• Sonuç bulunamadı

etmiştir.325 Osmanlı klasik döneminde, bir köyün bütünüyle tek bir sipahinin tımarı yapılmamasına dikkat edildiği gibi, beylerbeyi-sancakbeyi ve vüzera haslarının da belli bir yerde toplanmayıp, dağınık biçimde serpiştirildikleri bilinmektedir. Ancak 16. yüzyıldan itibaren, önemli toprak yoğunlaşmaları meydana gelmiştir.326 Bu değişiklikler taşra yönetim mekanizmasını her biri doğrudan devlete bağlı, küçük dirliklerden oluşan bir sistemden, bölge çapında toplayan bir sisteme dönüştürmüştür.327 Yeni düzen toprağa dayalı örgütlenmede daha geniş, bölge ölçekli yönetim birimlerini öne çıkarmış, toprak üzerinde sancaktan eyalete doğru bir kayma yaşanmıştır.

Ağırlığın sancaktan eyalete geçişi ve eyalet yöneticilerinin geniş yetkilerle donatılması olarak özetlenebilecek değişimin, 16. yüzyılda Osmanlı düzeni üzerinde hiç dış etki olmamış olsaydı bile imparatorluğun kendi iç şartlarından dolayı ortaya çıkacağını savunan Metin Kunt, dış etkilerle oluşan bir karışıklık döneminde değişimin hızlandığını ileri sürmektedir.331 Başka bir açıklamada tımar sisteminin merkezileştirme işlevini kaybetmeye başlaması ve artan enflasyon nedeniyle sancaklar ve sancakbeylerinin eski önemini kaybettiği vurgulanmaktadır. Halil İnalcık ise bu değişikliğin askeri bakımdan daha yakından ilgilenmeyi kolaylaştırmak üzere gerçekleştirildiğini söylemektedir.332 Bazı kaynaklarda da bu değişiklik, üç tuğlu vezir sayısının artması ile açıklanmaktadır.333 Buna göre sancakbeylerinin çoğu terfi ederek, üç tuğlu vezirliğe yükselmiş ve beylerbeyi olabilecek vezir sayısı artmıştır. Bu nedenle III. Murat döneminde yeniden mülki taksimat yapılarak, bazı sancaklar eyalet haline getirilmiş, böylece de üç tuğlu vezir rütbesine sahip sancakbeyleri, beylerbeyliğe yükselebilmiştir.

‘Eyalet’ teriminin 16. yüzyıl boyunca özellikle Diyarbakır ve çevresinde görülen özel durumlu Kürt beylerinin bölgeleri (hükümet sancaklar) için kullanıldığına dikkat çeken Metin Kunt, ‘eyalet’ sözcüğünün sancak ya da vilayet terimlerinden daha fazla bölgesel özerklik ifade ettiğini ileri sürmektedir. Kunt’a göre bu değişiklik, taşra yönetiminde beylerbeylerinin merkezi denetimden uzaklaşmalarını da beraberinde getirmiştir.334 Kunt’un saptaması bu düzenlemenin daha fazla bölgesel özerklik ile sonuçlandığı yönündedir.

Tablo: II.2. 16. ve 17. Yüzyıllarda Kürt Bölgelerinin İsimlendirilmesi335

16. yüzyıl Vilayet Eyaletler 1527 Kürdistan Vilayeti

Cezire, Bitlis, Hasankeyf, Siverek, Çemişkezek, İmadiye, Hayzan, Sason, Palu, Çapakçur, Eğil, Sincar, Atak, Çermik, Hayzo, Zerrik

1568-1574 Diyarbekir Vilayeti Hayzo ve Kalb

1578-1588 Diyarbekir Vilayeti Kürdistan, Cizre, İmadiye, Masyun, Sason, Palu, Genc, Eğil, Zıriki maa Kurrdgan, Mihrani, Hüsnru, Mir Nasır Zirıki, Kalb

17. yüzyıl Eyalet Hükümetler

1632-1641 Diyarbekir Eyaleti Hazzo, Cizre, Eğil, Tercil, Palu, Genç hükümeti, Pertek,

331 Metin Kunt, a.g.k., s. 123-124.

332 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ,, s. 109.

333 Vecihi Tönük, Türkiye’de İdare Teşkilatının Tarihi Gelişimi ve Bugünkü Durumu, İçişleri Bakanlığı Yayını, Ankara 1945, s. 55; 17. yüzyıl ıslahat yazarı Aziz Efendi, III. Murat döneminde vezir sayısının artışını bozulmanın da başlangıcı olarak değerlendirmektedir. Kanunname-i Sultani li Aziz Efendi.

