• Sonuç bulunamadı

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 5. Ulusal Kongresi Kitabı - Sağlık Çalışanları Sağlığı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 5. Ulusal Kongresi Kitabı - Sağlık Çalışanları Sağlığı"

Copied!
320
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

SAĞLIK

ÇALIŞANLARININ

SAĞLIĞI

V.

ULUSAL

KONGRESİ

24-25 EKİM / ANKARA

(4)

24 – 25 Ekim 2015, Ankara

Türk Tabipleri Birliği Yayınları Nisan 2016

Yayına Hazırlayan: Dr. Hasan Oğan

ISBN: 978-605-9665-07-0 

İstanbul Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi GMK Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sokak

No: 2 Kat: 4, 06570 Maltepe / Ankara Tel: (0 312) 231 31 79 Faks: (0 312) 231 19 52-53

(5)

24-25 EKİM 2015, ANKARA 5

İÇİNDEKİLER

Açılış Konuşmaları Hasan Oğan ...18 Saadet Ülker ...20

Türkiye’de Sağlık Emek Sürecenin Dönüşümü ...23

Sağlıkta İnsan Gücü Planlaması: Nasıl Yapılıyor, Nasıl Yapılmalı? ...36

Sağlık Eğitimideki Kabus ve Sağlık Hizmetine Olası Yansımaları ...53

Sağlık Çalışanlarında İşe Bağlı Psikososyal Riskler ve Ruhsal Haskalıklara Yaklaşım ...66

Psikososyal Tehlike ve Riskler Açısından Çalışma Yaşamı / Çiğdem Vatansever ... 68

Sağlık Ortamının Çalışanlar Üzerindeki Ruhsal Riskleri, Öncül ve Süreç Risk Değerlendirme Ölçütleri / Mustafa Sercan ... 75

Sağlık Çalışanları; Çalışma Koşulları ve Mesleki Risk Değerlendirme Anketi ...88

Olağandışı Durumlarda Sağlık Çalışanlarının Sağlığı ve Güvenliği ...95

Dünyada ve Türkiye’de Hemşirelerin Karşılaştıkları Riskler ve Maruziyetleri ...100

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet ...111

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Hastane Fiziki Koşullarına Bağlı Olarak İncelenmesi Saliha Kasapoğlu / Mine Aysan / Ömer Faruk Erdil ... 114

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Geldiği Nokta / Gülriz Erişgen ... 117

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Cinsiyetçi Şiddet / Filiz Ak ... 119

Şiddette Kriz Yönetimi ve Sonrası - Şiddet İş Kazasıdır / Hasan Oğan ... 125

İğneyi Kendimize Batırmak - Yüzleşmek / Osman Elbek ... 132

Sağlık Hizmet Alanlarında Çalışanların Sağlığı ve Güvenliği ...142

Özeli Sağlık Sektöründe İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminin Yapılandırılması Şadiye Çetintaş ... 144

Tıp Fakültelerinde İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminin Yapılandırılması / Alp Ergör ... 149

Sağlık Çalışanlarının Sağlık ve Ortam Gözetimi Programı / Arif Müezzinoğlu ... 154

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı ve Güvenliğinde Örgütsel Durum / Tutum ...160

Murat Özveri / Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri, Çalışma ve Toplum Dergisi ... 163

Dilek Aslan / TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu ... 169

Funda Keleş / Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası ... 173

İstanbul Tıp Fakültesi Sağlık Çalışanları Mücadelesi ...183

(6)

Kongre Değerlendirme ve Kongre Kapanış Bildirisi ...196

Yazılı Bildiriler ...202

Sağlık Çalışanlarının Grip Aşısı Yaptırma Ve Yaptırmama Gerekçeleri ...203

Sağlık Çalışanı Adaylarının Bilgiye Ulaşma Yolları Ve Eğitimlerden Beklentileri Nelerdir? ...205

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinin ve Asistanlarının Umutsuzluk Düzeyi ve Etkileyen Etmenler ...208

Acil Servislerde Bir Risk Değerlendirmesi Örneği ...211

Aydınlatma Sistemlerinin Sağlık Çalışanları Üzerine Etkisi ...215

Bir Üniversite Hastanesi Alt İşveren Çalışanlarının Stres Düzeyleri ...218

Sağlık Çalışanlarında Bakım Vermenin Yükü ...227

Şanlıurfa İl Merkezindeki Aile Sağlığı Merkezlerinde Fiziksel Ortam Faktörleri Düzeyi Ve Çalışan Sağlığına Etkileri ...228

Birinci Basamak Sağlık Kuruluşlarında Çalışanların Sağlığını Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi ...233

Sağlık Çalışanları Nadir Ve Fatalitesi Yüksek Enfeksiyonlarla Karşılaşmaya Ne Kadar Hazırlıklı? Ebola Virüs Hastalığı Örneği, Sistematik Derleme ...240

Eczacılık Alanı İle İlgili Laboratuvarlarda Çalışanların Laboratuvar Güvenliği Hakkında Bazı Bilgi Ve Uygulamalarının Belirlenmesi ...242

Gaziantep İli Şahinbey İlçesindeki Aile Sağlığı Merkezlerinde Görev Yapan Hekimlerin İş Sağlığı Ve Güvenliği Kapsamında Karşılaştıkları Risk Ve Tehlikelerin İş Stresi Düzeylerine Etkisi ...244

Mersin İlindeki Sağlık Kurumlarında Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Uygulamalarının Değerlendirilmesi ...246

Hasta Ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu ...248

Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde Çalışan Hemşire Ve Teknisyenlerin Mesleki Risk Algısının Belirlenmesi ...250

Sağlık Çalışanlarında Kesici-Delici Alet Yaralanmaları ile İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi ...260

Sağlık Profesyonellerine Yönelik Mobbing: Bir Literatür Taraması ...263

Sağlık Sisteminin Ergonomik Sorunları ...265

Servis Sorumlu Hemşirelerinin Yönetsel Yeterliklerinin Belirlenmesini; Balıkesir Ve Sakarya Örnekleri ...268

(7)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

7

Pamukkale Üniversitesi İntörn Ve Asistan Hekimlerinin Kesici-Delici

Tıbbi Aletler İle Yaralanma Durumlarının İncelenmesi ...272

Sağlık Çalışanlarında Şiddet Ve İş Doyumu ...277

Akademisyen Hemşirelerin İş Yeri Kaynaklı Yaşadıkları Riskler: Nitel Çalışma ...278

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Nedenleri Ve Psikososyal Etkileri ...280

Sağlık Çalışanlarında Motivasyon İle Verimlilik Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Tokat- Erbaa Örneği) ...281

Vardiyalı Ve Nöbet Usulü Çalışma Düzeninin Hemşireler Üzerine Etkisi ...284

Yoğun Bakım Ünitesinde Çalışan Hemşirelerin Karşılaştıkları Stresörler ve Baş Etme Yöntemleri ...286

Sağlık Çalışanlarında Kronik Yorgunluk Sendromu Sıklığının Bazı Olası Faktörlerle İlişkisi ...288

Sağlık Uygulamalarına İlk Adımda Hemşirelik Öğrencilerinin Kaygı Düzeylerinin Belirlenmesi ...292

Bir Hastanede Çalışanların Sağlığı İle İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri ...294

Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Görev Yapan Sağlık Çalışanlarının İş Güvenliği Algısının Belirlenmesi ...300

Yardımcı Sağlık Çalışanlarının Hepatit A ile Karşılaşma Durumları Değerlendiriliyor mu? ...303

Stajyer Öğrencilerin Viral Hepatitler Hakkındaki Farkındalıklarının ve Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi ...305

Toplum Sağlığı Merkezinde Görev Yapan Sağlık Çalışanlarının Hepatit A, B ve Tetanoz Aşıları Hakkındaki Farkındalıklarının Değerlendirilmesi ...308

Stajyer Öğrencilerin Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak ve Suçiçeği Geçirme Durumları İle İlgili Farkındalıkları ve Bu Hastalıklarla İlgili Bağışıklık Durumlarının Değerlendirilmesi ...310

(8)

KONGRE BAŞKANI

Saadet Ülker / Türk Hemşireler Derneği

KONGRE GENEL KOORDİNATÖRÜ

Hasan Oğan / Türk Tabipleri Birliği

KONGRE SEKRETERLERİ

Birsen Seyhan / Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Özlem Azap / Türk Tabipleri Birliği

DÜZENLEME KURULU

Arif Müezzinoğlu - İşyeri Hekimleri Derneği

Arman Üney - Türk Eczacıları Birliği

Asuman Doğan - Ankara Tabip Odası

Begüm Ergan - Türk Toraks Derneği

Bülent Kavuşturan - Bursa Tabip Odası

Derya Aldemir - Türk Klinik Biyokimya Derneği

Emel Gönen - Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği

Erdal Keçecioğlu - Eskişehir Tabip Odas

Leman Kutlu - Türk Hemşireler Derneği

Mehmet İyigün – Gaziantep-Kilis Tabip Odası

Mevlüde Karadağ - Türk Hemşireler Derneği

Nimet Ateş - Türk Hemşireler Derneği

Nurşen Yılmaz Badi - Fizyoterapist

Oytun Çalışkan - Manisa Tabip Odası

Özlem Duyan - Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Serdar Sütçü – Türk Dişhekimleri Birliği

Seyhan Erdem - Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği

Şadiye Çetintaş – İşyeri Hekimleri Derneği

Ümit Şen – İstanbul Tabip Odası

(9)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

9

Kurucu Örgütler

Anestezi Teknisyenleri Ve Teknikerleri Derneği - ATTD Devrimci Sağlık İş Sendikası - Dev Sağlık İş

Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası - SES Türk Dişhekimleri Birliği - TDB

Türk Ebeler Derneği - TED Türk Eczacıları Birliği - TEB Türk Hemşireler Derneği - THD

Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği -TMRT-DER Türk Tabipleri Birliği - TTB

Düzenleyen - Destekleyen Kurumlar

Adana Tabip Odası

Ankara Tabip Odası Aydın Tabip Odası Batman Tabip Odası Bursa Tabip Odası Çanakkale Tabip Odası Denizli Tabip Odası Eskişehir Tabip Odası Gaziantep-Kilis Tabip Odası Halk Sağlığı Uzmanları Derneği

