• Sonuç bulunamadı

Yasa Kitabı’nın mekân açısından muhataplarını bağlayıcılığı

1.6. Kitab-ı Mukaddes Ne Derece Bir Referans Olabilir

2.1.4. Tanah’a ve Rabbânî geleneğe göre Yasa Kitabı’nın otoritesi

2.1.4.2. Yasa Kitabı’nın bağlayıcılığı

2.1.4.2.2. Yasa Kitabı’nın mekân açısından muhataplarını bağlayıcılığı

Peygamber şeriatlarının içeriğinin teşekkülü ve bu teşekkülün

uygulanabilirliği konusunda önemli bir faktör, yaşanılan toprakların koşullarıdır. Bu anlamda tarih boyunca bir şeriatın tam manada yürürlükte olması, o şeriata inanan ve

205 TB, Kiddushin 29a: 6-7.

206 Tora boyunca “şekel” olarak açıklanan miktarların karşılığı konusunda getirilen çözüm, kutsiyet

standartlarında bir para değerinin temel alınmasıdır ki bu bazda bir şekelin değeri 22,8 gr gümüşe denk gelecek şekilde sabitlenmiştir. bk. Farsi vd., a.g.e., II, 132.

onu benimseyenlerin egemen olduğu bir ülkede yaşamaya bağlı olmuştur. Nitekim ülke dışında, başka yasaların hâkim olduğu topraklarda yaşayanlar için, şeriatın bazı kanunlarının uygulanması imkânsız olmaktadır. Bu durum, bireye din ve vicdan hürriyetinin tanındığı günümüz laik-seküler demokratik toplumlarında da aynıdır. Çünkü bu toplumlarda genellikle dinlerin sadece ibadet ve bireysel dini yaşantı alanındaki uygulamalarına izin verilmekte, diğer alanlardaki kanunları tanınmamaktadır. Ancak Rabbânî gelenekte, sadece Kudüs’teki şu an mevcut olmayan Mabed’de ifa edilebileceği düşünülen kurban gibi bazı ibadetlerin yerine getirilmesi için, bireylere tanınan bu özgürlük de yeterli bulunmamaktadır. Bu gelenekte, Tora’da yer alan hükümlerin bir kısmı da kendilerine tarihte verilmiş olan kutsal topraklarda bulunma şartına bağlanarak yerelleştirilmiştir. Bunda Yahudiliğin geçirdiği tarihsel süreç ve bu süreç içinde oluşmuş olan Yahudi nüfusunu kutsal topraklarda toplayıp burayı tamamıyla ele geçirmek isteyen siyasi siyonizmin ve dini

siyonizmin etkisi göz ardı edilemez.207 Bu da ideolojik yaklaşımların ve siyasi

emellerin dinin yorumuna olan etkisini gösterir.

Tora’da mekâna bağlı emirlerde “ץ ֶרִ֖ ֶא - erets (ing. land)”, yani ülke, toprak anlamında genel bir ifade kullanılmakla birlikte, bahsi geçen toprak, İsrailoğullarına

vadedilmiş miras topraklar208 olduğu için Erets-Yisrael, yani İsrail ülkesi olarak tefsir

edilir -ki bu çalışmada da Ülke, özel isim olarak bu anlamda kullanılacaktır-. Tora’da ülkeyle ilgili kurallarda, İsrailoğullarına mülk olarak verileceği bildirilen

“Erets-Kenaan” (bk. Tesniye, 32: 49), yani Kenan ükesi ifadesi de kullanılır.209

Talmud’da, “Toprağa bağlı olan herhangi bir mitsva yalnızca Erets-Yisrael’de geçerlidir ve toprağa bağlı olamayan herhangi bir mitsva hem Erets-Yisrael’de hem de Erets-Yisrael’in dışında (Diaspora’da) geçerlidir” şeklinde bir kural vardır. Ancak ülke kaydının yer aldığı “kilayim- farklı türlerin birbiriyle karıştırılması

207 Siyon, Yeruşalim’in diğer bir ismidir. Siyasi Siyonizm, Yahudilerin kutsal topraklarına dönerek

İsrail devletinin kurulmasını amaçlayan bir harekettir. Dini Siyonizm ise bunun yanında, kutsal topraklarda Tora’daki emirlerin gerçekleştirilmesi suretiyle Yahudi dinin ihya edilmesini de amaçlamaktadır. bk. Gideon Kouts, “Zionism- The Word and its Meaning”, EJ, XXI, 539-540; http://herzl.org/the-story-of-zionism, (01.01.2017).

208 Tora’da, İbrahim (a.s.)’in soyuna vadedilen toprakların hudutları şöyle açıklanır: “Mısır

Irmağı’ndan (Nil) büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları -Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını- senin soyuna vereceğim” (Tekvin, 15: 12- 21).

