• Sonuç bulunamadı

A. II. Mahmut ve Tanzimat Merkeziyetçiliği

3. Eyalet ve Sancak Taksimatındaki Değişiklikler

19. yüzyılın ilk yarısında imparatorluğun idari taksimatı devamlı olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin bir bölümü, ülkenin ulaşım ağı ve dış ticaret kanallarının değişmesine bağlı olarak, üretim ve kontrol merkezlerinin değişmesi nedeniyle gündeme gelmiştir.433 Sanayide yaşanan çökme, imparatorluğun Batı pazarlarına açılması, geleneksel ticaret yollarının değişmesi ve yeni bir ulaştırma sisteminin doğması ile sonuçlanmıştır. Ulaştırma sisteminin Avrupa pazarına göre şekillenmesi, yeni iktisadi merkezlerin ortaya çıkmasına neden olurken, önemleri kaybolacak şehirleri de belirleyecektir. Bu dönemde büyüyen şehirlerin en önemli özelliği, ulaşım gelişmelerinin ortaya çıkardığı kırılma noktalarında olmalarıydı. Örneğin, klasik dönemde Aydın eyaletinin toplayıcı ve dağıtıcı fonksiyonlara sahip kontrol merkezi Aydın şehri iken, ulaşım ağının ve kontrol merkezinin İzmir’e kaymasıyla 1851’de eyalet merkezi buraya nakledilmiştir. 19. yüzyılda ücretli işçi çalıştıran büyük kapitalist işletmelerin yaygınlaştığı Çukurova, bir iktisadi kontrol merkezi haline geldiği için Adana sancağı eyalet yapılmıştır.

Basra ve Bağdat bölgesinin iki eyalete ayrılması, Maraş ve Adana bölgesinin Halep eyaletinden ayrılması da benzer nedenlere dayanmaktadır. Karayolu ağının geliştirilmesi,

432 Musa Çadırcı, “Türkiye’de Kaza Yönetimi…”, s. 248-250.

433 İlber Ortaylı, Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler…, s. 5-6.

posta şebekesinin ıslahı, telgraf hatlarının kurulması, vapur kumpanyalarının faaliyete geçmesi ve demiryollarının döşenmeye başlaması gibi altyapı yatırımları da idari taksimatın değiştirilmesinde etkili olmuştur.434 Bunun yanı sıra yerel egemenlerin gücünü azaltmak ve valilerin yetkilerini sınırlandırmak amacıyla da bazı bölgelerde eyalet sınırlarının değiştirildiği görülmektedir.

Tanzimat’ın ülke genelinde uygulanması amacıyla başlatılan “merkezileşme stratejisi”nin en dikkat çeken özelliği yeni eyaletler kurulmasıdır. Uygulamaya, eyaletlerin sınırlarında değişiklikler yapılarak başlanmış, bazı sancaklar bağlı bulundukları eyaletlerden alınarak yeni eyaletler oluşturulmuştur. Örneğin, 1940 yılında Ankara ve Çankırı sancaklarından oluşan Ankara eyaletine, Bozok, Kastamonu ve Kayseri sancakları da bağlanmıştır.435 İki yıl sonra Kastamonu ve Viranşehir sancakları Ankara eyaletinden, Kocaeli ve Bolu sancakları ise Bursa eyaletinden alınarak Bolu eyaleti kurulmuştur.

Osmanlı topraklarının 19. yüzyıldaki yönetsel bölünüşü, 1846 yılından itibaren basılan devlet salnamelerinden izlenebilmektedir.436 İlk salnameye göre, Osmanlı İmparatorluğu’nda 39 eyalet ve bunlara bağlı 76 liva bulunmaktaydı.437 Belgrat eyaleti ile Varna livası muhafızlık olarak, Eflak, Buğdan ve Sırp eyaletleri vezir rütbesinde voyvodalıklarla, Mısır eyaleti de sadrazam seviyesinde vali ile yönetilmekteydi. Bazı eyalet valileri vezir, bazıları da müşir rütbesindeydi. Rumeli, Ankara ve Bozok eyaletlerinde ise mirimiran rütbesinde mutasarrıf bulunmaktaydı. Ülke topraklarının bölündüğü eyalet-sancak-kaza-nahiye kademeleri ise ilk kez 1850 yılında listelenmişti.

