• Sonuç bulunamadı

İşyeri hekimi olarak çalışıyorum Ankara›da. Hepinize çok teşekkür ederim. Ben hem tespit hem de soru niteliğinde birkaç unsuru dile getirmek istiyorum. Birincisi karşılaş- tığım en büyük problem veri kayıt sisteminin yetersizliği. Gerek sağlık çalışanları an- lamında bu durum söz konusu gerekse normal işçiler açısından bu durum söz konusu. Çünkü işçi ya da işyeri hekiminin değişmesi her şeyin sıfırdan kayıt altına alınmasına yol açıyor. Benim de naçizane bir taslak çalışmam olmuştu tıpkı aile hekimliği programı gibi bir çalışma ama maalesef çok kabul görmedi takdir ederseniz ki. Ben şunu sora- caktım. Bununla ilgili Bakanlık nezdinde herhangi bir çalışma var mı ya da akademik düzlemde dile getirildi mi? İkincisi de üniversite bazında hem tıp fakültelerine gerekse mühendislik fakültelerinde iş sağlığı ve güvenliği kavramıyla ilgili ders planlanıyor mu ya da var mı? Bunları sormak istedim.

İbrahim Akkurt

Ben ilk kısmına yani ‘Bakanlığın kayıt sistemi var mı’ sorusuna cevap vermek isterim. Hangi Bakanlığı sorduğunuza bağlı. Güvenlik kısmı Çalışma Bakanlığı’nın aslında sağ- lık kısmı da sağlık otoritesinin olması gerekiyor ama öyle bir sistem maalesef yok. Çalış- ma Bakanlığı’nın da sağlığı koruma şeklinde değil durumu aslında. SGK’ye topu atmış şekilde. Alp Bey’in de söylediği gibi 4 küsurluk meslek hastalıkları şu anda yarısı kendi- sini kapının önünde bulmuş vaziyette. SGK’ye bildirme ve peşinden müfettişlerin gelip onları taciz etme nedeniyle bir karmaşa var. Bu karmaşa nasıl giderilir bilmiyorum. Alp Ergör

İbrahim’in başladığı yerden devam edersek bu iki datanın birlikte olması lazım. Az önce altı çizildi sağlık ortam gözetimi, çalışanın izlemini bir araya getirecek bir data sistemi. Bunu her iki Bakanlık ayrı ayrı yapsa bile böyle bir eşgüdüm yok. Bakanlık’ta ISG kâtip hizmeti bu niteliği taşımıyor. Bunu siz de biliyorsunuz onu bir kenara koya- lım. Üniversiteler, az önce yansıtmaya çalıştım, 2004’teki toplantıdan bu yana aynı şeyi patinaj yapıp duruyor. Şu anda her birim kendi yapısını oluşturuyor. Fakat sorun şu: 9 Eylül’de biz bir yapı kurduk. Bu yapıyı sizin gibi bu alanda çalışan içimizden arkadaş- larla yaptık. Çok da güzel oldu. Riski izleyebiliyoruz, ortam risklerini birleştirebiliyo- ruz, bunu çalışanlarla paylaşabiliyoruz. Aklın yolu bir demek istemiyorum, ama benzer şeyleri üretiyoruz. Benzer bakış açısıyla baktığı zaman bireyler. Yönetim değişti, adam- lar hizmet aldıkları bu da hizmet alımı, hizmet aldıkları firmayı değiştirdiler. Bizde yeni baştan tümüyle yaptık. Burada da şöyle bir sorun var. Mesela alıp 9 Eylül’de biz böyle bir veri tabanı oluşturduk buyurun dediğinizde bu Anadolu Sağlık Kurumu’na uymuyor. Temel ilkeler uyuyor ama ara açılımlar kıvrımlar çok farklı. Siz bu alanla ilgilenen bir insansınız. Zor. Şu anda benim uzman görüşüm o ki yakınlarda böyle bir şey çıkmaya- cak. Böyle bir şeye şiddetle gereksinim var. Kısa bir söz daha ekleyeyim. Ben biraz farklı düşünüyorum. Müthiş bir şey olur bu ama akademik bilgiyi dışarıda tutmak, akademiyi zaten uzaklaştırdığı dokunması gereken gerçek yaşamdan iyice uzaklaştırır. Ben de tam tersini önerecektim. Oraya tıpkı SES’in bibliyografyası, sunumda da yansıtmaya çalıştım

