• Sonuç bulunamadı

KUR'AN-I KERĠM’DE ERKEK

1. Cinsiyet Konusu ve Erkek

1.4. Mirasta Erkek

Elmalılı Hamdi Yazır, ahlakı iyi olmayanların Ģahitliklerinin muteber olmayacağı gibi, algılamasında ve zaptında eksiklik bulunanların da Ģehadetlerinin muteber olmadığını öncül bir hüküm olarak ifade etmektedir. O, erkeklere nispetle kadınların bilgiyi koruma yetisi eksik ve unutma hali daha baskındır. Abduh ise kadınlık fıtratında duygunun galip olduğunu ifade ederek duygunun fazla olması etkinin çokluğunu gerektirir.698

Tüm bu yorumlar erkeğin fıtratının alıĢveriĢ ve ticaret düzenlemelerinde istisnalar dıĢında daha yatkın olduğu değerlendirmesi yapıldığını göstermektidir. Kur‟an-ı Kerim, Ģahitlik hususunda erkeğe ve kadına; güvenilirlik, adalet, sorumluluk yüklemiĢtir. Ancak ticari konularda kadının fıtratı ve erkeğin fıtratı değerlendirilerek Ģahitlik konusunda erkeğe daha fazla sorumluluk yüklenmiĢtir.

1.4. Mirasta Erkek

Vefat eden bir kiĢinin (muris) mal varlığının âkıbetini düzenleyen kurallara miras terimi ile ifade edilmiĢtir. Yasa düzenlemelerinde miras hükümlerine iliĢkin belirlemeler yapılmıĢtır. Ġslâm dini de evrenin ve insanın yaĢamındaki tüm geliĢmeler ile ilgili olduğu gibi miras hukuku alanında da hükümler vaz‟ etmiĢtir. Miras konusunda Mekke döneminde hukukî bir düzenleme yapılmadığı ancak Medine döneminde düzenlemeler yapıldığı bilinmektedir. Ġslâm öncesi dönemde Arap yarımadasında uygulanan ve geleneğe dayalı miras hukukukunun en belirgin özelliği, kadınların aksine erkeklerin savaĢa katılmaları ve yağmacılık yolu ile mal elde edebildikleri için miras hakkına sahip görülmüĢlerdir. Kur‟an-ı Kerim, Medine

696 Ġbn-i ÂĢûr, et-Tahrir ve‟t-Tenvir, III/109; ReĢid Rıza, Tefsiru‟l-Kur‟âni'l-Hakîm, III/123; Elmalılı, Hak Dini, II/982; ġa‟râvî, Tefsiru‟Ģ-ġa‟râvî, II/1217; Tantâvî Cevherî, el-Cevâhir fi Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Kerîm, I/276.

697 Wedûd Muhsin, Kur‟an ve Kadın, s. 146.

döneminde Arap yarımadasında miras uygulamalarında geleneksel erkek önceliğine son vermiĢtir. Miras taksimi, sadece erkeklere ait olmaktan çıkarılarak kadın, yetim ve yoksullar için olmak üzere geniĢletilmiĢtir.699

Nisâ sûresinin 11 ve 12. âyetleri, mirasçılar ve payları hakkında ayrıntılı açıklama getirmiĢ, yine Nisa sûresinin 176. yet-i kerimesi ise çocuksuz vefat eden kimseye (kelâle) kimlerin mirasçı olacağını açıklamıĢtır.700

Ayet-i kerimelerde mirasın korunması ve taksimi hususlarında erkeklere sorumluluk verilmiĢtir. Bu sorumluluklar; miras taksimi yapılırken yetim ve fakir akrabalara kendi çocuklarının yerine koyularak mirastan pay verilmesi, taksim uygulamasında Allah‟ın hükümlerine uyulması emredilmiĢtir. Kur‟an-ı Kerim miras taksimi görevini erkeğe yüklemiĢtir. Bu görev yerine getirilirken hükme aykırı uygulamalardan uzak durulması ve Allah (cc)‟ın hükmüne itaat istenmiĢtir. Miras taksiminde adil denge esasına riayet edilmesi emredilmiĢ, varisler tayin edilirken de muris‟e yakınlık derecesi ve faydası göz önüne alınmıĢtır. Hükümlere uyanlar cennet ile müjdelenmiĢ, aykırı davrananlar ise cehennem ile uyarılmıĢtır.701

