• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE HABER ÜRETİM SÜRECİNDEKİ BAŞLICA

2.2. Haber Üretiminde Kurumsal Yapı, Politikalar, Süreçler ve İlişkiler

2.2.2. Haber Üretim Sürecinde Hiyerarşik İlişkiler

Kapitalizmin kendini yeniden yapılandırdığı 20. yüzyıl ile birlikte önce ABD, sonrasında Avrupa medya endüstrisinde yaşanan yapısal değişimin ardından gazeteciliğin zanaat olmaktan uzaklaşarak profesyonelleştiği gözlemlenmektedir. Haber üretim sürecinde önce küreselleşme, bunun devamı olarak holdingleşme ve tekelleşme ile birlikte keskin değişimler yaşanmıştır. Mülkiyet yapısının değişmesiyle birlikte kontrol ve denetim mekanizmalarının artması sonucu gazeteciliğin eleştirel ve yaratıcılık boyutunun zayıfladığı; profesyonelleşen gazetecilik mesleğinin grup çıkarları ve iktidar/güç odakları ile bağlantılı bir gazetecilik anlayışına dönüştüğü gözlemlenmektedir. Toplumsal sorumluluktan yoksun, yabancılaşmış ve uzmanlaşmış, teknolojiyle daha uyumlu bir gazetecilik her geçen gün daha çok genel kabul görmüştür. Bu dönemle birlikte günümüzde gazetecilerin sosyal ve ekonomik statülerinin değiştiği, gerek yazılı basın, televizyon gibi sektör içinde farklı iletişim mecralarında gerekse aynı mecradaki yönetici ile personel arasında ekonomik, sosyal ve felsefi önemli kırılmalar yaşandığı bir gerçektir.

Türkiye medya ortamında bu dönüşüm ve değişim 1980’li yılların ortalarında uç vermeye başlamıştır. Bab-ı Ali diye isimlendirilen Sultanahmet çevresinde yapılanmış mütevazı, klasik gazetecilik kavramı yerini İkitelli’deki medya plazalarına konuşlanmış neo-liberal politikaların takipçisi olmaya niyetli gösterişli ve daha çok sermayenin söz sahibi olduğu bir gazeteciliğe bırakmıştır. Gülseren Adaklı’nın altını çizdiği gibi, “zanaat benzeri’ üretim ilişkilerinin, hâkim olduğu basın sektöründe, 1980’lere dek gazeteci kökenli patronların sahipliğinde bir üretim yapılanması mevcuttu. Gazetelerin haber merkezlerinde muhabirden genel yayın yönetmenine kadar her aşamadaki gazeteci üretim sürecinde birlikte hareket ediyordu (Adaklı, 2006: 13). Ancak bu görüntü hızla değişmeye başladı ve gazetecilik piyasa ekonomisini önceleyen bir yapıya dönüştü.

Türkiye’de ‘24 Ocak Kararları’ ve ‘12 Eylül 1980’ darbesiyle birlikte hayata geçirilen neoliberal politikalar ile medya sektörü şekillenmiştir. Medya sektöründeki değişen çalışma anlayışı ve piyasa ekonomisinin oluşturduğu yeni yapı ister istemez kültürel bir pratik olarak gazetecilik mesleğinde önemli değişimler yaratmıştır (Toktaş, 2010: 147). Asıl amacı haber ve bilgi aktarımı olan ‘geleneksel medya yapısı’ gazetecilikle hiçbir ilgisi bulunmayan ticaret ve sanayi burjuvazisinin sahipliğinde, yatay, dikey ve çapraz tekelleşmenin olduğu yeni bir yapıya bürünmüştür. Atilla Özsever’in belirttiği gibi “geleneksel gazetecilik neredeyse yok olmuş ve holding sahibi patronların çıkarlarına hizmet ederken, siyasi iktidarla ve bürokrasiyle olan bağlarını da ihmal etmeyen gazeteci kavramı ortaya çıkmıştır” (Özsever, 2004: 149). Geleneksel basın anlayışının aksine “basından medyaya” geçiş ile birlikte şirket yönetimini esas alan ilkelerin benimsendiği yeni bir yönetim ve yöneticilik anlayışı gündeme gelmiştir. Artık yazı işleri ile kaynaşmış, çıkar ve kâr merkezli bir medya planlaması söz konusudur (Adaklı, 2006: 294). Bu durum gazetecilerin mesleklerini icra etme biçimlerini doğrudan etkilemektedir.