İstanbul Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Meclisi İstanbul Tabip Odası

İş Sağlığı Hemşireliği Derneği İşyeri Hekimleri Derneği Konya Tabip Odası Manisa Tabip Odası

Pratisyen Hekimlik Derneği Tekirdağ Tabip Odası

(10)

TTB - Halk Sağlığı Kolu

TTB - İşçi Sağlığı Ve İş Yeri Hekimliği Kolu TTB - Pratisyen Hekimlik Kolu

TTB - Sağlık Politikaları Çalışma Grubu TTB – Şiddete Sıfır Tolerans Çalışma Grubu Türk Biyokimya Derneği

Türk Cerrahi Derneği Türk Dermatoloji Derneği

Türk Klinik Mikrobiyoloji Ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği

Türk Jinekoloji Ve Obstetrik Derneği Türk Nöroloji Derneği

Türk Ortopedi Ve Travmatoloji Birliği Derneği Türk Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Derneği Türk Psikologlar Derneği

Türk Radyoloji Derneği Türk Toraks Derneği

Türkiye Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon Derneği Türkiye Psikiyatri Derneği

(11)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

11

Bilimsel Danışma Kurulu

Alpaslan Türkkan - Uludağ Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Alpay Azap - Ankara Ünv. Tıp Fak. Enfeksiyon Hast. ve Klinik Bakteriyoloji AD Aslı Davas - Ege Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Ayfer Tezel - Ankara Ünv. Sağlık Bilimleri Fak. Hemşirelik Bölümü, Halk Sağlığı AD Ayşe Beşer - Koç Ünv. Hemşirelik Fak.

Burhanettin Kaya - Gazi Ünv. Tıp Fak. Psikiyatri AD Can Atalay – Türk Cerrahi Derneği

Cavit Işık Yavuz – Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu Cem Terzi - Dokuz Eylül Ünv. Tıp Fak. Genel Cerrahi AD Çetin Atasoy – Anakara Tabip Odası

Esin Çeber - Ege Ünv. İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü Feride Aksu Tanık – Ege Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Hayriye Ünlü - Başkent Ünv. Sağlık Bilimleri Fak. Hemşirelik Bölümü Helin Aras Tek - Türk Dişhekimleri Birliği

İbrahim Akkurt – İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Mehmet Zencir - Pamukkale Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Meltem Çiçeklioğlu - Ege Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Meral Türk - Ege Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Muzaffer Başak – Türk Radyoloji Derneği

Mintaze Kerem Günel - Hacettepe Ünv. Sağlık Bilimleri Fak. Fizik Ted. ve

Rehabilitas-yon Böl.

Murat Civaner - Uludağ Ünv. Tıp Fak. Tıp Tarihi ve Etik AD Mustafa Sercan - Türk Nöropsikiyatri Derneği

Nuran Güler - Cumhuriyet Ünv. Sağlık Bilimleri Fak. Hemşirelik Bölümü Nadi Bakırcı - Acıbadem Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Nurettin Abacıoğlu - Gazi Ünv. Eczacılık Fak. Farmakoloji AD Okan Akhan - Hacettepe Ünv. Tıp Fak. Radyoloji AD

Onur Hamzaoğlu - Kocaeli Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Oya Nuran Emiroğlu - Hacettepe Ünv., Hemşirelik Fak., Halk Sağlığı AD Önder Ergönül - Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği

(12)

Özlem Özkan - Kocaeli Ünv. Kocaeli Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü Peri Meram Arbak – Düzce Tıp Fak. Göğüs Hastalıkları AD

Raşit Tükel - İstanbul Ünv. İstanbul Tıp Fak. Psikiyatri AD Reyhan Uçku - Dokuz Eylül Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Selçuk Candansayar - Gazi Ünv. Tıp Fak. Psikiyatri AD Sema Burgaz – Gazi Ünv. Eczacılık Fak.

Sema Yılmaz - Selçuk Ünv. Sağlık Bilimleri Fak. Ebelik Bölümü Serdar Sütçü – Türk Diş Hekimleri Birliği

Şevkat Bahar Özvarış - Hacettepe Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Seyhan Hıdıroğlu – Marmara Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Zuhal Kunduracılar – Bülent Ecevit Ünv. Zonguldak Sağlık Yüksek Okulu Fizyoterapi ve

(13)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

13

PROGRAM / 24 EKİM CUMARTESİ

08.30 – 09.00 Kayıt 09.00 – 09.15 Dinleti

09.15 – 09.30 Açılış Konuşması

Saadet Ülker / Kongre Başkanı / Türk Hemşireler Derneği

09.30 – 10.15 Türkiye’de Sağlık Emek Sürecinin Dönüşümü / Konferans Oturum Başkanı:

Cavit Işık Yavuz / Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu

Konuşmacı:

Gamze Yücesan Özdemir / Ankara Ünv. İletişim Fakültesi 10.15 – 10.30 Ara

10.30 – 11.15 Sağlık İnsan Gücü Planlaması: Nasıl Yapılıyor, Nasıl Yapılmalı? / Konferans

Oturum Başkanı:

Ebru Basa / Ankara Tabip Odası

Konuşmacı:

Kayıhan Pala / Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

11.15 – 12.30 Sağlık Eğitiminde ki Kabus ve Sağlık Hizmetine Olası Yansımaları / Konferans

Oturum Başkanı:

Saadet Ülker / Türk Hemşireler Derneği Konuşmacı:

Hülya Okumuş / Hemşirelik Eğitimi Derneği 12.30 – 13.30 ARA

13.30 – 15.00 Sağlık Çalışanlarında İşe Bağlı Psikososyal Riskler ve Ruhsal Hastalıklara Yaklaşım / Panel

(14)

Oturum Başkanı: Burhanettin Kaya / Gazi Ünv. Tıp Fak. Psikiyatri AD

Konuşmacılar:

Psikososyal Tehlike ve Riskler Açısından Çalışma Yaşamı

Çiğdem Vatansever / Namık Kemal Ünv. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Sağlık Ortamının Çalışanlar Üzerindeki Ruhsal Riskleri, Öncül ve Süreç Risk Değerlendirme Ölçütleri

Mustafa Sercan / Türk Nöropsikiyatri Derneği

15.00 – 15.15 Ara

15.15 – 17.00 Sunumlar I Oturum Başkanı:

Özlem Azap / Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Gurubu

Sağlık Çalışanları; Çalışma Koşulları Ve Mesleki Risk Değerlendirme Anketi

Seyhan Hıdıroğlu / Marmara Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Olağan Dışı Durumlarda Sağlık Çalışanlarının Sağlığı ve Güvenliği Bülent Aslanhan / TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu

Dünyada Ve Türkiye’de Hemşirelerin Karşılaştıkları Riskler Ve Maruziyetleri Ayşe Beşer / Koç. Ünv. Hemşirelik Fakültesi / THD

25 EKİM PAZAR

09.30 - 11.00 Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet / Panel “Dr. Ersin Aslan anısına”

Oturum Başkanılar:

Arman Üney / Türk Eczacıları Birliği

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Hastane Fiziki Koşullarına

Bağlı Olarak İncelenmesi

Saliha Kasapoğlu - Mine Aysan - Ömer Faruk Erdil

(15)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

15

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddetin Geldiği Nokta Gülriz Erişgen / Şiddete Sıfır Tolerans Çalışma Grubu

Sağlık Çalışanlarına Yönelik Cinsiyetçi Şiddet Filiz Ak / TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu

Şiddette Kriz Yönetimi ve Sonrası / Şiddet İş Kazasıdır Hasan Oğan / Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu

İğneyi Kendimize Batırmak / Yüzleşmek

Osman Elbek / Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hast. AD

11.00 – 11.15 Ara

11.15 – 12.45 Sağlık Hizmet Alanlarında Çalışanların Sağlığı Ve Güvenliği / Panel “Hemşire Nazlı Yazıcı anısına”

Oturum Başkanı:

İbrahim Akkurt / İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı

Özel Sağlık Sektöründe İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminin Yapılandırılması

Şadiye Çetintaş / İşyeri Hekimleri Derneği

Tıp Fakültelerinde İşyeri Sağlık ve Güvenlik Biriminin Yapılandırılması Alp Ergör / 9 Eylül Ünv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD

Sağlık Çalışanlarının Sağlık ve Ortam Gözetimi Programı Arif Müezzinoğlu / Ankara Tabip Odası

12.45 – 13.30 ARA

13.30 – 14.15 Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Ve Güvenliğinde Örgütsel Durum, Tu tum / Panel

“İşçi Zafer Açıkgözoğlu anısına” Oturum Başkanı:

Eriş Bilaloğlu / Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu

Murat Özveri / Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, Çalışma ve Toplum Dergisi

(16)

Funda Keleş / Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık İş)

14.15 – 14.30 ARA 14.30 – 16.30 Sunumlar II

Oturum Başkanı:

Mevlüde Karadağ / Türk Hemşireler Derneği

Sağlık Çalışanlarında İş Kazası Ve Meslek Hastalıklarına Yaklaşım Çalıştayı

Ümit Şen / İstanbul Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Meclisi

İstanbul Tıp Fakültesi Sağlık Çalışanları Mücadelesi

Coşkun Canıvar / Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Aksa ray Şubesi

16.30 – 17.00 Kongre Değerlendirme Ve Kongre Kapanış Bildirisi Oturum Başkanılar:

Özlem Azap / Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu

(17)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

17

Merhaba,

Sağlık sektörü emek yoğun bir sektör ve teknoloji girişi diğer sektörlerin aksine emek gücü ihtiyacını azaltmıyor, artırıyor. Yeni teknolojiler yeni emek gücü ihtiyaçlarını or-taya çıkartırken kamu-özel sağlık sektörü mutlak sömürü mekanizmasıyla hareket edi-yor sağlık çalışanlarının; istihdam kuralları esnetilirken, çalışma süreleri ve iş yoğunlu-ğu artırılıyor.

Sağlık çalışanları olarak gittikçe ağırlaşan çalışma koşullarına bağlı şiddet başta ol-mak üzere daha fazla iş kazası ve meslek hastalığı ile karşı karşıya kalırken yaşadığımız olumsuzluklar devletin resmi rakamlarına yansımıyor, yok sayılıyor.

