• Sonuç bulunamadı

ID: 28 Jean-Paul Sartre ve Simone de Beauvior’da ‘Ben ve Öteki’

Emel KOÇ1, Name GÜNGÖR2

1 Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Felsefe Grubu Eğitimi, Ankara, Türkiye, emelkoc@gazi.edu.tr

2 Yüksek Lisans Öğrencisi, Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Türkiye, name_gungor@hotmail.com

Özet

Çağlar boyunca kadınlar ikinci sınıf bir vatandaş olarak görülmüş; hiçbir hakları olmayan, toplumda erkeklerce çizilen senaryoda oynamak zorunda bırakılan köleler olarak algılanmışlardır. Erkek egemen bir dünyada “öteki cins” olmaya mahkûm edilmişlerdir. Ya erkekle birlikte anılmışlar ya da erkek olmadan yok sayılmışlardır. Bu yüzden kadın sorunu tarihin her döneminde gizli ya da açıkça konuşula gelen bir sorundur. Kaldı ki içinde bulunduğumuz dönem bu konuyu daha güncel bir hale getirmiştir.

Bu noktada 20. yy kadın düşünürlerinden Beauvoir’ın kendine özgü varoluşçu felsefesi, özellikle Sartre’ın varoluşçuluğundan -özelde bilinç anlayışından- hareketle kadın sorununa büyük bir katkı sağlamıştır (Coşkuner, 2013, s.8). Varoluşçu yaklaşımı kadın konusuna taşıyan Feminist yazar kadınlığın ‘sosyal bir yapı’ olduğunu ısrarla vurgular. Nitekim ona göre kadın; “kendine göre değil, erkeğe göre belirlenip ayrılmaktadır; özsel (temel) varlığın karşısındaki özsel olmayan varlıktır. Erkek Özne’dir, Mutlak Varlık’tır: kadınsa Öteki Cins’tir” (Beauvoir, 1993, s. 17). Kadın ancak bir çocuk sahibi olduğunda somut bir özerklik kazanmakta ve varlığını doğrulama imkânına ulaşmaktadır (Beauvoir, 2010, s. 110).

Beauvoir’ın çağdaşı ve yakın arkadaşı Sartre’dan düşünsel anlamda etkilendiği ortadadır. Kendisi Sartre’a olan eleştirisinde; Sartre’da işleyen bilinç anlayışının cinslerarası ilişkide geçerli olmadığını savunur. Beauvoir cinslerarası ilişkilerdeki bilinç anlayışına dair görüşlerine, Sartre’ın teması üzerinde iki noktada değişiklik yaparak ulaşır. Bu değişikliklere göre; cinsiyetler arası ilişkiyle ilgili olarak, cinsiyetlerden birisi her zaman ayrıcalıklı bir rol olan “bakan” rolündedir. Öteki olan kadın ise hep “bakılan” rolünde kalmıştır. Ayrıca taraflardan birisi kendi yenilgisine göz yummaktadır (Lloyd, 2015, s. 133).

Bilindiği üzere Sartre düşüncesinde “Ben” ler arası iletişimin ilk hareket noktası “bakış fenomeni” dir. Zira bu fenomen “Ben” den “Öteki” ne doğru tek yönlü bir ilişki değildir

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

(Karakaya, 2004, s. 128). Sartre’ın ifadesiyle “Öteki benim dünyamın ‘ortasında’ olan olarak bana bakmaz, olanca aşkınlığıyla dünyaya ve bana doğru gelen olarak bana bakar” (Sartre, 2017, s. 344). Sartre’a göre Öteki (bakan ben) beni sadece kendi gözünde bir nesne yapar ve bu bakışın nesnelleştirici gücü dirençle de karşılaşabilir. Taraflar kendi özgürlüklerini korurken ötekini nesneye dönüştüren taraf olmak için de çabalar. Bu yüzden taraflar bakan rolü için bir mücadeleye girişir. Sartrecı anlamda benlik, ötekinin nesnelleştirme girişiminden hep bir kaçışı içerir. Yani bir nesne olarak kabul edilmeyi reddeden ‘sonsuz olasılıklar merkezi’ dir. Beauvoir da buradaki “aşkınlık idealini” ödünç alarak cinslerarası ilişkilere uygulamıştır (Lloyd, 2015, s. 120-132).