1846-1860 dönemine ait devlet salnameleri karşılaştırıldığında, hükümetin eyalet sınırlarını zaman zaman değiştirdiği görülmektedir.438

Eyalet örgütlenmesi açısından dikkate değer bir gelişme 1847 yılında gündeme gelmiş ve 13 Aralık tarihli Takvimi Vekayi’de Kürdistan Eyaleti’nin kurulduğu

434 Demiryolları, liman şehirlerinden içeriye doğru uzanan ve sömürgeci yapıyı kanıtlayan bir ağaç şeması halinde gelişmişti. Demiryollarının limanları bağladığı hinterlandlar, yabancı ülkelerin açık konrol sahaları haline geldi. Her yabancı ülkenin etki sahasını koruması için bu hatların iç ağları kurulmadı. Tevfik Çavdar, Osmanlıların Yarı Sömürge Oluşu, Ant Yayınları, İstanbul 1970, s. 145.

435 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri'nin…s. 191.

436 Tuncer Baykara, a.g.k., s. 126-127.

437 Tanzimat döneminde Osmanlı toprakları 35 eyalet, 142 livaya bölünmüştü. Bunlardan 15 eyalet 42 liva Avrupa topraklarında, 17 eyalet 83 liva Asya topraklarında ve 3 eyalet 17 liva Afrika topraklarındaydı. Eflak ve Boğdan, Sırbistan, Mısır özerk, Tunus ve Trablusgarp yarı özerk bir statüye sahipti. İstanbul içinse özel bir yönetim söz konusuydu. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, VII. Cilt, s. 215.

438 Talat Mümtaz Yaman, a.g.k., s. 108.

duyurulmuştu.439 Buna göre Diyarbekir eyaleti ile Van, Muş, Hakkari sancakları ve Cizre, Bohtan ve Mardin kazaları Kürdistan Eyaletini oluşturmaktadır. Birer yıl aralıklarla, Diyarbekir önce Kürdistan’dan alınarak Harput’a bağlanmış, ardından Harput’tan alınarak tekrar Kürdistan’a bağlanmıştır. Aynı yıl Kürdistan’da Dersim livası kurulmuştur. 1849’da Hakkari sancağı eyalet yapılmıştır. 1851’de Van ve Mardin Kürdistan’dan alınarak, yeni kurulan Hakkari eyaletine bağlanmıştır. 1856 Salnamesi’ne göre Kürdistan Eyaleti Diyarbekir, Mardin ve Siirt sancakları ile birlikte 49 kazadan oluşmaktadır. Yaklaşık on yıl sonra bu eyalet 1864-1867 düzenlemeleri ile ortadan kaldırılacaktır.

Tuncer Baykara, Tanzimat’ın ilanının ardından, Kürdistan eyaletinin kurulmasını, Osmanlı toprakları üzerindeki Avrupa siyasetinin bir parçası olarak değerlendirmektedir.440 Gerçekten de Kürt eyaletinin kuruluşu, bölgede başlayan bir isyan hareketinin, İngiltere’nin desteğiyle bastırılması sürecine denk gelmektedir. Tanzimat’ın uygulanması, özellikle Doğu eyaletlerinde tepki yaratmış, çeşitli yerlerde isyanlar çıkmasına neden olmuştur. Bu dönemde Cizre ve Hakkari bölgesinde Bedirhan Bey önderliğinde başlayan isyan hem imparatorluğun içinde hem de dışında büyük yankılar uyandırmıştır. Bu isyanın bastırılmasının ardından alınan kararlar, devletin toprak üzerindeki hareketini gösteren çarpıcı bir örnektir.441 Yüzyıllar boyu bölgeyi yönetmiş bir aileden gelen Bedirhan Bey, Tanzimat’tan önce aynı bölgede mütesellimlik yapmış, Redif Teşkilatı’nın kurulması ile de redif miralayı olmuştur. Bedirhan Bey isyanının Cizre, Midyat ve çevresinin Diyarbakır ve Musul eyaletlerinden birine bağlanması konusundaki farklı eğilimlerden kaynaklandığı söylenmektedir. Musul valisi Mehmet Paşa, bu bölgenin kendi eyaletine bağlanmasını istemekte, bölge halkı ise Bedirhan Bey’in önderliğinde Diyarbakır’a bağlı kalmayı tercih etmektedir. Ancak 1842 yılında Mehmet Paşa’nın isteği doğrultusunda bölge Musul’a bağlanınca, Bedirhan Bey, valinin bölgeye girmesini önlemek için hazırlıklara girişmiştir.