Siyasi iktidar ve sermaye daha fazla kazanmak, daha fazla sömürmek için mücadele eden, direnç gösteren sendikalarımızın, meslek odalarımızın, derneklerimizin önünü kesmeye çalışıyor.

Çalışma alanlarında yaşanan her faciadan sonra siyasi iktidar çalışanların sağlığı ve güvenliğine yönelik nutuklar atarken sorumlular serbest kalıyor, suçlu yine bizler, çalı-şanlar oluyoruz.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri tarafından sağlık kurum ve ku-ruluşlarında yapılan teftişler sonucunda;

- İşyerinde risk değerlendirmesi yapılmamış olması veya risk değerlendirmesi-nin işyerine özgü olmaması,

- İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırılmaması, - Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmemesi,

- Çalışanların işe giriş ve periyodik sağlık gözetimlerinin yaptırılmaması tespitlerine yasak savar cezalar uygulanıyor.

Sağlık çalışanları olarak sorunlarımızı birlikte tartışmak, yaşadığımız olumsuzlukları ortaya koymak ve tüm çalışanlarla birlikte sağlık çalışanları olarak haklarımıza sahip çıkmak gerçekliğini her geçen gün daha çok kavrıyor ve “Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu” olarak yıllardır sürdürdüğümüz mücadeleyi daha ileriye taşımaya de-vam ediyoruz.

Birlikte gerçekleştireceğimiz bu kongrede diğerleri gibi mücadelemizin önemli kilo-metre taşlarından biri olacaktır.

Saygılarımızla.

(18)

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

5. ULUSAL KONGRESİ

Hasan Oğan

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu

Değerli dostlar, arkadaşlar Sağlık Çalışanları Sağlık Çalışma Grubu olarak hepinize hoş geldiniz diyor ve saygılarımı sunuyorum. Bir önceki kongrede çalışırken yaşam-larını kaybeden arkadaşlarımızı anarak başlamıştık ve son yaşanan olaylar yine bu kongrenin açılışında da gündem maddesi olmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz günler-de İstanbul’da bir sağlık çalışanı arkadaşımız yoğun çalışmaya, tükenmişliğe bağlı yaşamını kaybederken birçok arkadaşımız yine ambulans kazalarında yaşamlarını kaybediyor. Diğer mesleki risklerle de birçok arkadaşımız hastalıklarla karşı karşıya kalıyor.

Alana yönelik birçok şey yapmaya çalışıyoruz ama geriye dönüp baktığımızda yine de ne kadar yol aldığımızı bilemiyorum. Bir şeyler yapıyoruz ama çok da fazla ilerle-diğimizi söyleyememek acı geliyor. Biz sağlık çalışanları olarak bunları yaşarken ta-bii ki toplumda da bizlerin oldukça her gün canını acıtan olaylar yaşanıyor. Ankara Garı önünde gerçekleşen katliam ve görevlerini yaparken ölen insanlarımızın olması ve bu tür olayların giderek artması bizi zor günlerin beklediğini gösteriyor.

Buradaki insanların, sizlerin Türkiye’nin içindeki bulunduğu şartları ve koşulları bildiğini biliyorum. Bu nedenle yaşamlarını kaybedenleri, bugün onları anmadan geçmek olmayacak. Onların anısına barış için mücadele eden, özgürlük ve demok-rasi için mücadele eden, görevleri için mücadele eden insanlar anısına sizleri saygı duruşuna davet etmek istiyorum.

Yaşamları umarım yolumuzu aydınlatır.

Sağlık Çalışanları Sağlık Çalışma Grubu olarak daha önceden yapılan iki kongrenin arkasından bu beşinci kongre. Başta da dediğim gibi, birçok şeyi yaptığımızı görü-yorum. Her ne kadar bugün salon çok kalabalık olmasa da yaptıklarımız hayatta yer

(19)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

19

buluyor. Bugüne kadar birçok broşür yayınladık. Birçok yayınlar, çalışmalar yaptık. Acillerle ilgili, anestezi çalışanlarına yönelik raporlar oluşturduk, bunları kamuoyu-na sunduk. Bunları ortaya çıkarmak birçok açıdan hepimizin de bildiği gibi kolay olmuyor ama bunu başarmak zorundayız. Bu konuda mücadeleye bugüne kadar na-sıl devam ettikse bundan sonra da devam edeceğiz. Burada sizlerin katkılarınız, des-tekleriniz çok önemli. Yani biz çalışma grubu olaraktan birçok şeyi yapmak istesek bile, birlikte yaptığımız zaman ancak doğruyu görebiliyoruz. Bu katkının da sizler tarafından sürdürüleceğine eminim. Ve tabii bu kongreyi gerçekleştirirken önümüze yeni iş planları da koymaya başladık. İşte en basitinden web sayfamızı daha gün-cel bir hale getireceğiz. İş kazası meslek hastalıkları konusunda bir rapor ve bildirge oluşturacağız. Çünkü devletin resmi uygulamaları artık o sorunu çözmüyor, soru-na çare olmuyor. Bu konuda daha net, daha kesin şekilde karşı çıkmaya çalışacağız. Yine geçen dönemde bildiğiniz gibi bölgesel olarak iller bazında sağlık çalışanları-nın sağlığı il meclisleri çerçevesinde İstanbul Meclisi’ni kurduk. Ankara’da iki yılda bir kongre yaparken, artık iki yılda bir de İstanbul’da sempozyum yapacağız. Geçen sene ilkini gerçekleştirdik. Bu önümüzdeki yılda da sempozyumu yine İstanbul’da gerçekleştireceğiz.

Önümüzdeki süreç gerçekten hepimizin yoğun emek harcaması gereken bir süreç ve buradaki insanların bu sürece destek vereceğinden eminim. Saygılarımı sunarken verimli bir kongre geçirmeyi diliyorum.

(20)

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

5. ULUSAL KONGRESİ

Saadet Ülker

SÇS 5. Ulusal Kongre Başkanı Türk Hemşireler Derneği

Değerli konuklar, değerli sağlık çalışanları!

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 5. Kongresine, hoş geldiniz!

10 Ekim 2015 cumartesi ‘nin 15 tam güne erişmesine dakikalar kaldı. Şair Gülten Akın dizele-riyle karşılayalım bu zamanı.

Sonra dönüp dönüp gelinen Sıla oldu kavga

barış uzaklaştı tarih kirli çakalların dolaştığı tekinsiz bir orman

… devam edelim öcünü asıp boynuna

çıkıyor iğnenin dar deliğinden

bir daha

bir daha sığmamak kararında (Celaliler Destanı)

Konuşmamda 5. Kongreye kadar geçen sürede bazı konulara dikkatinizi çekmeyi ve ne yapıla-bilir sorusuna bir örnekle yanıt vermeye çalışarak seçenek üretmeye daveti amaçlıyorum. Kayıtlara göre ülkemizde Sağlık Çalışanlarının Sağlığına yönelik ilk örgütsel etkinlik bundan 27 yıl önce yapılıyor. Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Bildirim Formu geliştiriliyor ve çok sayıda sağlık çalışanına ulaştırılmaya çalışılıyor.

1990’da Türkiye İçin İşçi Sağlığı Tez Raporunda ihtiyaç duyulan sağlıkçı tipi dikkat çekici: Sağ-lıkçı kaderci olmayacak, bilimsel, demokratik, toplumsal davranış alışkanlıklarını geliş-tirmiş olacak, katılımcı olacak, sorumluluk alabilecek, öz güveni gelişmiş olacak.

1990-1999 arasında ki dokuz yıllık süre Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Birinci Ulusal Kongresi-nin yapılmasına yol açan bir düşünsel olgunlaşma ve birikim yılları olarak değerlendirilebilir.

(21)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

21

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı hakkında ilk ulusal kongre 26-28 Kasım 1999’da yapıldı.

Bu kongre sırasında düşünsel olarak gelişip sonrasında ad ve görevleriyle tanımlanan oluşum çok önemlidir: Sağlık Çalışanlarının Sağlığı/ Güvenliği İçin İş Yeri Örgütlenmesi: Model. Bu modelin görev, sorumluluk ve yetkilerine yönelik olarak getirilen tüm açıklamalar içerisin-de kanımca çalışanlar dahil toplum sağlığı için en kapsayıcı/ çarpıcı olanı “ Sağlık hizmetleri üretimini durdurma konusunda inisiyatif sahibi” olabilmesini isteyen açıklamadır. (Sağlıkçı-nın Sağlığı Eylül –Ekim 2000 Yıl: 1 Sayı 2 sayfa:3)

İkinci kongre iki yıl sonra 16-18 Kasım 2001’de yapıldı.

2001-2011 arası 10 yıllık dönem Sağlıkta Dönüşüm Programının adım adım ve hızla hayata geçirildiği yıllardır. Bu dönemde sağlık çalışanlarının şiddete uğramaları giderek artmaya baş-lamış, şiddete sıfır tolerans grubu kurulmuştur.

Üçüncü kongre on yıl sonra 18-20 Kasım 2011’de, Dördüncü kongre 16-17 Kasım 2013’de yapıldı.

Dört ulusal kongre programının ilk günlerinde yer alan konular, bir sağlık emekçisinin kendi sağlığını da kapsayan üretim sürecini şekillendiren, yönlendiren, belirleyen temel konulara onun dikkatini çekmek, daha doğru bir deyişle “olup biteni anlamanın ve çözüm için etkili olacak yola girmenin “ bu konular üzerinde düşünmek, bilgilenmek ve örgütlenmekten geçti-ğine dikkati çekmek, hatırlatmak amacıyla yer verilmiş konulardı. Neydi bunlar:

Sağlık Çalışanlarının Sınıfsal ve Toplumsal Yapısı: Toplum Sağlığı ve Sağlık

Çalışanla-rının Sağlığı Arasında ki İlişki; Sınıf Kavramı; Üretim Sürecinde Sağlık ÇalışanlaÇalışanla-rının Konu-mu; Sağlık Çalışanlarının Toplumsal Konumu

Sosyal Politikaların Sağlık Çalışanları Üzerine Etkisi: Sosyal Politika Nedir, Ne

değil-dir? ; Cumhuriyet Döneminde Sosyal Politikalar; Üretim Sürecinde ki Değişimlerin Sağlığa

Yansıması

Sağlık Sektöründe Sermaye –Kar: Artı Değer Teorileri ve Toplumsal Süreçte Sermaye –Kar Döngüsü; Sağlık Hizmetlerinin Metalaşması: Neo-liberal tezler; Sağlık Sektöründe Sermaye- Kar döngüsü, Araçları ve Mekanizmaları

Sağlık Çalışanlarının Sömürüsü: Üretim Gücünün Meta Karakteri; Tarihsel ve Toplumsal Yaşantı İçinde Üretim Biçimleri; Sağlık Sektöründe Emek Sömürüsü

Sağlık Hizmetlerinde Emek, Sermaye, Ücret ve Kar: Kapitalizmin Bugünü ve Yarını;

Emekçiler ve Sağlık Emekçileri; Art Değer Teorileri ve Sağlık Sektöründe ki Yeri; Türkiye’de Kamu Hastane Birlikleri ve Kamu Özel Ortaklığı.