Michael Buroway, “kapitalizmin erken dönemlerinde baskının rızadan üstün olduğu despotik rejimlerin, yerlerini artık rızanın baskıya üstün geldiği “hegemonik fabrika rejimleri’ne bıraktığını söylemektedir (Aktaran Toktaş, 2010: 154). Medya sektöründe de sermayedarlar ilk olarak yönetimin üst kademesinde bulunan gazetecilerde ve dolaylı olarak muhabir, kameraman ve foto muhabiri gibi üretim sürecinin tabanını oluşturan kesimde rıza üreterek, onları edilgen bir konuma yerleştirmektedirler. Bunun içindir ki editoryal bağımsızlığın olduğunu savunanlar, sermayenin etkisini inkâr etmekte, mülkiyet ve kontrolün birbirinden ayrıldığına işaret etmektedirler. Oysa mülkiyet sahiplerinin geri planda, yöneticilerin ise ön planda olduğu yapılanma yanıltıcı olmaktadır. Genel yayın yönetmenleri, medya kuruluşlarında oluşturulan farklı kurullarda yer alarak yayın politikalarına işletme yönetimlerinin görüşleri doğrultusunda yön vermektedirler. Pazar stratejilerinin tasarlanması ve işletmede görev alan medya çalışanlarının ikna edilmesi yöneticilerin gözetiminde yapılmaktadır. Mülkiyet sahibinin çıkarları doğrultusunda fikirler geliştirdiği ve uygulanmasına aracılık ettiği sürece, yönetim kadroları maddi ve manevi ödüllendirilmektedir. Holdinglerde çalışan üst düzey yöneticilerin aldıkları

ücretler ile üretim sürecinin alt kademesinde görev yapan çalışanların ücretleri arasında on katı aşan oranda farklar bulunmaktadır.

Günümüzde medya plazalarının fiziksel görünümüne kabaca bakmak bile haber hiyerarşisini ve statü farklılığının ne boyutta olduğunu anlamamıza olanak tanımaktadır. Genellikle binanın en gösterişli, en büyük ve en üst kattaki odasında genel müdür, genel yayın yönetmeni ve genel müdür yardımcıları yer bulmaktadır. Onun altındaki katlarda mali işler ve personel işleri, muhasebe, insan kaynakları ve bölüm müdürleri bulunmaktadır. Onun alt katında veya daha kenarda, köşede haber emekçilerinin olduğu haber merkezleri yer almaktadır. Hemen hemen tüm televizyonlarda eski sistemde her bölüm ayrı odalarda ve eşit statüde yer alırken şimdi çalışanlar büyük ofis katında, aynı katta bulunan haber stüdyosunun yakınında birbirine bitişik masalarda, arada duvar olmadan oturmaktadırlar. Sadece belirli haber bölümleri (yurt haber, dış haber, spor, hava durumu vb.) cam veya plastik ayırıcılar ile masa seviyesinden, birbirlerinden ayrılmıştır.

İlk kurulduğunda önemli ve saygın bir haber kanalı olma ümitleri yüksek olan CNN-Türk, yeni ofis ve televizyon haber merkezi tasarımını ilk uygulayan kanallardan biridir. Doğan Medya Center adı verilen devasa binalar yan yana inşaat edildikten sonra 2005 yılı içinde CNN-Türk, Star, Kanal D aynı bina içinde her biri bir kata yerleşmişken, Star televizyonunun Doğuş grubuna satılmasıyla birlikte günümüzde CNN-Türk, Kanal D, Galaksi Teknik, DHA, televizyon stüdyoları ve radyolar ile hizmet vermektedir. Günümüzde CNN-Türk TV, yarım kata sığıştırılmış ve üst düzey yöneticiler hariç, haber emekçilerinin üst üste oturduğu sıkışıklıkta bir oturma düzenine sahiptir. Bu fiziksel durumun haber üretim sürecine de yansıması olumsuz olmaktadır. Yine benzer bir kötü örnek, Haber Türk televizyonudur. Günümüzde haber üretiminde alt tabakayı teşkil eden haber kameramanları televizyonun bodrum katında küçük bir odada kendilerine yer bulabilmişlerdir.

