• Sonuç bulunamadı

BİLİRKİŞİ GÖRÜŞÜNÜN RAPOR OLARAK SUNULMASI

Bilirkişi görevlendirilmiş olduğu konuya ilişkin olarak incelemelerini tamamladıktan sonra, kendisine sorulan sorulara ve sorunun çözümüne ilişkin bir kanaate varacak ve bu kanaatini içeren bir rapor hazırlayacaktır660. Bilirkişi, yaptığı işlemleri ve vardığı sonuçları açıklayan bu raporu, kendisinden istenen incelemeleri yaptığını ayrıca belirterek, imzalayıp ilgili mercie verecek ya da gönderecektir (CMK m. 67/1).

Bilirkişi raporuna bir yanlış anlamanın veya eksikliğin mevcut olup olmadığının sınanabilirliği bakımından, öncelikle kendisine sorulan soruları tekrar ederek başlamalıdır661. Raporda, bilirkişilerin yaptıkları işlemler, vardıkları sonuçlar, incelemelerin bizzat bilirkişilerce yapıldığı662, tanık ve sanıkları dinleyip dinlemediği açıkça belirtilmelidir.663. Böylece bilirkişi raporundan istifade edecek olanlar, bilirkişinin hangi verilere dayanarak o sonuca varmış olduğunu öğrenmiş ve bilirkişi mütalaasını değerlendirme imkanı elde etmiş olurlar664. Bunun yanında rapor, soruna ilişkin yapılan saptama, analiz ve değerlendirmeleri, ulaşılan sonuçları içermesi gerektiği gibi, bilirkişinin adı soyadı ve imzasını da taşımalıdır665.

Bilirkişi raporunu hazırlarken mümkün mertebe açık ve sade bir anlatım yolu tercih etmelidir. Bu doğrultuda herkesin anlayabileceği ortak ve genel hayat tecrübelerine mümkün olduğu kadar yer verilmeli, günlük dil kullanılmalı ve kendi uzmanlık alanına ait özel terimler kullanılmamalı, kullanılmak zorunda ise de bunları açıklamak yoluna gidilmelidir666. Aksi takdirde rapordan istifade etmek mümkün

660 Gürelli, s. 87. 661 Gürelli, s. 88; Öntan, s. 149. 662

CMK Tasarısı madde 68'in gerekçesi.

663

Gürelli, s. 88.

664

Gürelli, s. 88.

665

Yıldız, s. 327; Özbek, İzmir Şerhi, s. 228.

666

150 olmayacak667 ya da sınırlı olacaktır668. Raporun özel veya teknik bilgisi olmayan muhakeme süjelerince anlaşılabilir olmasıyla, çelişme ilkesinin yerine getirilerek maddi gerçeğe kolektif bir şekilde ulaşması da sağlanmış olacaktır669.Ayrıca rapor kendi alanında kabul görmüş, benimsenmiş görüşlere ve temel ilkelere göre hazırlanmalıdır. İhtilaflı görüşlere dayandırılarak hazırlanan raporlar, muhakeme makamlarını şüpheden kurtaramayacakları gibi, uyuşmazlığın çözümüne de faydası olmayacaktır. Bu sebeple bilirkişi raporunu kesin ve net bir sonuca vararak oluşturmalı, kesin bir kanıya varamıyorsa, bu durumu gerekçeleriyle birlikte raporda açıkça ifade etmelidir670.

Bilirkişi sorunun çözümü için hazırlamış olduğu raporda CMK m. 67/3 gereğince, hakim tarafından yapılması gereken hukuki değerlendirmeler de bulunamayacaktır. Bilirkişinin hukuksal değerlendirmeler veya nitelendirmeler yapması veya yaptığı araştırmalardan hukuksal sonuçlar çıkarması, muhakeme süjelerinin yardımcı olan bilirkişinin hukuki niteliğine aykırı olacaktır671. Örneğin, bilirkişinin, yapmış olduğu inceleme neticesinde bir akıl hastalığı nedeniyle sanığın temyiz gücünün tamamen ortadan kalktığını söylemesi görevi dahilinde olan bir açıklamadır. Ancak bu hastalığın sanığın kusur ehliyetini tamamen ortadan kaldırdığı ve sanığın ceza sorumluluğunun bulunmadığı şeklinde bir değerlendirme yapmak görev alanın dışında kalan bir durumdur672. Yine bir trafik kazasında kişinin neden olduğu taksirle yaralamadaki kusurunun tespiti için bilirkişiye müracaat edilemeyecektir673. Fıkrada her ne kadar hakim tarafından yapılması gereken hukuki

