• Sonuç bulunamadı

Feminist YaklaĢıma Göre Erkek

ERKEK KAVRAMI VE TANIMI

4. Feminist YaklaĢıma Göre Erkek

Feminizm, kadın haklarını geliĢtirmeyi hedefleyen siyasi bir hareket olarak ortaya çıkmıĢtır. Feminist düĢünce, temelde kadın ile erkek arasındaki iktidar iliĢkilerini değiĢtirmeyi hedeflemektedir. Kadın ve erkek arasındaki iliĢkiyi; aile, iĢ hayatı, siyasi hayat, eğitim, kültür ve tarih gibi geniĢ bir alanda sorgulamaktadır. Feminist değerler dizisi, kadın-erkek arasındaki cinsiyete dayalı ayrımda, erkeğin üstünlüğünü iddia ettiği ön kabulü ve erkek egemen ve erkek yanlısı toplumsal

257

Childe, Tarihte Neler Oldu?, s. 63.

258 Marilyn French, Kadınlara KarĢı SavaĢ, (Çeviren: Beril Eyüboğlu), Metis Yayınları, Ġstanbul 1993, s. 56.

kuralların değiĢtirilmesini ve yerine kadın egemen bir yapının kurulmasını savunmaktadır.260

Feminist teori, erkek egemenliğinin ortaya çıkıĢını, erkek egemenliğinin kabul görülmesinin nedenlerini ve sonuçlarını bir sorun dizgesi olarak tartıĢmaktadır. Feminizm, ailede erkek ile kadının eĢit ortak olduğu düĢünmekte, erkeğin evin reisi olduğu düĢüncesini kabul etmemektedir. Feministler Batı ülkelerinde bu düĢüncelerin yasal düzenlemelerde yer almasını sağlamıĢtır. Hukuk düzenlemeleri ile bu ülkelelerde yaĢayan kadınlara; vücutları, cinsellikleri üzerinde yeniden tasarruf imkânı kazandırdığı ifade edilmektedir. Feminist hareketlerin çeĢitli ideolojilerle etkileĢimi neticesinde çok sayıda feminist yaklaĢım oluĢmuĢtur. Feminist gruplar geleneksel toplumsal değerlere yönelik eleĢtirel yaklaĢımlar getirdikleri ve bu değerlerin yok edilmesine yönelik çalıĢmalar yaptıkları iddia edilegelmiĢtir. Ancak erkek düĢmanlığı baĢlığında da ifade edildiği üzere feminist hareketlerin, diğer siyasi hareketlerden bağımsız, dönüĢtürücü güçlü bir siyasal yapı olmadığı görülmektedir. Post-modern dönemde diğer anti-gelenekçi yapılarla birlikte feminizme karĢı sadece muhafazakâr bir tutum yaklaĢım belirlemek toplumdaki cinsiyet sorunlarının çözümüne katkı sağlamayacaktır. Bu durumda geleneksel kalıpların korunması değildir. Ġnsanın yaratılıĢ özellikleri ve fıtri durumu esas alınarak, günümüz ekonomik ve sosyal koĢulları ile uyumlu yeni bir toplum inĢası için fikir ve eylem planında yeni çalıĢmalara imkân vermektir.261

Günümüz dünyasında kadın problemi olarak tanımlanan ve feminist hareketlerin ortaya çıkmasına yol açan bir cinsiyet probleminin varlığı kabul görmektedir. Ġslâm dünyasını da etkileyen problemin temelinde; sosyal ve ekonomik sorunlar, siyasi Ģartlar ve gelenekler ile birlikte, Ġslâm dininin yorumlanması ve yaĢanmasındaki yanlıĢlıklardan kaynaklı nedenlerde bulunmaktadır. Sadece kadın ve erkeğin sosyal konumu ve cinsiyet problemleri konusunda değil, kölelik dâhil bütün insan hakları konusunda Ġslâm, bütüncül çözüm önerileri sunmaktadır. Elbetteki Müslümanların yaĢadığı toplum ve ülkelerdeki gelenek ve örfe dayalı uygulamalar ile Ġslâmın temel kaynaklarında ifadesini bulan ilkeler birbirinden farklı

260

Çaha, Ömer, Sivil Kadın, Türkiye'de Sivil Toplum ve Kadın, (Çeviren: Ertan Özensel), Vadi Yayınları, Ankara 1996, s. 36.

