• Sonuç bulunamadı

Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ile Kültür Varlıkları Koruma Hukuku İlişkisinin Ortaya Çıkışı İlişkisinin Ortaya Çıkışı

DÜŞÜNSEL TEMELLER

BÖLÜM 2: ULUSLARARASI HUKUKTA KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASI VARLIKLARININ KORUNMASI

2.3. İnsan Hakları ve Kültür Varlıklarının Korunması

2.3.1. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ile Kültür Varlıkları Koruma Hukuku İlişkisinin Ortaya Çıkışı İlişkisinin Ortaya Çıkışı

Uluslararası hukuk hızla gelişmekte, hukukun her alanı uluslararası hukukta bir branş/alt dal olarak ortaya çıkmakta, her geçen gün yeni uluslararası kurumlar ve mahkemeler kurulmakta ve bütün bunlar kendi aralarında yetki uyuşmazlıklarını ve ulusal hukuk-uluslararası hukuk üstünlük tartışmalarını da beraberinde getirmektedir. Bu anlamda, insan hakları hukuku bir yandan uluslararası hukukun en önemli kısmı haline gelirken, bir yandan da hayatın her alanı ile ilgilenmeye başlamaktadır. Ulusal düzeyde bakıldığında da bir ülkede insan haklarına gösterilen saygının, o ülkenin uygarlık düzeyinin en önemli göstergelerinden biri haline gelmiş olduğu kabul

195 Forrest, s.110.

196 Forrest, s.110.

197 Sabine von Schorlemer, “Cultural Heritage Law: Recent Develpments in the Law of War and Occupation”, in

Cultural Heritage Issues:The Legacy of Conquest, Colonization, and Commerce, Ed. James A.R. Nafziger ve

Ann M. Nicgorski,Netherlands:Martinus Nijhoff Publishers, 2009. s.151.

198 Schorlemer, s.151. İkinci Protokol’ün 22. Maddesi ile getirilen bu düzenlemeye ilişkin ayrıntılar için bkz: Patrick J. O’Keefe ve Lyndel V. Prott, Cultural Heritage Conventions and Other Insturments,England:Institute of Art and Law Ltd., 2011, s.45.

57

edilmektedir.199 Gelinen noktada, insan hakları, sadece belli bir ülkede ve belli bir anda anayasa ve kanunlarca tanınan hak ve özgürlükler değil, insanlığın ulaştığı her gelişme aşamasında bütün insanlara tanınması gereken hak ve özgürlükler olarak algılanmaktadır.200

Bu yaklaşım ile insan hakları hukukunun gelişmeye başladığı alanlardan birisi de kültür varlıklarının korunması hukukudur. Aslında, bu ilişki karşılıklılık içermektedir. Yani bir taraftan, kültür varlıkları koruma hukuku, insan hakları hukukuna atıf yapmaktayken diğer yandan insan hakları hukuku genişlemeye devam etmektedir.

Günümüzde, kültürel mirasın insanlığın ortak değeri olduğu noktasında görüş birliği ortaya çıkmaya başlamıştır.201 Kültürel mirasın tüm insanlığın ortak mirası olduğunun kabulü, kültür varlıklarını uluslararası hukukun bir parçası haline getirmektedir.202

“İnsanlığın Ortak Mirası” söylemi propaganda vari bir söylemden çok hukuksal sonuçları bulunan bir sürece çağrı yapmaktadır.203

19’uncu yüzyıl Avrupası’nda dil, din, edebiyat ve sanat gibi değerler, bağımsız devlet olmanın destekleyici argümanları olarak ortaya konulmaktaydı. 20’inci yüzyıla gelindiğinde ise; yukarıdaki değerlerin oluşturduğu kültürel farklılıklar kendi kaderini tayin/self determinasyon gibi hak iddialarının temelini oluşturmaya ve bu defa yeni bağımsız devletlerin oluşumu için bir argüman olmaya başlamıştır.204

Bununla birlikte devletler ile kişiler arasındaki ilişkiler yönünden, uluslararası hukukun dili “vatandaşlıktan” “ulusal yahut etnik kimliğe” doğru yön değiştirmektedir. Ancak ifade edilmelidir ki, günümüzde hemen her bağımsız devlet içinde farklı etnik kimlikler

199 Halil Kalabalık, İnsan Hakları Hukuku, 3.Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2013, s.21.

200 Halil Kalabalık, “İdarenin Kolluk Faaliyetleri Karşısında İnsan Haklarının Durumu ve Korunması”, Türkiye’de

İnsan Hakları, Ankara: Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü İnsan Hakları Araştırma ve Derleme Merkezi

Yayını, 2000, s.324.