Haber üretim sürecinde rol alan her medya çalışanının üretim sürecinde bir görev tanımı ve buna uygun olarak yetki ve sorumlulukları vardır. Önceki bölümde bahsettiğimiz üzere bu yetki ve sorumlulukları günümüzde çalıştığı kurum için ne kadar önemli olduğuna göre azalmakta, çoğalmaktadır. Medya işletmeleri açısından değer zincirinde en tepede genel müdür sonra genel yayın yönetmeni yer alır. Bu iki

ünvân sahibi üst düzey yönetici büyük oranda holdingin icra kurulunda yer alırlar ve direkt işletme sahibiyle görüşebilme ayrıcalığına sahiptirler. Geleneksel gazetecilikten hızla holding medyasına dönüşen ve kâr-zarar mantığına göre hareket eden işletmelerde üst düzey yöneticilerin sosyo ekonomik statüsü de değişmiştir. Artık ay sonunu zar zor getiren yönetici tipinden bir hayli uzaklaşan bir durum söz konusudur.

Medya işletmesinde genel müdür ekonomik alanda tam söz sahibi iken genel yayın yönetmeni daha çok editoryal politikaların tasarlanması ve haber, program içeriklerinin yapılandırılmasından sorumludur. Haber üretim süreci işletme mantığına göre dikey ve yatay pozisyonlar ile kurgulanmıştır. Yukardan aşağıya büyük (makro) politikaların, nüfuz etmesi ve ara yöneticiler aracılığıyla da tüm haber çalışanlarının ikna edilmesi, bilgilendirilmesi ve kurum politikasının kavranmasının sağlanması, gerçekleştirilir. Gerek ekonomik, gerekse moral takviyesi işletme sahibi tarafından kendilerine verilen üst düzey yöneticiler çalışan haberci kadrolarından kopmuştur. Eski düzende beraber aynı masanın çevresinde haber yazan genel yayın yönetmeni-muhabir arasında şimdi aşılması güç engeller vardır.

Haber merkezlerinde dışarıdan bakıldığında düzensiz, her çalışanın kendi başına karar verdiği bir çalışma ortamı olduğu düşünülebilir. Aslında gerçek bundan biraz daha farklıdır. Tasarlanan işletme yönetiminin politikasına uygun olan haber enformasyonu üst düzey yöneticiler tarafından mikro düzeyde nadiren haber müdürlerine doğrudan söylenir. Genel yayın yönetmenleri ancak güç dönem ortamlarında, büyük felaketlerde veya siyasi seçim günlerinde doğrudan yayın akışına müdahale eder.

Rutin işleyişte sorumluluk haber koordinatörü ve haber müdüründedir. Haber koordinatörü haber merkezindeki haber bültenleri ve haber programlarından genel olarak sorumludur. Genel yayın yönetmeninin olmadığı durumlarda haber merkezinde en yetkili yöneticidir. Haber politikasının biçimlendirilmesinde belli oranda etkilidir. Genellikle haber koordinatörleri uzun yıllar muhabirlik yapmış gazetecilerden seçilmektedir. Haber politikasını haber müdürü, istihbarat şefi ve editörlere aktarmak, görev alacak personelin alımı, yurt içi ve yurtdışı iş seyahatlerine onay vermek başlıca işleri arasındadır. Türkiye’de haber

koordinatörleri yöneticilik görevi yanısıra kendi haber programlarını yapabilme olanağına sahiptir. Haber kurumunun yapısı, büyüklüğü ve haber merkezinde günlük işleyişi yürütebilecek editoryal gazeteci sayısına göre politikalarda farklılıklar olabilmektedir.

Haber merkezinde çalışan tüm habercilerin sevk ve idaresinden ise haber müdürü sorumludur. Haberin hem editoryal kısmı hemde insan kaynakları kısmıyla doğrudan ilgilidir. Günlük haber akışı, bülten akışı, canlı yayın yapılması kararları onay için haber müdürünün sorumluluğundadır. Haber müdürü tüm editör, muhabir ve haber kameramanlarının amiridir. Muhabir kökenli olması ona, muhabirlerin metinlerini düzeltme, kontrol etme olanağı da vermektedir. Günlük işleyişteki sıkıntıları çözmek, haber merkezinde çalışan haber emekçileri ile haber koordinatörü ve genel yayın yönetmeni arasındaki iletişimi sağlamak gibi köprü bir görevi vardır. Beyaz yakalı sınıfına uygun bir ekonomik geliri olmasına karşın, sosyo-kültürel yanı daha çok orta seviyede kalmaktadır. Bunun nedeni haber akışının çok yoğun olduğu, yurt içi ve yurt dışı ajanslardan, yurt muhabirleri ve diğer çevrimiçi tüm kaynaklardan beslenildiği, günlük sabah, öğle, akşam, gece bültenlerinin olduğu yoğun iş yükü olan bir ortamda yaşamasıdır.

