• Sonuç bulunamadı

3.2. Yasa Kitabı’nda Törensel Kurallar

3.2.3. Yasa Kitabı’nda İsrail takvimi ve kutsal bayramlarla ilgili kurallar

3.2.3.1. Kutsal bayramlar

İsrail halkının kendi takvimindeki ilk bayramı, ilk ay ilan edilen ilkbahar ayının 15. Günü, ebedi bir bayram olarak hatırlanıp kutlanması istenen Fısıh (pesah-

atlamak, pas geçmek, bağışlamak)620 bayramıdır. Matsa yani mayasız ekmek

bayramı da denen ve İsrail halkı için çok özel olan bu gün, halkın Mısır’dan çıktığı gün anısına kutsal ilan edilmiş ve 21. gün akşamına kadar mayasız ekmek (matsa) yenerek ve yakılan kurbanlar -Rabb’in huzuruna- getirilerek, ilk ve son gün melaha (yaratıcı iş) yapmayarak yani dünyalık işleri bırakarak kutlanması istenmiştir (Çıkış,

618 “Yahudi takviminde ayların isimleri Akadca, Babil dilleri ve Aramice’den gelir. Bu aylar ve güneş

takvimine dayanan Gregoryen takvimindeki karşılıkları şöyledir: Tişri (Eylül/Ekim), Heşvan (Ekim/Kasım), Kislev (Kasım/Aralık), Tevet (Aralık/Ocak), Şevat (Ocak/Şubat), Adar (Şubat/Mart), Nisan (Mart/Nisan), İyar (Nisan/Mayıs), Sivan (Mayıs/Haziran), Tamuz (Haziran/Temmuz), Av (Temmuz/Ağustos), İlul (Ağustos/Eylül)… Tora’ya göre gün, gün batımından sonra başlar (Tekvin, 1: 5)” (Alalu vd., a.g.e., s. 199). Ayrıca bk. Ibn Ezra, a.g.k., Deuteronomy, 16: 1; Wiesenberg, EJ, IV, 354, 355. Ayların bu isimleri Tora’ya göre değil Babil takvimine göredir. Nitekim Yahudiler Babil sürgününden sonra, Babil dini unsurlarını taşısa da Babil takvimini kullanmışlardır (bk. Kurt, a.g.e., s. 40-44). Ayların sıralanışı da kutsal günlerin hesaplanmasında değil, yılların hesaplanmasında kullanılan takvime göredir.

619 Ay takviminde ilkbaharın başlangıcı olan yeni ay (Nisan), her yıl 11 gün daha erken geleceği için

mevsimi değişecektir. Oysa Tora’da Nisan ayından “Aviv- tahıl başaklarının olgunlaştığı ilkbahar ayı” olarak bahsedilir. Bu sorunu çözmek için Yahudi takviminde artık yıl uygulanmıştır. Böylece Nisan ayının mevsimi değişmezken bayram günlerinin tarihi değişse de mevsimi değişmez. Bu ve paragraftaki bilgiler için bk. Sforno, a.g.k., Deuteronomy, 16: 1; Ibn Ezra, a.g.k., Deuteronomy, 16: 1; Chizkuni, a.g.k., Deuteronomy, 16: 1; Bahya, a.g.k., Vayikra, 16: 1; Wiesenberg, IV, 354.

620 “Çocuklarınız size, “Bu törenin anlamı nedir?” diye sorduklarında Bu, Mısır’ı (ölümle) vurduğu

zaman, İsrailoğullarının Mısır’daki evlerinin üzerinden atlayarak evlerimizi bağışlayan Tanrı için yapılan Pesah kurbanıdır” diyeceksiniz” (Çıkış, 12: 27).

12: 14-20; 13: 3, Levililer, 23: 5-8). Ayrıca Mısır’dan çıkıştan, yani Fısıh’tan önceki gün, her ev halkının bir yaşında kusursuz bir davar yavrusu takdim edip kanını evlerinin kapılarına sürmeleri istenmiştir. Bu kurban ve kanı İsrail halkını Mısır’a gelen behorların ölüm cezasından korumuştur (Çıkış, 12: 3-12).