Katâde‟den (ö. 117/735) rivayet edildiğine göre; Ġslâmdan önce kadınlara mirastan pay verilmiyordu. Bu âyet-i kerime indi ve bu âdeti kaldırarak onlara da miras haklarının verilmesini hükme bağladı. Ġkrime ise bu ayet-i kerimenin, Ensardan olan Ümmü Kühhe, onun kızı Kühhe, Sa‟lebe ve Evs b. Süveyd hakkında nazil olduğunu söylemiĢtir. Sa‟lebe veya Evsten biri Ümmü Kühhanın kocası, diğeri ise çocuğunun amcası idi. Kadın, Rasulüllah‟a (sav) geldi ve dedi ki: “Ey Allahın Rasulü, kocam öldü. Geriye beni ve kızımızı bıraktı. Bizi, mirasçı saymadılar.” Bunun üzerine, çocuğun amcası Ģöyle dedi: “Ey Allahın Rasulü, bu kadın ata binmez, âcizlerin yükünü yüklenmez, düĢmana karĢı savaĢamaz, tüketir, üretmez.” ĠĢte bunun üzerine miras âyeti nazil oldu.702

Ayet-i kerimenin nüzul sebebi ve getirdiği yeni hüküm ile değiĢtirdiği eski düzenleme incelendiğinde Ġslâm dininin miras düzenlemesi; erkeklerin mevcut durumlarının aleyhine, kadınlar için ise neredeyse yok mesabesindeki miras haklarına kavuĢmasına öncülük etmiĢtir. Bu

699 Nisâ 4/7-8.

700 Berki, ġakir, “Kur‟an‟da Miras Hukuku” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXXVII, S. 1-4, 1980, ss. 107-132.

701 Nisâ, 4/8, 9, 10, 13, 14.

702 Nisâ 4/33; Taberî, Câmiu‟l-Beyân, II/248; Sâbûnî, Safvetü‟t-Tefâsîr, I/490; Derveze, Tefsiru‟l-Hadis, s. 231.

uygulama ile mirasta erkekler ile birlikte, anne ve babaya, hanıma ve kızlara da pay verilmiĢtir. Mirastan alıncak pay ise muris‟e yakınlık durumuna göre farklı paydalar ile belirlenmiĢtir.

Miras paylaĢımına iliĢkin yukarıda verilen hükümler Ġslâm'ın erkekleri kadınlardan üstün tuttuğu iddiasının tartıĢılmasına neden olmuĢtur. Ġslâm miras hukukunda kadına bir, erkeğe iki hisse verilmesi erkeğin üstün görüldüğü Ģeklinde eleĢtiri konusu yapılmıĢtır. Ancak bu konudaki ayet-i kerimelerden anlaĢılan, mirastan kadına bir, erkeğe ise iki hisse verilmesi, Ġslâm'ın erkeği kadından üstün görmesinden ziyade erkeğe yüklediği sorumluluklar ve görevlere yapılan vurguyu ifade etmektedir. Ayet-i kerime; “Allah size, çocukların hakkında erkeğe, iki kadın

payı kadar (vermenizi) emreder. Ġkiden fazla kadın iseler bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuĢlarsa anasının hakkı üçte bîrdir. Ölenin kardeĢleri varsa anasının payı, vasiyetten ve borçtan sonra altıda birdir. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuĢ paylardır; Ģüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir”703 ifadeleri ile miras taksimini açıkça ifade etmiĢtir.

TartıĢmalar, gerek erkeğin önce zikredilmesi, gerekse erkeğin kadının iki katı hisse alması konusunda yoğunlaĢmaktadır.704

Ayet-i kerimede geçen “Erkeğe iki

kadınınki kadar pay vardır” ifadesi erkeğin bu payı (ölenin bir kızı ve bir oğlu olsa

oğlunun alacağı pay) üçte iki olduğuna göre -erkek bulunmadığında da- iki kadının payının üçte iki olduğu buradan anlaĢılmaktadır. “Babalarınız ve oğullarınızdan

hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz” ifadesi ile

Ġslâm‟da miras düzenlemesi Ģahsî duygulara ve tercihlere göre değil, akrabalık bağı ve murise cemiyet ve aile hayatında sağlanan faydalara göre belirlenmiĢtir.705 Diğer yandan Allah (cc) erkeğe eĢi ve kızının dıĢında ihtiyaç durumunda annesi, kız kadeĢi, büyükanneleri gibi birinci derece yakınlarının geçimleri sorumluluğu da yüklemiĢtir.