Ancak şu var ki Beauvoir bu mücadelede kadının kendine daimi bir “bakılan” rolünü üstlendiğini kabul eder ve kendi elleriyle “edilgin, eve kapalı, uysal, erkekleri kıskanan, söz dinleyen” (Tan, 1972, s. 296) bir kadın imgesi yarattıklarını söyler. Kadınlar Sartre’ın bilinç anlayışında olduğu gibi kendi aşkınlıkları için mücadele etmemekte aksine boyun eğmektedirler. Düşman bilinçler arasındaki mücadelenin Beauvoircı versiyonunda kadın, kendi yenilgisine göz yummaktadır. Erkek ise ayrıcalıklı bir şekilde her zaman için “bakan” pozisyonundadır. Beauvoir’ın asıl vurguladığı nokta şudur ki; orijinal efendi-köle mücadelesinden farklı olarak burada kadına gerçek bir boyun eğdiriş söz konusu değildir. Öteki olmaya her zaman için kadınların kendileri razı olmuşlardır (Bayoğlu, 2010,s. 72). Kadın buyurgan bir bilinç tarafından sürekli olarak içkinliğe kapatılmak istenmektedir. Aşkın bir varlık tarafından bakılma deneyimi yaşayan kadın bunun sonucunda mücadele etmek yerine kendisini “Ötekiler için bir benlik” olarak kabul etmekte ve özne olmaktan adeta kaçmaktadır (Kalın, 2016, s. 232-235). Hâlbuki bir insan olarak kadın da bir “aşkınlık, bir yücelmedir”. Kadının da “ana özelliği verilmiş her şeyi aşmak, geride bırakmaktır” (Beauvoir, 1989, s. 30- 31). Şu da bir gerçektir ki günümüz girişimci kadınları ve tasarıları düşünüldüğünde Beauvoir’ın şu cümlesi ayrı bir değer kazanacaktır: “İnsan seçerken vardır, seçmekten ayrılırsa yoklaşır” (Beauvoir, 1989, s. 69). Bu yüzden kadın da bir Özne olduğunun bilincine erişmeli ve kendini eylemleriyle, tasarılarıyla ortaya koymalıdır. Kadınlar da dahil tüm insanlar “yalnızca bir halk yığını olarak değil, kendi için varolan bireyler olarak” (Beauvoir, 1990, s.76) düşünülmelidir. Bu şekilde kadınlar da günümüz şartlarını değiştirecek vekendilerini bir Özne olarak ortaya koyabileceklerdir.

Sonuç olarak içinde bulunduğumuz dönemde kadın üretime daha çok katılmakta, sosyopolitik ve ekonomik alanda daha çok söz sahibi olmaktadır. Özellikle varoluşçuluğun insana bakışı ve hızlanan feminizm hareketleri, kadın sorununu yeniden gündeme getirmiştir.

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

Bu çalışmada güncelliğini günümüzde de koruyan kadın sorunu, feminist ve varoluşçu düşünür Beauvoir’ın bakış açısıyla değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Sözcükler/Keywords: Kadın, İkinci Cins, Seçme, Öteki, Bilinç Kaynakça/References

Bayoğlu, F. (2010). Simone de Beauvoir: Öteki olarak kadın. Uludağ Üniversitesi Fen

Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 15, 71-78.

Beauvoir, S. (1989). Denemeler-Pyrrhus ile Cineas. İstanbul: Payel. Beauvoir, S. (1990). Başkalarının Kanı. İstanbul: Payel.

Beauvoir, S. (1993). Kadın-ikinci cins “genç kızlık çağı”. İstanbul: Payel. Beauvoir, S. (2010). Kadın-ikinci cins “evlilik çağı”. İstanbul: Payel.

Coşkuner, C. (2013). Simone de Beauvoir'ın özgürlük anlayışı. (Yüksek Lisans Tezi). http://docplayer.biz.tr/48977467-Simone-de-beauvoir-in-ozgurluk-anlayisi-ceylan- coskuner-yuksek-lisans-tezi-felsefe-anabilim-dali-doc-dr-abamuslim-akdemir- 2013- her-hakki-saklidir.html sayfasından erişilmiştir.

Demren, Ç. (2008). Kadınlık dolayımıyla erkeklik öznelliği. Cumhuriyet Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi. 32(1),73-92.

Dore, F. (2014). Jean-Paul Sartre'ın varoluşçu felsefesinden gül-bülbül ilişkisine bir bakış.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 54(2), 19-36.

Kalın, C. C. (2016). Simone de Beauvoir: Ötekiliğin kabulü. Beytülhikme Uluslararası

Felsefe Dergisi, 6(2), 227-243.

Karakaya, T. (2004). Sartre felsefesinde varlık sorunu. Ankara: Elis.