334 Metin Kunt, a.g.k., s. 28. Bu değişiklikten sonra Kürt aşiretlerinin ‘hükümet’ ve ‘bağlı ekrad’ olarak adlandırıldıkları görülmektedir.

335 Tablo Metin Kunt’un verdiği bilgilere daynarak oluşturulmuştur, 1578-1574 döneminde Rakka, Tebriz, Musul, Kefe ve Tiflis gibi bölgeler de eyalet olarak adlandırılmaktadır.

Mazgird, Kalb, Atak, Mihrani, Çapakçur, Siird, Görgil, Ahakis, Bastan, Kürdgan bağlı ekrad

1632-1641 Van Eyaleti Bitlis, Hayzan, Hakkari, Mahmudi.

IV. Murat döneminde toprağa dayalı örgütlenişte yeni bir düzenlemeye gidilmiştir.336 1632-1634 yıllarında gerçekleştirilen bu düzenleme ile eyalet ölçeği büyütülerek, sayısı azaltılmıştır. Temel idari birim sancak yerine eyalet olurken, taşranın denetimi tümüyle beylerbeyinin eline geçmiştir.

Kunt, 16. yüzyılın sonuna doğru bir yanda taşra yönetimi içinden gelip beylerbeyi olanlarla, merkezden alt kademe taşra görevlerini atlayıp doğrudan doğruya beylerbeyliğe atananlar arasında keskinleşen ayrıma dikkat çekmektedir. Bu ayrımın 17. yüzyılda merkezi yönetim lehine genişlemesi, merkezin özellikle beylerbeyi rütbesinde idareye girmesi, taşra yönetiminde sancaktan eyalete doğru gelişen kayma ile birlikte ortaya çıkmıştır. Devlet, 1630’larda ülkeyi bir önceki yüzyıldaki gibi “300 sancak olarak değil, 40 kadar eyalet olarak görmektedir.”337 Bu eyaletleri de taşra yönetimi içinden yükselmiş kişilere değil, sultanın yakından tanıdığı ve güvendiği saraylı ya da diğer merkezi yönetim mensuplarına vermektedir. Devletin eyalet birimine ağırlık vermeye başlamasıyla, klasik dönemin taşra yönetimi düzeni değişmiştir. Sürecin taşra görevlileri üstündeki etkisine bakmadan önce, Osmanlı yönetsel bölünüşüne ilişkin sayıları inceleyelim.

Yönetsel Coğrafyada Sayısal Değişiklikler

Osmanlı İmparatorluğu’nun idari taksimatı konusunda tarihçiler tarafından sıklıkla kullanılan ana kaynaklar tapu-tahrir defterleri, sancak tevcih defterleri, layihalar, bütçeler, şeriyye sicilleri, salnameler, vakayinameler ve seyahatnameler olarak sıralanabilir. Bu kaynaklardan tapu tahrir defterleri 16. yüzyıl, layihalar 16. ve 17. yüzyıllarla ilgili bilgi vermektedir. Sancak tevcih defterlerinin ise 16-18. yüzyıllarla ilgili olanlarının bir bölümü incelenmiştir.338 Risale, vakayiname ve seyahatname gibi kaynakların da ilgili

336 Karen Barkey, a.g.k., s. 79.

337 Metin Kunt, a.g.k., s. 116-124; Orhan Kılıç, incelediği tevcih defterlerine dayanarak, 18. yüzyılın başlarında devlet nazarında kabul gören idari birimin eyalet, yöneticinin ise vali olduğunu belirtmektedir.

Eyaletlerin, devlet katındaki önemlerine göre belli bir protokol sırası ile kaydedildikleri görülmektedir.

Öncelikle Rumeli, daha sonra Anadolu, ardından ise Asya ve Afrika’daki eyaletler kaydedilmektedir. Orhan Kılıç, a.g.k., s. 8-9.

338 Metin Kunt, a.g.k.; Şerafettin Turan, a.g.k., Orhan Kılıç, a.g.k.

araştırmalarda kullanıldığı görülmektedir.339 Salnameler ise, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başlarını kapsamaktadır.340

Leunclavis’in 1596 tarihli “Pandects” adlı çalışması, Ali Çelebi’nin “Künhül Ahbar”

adlı kitabı üzerine yazılan notlardan oluşmaktadır; bu çalışmada yer alan listede 39 eyalet sıralanmıştır.341 Ayni Ali Efendi’nin 1609 tarihli listesinde tımar sisteminin uygulandığı eyalet sayısı 23, tımar sistemi dışında kalan eyalet sayısı 9 olmak üzere toplam 32 eyalet sayılmaktadır.342 Liste Adana, Eğri, Kanije ve Silistre gibi eyaletleri kapsamadığı için eksiktir. İnalcık da 1610 yılı için 32 eyalet göstermektedir.