İstihbarat şefi ve editörler daha sınırlı bir görev tanımı içinde görev yapmaktadır. İstihbarat şefi günlük haber akışından sorumludur. Günlük işleyişte tüm muhabirler ve haber kamera şefi olmak üzere kameramanların sevk ve idaresinden sorumludur. Haber müdürünün olmadığı zaman haber merkezinin haber işleyişinden sorumludur. Haber müdürüne göre daha dar bir çalışma alanı ve sorumluluğu vardır. İmza yetkisi olan yönetici haber merkezinde haber müdürüdür. O nedenle, istihbarat şefi, haber müdürüne bağlı çalışmaktadır. Muhabirlerin alanda iletişim kurduğu ilk yetkilidir. İstihbarat şefi editör masası ve alanda çalışan haber emekçileri arasında iletişimi sağlamaktadır.

Haber editörleri ise beyaz yakalı fikir işçileri olarak kendilerini kabul etmektedir. Görev tanımları bültenleri yapmak, gerektiğinde muhabirlerin metinlerini düzeltmek, haber rejisine gönderilecek tüm editoryal veriyi göndermek, reji yönetmeni ile koordineli olarak haber akışını kontrol etmek, canlı yayın vs. gibi teknik detayları haber yapımcılarına aktarmaktır. Özellikle nöbetçi editörler saat

21.00’den sonra haber müdürü görevini de yaptıkları için alanda çalışmaya devam eden bir olayın, haberin tüm akışından da sorumludur. Bu nedenle alandaki muhabir ve kameramanla da akşam saatlerinde onlar iletişime geçer ve alandaki ekipten aldıkları bilgileri metinleştirirler. Editörlerin ekonomik ve sosyo-kültürel olanakları muhabirlerden biraz daha yukardadır. Bunun temel nedeni daha önce bahsettiğimiz haber enformasyonunun filtrelemesini direkt yapan kişilerdir. Bir haberin bültene girip girmeyeceği editörlerin tasarrufundadır. Ama bu özerk bir karar değil, haber müdürü, haber koordinatörü ve genel yayın yönetmeninin içinde olduğu hiyerarşik bir zincirin sonucudur. Editörlerin genellikle muhabirlikten gelmesi tercih nedenidir. Ama Türkiye’de direkt haber merkezlerinde editörlükten işe başlamış habercilere de rastlanmaktadır.

Haber yapımcıları ve kurgu elemanlarının bağlı olduğu kişi yapım müdürüdür. Ama bazı televizyonlarda direkt haber müdürüne bağlı olarak da çalışabilmektedirler. Yapımcılar hem kurgucuların yaptığı işten anlamak, hem de haber müdürü veya yapım müdürünün onayıyla, canlı yayın organizasyonu yapmak, canlı yayın ekiplerine yayın yapılacak adresi vermek, reji personeline o gün yapılacak, kanal için gerekli görüntü indirmelerinin uydu bağlantı bilgilerini iletmekle yükümlüdürler. Eğer yapım asistanları mevcut değilse haber stüdyosuna canlı yayın veya bant kaydına gelen konukların ulaşım bilgilerini ulaştırma birimlerine aktarmak da onların görevleri arasındadır. Hazırlanan bültendeki haberler için yapılacak tüm görsel video-grafik vs. görsel malzemeyi yapmak veya yaptırmak yapımcıların sorumluluğundadır. Haber bültenleri ve haber programlarında editör ile yönetmenin iletişimini sağlamak, vtr operatörü, kj operatörü, teknik yönetmen, sesçi, grafikçiler ile haber yayını esnasında iletişimde olmak, onların görevidir. Haber yapımcıları ve kurgu elemanları yüksek vasıflı, teknik işçilerdir. Bu nedenle ekonomik gelir düzeyleri ve sosyo-ekonomik seviyeleri editörlerden ve muhabirlerden daha aşağıdadır. Buna karşın tecrübeli yapımcı ve kurgucular işe yeni başlamış muhabirlerden daha yüksek ücret almaktadır. Kurgucuların başlıca görevi ajanslardan veya kanalın personeli tarafından elde edilmiş görsel malzemeyi en hızlı yolla, anlaşılır, düzgün ve estetik bir biçime sokmak, yayına hazır hale getirmektir.

Haber üretimi sürecinde haber politikası günümüzde çoğunlukla kurumların icra kurullarında planlanmakta ve haber merkezlerinde gerçekleşmektedir. Genel

yayın yönetmeninden, haber koordinatörüne, haber müdürüne, istihbarat şefi ve editörlere kadar bu çalışma zincirinin halkalarının her birinin bu üretimde sorumluluk ve yetkileri bulunmaktadır.