Tora’da Fısıh bayramı ve arefesinde kesilen Fısıh kurbanının, kalıcı bir kural olarak vadedilmiş topraklarda da tüm nesiller boyunca yerine getirilmesi istenmiştir (Çıkış, 12: 14, 24-25). Ancak Fısıh kurbanının, Ülke’nin herhangi bir yerinde kesilmesi yasaklanmış ve Tanrı’nın ismini barındırmak için seçeceği yere (Bet- Amikdaş’a) gidip kesilmesi ve etinin orada yenmesi istenmiştir (Tesniye, 16: 5-7). Bu nedenle hâlihazırda Bet-Amikdaş olmadığı için bütün diğerleri gibi bu kurban görevi de askıya alınmıştır. Fısıh gecesi ve müteakip yedi gün matsa (mayalanmamış ekmek) yeme emri ise yerine getirilmektedir. Çünkü bu emir “…Yaşadığınız her yerde matsa yiyin” (Çıkış, 12: 20) şeklinde gelmiştir ve mabetle ilgisi yoktur.621

Fısıh kurbanıyla ilgili diğer konular daha önceki konularda geçmişti. Sonuç olarak fısıhla ilgili ibadetlerin tarihsel yönü, Mısır’dan çıkış olayı ile olan ilgisidir ve bu ibadetler, bu olayın unutulmaması gayesine hizmet ederler. Çıkış olayının hatırda tutulmasının önemi ise bu konudaki açıklamalara göre dünyanın ezeli değil yaratılmış olduğunun ve Tanrı tarafından sürekli kontrol altında tutulup

yönetildiğinin unutulmamasıdır.622

Tora’da Fısıh bayramının ertesi gününden yedi hafta sonra, toprağın ilk meyvelerini vermiş olduğu ellinci gün kutlanan Şavuot (haftalar, toplama bayramı) da ebedi bir kanun olarak kutsal ilan edilmiştir. Bu bayram, buğdayın tarladan kesim zamanında kutlanır ve bayramda ilk hasat edilen toprak ürünlerinden yapılan minha

kurbanı (2 ekmek) ve yakmalık kurban takdimeleri sunulur.623 Şavuot’un tarihsel

önemi, hahamların hesaplamalarına göre Tora’nın Sina dağında verildiği gün (6

Sivan) olmasıdır.624

Tora’da ilkbahar ayından sonraki yedinci ay (Tişri) da kutsanmış ve bu ayda da bazı ibadetlerin yapılması emredilmiştir. Tişri ayının ilk günü kutsal bayram ve

621 Chizkuni, a.g.k., Deuteronomy, 16: 5-6; Sforno, a.g.k., Deuteronomy, 16: 5. 622 Farsi vd., a.g.e., V, 344.

623 bk. Levililer, 23: 15-22; Çıkış, 23: 16; Sayılar, 28: 26-31.

tatil ilan edilmiştir (Levililer, 23: 23-24). Dini açıdan ilk ay Nisan olsa da, İbrani takviminde resmi olarak Tişri ayı yılbaşı kabul edilmiş ve bu ayın ilk günü olan bayram, Roş Aşana (yılbaşı bayramı, hatırlama günü) olarak isimlendirilerek kutlana gelmiştir. Mişna’da bu ikilik hakkındaki açıklamaya göre, 1 Nisan krallar yani yönetim işleri için ve festivaller/bayramlar için yılbaşıdır; 1 Tişri ise Şemita ve Yovel yılları için, yani bu yılların sayılıp belirlenmesinde esas alınması yönüyle

yılbaşıdır.625 Neden bugünün seçildiği konusunda, geleneksel olarak bugünün ilk

insanın yaratıldığı gün olduğu için seçildiği kabul edilir. Ayrıca Tanrı’nın en değerli mahlûku olan insanı yargılama günü olduğu için de kutsal olan bu günde, Tanrı’nın kullarının o yılki amellerini yargıladığı ve onlar hakkında gelecek yıl hakkında

kararlar aldığı kabul edilir.626 Bu bayramda anımsamanın gerçekleşmesi için borazan

çalınmalı,627 kurban sunulmalı ve tövbe edilmelidir (Levililer, 23: 24-25). Borazanın

