• Sonuç bulunamadı

ERKEK KAVRAMI VE TANIMI

1. Erkeklik Kavramına Genel BakıĢ

1.1. Erkek Kelimesinin Sözlük Anlamı

1.3.3. Genç, Fetâ ( ًتف )

1.3.3.Genç, Fetâ ( ًتف )

Genç kelimesi, sözlüklerde henüz orta yaĢa gelmemiĢ ve yaĢı az ilerlemiĢ kimse olarak tanımlanır. Bu tanım insanın bedensel ve biyolojik yanlarını da anlatmaktadır. Arapça karĢılığı Ģâbb ve fetâ kelimeleri olan genç kelimesi, yaĢa itibar edilmeden kuvvetlilik, canlılık, hareketlilik ve heyecan gibi gençliğin vasıflarını üzerinde bulunduran kimseleri de ifade eder. Seksen yaĢında genç bir adam tanımlaması bu kullanımın örneğidir. Hz. Peygamber'in (sav) “Âdemoğlu yaĢlanır ama iki Ģey onda daima genç kalır: Mala düĢkünlüğü ve çok yaĢama arzusu”147

anlamındaki hadisinde geçen genç kavramı mecâzî anlamda, insanın arzu ve duyguları ifade etmektedir. Genç kavramı, Türkçe‟de bu iki kullanımın dıĢında; tazeliği, yeni oluĢu, tecrübesizliği, canlılığı ve aktifliği ifade ettiği gibi, ruh ve ideal, zevk ve arzuyu da ifade etmektedir.148

Ġnsanın hangi yaĢta gençlik çağına girip, hangi yaĢta bu dönemden çıktığı hakkında kesin bir bilgi ve görüĢ birliği bulunmamakla birlikte Ġslâm âlimleri, insanların büluğ çağına girdikleri ve bu yaĢa geldikleri andan itibaren gençlik çağına

145 Ebu Davud, “Hûdud”, 25, IV/589, No: 4442, “Menasik”, 56 II, 105; Buharî, “Ġ‟tisâm”, 2, VIII/139-142, 28, VIII/162-163, “Birr”, 75, IV/ 372.

146 Ġbn Manzur, Lisânu‟l-Arab, XII/440; Ġsfahânî, el-Müfredat, s. 175.

147 Müslim, “Zekât”, 115, I/724; bk. Buhârî, “Rikak”, 5, VII/171, 172; Tirmizî, “Zühd”, 28, IV/570; Ġbn Mâce, “Zühd”, 27.

girmiĢ olarak kabul etmektedirler. 149 Büluğa girme yaĢı çocukların fiziki büyümelerine, bedensel geliĢimlerine ve bölgelere göre farklılık göstermektedir.

“Uyanıncaya kadar uyuyandan, gençlik/ büluğ çağına gelinceye kadar çocuktan ve aklı baĢına gelene kadar akıl melekesini yitiren ma'tuh kimseden dinî sorumluluk kaldırılmıĢtır”150

hadis-i Ģerif‟i Ġslâm bilginleri tarfından referans alınmıĢtır. Gençlik döneminin sona erme ve yetiĢkinlik döneminin baĢlama yaĢı konusunda da farklı görüĢler bulunmakta olup; gençlik döneminin sona erme yaĢı olarak yirmi ile kırk yaĢları söylenmektedir.151

BirleĢmiĢ Milletler Örgütünün yaptığı tanımlamaya göre genç, 15-25 yaĢları arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalıĢmayan ve kendine ait ayrı bir evi bulunmayan kiĢidir.152 GeliĢim psikolojisi ile ilgili kaynaklara göre gençlik, kızlarda 11-13, erkeklerde 13-15 yaĢlarında büluğa erme ile baĢlayıp ve 20-25 yaĢlarına kadar süren bir dönem olarak tanımlanmaktadır.153

Ġnsan hayatının en önemli ve problemli dönemi sayılan gençlik döneminde insan, fizyolojik, psikolojik, duygusal, edep ve ahlak, eğitim ve öğretim, kültür ve alıĢkanlıklar bakımından değiĢim, etkileĢim ve geliĢim sürecinde bulunmaktadır. Ġnsan eğitimini bu dönemde alır, meslek sahibi olur, kimlik ve karakterini bu dönemde kazanır, geleceğini bu dönemde hazırlar. Aynı zamanda iyi veya kötü alıĢkanlıkları faydalı veya zararlı bilgileri de bu dönemde edinir ve aile hayatını bu dönemde kurar ve düzene koyar. Gençlere; iyi bir eğitim verme, onları zararlı alıĢkanlıklardan koruma bakımından anne-babalara, eğitim ve öğretim kurumlarına önemli görevler ve sorumluluklar düĢmektedir. Gençler, telkin ve dıĢ etkenlere açık oldukları için bu dönemde yapacakları hatalar telafisi zor problemler ortaya çıkarır. Ġyi bir eğitim alamayan gençler yetiĢkinlik ve yaĢlılık döneminde sıkıntılarla yüzyüze kalabilirler. Bu konuda anne-babalara önemli görevler düĢmektedir. Bu alanda yapılacak her ihmal ve hatalı davranıĢ büyük sıkıntı olup, gençlerin geleceklerine ve

149

ġevkânî, Muhammed, b. Ali b. Muhammed, Neylü‟l-Evtâr ġerhu Munteka‟l-Ahbâr, Dâru Ġbnu‟l Cevzî, Beyrut 1989, IV/228.

150 Tirmizî, “Hûdud”, I, IV/32, Ahmed, I/118.

151 ġevkânî, Neylü‟l-Evtâr, IV/228; Hökelekli, Hayati, Hz. Peygamberin Çocuk ve Gençlere YaklaĢımı, Hz. Peygamber ve Gençlik, TDV Yayınları, Ankara 1992, s. 281.