(çiftleştirilmesi) yasağı” (Levililer, 19: 19) ve “orla- yeni dikilmiş bir ağacın üç yıl

içindeki meyvelerini yeme ve onlardan yarar sağlama yasağı”210 mitsvaları bu

kuraldan istisna edilmiştir. Yani bunlar sadece Ülke’de değil her yerde geçerlidir.211

Tora’daki bazı emirlerin sadece Ülke’de, bazılarının ise her toprakta bağlayıcı olduğu şeklindeki anlayışın dayandırıldığı pasuk,“Atalarının Tanrısı Aşem’in sana onu miras edinmen için verdiği Ülke’de, toprağın üzerinde yaşadığınız tüm günlerde titizlikle uygulamanız gereken hükümler ve kanunlar şunlardır” (Tesniye, 12: 1)212

pasuğudur. Burada “Ülke” kaydının yanına, “toprağın üzerinde yaşadığınız tüm günlerde” şeklinde mutlak bir ifadenin ilavesinden dolayı, bu ifadenin ardından vazedilen emirlerin sadece Ülke’de değil, inananların yaşadığı her toprakta bağlayıcı

olduğunun kastedildiği düşünülmüştür.213 Bu pasuğun ardından ele geçirilen

topraklardan putperestliğin tüm izlerinin silinmesi, toprakların paylaştırılması, belirli bir yerde bir tapınağın yapılarak kurban ibadetlerinin burada bir disiplin içinde yerine getirilmesi ile ilgili emirler vardır (Tesniye, 12: 1-19). Esasında yukarıdaki bağlayıcı ifadenin ardından tüm bu emirler vazedilirken, konu yine şu şekilde sadece miras topraklardan bahisle başlar: “Miras almak üzere olduğunuz ulusların kendi ilahlarına taptıkları…tüm yerleri tamamen yok etmelisiniz” (Tesniye, 12: 2). Bu durum bir önceki ifadenin mekâna göre bir ayrım yapmak için delil olduğu şeklindeki yorumu bozar. Pasuğun (Levililer, 12: 1) alternatif tercümeleri de bu

ayrımın bu pasuğa dayandırılamayacağını gösterir.214

Mekâna bağlı olarak gelen emirlerden ve Musa (a.s.)’ya nispetle gelen “İşte, Tanrım Rabb’in buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler öğrettim. Öyle ki mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız” (Tesniye, 4: 5) pasuğundan anlaşıldığı üzere, İsrail halkı daha Ülke’ye girmemişken, gelecekte uygulayacakları emirler kendilerine bildirilmiştir. Bu durumda neden Ülke’de uygulanacak emirlerin

210 “Ülke’ye girdiğinizde bir meyve ağacı dikerseniz, ilk üç yıl meyvesini kirli ve yasak sayın,

yemeyin” (Levililer, 19: 23).

211 TB, Kiddushin 36b: 8- 37a: 1.

212 Bu ve altarnatif bir tercüme için bk. Farsi vd., a.g.e., V, 253. 213 TB, Kiddushin 37a.

214 Kitabı Mukaddes Şirketi’nin, bu pasuğu yeni tercümesi söyledir: “Atalarınızın Tanrısı RABB’in

mülk edinmek için size verdiği ülkede yaşamınız boyunca uymanız gereken kurallar, ilkeler şunlardır.” Altarnatif bir tercüme de şöyledir: “Atalarının Tanrısı Aşem’in sana vermekte olduğu Ülke’de dikkatle korumanız gereken hükümler ve kanunlar şunlardır, (bunları koruyun) ki (Ülke’ye) yeryüzünde yaşadığınız sürece sahip olabilesiniz” (bk. Farsi vd., a.g.e., V, 252).

vaktinden önce vazedildiği sorusu akla gelmektedir. Bu durum, yine Diaspora’da sözü geçen emirlerin uygulanmayacağı anlamında yorumlandığı gibi Musa (a.s.)’nın halkıyla beraber Ülke’ye giremeyeceğini anladığı için orada uygulamaları gereken kanunları hem bildrip hem de nasıl yerine getireceklerini öğrettiği şeklinde de yorumlanmıştır ki bu açıklama daha makul görünmektedir. Alternatif bir yorum da, yukarıdaki pasuğun Tora’daki kanunların temel amacının İsrail’deki yaşam için

