkiye’nin de de içerisinde olduğu BM üyesi ülkelerce kabul edilmiş olup, uygulaması üye ülkelerin sorumluluğundadır.189

Yeni Kentsel Gündemde; “2050 yılına gelindiğinde, kentsel nüfusun, kentleşmeyi 21. yüzyılın en dönüştürücü eğilimlerinden biri haline getireceği, kentsel nüfusun yaklaşık iki katına çıkacağı, çevresel ve insani etkilerin yanı sıra nüfus, ekonomik faaliyetler, sosyal ve kültürel etkileşimlerin giderek kentlerde yoğunlaşacağı, bu durumun diğerlerinin yanı sıra konut, altyapı, temel hizmetler, gıda güvenliği, sağlık, eğitim, uygun işler, güvenlik ve doğal kaynaklar bakımından büyük sürdürülebilirlik meydan okumalarına neden olacağı” belirtilmiş190, nüfus artışı ve kaynak kullanımının sürdürülebilirlik açısından konutla ilintisi belirlenmiştir. Benzer şekilde konutun artan nüfusla birlikte doğal kaynak kullanımına yaptığı baskı tezin genel çerçevesi içinde ele alınmıştır.

Bildirgede ortak vizyon başlığı altında; “şehirler ve insan yerleşimlerinin, Afet riskinin azaltılması ve yönetimini kabul edip uygulayacağı, bunun sonucunda zarar görebilirliği azaltacağı, doğal ve insan kaynaklı afetlere karşı direnç ve müdahale esnekliği geliştireceği” belirtilerek ülkelere afet risklerinin azaltılmasına ilişkin bütünsel bir çalışma yapılması önerilmektedir.191

188 Yeni Kentsel Gündem, UN Habitat III, Quito, 2016, s.10. https://habitat.csb.gov.tr/yeni-kentsel-gundem-new-urban-agenda-i-5733 (E.T.:29.10.2019)

189 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şehircilik Şûrası 2017, a.g.k., s.18.

190 Yeni Kentsel Gündem, a.g.k., s.2.

191 A.k., s.24.

Yerleşim alanlarının büyük bir bölümü 1. Derece deprem bölgesinde olan Türkiye için de önem arz eden risk azaltılması ve afetlere karşı direnç ve müdahale esnekliği hususları da gündeme taşınmıştır. Afet risklerinin azaltılmasına ilişkin TARAP192 (Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Projesi) Mülga Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi koordinatörlüğünde hazırlanarak Afet ve Acil Durum Başkanlığına sunulmasıyla ortaya çıkan çalışma, Türkiye’nin afet risklerini tespit etmeyi hedeflemektedir.

Yeni Kentsel Gündemde; uygun konut hakkı, yeterli yaşam standardı hakkının bir bileşeni olarak görülmektedir. Aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılması dâhil, yoksulluğu bütün biçim ve boyutlarıyla sona erdirerek, uygun ve erişilebilir fiyatlı konut dâhil herkesin fiziki ve sosyal altyapı ve temel kamu hizmetlerine eşit erişiminin temin edilerek hiç kimseyi geride bırakmamak temel hedeflerden birisi olarak belirlenmekte, konutun sosyal ve ekonomik boyutu önemsenmektedir. Konutun sosyal niteliğinin yanında ekonomik olarak toplumun farklı gelir gruplarının üyeleri için güvenli, uygun fiyatlı ve erişilebilir yeterli konut seçeneklerini içeren çeşitli konut arzlarının teşvik edilmesi taahhüt edilmiştir.

Yine aynı gündemde; “Konutun sermaye oluşumunu, gelir ve istihdam oluşumunu ve tasarrufları arttırdığını; ulusal, ulus altı ve yerel düzeylerde sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik dönüşümün gerçekleşmesine katkıda bulunabileceği bilinciyle toplumsal yaşam alanın üretimi dâhil uygun fiyatlı ve sürdürülebilir konut ve konut finansmanının ekonomik kalkınmadaki rolü ve diğer ekonomik sektörlerde verimliliği arttırması taahhüt edilmekte”, konutun ekonomik boyutuna vurgu yapılmaktadır. Konutun ekonomik boyutunun doğrudan veya dolaylı olarak diğer sektörlere etkisi göz ardı edilmemektedir. Gelişmekte olan birçok ülkede

192 https://www.afad.gov.tr/turkiye-afet-risk-azaltma-plani-tarap (E.T.:29.10.2019)

konut ve inşaat sektörü gerek istihdam bağlamında gerekse de mal ve hizmet üretimiyle diğer sektörleri sürükleyici bir nitelik kazanmıştır.