Sağlıkta Sermaye –Emek: Tekelleşme-Parçalanma; Gelecek?

Emeğin Örgütlenmesi ve,

Çalışmak Sağlığa Zararlıdır: Tüm bu konuları elle tutulur hale getiren, sömürünün bo-yutlarını, araçlarını, aracılarını çarpıcı örneklerle ortaya koyan Çalışmak Sağlığa Zararlıdır 18-19 Ekim 2014 ‘de Sağlık Çalışanlarında İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarına yaklaşım Sempozyumu yapıldı. Üç önemli konuda kitapçık hazırlandı ve iki önemli konuda hazırlanan da kısa bir süre önce pdf formatında yararlanılmaya açık hale getirildi.

(22)

Bütün bu gelişmelerden sonra Temmuz 2015 başlarında bir kampanya başlatıldı. Neydi konusu?

Sağlık Bakanlığı’nı Meslek Hastalıkları Tıbbi Kayıt Sistemi Oluşturmaya davet!

16.08. 2015’de kampanya 2500’lerde takılı kaldı. En fazla 3 bin’e çıktı.

27 yıllık bir mücadele, şimdiye kadar yapılan çalıştaylar ve sempozyum, yayımlar dışında dört kongre sonrasında kampanyaya katılım 3 bin kişi kadar!

Türkiye’de yıl 2015. 1500 yataklı bir hastane. Hemşire sayısı 500. Bu 500 hemşire ilgililere “yeni yatak ya da bölüm açmayın. Nitelikli bakım hizmeti vermek bir yana hastaya zarar veriyorum/ verebilirim. Kendim zarar görüyorum. Bu koşullarda hizmet verilemez “ demeleri için ne kadar desteklenirlerse desteklensinler korkudan kıpırdamıyorlar.

Bu gerekçelerle kapıya çıksalar ve halka dertlerini anlatsalar Türkiye hastanelerine örnek oluş-turacaklar. Çoğu, hatta hepsi kapıya çıkmaya hazır, ama çıkamıyor. Korkuyor. Sıkça kullanılan “üretimden gelen gücünü” kullanamıyor ve sağlık hizmetini durduramıyor.

Toplumun en üst kurumu olan üniversiteler adeta çökmüş durumda. Akademisyenlerin önemli bir bölümü, üniversite alanına sığınmış, sessizliğini “YÖK öyle istiyor, ya da sistem böyle” diye açıklamaya çalışıyor. Her alanda derin bir zafiyet var.

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Grubu kendi payına düşen alanda duyarlılığın oluşması ve bunun eyleme dönüşmesi için büyük bir çaba harcıyor.

Değişimin önünde ki amansız engelleri biliyoruz. Değişimin koşullar ne olursa olsun kolay olmadığını da biliyoruz. Bunları bilmek sanırım daha ne yapılabilir sorusunu sormaya ve ya-nıtlarını aramaya engel olmasa gerektir.

Örneğin, neden iş sağlığı değil “işçi sağlığı” ve neden iş kazası değil “iş cinayeti” denmesi ge-rektiği tartışmalarına girme ihtiyacını duyurma yolunda daha neler yapabiliriz? Yanıt 1) Yu-karıda değinilen konuların kongrelerden kongrelere değil daha sık aralarla okunur ve tartışılır hale gelmesinin yollarını arayabiliriz. Yanıt 2) Ayrı ayrı yapılıp kongrelerde sunulan yer yer birbirinin tekrarı gibi olup birbirinden haberli olduğu da kuşku götüren küçük çaplı araştır-maları, duyarlılığı ortaklaştırıp emeği birleştirerek büyük ölçekli araştırmalara dönüştürebilir ve sonuçlarını sağlık çalışanları ve toplumla paylaşabiliriz.

Bunu yapabilmek için yıllar içerisinden yavaş yavaş gelen ve özellikle son yıllarda olgunlaşan önemli bir gelişme var ki çok değerli: sağlık çalışanları olarak birlikte yol almanın değerini, vaz geçilemezliğini kavradık. Bu kavrayış karanlığı aydınlatmak için çok güçlü bir itici güç. Ancak, yine de derinleştirilmeye ve yaygınlaştırılmaya halen çok ihtiyacı var.

Bu kongre de diğerleri gibi yoğun çabalarla kotarıldı. Bu nedenle kongreyi organize eden, organizasyona yardım eden, kongreye destek veren ve katılan herkese yürekten şükranlarımı sunar, başarılar dilerim.

(23)

TÜRKİYE’DE

SAĞLIK EMEK

SÜRECİNİN DÖNÜŞÜMÜ

Oturum Başkanı:

Cavit Işık Yavuz

Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu

Gamze Yücesan Özdemir

(24)

TÜRKİYE’DE SAĞLIK EMEK

SÜRECİNİN DÖNÜŞÜMÜ

Cavit Işık Yavuz

Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu Oturum Başkanı

Açılış konuşmasında da belirtildiği gibi, sağlık çalışanlarının sağlığı kongrelerinin ilki 1999 yılında gerçekleşmişti. O yıl biliyorsunuz Türkiye için bir doğal afet yılıy-dı. Bugün beşincisini yaptığımız bu kongrede sanırım 2015 yılı da Türkiye için insan eliyle oluşturulmuş felaketler yılı olarak tarihe geçecek. Zor günler, zor dönemler geçiriyoruz. Ve bu ülkede ne yazık ki, daha kötüsü olamaz dememeyi giderek daha fazla öğreniyoruz. Bu geçen 15-16 yıllık süre içerisinde sağlık alanında da çok ciddi değişimler yaşandı. Sağlık Bakanlığı’nın deyimiyle 80’lerden sonra başlayan sağlık re-formu hazırlık sürecinin uygulama aşamasını gördük ve yaşadık. Ve yaşamaya da de-vam ediyoruz. İşte bu kapsamda kongre tartışmalarına bir giriş zemini olması açısın-dan da bugün Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir hocamızı dinleyeceğiz. Çok kısaca kendisini tanıtmak istiyorum. Gamze Yücesan Özdemir, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde çalışıyor. Lisans eğitimini ODTÜ’de yüksek lisans ve doktora eğitimini yurtdışında tamamlayarak, emek çalışmaları alanından faaliyet gösteriyor. Bu alanda emek süreci teorisi sosyal ekonomi, sosyal politika, teknoloji, toplumsal sınıflar ve kalkınma konularında dersler veriyor ve araştırmalar yapıyor. Çok sayıda katkı sun-duğu kitapları var. Gerek kendisinin yazdığı, gerekse çok yazarlı kitaplarda önemli katkıları olan kitapları var. Sadece birkaç tanesinin adını anmak istiyorum size. 2008 yılında çıkmış, Sermayenin Adaleti Türkiye’de Emek ve Sosyal Politika adında bir ki-tabı var. ‘Emek Politikaları, Ne oluyor, Ne yapmalı?’ 2011 yılında Belediye İş yayınla-rından çıkmış. Emek ve teknoloji, Türkiye’de Sendikalar ve Yeni İletişim Teknolojileri adlı bir kitabı var. İnatçı Köstebek, Çağrı Merkezleri’nde Gençlik ve Direniş, Yordam Kitap’tan çıkan 2014 tarihli bir kitabı. Bir de, İktidarın Şiddeti AKP’li Yıllar, Neo Li-beralizm ve İslamcı Politikalar kitabında katkı sunanlardan.

(25)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

25

TÜRKİYE’DE SAĞLIK EMEK

SÜRECİNİN DÖNÜŞÜMÜ

Gamze Yücesan Özdemir

Ankara Üniversitesi İletişim Fak.

Burada bu konuşmayı yapıyor olmak çok büyük bir gurur. Çok büyük bir onur be-nim için. Dolayısıyla bu davet için, kongrede emeği geçen herkese çok teşekkür ediyo-rum. Türkiye’de sağlık emeğinin, sağlık emek sürecinin dönüşümü konusu için aslında sevgili Çağla Ünlütürk Ulutaş’ın ismi geçiyordu. Kendisi benim öğrencim. Gerçekten sağlık hizmetinin üretilmesi noktasında çok ciddi bir saha çalışması yaptı. Türkiye’de birkaç hastanede çok yoğun bulundu ve bir doktora tezi yazdı. Ve aynı adlı bir kitabı da var. Fakat Çağla’nın sağlıkla ilgili bir mazereti dolayısıyla burada olamaması sonucu bu görevi ben devraldım. Ama umuyorum ki, hep birlikte çok yakın zamanda Çağla’yı da dinleme imkanımız olur.

Bir açılış konuşması için buradayım. Ama biraz önce benden önceki konuşmacıların da değerli konuşmacıların da dediği gibi, bugünlerde söz söylemek, bir şey anlatmak çok zor. Hatta an an nefes almak bile çok ağır. Haziran’dan bugüne ciddi bir kan ve şid-det ortamından geçiyor toplum. Ve son aşamada da yaklaşık 2 hafta önce Ankara Garı önünde Türkiye sosyal ve siyasal tarihinin en büyük katliamını yaşadık. Zor günlerden geçiyoruz ama konuşmama başlamadan önce 10 Ekim’de Ankara Garı önünde katliam anı ve hemen sonrası ve ardından hastanelerde gerçekten insanlık ötesi bir çaba, güç ve özveri ile çalışan tüm sağlık emekçilerine saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Türkiye’de sağlık-emek sürecinin dönüşümü hakkında sizinle birkaç şey pay-laşmak istiyorum. Hepimizin bildiği gibi sağlık hizmetinin üretimi noktasında sağlık çalışanlarının neler yaşadığı nelerle karşı karşıya olduğu önemlidir. Ama bir o kadar da önemli olan, bu hizmeti alan toplum kesimlerinin ne yaşadığı ve neyle karşı karşıya ol-duğudur. Dolayısıyla sağlık hizmeti, yalnızca sağlık çalışanlarının değil, tüm toplumun yeniden üretimi için çok kritik bir noktadır. Yani sağlık çalışanlarının sağlığı, yalnızca sağlık çalışanlarına bırakılmayacak kadar toplumsal önemde, toplumsal ehemmiyette bir konudur. Dolayısıyla tüm toplum kesimlerinin sahip çıkması gereken bir noktadayız.

