• Sonuç bulunamadı

Bilirkişinin Hukuki Sorumluluğu

C. BİLİRKİŞİNİN SORUMLULUKLARI

2. Bilirkişinin Hukuki Sorumluluğu

Bilirkişinin, dürüstlük ve tarafsızlık ilkelerine uygun bir görev anlayışı içinde, mahkemece kendisinden istenilen hususları, bilimsel verilere ve gerçeğe uygun bir şekilde, görevin gerektirdiği ciddiyet ve özenle hazırlayıp sunmak yükümlülüğü vardır580. Bu nedenle, bilirkişiler incelemelerinin yürüttüğü sıradaki eylemleri veya raporunun taraflı veya hatalı olması sonucu bir zarara yol açması halinde bilirkişinin hukuki sorumluluğu söz konusu olabilir581.

Bilirkişinin hukuki sorumluluğuna ilişkin Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bir hüküm bulunmadığı gibi mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ya da Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda da konuya ilişkin bir hüküm bulunmamaktaydı. Dolayısıyla konu ilişkin hangi hükümlerin uygulanması gerektiği ve konuya ilişkin adli yargıya mı yoksa idari yargıya mı başvurulacağı hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştü. Konu hakkındaki yaygın görüş olarak hukuki sorumluluğun haksız fiil hükümlerine göre belirlenmesi yönünde görüşler ileri sürülmüştür582. Ancak bunun bu görüş içinde de sorumluluğun sınırları konusunda farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Buna göre, sorumluluğun oluşabilmesi için, bilirkişi tarafından kasten gerçeğe aykırı raporun hazırlanması gerektiğini, kasıt unsuru bulunmaksızın ihmal ve

578

Dönmez, s. 1165; Öntan, s. 137 Tanrıver, Bilirkişinin Sorumluluğu, s. 151.

579

Dönmez, s. 1165; Öntan, s. 137.

580

Deryal, Bilirkişilik, s. 446.

581

Öntan, s. 137; Deryal, Bilirkişilik, s. 446.

582

133 dikkatsizlik ile gerçeğe aykırı görüş bildiren bilirkişiler hakkında, haksız fiil hükümlerine göre tazminatla sorumlu tutulamayacağını savunulduğu583 gibi bilirkişinin hukuki sorumluluğunun ortaya çıkması için ağır ihmalin bulunmasının gerektiğini, hafif ihmalin yeterli olmadığı da ileri sürülmüştür584. Bilirkişinin hukuki sorumluluğuna ilişkin diğer bir görüşe göre, sorumluluğun saptanmasında, ikili bir ayrım gözetilmeli; bu çerçevede, bilirkişilerin raporun hazırlanmasından önceki evrede, rapora hazırlık anlamında, kamusal yetki kullanmak suretiyle gerçekleştirdikleri ve bu sebeple idari nitelikteki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat için, Adalet Bakanlığı'na karşı idari yargıda tam yargı davası açılmalı; gerçeğe aykırı şekilde düzenleyip vermiş oldukları raporlardan kaynaklanan zararların tazmini için ise, bizatihi bilirkişilerin kendilerine haksız fiil hükümleri yönelinmelidir585. Konuya ilişkin diğer bir görüş ise, bilirkişi ile kendisini görevlendiren mahkeme arasında bir vekalet ilişkisi mevcuttur; dolaysısıyla bilirkişinin hukuki sorumluluğunun belirlenmesinde Borçlar Kanunu'nun vekilin sorumluluğuna ilişkin maddeleri esas alınmalıdır586.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda bilirkişinin hukuki sorumluluğunun nasıl belirleneceğine ilişkin düzenlemeyle birlikte belirsizler de ortadan kalmıştır. Ancak bu durumda HMK ile getirilen düzenlemelerin ceza muhakemesinde uygulanıp uygulanamayacağı sorunu gündeme gelmektedir. Her ne kadar CMK'da konuya ilişkin olarak düzenleme bulunmuyor ve atıf yapılmıyor olsa da, bilirkişinin düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı rapordan doğan hukuki sorumluluğu için, kişilerin mağduriyetini gidermek adına, devlet aleyhine adli yargıda dava açılması gerekir587. Konuya ilişkin HMK'daki hükümlere bakacak olursak, HMK m. 285'e göre, "Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası

583

Deryal, Bilirkişilik, s. 447; Dönmez, s. 1164.