Yeni Kentsel Gündemin 77. maddesinde; “2015-2030 Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi ile uyumlu olarak özellikle riskli alanlardaki imarlı ve gecekondular dâhil kaçak yerleşim bölgelerinin zarar görebilirliğini ve riskini azaltarak kentlerin ve insan yerleşimlerinin dayanıklılığının arttırılması, ayrıca, yerel yönetimler ve ilgili paydaşlarla eşgüdüm içinde, gecekondu ve kaçak yerleşmeler dâhil tüm riskli konut stokunun afetlere karşı dayanıklılığını sağlamak üzere güçlendirilmesi ve yenilenmesi için tedbirler geliştirilmesi” taahhüt edilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle gecekondu ve barınma gereksinimini sağlayan diğer yapılar, depreme ve afete dayanıksız bir ortam oluşturmuş, deprem kuşağında olan ülkeler ise bu ve benzeri yapılar nedeniyle büyük bir mali ve çevresel faturayla karşı karşıya kalmışlardır. Dayanıksız ve teknik destekten yoksun, yasal olmayan yapıların yapılmasının önlenmesi kadar; bu koşullarda yapılan yapıların dönüştürülmesi yerel ve ulusal politikaları ilgilendirmektedir. Gecekondularla ilgili planlama yapılmadığı takdirde sorun kolaylıkla başka sosyal ve ekonomik boyutlara evrilebilmekte, plansız kentsel dönüşüm yeni çöküntü alanları yaratmaya neden olmaktadır. Dayanıklı yapı yapmak üzere yapılan yasal düzenlemeler, geliştirilen teknik yönetmelikler, dayanıksız ve kaçak yapı yapmayı caydırıcı tedbirler kararlı ve uzun erimli uygulama politikalarıyla sonuç vermektedir. Gelişmekte olan ülkelerde çeşitli baskı gruplarının bu kararlılığı engelleyici nitelikte tavır sergilemesi, rant veya politik kaygılarla kötüye kullanması nitelikli ve sağlam konut elde etmenin önündeki en büyük engeldir.

Gündemin 106. Maddesinde; “sosyal içerme, ekonomik etkinlik ve çevre koruma ilkelerine dayalı konut politikalarının destekleneceği” belirtilmiştir. Konut politikalarında çevrenin korunması konut malzemelerinin üretiminden konutun hizmet ettiği süre içerisinde enerjinin verimli kullanımına kadar çok geniş yelpazede yer alan

birçok konuyu içermektedir. Konut politikalarının çevrenin korunmasına yönelik biçimde oluşturulması; artan nüfus ve kentleşme baskısıyla birlikte daha önemli hale gelmiştir.

Gündemin 107. Maddesi; “Onurlu ve yeterli yeniden tahsis sağlamak için, (özellikle düşük gelirli gruplar için) kiralık ve diğer sahiplilik seçeneklerinin yanı sıra geniş bir yelpazede yeterli ve sürdürülebilir konut seçeneklerine erişimi teşvik eden kooperatifler, kişilerin ve toplulukların değişen gereksinimlerini karşılayan diğer kolektif konut edinim politikalarının, araçlarının mekanizmaları ve finansman modellerinin geliştirilmesinin, gecekonduların ve kaçak yerleşimlerin iyileştirilmesine yönelik programlara özel önem verilerek aşamalı konut ve kendi konutunu inşa etme projelerinin destekleneceği” açıklanmıştır. Kooperatifçilik; demokratik yapısında var olan katılımcılık, kar payı güdülmemesi genellikle alt ve orta gelir grubunda yer alan kişilerle oluşturulması, içerdiği sosyal dayanışma ve üretimin kollektif anlayıştan doğan verimliliği gibi unsurları göz önüne alındığında; sürdürülebilir kalkınmayla örtüşen yapılardır. Kooperatifçilik örgütlenmesi Türkiye örneğinde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerde yasal ve kamusal desteklerle yapı üretiminde oldukça sık kullanılan bir yöntemdir. Ancak bildirgede belirtildiği üzere merkezi ve yerel yönetimlerce mali ve vergi yönünden teşvik edilmesi, desteklenmesi gereken yapılardır. Bu yapılanma ve politikalar olmadan yapı kooperatifçiliği, yine Türkiye örneğinde olduğu gibi etkinliğini kaybetmekte, kooperatif binalarının istatistiksel olarak toplam yapı stoku içindeki payı azalmaktadır. Yapı kooperatifçiliği ve politikalarıyla ilgili Türkiye örneği tezin sonraki bölümlerinde ele alınmıştır. Kendi konutunu yapma yöntemi; kamusal olarak doğrudan nakti yardım veya yapı malzemesi yardımı olarak gerçekleşebilir. Türkiye’de ise kişilere böyle bir yardım yapılabilmesinin koşulu kişilerin Umumi Hayata Müessir

Afetler Dolayısı ile Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun193 hükümleri uyarınca afetzede olmasıyla (hak sahipliği) mümkündür. Bu yöntem Türkiye’de afete uğrayan birçok bölgede Çevre ve Şehircilik Bakanlığının denetiminde uygulanmıştır. Bu yöntemin yapılacak yasal düzenlemelerle dar gelirli yurttaşların konut sahibi olabilmesi içinde kullanılması ve yaygınlaştırılması olanaklıdır.