(26)

Bugün bir tartışma konusundayız diye düşünüyorum. Sağlık hizmeti nasıl dönüşüyor? Ve bu anlamda sağlık emek süreci, yani hizmetin üretildiği an nasıl dönüşüyor? Ve sağ-lık çalışanları nelerle karşı karşıya? Bunu açıklayabilmek için şöyle bir sunuş planı ha-zırladım. Öncelikle sağlık hizmeti dediğimiz zaman ve sağlık hizmetinin nasıl verilece-ği noktası sanırım kamu hizmeti konusunda bir fikrimizin olması gerekiyor. Yani kamu hizmetinden ne anlıyoruz? Kamu hizmeti toplumun geneline verilecek olan hizmetini nasıl tanımlıyoruz? Öncelikle bu konuda bir duruş noktası hem sağlık emek sürecini hem ne yapmamız gerektiğini söyleyen bir nokta. Dolayısıyla ilk bölümde sağlık-kamu hizmetinin dönüşümünden bahsetmek istiyorum. Akabinde bununla çok alakalı olan kuşkusuz, kamu hizmetinin dönüşmesi noktasında hemen onu takip eden sağlık emek süreci nasıl dönüşüyor? Ve son noktada, buradaki bileşenleri, bu kongrenin asıl hedefi olan sağlık emek sürecinde nasıl bir mücadele hattı örmeliyiz, hangi noktalarda taviz vermeyen bir cephe kurmalıyız? Ve bu toplumu bugünden yarına çok daha güzel ve güneşli günlere hazırlamalıyız noktası. Ve üçüncü bölümde bir mücadele hattı konu-sunda birkaç noktaya parmak basmak istiyoruz. Şimdi, birinci bölümden başlarsak; üç bölüme ayırmış olmam sizi biraz rahatlatabilir. En azından 3’te biteceğini biliyorsunuz. Sonu görünen bir konuşma olabilir. Üçe ayırıyorum, bölümler bittiğinde söyleyeceğim, aralarda kopuşlarda olursa, hani ilkini dinleyemedim, bari ikisinden bağlanırım diye. Kamu hizmetinde neyi nasıl anlamamız gerekiyor? Toplumun geneline verilen iki büyük hizmet var tabii, biri sağlık kuşkusuz, biri eğitim. İsterseniz ulaşım, isterse-niz barınma, isterseisterse-niz belediye hizmetleri... Yani kamu hizmetleri fikriyatında bizim toplumun geneline ulaşan bir hizmet düşünmemiz gerekiyor. Şimdi, şunu söylemek zorundayız sanırım: bu hizmetin nasıl verileceği, kimler tarafından verileceği, niteliği-nin nasıl olacağı, içinde yaşadığımız kapitalist toplumda bir mücadele alanıdır. Emek ve sermaye arasında bir mücadele alanıdır. Dolayısıyla tarihsel süreçte, sarkaç serma-yeden yana savrulduğundan biz kamu hizmetinin niteliğini veriliş biçimini, kimler tarafından verildiğini başka bir şekilde görürüz. Tarihsel süreçte eğer sarkaç, emekten yanaysa yani emek kendi örgütleriyle siyasal partileriyle, söz söyleyebiliyorsa toplum-da o zaman kamu hizmetinin yapısı, içeriği ve niteliği değişir. Öncelikle sanırım bunu aklımızda tutmamız gerekiyor. Ve hemen hepimizin bildiği bir gerçek olarak 1980’ler-den bu yana, yaklaşık 35 yıldır, biz sermayenin... Pardon sarkacın hızla sermayeye doğru savrulduğu bir dönemden geçiyoruz. Son 35 yıldır kamu hizmetinin niteliği, içeriği sermaye tarafından biraz belirleniyor, tanımlanıyor diyebiliriz. Şimdi, böyle bir kavrayıştan sonra kamu hizmetini bir mücadele alanı, yani baştan sonra tanımlanmış bir alan değil, bir mücadele alanı olarak gördükten sonra, kamu hizmetine yönelik iki tartışmayı da açmak istiyorum. Biri iktisat disiplinin yürüttüğü bir tartışma. Bir de si-yaset biliminin yürüttüğü bir tartışma. Şimdi, iktisadi olarak kamu hizmetinin, kamuya verilecek hizmetin piyasa ve sermaye güçleri tarafından mı etkin ve verimli verileceği ya da hizmetin devlet eliyle yürütülmesi mi? Daha mı iyi olacağı konusunda bir tartış-ma var. Dönem dönem bu işin kamuya genel olarak toplu verilecek bir hizmetin, devlet eliyle yürütülmesinin daha toplumun lehine olacağı yönünde tartışmalar ağır basıyor. Biraz önce söylediğim çerçevede, eğer sarkaç emekten yanaysa, eğer sarkaç sermayeden yanaysa iktisadi olarak kamu hizmetinin piyasa ve sermaye ile verilmesinin çok daha

(27)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

27

toplum yararına olduğu iddiası var. İkinci bölümdeki tartışa, bazı hizmetlerin devletin temel işlemleri diye görüldüğü. Ve bunların mutlaka bu kamu hizmetlerinin devlet ta-rafından verilmesi gerektiği. Hemen aklınıza gelen hukuk, güvenlik gibi devleti yeni-den üreten hizmetlerin piyasaya aktarılamayacağı ve bunların devlet eliyle yürütülmesi gerektiği. Fakat öyle zamanlardan geçiyoruz ki artık özel oldular. Özel güvenlik ile o alanın da sermaye tarafından doldurulduğunu görüyoruz. Dolayısıyla kamu hizmeti üzerine düşünürken bunu bir mücadele alanı olarak görmek, bir de hem iktisat hem de devlet tartışmaları ve siyaset tartışmalarında bunun dönem dönem hep sorun olduğu-nu ve genel itibariyle de kamu hizmetinin devlet eliyle, piyasa eliyle mi verilmeli tartış-masını hep devam eden, kadim bir tartışma olduğunu belirtmek isterim.

Böyle bir girişten sonra, son dönemde kamu hizmetinde nasıl bir dönüşüm yaşıyoruz? Buradan, sağlığı da doğrudan etkiliyor. Kamu hizmeti, iki başlıklı dönüşüm kamu hiz-metini de değiştiriyor. Birincisi son 35 yıldır sermaye birikim rejimi, yani sermaye artık yeni alanlara, yeni birikim yapacağı alanlara akıyor. Bunu biliyoruz. Ve bunun başında kuşkusuz daha önce devlet eliyle yürütülen tüm alanların sermaye tarafından sektiği ve buralarda bir birikimin, değerin yaratılması söz konusu. Sermaye birikim rejimi diyo-ruz ona. Ve burada eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, medya daha önce kamu elinde olan televizyon, radyo süreçleri... Hepsinin sermayenin yeni kar alanları olarak biçimlendi-ğini görüyoruz. Bildiğimiz tartışmalarda 70’lerin sonunda ortaya çıkan krizden sonra sermaye kendini toparlayabilmek için daha önce yatırım yapmadığı alanlara doğru bir açılma heyecanı duymuştur. Dolayısıyla sağlık da bu süreçte sermayenin atılım yaptı-ğı bir alandır. İkincisi sermaye böyle bir atılımı gerçekleştirebilmek için emeği, emeğin sesini, sözünü ve temsiliyetini ortadan kaldırmak durumundadır. Buna da düzenleme, süreci düzenleme biçiminde dönüşüm diyoruz. Ve temel itibariyle artık biz, emeğin hayattan, sokaktan ve hatta anayasadan dışlandığı bir süreçten geçiyoruz. Ne demek istiyorum bu noktada? Sermaye bütün alanlara akabilmek için önündeki tüm engelleri kaldırabilmek için, emeğin örgütlü sesine saldırmıştır.

Şimdi emeğin hakkının, hukukunun ve taleplerinin sınırlandırılmasını sağlık üzerin-den düşünecek olursak, yalnızca sağlık emekçilerinin çalışma saatleri, ücretleri ve ör-gütlülükleri değil, aynı zamanda sağlığa ulaşacak olan toplum kesimlerinin de sağlık hakkının budanması anlamında, çift taraflı çalışan bir süreçtir. Dolayısıyla diyoruz ki, son yıllarda kamu hizmeti alanı artık sermayenin temsiliyetine terk edilmiş, bu işi ser-maye ve piyasa yapacak. Ve buna aksi çıkacak tüm sesleri, toplumun genel yararını dü-şünen, toplumsal bir yapılanmayı düdü-şünen, emeğin tüm seslerinin kısıldığı bir dönem-den geçiyoruz. Bu birinci bölüm. Kamu hizmetini anlattım. Kamu hizmeti üzerindeki dönüşümü netleştirdim.

