• Sonuç bulunamadı

DÜŞÜNSEL TEMELLER

1.1. Kavramsal Çerçeve

1.1.4. Kültürel Miras - Doğal Miras Entegrasyonu

Başlangıçta kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının koruma rejimleri birbirlerinden ayrı gelişim süreçleri sergilemiştir. Ne var ki, günümüzde, bilim insanları, yasa koyucular ve aktivistler, kültürel miras ile doğal mirasın korunması arasındaki bağlantının ve iç içe geçen yönlerin farkına varmaya başlamışlardır. Bu gelişmeler, korumada ortak bir rejim oluşturulmaya başlanmasına neden olmaktadır.99

Tabiatı ve kültürü koruma konusunda uzman bazı kişiler, doğal sitlerin, içerisinde kültür varlığı barındıran sitlerin ve geleneksel tarım sistemlerinin, bu sistemlere şekil veren kültür anlaşılmadan korunamayacağını ve yönetilemeyeceğini savunmaktadır.100 Aynı şekilde, kültürel miras içerisinde değerlendirilen ve bazı grup ya da kültürlere ait doğal varlıklara özel önem atfeden kültürel miras kavramının içerisinde “doğal miras” olgusu da yer almaktadır.

Günümüz uluslararası çevre hukuku akademisyenlerine bakıldığında, “çevre” kavramını yeni bir anlayışa yerleştirmeye çalıştıklarını, bu anlayışta; insan yaşamı, sağlık, sosyal refah, çevresel adalet, kültürel ve doğal kaynaklarında içerisinde yer aldığı ekosistemleri dâhil ettiklerini görmekteyiz. Uygulamada, birçok devletin, “biyosfer rezervi” adıyla yeni bir koruma kategorisi oluşturmaya başladıkları görülmektedir. UNESCO merkezli bir kavram olan “biyosfer rezervi” koruma alanı olarak belirlenebilmesi için, söz konusu alanın, “kültürel ve ekolojik” öneme sahip olması gerekmektedir.101

“Kültürel” ile “doğal” olan arasındaki bağ sadece teori ya da terminolojide değildir. Türkiye’de dâhil olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde koruma kapsamına alınan peyzaj alanları, yüzlerce yıldır insanlar tarafından kullanılan ve hala insan yerleşimine açık

98 Blake, s.67.

99 Cinnamon Carlarne, “Putting the “And” Back in the Culture-Nature Debate: Integrated Cultural and Natural Heritage Protection”, UCLA Journal of Environmental Law and Policy, Vol.25, (2006-2007) s.154.

100 Carlarne, s.169.

34

olan yerlerdir. İnsanlar, doğayı kullanmış ve ona şekil vermişlerdir. Yani korunan tabiatın parçası bu alanlar, insan yapımıdır. Sonuç itibariyle yüzlerce yıllık kültürel zenginlik ile doğal güzellikler iç içe geçmiştir. Örneğin, yerlilerin yaşadığı Ekvator’da bulunan Chachi ile Brezilya’da yer alan Kayapo biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en önemli noktalarındandır. Bu alanlar, dünyanın en zengin fauna ve flora alanlarıyla burada yaşayan yerlilerin maddi ve maddi olmayan kültürlerini yaratmışlardır.102

Yine ABD koruma sistemine bakıldığında “cultural landscape” kavramı ile “kültürel ve doğal kaynakların bir arada yer aldığı, yaban hayatı veya evcil hayvanları barındıran, tarihi bir olay, faaliyet ya da kişi ile ilgili ya da diğer kültürel ve estetik değerlerin sergilendiği coğrafi alan” ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu alanlar insan etkisine maruz doğa alanlarıdır.103

Diğer taraftan, bu alanların tescilinde insan etkisinin seviyesi tartışma konusu olmaktadır. Bazen oldukça düşük düzeylerde insan etkisine maruz kalmış doğal alanların hangi kategori altında korumaya alınacağı belirsizdir.104

Avrupa ülkeleri, ABD’ye nazaran, yeşil alanlar üzerinde insan yerleşmesinden kaynaklanan baskılara daha çok maruz kalmaktadır. Bu bakımdan daha sıkı bir koruma rejimine sahip olduğu belirtilebilir. Nitekim Avrupa Birliği kapsamlı bölgesel belgeler düzenlemiştir105: 1) Avrupa Kültürel Sözleşmesi,106 2) Arkeolojik Mirasın Korunması Avrupa Sözleşmesi107, 3) Kültür Varlıklarına Yönelik Suçlara İlişkin 23.5.1985 tarihli ve 119 no.lu Avrupa Sözleşmesi,1084) Arkeolojik Mirasın Korunması Sözleşmesi109.

