• Sonuç bulunamadı

Yeni İletişim Teknolojilerinin Haber Profesyonellerine Etkisi ve

3. TÜRKİYE’DE HABERCİLERIN ÇALIŞMA KOŞULLARI

3.1.3. Yeni İletişim Teknolojilerinin Haber Profesyonellerine Etkisi ve

Gazetelerin ve gazeteciliğin dönüşümüne etki eden önemli bir unsur olarak yeni iletişim teknolojilerinin çalışma yaşamına girmesi, üretim sürecindeki birçok işi standartlaştırıp, önemsiz hale getirmektedir. Braverman’ın “vasıfsızlaştırma” olarak adlandırdığı bu süreç, dört önemli unsurdan kaynaklanmaktadır. Bunlardan ilki, mülkiyet yapısının da etkisiyle kontrolün el değiştirmesidir. Kontrolün neredeyse tamamının kendilerinde olduğu zanaatkârlar ile günümüz çalışanları

karşılaştırıldığında zanaatkârların daha vasıflı oldukları görülmektedir. Bunun en temel nedeni de çalışanların üretim sürecinde belli ve sınırlı bir role sahip olmalarından kaynaklanmaktadır.

Vasıfsızlaşmaya neden olan ikinci etmen, Braverman’a göre üretimde tasarlama ve uygulama süreçlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Önceleri akıl ve el becerileri birlikte işlerken şimdi bu süreç parçalanmıştır. Zanaate dayalı üretimde işçinin beceri ve vasıfları, tasarlama ve uygulama süreçlerinin birlikteliğine dayanmaktaydı. Kapitalist üretim tarzında ise işçinin becerileri akıldan uzak, fiziksel aktivitelere dayanmaktadır. Dolayısıyla Braverman zanaatkârın temel bilgi ve becerisi olarak adlandırdığı “tasarlama ustalığı’nın kaybolduğunu söylemektedir (Braverman, 2008: 135-145). Haber üretim sürecinin tasarlanması üst düzey gazeteciler tarafından gerçekleştirilirken, uygulanması süreci muhabir, foto muhabiri, kameraman ve kurgucular tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun içindir ki, üretim nesnelerine yabancılaşma süreci vasıfsızlaşma ile birlikte daha da artmaktadır.

Braverman’a göre vasıfsızlaşmaya neden olan üçüncü etken ise, yeni iletişim teknolojilerinin çalışanlar üzerinde oluşturduğu baskıdır. Muhabir, kameraman ve foto muhabiri gibi gazetecilere daha çok iş yüklenerek, bu işleri kısa zamanda bitirmeleri istenmektedir. Dolayısıyla çalışma saatlerinin esnekleşmesiyle birlikte, daha hızlı ve üretken olma gerekliliği gibi unsurların ön plana çıkması gazeteciler üzerinde yoğun baskı oluşturmaktadır (Aktaran Toktaş, 2010: 159).

Son olarak yeni iletişim ve bilgi teknolojileri, beraberinde yeni becerileri gerektirmektedir. Braverman’ın “vasıfsızlaşma” olarak adlandırdığı bu süreçte sermayedarlar birden fazla makineyi kontrol edebilecek çalışanlar aramaktadırlar. Düşük vasıf, az fiziksel güç gerektiren işler için düşük maaşla çalıştırılabilecek çalışanlar tercih edilmektedir (Aktaran Toktaş, 2010: 159). Pek çok firma çalışanların becerilerini dikkate alan uzun dönemli yatırımlar yapma eğiliminde değildir. Firmalar, daha masraflı olan eğitim süreçleriyle uğraşmak yerine hâlihazırda ihtiyaç duyulan yeni becerilere sahip insanları işe almayı tercih etmektedirler (Sennet, 2013: 111-115). Dolayısıyla medya kuruluşlarının saygınlık ve kalitesini, arttıracak yönetici kadro ve belli sayıdaki gazetecinin dışındaki kadro, meslekte

deneyimli ve donanımlı olan gazeteciler yerine, üretim sürecini kolaylaştıran, hızlandıran ve ucuz emek gücüyle çalışmaya razı olan emekçilerden oluşmaktadır.

