• Sonuç bulunamadı

Koç ile Đlgili Tasavvurlar 1. Burç

ATIN YÜRÜYÜŞLERĐ

4.2.13.1. Koç ile Đlgili Tasavvurlar 1. Burç

Osmanlı toplumunda astroloji en önemli uğraş alanlarından biriydi. Toplumun her kesiminde bu konuya ilgi büyüktü. Sarayda müneccimbaşılık kurumu oldukça önemliydi. Hükümdar önemli bir olaya karar vermek için müneccimbaşıya danışırdı. Hatta o zamanın astrologları bir anlamda bugünün sosyal bilimcilerinin görevini yaparlardı. Yani amaçları gelecekten haber vermek ve harekete geçmek için en uygun zamanı belirlemekti. Hamel ve Akrep burçları Zâtî’nin gazellerinde geçen burçlardır. Hamel, Koç burcunun eski adıdır. Đçinde on üç, dışında beş yıldız bulunur. Bu burca Bere-i Felek ya da Burc-ı Bere de denir. Şiirde şems ile birlikte anılır. Nevruz’un başlangıcı güneşin Hamel burcuna girdiği zamandır. Edebi eserlerde bahardan söz edilirken güneş, Hamel ve nev-ruz birlikte anılır. Kamerin Hamel burcuna girmesi olumlu olarak yorumlanır. Bu zamanda bir işe başlamanın, sefere ve ava gitmenin iyi olacağına inanılır (Serdaroğlu, 2006: 284). “Koyununu ala gözlü kuzularla beraber eyle ve bir araya koy. Âlemi aydınlatan güneş Koç burcuna girmiştir”:

Bin eyle koyunun koyun ala gözlü kuzılarla

Hamel bürcine horşîd-i cihân-efrûz irişmişdür (C.1, G.214/4)

4.2.13.1.2. Can

Osmanlı Devleti’nin Đslam medeniyetinden tevarüs ettiği önemli geleneklerden biri dinî bayramlardır. Bu bayramlar ramazan ile Hz. Đbrahim’in oğlunu Allah’a kurban ederken gösterdiği teslimiyeti sembolize eden kurban bayramıdır (Serdaroğlu, 2006: 340). Adak Türkçe bir kelimedir. Allah’a ibadet etmek amacıyla ibadet ve taat cinsinden bir şeyin yapılmasını taahhüt etmektir. Anadolu’da bu çoğunlukla kurban kesmek şeklinde olur (Cebecioğlu, 2004: 31).

Şair bu beyitte canını koça benzetmiştir. “Kadr” kelimesi itibar, değer, derece, rütbe

anlamlarına elmektedir. Ayrıca Kadir gecesini de akla getirmektedir. “O istek bayramına erişip itibara ermeyen şu can koçum sevgiliye kavuşmak için adak değil”:

‘Îd-i murâda irişüben kadre irmez ol

Şol kebş-i cân ki vasl-i nigâra adak degül (C.2, G.853/6)

4.2.13.1.3. Kaş

Kaş, gözlerin üzerinde ve alın altında kavis şeklinde uzanan kıllardır. Giyim, kuşam ve süslenmede vücut yapısı düzgünlüğü ile yüz çizgileri güzelliğinin çok önemli tesiri vardır; kaş da şekline göre yüze bir mana verir. Zamanımızda kadın yüzü makyajı sanatının önemle meşgul olduğu konulardan biri kaştır; zaman zaman kaş modaları çıkar. Eskiden kadınlarımız kaşlarını “Rastık” denilen kara bir boya ile boyarlardı, aklıkla bembeyaz bir yüz ve kara sürmeli kirpiklerin üstünde kapkara iki sülük gibi kaşın güzel düştüğüne inanılmıştı. Yakın geçmişte ise kadın kaşları cımbızla yolunmuş veya bir tıraş bıçağı ile alınmış ya kıldan incecik bir kaş bırakılmış yahut makyaj kalemleri ile sun’î kaşlar çekilmiş, resmedilmişti. Zamanımızda kadın kaşı rastıktan ve tıraştan kurtulmuş, yaradılışında huzuruna kavuşmuştur; yalnız gümrah, yolunu

şaşırmış kıllar terbiye edilmekte ve boyalı kalemlerle de hafif bir rötuş görmektedir.

