• Sonuç bulunamadı

Musa (a.s.)’nın taş levhalara yazılı olarak getirdiğine inanılan on emir, Tanrı’nın İsrailoğulları ile yaptığı antlaşmanın temel maddeleridir. Bunlar; her şeye kâdir olan tek ebedi Tanrı’ya inanmak, putperestlikten sakınmak (Tanrı’dan başka herhangi bir şeye tapmamak), boş yere Tanrı adıyla yemin etmemek, Şabat’ı korumak, ebeveyne saygı göstermek, cinayet yasağı, zina yasağı, hırsızlık yasağı, yalancı tanıklık yasağı ve başkasına ait herhangi bir şeyi arzulama (ona göz dikme)

yasağıdır.504 Bunlardan ilk dördü hariç diğerleri Sumer kanunlarında da vardır.505

Kur’an’da, Musa (a.s.)’ya verilen levhalarda ne yazılı olduğu belirtilmemekle birlikte şu ifade yer almaktadır:“Ve O’na, içinde her konuda öğütler ve yeterli açıklamalar bulunan levhaları yazıp verdik...” (A‘râf, 7: 145). Ayetin tefsiriyle ilgili rivayetlere göre levhalardaki hükümler; emir ve nehiyler, helal ve haramlar, dinen faydalı olan ve maslahatın icabı olan her şey, İsrailoğullarının dinlerinde ihtiyaç duydukları öğüt ve ahkâmın detaylarıdır. Vehb b. Münebbih’ten gelen rivayete göre; on emirdeki Allah’a ortak koşmama, yalan yere Allah (c.c.) adıyla yemin etmeme ve

anne babaya saygı gösterme506 hükümleridir. Bazı âlimlere göre ise levhalar;

504 Çıkış, 20: 1-14; Tesniye, 5: 6-21. 505 Çığ, a.g.e., s. 22.

506 Tora’da yoldan çıkmış asi erkek çocuğuna kırbaç ve yine uslanmazsa idam cezası belirlenmiştir

(bk. Tesniye, 21: 18-21). Bu asi çocuğun belirtilen nitelikleri, oburluk ve ayyaşlıktır ki bu da ailesinin parasıyla serkeşlik ettiğini gösterir. Başka bir bölümde bir suça karşılık verilebilecek kırbaç cezasının sayısının, fazlası mahkûmu insanların içinde -altına kaçırmak gibi- utanılacak bir duruma düşürebileceği için, kırkı aşmaması istenir (bk. Tesniye, 25: 2-3). Sözlü gelenekte erkeğin ceza ehliyeti 13 yaş olduğu için, bu yaşın altındakilere ve yetişkin çocuk ebeveyninin sorumluluğundan çıkacağı için 13 yaşını üç ay geçenlere -baba olacaksa bunun ortaya çıkacağı yaş- ceza uygulanmaz. Böylece sadece üç ay içindeki asilikler cezalandırılır. Bu dönem, Tora eğitimini almış bir gencin mükellefiyetinin ilk dönemi ve gelecekte izleyeceği yolun belirleyicisi olduğu için, bu dönemdeki gencin Tora’ya aykırı asi davranışlarının cezalandırılması gerektiği düşünülmüştür. Ancak kanun, süre kısıtlamasının yanında çocuğun anne ve babasının hayatta olmaları, eğitim vazifelerini yapmış olmaları, şikâyet durumunda Tora emri üzere çocuğu yakalayıp mahkemeye getirmeleri için çolak

Tevrat’ın içindeki hükümleri taşıyan belgelerdir ki507 bu görüşün Yahudi kaynaklarında olduğu daha önce geçmişti.

