• Sonuç bulunamadı

DÜŞÜNSEL TEMELLER

BÖLÜM 3: ABD’DE KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASI VE DEVLETİN ROLÜ VE DEVLETİN ROLÜ

3.1. Amerika Birleşik Devletlerinde Korumanın Fikri Temelleri ve Tarihsel Arkaplan Arkaplan

3.1.2. Tarihsel Arkaplan

A.B.D’de kültürel varlıkların korunması konusunda birçok kanun bulunmaktadır. Birde bu kanunlara ilişkin düzenleyici işlemlerin varlığı dikkate alındığında çok karmaşık bir mevzuat karşımıza çıkmaktadır.323

Amerikan koruma tarihi ve bu süreçte mevzuatın oluşumu, önemli koruma adımlarının kronolojik olarak belirtilmesiyle daha açık anlaşılabilir. Bir taraftan da, genel olarak korumanın çerçevesini çizen kanunlar ortaya konulabilir. Amerikan tarihinde kültürel

322 Prof.Dr. Geoffrey R. Scott, Penn State Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kültür, Sanat ve Eğlence Hukuku Bölüm Başkanı, “ABD`de kültür varlıklarının korunması” konulu görüşme, State College: 20 Nisan 2012.

323Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin bazı kanunlar: Antiquities Act of 1906; National Park Service Organic Act, National Park Service Organic Act; Historic Sites Act of 1935; Federal Property and Administrative Services Act of 1949; Archeological and Historic Preservation Act; National Historic Preservation Act of 1966; Department of Transportation Act, Declaration of Purpose and Section 4(f); Mining in the National Parks Act of 1976, Section 9; Public Buildings Cooperative Use Act of 1976; American Indian Religious Freedom Act; Archeological Resources Protection Act of 1979; Internal Revenue Code of 1986, Section 170(h), Qualified Conservation Contributions; Abandoned Shipwreck Act of 1987; Internal Revenue Code, Section 47, Rehabilitation Credit; Native American Graves Protection and Repatriation Act; Intermodal Surface Transportation Efficiency Act of 1991 (ISTEA); American Battlefield Protection Act of 1996.

89

varlıkların korunmasına ilişkin dönüm noktaları ya da köşe taşları olarak belirtilebilecek çabalar ve yasal düzenlemeler şöylece sıralanabilir324;

 1788 yılında Ohio’da bulunan Amerikan yerlilerine ait piramit ve bir höyüğün bulunduğu alanın halk meydanı olarak koruma altına alınması,

 1793 yılında Virginia’da Thomas Jefferson’un kendisine ait arazide yürüttüğü kazı çalışmaları,

 1816’da Philadelphia Bağımsızlık Salonu’nun koruma altına alınması,

 1800’lerin başından itibaren bağımsızlık savaşının cereyan ettiği kimi toprakların koruma alanı olarak belirlenmesi,

 1846’da Massachusetts’de eski bir kızıl derili evinin koruma altına alınması,  1848’de George Washington’un evinin ve Washington anıtının koruma altına

alınması,

 1870’de New York Metropoliten Müzesi’nin kurulması,  1872 yılında Yellowstone Ulusal Parkı’nın kurulması,  1876’da kızılderililere ait eserlerin sergilenmesi,

 1879’da Amerika Arkeoloji Kurumu, Washington Antropoloji Toplumu ve Smithsonian Etnoloji kurumunun kurulması,

 1906’da Antika Eserler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi,

 1916 yılında Ulusal Park Sisteminin ( National Park Service, NPS) kurulması,  1935’de Tarihi Siteler, Binalar ve Antika Eşyalar Kanunu’nun yürürlüğe

girmesi,

 1949’da kültürel varlık bağışlarının kabulü için ulusal büro kurulması,  1960 yılında Arkeoloji ve Tarihi Koruma Kanunu’nun kabul edilişi,

324 Listenin İngilizce metni ve her eser ve düzenleme hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşılabilecek atıflar için bkz: Geoffrey R. Scott, Orhan Karabacak ve Karen Maull, “Cultural Property, Art And Law in the United States and Turkey’’,Law&Justice Review, Vol.7, Issue.2 (December 2013),s.24-28.