201 Ana Filipa Vrdoljak, İnternational Law, Museums and Return of Cultural Objects, New York:Cambridge University Press, 2006, s.5.

202 Vrdoljak, , İnternational Law, Museums and Return of Cultural Objects, s.6.

203 Vrdoljak, , İnternational Law, Museums and Return of Cultural Objects, s. 6,7.

204 Francesco Francioni, “Diversity or Cacophony?: New Sources of Norms in International Law Symposium: Beyond State Sovereignty: The Protection Of Cultural Heritage As A Shared Interest Of Humanity,” Michigan

58

bulunmaktadır.205 Devletler, bünyelerinde taşıdıkları bu çeşitliliklere karşı farklı refleksler geliştirmişlerdir. Kimileri bu farklılıkları bir zenginlik olarak benimsemiş ve çok sesliliğin yaşamasına zemin olacak siyasi ve sosyal yapılar inşa etmişler; kimi devletler ise, barındırdıkları farklı unsurları bir tehdit olarak algılamışlar ve baskı altına almaya çalışmışlardır. İkinci grupta yer alan hemen her ülke, ayrılıkçı hareketlerin ve etnik çatışmaların merkezi haline gelmişlerdir.206

Uluslararası hukuk, devletler arasında ve devletlerin içerisinde yer alan bu kültürel dinamiğe ilgisiz kalmamıştır. Azınlık haklarının ve yerli halkın kültürünün korunması temel konu başlıkları olmuştur. Bütün bu gelişmeler, insan hakları ve kültür varlıkları hukuku arasındaki bağın kurulmasına neden olmuştur.207Diğer bir etken ise, “kültür varlığı” kavramından “kültürel miras” kavramına geçiştir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması UNESCO sözleşmesi başta olmak üzere, son dönemde üretilen uluslararası belgeler “kültürel miras” kavramını tercih etmeye başlamışlardır. Böylece, kültürel objelerin sahipliği bir tarafa bırakılmak ve ortak değer vurgusu yapılmak suretiyle, kültür varlıkları insan hakları şemsiyesi altına koruma altına alınmaya çalışılmaktadır.208

Öte yandan, Vrdoljak konuyu farklı bir açı ile ele alarak, “kültürel miras” kavramının temel destekleyicilerinin uluslararası sanat eserleri ticareti ile uğraşan Batılı tüccarlar ve koleksiyoncular olduğunu belirtilmekle ve burada ortaya konulan argümanın; kültürel objelerin uluslararası ticarete konu yapılmak suretiyle, kültür varlıklarının doğru ellerde daha iyi korunacağı, onlara erişimin sağlanacağı ve bilimsel araştırmalar için kaynaklık etmelerinin kolaylaşacağını ifade etmektedir.209

İnsan hakları ile kültür varlıklarının korunması ilişkisi üzerine değinilmesi gereken iki önemli boyut daha ortaya çıkmaktadır. Birincisi, yasadışı yollarla yurt dışına çıkarılan

205 Francioni, s.1210.

206 Francioni, s.1211.

207 Francioni, s.1211.

208 Francesco Francioni, Culture, Heritage and Human Rights: An Introduction, in Cultural Human Rights, ed. Francesco Francioni ve Martin Scheinin,Boston: Martinus Nijhoff Publishers, 2008, s. 6,7.

59

eserlerin iadesinde, insan haklarının bir argüman olarak kullanılmaya başlamasıdır. Bunun en somut örneği bir grup Türk avukat tarafından, Bodrum’dan yasa dışı yollarla British Museum’a taşınan Halikarnas heykellerinin iadesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan davadır.210 Bu davada Türk tarafının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 no’lu ek Protokolü’nün 1. maddesinde yer alan her gerçek ve tüzel

kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir hükmüne

atıf yaptığı belirtilmektedir.211 Aslında Protokolün 1. maddesine istinaden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde İtalya’ya karşı açılan ve 2000 yılında karara bağlanan bir dava bulunmaktadır. Bu davada Mahkeme, İtalya’nın Van Gogh tarafından yapılan resmin market değerinin altında satışa zorlanmasının, Protokol’ün 1. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir.212 Kültür varlığı-insan hakları ilişkisi üzerine tartışılabilecek ikinci boyut ise; kamulaştırma yoluyla mülkiyeti el değiştiren kültür varlıklarına ilişkin davalarda, insan haklarına dayalı argumanların uluslararası mahkemelere taşınabilme olanağıdır.