261 ġiĢman, Nazife, “Küresel Dinamikler Bağlamında Aile ve Kadın” , Günümüzde Aile: Uluslararası Aile Sempozyumu, (Editör: Ömer Çaha), Ensar NeĢriyat, Ġstanbul 2007, ss. 598-600.

olabilmektedir. Bu farklılıkları görmek için ise; VII. ve VIII. yüzyıllardaki Müslümanların yaĢadıkları ülkeler ve özellikle Arap toplumlarının sosyal yaĢantıları ve kadın anlayıĢlarını incelemek yeterli olacaktır. Kur‟anı-ı Kerim, ferd ve toplum alanında karĢılıklı haklarının gözetilmesine, insanlara adaletle muamele edilmesine, haksızlıklara boyun eğilmemesine özel bir önem vermiĢtir. Kur‟an-ı Kerim, insanları etnik ya da cinsiyet yapılarına göre değil, sadece insan olarak muhatap almıĢtır. Ancak Kur‟an-ı Kerim‟in mesajlarına ve Hz. Peygamberin (sav) yol göstericiliğine rağmen, insanların bazıları gelenek kaynaklı uygulamalarını da sürdürmüĢlerdir. Feminizmin kadın–erkek yaklaĢımı, modern görünümünün içerisinde gizli, çatıĢmacı ve problemin çözümüne odaklanmayan, insanı öncelemeyen gelenekçi bir yaklaĢım olarak görülmektedir. Bu yaklaĢımı ile feminizm düĢüncesi; kadın, erkek ve cinsiyet problemlerini çözmekten çok bu problemleri daha karmaĢık ve çözümsüzlüğe sürükleyen bir iĢlev görmektedir.

Toplum yaĢamında tarihin her döneminde örnekleri bulunmakla birlikte modern zamanlarda daha belirgin erkek düĢmanlığı düĢüncesi görülmektedir. Kadının siyaset, toplum ve ekonomi alanlarındaki hak, eĢitlik ve kadının toplumdaki rolünün kökten değiĢtirilme düĢücesi, bu düĢüncenin gerçekleĢtirilmesine engel oluĢturanların erkekler olduğu kabulü ile erkek düĢmanlığına evrilebilmektedir. Tüm beyazlar kötü, tüm siyahlar kötü gibi yanlıĢlığı mutlak genellemelere benzer bir Ģekilde erkeklerin, kadınların hak ve özgürlüklerini kısıtlayan hatta engelleyen bir tür olarak ötekileĢtirilip düĢmanlaĢtırıldığı anlayıĢlarda geliĢmiĢtir. Kadınları; oy kullanma hakkı kazanmak, kadın üzerindeki erkek egemenliğinin sonlandırılması, eĢit ücret ve eĢit fırsat, ekonomik özgürlük ve toplumsal eĢitlik talepleri erkeklerin bu taleplerin önündeki engeller olarak düĢmanlaĢtırılması neticesine yol açmıĢtır. Sonuçta bu yaklaĢım erkek karĢıtlığı ya da erkek düĢmanlığı olarak yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Özellikle batı toplumlarında geliĢen feminizm olarak isimlendirilen bu düĢünceler, kadınların eĢit toplumsal ve siyasi haklar kazanma amaçlarının ilerisinde, iki cins arasında bir düĢmanlık iliĢkisi ifade etmeye baĢlamıĢtır. Kadınların çocuk doğurma ve büyütme örneğinde olduğu gibi, esasen bir iĢ bölümüne yol açan cinsel farklardan kaynaklanan sorumlulukları, erkekler (düĢman) tarafından dayatılan mecburiyetler olarak tanımlanmaya baĢlamıĢtır. Feministlerin takip ettiği politikalar, fırsat eĢitliğinin üstünde pozitif ayrımcılık taleplerini doğurmuĢtur. Bu talepler

kadına yönelik pozitif ayrımcılık uygulamalarına da yol açabilmektedir. Feminist hareketlerin medya görünürlüklerinin yüksek olmasına karĢılık, feminist siyasal partiler kurulmamıĢtır. Feminizm kadın haklarını ve kadınların toplumsal eĢitliğini güçlü bir Ģekilde savunurken dünya genelinde sol siyasi yapılara yakın durmaktadır. Bir reform hareketi olarak feminizm, pek çok ülkede çıkarılan eĢit haklara iliĢkin yasalar ve gündeme gelen kadın politikacı baĢarılarını kazanımlar hanesine yazmaktadır. Ancak dünya genelindeki tüm kadınların mutluluğunun sağlanması için evrensel bir mücadelesi olmadığı gibi evresel mücadeleyi yapacak fikri donanım ve enerjiside görülmemektedir. Feminizm hareketi ve ileri aĢamalarındaki erkek düĢmanlığı, özelde kadın genelde cinsiyet sorunlarına eğilirken birinci basamakta adalet ve mutluluk yerine eĢitlik ve çatıĢmayı önceleyerek kuĢatıcı bir kimlik sunumu yapamamaktadır.262

Feminizmin idealize ettiği erkek tipi, kadın cinsinin doğasına uygun bir erkek tipi olmadığı değerlendirilmiĢtir. Esasen feminist düĢüncenin, kuĢatıcı bir erkek tipi önerisi de bulunmamaktadır. Kur‟an-ı Kerim‟de toplumda barıĢ, adalet ve mutluluğu sağlayacak örnek erkek modeli gibi bir örnek model tespit edilememiĢtir. Feminist düĢüncede idealize edilen erkek tipi genel olarak kadınlar tarafından hor görülen erkek tipi olarak değerlendirilebilir.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

KUR'AN-I KERĠM'E GÖRE AĠLE HAYATINDA VE SOSYAL HAYATTA