• Sonuç bulunamadı

3.1. Mevcut Durum

3.1.1. Ulusal Politika ve Strateji Belgeleri

3.1.1.2. KENTGES

KENTGES strateji ve eylem planında vurgu yapılan en önemli unsur sürdürülebilirliktir. Brundtland raporunda dile getirilen sürdürülebilirlik; KENTGES gibi kentsel gelişime yönelik hazırlanan kapsamlı ve geniş bir zaman dilimini kapsayan bir eylem planının hazırlanmasında, uygulama ilke ve stratejilerinde temel olarak yer almıştır.

KENTGES’de sürdürülebilir kentleşme için değerler sistemi ve temel ilkeler başlıklı 3. Maddede; “sürdürülebilir kalkınmanın, kaynak kullanımında kuşaklar arası hakkaniyetin sağlanarak sosyal, ekonomik ve çevresel alanlarda dengeli gelişmeyi öngördüğü, kavramının mekânsal eşitlik ve yaşam kalitesi boyutunda öne çıktığı, kentleşme ve yerleşme alanında sürdürülebilirliğin, akılcı kaynak yönetimine dayalı

mekânsal gelişmenin sağlanması ve yerleşmelerde yapılı ve doğal çevrenin nitelikli ve yaşanabilir olmasına yönelik olduğu” belirtilmiştir.244 Tanımlamada kavramın kentsel anlamda tanımının yapıldığı görülmektedir. Bu anlamda plan; sürdürülebilirlik ilkesinin konut ve mekânsal planlama açısından gözetilen ve uygulamaya konulan kentleşmeye yönelik önemli bir eylem planı niteliğindedir.

Eylem planında KENTGES’in; “kentleşmenin yapısal sorunlarının çözümüne, sağlıklı, dengeli ve yaşanabilir kentsel gelişmenin sağlanmasına yönelik ilke, strateji ve eylemleri ortaya koyan ve bunların uygulama esaslarını belirleyen ve bir eylem programına bağlayan ulusal bir belge olduğu, KENTGES’in; mekânsal planlama, yerleşme ve yapılaşma konularında Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılını hedefleyen bir kentleşme ve imar vizyonu olduğu” belirtilmiştir.245

Stratejide; Sürdürülebilir ve Çeşitlendirilmiş Arsa ve Konut Üretimini ve Sunumu başlıklı hedefte; “yapıların insan ve çevre sağlığını tehdit eden risklerden arındırılmış, çevre dostu inşaat süreçlerinin ve yöntemlerinin geliştirilmesi için çalışmalar yapılacağı, yapı ve yapı malzemelerinden kaynaklanan insan ve çevre sağlığını tehdit eden unsurlara ve diğer risklere karşı sertifikalandırma yapılmasına, insan sağlığını tehdit eden malzemelerin kullanılmalarının sınırlandırılmasına ve koruyucu önlemler alınmasına yönelik düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç duyulduğu”

belirlemelerinin yapıldığı görülmüştür.

Kentlerde, Çevre Duyarlı Bir Yaşam Ortamı Oluşturmak stratejisi KENTGES’de yerleşmelerin planlanmasından doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına, ekolojik dengenin korunmasından, kirliliğin önlenmesine kadar bir dizi hedef ve eylemlerle desteklendiği görülmektedir.246

244 KENTGES (Bütünleşik Kentsel Gelişme ve Stratejisi ve Eylem Planı 2010-2023), Ankara, s.13.

245 A.k., s.1-2.

246 Bkz. http://www.kentges.gov.tr/ - KENTGES (Bütünleşik Kentsel Gelişme ve Stratejisi ve Eylem Planı 2010-2023), Ankara (E.T.: 13.11.2019)

KENTGES strateji ve eylemleriyle Türkiye’de 2023 yılına kadar uygulanacak kentleşmeye ilişkin bir eylem planıdır. Kavramın Türkiye’de planlama ve konut yapımında görünen en geniş ve en kapsamlı yansıması bu plandır. Planda Kentleşme şûrasında yapılan çalışmalar dikkate alınmış, yapılan stratejik planda planlama aşamasından konutların yapımına kadar bilimsel veriler ve ekolojik beklentiler rapora yansıtılmıştır. KENTGES’in izleme ve koordinasyonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulacak KENTGES İzleme Birimi (KİB) aracılığıyla gerçekleştirilecektir.

Stratejik planda Türkiye gerçeğine uymayan eleştirilebilecek veya yanlış algı sonucu yeni sorun alanları yaratabilecek kararlarda bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi planda yayılmayı önleyen bir kent makro formunun destekleneceği yönündeki karar olup; bu kararın zaten büyük kentlerde sorun olan konut yoğunluğunun daha da artmasına neden olma olasılığı vardır.