90

 1966’da Ulusal Tarihi Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesi,  1969’da Ulusal Çevre Politikası Kanunu’nun kabulü,

 1978 yılında Amerikan Yerlilerinin Dini Özgürlüğü Kanunu,  1979’da Arkeolojik Kaynakları Koruma Kanunu,

 1983 yılında Kültürel Varlıkların Yasadışı İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Yasaklanması ve Önlenmesine dair UNESCO sözleşmesinin kabulüne ilişkin Kanun,

 1987 yılında Terkedilmiş Gemi Enkazı Kanunu,

 1990’da Amerikan Yerlilerinin Mezarlarının Korunması ve İadesi Kanunu Amerikalılar kültür varlıklarının korunması ihtiyacını geçmişe nazaran bugün daha çok hissetmekle birlikte gelecek kaygısı daha çok ön plandadır. Tarihi varlıkların korunması çabaları, Amerikan tarihi kadar uzundur ancak son döneme kadar hiç bir zaman popüler bir hareket olmamıştır.325

16. Yüzyılın başlarında Avrupa’dan gelen yerleşimciler karşılaştıkları sınırsız doğayı hızla işgal etmeye ve yaşam alanlarını genişletmeye başlamışlardı. Dört yüzyıl geçene kadar bu durum hiç sorun olmamasına karşın, arkeolojik sitelerin zarar görmeye başladığının açık bir biçimde anlaşılmaya başlaması üzerine gönüllü koruma girişimleri ve hükümet faaliyetleri görülmeye başlamıştır.326

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan tarihi ve arkeolojik siteleri tanımlama, belgelendirme ve değerlendirme süreci 1970’lerden sonra çok önemli bir boyut kazanmıştır. Bu dönemde birçok eski endüstri kuruluşu restorasyondan sonra konut ve alışveriş merkezleri haline dönüştürülmüştür.327 Pittsburgh şehrinin bu dönüşümün başat örnekleri arasında olduğu belirtilebilir. Dünyanın en büyük çelik üretim merkezi olan

325 Robin Winks, “Conservation in America: National Character as Revealed by Preservation”,in In the Future of

the Past: Attitudes towards Conservation, ed. Jane Fawcett, London: Thames and Hudson Pub. 1976, s. 142. 326 John H. Stubbs; Emily G. Makas, Architectural Conservation in Europe and the Americas,New Jersey: John Wiley and Sons, Inc., 2011, s.429.

91

kentte çelik sanayisine ait binalar alış veriş merkezlerine dönüştürülmüş ve turistlerin akınına uğrayan turizm merkezleri haline getirilmiştir.328

Farklı karakterlerine ve ekonomik koşullarına rağmen tarihi koruma hareketi önemli ölçüde özel sektör girişimlerine şahit olmaktadır. Tarihi varlıkların korunması alanında öncü kişilikler, tehdit altındaki tarihi yerlerin korunması için 19.yüzyılın ilk yarısından itibaren harekete geçmişlerdir.329Örneğin, ABD’nin bağımsızlık Deklarasyonunun imzalandığı Philadelphia’da bulunan Bağımsızlık Salonu vatandaşların çabalarıyla 1816 yılında koruma altına alınmıştır.330

Antikacıların, aktivistlerin ve bilim adamlarının yoğun uğraşlarıyla bağımsızlık savaşının sembol isimlerine ait varlıklar ve alanlar koruma altına alınmıştır. Sadece söz konusu kahramanlara ait kişisel binalar değil, savaş alanları, peyzajlar, köyler ve şehir merkezleri de koruma çemberine dâhil edilmiştir.331

