• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Cinsiyet ve Erkek

ERKEK KAVRAMI VE TANIMI

2. Toplumsal Cinsiyet

2.1. Tarih Sürecinde Toplumsal Cinsiyet ve Erkek

2.1.5. Toplumsal Cinsiyet ve Erkek

Antik medeniyetlerin mitolojilerinde toplumun inanıĢ ve kültüründe tanrıça kültürünün olması o toplumda kadına çok değer verildiği anlamını ifade etmemektedir. Birçok meselede olduğu gibi cinsiyet konusunda ortaya çıkan problemin kaynağını, hayatı, evreni ve insanı; vahiy ile bağlantılı bir bütün olarak idrak edememenin, inanç ve düĢüncede Ģirke sapmanın bir sonucu olarak, hayatın birçok alanlarında ölçüsüzlük ve haddi aĢmanın baĢ göstermesidir. Nitekim tanrı ve tanrıçaların, erkek ve diĢi ruhların bulunduğu eski Yunan, Roma, Hindistan, Çin, Ġran ve Arap medeniyetlerinde cinsiyet konusunda yaĢanan ölçüsüzlük ve dengesizlik bunun açık göstergesidir.240

Ġnsanlığın yaradılıĢından günümüze, toplumların kadın, erkek ve cinsiyet meselelerine bakıĢını buraya kadar genel hatları ile değerlendirilmiĢtir. Tarihteki toplumlarda cinsiyet ayrımcılığı, cinslerin doğal farklılığını ifade etmek için kullanılan bir kavram değildir. O, doğal farklılığın ötesinde yine insanlar tarafından yapılan felsefi, ideolojik, ahlakî ve hukukî boyutları olan bilinçli bir tanımlamadır. Cinsler arası iliĢkiler bazen sevgi, saygı ve adalete dayalı, insanların Allah ve hukuk önünde eĢitliğini esas alan tabiî ve insanî bir zeminde ilerlerken, erkin kötüye kullanılması ile ezme, sömürme ve ayrımcılığın hâkim olduğu politikalarla ve uygulamalarla bozulmaya uğramıĢtır. Benzer politikalar sadece cinsler arasındaki iliĢkiyi ve dengeyi negatif yönde etkilemekle kalmamıĢtır. Aynı zamanda aynı cinsler arasında da sınıflama, kölelik ve sömürüye dayalı yapıların oluĢumuna zemin hazırlamıĢtır. Cinsiyet ayrımcılığı insan ve toplumların sahip oldukları inançlarla, kültür ve sosyal değerler ile cinsiyet ve diğer konular hakkında sahip oldukları bilgi ve bilinçle ilgilidir. Problemin temelinde insanın kendi gerçekliğini, evreni ve Allah‟ı tevhidi bir bütünlük içerisinde kavrayamaması, yani gerçeğin ve bütünlüğün parçalanması (Ģirk) bulunmaktadır.241Yapılan birçok çalıĢma ve araĢtırmalarda

239 ÖzdeĢ, Cinsiyet Kimliği, s. 39; Yapıcı, Asım, Toplumsal Cinsiyet Din ve Kadın, Çamlıca Yayınları, Ġstanbul 2016, s. 34.

240 ÖzdeĢ, Cinsiyet Kimliği, s. 40; Öztürk, Mustafa, Cahiliyeden Ġslâmiyete Kadın, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012, s. 65.

kadının statüsünün bir sorun olarak ayrıĢtırılmasının ve erkekler hakkında çalıĢmaların daha az yapılmasının temelinde bir bakıĢ açısı ve yöntem problemi olduğu düĢünülmektedir. Kadının toplumda problemlerinin insan probleminin dıĢında ele alınması, erkeğin herĢeyin ölçüsü haline gelmiĢ olması hayat ve kâinatı birlik ve uyum içerisinde kavrayan tevhidi düĢünce sisteminin insanlar tarafından terkedilmesi ile ilgilidir. Ġslâm toplumlarında genelde insanlar arası iliĢkilerde, özelde ise kadın-erkek iliĢkilerinde Kur‟an-ı Kerim‟in buyruklarına uygun olmayan süreçler geliĢmiĢtir. Oysaki Kur‟an-ı Kerim, farklı cinsler arası iliĢkilerde fıtrata uygunluğu, güzel davranıĢı, saygı ve sevgiyi, denge ve adaleti, yardımlaĢmayı teĢvik ettiği halde, ilk Ġslâm toplumlarından bugüne Müslüman toplumların, kadın-erkek iliĢkileri dâhil birçok alanda Kur‟an-ı Kerim‟in koyduğu toplum düzenini gerçekleĢtirmede eksik kaldıkları görülmektedir.242