Bu yıllarda konu ile ilgili olarak, Diyarbakır ve Musul valileri, Bedirhan Bey ve hükümet merkezi arasında sürdürülen karşılıklı yazışmalardan olumlu bir sonuç alınamadığı

439 Tuncer Baykara, a.g.k., s. 122. Baykara, benzer bir durumun, 1849 Devlet Salnamesi’ndeki Gönye sancağının adının, 1850’den sonra Lazistan olarak değiştirilmesinde de görüldüğünü söylemektedir. Baykara, Batılı seyyahların daha önceki yüzyıllarda Türkmen Ülkesi (Turccomania) olarak adlandırdıkları Doğu Anadolu Bölgesi’nden, 19. yüzyılda Ermenistan (Armania) olarak söz edilmeye başlandığına da dikkat çekmektedir.

440 Tuncer Baykara, Osmanlı topraklarındaki Hristiyanlar gibi, Müslümanları da ayırıp, gerek birbirlerine, gerekse Osmanlı gücüne karşı kullanabilmek için aranan etnik köken imkanları arasında Kürtler’in dikkat çektiğini söylemektedir. Tuncer Baykara, a.g.k., s. 122.

441 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentleri'nin…,s. 194-195. Musa Çadırcı, Bedirhan Bey İsyanı ile ilgili bilgileri şu kaynaktan aktarmaktadır: N. Sevgen, “Kürtler”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı 11-18, 1968-1969.

belirtilmektedir. İsyan Sultan Abdülmecid’in emri ile bastırıldıktan sonra, Bedirhan Bey, iki oğlu ve arkadaşlarıyla birlikte teslim olarak İstanbul’a gönderilmiş, Padişah’ın huzuruna kabul edildikten sonra, 1847 yılında Girit’e sürülmüştür. Gerek isyanın bastırılmasında gerek Bedirhan Bey’in cezalandırılmasında İngiltere’nin baskısının etkili olduğu söylenmektedir.

İsyan bastırıldıktan kısa bir süre sonra, bölgeye yeni bir idari düzenleme getirilerek, Tanzimat’ın uygulanmasına da geçilmiştir.442 Diyarbakır eyaleti Van, Muş, Hakkari sancaklarıyla Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarından oluşan “Kürdistan Eyaleti”ne çevrilmiştir. Bu eyalet, yeniden fethedilmiş bir bölge gibi kabul edilerek, atanacak memurların güvenilir ve bilgili kimseler olmasına özen gösterilmiştir. İran sınırında güvenliğin sağlanması için gerekli önlemler alınmış, Erzurum ve Van karayolunun onarım ve bakımı için gerekli ödenek çıkarılmıştır. Bu dönemde Abdülmecit’e Meclisi Vala tarafından “Kürdistan Fatihi” unvanı verilerek, olayın önemi vurgulanacaktır. Bedirhan Bey’den sonra Hakkari ve çevresinde ayaklanan Nuri Bey’in üzerine de Anadolu ordusundan asker gönderilerek isyan kısa sürede bastırılmıştır. Bu olaydan sonra da

“bölgenin doğrudan merkezi yönetimin denetimine geçmesi için” 1849 yılında Hakkari sancağı eyalet haline getirilecektir.