Amerika’da kültürel mirasın korunması, diğer birçok ülkede olduğu gibi devlet destekli bir sorumluluktan ziyade vatandaşlık ödevi şeklinde düşünülmüştür. Kültürel mirasın korunmasına ilişkin ilk çabalar özel sektöre aittir. Özel girişimin geçmişte taşıdığı önem zaman içerisinde azalmamıştır. Çok önemli arkeolojik araştırma projeleri özel girişimlerle yürütülmüştür.332

Hükümet etkin bir koruma çatısı kuruncaya kadar varlık sahibi kişiler ve hayırseverler koruma konusunda temel yetkililer olarak addedilmişlerdir. Amerika’da problemlerin hükümetçe değil özel sektör tarafından çözümlenmesi gerektiğine ilişkin güçlü tavır, kültürel mirasın korunması konusunda kar amacı gütmeyen organizasyonları ve varlık

328 Pittsburgh kentinin yaşadığı dönüşüme ilişkin bkz: Stefan Lorant, Pittsburgh: The Story of an American City, 5th Edition, New York: Derrydale Press, 2000.

329 Kathryn Welch Howe,“Private Sector Involvement in Historic Preservation”, ss. 279- 313, Ed.Robert E. Stipe, A

Richer Heritage: Historic Preservation in the Twenty-first Century, North Carolina:University of North Carolina

Press, 2003, s.279, 280.

330 Independence Hall, http://www.nps.gov/inde/independence-hall-1.htm (28 Temmuz 2012).

331 Stubbs ve Makas, s.430.

332 William H. Doelle, “ Publication and Preservation: Two Imperatives in Heritage Conservation”, Archaeological

Research and Heritage Preservation in the Americas, Ed. Robert D. Drennan; Santiago Mora, Washington D.C.:

92

sahiplerini ön planda tutmuştur.333 Meşhur örneklerden bir tanesi olan George Washington’ın evinin koruma altına alınması da yine özel girişimin gayretleri ile olmuştur. Başkanlık görevinin sona ermesinden sonra, Potomac nehrinin kenarında bulunan topraklarına yerleşen Washington burada ölmüş ve buraya defnedilmiştir. Mirasçılarının, Washington’a ait evi restore etmeye ve ayakta tutmaya ekonomik yönden gücü yetmediğinden, Virginia eyaleti devreye girmiş ancak başarılı olamamıştır. Söz konusu yapının bulunduğu yerin, engelli askerler için konaklama imkânı sağlanması gibi çalışmalar dâhil birçok proje başarısız olmuştur. Bu durumun “Ann Pamela Cunningham” isimli başka bir eyaletten olan girişimci bayan tarafından fark edilmesi üzerine, “the Mount Vernon Ladies”adlı birliği kurarak -ki bu ilk kadın birliğidir-, toplanan paralar ile bugün yıllık yaklaşık bir milyon kişinin ziyaret ettiği Washington evi satın alınarak koruma altına alınmıştır. Böylece Başkan George Washington’a ait olan evin satın alınarak koruma altına alınması ve restorasyon çalışmalarının yürütülmesi, koruma konusunda ilk vatandaş çabaları arasında yerini almıştır.334 The Mount Vernon Ladies’ Birliği daha sonraki koruma kampanyalarının hepsi için ilham kaynağı olmuştur.335

Yine erken dönem tarihi ve kültürel varlıkların korunması alanında ekonomik yönden güçlü kadınların önemli rol oynadığını görmekteyiz.336“The Daughters of the American Revolution”, “the National Society of the Colonial Dames of America” ve “Mayflower Society” koruma konusunda önemli kadın örgütleri olarak faaliyet göstermişlerdir.337 1812 savaşının kahramanı ve ABD’nin yedinci Başkan’ı Andrew Jackson’un emeklilik yıllarını geçirdiği Nashville’de bulunan ev, Jackson’un mirasçılarının da aralarında bulunduğu “Ladies’ Hermitage Association” adlı kadın örgütlenmesinin girişimleriyle koruma altına alınmıştır. 3381998 yılında meydana gelen kasırgada yıkıma uğrayan bu

333 Stubbs ve Makas, s. 430.

334 Jukka Jokilehto, A History of Achitectural Conservation, Boston: Butterworth & Heinemann Publishing, 1999, s. 263.

335 Barbara J. Howe, “Women in Historic Preservation: The Legacy of Ann Pamela Cunningham”, The Public

Historian,Vol. 12, No. 1 (Winter, 1990), s.34, 35. 336 Howe, s.31.

337 Howe, s.36.

93

evin yeniden inşası yine bu kadın örgütü tarafından yapılmış ve 2002 yılında en önemli ulusal koruma ödülünü almaya hak kazanmışlardır.339

Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren askeri olmayan unsurların savaşta hedef alınmamasına yönelik etik prensiplerin ortaya çıktığı, Amerikan sivil savaşının en önemli isimlerinden Abraham Lincoln tarafından tam da savaşın ortasında, 1863 yılında çıkarılan yasa ile klasik sanat eserlerinin, kütüphanelerin, bilimsel koleksiyonların, astronomide kullanılan teleskoplar gibi değerli eşyaların ve hastanelerin korunması gerektiği ifade edilmiştir.340 Söz konusu düzenlemenin ( the Lieber Code) daha sonra uluslararası alanda ortaya çıkan Lahey sözleşmelerine ilham kaynağı olduğu ifade edilmektedir.341 Diğer yandan 1954 tarihli Savaş Dönemlerinde Kültürel Varlıkların Korunmasına Dair Lahey Sözleşmesi ABD tarafından imzalanmakla birlikte, uzun süre Kongre’nin onayına sunulmamıştır.342

1800’lerin sonlarında koruma alanında benzer sivil toplum örgütleri faaliyet göstermişler ve bunlar tarafından yeni müzeler kurulmuş, evler ve peyzaj alanları koruma altına alınmaya başlamıştır.3431900’lerin başlarından itibaren ise bölgesel koruma hareketleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan ilki Boston’lu zengin bir iş adamı olan Charles Sumner Appleton tarafından kurulan Society for the Preservation of

New England Antiquities’dir. Appleton ile birlikte Amerika’da tarihi alanların

korunması konusunda bir gerçek ortaya çıkmıştır. Bu da günlük yaşamı yansıtan tarihi yerlerin korunmasının vatandaş katılımı olmaksızın başarılamayacağıdır. Bu dönemde

339 Stubbs ve Makas, s. 431.

340Söz konusu Yasa’nın 34, 35 ve 36. maddelerinde, klasik sanat eserlerinin, kütüphanelerin, bilimsel koleksiyonların, astronomide kullanılan teleskoplar gibi değerli varlıkların ve hastanelerin korunması, bu varlıkların özel mülkiyete tabi olduğunun kabulü ve el konulmaması gerektiği ancak gerektiğinde kamu hizmeti için kullanılabileceği, bunların ele geçirilmesi halinde satılamayacağı, zarar verilemeyeceği ve mülkiyet yönünden akibetinin savaş sonrası yapılacak anlaşmada belirleneceğine yönelik kurallara yer verilmiştir. General Orders No. 100 : The Lieber Code

Instructions For The Government Of Armies Of The United States In The Field, Prepared by Francis Lieber,

promulgated as General Orders No. 100 by President Lincoln, 24 April 1863. http://avalon.law.yale.edu/ 19th_century/lieber.asp#sec2 (25 Şubat 2013).

341 Kate Fitz Gibbon, “ Chronology of Cultural Property Legislation”, Who Owns the Past? Cultural Policy,

Cultural Property and the Law, Ed. Kate Fitz Gibbon, New Jersey: Rutgers University Press, 2005, s.3.

342 1954 Hague Convention on the Protection of Cultural Property in the Event of Armed Conflict,History of the 1954 Hague Convention, http://www.uscbs.org/resources.htm (16 Haziran 2012).

94

yaşanan John Hancock House’nin yıkılışı ve yerel otoritelerce yeniden inşada ortaya çıkan zafiyetler vatandaş odaklı koruma anlayışını pekiştirmiştir. Yine bu dönemde zengin kişilerin Amerikan mirasının korunması konusundaki girişimlerine şahit olunmuştur. Dönemin en önemli zenginlerinden olan John D. Rockefeller, 40 milyon dolardan fazla kaynağı tarihi ve kültürel alanların korumasına aktarmıştır. 344

Diğer batılı ülkelerle kıyaslandığında, ABD’de devletin, tarihi ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik doğrudan müdahalesi ile daha az karşılaşılmaktadır. Devletin temel görevi koruma konusunda kişisel girişimlerin önünü açmak, enstitülerin ve sivil toplum örgütlerinin bu alanda gösterdiği faaliyetlere destek olmaktır. Buna rağmen 1800’lerin başından itibaren federal hükümetin kültür ve tabiat varlıklarının korunması konusunda çeşitli enstitüler kurduğu, bu alanda politikalar belirlediği, 1930’lara kadar kültür varlıklarının tanınması, belgelendirilmesi ve tarihi binaların restorasyonu konusunda önemli adımlar atıldığı da belirtilmelidir.345

Amerikan savaşının hemen ardından, 1864 yılında Amerikan Başkanı Abraham Lincoln’un öldürüldüğü alanın, Federal hükümetce koruma altına alınması ilk hükümet çabaları arasındadır. Diğer yandan, ülkenin batıya doğru hızla büyümesi federal hükümetin, ülkenin zengin doğal varlıklarının korunmasına yönelmesine neden olmuştur.346

En erken ve en geniş kapsamlı koruma girişimi 1872 yılında dünyanın ilk ulusal parkı olan “Yellowstone” Ulusal Parkı’nın kurulmasıdır.347 Amerikan tarihinde, geniş çaplı alanları kapsayan koruma tedbirleri Theodore Roosevelt döneminde alınmıştır. 1889 yılında ilk kez Federal hükümet, Arizona’da bulunan arkeolojik kalıntıların korunması için bütçeden pay ayırmıştır.348 1906 yılına gelindiğinde ABD’nin ilk korumu kanunu olan “Eski Eserler Kanunu” yürürlüğe konulmuştur. Bu Yasa ile federal topraklar üzerindeki arkeolojik alanların korunması ve bu alanlara zarar verenlerin

344 Wilfrid A. Schroder ,“The Preservation of Historic Areas”, Kentucky Law Journal, Vol.62, (1973-1974), s.942.

345 Stubbs ve Makas, s.435.

346 Stubbs ve Makas, s.435.

347 Yellowstone National Park, http://www.nps.gov/yell/index.htm (16 Haziran 2012).

95

cezalandırılmasını içeren hükümlere yer verilmiştir.349 Bu Kanun’un ilk başarısı, Colorado’da bulunan Mesa Verde ulusal parkının kurulmasıdır. Bu Kanun’dan faydalanan ikinci kısım varlıklar ise sivil savaşın cereyan ettiği savaş alanlarıdır. Yerel halkın ve özel mülk sahiplerinin yoğun muhalefetiyle350 geçen 30 yıldan sonra 51.000’ den fazla insanın hayatını kaybettiği alanda “Gettysburg Ulusal Parkı” kurulmuştur.351 1916 yılında Amerikan koruma sisteminin temelini oluşturan Ulusal Park Hizmetleri biriminin (National Park Service, NPS) İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulmasıyla Federal hükümet resmi olarak ulusal parklar üzerinde gözetim ve denetim rolü üstlenmiştir.352 Ulusal Park Birimi’nin, başlangıçta 9 adet ulusal anıt eserin korunması ve bakımı sorumluluğu ve ayrıca yeni ulusal park ve tarihi sitlerin kayıt başvurularının incelenmesi görevi tanımlanmıştır. Ancak zamanla bu idare organı, ABD’nin en temel koruma kurumu haline gelmiştir.353 1930’larda Başkan Franklin D. Roosevelt’in dünya ekonomik bunalımının etkilerinin hafifletilmesi amacıyla, işsiz mimarların “Work Progress Administration” (WPA) adlı program altında koruma hareketlerine dâhil edilmesi sağlanmıştır. WPA sayesinde işsiz mimarlar tarihi binalar ve arkeolojik sitlerle ilgili fotoğraf, doküman ve planlar hazırlamaya başlamışlardır. Başlangıçta geçici bir program olarak ortaya atılan bu fikir, sonrada Amerika’da tarihi binalarının kayıt altına alınması sisteminin merkezini oluşturmuştur. “Historic American Building Survey” (HABS) kalıcı ulusal envanter haline dönüşmüştür. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle duran faaliyetler 1957 yılından itibaren “the American Institute of Architects” (AIA),

349 Davis, s.188.

350 Gettysburg Ulusal Park alanı olarak belirlenirken bazı yerlerin kamulaştırma yoluyla elde edilmesi gerekmiş ve uyuşmazlıklar doğmuştur. Nihayet Federal Yüksek Mahkeme, tarihi varlıkların korunmasının, kamu yararı kapsamında olduğu ve kamulaştırma yoluyla elde edilmelerinin mümkün olduğu yönünde karar vermiştir. United

States v. Gettysburg Electric Ry Co.,160 U.S. 668 (1896).

351 Stubbs ve Makas, s.436. Park hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.gettys burgfoundation.org/(17 Haziran 2012).

352 Robert B. Keiter, “The National Park System: Visions for Tomorrow”, Natural Resources Journal, Vol.50, Issue.1, (Winter 2010), s.72.

353 UPHİ, 49 eyalette 390’dan fazla şube ile 32.376.000 hektarlık bir alanı yönetmektedir. Bu alanın önemli bir kısmı Alaska eyaleti sınırları içerisindedir. Ulusal Parklar, doğa güzellikleri, rekreasyon alanları, tarihi ve kültürel varlıklar ve sitler, arkeolojik sitler ve diğer bir kısım alanlardan oluşmaktadır. Başlangıçta, Ulusal Park denildiğinde, vahşi yaşam koruma alanları, turizm merkezleri, eğlence ve oyun alanları, bilimsel inceleme ve araştırma mekanları akla gelmekte idi. Bilim ve teknolojinin sunduğu yeni olanaklar ile ulusal park algı önemli ölçüde değişmiş ve parklar çok büyük bir eko sistemin parçası, biyolojik çeşitliliğin devamı için önemli rezerv alanı ve birçok alanda faaliyet gösteren halk eğitim merkezi olarak fonksiyon icra eder hale gelmiştir. Keiter, s.72.

96

“the Society of Architectural Historians” (SAH), ve “the National Trust for Historic Preservation” (NTHP) gibi kuruluşların yardımlarıyla tekrar başlamıştır.354

1933 yılında Federal hükümete ait tüm arkeolojik varlıklar, Ulusal Park Hizmetleri İdaresi’ne (National Park Service) devredilmiştir.355 Yine bu dönemde John D. Rockefeller’in maddi yardımlarıyla UPHİ’nin elindeki tüm varlıklarla ilgili bir çalışma başlatılmış ve rapor haline getirilmiştir. Bu rapor, 1935 yılında yürürlüğe giren “Tarihi Alanlar Kanunu’na” (the Historic Sites Act) yansımıştır.356 Bu Kanun tarihi alanların korunmasına yönelik bir politika üretmiş ve bu varlıkların kamuya açılmasını sağlamıştır. Yine bu Kanun ile UPHİ aracılığıyla, tarihi varlıklarla ilgili eğitim programlarının geliştirilmesine kaynaklık edecek prensipler ortaya konulmuştur.357