Ġslâm dini, insanı erkek ve diĢi olarak tanımlamayıp, eĢi ve ortağı bulunmayan, yaratılanlara benzemeyen Allah inancını kâim kılarak, O‟na ortak koĢulan bütün tanrıları, ister erkek-diĢi, ister taĢ veya kaya, ister hayvan Ģeklinde sembolize edilsin ortadan kaldırmayı hedeflemiĢtir. Ġslâm, insanlığın bozulmuĢluğundan, adaletsizlik ve kötülüklerden kurtularak, ahlakın, bilginin, çalıĢmanın, birbirine karĢı sevgi ve saygının, dürüstlüğün, adalet ve karĢılıklı hakları gözetmenin egemen olduğu bir dünyanın kurulması için çaba gösterir. Günümüzde arayıĢlar ve diyaloglar içerisine girildiği bir dönemde Ġslâm, bize bütün bu görevlerimizi hatırlatarak insanı ırk, sınıf ve cinsiyet farkı gözetmeden Allah ve evrenle bir bütün halinde anlamayı öğütler. Onun fert ve toplum yönünü, mana ve madde, dünya ve ahiret yönünü, beraberce ele alan son ve tek medeniyet olarak ta karĢımıza çıkmaktadır.243

2.2. Sosyal Tip Tanımı

Sosyoloji, toplumsal ortamında insanı ve insanî olanı farklı açılardan kavramaya ve kavramsallaĢtırmaya çalıĢan bilimsel çalıĢma olarak anlaĢıldığı zaman, toplumsal tipler önemli bir değiĢken olarak ortaya çıkmaktadır. Gerçek karĢılığı olan, bizzat ete kemiğe bürünmüĢ insanlar üzerinden çözümleyeceğimiz toplumsal tipleri

242 ÖzdeĢ, Cinsiyet Kimliği, s. 42; Yıldırım, Erdal, “Kur‟an Sosyolojisi Açısından Toplumsal Cinsiyet Meselesi”, Aksaray Üniversitesi, Ġslami Bilimler Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. XIV, S. 1, ss. 437-460.

aynı zamanda kurgulanmıĢ, sinemasal, hikâyeleĢtirilmiĢ yahut edebi anlatının birer parçası olmuĢ, kahramanlar ve efsane karakterler Ģeklinde menkıbevî anlatımların abartılı birer tipoloji olarak görülebilir. Dile getirilmek istenen algının, toplumsal bakıĢın anlaĢılması için imkân veren, üretilen saygınlığın veya imajın birer yansıması olan bu anlatılarda, karakterin üzerine yapıĢan olumlayıcı değerler veya olumsuz unsurlar bulunmaktadır. Örneğin kahramanlar, Nasreddin Hoca, Battal Gazi, Ġncili ÇavuĢ, karizmatik liderler, siyasi önderler, hakiki kimliğinin üstünde özellikleriyle buna benzer birer canlandırmaya misaldirler.244

Tip, kelime anlamıyla belirgin özelliklerin ön plana çıkarılmasına dikkat çekmektedir. Tip, bir insanı veya insan topluluğunu diğerlerinden ayıran özellik olarak anlaĢıldığında ise toplumsal alanın tasnif edilmesine rehberlik eder. Bu anlamda toplumsal tip kategorileri sosyal ayrıĢtırılmasına yahut ortak özelliklere sahip karakteristiklerin bütününe yönelik bir tanımlayıcı çerçeve meydana getirir. KliĢeler veya Ģablonik bakıĢın olağan uzantısı olarak tipleĢtirmeler düĢünce kategorilerinden biri olup; verili doğal düĢünme biçimleri yahut bilgi stoku olarak bireyler için sosyal hayatın anlamlandırılmasında da aktif olur. Karakteristik özelliklerin bir toplamı olan tip, yapısal bir temeldir. Örneğin belirli bir insan topluluğunun karakteristik özellikleri, etnik kimlik, konuĢma dili, tarihsel deneyim, yemek için kullanılan malzemeler, inanç unsurları, gelenekleri, konuĢma dili, normları, çalıĢma biçimleri, coğrafya gibi pek çok baĢlık aynı zamanda yapısal veya tipolojik bir sınıflandırma ve tanımlama imkânı ortaya çıkarır. Aslında toplumsal tip, bireysel olarak temsil edilen ve ancak çok sayıda bireyin benzeri davranıĢ ve eylemlerinde karakteristikleĢen, müĢterek tanımlayana dönüĢen bir kavramdır. Her yapı kendi tipini ve insanını oluĢturur. Yahut her yapı kendi insanı tarafından oluĢturulur ve yeniden teĢkil edilir. Toplumsal tipler toplumun bütünü demektir. Toplumu meydana getiren her yapı, kurum, bölüm, durum, mekân kendi temsilcileriyle vardır. Onlarla anlam kazanır. Yapılara, kurumlara, bölümlere can veren aslında insanların kendisi yani toplumsal tiplerdir. Dolayısıyla tipleri

244 Aydemir, M. Ali, “Dosya: Sosyal Tipler”, Sosyoloji Divanı, Yıl 2, S. 3, Çizgi Kitabevi, Konya 2014. s. 10.

konuĢmak bir anlamda toplumu, toplumsal yapıyı konuĢmakla olur. Toplum hakikati insan sîmalarında, toplumsal tiplerde daha net görülebilmektedir.245