Kılıç, S. (2006). Jean Paul Sartre'ın varoluş felsefesinde öteki kavramı. (Yüksek Lisans Tezi) https://tr.scribd.com/document/56110784/Jean-Paul-Sartre-ın-Varolus- Felsefesinde- Oteki-Kavrami-the-Other-One-Concept-in-Existence-Philosophy-of- Jean-Paul- Sartre sayfasından erişilmiştir.

Koç, E. (1992) J.P. Sartre felsefesinde varlık hakkında fenomenolojik araştırma. Araştırma,

14, 219-230.

Koç, E. (2015). Simone de Beauvoir'ın "ikinci cins"i: Öteki olarak kadın. Sosyal Bilimler

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

Koç, E. (1999). J. P. Sartre felsefesinde "ben-başkası-iletişim" problemi. Ankara

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 40, 333-347.

Lloyd, G. (2015). Erkek akıl. İstanbul: Ayrıntı. Sartre, J.P. (2017). Varlık ve hiçlik. İstanbul: İthaki.

Tan, M. (1972). Sigmund Freud'un cinsel tekbenciliği. Ankara Üniversitesi Eğitim

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

‘I and The Other’ in Jean-Paul Sartre and Simone de Beauvoir

Emel KOÇ1, Name GÜNGÖR2

1 Prof. Dr., Gazi University, Gazi Education Faculty, Division of Philosophy Group Education, Ankara, Turkey, emelkoc@gazi.edu.tr

2 Master Student, Gazi University, Institute of Educational Sciences, Ankara, Turkey, name_gungor@hotmail.com

Abstract

During the ages, women were seen as second-class citizens; they were regarded as slaves who had no rights and were forced to play in the scenario drawn by men in society. In a man- dominated world, they are condemned to be the “other gender.” Either they were pronounced with the man, or they were ignored without the man. Therefore, the problem of women is a secret or openly spoken problem in every period of history. Moreover, the contemporary era has made this subject more up to date.

At this point, Beauvoir, one of the twentieth-century female philosophers, has made a significant contribution to the women's problem, especially in the sense of Sartre's existence - in particular, his understanding of consciousness (Coşkuner, 2013, s.8). The Feminist writer, who carries the existential approach to women, insists that feminism is a ‘social structure.’ As a matter of fact, according to her, the woman is determined and separated according to the man, not according to herself; It is a non-essential entity that opposes the essentialist (fundamental) being. The male is the subject, The Absolute being: the female is the other sex.” (Beauvoir, 1993, s. 17). The woman has a concrete autonomy only when she has a child and has the opportunity to confirm her existence (Beauvoir, 2010, s. 110).

It is evident that Beauvoir was influenced by his contemporaries and close friend Sartre in a philosophical sense. In her critique of Sartre, argues that Sartre's understanding of consciousness that works is not valid in inter-sex relationships. Beauvoir reaches his views on the understanding of consciousness in inter-sex relations by making changes to Sartre's theme at two points. According to these changes, regarding the inter-sex relationship, one of the sexes is always “looks after,” a privileged role. The other woman has always been “taken care of.” Also, one of the parties is tolerating his defeat (Lloyd, 2015, s. 133).

As is known, the first point of interpersonal communication in Sartre's thought is the “view phenomenon.” Because this phenomenon is not a one-way relationship from “me” to

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

“the other” (Karakaya, 2004, s. 128).In Sartre's words, “the other does not look at me as being in the middle of my world, but looks at me as being in the world with all his transcendence.” (Sartre, 2017, s. 344). According to Sartre, the other only makes me an object in his own eyes, and the objectifying power of this view can also be resisted. While the parties maintain their freedom, they also strive to be the party that transforms the other into the object. For this reason, the parties engage in a struggle for the role of the looking. In Sartre's sense, the self always contains an escape from the attempt to objectify the other. In other words, it is the 'center of infinite possibilities' that refuses to be accepted as an object. De Beauvoir borrowed “the idea of transcendence” and applied it to intersexual relationships (Lloyd, 2015, s. 120-132).

However, in this struggle, Beauvoir accepts that the woman has taken on a permanent role of being taken care of herself and says that, with her own hands, (Tan, 1972, s. 296) “she creates an image of a woman who is passive, withdrawn, obedient, jealous of men, listening to words.” Women, as in Sartre's understanding of consciousness, do not struggle for their transcendence and, on the contrary, submit. In the Beauvoir version of the struggle between enemy consciousness, the woman tolerates her defeat. The male is always in a “master” position in a privileged way. The main point de Beauvoir stresses are that unlike the primary master- slave struggle, there is no real subjugation to the woman. Women themselves have always agreed to be the other (Bayoğlu, 2010,s. 72). A woman is continuously asked to be confined to the intimacy by a conscious mind. The woman who has experience being looked upon by an entity of transcendence, instead of fighting, as a result, accept herself as a “self for others,” that is, she is virtually avoiding being subject (Kalın, 2016, s. 232-235).However, as a human being, a woman is a “transcendence, a blessing." The main feature of the woman is to overcome everything that has been given, to leave behind.” (Beauvoir, 1989, s. 30-31). It is a fact that, given today's entrepreneurial women and their designs, the following sentence of Beauvoir will gain a different value: “Human is in choosing, if he leaves the preference, he will disappear.” (Beauvoir, 1989, s. 69). For this reason, the woman must reach the consciousness that she is a subject and reveal herself with her actions and designs. All people, including women, should be considered “individuals who exist for themselves, not just as a mass of people.” (Beauvoir, 1990, s.76). In this way, women will transform today's conditions and will be able to reveal themselves as a subject.

As a result, women participate more in production in the current period and have more say in the socio-political and economic field. Especially the human view of existentialism and accelerating feminism movements have brought the women's problem back on the agenda. In

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

this study, women's problem, feminist and existentialist thinker de Beauvoir, which maintains its current status, will be tried to be evaluated from the perspective of today.

Anahtar Sözcükler/Keywords: Women, Second Kind, Selection, Other,

Consciousness

Kaynakça/References

Bayoğlu, F. (2010). Simone de Beauvoir: Öteki olarak kadın. Uludağ Üniversitesi Fen

Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 15, 71-78.

Beauvoir, S. (1989). Denemeler-Pyrrhus ile Cineas. İstanbul: Payel. Beauvoir, S. (1990). Başkalarının Kanı. İstanbul: Payel.

Beauvoir, S. (1993). Kadın-ikinci cins “genç kızlık çağı”. İstanbul: Payel. Beauvoir, S. (2010). Kadın-ikinci cins “evlilik çağı”. İstanbul: Payel.

Coşkuner, C. (2013). Simone de Beauvoir'ın özgürlük anlayışı. (Yüksek Lisans Tezi). http://docplayer.biz.tr/48977467-Simone-de-beauvoir-in-ozgurluk-anlayisi-ceylan- coskuner-yuksek-lisans-tezi-felsefe-anabilim-dali-doc-dr-abamuslim-akdemir- 2013- her-hakki-saklidir.html sayfasından erişilmiştir.

Demren, Ç. (2008). Kadınlık dolayımıyla erkeklik öznelliği. Cumhuriyet Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi. 32(1),73-92.

Dore, F. (2014). Jean-Paul Sartre'ın varoluşçu felsefesinden gül-bülbül ilişkisine bir bakış.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 54(2), 19-36.

Kalın, C. C. (2016). Simone de Beauvoir: Ötekiliğin kabulü. Beytülhikme Uluslararası

Felsefe Dergisi, 6(2), 227-243.

Karakaya, T. (2004). Sartre felsefesinde varlık sorunu. Ankara: Elis.

Kılıç, S. (2006). Jean Paul Sartre'ın varoluş felsefesinde öteki kavramı. (Yüksek Lisans Tezi) https://tr.scribd.com/document/56110784/Jean-Paul-Sartre-ın-Varolus- Felsefesinde- Oteki-Kavrami-the-Other-One-Concept-in-Existence-Philosophy-of- Jean-Paul- Sartre sayfasından erişilmiştir.

Koç, E. (1992) J.P. Sartre felsefesinde varlık hakkında fenomenolojik araştırma. Araştırma,

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

Koç, E. (2015). Simone de Beauvoir'ın "ikinci cins"i: Öteki olarak kadın. Sosyal Bilimler

Dergisi, 2(4), 1-17.

Koç, E. (1999). J. P. Sartre felsefesinde "ben-başkası-iletişim" problemi. Ankara

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 40, 333-347.

Lloyd, G. (2015). Erkek akıl. İstanbul: Ayrıntı. Sartre, J.P. (2017). Varlık ve hiçlik.İstanbul: İthaki.

Tan, M. (1972). Sigmund Freud'un cinsel tekbenciliği. Ankara Üniversitesi Eğitim

1st International Cappadocia Congress of Philosophy and Social Sciences (CAPASS2019), Nevşehir / TURKEY

ID: 183

Outline

Benzer Belgeler