Rabbânî gelenekte, on emirdeki, putperestlikten sakınmak, Tanrı’nın ismini mübarek kılmak (Tanrı’ya lanet etmemek), cinayet, cinsel ahlaksızlık ve hırsızlık yasağı ile on emirde olmasa da Tora’da da bulunan, kanunları koruyacak “yargı sistemi”nin olması, yaratılıştan itibaren Tanrı’nın insana (Âdem a.s.’a) koruması için verdiği altı temel etik kural olarak kabul edilmiştir. Ayrıca Tora’da geçtiği üzere (Tekvin, 9: 4), Nuh (a.s.) şeriatında bunlara ilaveten “canlı hayvan eti yeme yasağı” gelmiştir ve böylece yedi temel etik kuralı olmuştur. Yahudilik’te Nuh (a.s.)’un şeriatındaki bu yedi emir; “Şeva Mitsvot Şel Bene Noah- Nuh’ın Soyu için yedi evrensel Mitsva” olarak tanımlanmış ve bu kurallar kutsal topraklarda Yahudilerle yaşayan yabancıların da kabul etmesi gereken asgari düzeydeki ilkeler olarak belirlenmiştir. Rambam’a göre bu kanunlar sadece erdemin gereği olarak değil, ilahi yasa olarak kabul edilmelidir ve Yahudiler -kendilerine has olan Musa (a.s.)’nın şeriatını olmasa da- İsrail ve insanlığın ortak rasyonel ahlaki zemini olan bu

veya topal olmamaları, “şu oğlumuz yoldan çıkmış” diye davacı olmaları için gözlerinin görüyor ve konuşabiliyor olmaları, oğulun serkeşliğinin delili olarak eti oburca yiyip şarapla ayyaş olması gibi pek çok şartla sınırlandırılmıştır. Sonuçta “ben sorer umore- yoldan çıkmış ve asi oğul” kanunu da pratikte uygulanamaz, uygulanmamıştır. Esasında hiçbir ebeveynin oğlunu mahkemeye şikâyet etmeyeceği, bu hükmün Tora öğreniminin önemine yönelik teorik bir ifade olduğu düşünülür. Bilgiler için bk. Farsi vd., a.g.e., V, 461- 464. İslam geleneğinde çocuk terbiyesi hakkında; “Yedi yaşına geldiklerinde çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde (gerekirse) dövün ve yataklarını birbirinden ayırın” şeklinde hasen bir hadis rivayeti vardır (bk. Ebû Dâvud, Süleymân b. Eşas es- Sicistânî (ö. h. 275), Sünen (thk. Muhammed Muhyiddîn Abdülhamîd), I-IV, el-Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut, ts., Salat, Hadis No: 495, I, 133). Benzer rivayetler için bk. Ebû Dâvud, Salat, Hadis No: 494, 497, I, 133, 134; Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed (ö. h. 279), Sünen (thk. Ahmed Muhammed Şâkir, Muhammed Fuâd Abdülbâkî), I-V, Şirketü Mektebe, 2. Baskı, Mısır, 1975, Salât, Hadis No: 407, II, 259). Bu ve benzeri rivayetlerde, Arap dilinin ataerkil kullanımından dolayı çocuklar hakkında geçen “sabî, evlâd, ebnâ” lafızları ve zamirler, hususen erkek çocuklarına yönelik olsa da Yahudi geleneğinin aksine kız çocuklarını da şâmil olarak algılanır. Uygulamalardaki ortak nokta, din eğitimi almış bir çocuğun doğruyu yanlışı ayırt edebilecek yaşında Allah’a kulluğu reddetmesi durumunda fiziksel olarak cezalandırılabilmesidir. Tora’da ergen çocuğun mahkemelik asiliği ve cezasından bahis varken, İslam kültüründe mümeyyiz çocuğun, dinin temel ibadeti olan namazı ikame etmeme durumuna has olarak ebeveynin tedîb durumundan bahis vardır. Şafi mezhebinden bazı fakihler buluğa ermemiş çocuğun dövülmesiyle ilgili bu hadisi, buluğa eridikten sonra inatla namaz kılmayanın katlinin gerekliliğine delil getirir ki kırbaçla uslanmayan asi oğula Tora da idamı öngörür. (bk. Mübârekfûrî, Ebü’l-Ulâ Muhammed Abdurrahmân, Tuhfetü’l-Ahvezî bi Şerhi Câmi‘i’t- Tirmizî, I-X, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts., II, 370).