1631 tarihli Koçibey risalesi, yirmialtı salyanesiz eyalet, ikiyüzelli sancak olduğunu belirtmektedir.343 Sofyalı Ali Çavuş ise 1653 tarihli risalesinde yirmibeşi tımar, dokuzu salyane ile yönetilen otuzdört eyalet, ikiyüzyirmisekiz sancak bulunduğunu belirtmektedir.

Katip Çelebi’nin 1650 tarihli Cihannüması’nda da Karaman yerine Konya, Rum yerine Sivas, Dulkadir yerine Maraş isimlerinin kullanılması dışında aynı eyaletlere rastlanmaktadır.344 1670 tarihli Evliya Çelebi seyahatnamesinde kırkbir eyalet listelenmektedir. Bunların otuzdördü, üçyüzonyedi sancağa bölünmüştür. 1675 tarihinde, Hüseyin Hezarfen tarafından yazılan Telhis’ül Beyan fi Kavanini Ali Osman’da yirmidört salyanesiz, sekiz salyaneli olmak üzere otuziki eyalet sıralanmaktadır.345

Şerafettin Turan’ın incelediği bir defterde yer alan sayılar, Ayni Ali (1609) ile Ali Çavuş (1653) arasında kalan 44 yıllık sürede bile taşra örgütlenmesinde önemli değişiklikler olduğunu göstermektedir. Turan’ın, 1631-1632 yılları arasında düzenlenen bu

339 Hüseyin Hezarfen, Telhisül Beyan Fi Kavanini Ali Osman; Ayn Ali Efendi, Kavanini Ali Osman der Hulasai Mezamini Defteri Divan; Sofyalı Ali Çavuş Kanunnamesi, Koçibey Risalesi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Katip Çelebi, Cihannüma.

340 19. yüzyıl ve 20 yüzyılın ilk çeyreğine ilişkin salnameler, Talat Mümtaz Yaman tarafından incelenmiştir.

Talat Mümtaz Yaman, Osmanlı İmparatorluğu Mülki İdaresinde Avrupalılaşma Hakkında Bir Kalem Tecrübesi, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1940.

341 Donald Edgar Pitcher, a.g.k., s. 181.

342 Ayn-i Ali Efendi, Kavanin-i Al-i Osman der Hülasa-i Mezamin-i Defter-i Divan. Ayni Ali listesinde Mısır, Bağdat, Yemen, Habeş, Basra, Lahsa, Cezayiri Garb, Trablusgarp ve Tunus tımar sisteminin uygulanmadığı, salyaneli eyaletlerdir. Rumeli, Anadolu, Karaman, Budin, Temeşvar, Bosna, Cezayiri Bahri Sefid, Kıbrıs, Zülkadriye, Diyarbekir, Rum, Erzurum, Şam, Trablusşam, Halep, Rakka, Kars, Çıldır, Trabzon, Kefe, Musul, Van ve Şehrizor ise tımar sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu 23 eyalet arasında, beylerbeyine en az akçe tahsis edilen Kıbrıs, en çok has ayrılan eyalet ise Van’dır. Tayyip Gökbilgin bu farklılığın nedenini, Van’ın Osmanlı-İran sınırındaki stratejik konumu ile açıklamaktadır.

343 Koçibey Risalesi, s. 118-123.

344 Halil İnalcık, İA, TDV, Cilt 11, s. 548-550.

345 Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhis’ül Beyan Fi Kavanini Ali Osman, Haz. Sevim İlgürel, TTK, Ankara 1998. Eserin birçok bölümünün Ayni Ali Efendi’nin 1609 tarihli eserinden kopya edildiği söylenmektedir.

defterden aktardığı bilgilere göre, has ile idare edilen eyalet sayısının 22, bunlara bağlı sancak sayısının ise 196 olduğu anlaşılmaktadır. Bu defterden, aynı tarihte 11 eyalette 21 sancağın arpalık olarak tahsis edilmiş olduğu görülmektedir. Özellikle Anadolu, Diyarbekir, Van, Çıldır ve Rakka eyaletlerinde toplanan ocaklıkların sayısı ise 11’i hükümet, 40’ı liva olmak üzere toplam 52 olarak verilmektedir. Metin Kunt tarafından incelenen 1632-1641 dönemine ait bir belgede 35 eyalet, 240 sancak, 13 hükümet sancak, 2 voyvodalık, 1 hanlık ve Mekke Şerifliği sayılmaktadır.346