667 Gürelli, s. 88 668 Öntan, s. 149. 669 Öntan, s. 149. 670 Gürelli, s. 89; Ersoy, 455. 671 Yıldız, s. 326; Centel/Zafer, s. 260. 672 Centel/Zafer, s. 260. 673

"...Sanığın kabulü ve somut olayın gerçekleşme şekline göre çözümü uzmanlığı, özel veya

teknik bilgiyi gerektiren ve bilirkişi incelemesi yapılmasını zorunlu kılan düzeyde bir karmaşıklığın bulunmadığı, kusurluluğu belirlemenin yargılama yapan hakim veya mahkemenin yetkisinde bulunduğu, olayın tüm ayrıntıları ile aydınlatıldığı, suç tarihi üzerinden geçen zamana göre keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının sonuca bir etkisinin olmayacağı, buna göre de sanığın hukuki durumunu değiştirecek bir eksikliğin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı ve buna

151 değerlendirmeden bahsedilmişse de, bilirkişi atama yetkisinin Cumhuriyet savcısı tarafından kullanılması durumunda, bilirkişinin yine kendisini atayan Cumhuriyet savcısının görev alanına girmek suretiyle hukuksal değerlendirmeler yapması da söz konusu değildir674. Mahkemelerin de bilirkişi raporlarını değerlendirmeksizin kesin delil sayarak aynen hükme esas almamaları gerekir. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın denetimine tabidir675.

Bilirkişi sayısı birden fazla ise, CMK m. 67/2 gereği, birlikte çalışıp müzakere ederek ulaştıkları sonuçları tek bir rapor hâlinde hazırlamaları gerekmektedir. Zira birden fazla bilirkişinin atanmasındaki maksat, aynı konuya ilişkin olarak, birden fazla bilirkişiden farklı değil, ortak bir mütalaa almaktır. Dolayısıyla birden fazla bilirkişinin varlığı durumunda, ayrı ayrı rapor düzenlemeyecekler, gerekli olan incelemeleri birlikte yaparak ve müzakere ederek ortak bir rapor düzenleyeceklerdir. Şayet bilirkişilerin çözülmesi gereken aynı soruna ilişkin değişik görüşler var ise, bu takdirde ortak sonuçlara ilişkin ayrı görüşler ortaya konulmuş olması durumunda, bu durumun da gerekçeleriyle birlikte rapora yazılması gerekir676.

Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor örnekleri CMK m.67/4 gereğince, duruşma sırasında Cumhuriyet savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye doğrudan verilebileceği gibi; kendilerine iadeli taahhütlü mektupla da gönderilebilir. Kanunda "rapor örnekleri" ifadesi geçmesi bilirkişinin birden fazla rapor hazırlayacağı şeklinde hazırlayacağını akla getirebilir. Ancak burada bilirkişi raporunu tek nüsha halinde hazırlamalı ve teslim etmeli, yetkili merci ilgililere çoğaltarak vermelidir677. Ayrıca bu fıkrada sayılan ilgililere, 5. fıkra gereğince, yeni bilirkişi incelemesi yapılması veya itirazların bildirilmesi için süre verilir. Böylece, muhakemeye katılanların bilirkişi raporundan haberdar olması

göre de eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.", CGK, E. 2013/12-9, K.

2014/138 (www.kazanci.com) 674 Centel/Zafer, s. 260; Yıldız, s. 326. 675 Centel/Zafer, s. 260. 676 Yıldız, s. 325. 677

Nitekim uygulamada da bilirkişiden rapor, tek bir nüsha halinde alınmakta ve ilgililere çoğaltılarak verilmekte veya kaç nüsha isteniyorsa bilirkişiye bildirilmektedir, Öntan, s. 152.

152 ve bu konudaki görüşlerini ifade etmesi sağlanır678. Kanununda verilecek sürenin miktarı belirlenmemiş olup679, yetkili merciin takdirine bırakılmıştır680. Yine CMK m. 67/5 son cümle gereğince, ilgililerin yeni bilirkişi incelemesi talebinde bulunması ve bu talebin reddedilmesi halinde, ret kararının üç gün içinde gerekçeleri gösterilerek verilmesi gerekir.

Bilirkişi, raporunu, kendisini atayan mercie verdiğinde ya da gönderdiğinde, uygulamada raporunu teslim ettiğine dair kendisine herhangi bir belgenin verilmiyor oluşu sorun çıkmasına sebep olabilecek, örneğin, raporun veya dosyanın mercie verildikten sonra kaybolması halinde, bilirkişinin hem süresi içerisinde raporunu vermemekten hem de kendisine tevdi edilen dosyayı kaybetmekten dolayı sorumluluğu gündeme gelebilecek ve bilirkişi bunları teslim ettiğini kanıtlama hususunda zor durumda kalabilecektir681. Her ne kadar, bu aşamadan sonra bilirkişinin ücret isteme yetkisi doğmakta ve ‘sarf kararı’ ile ücrete hükmedilmekteyse de, bu karar her zaman raporun verildiği anda yazılmamaktadır. CMK madde 67/1’in ikinci cümlesinde, mühür altındaki şeylerin ilgili mercie verildiğinin veya gönderildiğin bir tutanağa bağlanacağı düzenlenmektedir. Dosya ve bilirkişi raporları hakkında da benzer bir uygulama yapılmasını sağlayacak bir düzenleme yapılarak bu sorun çözülebilir682.

Soruşturma evresinde düzenlenen ve Cumhuriyet savcılığına teslim edilen bilirkişi raporlarının ilgililere gönderileceğine dair bir hükme CMK'da yer verilmemiştir. Soruşturma evresinde gizliliğin esas olması ve bu aşamada delil tartışılması söz konusu olmadığı için bilirkişi raporlarının ilgililere gönderilmesinin de söz konusu olmayacağı, ancak bu aşamada şüphelinin, müdafii ve mağdurun vekili soruşturma dosyasını inceleme yetkisini (CMK m. 153) kullanarak bu raporları inceleyebileceği, şüpheli ve mağdurun ise, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında,

678

Özbek, Bilirkişilik, s. 1141.

679

Sürenin kanunda açıkça belirlenmesinin yerinde olacağı hakkında bkz. Yıldız, s. 327.

680 Öntan, s. 152. 681 Öntan, s. 152. 682 Öntan, s. 152.

153 bilirkişi raporlarının kendisine verilmesini talep edebileceği ileri sürülmüştür683. Buna karşılık olarak ise, Bilgi Edinme Kanunu m. 20/1-b “Suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek” nitelikteki bilgi ve belgelerin bu kanunun kapsamı dışında tutması sebebiyle şüpheli ya da mağdurun bu yöndeki istemlerinin reddedilebileceği ileri sürülmüştür684. Kanaatimizce burada bilirkişinin hazırlamış olduğu raporun şüpheli veya mağdura gönderilmesinin soruşturmanın selametine zarar verici nitelikte olup olmadığına göre bir sonuca varmak gerektir. Bilirkişi raporu çözümü teknik veya özel bilgi gerektiren bir soruna ilişkin bu konuda uzman olan bir kimsenin ilmi saptamalarını, değerlendirmelerini ve analizlerini içeren bir rapordur. Bu sebeple bu raporların soruşturma aşamasında şüpheli veya mağdura gönderilmesinin soruşturmanın selametine zarar verici nitelikte olmadığını ve nihayet bu raporların Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde şüpheli veya mağdura talep halinde gönderilebileceğini düşünmekteyiz.