Haber üretiminde, muhabirlik ve kameramanlık mesleğinin dönüşümü son yıllarda hızlanmıştır. Haber istihbaratı, haber merkezlerinde haber müdürleri ve üst düzey yöneticilerin yetkisi ve alanına girerken, kameraman ve muhabirler, verilen görevleri yapan, bunun dışında karar verme yetkisini kullanamayan basit birer robota dönüştürülmektedir. İşletme uygulamalarında bir diğer eğilim ise, günümüzde, bu iki mesleğin, bir üçüncü meslek olan kurgu (montaj) operatörlüğünü de içererek, “video- journalism” denilen bir mesleğe dönüşmüş olmasıdır. Daha fazla sorumluluk almak, daha çok beceri gerektirmek gibi özellikleri içeren bu görev tanımına uygun olan gazeteciler genellikle yurtdışı ofislerinde haber ajanslarınca ve yabancı televizyonların haber bölümlerinde görevlendirilmektedir.11

Haber merkezlerinde teknolojinin getirdiği yenilikler haber organizasyonlarında değişiklikler oluşturup, görev tanımlarını, habercilerin işbölümünü yeniden tanımlatırken, toplumun haber alma ihtiyacını ve içeriğini de yönlendirmektedir. Artık habercilik sadece eğitim almış, belirli bir yazılı, işitsel ya da görsel kuruma bağlı olarak çalışan profesyonellerin elinde değildir. Yeni teknolojilerin gazeteciliği hızlandırdığı, parmağınızın ucundaki bir telefonla, dünyanın birçok noktasına ulaşabildiğiniz gazeteciler tarafından da kabul edilmektedir. Tablet telefonuyla yüzlerce televizyonun izlenebildiği, Twitter’dan takip edilen birçok siyasetçi, bilim adamı, dernek, vakıf, hâkim, savcıyla memlekette ne oluyor, bitiyor, yurtdışında ne oluyor bitiyor, görülebildiği vurgulanmaktadır. Aynı şekilde yapılan bir haberi muhabir tweet ettiğinde, Facebook’a koyduğunda belki gazetecilere hiç ulaşmayacak bir yerde olan insanların bile habere ulaşabildiği söylenmektedir. Ancak bu yaratılan hızın, doğruluk konusunda büyük sıkıntılar yarattığı da ifade edilmektedir. Çabuk verelim, hızlı verelim derken habercilerin doğruluktan sapabildiği, ölmemiş insanları öldürebildiği, olmamış olayları yanlış aksettirebildiği ifade edilmektedir.

11 Teknoloji bir taraftan malzemeleri değiştirirken, habercilere yeni görevler de vermektedir. Birçok

haberin gidildiği yerden çekilip, montajlanıp, merkeze ses ve görüntü olarak internet üzerinden gönderilebildiği bir gerçektir. Günümüzde“çek, röportaj yap, montajla, metin yaz, merkeze yolla” işleri, daha önceleri bir kaç kişinin yapmasına karşı, şimdi bir kişi tarafından yapılabilmekte vebu işleri yapanlara video-journalist denilmektedir.

Türkiye'de yayın yapan uluslararası bir kanalın muhabir kökenli haber müdürü, sosyal medyayı kullanırken dikkatli olmanın önemini, Ekim 2011, Van depremiyle ilgili hikâyesiyle paylaşmaktadır. Van depremi sırasında, Twitter’dan bir çocuğun sürekli enkaz altındayım, üçüncü kattayım, beni kurtarın tweetlerine karşılık kısa bir araştırma yaptığını söylemektedir. Bu araştırma ile çocuğun Adana’da ikamet ettiği ve o anda attığı diğer tweetlerle Adana Demirspor’un maçını izlediğini anladığını ifade etmektedir. Bu kişiye ulaşıp, niye bu tweetleri attığı sorulduğunda ise, “insanlara yardımım olsun diye tweet attım”, yanıtını vermiştir. Ne yazık ki attığı yanlış bilgi veren tweetleri yüzünden birçok arama-kurtarma ekibini, boş yere meşgul etmiştir (G4, 27.3.2014) Bu bilgi kirliliği nedeniyle sosyal mecrada haberlerin mutlaka farklı kaynaklardan onaylanması ve doğrulanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Televizyon basın odasındaki sayısal görüntü işleme ve potansiyel bilgi çarpıtmanın (dezenformasyon) bir sonucu olarak, haber içeriğini çeşitli kaynaklar aracılığıyla doğrulamanın geleneksel değeri, her zaman olduğundan daha kritiktir. Haber içeriği doğruluğunun korunmasının önemi, Times tarafından gerçekleştirilen kamu görüşü anketinin sonuçlarıyla örtüşmektedir. Çalışma, medya güvenirliliğinin en düşük seviyede olduğunu göstermektedir. Sayısal basın odası ortamı çağında, haber kuruluşları sayısal veya her türlü güvenilir haber videosu arayışında dikkatli olmalıdırlar (Pavlik, 2001: 135).