24-25 EKİM 2015, ANKARA

159

çok önemli bir katkıdır o. SES kalktı bibliyografya hazırladı. 2003’e kadar olan Türkçe yazılmış sağlık çalışanları ile ilgili bütün ne bulduysa topladı. Bu Türkiye’de ilk defa ya- pıldı ve bunu sendika yaptı. Sendika ondan sonra daha geriye gitti o ayrı bir konu ama bu çok önemli bir sıçramadır. Benzer bir şey önerecektim ben de. Kanıtı oraya koymak lazım. Bununla ilgili kısa bir şey söyleyeyim. Kanıta dayalı tıp bilgileri... Pek çoğumuz biliriz belki bunu. Geçenlerde onların bir sunumunu dinledim. Uzun uzun psikososyal risk etmenleriyle ilgili açıklamada bulundular. Bütün kanıta dayalı verileri açıklıyorlar bir araya getiriyorlar. Dediler ki bakın bir sürü çalışmalar yapılmış bu çalışmalara göre biz bireylere sesle başa çıkma eğitimi verirsek sorun çözülüyor. Herkes buz gibi oldu. Adam sonra ‘bu gerçek olabilir mi sizce’ dedi. Tabii ki olamaz. Akademi abuk sabuk şeylerle uğraşırsa en iyi gönderme yapalım böyle oluyor. Yani biraz da kendimize iğneyi batırmamız ama bence birleştirmek lazım.

Levent İncedere

Arkadaşımızın üçüncü sorusu vardı. ‘İş sağlığı ve güvenliği konusunda üniversitede eğitim var mı’ diye. Naçizane kendi deneyimimden de yola çıkarak bir katkı yapmış olayım. Bir yasal düzenleme var, geçen yıl yapıldı. YÖK diyor ki “zorunlu dersler, Tarih, Türkçe, İngilizce yapan üniversitelerde iş sağlığı ve güvenliği olma yeterliliği olan bö- lümler yani bütün mühendislik mimarlık programları, Fizik, Kimya, Biyoloji, iş sağlığı güvenliği programı ve bölümlerinde iş sağlığı ve güvenliği dersi en az 2 dönem zorunlu olarak verilecektir” diye bir karar var. Uygulanıyor mu peki? Ben geçtiğimiz dönem ba- şında çalıştığım üniversitede buna ilişkin bir rapor örneği hazırladım ama mühendis- likler başlamadı. Bu bir bilgi olsun diye söyledim. Kendi deneyimim belki bir yaklaşım getirir. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nda çalışıyorum. İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Başkanı’yım. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu olunca sağlık çalışan- larının sağlığı türünden de bir konu gündemde olunca benim açımdan bütün prog- ramlara bütün bölümlere temel iş sağlığı ve güvenliği dersi vermeye başladık. İkinci yılındayız. Tıbbi dokümantasyon, odyometri... Bildiğiniz bölümler. Bütün bölümler İş Sağlığı ve Güvenliği dersi alıyorlar. Biraz saha gezdiriyoruz onlara. ‹En azından bir has- taneyi o açıdan gidin, görün, rapor edin, proje yapın› diyoruz. Böyle bir uygulamamız devam ediyor. Sonuçlarını da akademik bir çalışma haline de getirmeye çalışıyoruz bir örnek olarak. Bir başka şey ise bu dönem İş Sağlığı ve Güvenliği programında Sağlıkta İş Sağlığı ve Güvenliği gibi seçmeli bir ders açmaya hazırlanıyoruz. Yine benim doktora öğrenciliği döneminde biraz hocamı da zorlayarak orada açtırdığımız bir hastanedeki sağlık güvenliği ile ilgili doktora dersi vardı. Tıp fakültelerinde zaten devam eden halk sağlığı altında dersler var. Aslında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin en azından üniversi- te düzleminde bir dizi uğraşı ya da benim içinde yer aldığım deneyimden yola çıkarak bir dizi uğraşı var. Ama yetiyor mu, hayır. Olağanüstü problemler var. Baştan başlamak lazım. İlköğretimde başlamak lazım. Böyle bir eğitime ilişkin katkı yapmış olayım. Te- şekkür ediyorum.

SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE