• Sonuç bulunamadı

Amerikan Yerlilerine Ait Varlıkların Korunması Amacıyla Yürürlüğe Konulan Özel Yasalar Konulan Özel Yasalar

DÜŞÜNSEL TEMELLER

BÖLÜM 3: ABD’DE KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ KORUNMASI VE DEVLETİN ROLÜ VE DEVLETİN ROLÜ

3.4. ABD Koruma Sisteminin Yasal Çerçevesi

3.4.2. Amerikan Yerlilerine Ait Varlıkların Korunması Amacıyla Yürürlüğe Konulan Özel Yasalar Konulan Özel Yasalar

3.4.2.1. Amerikan Yerlilerinin Dini Özgürlükleri Kanunu

ABD’nin, Amerikan yerlilerinin haklarını koruyacağını deklare ettiği bir Kanun’dur. Amerikan Yerlilerinin Dini Özgürlükleri Kanunu (American Indian Religious Freedom Act)yerlilerin dini ibadetlerini yerine getirmelerini, kutsal yerlere erişimlerini, kutsal varlıklarını kullanımını ve aidiyetini içermektedir. Kanun dini ritüellerin yerine getirilmesine odaklandığından, federal projelerle tehdit edilen alanların korumasını sağlayamamıştır. 1978 yılında yürürlüğe giren Kanun, kabile topraklarının yönetimine dair hükümleri içermemektedir. Bu nedenle kültür varlıklarının korunmasında etkin rol oynayamamıştır. UTKK’da 1992 yılında yapılan değişiklikle, kabileler için önem taşıyan yerlerin kabilelere verilmesi sağlanmıştır.511

3.4.2.2. Amerikan Yerlilerinin Mezarlarının Korunması ve İadesi Kanunu

Bir diğer önemli Kanun, Amerikan Yerlilerinin Mezarlarının Korunması ve İadesi Kanunudur (Native American Graves Protection and Repatriation Act).512 Bu Kanunun temel amacı, Amerikan yerlilerine ait mezar yerlerinin ve bunlarla ilgili varlıkların korunmasıdır. Özellikle korunan kısımlar; insan kalıntıları, kişisel eşyalar ve cenaze törenlerine ait objelerdir. Kanun, Federal topraklarda yapılan kazı çalışmaları sonucu bulunan objeler ile federal kurumların ve müzelerin elinde bulunan Amerikan yerlilerine ait varlıkların, mevcut yerli kabilelere ya da onlarla ilişkili organizasyonlara iadesini kapsamaktadır. Aynı zamanda bu varlıkların ticareti de yasaklanmaktadır. Ancak bu Kanun, 1990 yılından önce özel mülkiyete tabi arazilerde çıkarılan eserler ve yine bu tarihten evvel özel koleksiyonlara dâhil edilen varlıkları kapsamamaktadır.513

Bu Kanunun uygulaması ile ilgili açılan ve oldukça bilinen bir dava (Kennewick Man) hakkında verilecek kısa bir bilgi ile söz konusu Kanun’un koruma yapısı içerisindeki

511Sebastian, s.7, ve ayrıca bkz: American Indian Religious Freedom Act PORTION, AS AMENDED http: //www.cr.nps.gov/local-law/FHPL_IndianRelFreAct.pdf(12 Ağustos 2012).

512Kanun’un (Native American Graves Protection and Repatriation Act) tam metni için bkz: http://www.cr. nps.gov/local-law/FHPL_NAGPRA.pdf (12 Ağustos 2012).

138

yeri ve amacı çok daha iyi anlaşılabilir. Hakkında belki de en çok yayın yapılan insan kalıntısı olarak tarihe geçen “Kennewick Man” kalıntıları için Amerikan hükümeti 3 milyon dolar masraf yapmıştır. İskelet örneklerinin nakli, sigorta masrafları, müze maliyeti, bilimsel araştırma giderleri, radyokarbon ve DNA testi, bulunduğu yerin araştırılması ve kazı çalışmaları gibi birçok unsur bu maliyet dâhilindedir.514Amerikan askeri birliği tarafından kullanılan ve federal topraklar içerisinde yer alan bir bölgede yapılan çalışmalar sırasında bulunan insan kalıntılarının, o bölgede bulunan Amerikan yerlilerine verilmesine ilişkin Askeri Birlik kararına karşı, Amerika’nın bir kısım ünlü bilim adamları tarafından açılan davada; bulunan insan kalıntılarının yapılan radyo-karbon analizine göre 8340 ile 9200 yıl arasında bir yaşa sahip olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu tespite göre, bu kalıntıların Amerikan yerlilerine ait olmadığı açıktı. Ancak davalı idarece, Amerikan yerlilerinin bulunduğu bu alanda çıkarılan insan kalıntılarının, doğrudan burada bulunan kabilelerle ilgisi bulunmasa dahi Kanun’da yer alan “yerli Amerikan” kavramının eski toplulukları da kapsayacağı ve bu Kanuna göre Amerikan yerlilerine iade edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de Mahkemece aksi yönde düşünce ile Kanunun sadece Amerikan yerlilerine ait insan kalıntıları ile kültürel varlıkları kapsadığı sonucuna varılmıştır.515

3.4.3. Diğer Kanunlar

3.4.3.1. Ulaşım Dairesi Kanunu

1966 yılında kabul edilen Ulaşım Dairesi Kanununun (Department of Transportation Act) 4(f) maddesi, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasında “yasama zaferi” olarak nitelendirilmektedir.516Bu Kanunun 4. maddesinde yer alan hüküm ile kültür ve tabiat varlıklarına zarar verebilecek faaliyetlere ödenek ayrılması yasaklanmıştır. Bu

514 Alan L. Schneider, “Kennewick Man: The Three-Million –Dollar Skeleton”, in Legal Perspectives on Cultural

Resources, ed.Jennifer R. Richman and Marion P. Forsyth, New York: Rowman&Littlefield Publishers, Inc., 2004, s.

202-216.

515Bonnichsen,et.al. v United States, et.al,02-35994 (9th Cir. Feb.4,2004) Karar için bkz: http://www. friendsofpast.org/pdf/amici/amici-pacific.pdf(25 Temmuz 2012).

516 Oscar S. Gray, “Section 4(F) of the Department of Transportation Act,” Maryland Law Review, Vol.32, Nu:4, (1973), s.327.

139

faaliyetlere ilişkin çok sıkı standartlar getirilmiştir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, etkin bir koruma vazifesi icra etmektedir.517

Yasa ile Ulaştırma Bakanlığı’nın ulaşım projelerinde, proje konusu alanlarda doğal ve kültürel güzelliklere ilişkin etkilerin var olması halinde, Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Konut ve Kentsel Gelişim İdaresi, Tarım Bakanlığı ve ilgili eyaletler ile işbirliği yapma zorunluluğu getirilmiştir. Proje sahasında yahut etki alanı içerisinde yapılacak faaliyetlere bütçeden pay ayrılabilmesi için yürütülecek çalışmaların kültür ve tabiat varlıklarına olan etkisi ortaya konulmak zorundadır.518

Bu maddeye göre federal kuruma ait bir projenin devam edebilmesi için tüm alternatiflerin denenmesi ve aksi halde minimum zarar ile sonuçlanacak planlama yapılması zorunlu kılınmaktadır.519

3.4.3.2. Ulusal Çevre Politikası Kanunu

Ulusal Çevre Politikası Kanunu (National Environmental Policy Act) aynen UTKK’da olduğu gibi federal kurum faaliyetlerinin çevreye olan etkilerinin dikkate alınması ve gerekli önlemlere başvurulmasını zorunlu kılan ve kültür varlıklarını da bu geniş çerçeveye dâhil eden bir kanundur.520

Genel anlamda, federal kurumlar faaliyetlerini yürütürken, bu faaliyetlerin çevre üzerinde oluşturacağı her türlü etkiyi dikkate almak zorundadırlar. UÇPK’ nın getirdiği bu genel sorumluluğa ilişkin hükümler, Kanun’un 102. kısmında yer almaktadır. Buna göre, insanların yaşadığı çevrenin kalitesini önemli ölçüde etkileyecek her türlü federal kurum faaliyeti için önceden, her türlü ayrıntıya yer verilen “Çevresel Etki Değerlendirme Raporu, ÇED” hazırlanmalıdır. Federal kurumlar, tarihsel değerleri de içerecek biçimde çevrenin korunması ve zenginleştirilmesi için her türlü alternatif

517 Gray, s.336.

518 Gray, s.336,337.

519 Sebastian, s.6.

140

kaynağa başvurmalıdır. Bu nedenle, UÇPK gerek çevre, gerekse tarihi varlıklar için çok geniş kapsamlı bir denetim ve inceleme öngörmektedir.521

Federal kurum, gerçekleştireceği projenin direk, dolaylı ve kümülâtif tüm etkilerini ortaya koymalıdır. Dolayısıyla, kurum, çevreye olacak her türlü olumsuz etkiden uzak kalmak ya da bunların etkilerini minimize etmek için tüm alternatif proje çözümlerini üretmek durumundadır.522

Gerek UÇPK gerekse UTKK koruma konusunda izlenilmesi gereken benzer prosödürel hükümlere yer vermiştir. Burada önemle ifade edilmesi gereken husus, her iki yasal düzenlemenin de yürütülecek projeler nedeniyle oluşacak olumsuz etkilerin dikkate alınması ve mümkün mertebe, bu etkilerin azaltılması gerektiğini vurgulamakta olduğudur. Söz konusu projelerin olumsuz etkileri nedeniyle doğrudan sonlandırmasını öngörmemektedir. Burada amaç, çevre ve tarihi değerlere ilişkin her türlü endişenin ortaya konulması, tartışılması ve olumsuz etkilerin en aza indirilmeye çalışılmasıdır. Söz konusu Kanunlar, proje sahibi kurumlara yapılması gerekenler bakımından herhangi bir şeyi dikte etmemektedir.523

Hangi projelerin çevre üzerinde önemli etkileri olabileceği ve bu etkilerin hangi ölçüde ve ne şekilde ortaya konulacağına yönelik tartışmalar zaman zaman yargıya da taşınmıştır. Açılan iki ayrı davada mahkemeler, idarece hazırlanan ÇED raporunu yetersiz bulmuştur. Söz konusu mahkeme kararlarında, anlamlı bir kümülâtif etki raporunun bazı hususları açıkça ortaya koyması gerektiği belirtilmiştir.524 Bu hususlar şöylece belirtilebilir:

 Yalnız proje konusu alanın değil, bu projeden etkilenecek diğer alanların ortaya konulması.

 Proje alanında ortaya çıkabilecek her türlü etki.

521 Stephen L. Kass; Judith M. LaBelle; David A. Hansell, Rehabilitating Older and Historic Buildings: Law,

Taxation, Strategies, New York: John Wiley&Sons-Ronald Press Publication, 1985, s.142. 522 Kass; LaBelle; Hansell, s.142.

523 Kass; LaBelle; Hansell, s.143.

524 Northwest Indian Cemetery Protective Ass’n v. Peterson, 764 F.2d 581, 588 (9th Circuit 1985) ve Fritiotson v. Alexander, 772 F. 2d 1225, 1245 (5th Circuit 1985) Aktaran; Kass; LaBelle; Hansell, s.102.

141

 Söz konusu alanda geçmişte yürütülmüş olan projelerin, yürütülen ve yürütülmesi planlanan projelerin (öngörülen) etkilerinin ortaya konulması.  Projenin her bölümünün oluşturacağı kümülatif toplamdan kaynaklanan

kümülâtif etkinin belirtilmesi.

Çevrenin korunmasına yönelik faaliyetler sadece federal kurum faaliyetlerinden mi ibarettir? Akla gelebilecek böylesi bir soruya iki nedenden ötürü “hayır” demek uygun düşecektir. Birincisi, bu kısımda bahsedilen yasal düzenlemeler, federal düzeyde yer alan çerçeveyi sunmaktadır. Oysa her eyaletin hatta her yerel organın, çevrenin ve tarihsel yapının korunmasına yönelik sahip olduğu ayrı düzenlemeler mevcuttur. Ancak genel itibariyle yerel idarelerin, federal mevzuattan yararlandıkları ve benzer düzenlemelere yer verdikleri ifade edilebilir. İkinci neden ise, federal kurum faaliyetlerinden anlaşılması gerekenin, zannedilenin çok ötesinde kapsamlı olmasıdır. Federal faaliyetler/projeler oldukça kapsamlıdır. Yeni ve devam etmekte olan, federal kurum tarafından doğrudan icra edilen yahut kısmen finanse edilen, kılavuzluk yapılan, yasal çerçevesi düzenlenen ya da federal kurumca onaylanan her türlü faaliyet bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bu anlamda, UÇPK ile sağlanan koruma çerçevesinin genişliği çok daha iyi anlaşılacaktır.

Federal faaliyetlerden ne anlaşılması gerektiği konusu, mahkemelerce tartışılmış ve bazı faaliyetlerin federal olduğuna ilişkin kararlar verilmiştir. Federal hükümet binalarının ve kaynaklarının kiralandığı faaliyetler,525

 Federal fonlarla desteklenen inşai faaliyetler,526

 Federal mortgage sigortası kapsamında sağlanan fonlarla yürütülen projeler,527

 Federal kurumların verdiği izinlere dayalı yürütülen faaliyetler,528

 Federal kurumlarca verilen lisans üzerine yürütülen faaliyetler.529

525 S.W Neighborhood Assembly v. Eckard, 445 F.Supp. 1195 ( D.D.C. 1978) Westlaw.

526 Ely v. Velde, 451 F. 2d 1130 (4th Circuit 1971) Westlaw.

527 Wilson v. Lynn, 372 F.Supp. 934 (D.Mass.1974) Westlaw.

142

Diğer taraftan, zaman zaman federal kurumların ÇED hazırlamaktan kaçınmak amacıyla, yürütülen projelerin finansmanını önce eyaletlere aktarıp sonra eyalet bütçesinden sağlanan destek gibi gösterme yoluna gittikleri ve bu durumların mahkemelerce yapılan tespitlerden sonra ÇED raporu hazırlamak zorunda kaldıkları bilinmektedir.530

3.5. Kültür ve Tabiat Varlıklarının Federal Düzeyde Kayıt Altına Alınması: Ulusal