Türkiye’de yeterli arsa üretilememesi sonucu meydana gelen rantla birlikte finansal bir çözüm olarak görülen yoğunluk (emsal) artırımı, ulaşım, yeşil alan, otopark, yağmur ve kanalizasyon sistemi gibi alt yapı sorunlarını içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir. 2011 Konut Kurultayında yapılan bir sunumda ise yüksek yapılanmanın yarattığı endişenin tam tersi, yoğunluk artırımının kent üzerinde rahatlama sağlayacağı belirtilmektedir.247

Türkiye’de zaten mevcut yoğun yapılaşma sorununun çözümü yerine yayılmayı önleyen, dikine yerleşimi özendiren, bireyi yeşillikten ve topraktan uzaklaştırıp dikey beton bloklara taşıyan, hava kirliliği de dahil olmak üzere birçok çevresel sorunları beraberinde getiren yoğunluğu artırılmış mekânsal çözümlerin sürdürülebilirlik ilkeleriyle bağdaştığını söylemek zordur. Türkiye’de önceden 5 katlı konutlarla

247Sidney Rasekh, 2011 Konut Kurultayı, TC. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Ankara, 2012, s.238.

başlayan yoğunlaşma eğilimi sermayenin de bu alanı karlı görmesiyle dikine büyüyen çevreden tecrit edilmiş, tüketime dayalı varsıl bir yaşam biçimini sunmayı hedefleyen site biçimindeki büyük konut projeleriyle (rezidans) devam ettirilmektedir.248

1992 yılında Rio’da yapılan yeryüzü zirvesinde küresel piyasa aktörlerinin etkinliği ve uygulamalarının denetimi fırsatı varken serbest piyasa mekanizmasını alabildiğine teşvik eden unsurların Rio konferansını dikkate almaksızın nicel kalkınmaya dayalı uygulamalarına devam ettiği açıktır.249

Gelinen noktada küresel ölçekli toplantılarda çevreyle ilgili hangi karar alınırsa alınsın, hangi çalışma ve program desteklenirse desteklensin, serbest piyasanın önünü tıkayan veya çalışmasını kısıtlayan bir karar ve uygulama yapılması engellenmiştir.

Günümüzde serbest piyasa ekonomisine dayalı mevcut ekonomik koşullarda sistem dışında davranmak bir yana, ülkelerin siyasi sistemlerinde piyasaya aykırı görüşlere sahip iktidarların gelmesi halinde bile küresel ekonominin aktörleri, işleyen ekonomik sisteme ekonomik içerik taşıyan notlar vererek farklı görüşteki demokratik yapılara göz dağı vermekte, onları ekonomik anlamda kendilerince hizaya sokmaktadırlar. Bu tür bir yaptırım gücü piyasa sistemini adeta tartışılmaz kılmakta geçen süreçte mevcut döngü doğanın aleyhine işlemektedir.

Sürdürülebilir kalkınma kavramı ekseninde yapılan küresel ve ulusal çalışmaların tümünde mekânsal yerleşim ve konut, toplantıların vazgeçilmez çalışma alanlarından biri olmuştur. Uluslararası toplantıların insan yerleşimleri ve konut üzerinde yarattığı evrensel etki ve ilkeler, ulusal bazda Türkiye’de de etkisini göstermiş, yüksek sayıda ve geniş bir yelpazede katılımın sağlandığı toplantılara neden olmuştur.

Bu toplantılarda alınan karar ve tavsiyeler, konutla ilgili stratejik planlamalara konu edilmiş, bilimsellik ve tecrübe kazanımı olarak belli bir kapasite gelişimine neden

248 Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Kentleşme Şûrası 2009, Cilt I, a.g.k., s.281.

249 Andrew Dobson, Fairness and Futurity, Essays on Environmental Sustainability and Social Justice, Oxford University Press, 2004, s.223.

olmuştur. Sürdürülebilirlik ve konut ekseninde yapılan tüm uluslararası ve ulusal toplantılara katılımın sağlanması, kaçınılmaz olarak konuta bilimsel ve sosyal bakış açısını zenginleştirmiştir. Ancak bugüne kadar evrensel ve ulusal nitelikte yapılan çalışmaların, Türkiye’nin konut açığını kapatmada bir fırsata dönüşmesi olanaklı olmamıştır. Depremlerle ortaya çıkan yapım güvenliğini sağlamadaki kamusal endişe, konutun sosyal ve çevresel etkilerini ikinci plana itmiş, hatta göremez olunmuştur. Bu durum sürdürülebilir konut üretmede önemli bir sorun ortaya çıkarmaktadır.