Eskiden de, zamanımızda da, güzelleşme yolunda kaşları ile oynayan, cımbızla kaş yolduran erkekler olmuştur. Yakın geçmişte erkek berberleri arasında kaş kıllarını ibrişim ile alıp kaş tanzim eden usta berber vardı; kaş kılı, iki sap incecik ipek iplik arasında burularak alınırdı, hem kaş yolar iken acıtmaz, hem de yoluk izi bırakmazdı. Kaş, türlü şekillerine göre edebiyatımızda isimler taşır: “Keman Kaş”, biçimli kavisli kaş; “Kalem kaş”, ince güzel resimli düz kaş; “Samur Kaş”, enlice dolgun kaş; “Çatık Kaş”, iki kaşın alın ortasındaki uçları bitişik kaştır.

Dîvânlarımız, kadın kız ve delikanlı, güzellerin tasviri yolunda kaşların medhi için yazılmış şiirlerle doludur, bu şiirlerde hem “kaş” adı, hem de kaşın Farsça karşılığı

olup dilimize girmiş “ebrû” ismi kullanılmıştır (Koçu, 1969: 147). Beyitte koçların birbirine baş vurması, sevgilinin kaşlarını çatmasına kinayedir:

Ey koyuna girecek kumral kuzı ol iki kaş

Đki kara koçlardur birbirine urdı baş (C.2, G.590/1)

4.2.13.1.4. Kurban

Kurban kesmek, Allah rızasını kazanmak maksadıyla koyun, keçi ve sığır gibi hayvanların kesilmesi ve etinin fakirlere, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasıdır. Bu uygulama en yaygın biçimde kurban bayramlarında yapılır. Dîvân şiirinde genellikle kurban edilen canlı âşıklar olur. Kurban kelimesinin bir anlamı da yakınlaşmak, yaklaşmaktır. Şairin, sevgili yolunda canını kurban etmesi de ona yaklaşmak arzusuyladır (Özkan, 2007: 349- 350).

“O kuzuya benzetilen sevgili ‘koyuna gir gel koçum’ dedikleri için ‘erkek koyun kurban olmak içindir’ deyip âşıkları kırdı”. Burada sevgilinin kızmasına sebep, âşıkların “koyuna gir” derken tevriyeli ve kinayeli olarak “âşığın koynuna gir” denmiş olabileceği ile ilgilidir:

Koyuna gir gel koçum didükleriyiçün ol kuzı

Kırdı ‘uşşâkı didi erkek koyun kurbân içün (C.3, G.1196/2)

4.2.14. Koyun (Ganem, Gûsfend)

Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı, derisi için yetiştirilen evcil bir hayvandır. Koyun, insanların en çok faydalandığı hayvanlardan biridir. Yemyeşil otlakların en güzel süsü olan koyunun, eti, sütü, yünü, dersiyle, günlük hayatımızda çok büyük bir yeri vardır (Hayat Ansiklopedisi, C.4: 2040).

Çobanlar koyunu yünü ve eti için yetiştirir. Dişisi, içimi güzel, tatlı ve peynir yapımında kullanılan bir süt verir. Erkeği olan koçların yuvarlak boynuzları vardır. Kışın kapalı yerlerde, ağıllarda tahılla beslenen koyunlar ilkbaharla birlikte otlamaya çıkartılır. Dağlara yakın köylerde çobanlar, zaman zaman sayıları binleri bulan sürüler otlatır. Sıcaktan rahatsız olmamaları için, yaz gelmeden tüyleri kırkılan koyunlardan

bir defada 1-6 kg arasında yün çıkar. Müflon adı verilen vahşi koyun türleri de vardır (Van Der Kar, Dozo, 19??: 238).

4.2.14.1. Koyun ile Đlgili Tasavvurlar