Tablo: II.3. 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Yönetsel Bölünüş

Tarih 1527 1568-74 1578-88 1595 1609 1632-41 1653 1670 1675

Eyalet 8 21 29 40 32 35 34 41 32

Sancak 97 250 250 250 234 240 320 317

Kürt Sancağı 17 2 18 13

Voyvodalık-Hanlık

4 4 4

Kaynaklar

1527 Topkapı Sarayı Arşivi’nde yer alan D. 5246 sayılı defter 1568 Maliye Ahkam Defterleri 563 Sayılı defter

1578 Kamil Kepeci Tasnifi, 262 sayılı Defter’e

1595 Joseph Von Hammer, Osmanlı Devleti Tarihi, s. 123.

1609 Ayn-i Ali Efendi, Kavanini Ali Osman der Hulasai Mezamini Defteri Divan.

1632 Kamil Kepeci 266 sayılı defter ile Cevdet Tasnifi, Dahiliye 6095 sayılı defteri 1653 Sofyalı Ali Çavuş Risalesi

1670 Evliya Çelebi Seyahatnamesi 1675 Hüseyin Hezarfen, Telhis.

17. yüzyıl nasihatname/layiha yazarlarının verdikleri listeler incelendiğinde, ulaşılabilecek ilk sonuç 1590-1830 arasındaki yaklaşık ikiyüzelli yıl boyunca Osmanlı yönetsel coğrafyasının dikkate değer bir değişim geçirmediği olmaktadır. Ancak, Ayni Ali, Sofyalı Ali Çavuş, Koçibey, Evliya Çelebi, Katip Çelebi gibi yazarların verdikleri listeler, büyük ölçüde önceki kaynaklardan aynen aktarılmış olduğu için, 17. yüzyıla ait sağlıklı veriler içermedikleri söylenebilir.347 Çünkü 16. yüzyılın sonundan itibaren imparatorluk eyalet-sancak düzeninin sık sık değişikliklere uğradığı bilinmektedir. Nitekim III. Murat döneminde, 1590 yılında eyalet sayısı artırılmış, IV. Murat döneminde 1632 yılında ise eyalet sayısı azaltılmıştır. Ancak eldeki listelerin tümü, III. Murat dönemindeki rakamları vermektedir. Bu nedenle 17. yüzyılda gerçekleştirilen değişiklikleri, kaynakların verdikleri listelerden izlemek mümkün değildir.

346 Kamil Kepeci 266 sayılı defter ile Cevdet Tasnifi, Dahiliye 6095 sayılı defteri.

347 Metin Kunt, a.g.k., s. 31.

Bunun yanı sıra Osmanlı devlet yapısını konu alan pek çok çalışmada, 16. yüzyılın ortalarından 17. yüzyılın ortalarına dek İmparatorluğun has ile idare edilen dirlik düzeni topraklarındaki eyalet sayısının (25) hiç değişmediği belirtilmektedir.348 Eyalet sayısının imparatorluğun en köklü değişim sürecini yaşadığı bu yüz yıllık sürede aynı kaldığına ilişkin sav büyük olasılıkla Ayni Ali, Koçibey ve Sofyalı Ali Çavuş risalelerinin verdiği rakamlara dayanmaktadır. 18. yüzyıla ilişkin çalışmalarda ise eyalet sayısı yaklaşık kırk olarak verilmektedir.349 Verilen toplam sayılar içinde kimi zaman, Kırım Hanlığı, Mekke Eminliği ya da Eflak-Boğdan voyvodalıkları dahil edilmemektedir. Orhan Kılıç’ın incelediği defterlerden yola çıkarak 18. yüzyılın ilk yarısı için verdiği sancak sayısı yaklaşık olarak 235’tir.

16. ve 17. yüzyıla ilişkin rakamlar, Kanuni döneminden itibaren sancak sayısında önemli bir değişiklik olmadığını göstermektedir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalan bölge özelinde düşünüldüğünde, günümüzde il ölçeğine denk düşen Osmanlı sancaklarının yüzyıllar boyunca hemen hemen aynı sınırlara sahip olduğu görülmektedir.

Verilen sayılardan da anlaşılacağı gibi, Osmanlı’da yönetsel bölümleme esas olarak eyalet ölçeği itibariyle önemli değişikliklere uğramıştır. Bu nedenle, belirli bir tarihteki örgütlenmeyi ele alıp bunu “Osmanlı İdare Teşkilatı” olarak göstermek veya bu teşkilatı başka dönemler için de geçerli saymak mümkün değildir.350