102 Carlarne, s.169.

103 Charles A Birnbaum, “ Protecting Cultural Landscapes: Planning, Treatment and Management of Historical Landscapes,” the U.S. National Park Service Preservation Briefs, http://www.nps.gov/tps/ how-to-preserve/briefs.htm (11 Aralık 2013).

104 Carlarne, s.170,171.

105 Söz konusu sözleşmelere ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler için bkz: Durmuş Tezcan, “Arkeolojik Kültür Varlıklarının Korunması Ve Milletlerarası Ceza Hukuku”, Prof.Dr.Oral Sander'e Armağan - AÜSBF Dergisi, (1996), s.425-451.

106 European Cultural Convention, http://conventions.coe.int/Treaty/en/Treaties/Html/018.htm (06 Nisan 2013).

107 05.08.1999 tarih ve 4434 sayılı Sözleşmenin uygun bulunmasına dair Kanun yürürlüğe girmiş ve Sözleşme iç hukukun bir parçası olmuştur.

35

Kültür varlıkları ile doğal varlıklar arasındaki bütünleşmeye ilişkin en temel belgelerden birisi Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’dir.110 Sözleşmenin 1. maddesinde; “Peyzaj”, insanlar tarafından algılandığı şekliyle, karakteri doğal ve/veya insanî unsurların eyleminin ve etkileşiminin sonucu olan bir alan olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin “Giriş” kısmında ise; “peyzajın kültürel, ekolojik, çevreyle ilgili ve sosyal alanlarda, önemli bir kamu yararı rolü olduğu, ekonomik faaliyetler için elverişli ve korunması, yönetimi ve planlamasının iş imkânı yaratılmasına katkı sağlayabilecek bir kaynak oluşturduğu, peyzajın yerel kültürlerin biçimlenmesine katkısı bulunduğu ve Avrupa doğal ve kültürel mirasının insan refahı ve Avrupalı kimliğinin sağlamlaştırılmasına katkıda bulunan temel bir bileşeni olduğu, her yerdeki insan için kırsal alanlarda ve şehir dışında, bozulmuş alanlarda ve aynı zamanda yüksek kaliteli alanlarda, sıra dışı güzelliğiyle tanınmış alanlarda ve aynı zamanda günlük alanlarda yaşam kalitesinin önemli bir parçası olduğu, peyzajın bireysel ve sosyal refahın anahtar bir öğesi olduğu ve korunmasının, yönetiminin ve planlamasının toplumdaki herkese haklar ve sorumluluklar getirdiği” vurgulanmıştır.111

Bu sözleşmeyi tamamlayıcı nitelikteki Pan-Avrupa Biyolojik ve Peyzaj Çeşitliliği Strateji Belgesi’nde de, peyzaj geliştirme ve koruma çabalarının önemine değinilmiş, halk arasında farkındalık oluşturmak ve koruma çabalarına halk katılımını desteklemek gibi temel strateji unsurlarına yer verilmiştir. Yine bu Belge ile doğal ile kültürel olanı bir araya getiren peyzajların etkili yönetim süreçleri üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Belgenin, vizyon, misyon, faaliyetler başta olmak üzere hemen tamamında, peyzaj kavramı, kültürel olan ile doğal olanın bütünleşmesi olarak tanımlanmıştır.112

109 Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, http://teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,14267/ arkeolojik-mirasin-korunmasina-iliskin-avrupa-sozlesmes-.html (02 Nisan 2015).

110 “Avrupa: Bir Ortak Miras” kampanyası çerçevesinde İtalya’nın Floransa kentinde 20-21 Ekim 2000 tarihleri arasında düzenlenen “Avrupa Peyzajının Korunmasından Sorumlu Bakanlar Konferansı” çerçevesinde imzaya açılmış olan “Avrupa Peyzaj Sözleşmesi” 20 Ekim 2000 tarihinde ülkemiz tarafından imzalanmıştır. Daha sonrada 10.06.2003 tarih ve 4881 sayılı Avrupa Peyzaj Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile iç hukuka adapte edilmiştir. http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4881. html (02 Nisan 2015).

111 Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, Giriş ve 1. Madde. http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4881.html (02 Nisan 2015).

112Council of Europe, “Pan-European Biological and Landscape Diversity Strategy Text”, the Conference Nature

and Environment (Sofia, Bulgaria, 23-25 October 1995), No. 74 Council of Europe Press, 1996, s.6-51.

36

Yine kültür ve tabiat varlıkları arasındaki bağa vurgu yapan çalışmalar arasında, 1987 yılında Avrupa Konseyi tarafından başlatılan Avrupa Miras Ağı kapsamında, Kültürel Rotalar Programı belirtilebilir.113 Benzer şekilde Birlik üyesi devletlerce kurulan Greenways Association’da sürdürülebilir kalkınma ve doğal ve kültürel mirasın korunmasına odaklı faaliyetler yürütmüştür.114