Şimdi sağlık emek sürecinde ne yaşıyoruz? Biraz önce bahsettiğim, sermaye sağlığa akıyor ve emek bütün hak, hukuk ve taleplerine, hem sağlık çalışanları nezdinde, hem toplum nezdinde kaybetmiş durumda. Bunlar sağlığın piyasaya evrilmesini, sağlık ça-lışanlarının haksızlığını ve toplumun sağlığa ulaşımını bulandırmış durumda. Ve bir de onun üzerine özellikle sağlık emek sürecine dair iki yeni uygulama var. Biri, son

(28)

dö-nemde yaşadığımız bir istihdam rejimi, sağlık hizmeti verilirken karşı karşıya kalınan istihdam rejimi. Ki buna esneklik, esnek çalışma diyoruz. İkincisi de genel olarak kamu hizmetinin yönetim anlayışı olarak değişmesi istenen, toplam kalite yönetimi tartışma-sı. Bu iki aks, esneklik ve toplam kalite yönetimi, sağlık emek sürecini doğrudan belir-leyen, tanımlayan, iki baş düzenleme. Arkada sermaye birikimi var, arkada düzenleme biçiminde değişimler var. Bir de daha özellerde iki uygulama var. Biliyor olabilirsiniz, daha önceki tartışmalardan haberdar olabilirsiniz. Esneklik tartışması kapitalizmin son dönemdeki en popüler tartışması. İsmi itibariyle sempatik. Katı, sıkı, bürokratik kapi-talizmin esnek çalışma biçimi. Aslında hem sağlık çalışanları için, hem toplumun gene-li için çok sert bir uygulama.

Esnekliği şöyle tanımlıyoruz: Esnek çalışma modeli var. Bunu kamuya, kamu emek sü-recine ve sağlık emek süsü-recine doğrudan getirme çabası var. Şöyle başlayayım, esnek çalışma modeli diyor ki, hizmet üretimi sırasında ya da mal üretimi sırasında, bu genel bir anlayış ve kamu hizmetlerine de doğrudan sirayet ediyor. Bütün çalışanları aynı hak ve hukukta tanımlamaya gerek yok. Bir merkez işgücü olsun. Çekirdek, vazgeçil-mez. Bunlara isterseniz çalışma saatleri belli, kadrolu, göreceli iyi ücretler alan, sigortalı çekirdek bir merkez işgücü olsun. Ama esas itibariyle dönem dönem sermayenin canı çektiğinde genişleyebilecek, canı sıkıldığında daralabilecek bir de çevre işgücü olsun. Şimdi, bunların bazısı sağlıkla ilgili, bazısı tüm toplumu kesen düzenlemeler. Diyoruz ki, çekirdekte vazgeçmeyeceğiniz belki görece hak ve hukuk tanıdığınız işgücü var. Bir de çevrede, çok fazla dolaşımda olan şu anda, taşeron, sözleşmeli, norm kadro, staj-yer, evde çalışma, tele çalışma, freelance, bunların hepsi! Nasıl bir esneklik kapitalizm için? Sermaye istediği zaman bu çevre işgücünden bir anda kurtulabiliyor. Ve kendisini merkez işgücünün maliyetiyle sınırlandırabiliyor. Ama gün gelip genişlemek ve bü-yümek istediğinde kendisini hiçbir yükümlülük altına girmeden taşeron, sözleşmeli, norm kadro, stajyerle büyütmeye çalışıyor. Şimdi bunun aynısında kamu istihdamın-da ve sağlık emek sürecinde yaşıyoruz. Sağlık emek sürecinin birçok noktasınistihdamın-da sağ-lık emekçilerinin bir bölümü merkez işgücüyken, bir bölümünün taşeron, sözleşmeli, norm kadro -sanıyorum norm kadro daha çok eğitim sektöründe. Sizler bu konuda bana daha iyi yardımcı olabilirsiniz- aynı yapıyı kamu hizmetinde de görüyoruz. Emek adına bakıldığında sermaye bunu şöyle övüyor: esnek çalışma harika bir şey. İstediğiniz kadar iş yapabilirsiniz. İki üç işi birden yapabilirsiniz. Evde çalışmaya ya da tele çalış-maya kendinizi ayarlayabilirsiniz. Ama esas itibariyle çevre gücü, işgücü, sosyal güven-lik hizmetleri çok sınırlı. Çok uzun çalışma saatleri. Çalışanın ciddi anlamda iş yoğun-luğu olan. Gerçekten kapitalizmin 21. Yüzyıla taşıdığı ve bütün kazanımları reddeden bir iş gücü. Şöyle bakalım, bu yapı, şimdi kamuya sirayet ediyor. Kamuda bir esneklik çalışması var. Kamu biliyoruz ki, memurluk, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi gibi farklı istihdam türlerini barındıran bir yapı, devlette çalışma. Ama bu esneklik mo-deli sermayenin hem kendi alanında uyguladığı hem de kamuya baskıyla sen de böyle uygula dediği bir yapı. Dolayısıyla biz her geçen gün kamuda memurluk yerine, sözleş-meli çalışma biçiminin arttığı, kadro gereği ücret yerine, performansa dayalı ücret gibi bütün sermayenin kendi yapısında istediği düzenlemenin kamuda da görüldüğünü gö-rüyoruz. Yani, kadro ve memurluk, arkadan söyleyeyim, bu bir piyasa rejimine geçiştir.

(29)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

29

Liyakat, kariyer gibi kamu istihdamının yalnızca çekirdek işgücüne tanınması. Liya-katın, kariyerin, kadronun, memurluğun diğer kesimlerinse çok rahat işten atılabilen, işe alınabilen, hak hukuk sahibi olmayan bir kesime ayrıldığını görüyoruz. Sağlık emek süreci de doğrudan bu tehditle karşı karşıya.

Bir de şuna bakalım, bu toptan kalite yönetimi de bütün kamu hizmetlerini ve aynı za-manda ciddi anlamda sağlık emek sürecini de doğrudan etkileyen bir uygulama. Sanı-rım son zamanlarda adına stratejik yönetimi gibi bir kavramla da hastanelere sokulma-ya çalışılıyor. Arkadaşlar, toplam kalite yönetimi, duymuşsunuzdur, bir Japon yönetim tarzı. Özellikle Japonya’da Toyota fabrikasında mükemmelleştirilen bir anlayışın kamu-ya sirayet ettirilmesi isteniyor. Toplam kalite yönetimine baktığımızda şöyle uygulama-lar var: Sağlık Bakanlığı’nda devlet hastanelerinde pilot proje ouygulama-larak uygulanıyor. Ya-taklı tedavi kurumlarında kalite yönetim hizmet yönergesi gibi 2002’de hazırlanmış bir yönerge var. Bazı hastaneler ISO-9000 kalite sertifikası almış durumdalar. Bu resim bir sağlık üretimi için acıklı bir tablodur. Zaten bazı dönüşüm sağlık çalışanlarının toplam kalite yönetimi için hazırlanan broşürlerinin TOYOTA fabrikasından kopyalandığını söylüyorlar. Yani zihniyetimiz şu: sağlık hizmeti vermekle bir otomobil üretmek aynı şey. Aynı noktada bir verimlilik gerekir. Karlılık gerekir. Toplam kalite yönetimi dediği-niz kalite gerekir. Çalışanların yönlendirilmesi gerekir. Sağlık üretiminin bir otomobil üretiminden hiçbir farkının olmadığı bir toplumsal düzende yaşıyoruz.

Şimdi, toplam kalite yönetimi üzerine ileride biraz daha tartışabiliriz sorularla belki. Esas itibariyle size şunu söyleyeyim, bir çalışanın bir dakikasının altmış saniyesinin de üretime vermesi gerektiğini söyleyen bir sistemdir. Çok baskıcı, çalışanın her anını sermayeye tabii kılmasını amaçlayan, çok sert bir düzenlemedir toplam kalite yönetimi. Esas itibariyle çalışanı daha ne kadar verimli kılabilirim, bütün düzenlemeler bu yön-dedir. Dolayısıyla, bu da sağlık-emek sürecine, esneklikten sonra bir yönetim anlayı-şı olarak düzenleyen ve sağlık hizmetini bir otomobil üretimindeki gibi karlı, etkin ve verimli kılmak isteyen, maliyeti minimize etmelisiniz, karları çoğaltmalısınız diye üre-tilen bir sağlık sisteminden bahsediyoruz. Hizmet üretimi noktasında sağlık çalışanla-rı esneklik uygulaması ile karşı karşıyalar. Toplam kalite yönetiminin baskılaçalışanla-rıyla. ISO 9000 kalite belgesi fabrikalara verilen bir belgedir biliyorsunuz. Şimdi hastanelere de aynı belge veriliyor. Bu belge sırasında çalışanların ne kadar şirketin misyon ve vizyo-nuna sahiplendiği noktasına bir araştırma var. Bunu sanırım TSE veriyor.

Bir fabrikada çalışma yürütüyordum. Orta yaşlı bir işçi arkadaş cebinden bir şey çı-karıyor. Okuyor ve tekrar koyuyor. “Hayırdır?” dedim. “Hocam” dedi “ISO 9000 için gelecekler. Fabrikanın misyonunu ve vizyonunu ezberlemem gerekiyor. Fabrikanızın misyonu ne, vizyonu ne? “Çalışıyorum”. Dolayısıyla aynısının sağlık sürecine uygulan-dığı bir süreç.

Şimdi bütün bu dönüşümler üzerinden bir mücadele hattını örmek için 8 noktada yaşanan dramatik dönüşüme, üçüncü bölüme geçiyorum ve üçüncü bölümü de 8’e ayırıyorum.

(30)

Üçüncü bölümde sağlık emek sürecinde bütün bu etkiler altında neler yaşıyoruz ve mücadele hattını nasıl kuralım? Üçüncü bölüm mücadele hattı.

Şu an itibariyle biraz önce söylediğim gibi, sağlık çalışanı, sağlık hizmeti, sağlık emek süreci, kesinlikle bir mal üretimiyle aynı mantıkla düzenlenmektedir. Bir mal nasıl minimum hatayla, minimum maliyetle ve maksimum kârla üretilecekse, aynı şekil-de sağlık hizmetinin şekil-de böyle üretilmesi heşekil-deflenmektedir. Hem kamuda, hem şekil-de özel hastanelerde. Oysaki bizim tekrar tekrar söyleyeceklerimiz sağlık-emek süreci toplumu bugünden yarına hazırlayan bir yeniden üretim sürecidir. Bir mal üretiminden tümüy-le farklıdır. Diğer anlamıyla sağlığın metalaşması dediğimiz, sağlık emekçisinin yaptığı hizmete yabancılaştığı, bu ilişkinin maddiyata performansa, iş yoğunluğuna, baskıya tabii olduğu bir yapının tümüyle reddedilmesi yönünde her geçen gün mücadeleyi yük-seltmek gerekir. Toplumun sağlığından; hem ruhsal, hem fiziksel, hem de ahlaki sağ-lığından konuşuyoruz. Mal üretiminin bütün pratikleri, sermayenin getirdiği esneklik uygulamaları, toplam kalite yönetimi uygulamaları, sağlık hizmetinde olamaz! İkinci mücadele hattı, tam da bu piyasa mantığı ile işlemesi anlamında sağlık hizmeti, artı değeri ve karı artırmak için örgütlenmektedir. Yapılmaması gereken ve tekrar tek-rar söylememiz gereken, toplumsal faydayı, toplumun yeniden üretimini ve toplumu hedefleyen bir sağlık-emek sürecinin sahiplenilmesi gerekiyor. Sağlık-emek süreci artı değeri ve karı arttırmak için örgütlendiği noktada sağlık çalışanlarının üzerinde olan baskı, iş yoğunluğu, ücret düşüklüğü, çalışma saatlerinin uzunluğu, hepsi sermaye ta-hakkümünün çıktılarıdır.

Bir de diğer taraftan, bir piyasa ilişkisine girildiği noktasında sağlık almaya gelen hal-kın sağlık çalışanına yaklaşımı da, “Parasını veriyorum. Bu iş parayla değil mi?” gibi bir zihniyetle hizmetten hoşlanmadığı noktada şiddete varabilen ve karşılıklı ilişkiyi, piyasadaki yabancılaşma ilişkisine dönüştüren bir yapıdır. Çok kritiktir ve bütün sağ-lık çalışanlarını hem sağlığını, hem de toplumun sağlığını, artı değer ve karı arttırmak adına örgütlemek yerine toplumun yeniden üretimi, toplumun faydası... Şimdi bunları böyle söylüyorum ya, derste bunları anlatıyorum çocukların yüzünde bir gülücük var. “Hocam siz hâlâ eşitlik falan diye bir şeye inanıyor musunuz?” 18 yaşında genç insan-lara anlattığım şeyler çok afaki gelebiliyor. Dolayısıyla gerçekten mücadeleyi buradan kurmamız gerek, tekrar tekrar sözümüzü elimizden almalarına, kafalarımızı elimizden almalarına engel olmak gerekiyor.

Üçüncü nokta, “Sağlık hizmetinin nasıl örgütleneceği” piyasa koşullarıyla belirleniyor. Yani kabaca söylemek gerekirse, ülkenin kalkınması, geneli ve buraya yayılan bir sağ-lık hizmetinden öte müşterinin, talebin, paranın olduğu noktalarda sağsağ-lık hizmetinin olduğunu düşünüyoruz. Toplumun geneline, yoksul bölgelere ya da kalkınmaya açık bölgelere değil. Bunun yapabileceği tek şey şudur: sağlık-emek süreci, sağlık hizmeti-nin doğası ve niteliği siyasi kararlar sonucunda örgütlenmektir. Bu siyasi kararlar der-ken de, sağlığın, çalışanların ve emekçi kesimlerin, örgütlerinin ve partilerin söz hakkı olduğu siyasal mekanizmaların canlandırılması gerekir.

(31)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

31

Şu anda bütün sağlık-emek süreci, piyasanın ihtiyaçları, talepleri doğrultusunda, dola-yısıyla tekrar söylüyorum sağlık-emek süreci yurttaşın hakkı olarak, toplumun yeniden üretimi olarak, siyasal bir kararın sonucu örgütlenmelidir. Bunun üzerinden bence, mücadeleyi yürütmeliyiz.

Dördüncü başlık: belki bizler değil ama toplumun geneli maalesef ki unuttuk. Sağlık hizmeti insan-insan ilişkisidir. Ama çoğu zaman şu anda sağlık çalışanları önüne ge-len insana performans kaydı yapılacak. Belli testlere tabii tutulacak. Belli bir sistemin parçası olarak bakmaktadır. Aynı şekilde sağlık hizmetini alan insan da, karşı tarafa bir teknolojiyle karşı karşıyaymış gibi. Dolayısıyla yaratılmak istenen emek, -sağlık emeği-nin karşısında bir mal üretimi yoktur- dramatik bir üretim vardır. Dramatik üretim iki tarafın birbirini dönüştürdüğü, etkileştiği bir andır. Bu andaki şu anda sağlık hizmeti üretenlerin ve alanların arasındaki şiddet, sağlık hizmeti alanların dönem dönem ulaş-tığı küstahlık, sağlık çalışanların tahammülsüzlüğü. Bunlar dramatik ilişkilerin kodla-rıdır. Ve işin içine sermaye, mal üretimi ve piyasa girdiği sürece, bunların öyle etikle, toplumsal ahlakla filan değil sermayeyi görmek gerekiyor. Kötü insanlar, kötü doktor-lar, kötü bir toplum yok karşınızda. Bir yapısal işleyiş var ve bu yapısal işleyiş sağlık hizmetinin iki tarafını da ciddi anlamda zedeliyor. Dolayısıyla dramatik üretim olarak biz, başka bir açıdan sağlık-emek sürecini sahiplenmeliyiz.

Şimdi bir de, sağlık-emek süreci her geçen gün teknik ve teknolojiye devrediliyor. Eme-ğin araçları olarak yani sağlık hizmeti üretenler artık teknik ve teknolojinin bilgisi doğ-rultusunda. Şunu söylemiyorum, teknolojinin reddi, ileri teknolojinin kabul edilme-mesi değil. Ama enteresan bir noktayla karşı karşıyayız. Sağlıkçıların, eğitim, bilgi ve vasfının zedelendiği, yıprandığı, yok sayıldığı bir düzenlemedir bu. Çok yaşadığım bir şey. Tekrar düşünmek istiyorum. Hastanelerdeki tedavi sırasında doktor şey diyor: ‘bil-gisayar öyle söylüyor’. “Ben böyle bir şey hissetmiyorum” diyorum. Bil‘bil-gisayar öyle söy-lüyor diyor. Benim ne söylediğim önemli değil. Bilgisayar bu teşhisi koymuş durum-da. Teşhisin bu kadar teknik ve teknolojiye aktarılması, belli ilaçların teknolojik olarak doktorların elinin altına verilmesi. Bu da nedir işte? Doktorların ilaç endüstrisi ile kirli ilişkilerin örtbas edilmesi için söyleniyor. Söylemek istediğim şey şu: “sağlık emekçisi eğitim, bilgi ve vasıfla, hem o dramatik üretimi, hem toplumsal yeniden üretimi ve hem de toplumsal faydayı üretecek emekçidir. Teknik bir adam değildir. Teknolojik verileri değerlendiren bir adam, bir kişi, bir kadın ya da bir erkek değildir. Bunun üzerinde tek-rar tektek-rar durmak gerekir. Emeği, yani diğer adıyla sağlık emekçilerinin vasıfsızlaştı-rılmasına karşı bir mücadele hattı; eğitimi ile bilgisi ile ve vasfı ile sağlık emekçilerinin ayakta durması.

Arkadaşlar sağlık-emek sürecinde denetim artık sağlık çalışanında değil. Çünkü serma-ye mantığı ve sermaserma-ye düzenlemesi, denetimin yönetim kademelerinde, üst birimler-de toplanmasını istiyor. Dolayısıyla sağlık emekçisi, çoğu zaman öncebirimler-den belirlenmiş formlarda bir teknik, bir tedavi süreci içinde. Neyi söylüyorum? Hayatta en önemli iki şeyin kaybı; vasfınızın ve hayatınıza dair yaptığınız işteki denetiminizin. Sağlık emek-çisinden, hayatta vasfını ve yaptığı işe dair denetimini kaybettiği noktada dışarıda daha

(32)

iyi bir topluluk kuracak bir siyasal duruş beklenemez. 8-10 saatini hastanede tümüy-le belirtümüy-lenmiş kodlar içinde hiçbir denetim olmadan gerçektümüy-leştiren bir sağlık emekçisi dışarıda da aynı şekilde denetimi ve vasfını kaybeder aslında. Dolayısıyla denetim ve vasıf sağlık emekçisinde olmalı.

Yine bununla alakalı bir şey tasarlama ve uygulamayı da koparıyor. Sermaye bunu çok sever zaten. Sürecin bütün tasarlamasında yalnızca sağlık emekçisine uygulama konu-yor. Bunu yalnızca sağlıkta görmüyoruz. Eğitimde de görüyoruz. Tasarlayan beyinler var. Sermaye mantığı var ve uygulayan sağlık emekçileri var.

Son nokta, tekrar tekrar bütün hepsini birleştirerek, bir toplumun yeniden üretimi için sağlık-emek süreci müşterini talepleri doğrultusunda değil, yurttaşın sosyal hakları doğrultusunda örgütlenmelidir. Ancak bu örgütlenme sonunda bir sağlık emekçisini, iş yoğunluğundan, baskıdan, yaptığı işten yabancılaşmasından, karşısına gelen toplumu bir yük olarak görmesinden kurtarabiliriz. Yine aynı şekilde toplumun sağlığa duyduğu azalan saygınlığı ve itibarı da tekrar kazanabiliriz diye düşünüyorum.

Sağlık emek süreci, sağlık emekçilerine bırakılmayacak kadar ciddi bir süreç. Tüm bu kavramları tekrar sahiplenip, vasıflı, elinde denetimi olan, toplumun yeniden üretimi ve toplumsal fayda için, yarınlar için bu toplumu kuracak sağlık emekçileri için müca-delemizi sürdüreceğiz.

Dolayısıyla bu zor günlerde, son cümle olarak, gerçek radikallik umutsuzluğu ikna edi-ci bir biçimde açıklamakta değil, umudu var etmektedir. Yolunuz açık olsun.

(33)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

33

SORU – CEVAP

Cavit Işık Yavuz

Hocamıza çok teşekkür ediyoruz. Onun da çizdiği bu güzel çerçeveyle sermaye biri-kim rejimlerinin ve kamu yönetimi sürecinin nasıl değiştiği ve bu süreç içerisinde de sağlık-emek gücünün yaşadığı değişimleri ve belki de en güzeli bu değişimlere karşı nasıl bir mücadele hattıyla nasıl bir yanıt vereceğimiz noktasındaki çerçevesiyle bir-likte sundu bize hocamız. Önce soruları alalım.

Katılımcı

Sadece sağlık çalışanlarına özgü, az evvel dediniz ya, denetimin sağlık çalışanlarına alınması ve merkezileştirilmesi. Sadece sağlık alanında geçerli olmak üzere bir KHK çıkarıldı. Sağlık meslekleri kurulu diye de bir kurul oluşturuldu. Yani bu mühendis-ler ya da öğretmenmühendis-ler ya da başka hiçbir meslek için söz konusu değil. Ama sadece sağlık alanında sağlık meslek örgütlerinin mesleki denetimi yetkileri elinden alına-rak Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Daha doğrusu Sağlık Bakanlığı bürokratlarının ve diğer kurumlardan gelen bürokratların çoğunlukta olduğu Türk Tabipleri Birliği, Eczacılar Birliği’nin de içinde yer alan bir kurula devredildi. Niye bu ilk defa sağlık alanında uygulandı? Diğer alanlarla sağlığın farkı neydi ben bunu hep merak ettim. Niçin? Mesela bir avukat, herhangi bir meslek uygulaması varsa Baro bunu denetler. Bir mühendis yaparsa kendi meslek örgütü denetler. Ama sağlık çalışanlarında de-netim sağlık meslek örgütlerinden alındı ve Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Merkezi-leştirildi, sizin söylediğiniz gibi. Sağlık alanın özelliği ve ayrıcalığı nedir? Bir bilginiz var mı?

Gamze Yücesan Özdemir

Birlikte düşünelim. Şöyle bir şey söylemek istiyorum: hayatın her alanında şunun üzerine düşünüyorum; hayatı çözümlerken, hayatı anlamaya çalışırken sermayenin görünmez kılınması gibi bir şey var. Yani, karşımızdaki asıl problemin sermaye de-ğilmiş gibi. Meseleyi oraya bağlayacağım.

Sermayeyi görünür kılmak önemli bir şey. Yani, doktorun etik kodları ya da sağ-lık çalışanlarının etik kodları... Ya da sağsağ-lık çalışanlarına yönelik şiddet için toplum kesimlerinin bir şeyi... Buralarda bakın sermaye arkaya düzeni kurmuş durumda, arkada bir kar baskısı var. Arkada bir maliyet azaltma baskısı var ve sermaye dışarı-ya çekilmiş toplum kesimlerini birbiriyle kavga ettiriyor. Doğru mu? Hani filmlerde şöyle bir sahne vardır ya, yabancı bir sermayedar kenarda durur ve halk kapışırken, “Planımız tıkır, tıkır işliyor. Birbirlerine düştüler…”

Bütün toplumsal analizlerde biz sermayeyi çok görmüyoruz. Sizin belirttiğiniz mes-leki kodda sağlık hizmetinde çok ciddi derin yaralar var. Hem sağlık çalışanlarının kendi sağlığı ile yaptığı işle ilgili hem de toplumla ilgili. Bunun kontrol altına alınma-sı gerekiyor. Ama sermayeyi rahatalınma-sız etmeden. Dolayıalınma-sıyla sağlık çalışanlarının kendi örgütlerinin bu noktada söz hakkı alması Tabipler Odası olsun, Türkiye Hemşireler

(34)

Birliği olsun, Sağlıkçılar Birliği ya da... Örgütlü, görece daha sol, daha dayanışmacı, daha devrimci sağlık çalışanlarının söz hakkı alması yerine bu sürecin yine siyasal iktidar ve sermayenin yönetme çabası... Yani ‘bırakın biz burayı biraz düzenlemeye çalışalım’, ‘bu şiddeti yok etmeye çalışalım’ gibi...

Desem... Olmadı mı? Tamam... Cavit Işık Yavuz

Bu çok önemli bir konu aslında. Söylenebilecek çok şey de var. Biliyorsunuz Yük-sek Sağlık Şurası yerine getirilen bir kurul bu. Ama içerisinde alanın sağlık-meslek alanın etik kurallarını belirlemek görevi de var bu kurumun. Dolayısıyla artık bütün mesleki değerlerin de, hani yönetim tarafından belirlendiği bir, aslında neo-liberal bir düzenleme olarak okumak gerekiyor. Ama bu ayrı, apayrı bir mevzu. Umarım kongrenin farklı oturumlarında konuşulma şansı olur.

Çiğdem Özdemir

Türk Hemşireler Derneği yönetim kurulundayım. Toplam kaliteyle ilgili söylediğiniz şeyler gerçekten çok çarpıcıydı. Özellikle hastaneler hepsi birbirleriyle yarışıyorlar. İşte sen şöyle akredite oldun. JCI var, herkesin almak istediği. Işıltılı ve parlayan. Bu süreçlerde hakikaten çok ciddi olarak sağlık hizmetlerinin içerisine girmiş durumda. Kendi mesleğim adına, hemşireler özellikle inanılmaz sahiplenmiş durumdalar. Ka-lite hemşireleri, süreçlerin hepsini sizin dediğiniz gibi kontrol eden. İnsanları buna özendiren ve dediğiniz gibi umutsuzluğu aslında ikna edici bir şekilde açıklamaya çalışan bir grup olarak bunu şey yapıyoruz ve bu yanlış anlaşılmış durumda. Kaliteli bakım vermek. Yaldızlı bir şekilde bunlar hani meslek adına yapılan şeylermiş olarak lanse ediliyor. Geçen yıllarda bir sempozyumda hemşirelik sempozyumunda şöyle bir broşür vardı: bir para torbası ve bu para torbasına batırılmış bir enjektör, konu-nun da içeriği de maddi değer olarak hemşirelikti. Bunlar gerçekten çok ürkütücü. Siz burada söylediğinizde de, bunlar ciddi anlamda korkutuyor. Bunları söylemek istedim. Hani sizin de bakış açınızla tekrar bir değerlendirme yapmak faydalı olabilir. Hem kendi mesleğim, hem de sağlık çalışanları açısından.

Gamze Yücesan Özdemir

Ben de çok ürkütücü. Çiğdem’in katkısını çok önemli buluyorum. Gerçekten karşı-mızda şöyle bir sorun var. Biz bir mücadele hattı kuruyoruz ve karşı taraf hangi dille geliyor. Biz ‘kaliteli hizmet’ diyoruz. Biz toplumun her kesiminin hizmete ulaşma-sını istiyoruz. “Biz teknolojiyi yeniliyoruz. Ve bu meslek odaları ve eski doktorlar filan, huysuz adamlar hiçbir şeyi beğenmiyorlar. Her şeye muhalifler” gibi bir algı da var. Dolayısıyla, burada tekrar ve tekrar bizim kaliteli hizmetle ya da teknoloji ile bir derdimizin olmadığı ama sermaye mantığıyla bir derdimizin olduğunu söylemek gerekiyor. Sermayenin kaliteden anladığı işle bizim kaliteden anladığımız bambaşka bir şey: toplumun yeniden üretimi. Çiğdem’in de belirttiği gibi, karşımıza gelen bu saldırıya, biz tabii ki en ileri teknolojiyi kullanmak istiyoruz. Ama bu sermaye man-tığıyla olmaz.

(35)

24-25 EKİM 2015, ANKARA

35

Arkadaşlar şöyle bir şey var, ben buna gerçekten inanamıyorum. Sağlık bilgisi gibi teknik bir bilginin piyasa güçlerine devredilmesi nasıl bir şeydir? Bir de şu ne anlama gelmektedir? ‘Hekimini kendin seç!’

Piyasa mantığıdır, değil mi? Ben belki kendime elbise seçebilirim. Bu renk bana ya-kışıyor diye. Hekimimi nasıl seçebilirim? Sağlık bilgim sınırlı. Bunu ne diye koyuyor-lar? Sağlık hizmetinin iyileştirilmesi. Bütünüyle piyasa mantığıdır ve hiçbir anlamı yoktur. Sağlık bilgisi kadar kritik, değerli özel ve vasıflı bilginin piyasa koşullarına aktarılmasını tekrar tekrar sorgulamak gerekiyor. Yani, bunu söylerken de, neyi göre-ceğiz? Piyasa mantığını istemiyoruz, sermaye tahakkümünü istemiyoruz. Buralardan sonuç bildirgesi çıkarırken alternatif sağlık yapılanmasına dair şeyler olmalı.

Cavit Işık Yavuz

Yaşadığımız bu zor günlerde emek, eşitlik ve özgürlük mücadelesine daha fazla kat-kı sunmamız gerekiyor. Son günlerin yine birkaç gündür anılan bir lafıyla bitirelim: Huysuzluk yapmaya devam edeceğiz, enseyi karartmayacağız.

(36)

PLANLAMASI: NASIL YAPILIYOR,

NASIL YAPILMALI?

Oturum Başkanı:

Ebru Basa

Ankara Tabip Odası

Kayıhan Pala

Referanslar

Benzer Belgeler

Arşivsel efemera; çok sayıda baskısı yapılan ve dağıtılan ancak kitap, broşür ve dergi gibi malzemenin dışında kalan, özel bir zamanda ve özgün bir amaç için

Petrol fiyatlarının değişimlerinden bütün ekonomiler etkilenmektedir. Etki düzeyi özellikle cari işlemler dengesi ile ilişkilidir. Cari denge ya da dengesizlik

Yoksulluğun çocuk üzerindeki etkileri değerlendirilecek, çocuk refahı alanında çocuk yoksulluğunu doğrudan engellemeye yönelik Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı

Önemli yaşlı sağlığı politikaları arasında; 55 yaş ve üzeri bireylerde ‘üst düzey konut’ erişilebilirliğini, İsveç hükümetinin kar amacı gütmeyen «homelike» denilen hizmet

Migren hastalarında ağrıyı felaketleştirme toplam ve alt ölçek puanları sağlıklı gönüllülerden anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Dürtüsellik açısından incelendiğinde

İslam Kalkınma Bankası ve Kuveyt Kamu vakfı 'nın (Quwait Awqaf Public Foundation- QAPF) Yeni Kanun Tekliflerinin İncelenmesi

Suriyelilerin sosyal ve ekonomik uyumunda karşılaşılan tüm sorunlar bir ölçüde Suriyelilerin hukuki statüleri, kayıt ve kimlik işlemleriyle yakından

It was observed that the stability of the enzyme decreased in alkaline conditions, especially for more extended incubation periods (Fig. However, the stability of