1847-1851 yılları arasında birçok yeni liva/sancak kurulmuş ve yönetsel bağlantı değişikliği yapılmıştır:

1847-1848’de Tırnova, Somako, Serez, Drama, Karahisarısahip, Erdek, Karesi, Menteşe, Alaiye, Nevşehir livaları muhassıllıklar eline bırakılmıştır. Zaptiye Nezareti tarafından yönetilen Silivri livası, Edirne eyaletine bağlanmıştır. Girit eyaletinde Resmu adıyla bir liva kurulmuştur. Saruhan eyaleti kaldırılarak, bu eyalete bağlı Ayvalık, Sığla ve Karesi livaları Hüdavendigar eyaletine, Saruhan merkez livası Aydın eyaletine bağlanmıştır. Kayseri livası Bozok eyaletinden alınarak, Bozok bir sene mutasarrıflık olarak bırakılmıştır. Sivas’ta Yenil, Trabzon’da Gümüşhane ve Ordu livaları kurulmuştur. Diyarbekir eyaleti Kürdistan eyaletine verilirken, Diyarbekir livası da bu eyalete bağlanmıştır. Harput eyaletinde Maadin, Sayda eyaletinde Lazkıye ve Trablusşam’da Hama, Musul’da Mardin, Bağdat’ta Süleymaniye, Hareminebevide Medine livaları kurulmuş ve Medine muhafızlıkla yönetilmeye başlanmıştır.

1848-1849’da ise Sığla, Hüdavendigar eyaletinden alınarak Aydın’a, Maraş mutasarrıflığı ise kaldırılarak Adana’ya bağlanmıştır. Adana’da Karaisalı livası kurulmuş, Kayseri ise yeniden Bozok’a bağlanmıştır. Trablusgarp’ta Cebeli Garbiye ve Humus livaları kurulmuştur.

442 Bedirhan Bey isyanının, Diyarbakır eyaletinde uygulanmaya başlayan Tanzimat hükümleri nedeniyle çıktığı söylenmekle birlikte, yöre halkının ve Bedirhan Bey’in bu durumda neden Diyarbakır eyaletine bağlı kalmak istedikleri açıklanmamaktadır. Bedirhan Bey isyanı, ‘reforma tepki’ özelliği ve açıklanamayan soruları itibariyle önemli bir araştırma konusudur. Ancak burada isyanın nedenleri ve geçirdiği aşamalar üzerine ayrıntılı bir inceleme yapmak yerine, isyanın bastırılması sonunda alınan kararların toprağa dayalı örgütlenme açısından anlamı üzerine odaklanılmıştır.

1849-1850’de Rumeli eyaletinde Nadire livası kurulmuş, Cezayir’de Rodos livası kaldırılmıştır.

Ankara eyaleti kaldırılarak, livası olan Çankırı ile birlikte Bozok eyaletine bağlanmıştır. Şam’da Aclun, Bağdat’ta Basra, Habeş’te Necid livaları kurulmuştur.

1850-1851’de Vidin’de Lom, Ziştoy, Lofca; Karaman’da Burdur, Konya, Niğde, Bozok’ta Cihanbeyli, Sivas’ta Tokat, Musul’da Revanduz livaları kurulmuştur. Üsküp, liva olurken, Prezrin eyalet yapılmıştır. Kıbrıs, Cezayiri Bahri Sefit’ten ayrılarak, müstakil eyalet yapılmıştır. Hakkari adı ile yeni bir eyalet kurulmuştur. Ayrıca Cizre livası kurulmuştur. Hama ve Ebuariş adı ile iki liva oluşturularak, Yemen eyaleti kurulmuştur.

1859-1860 yılında Meclisi Vala tarafından kabul edilen bir karar doğrultusunda, mülki ve mali ıslahatın bir parçası olarak, “mevki ve yönetimi bakımından ele geçirilmiş olan, önem arzetmeyen” bazı eyalet valilikleri “müstakil (mutasarrıflığa) livaya”

dönüştürülmüştür.443 Aynı düzenleme ile bazı livaların da bağlılıkları değiştirilmiştir. Kırk eyaletten oluşan mülki örgütlenme, 1864 düzenlemesine kadar değiştirilmeyecektir.