İsrail halkı için tarihsel, sembolik ve bir iletişim, hatırlatma aracı olması hasebiyle

fonksiyonel önemleri vardır.628

Tora’da Tişri ayının ilk günüyle birlikte tövbe etmekle geçen dokuz günün ardından gelen onuncu gün de Yom Kipur, yani kefaret, bağışlanma, onarım günü olarak kutsal ilan edilmiştir (Levililer, 23: 27). İnançlara göre kefaret günü; yargılamanın ardından tövbelerin kabul edildiği, günahların affedildiği, Tanrı’nın gelecek yıl ile ilgili kararlarını mühürlediği gündür. Yom Kipur’un İsrailoğullarına özel tarihi önemi ise Musa (a.s.)’nın ikinci on emir tabletleri ile indiği ve böylece halkın altın buzağı günahının bağışlanmış, antlaşmanın yenilenmiş olduğu gün

625 Wiesenberg, EJ, IV, 355; Mishnah, Rosh Hashanah, 1. Ayrıca bk. TB, Rosh Hashanah 2a;

Bahya, a.g.k., Leviticus, 23: 24.

626 Jacob ben Asher, a.g.k., Leviticus, 23: 24.

627 Halkın neyi anımsayacağı hakkındaki açıklamalara göre borazan halka, Yaratan’ın haşmetini, İshak

(a.s.)’ın kurban olmak için boyun eğişini ve buna karşılık Rabb’in kurbanlık koç göndererek onu kurtarmasını, kendilerinin ve atalarının günahlarını hatırlatacak ve onları tövbe etmeye çağıracaktır. bk. Ibn Ezra, a.g.k., Leviticus, 23: 24; Sforno, a.g.k., Leviticus, 23: 24; Bahya, a.g.k., Leviticus, 23: 24. Ayrıca bu ses, Sayılar, 10: 9. pasuktanan anlaşılacağı üzere Rabb’e de insanoğlunu yargılamak üzere oturduğu bu günde, kendinen yardım ve merhamet dilenen halkını anımsatacaktır. Rashbam, a.g.k., Leviticus, 23: 24.

628 Sayılar kitabında Musa (a.s.)’ya iki gümüş borazan yaparak bunları, göç zamanlarında halkın veya

beylerin toplanmak üzere çağrılması veya düzenli bir şeklide hareket etmeleri için bir iletişim aracı olarak kullanması istenir. Bu işle görevlendirilen kâhinler, savaş zamanlarında olduğu gibi halkın toplanması gereken zamanlarda ve kurban törenleri, aybaşları, bayramlar gibi özel zamanlarda ebedi bir kanun olarak bu borazanları çalmakla yükümlü tutulmuştur (bk. Sayılar, 10: 2-10).

olmasıdır.629 Tora’da, bu kefaret günü akşamından ertesi akşama kadar (24 saat) oruç

tutmak630 ve belirlenen kurbanları sunmak emredilmiştir. Bu orucu tutmayan ve bu

günü tatil olarak geçirmeyenlerin cezası, manevi bir ceza olan karet olarak belirlenmiş ve bugünle ilgili yasanın İsrail halkının yaşadığı her yerde sürekli olacak

bir yasa olduğu ilan edilmiştir.631

Tişri ayının 15. günü de Sukot yani hasat, çardaklar bayramı olarak kutsal ilan edilmiş, bu günde melaha yapmak yasaklanmış, 7 gün çardaklarda kalmak suretiyle kutlanacak bayramın her günü yakılan kurban (musaf) getirilmesi istenmiş ve sekizinci günde yine yakılan kurban takdim edilen ayrı bir kutsal bayram (Toplanma Bayramı) ilan edilmiştir (Levililer, 23: 33-44). Sukot’un kutsal olmasının nedeni, toprağın mahsulünün toplanmasının ardından ilk ürünlerin Tanrı’ya sunularak şükredildiği gün olması şeklinde açıklanmıştır. Sukot’un tarihsel önemine gelince İsrailoğullarının, çölde malzemesinin herkese yetecek kadar bulunması mucizevi olan çardaklarda oturmasının ya da bulutların onları çardak gibi

korumasının anısına kutlanır ki bunlar da Rabb’in halkına nimetlerini hatırlatıcıdır.632