tasarlandığının ifadesi olduğu şeklindedir.215

İsrailoğullarının Ülke’ye girince uygulamaları istenen emirler, yine tarihsel şartlar nedeniyle Ülke’ye girince derhal ve tam anlamıyla yerine getirilememiştir. Nitekim halk 14 yıl boyunca buranın fethi ve paylaşımıyla meşgul olmuştur. Bu süreçte örneğin adak ve nafile kurbanlarının Mişkan (Buluşma Çadırı)’daki merkezi mezbaha (sunağa) getirilmeden bamalarda/yüksek yerlerde, yani kişisel mezbahlarda

kesilmesine izin verilmiştir.216 Toprağın ekimi ve alınan ürünlerle ilgili hükümlerin

uygulanmaya başlaması da herkes kendi toprağına yerleşince mümkün olmuştur.217

Yani mekâna bağlı hükümlerin yerine getirilebilmesi için zamanın ve tarihsel şartların da uygunluğu beklenmiştir.

Yahudi düşüncesinde ülke ve kutsal topraklar arasındaki bu ayrılmaz bağ, Tora’daki bazı hükümlerin yerelleşmesine yol açıyor görünmektedir. Hâlbuki ülkenin, Allah (c.c.)’ın inanan kullarına miras verdiği herhangi bir toprak olabileceğini söylemek, Tora’nın ebediliği anlayışına daha uygundur. Ne var ki Yahudi düşüncesindeki, İsrail halkına miras olarak verilen toprakların Tanrı’nın yeryüzünde doğrudan yönetmek üzere kendine seçtiği, dünyanın kalbi olan ve bu

nedenle diğer topraklardan daha önemli olan topraklar olduğu anlayışı218 bu durumun

önünde engeldir. Yeruşalim’in bu seçilmişliği, bir efsaneye göre yaratılışın başlangıcına dayanmaktadır. Buna göre Tanrı, dünyayı yaratırken tahtının altından alıp fırlattığı “Even Şatiah” yani “Nirengi Taşı”nın düştüğü yere Yeruşalim’in

215 Jacob ben Asher, a.g.k., Deuteronomy, 4: 5; Levi Yitzchok of Berditchev (ö. 1809), Kedushat

Levi (transl. Eliyahu Munk), https://www.sefaria.org/Kedushat_Levi?lang=bi, (05.08.2016), Deuteronomy, Vaetchanan 12.

216 bk. Rashi, a.g.k., Deuteronomy, 12: 8.

217 Farsi vd., a.g.e., V, 260. Örneğin yedi yılda ve elli yılda bir kutlanacak olan Şemita yılı ve Yovel

yılı için sayıma 14. yılda başlanmıştır. bk. Farsi vd., a.g.e., III, 565.

218 Bu anlayış ve Tora’daki dayanaklarından olan Tesniye, 32: 8-9. pasuklar hakkında ayrıntılı bilgi

kurulmasını emretmiş ve bu şehri dünyanın merkezi ilan etmiş, Süleyman (a.s.) da

Mabed’i bu kayanın olduğu yerde inşa ettirmiştir.219

Tora’da, Ülke’nin seçilmişliği ve Tora ile ayrılmaz addedilen bağının dayandırıldığı yerlerden biri, aslında miras toprakların iklim ve coğrafaya bakımından bereketli topraklar olduğunu ifade eden ve böylece Mısır’dan çıkan halkın oraya özlem duymayı bırakıp bu topraklar için savaşmalarını cazip hale

getiren220 şu pasuklardır: “Bugün size bildirdiğim buyrukların tümüne uyun ki, güçlü

olasınız, mülk edinmek üzere Şeria Irmağı'ndan geçip ülkeyi ele geçiresiniz…Mülk edinmek için gideceğiniz ülke, çıkmış olduğunuz Mısır gibi değildir. Orada tohumunuzu eker, sebze bahçesi gibi zorlukla sulardınız. Mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkenin ise dağları, dereleri vardır. Toprağı gökten yağan yağmurla sulanır. Orası Tanrınız Rabb’in kayırdığı bir ülkedir. Tanrınız Rab orayı bütün yıl sürekli gözetir” (Tesniye, 11: 10-12). Bu toprakların miras oluşunun ve kutsallığının,

peygamberler tarihiyle de ilgisinin kurulduğu söylenmelidir ki221 bu toprakların

ayrıcalığının, bu tarihinden kaynaklanması daha makul görünmektedir. Bu açıdan, peygamberler tarihindeki öneminden dolayı Allah (c.c.)’ın, kutsal toprakları putperest kavimlerin eline bırakmak istemediği düşüncesi de makul olabilir.