584

Deryal, Bilirkişilik, s. 447-448.

585

Tanrıver, Yükümlülük, Yetki, Sorumluluk, s. 106.

586

Tanrıver, Yükümlülük, Yetki, Sorumluluk, s. 106-107.

587

134 açabilirler". İkinci fıkraya göre ise, "Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder"588. Buna göre öncelikle raporun gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş olması gerekir. Gerçeğe aykırı rapor, kasten ya da ağır ihmal suretiyle düzenlenmiş olmalıdır. Dikkat edilmelidir ki kanun koyucu ihmal konusunda bir ayrıma gitmiş ve ihmalin ağırlığına önem atfetmiştir. Dolayısıyla ağır nitelikte sayılmayacak hafif ihmalin bulunması durumunda bilirkişinin hukuki sorumluğuna gidilemeyecektir589. Burada ihmalin ağır ya da hafif olduğuna hakim tarafından karar verilecektir. Bilirkişinin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi gerçeğe aykırı raporun mahkemece hükme esas alınması ve bu rapor ile ortaya çıkan zarar arasında uygun illiyet bağı olması gerekir. Gerçeğe aykırı rapor hükme esas alınmamış ise ya da rapor olmasaydı dahi dava aynı şekilde sonuçlanacak idiyse, rapor ile zarar arasında uygun illiyet bağının olmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda bilirkişinin herhangi bir hukuki sorumluluğuna gidilmesi mümkün olmayacaktır590. Ancak, bilirkişiye raporundaki yanlışlık veya eksiklik bildirildiği ve bu eksiklikleri tamamlaması ve yanlışlıkları düzeltmesi için ek rapor talep edildiği halde, bilirkişinin bunları dikkate almayarak yanlışında ısrar etmesi sorumluluğunu gerektirmelidir591. Zira, kanaatimizce artık böyle bir durumda bilirkişinin kastından ya da ağır ihmalinden bahsetmek mümkün olacaktır. HMK m. 286'da ise davanın açılacağı mahkeme gösterilmiştir. Buna göre, "Devlet aleyhine açılacak olan tazminat davası, gerçeğe aykırı bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde, bu mahkemenin yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinde; bölge adliye mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde ise Yargıtay ilgili hukuk dairesinde görülür. Devletin sorumlu bilirkişiye karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür"592. Madde

588

Bilirkişiye doğrudan tazminat dava açılamamasının, kamu görevlisi sayılan bilirkişiye tanınan

bir nevi dokunulmazlık kabul edilebileceği hakkında bkz. Deryal, Bilirkişilik, s. 449.

589 Deryal, Bilirkişilik, s. 447. 590 Deryal, Bilirkişilik, s. 448. 591 Deryal, Bilirkişilik, s. 448-449. 592

Burada, kusurlu bilirkişinin eylemi nedeniyle devlete yüklenen sorumluluğun hukuki nitelik itibariyle bir kusur sorumluluğu, yani dar anlamda bir haksız fiil sorumluluğu olduğu, bu sebeple de haksız fiiller alanında esas görevli mahkemeler adli yargı mercileri olduğundan, bu davanın adli yargıda görülmesinin uygun olduğu hakkında bkz. Deryal, Bilirkişilik, s. 450.

135 287'de ise rücu davasında zamanaşımına ilişkin olarak, "Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu bilirkişiye, ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder. Hükme esas alınan bilirkişi raporu kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmişse, bu durumda, ceza zamanaşımı süresi uygulanır." düzenlemesi getirilmiştir. Böylece, bilirkişinin rücu davası tehdidi ve endişesi altında görev yapamaz hale gelmesini önlemek amaçlanmıştır593.