Bu bayramlardan Fısıh, Sukot ve Şavuot bayramlarında, erkeklerin Tanrı’nın huzurunda yani Bet-Amikdaş’ta görünmeleri -üç hac- ve belirlenmiş kurbanları sunmaları şarttır (Çıkış, 23: 17). -Kadınlar zamana bağlı bu emirlerden sorumlu değildir.- Böylece üç mevsim Tanrı’nın huzuruna çıkıp ona şükranlar

sunulabilecektir.633 Hâlihazırda Bet-Amikdaş olmadığı için kurban şartları yerine

getirilemeyen bu bayramlar da kâmil anlamda uygulanamaz. Ancak bayramların mayasız ekmek yeme, yaratıcı iş (melaha) yapmama gibi kuralları kadınlar ve

erkeklerce uygulanır.634 Esasında Bet-Amikdaş olsa bile bu bayramlarda takdim

edilmesi gereken kurbanlar, diğer mali yükümlülükler de düşünüldüğünde ağır

629 Rashi, a.g.k., Exodus, 35: 1, Leviticus, 23: 27; Mishnah, Taanit, 4: 8.

630 Tanah semantiğinde oruç, “istekleri dindirmek (ing. self-denial)” ifadesiyle yer bulur:

“…İsteklerinizi denetleyecek, Rab için yakılan sunu sunacaksınız” (Levililer, 23: 27). Ziyafet ve şenlikle kutlanan bayramlarda oruç tutulmaz. Ancak bu bayram kişinin günahlarını düşünüp töbve etmekle meşgul olması için tahsis edilmiştir. bk. Sforno, a.g.k., Leviticus, 23: 27. İlerleyen tarihi süreçte, İsrailoğullarının oruç tuttukları günler artmıştır: “Her şeye Egemen Rab diyor ki, “Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları Yahuda halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak” (Zekeriya, 8: 19).

631 bk. Levililer, 16: 29-39, 23: 27-32, Sayılar, 29: 7-11.

632 Rashi, a.g.k., Exodus, 23: 17; Sforno, a.g.k., Exodus, 23: 17; Bahya, a.g.k., Exodus, 23: 17. 633 Çıkış, 23: 17; Farsi vd., a.g.e., II, 286, 289, III, 497-496.

sorumluluklardır ve tatbik edilmesi güçtür. Kâhinlerin oldukça istifade ettiği anlaşılan bu kuralların da, imtiyazlı bir kâhinler sınıfının da yeniden benimsenmesi zor görünmektedir.

Tora yasasındaki bayram günlerine yüklenen anlamlar, Tora ve sözlü gelenekteki işaretlerden çıkarılmıştır. Böylece tarihsel ve umumi anlamları olan bu bayramların, Tanrı’nın yeryüzündeki -Şehina’nın oturduğu Mabet merkezli- egemenliğinin bir sembolü olduğu ve bayramlarda gerçekleştirilen ibadetlerin gayesinin, Tanrı’nın yeryüzünün tüm bolluk ve servetinin sahibi olduğunun unutulmaması olduğu söylenebilir.

İsrail takviminin tarihsel arka planına baktığımızda yine pek çok yönüyle Sumer takvimine benzediği görülmektedir. Nitekim ilk ay takviminin kullanılması Sumerlilere kadar gider. Sumerliler seneyi 30 günlük 12 aya, ayı haftalara bölmüş, haftada bir günü dinlenmeye ayırmış, güneş sistemine göre her yıl artan 10 günü toplayarak üç yılda bir seneyi 13 ay yapmış, burçları saptamış, astronomi ve astrolojinin temelini kurmuşlardır. Sumerliler, kaderin yıldızlarda yazılı olduğuna

inandıklarından astronomi ve astrolojiyi geliştirmişlerdir.635

Kur’an’da da kutsal zamanlar, ay takvime göredir. Bu anlamda rivayetlere göre ayın büyüyüp küçülmesinin sebebi hakkında Hz. Muhammed (a.s.)’e soru soranlara (Yahudiler veya Ensar’dan iki adam), Kur’an’da bu durumun onları ilgilendiren kısmıyla yani ayın evrelerinin hikmeti açıklanarak şu şekilde cevap verilmiştir: “Sana, hilâlleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.” (Bakara, 2: 189). Yani insanlar ibadet ve muamelât vakitlerini tespit

etsinler diye ayın görünümü değişmektedir.636 Başka bir ayette ayların sayısının 12

olarak tayin edildiği ve bunların dördünün haram ay olduğu637 haber verilmiş ve bu

aylarda zulmetmek yasaklanmış, ancak savaş açanlara karşılık vermeye izin verilmiştir. Ardından haram aylarla ilgili olarak “ ُءيِسَّنلا - nesî’ (erteleme)” şeklindeki uygulamalar yasaklanmıştır (Tevbe, 9: 36-37). Tefsirlere göre Câhiliye’de de Araplar ay takvimini kullanıyor, haram aylara hürmet ediyor ve Kâbe’yi haccediyorlardı.