Teknolojinin sosyal medyada gelişigüzel, kontrolsüz kullanımlarının yol açtığı sorunlar bir yana demokrasi, toplumsal bilinçlenme, şeffaflık ve halkın yetkililerden hesap sorabilmesi anlamlarında çok işlevsel olduğu habercilerin ortak görüşüdür. Görüşmeci 5, gazeteci Ahmet Şık’ın duruşmasında, kamera ile çekim yapmanın yasak olduğu bir ortamda, mahkeme koridorunda, özel güvenlik görevlileri ile davaya tanık olmak isteyen protestocuların arasında çıkan kavgayı kullandığı akıllı telefonu ile çektiğini, teknolojiyi bir haberci olarak nasıl kullandığını anlatmaktadır. Yasalara saygılı bir gazeteci olduğunu, mahkemeyi haber yapmak ve yasağı delmek maksatlı değil ama önünde olan bir haberi yapmak amaçlı telefon kullandığını ve haberi yaptıktan sonra tüm dünyaya haberi gönderdiğini ifade etmektedir (G5, 3.4.2014).

Değişen ve dönüşen teknolojinin kullanımıyla birlikte, toplumların yapısının, düşünme biçiminin dönüşmesi farklı bir kültür oluşturmaya başladığına kanıt teşkil etmektedir. Artık 21.yüzyıl görsel kültürün önemli olduğu bir yüzyıldır. Televizyonun 20.yüzyılın ikinci yarısı itibariyle önce ABD ve Avrupa sonrasında ise Uzakdoğu ve dünyanın çevre ülkelerinde, eğitimden, değişen eğlence kültürüne, kamusal haberden tecimsel ve magazin haberciliğine evrildiği bir sır değildir. Dönüşen habercilikte teknolojinin getirdiği bir diğer yenilik ise mobese kameralar denilen güvenlik kameralarıdır. 20 yüzyılın sonlarında küresel büyük şirketler ve kamu kurumları tarafından, güvenlik amacıyla kullanılmaya başlanan bu kameralar, günümüzde haber ajansları ve kanallarının önemli bir kaynağı olmaya başlamıştır. Bilişim çağıyla birlikte, şirketlerin güvenlik ihtiyaçları için düşündüğü bu kameralar bir sistem zinciri içinde, merkezi bir kontrol ünitesine bağlıdır ve uzun süreli kayıt yapılabilmektedir. Öncelikle emniyet kuvvetlerinin, soruşturma vakalarında kanıt olarak başvurulan bu kameralar günümüzde, haberciler içinde bir kaynak oluşturmaktadır.

Taksim Gezi Parkı gösterilerine destek amacıyla katıldığı yürüyüşe müdahale eden polis ve karşıt görüşlü gruplar tarafından darp edilmesi sonucu 19 yaşında öldürülen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın Kayseri’de görülen mahkemesinde mobese kamera görüntüleri, haberciler ve dava için çok önemli yeni bilgiler ve deliller getirmiştir. Mobese kameralardan elde edilen ve internet medyası aracılığıyla yayınlanan görüntüler davanın seyrini değiştirmiştir (Hürriyet web TV, 14.12.2014). Haberciler için, ülkenin ve dünyanın her tarafında görüntüye ulaşabilmek on-on beş yıl öncesine oranla çok daha kolaylaşmaktadır. Bu tür video görüntüleri, demokratikleşme süreci açısından da önemli bir görev yüklenmektedir.

3.2. HABERCİLERİN YASAL, İKTİSADİ, TOPLUMSAL VE SİYASAL