İkinci Dünya Savaşından sonra askerlerin geri dönmesiyle beraber hızlı bir yatırım hamlesi başlatılmış, her alanda olduğu gibi mimaride de modernizasyon hareketleri yaşanmıştır.358 Bu dönemle birlikte modern hayatın getirdiği gelecek odaklı projeler ve şehir merkezlerinin yeniden yapılandırılması çalışmaları, tarihi eserler için en büyük tehdide işaret ederken, profesyonel bir koruma anlayışının ve yapısının kurulması zorunluluğunu da beraberinde getirmekteydi.359 Bu endişeler içinde bugünün koruma sistemi 1970’lerde inşa edilmiştir. Tarihi binaların korunmasında yeni tekniklerin geliştirilmesi ve vergisel teşviklerde bu döneme rastlamaktadır.360

Hızlı gelişmeler, beraberinde, çevre kirliliği, tarihi binaların yıkılarak yerlerine yeni binaların inşası gibi tarihi ve doğal varlıkları tehdit eden unsurları taşırken, o dönemde geleceğe ışık tutacak yeni koruma felsefesinin temelleri de atılmaya başlamıştır. Modern hayatın tehditlerine karşı bir duruş olarak dönemin önemli eserleri arasında

354 Stubbs ve Makas, s. 437.

355 Ulusal Park Hizmetleri İdaresi bundan böyle “UPHİ” olarak anılacaktır.

356 David Listokin, “Growth Management and Historic Preservation: Best Practices for Synthesis”, Urban Lawyer, Vol.29, Issue.2, (Spring 1997), s.200.

357 Jokilehto, s.267, 268.

358 Stubbs ve Makas, s.442.

359 Listokin, s.202.

97

Jane Jacobs’un “The Death and Life of Great American Cities”361, Rachel Carson’un “Silent Spring”362 ve Marston Fitch’in “Historic Preservation: Curatorial Management of the Built World”363 belirtilebilir. Böylesi insiyatifler sonrasında şehirlerde bulunan tarihi alanların (historic districts) korunması konusunda döner sermaye benzeri müesseselerin (revolving funds) devreye konulduğunu görmekteyiz. Bu tarz, döner sermaye yoluyla tarihi binaların korunması yönteminin, öncelikle tarihi bir binanın satın alınması, restore edilmesi ve yeniden satılması yoluyla kurulduğu ve yeni satın almalar ve satılanların korunmasının sağlanması için organizasyonlar kurulduğu görülmektedir.364

Önemli bir koruma aracı olan tarihi binaların tescil sisteminin, Avrupa’dan neredeyse bir asır sonra Amerika’da gündeme geldiğini görmekteyiz.Yerel idarelerin girişimi ile belirlenen tarihi binaların, sahiplerince korunmasının sağlanması hızla yayılan bir uygulama haline gelmiştir. Bu dönemde büyük şehirlerde tarihi binaları belirleyen komisyonlar kurulmaya başlamıştır. Ancak Amerika’nın özel mülkiyete ve ekonomik özgürlüğe dayalı anlayışı tarihi binaların korunmasında çetin mücadelelerin yaşanmasına neden olmuştur. Amerikan koruma tarihinin kayda değer zaferlerinden biri olarak kabul edilen New York Büyük Terminal binasının Yüksek Mahkeme kararıyla yıkımının engellenmesidir.365 Manhattan bölgesinde başlayan yüksek katlı bina anlayışı,

361 Jacobs, İkinci Dünya Şavaşı sonrasında ortaya çıkan şehirleşme akımına karşı farklı bir duruş sergilemiş, modern şehir planlama tekniklerine eleştiriler getirmiş ve şehirlerin gerçekte nasıl bir fonksiyon icra ettikleri sorusu üzerine odaklanmıştır. İyi bir şehir planlamasının, ancak şehir yaşamının yakinen gözlemlenmesi ile yapılabileceği, teoriler