507 Ayette “حاَوْل َْلْا” yani levhalardan bahsedildiği için, levhaların sayısının Tora’da geçtiği gibi iki adet

olduğu görüşünün yanında yedi veya on adet olduğu görüşleri de vardır. Ali (r.a.)’den gelen bir rivayete göre levhaları Allah (c.c.) kudret eliyle yazmıştır. Bir rivayete göre de Cebrail yazmıştır. Bu ve paragraftaki bilgiler için bk. Taberî, a.g.e., XIII, 106-108; Nesefî, a.g.e., I, 604; İbn Atıyye, a.g.e., II, 452; İbn Kesîr, Tefsîr, III, 474.

kanunları her nerede olursa olsun tesis etmeye çalışmakla yükümlüdür.508 Bu

kurallara göre yaşayanların ahiretten nasipleri olacağı kabul edilmiştir.509

On emir, Tora’da farklı yerlerde, bunların ihlali durumunda gereken cezalarla birlikte tekrar edilmiştir. Bu nedenle maddelerle ilgili açıklamalar ilgili konulara bırakılacaktır. Ancak bu maddelerdeki hırsızlık yasağı (Çıkış, 20: 15) ileride işleneceği üzere “eşya çalmak” olarak anlaşılmadığı için burada ele alınması uygundur. Aslında yasak, “çalmayacaksın” şeklinde her türlü hırsızlığı kapsayıcı genel bir ifadeyle gelmiştir. Ancak Talmud’da geçtiğine göre burada, diğer hırsızlıklar da kastedilmekle birlikte özelde “insan çalmaktan” yani birini kaçırıp onu kendine köle yapmak ya da köle olarak satmaktan bahsedilir. Talmud’dan anlaşıldığına göre bu açıklamanın dayanağı, Tora’nın açıklanış yöntemlerinden biri olan “bağlamdan öğrenilen konu” yöntemidir. Buna göre hırsızlığın yasaklandığı on emrin bağlamında, cezası idam olan cinayet ve zina gibi yasaklar sıralanır. Mal hırsızlığının cezası idam olamayacağına göre, burada idam gerektirecek hırsızlık olarak “adam kaçırmak” yasaklanmaktadır. Nitekim adam kaçıran hırsızın cezası

Tora’ya göre idamdır.510 Bu cezayı gerektirecek “kaçırma” eyleminin şartları,

Tora’dan hareketle Talmud’da belirlenmiştir. Bu cezanın geldiği bağlamda on emirden diğer yasakları ihlal edenlerin cezaları da vardır. Bağlamından hareketle, mal hırsızlığının yasaklandığı anlaşılan emir ise; “Çalmayın. (Haklı bir iddiayı) inkâr etmeyin. Birbirinize yalan söylemeyin” (Levililer, 19: 11) ifadesinde

geçmektedir.511 Bu yasağı ihlalin cezasına ileride değinilecektir.

508 Rabbânî olmayan kaynaklara bu emirlerin listesi değişebilmektedir. İslam’ın sıkı monoteizminden

dolayı Müslümanlar “ger toşav” sınıfından sayılmıştır. Hıristiyanların durumu tartışmalı olmuşsa da Orta Çağ’ın sonlarından itibaren teslise getirilen Yahudi yorumu (associationism) sayesinde onlar da böyle kabul edilmiştir. Bu ve paragraftaki bilgiler için bk. Schwarzschild, EJ, XV, 284-285. Bu kanunlar, sistematik şekilde Tanah’ta bildirilmeyip Rabbânîler tarafından belirlenmiş olsalar bile ve madde sayısı değişiklik arzetse de (bu konuda bk. Hasanov, a.g.e., s. 97-126), ekseriyetle şeriatların temel yasalarıdır. Nuh’un yedi mitsvası için bk. TB, Sanhedrin 56b.

509 TB, Sanhedrin 13: 2.

510 “Adam kaçırıp satan, (kurbanı) elinde görüldüyse, idam edilecektir” (Çıkış, 21: 16). Aynı ceza

Tesniye kitabında, kardeşlerinden (İsrail halkından) birini kaçıran hakkında tekrar edilir. bk. Tesniye, 24: 7.

511 TB, Sanhedrin 86a; Rashi, a.g.k., Exodus, 20: 13; Ibn Ezra, a.g.k., Exodus, 20: 13; Ramban,