635 Çığ, a.g.e., s. 12, 27.

636 Vâhidî, Esbâbü Nüzûli’l-Kur’ân, s. 53-54; Taberî, a.g.e., III, 553-554; Nesefî, a.g.e., I, 163-164. 637 Hadis rivayetlerinden ve bu konuda süregelen teamüllerden anlaşıldığı üzere haram aylar; Zilkade,

Kur’an bu uygulamaların hak kaynaklı olduğunu bildirmiş, ancak 12 olan ayların sayısının -Yahudi ve Hıristiyanlardan öğrenildiği üzere- güneş takvimine

uydurularak (13 şeklinde) artırılması ve haram ayların birbiri arasında638 veya bir

haram ayın takvime ilave edilen 13. ayla değiştirilmesi şeklindeki nesî’ uygulamasını reddetmiştir. Yine tefsirlere göre Araplar, haram ayları erteleme işini ticaretten daha çok fayda sağlamak için haccın sabit bir mevsimde olması amacıyla veya işlerine göre savaşın yasak olduğu haram bir ayı helal kabul edip, onun haramlığını takvime ilave ettikleri aya taşımaları, yani helali haram, haramı helal kabul etmek suretiyle

yapmaktaydılar639 ki bu sonuncusu ayetin lafzına daha uygundur.640

Yahudiler, Tora’da ibadet vakitleri ilkbahar ayına yani mevsime göre belirlendiği için ay ve güneş takvimindeki zaman farkını -Sumer’deki gibi- artık yıl uygulamasıyla gidermişlerdir. Ay takvimi güneş takvimine uydurulmadığında ise İslamiyet’te olduğu gibi aylara bağlı ibadetler (hac, Ramazan orucu) her yıl mevsim bakımından değişmektedir. Bu durumda İslamiyet’te zamanın kutsiyeti, yılın belirli mevsimlerinde sabit olmayıp tamamen ayın hareketine bağlıdır ve bu nedenle de Ay’a bağlı ibadet takvimimiz, mevsimsel olarak değişken olmaktadır. Mevdûdî, bunun bir hikmetini, kulun her mevsinde, her koşulda Rabbine itaat için eğitilmesi

şeklinde açıklar.641 Güneş takvimini esas alan Hıristiyan ibadet takvimi ise paganist,

Roma’nın Güneş kültü doğrultusunda oluşmuştur. Bu takvimde, Güneş tanrısının yerini İsa (a.s.) almış ve Paskalya, Rabb’in günü (Şabat), Evharistiya (ekmek-şarap ayini), vaftiz gibi pek çok ayinin vakti güneşin günü olan Sunday gününe tevdi edilmiştir.642

Tora kurallarında genellikle Kutsal Mabet’le (Mabet ve eşyaları, hazinesi, Mabed’e getirilen kurbanlar, adanan adaklar gibi) ilgili olan kutsal, kutsalın

638 Örneğin Zilhicce ile Muharrem’in hem yerlerini hem adlarını değişmek suretiyle haccın vaktini

değiştiriyorlardı. Bu konuda Mücâhid’den gelen rivayetler için bk. Taberî, a.g.e., XIV, 248, 249.

639 Taberî, a.g.e., XIV, 234-237; İbn Kesîr, Tefsîr, IV, 148, 151-152; Râzî, a.g.e., XVI, 40, 44-45;

Mevdûdî, a.g.e., II, 226-227.

640 “Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır.

Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar” (Tevbe, 9: 37).

641 Mevdûdî, a.g.e., II, 227.

642 Ayrıntılı bilgi için bk. Samuele Bacchiocchi, From Sabbath to Sunday- A Historical

Investigation of the Rise of Sunday Observancein Early Christianity, The Pontifical Gregorian University Press, Italy, 1977, s. 239-256.

dokunulmazlığı ve belirlenen çerçeveyi aşmadan hürmet gerektirmesi konuları, Kur’an’da da değişmez. Ancak Kur’an, indiği coğrafya ve vahiy-olgu diyalektiği hasebiyle doğal olarak bu konuları Kâbe merkezinde işlemiş, bu bölgedeki İbrahim (a.s.)’in şeriatından kalan kutsalla ilgili telakkileri ve hac ibadetini korumuştur. Bu durum, İslam şeriatına karşı -Yahudilerce- dayatılan Kudüs merkezli Yahudi şeriatının bertaraf edilmesine ve bölgedeki İbrahim (a.s.)’in şeriatının da ihya edilmesine yol açmıştır. Kur’an’da, kutsal topraklar (Mekke) ve Kâbe merkezli kutsallar konusunda, Allah’ın nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rablerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere saygısızlık etmek yasaklanmıştır. Harem bölgesinde yaşayan canlılar da av yasağıyla koruma altına alınmıştır (Mâide, 5: 1-2). Diğer taraftan müşriklerin hac ibadet esnasında el çırparak yaptıkları putperestlik kaynaklı

davranışlar yadırganmıştır.643

Kur’an’da, müminlerin Allah (c.c.)’ın huzurunda toplandığı bir ibadet olan

“hac - (Allah’ın evini usulüne göre ziyaret etmeye) yönelmek”644 ibadeti, Tora’daki

Rabb’in önünde (Bet-Amikdaş’ta) bulunma şartı olan “üç hac” gibidir. Nitekim “hac” kelimesi, İbranice’de “birşeyin etrafında dönmek” anlamındaki “hvg”

kökünden olup bayram anlamına gelmektedir.645 Kur’an da, Tora’da olduğu gibi,

kurban ibadetini hac ibadetiyle bir araya getirmiştir. Ancak İslam fıkhında, Allah (c.c.)’ın yoluna gücü yetenler üzerindeki bir hakkı olan hac (Âl-i İmrân, 3: 97), insan

ömründe bir kere farz kılnmıştır646 ve bundan başka bir zamana bağlı olmadan

yapılan Umre (küçük hac) ziyaretinin ise ömürde bir defa yapılması mezheplere göre

643 “Onların, Kâbe’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise (ey müşrikler)

inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı” (Enfâl, 8: 35).

644 İsfahânî, a.g.e., “hac” md., s. 218.

645 Harman, “Hac”, DİA, 1996, XIV, 382. Bu anlamda örneğin Çardak bayramının bir ismi de “Hag

Aatseret”tir. bk. Farsi vd., a.g.e., III, 524.

646 Bu bilgi sünnete dayanır. Sahabeden Akra’ b. Hâbis “Ey Allah’ın Elçisi! Hac her yıl mı yoksa

ömürde bir kere mi farz?” diye sormuş, Peygamberimiz (a.s.),“Ömürde bir kere farzdır. Daha fazla yapan nafile hac yapmış olur” cevabını vermiştir. bk. Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eş‘as es-Sicistânî (ö. h. 275), Sünen (thk. Şuayb el-Arnaût, Muhammed Kâmil Karabelli), I-VII, 1. Baskı, Dâru’r- Risâleti’l-Âlemiyye, Dımeşk, 2009, Menâsik, Hadis No: 1721, III, 145; İbn Mâce (ö. h. 273), Sünen (thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî), I-II, Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye Menâsik, ys., ts., Hadis No: 2886, II, 963.

müekked sünnet veya farz olarak görülmüştür ki647 farz olması durumunda zaten

umre, hac ibadetiyle birlikte gerçekleştirilebilmektedir.

Mekâna bağlı olmak yönüyle Tora şeriatındaki Mabet’le ilgili ibadetler kadar yerel olan hac ibadeti, İslam’ın şartlarından biri olsa da mükellefler için ağır bir yük değildir. Diğer taraftan Tora’da geniş hacimde yer edinen Mabet merkezli ibadetleri kaldırdığımızda şeriatın büyük bir kısmı askıya alınmış olmaktadır.