703 Nisâ 4/11.

704 Nisâ 4/11-14.

Bu yükümlük erkeğe kadına verilmeyen bir mükellefiyet olarak anlaĢılmaktadır.706

Tüm hükümlerden mali konularda erkeğe yüklenen malî mükellefiyetler kadını erkeğe göre daha avantajlı kılmaktadır. Erkeğin bu dezavantajlı durumu ile miras taksimi ve malın yönetilmesinin erkeğe verilmesi gibi düzenlemeler ile dengelenmiĢtir. Bu açıklamalar göstermektedir ki, erkeğe malî yükümlülüklerin ağırlığına uygun olarak iki hisse; erkeğe nazaran hemen hiçbir malî yükümlülüğü olmayan kadına da bir hisse taksimi kadın ile erkeğin külfetleriyle nimetlerinin dengelenmesi ve sosyal adaletin sağlanması amacına yöneliktir.707 Mirastan kadına, erkeğin hissesinin yarısının verilmesinin erkeği kadından üstün görülmesi gibi bir çıkarım ve düĢünce meselenin tüm boyutları ile değerlendirilmeden yapılan ön yargılı ve yüzeysel bir bakıĢ açısını yansıtmaktadır.708

Ayet-i kerimelerde mirastan kız ve erkek çocukların farklı taksimat yapılmasının hikmeti ifade edilmemiĢtir. Fakat klasik dönem müfessirleri miras hükümlerini birtakım illetlerle iliĢkilendirilerek yorumlamaya çalıĢmıĢlardır. Bu illetler erkeklerin kavvâm olması, cihat yükümlülüklerinin bulunması, ailenin geçim yükümlülüğünü taĢımaları, erkeğin mehir ve nafaka yükümlülüğü, murisin malını kazanmasında erkek çocukların daha çok katkı sağlaması gibi nedenlerle açıklanmıĢtır.709

ZemahĢerî ise bu görüĢlere ek olarak erkeğin aklına göre kadın aklının noksan olmasınının miras hükmünü etkilediği yorumunu getirmiĢtir.710 Buna karĢılık klasik dönem müfessirlerinden Mukâtil, Taberî, Huvvârî ve Mâtûrîdî bire iki taksimini erkeğin fazilet ve üstünlüğü bağlamında izah etmemiĢlerdir. Meseleyi yükümlülük bağlamında değerlendirmiĢlerdir.711

Modern dönem tefsirlerinde miras taksimi konusu erkeğin biyolojik üstünlüğü ya da akıl üstünlüğü ile açıklanmamıĢtır. Yine kadının ontolojik bakımdan

706

Derveze, Tefsiru‟l-Hadis, s. 239.

707 Derveze, Tefsiru‟l-Hadis, s. 239.

708 Meselâ Arsel, age, s. 10 “...Sâdece tanıklık bakımından değil ve fakat mirastan pay alma bakımından da kadını erkeğin yarısı saymıĢ ve yine Kur'ân‟a yerleĢtirdiği Ģu hükümle (Nisâ: 4/11 ve 176) düĢmanlığını ortaya vurmuĢtur.” Tüm toplumu ilgilendiren ve çok boyutlu bir uygulamanın katagorik bir bakıĢ ile basite indirgenerek yorumlanması hatta ayet-i kerimelerin nüzul sebebileri ve yorumları dıĢında tam meallerinin bile verilmeden eleĢtiri getirilmesi ön yargı ve yüzeysellik eleĢtirilerini haklı çıkarmaktadır.

709

Râzî, et-Tefsîru‟l-Kebîr, IX/168-214; Âlûsî, Rûhu‟l-Meânî, IV/426.