Erets-Yisrael’in diğer topraklardan ayrıcalıklı olduğu ve tıpkı seçilmiş İsrail halkı gibi seçilmiş olduğu anlayışının bir tezahürü de “Bu davranışların (cinsel ahlaksızlıklar kastediliyor) hiçbiriyle kendinizi kirletmeyin. Çünkü önünüzden kovacağım uluslar böyle kirlendiler. Onların yüzünden ülke bile kirlendi. Günahından ötürü ülkeyi cezalandırdım. Ülke, üzerinde yaşayan halkı kusuyor” (Levililer, 18: 24-25) pasuklarının yorumlarında görülebilir. Bu yorumlara göre,

219 Görünmez bağlarla Tanrı tahtına bağlı olduğuna inanılan bu taş, dünyanın oluşmasında da etkili

olmuştur. Bu ve diğer bilgiler için bk. Suzan Alalu vd., Yahudilikte Kavram ve Değerler- Dinsel Bayramlar, Dinsel Kavramlar, Dinsel Gereçler, Gözlem Yay., İstanbul, 1996, s. 206-207. Bu efsane, Kabe’deki cennetten düştüğüne inanılan Hacerü’l-Esved’i hatırlatmaktadır.

220 Bu anlamda açıklamalar için bk. Rashi, a.g.k., Deuteronomy, 11: 10; Ibn Ezra, a.g.k.,

Deuteronomy, 11: 10. Diğer taraftan bu ifadeler, Ülke’de Tora kanunlarının uygulanmaması durumunda bu bereketli toprakların Mısır’dan daha kötü olacağı ihtarını içerdiği şeklinde de yorumlanmıştır. Nitekim bu durumda Tanrı, Ülke’nin muhtaç olduğu yağmurları kesecektir. Mısır’da ise yağmur olmasa da toprakları sulayan Nil nehri hep akmaktadır. bk. Rashbam, a.g.k., Deuteronomy, 11: 10; Chizkuni, a.g.k., Deuteronomy, 11: 10.

221 Tekvin, 12: 6-7. pasukların tefsirinde, Nuh (a.s.)’un, oğlu Şem’e verdiği bu toprakları Kenanlıların

ele geçirdiği, İbrahim (a.s.) de Şem’in soyundan olduğu için, Tanrı’nın onun soyunun hakkı olan bu toprakları geri vereceğini söylediği açıklamaları yapılır. bk. Rashi, a.g.k., Genesis, 12: 6-7 Chizkuni, a.g.k., Genesis, 12: 6.

Tanrı katında büyük günahlar olan putperestlik ve cinsel ahlaksızlıklar her türlü toprağı kirletir, ancak yeryüzü toprakları içinde ahlaksız halkı kabul etmeyen tek bölge Erets-Yisrael’dir. Örneğin tarihte Mısır’ın sapkın halkı sürgün edilmemiştir. İsrail ise kutsal olduğu için üzerinde günahkârları sürekli barındırmaz, bunlar ya ölür

ya da ülkeden kovulurlar.222

Tanrı’nın yeryüzünde doğrudan yönetmek üzere belirli bir toprağı kendine seçtiği ve bu toprağı ebediyen İsrailoğullarının üzerine zimmetlediği inancı yorumsaldır ve kaynağını antik dönemin çok tanrılı dinlerinde, her şehrin hususi bir tanrısı olduğu ve tanrıların şehirlerini yönetmeleri için krallar şeçip onlara adaleti tesis edecek kanunları bildirmesi şeklindeki inançlarda bulabiliriz. Elde edilen antik dönem kanun metinlerinde, kanunu yazan kişinin kendini o toprakların tanrısının

görevlendirdiğini söyleyerek kanunları irat etmesi bunu göstermektedir.223

Tarihte Yahudiliğe yerel bir din görüntüsü veren Yahve, Ülkesi ve halkının ayrılmazlığı anlayışının bir tezahürü olarak Musa (a.s.)’ya nispet edilen Yasa ve bu Yasa’ya göre yönetilmesi gereken İsrail toprakları o kadar özdeşleşmiştir ki Tanah’ta anlatıldığına göre İsrail halkının Asur’a sürülmesinden sonra, onların yerine yerleştirilen halk bile, aslanların saldırısına uğrama gibi belalarla karşılaşınca, o toprakların ilahı Aşem’in yasasına uymadıklarından böyle olduğunu düşünmüşlerdir. Neticede kral bu yasayı öğretecek kâhin getirtmiş, halk da bu İsrail ülkesinde başlarına felaket gelmesin diye Aşem’e tapınmış, öte yandan kendi ilahlarını da terk

etmemişlerdir (II. Krallar, 17: 23-34).224 Bu örnek antik dönemin, başkalarının

tanrısına varlık hakkı tanıyan Tanrı telakkisini sergiler.

2.2. Yeni Ahit’e ve Hıristiyan Teolojisine Göre Yasa ve Tamamlanması