Yeni Kentsel Gündemin 111. Maddesinde; “Konut sektöründe, uygulanabilir dayanıklı yapı standartları ve imar kanunlarının ve yönetmeliklerinin, arazi kullanım ve planlama mevzuatı ile spekülasyonla, evsizlikle, zorla tahliye, yerinden edilmeyle mücadelenin, sürdürülebilirlik, kalite, sağlık, emniyet, uygun fiyatlı, enerji ve kaynak verimliliği ve dayanıklılığı sağlayan yeterli ve uygulanabilir yasal düzenlemelerin geliştirilmesinin destekleneceği” belirtilmiştir.

Sürdürülebilir konutun en önemli unsurlarından birisi yapı standartı düzenlemelerinin ve konut yapımıyla doğrudan ilgili imar kanunu ve bağlı yönetmeliklerinin yeterli ve uygulanabilir olmasıdır. Yapı standardı sadece bir tek yapı malzemesine göre düzenlenmemeli, (örneğin beton, çelik vb.) diğer yapı malzemelerinde içerecek biçimde belirlenmelidir. Türkiye’de yapı standartları genel olarak beton malzemelere göre düzenlenmekte, diğer yapı malzemeleri görmezden gelinmektedir. Kamusal alanda konut ve bina yapımına yönelik hazırlanan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu sık aralıklarla değişmekte, bu durum sektörel olarak güven ortamını zedelemektedir. Ayrıca İmar barışı adı altında ruhsat eki projelere uygun yapılmayan veya eksik yapılan konutlara getirilen imar afları; imar kanununun uygulanmasına yönelik güveni sarsmaktadır.

Ekonomiye katma değer katacağından bahisle temelinde siyasi kaygılarla ortaya çıkan imar afları; imarla ilgili yasal düzenlemeleri ve uygulamaları hiçe saymaktadır. Konutla ilgili yasal düzenlemelerin sürdürülebilir konut yapımı yönünde daha katılaştırılması ve

193 25.5.1959 tarihli ve 10213 sayılı RG

ruhsatsız konut yapanlara karşı daha caydırıcı bir niteliğe büründürülmesi gerekirken Türkiye’de getirilen aflar, rant nedeniyle projesine uygun olmayan, alabildiğine büyütülen bina yapımını cesaretlendirmektedir. Bildirgede destekleneceği belirlenen yapı standartı ve imar mevzuatına ilişkin düzenlemelerin Türkiye gibi gelişmekte olan ülke örneğinde olduğu üzere birçok nedenle desteklenme alanı bulunamayacağı görülmektedir. Bununla birlikte konutta enerji verimliliğine yönelik binaların mantolanması gibi uygulamalar, özel sektöründe doğrudan sistemin içinde olması nedeniyle daha çok uygulama alanı bulabilmektedir.

Sürdürülebilir Kentler ve İnsan Yerleşimleri İçin Quito Bildirgesi başlığı altında yayımlanan taahhüt ve kararların 15. Maddesinde kentleşme paradigmasını yeni kentsel gündeme kaydırmak için sürdürülebilir kalkınma kavramı esas alınarak hareket edileceği;194 Habitat III’de konutla ilgili alınan kararların uygulanması niteliğinde olan Habitat III Politika belgesinde; konutun kentleşmeden ayrılamayacağı, bu nedenle konut politikaları ve stratejilerinin ulusal ve yerel düzeyde kentleşme politikalarıyla bütünleşmesi ve ekonomik ve sosyal politikalarla eşgüdüm içinde olması gerektiği;195 barınmanın insan yaşamı için bir ön koşul olduğu vurgulanarak, konutun kent ve insanın sürdürülebilir sosyoekonomik gelişmesi için önemli olduğu, konutun aynı zamanda bir zenginlik, istihdam ve ekonomik gelişme kaynağı ve ekonomik ajandanın önemli bir bileşeni olduğu belirtilmiştir.196 Politika belgesinin sonunda konut politikalarıyla ilgili tavsiyeler hedeflenen çıktılar ve izleme başlığı altında eylem planı hazırlanmıştır.197

Konutla ilgili zirve sonrası politika belgesi hazırlanması; konutun tek başına Habitat III’ ün önemli bileşenlerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır.

194 Yeni Kentsel Gündem, a.g.k., s.14.

195 Housing Policies, Habitat III Policy Paper 10, UN, 2017, s.36.

196 A.k., s.36.

197 A.k., s.48

2.4.3. BM Küresel Konut Stratejisi (UN-Habitat Global Housing Strategy- GHS)