710 ZemahĢerî, el-KeĢĢâf, I/505.

711 Taberî, Câmiu‟l-Beyân, VI/457; Mâtûrîdî, Te‟vîlâtu Ehli‟s-Sünne, I/458; Huvvârî, Tefsiru Kitabillâhi'l-Aziz, I/350.

eksikliği ya da zayıflığına iliĢkin bir değerlendirme de yapılmamıĢtır. Modern dönem müfessirlerince miras taksimi konusu kadın ve erkek arasında üstünlük ve değerlilik konusu olarak tartıĢılmamıĢtır. Çoğunlukla cahiliye dönemi kadına yönelik negatif ayrımcı uygulamalar hatta kadını yok sayan Arap yarımadası dıĢındaki diğer medeniyetlerin olumsuz uygulamalarına karĢı Ġslâmın miras hükümlerinin kadının sorumlulukları ile uyumlu olarak haklarının korunması boyutu ile incelenmiĢtir. Kız ve erkek çocukların mirastaki payının farklı olması din hükümlerinin bütünlüğü içerisinde değerlendirilmiĢ ve sistem içerisinde kadın ve erkeğe düĢen görev ve sorumluluklar ekseninde miras hükmü açıklanmıĢtır. Klasik döneme benzer Ģekilde erkeğin sorumlulukları ile kendisine verilen haklar arasında adaletin sağlanması vurgulanmıĢtır. 712 Hatta bazı görüĢlere göre kadınların mali sorumluluk yüklenmemesine karĢın miras taksiminde pay almaları maddi açıdan kadına pozitif ayrımcılık uygulandığı değerlendirmesini de yapmıĢlardır.713

Ġslâm miras hukukunu, Ġslâm‟ın getirdiği yükümlülükler bütünü, nimet-külfet dengesi gibi temel öncüller birlikte değerlendirildiğinde erkekler için bir üstünlük kriteri ya da bir avantaj olarak görülemeyeceği anlaĢılmaktadır. Öncelikle Ġslâm miras hukukunda örneklerin tamamında erkeğe iki kadına bir pay Ģeklinde düzenleme bulunmamaktadır. Miras hukuku, her ailenin usûl ve furû‟a göre farklı özellikler ve taksim düzenlemeleri oluĢturmuĢtur. Anne ve babanın hatta dede ve ninenin hayatta olup olmaması, çocuk sayısı, çocukların cinsiyetleri gibi birçok değiĢken miras taksimini etkilemektedir. Diğer yandan ayet-i kerimelerde daha çok ihtiyaç sahibi olana daha fazla pay verilmesine yönelik önerilerde yer almaktadır. Ayrıca Ġslâm hukuku terekenin paylaĢımı öncesinde yetimler, düĢkünler gibi dezavantajlı guruplara yönelik pozitif ayrımcılığı da teĢvik etmiĢtir. Ġslâm dini erkeğe kendi ailesinin miras taksiminden daha fazla pay ayırması, yukarıda ifade edilen ailenin yapısından da bağımsız olarak, erkeğe yüklenen ailesinin bakımı, mali yükümlülüklerini (mehir, nafaka, diyet, iaĢe vb.) de göz önünde bulundurmuĢtur. Ailenin mali yükümlülüğü erkeğin sorumluluğuna verildiğinden erkeğe daha fazla mal verilmesi öngörülmüĢtür. Aile hukukuna iliĢkin diğer yükümlülükleri ve erkeğe

712 ReĢid Rıza, Tefsiru‟l-Kur‟âni'l-Hakîm, IV/395; Elmalılı, Hak Dini, II/1302.

713 ġ‟arâvî, Tefsiru‟Ģ-ġa‟râvî, IV/2025; Ġbn ÂĢûr, et-Tahrir ve‟t-Tenvir, IV/257; ġimĢek, Hayat Kaynağı Kur‟ân Tefsiri, I/480.

yüklenen sorumluluklar göz ardı edilerek, sadece miras hükümleri üzerinden bir erkek ayrımcılığı çıkarmak bütüncül ve bilimsel bir yaklaĢım olarak değerlendirilemez. Ġslâm kadının mal sahibi olmasına ruhsat verirken, aile için harcama yapmasına iliĢkin sorumluluk yüklememiĢtir. Bireye verilen haklar sorumluluklar ile eĢ güdümlü olarak değerlendirildiğinde Ġslâmın miras taksimi hükümleri, erkeğe yönelik pozitif uygulama adalet ilkesi ve sorumluluk-hak dengesi bakımından insan fıtratı ve toplum gerçekliği ile daha uyumludur.