152 Yörükoğlu, Atalay, Gençlik Çağı, Ruh Sağlığı ve Eğitimi ve Ruhsal Sorunları, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1985, s. 3.

hatta ahiret hayatına olumsuz etki edebilmektedir.154

Gençlik dönemi insanın hem dünyasının hem de ahiretinin Ģekillendiği dönem olarak anlaĢılmaktadır.

Peygamber (sav) de gençliğe ve gençlerin yetiĢmesine büyük önem vermiĢtir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında hep gençler bulunmuĢtur. Ebu Leheb, Ebu Cehil, Hakem b. Ebi‟l-As, Ukbe b. Ebi Muayt, Ümeyye b. Ebi Halef, Velid b. Muğîre ve As b. Vail gibi yaĢlılar Ġslâm'a Ģiddetle karĢı çıkarlarken gençler Müslüman olup, Hz. Peygamber (sav)‟e desteği vermiĢlerdi.155

Mesela; Ġkinci sırada Müslüman olan Hz. Ali 10, Zübeyr b. Avvam 12, Abdullah b. Ömer ve Ubeyde b. Cerrah 13, Talha b. Ubeydullah, Ġkinci Akabe‟de Hz. peygamber ile görüĢen Ukbe b. Amir 14, Ġkinci Akabe‟de Peygamberimiz ile buluĢan Cabir b. Abdullah 15, Habbab bin Eret, altıncı Müslüman Abdullah b. Mes‟ud ve Medine'ye ilk hicret eden Mus‟ab b. Umeyr 16, Zeyd b. Harise, Abdurrahman b. Avf, Sa‟d b. Ebî Vakkas, Esma binti Ebî Bekr 17, Mekke'de evini tebliğ hizmetine açan Erkam b. Ebi‟l-Erkam ve on birinci Müslüman Ubeyde b. Cerrah 17-18, HabeĢistan'a hicret eden Ebu Musa el-EĢ'arî ve Yedinci Müslüman Said b. Ebi Vakkas 19, Cafer b. Ebi Talip, Kudame b. Ma‟zun, UkkaĢe b. Mihsan ve Süheyl b. Amr‟ın oğlu Abdullah 20, Osman b. Affan, Ġkinci Akabe‟de Hz. peygamber ile görüĢen Mesleme b. Selame 24, Süheyl b. Sinan 25, Ebu Hureyra 30, Hz Ömer 33 yaĢlarında bulunuyordu.156

Bu gençlerin çoğu itibarlı ve zengin ailelerinden vazgeçerek büyük sıkıntılara rağmen Hz. Peygamber‟in (sav) yanında yer almıĢlardır.157 Örneğin Mus‟ab b. Umeyr; zengin bir ailenin çocuğu olup çok Ģık giyinen, güzel kokular sürünen ve yakıĢıklı bir delikanlıydı. Müslüman olduğunu duyan itibarlı bir kadın olan annesi rıza göstermeyip, O‟nu ev hapsine tabi tuttu. Mus‟ab bir Ģekilde yolunu bulup, kaçarak HabeĢistan'a hicret edenlere katıldı. Uhud'da Ģehit olduğunda naaĢının üzerine örtülecek kısa bir gömleğinden baĢka hiçbir Ģey bulunamamıĢtı. BaĢı örtülünce

154 Karagöz, Aile ve Gençlik, s. 114.

155

Hökelekli, Hz. Peygamber ve Gençlik, s. 47.

156 Zehebî, Muhammed b. Ahmed, es-Sîretü‟n-Nebeviyye, Daru en-Nedve Cedîde, Beyrut 1988, s. 78; Ġbn Abdilberr, Ġstî‟âb fî Marifeti‟l-Ashâb, Beyrut ts, lI/19, II/156; Ġbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî, el-Ġsâbe fî Temyîzi‟s-Sahâbe, Beyrut, trs; I/545, II/195, 252, 254, 369, 494; Ziriklî Hayrettin, Kâmûsu‟l-A‟lam, Daru‟l-Ġlim Beyrut 2002, IV/280; Ġbni HiĢam, Siretü‟n-Nebeviyye, I/271; Uludağ, Süleyman, “Fütüvvet”, DĠA, XIII/261-263; Berki Ali Himmet-Keskioğlu Osman, Hâtemü‟l-Enbiyâ Hz. Muhammed ve Hayatı, DĠB Yayınları. Ankara 1998, s. 30; Ahmet Cevdet, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefâ, III/190, SâdeleĢtiren Mahir Ġz, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985.

ayakları açılmıĢ, ayakları örtülünce baĢı açık kalmıĢtı.158

Genç yaĢında Müslüman olan Talha b. Ubeydullah annesinin kendisine iĢkence yapmasına rağmen imanından vazgeçmemiĢtir. 159

12 yaĢında Müslüman olan ve Peygamberimiz, “Her peygamberin bir yardımcısı vardır. Benim yardımcım da Zübeyr bin Avvam‟dır.”160 Dediği Zübeyr b. Avvam‟a amcası Müslüman olduğu için her türlü iĢkenceyi yapmıĢtı.161

YaĢlılar Ġslâm‟a düĢmanlık ederken oğulları Ġslâm‟ı hızla kabul edip Hz. Peygamber'e (sav) destek olmuĢlardı. Mesela Ġslâm düĢmanlarından olan ve Kur‟an-ı Kerim‟de de yerilen162

Velid b. Muğire‟nin oğlu Halid b. Velid, Hudeybiye AntlaĢmasından sonra Müslüman olmuĢtu.163Medine'de ilk Müslüman olanlar, Ġslâm'a ve Mekkeli müslümanlara destek ve sahip çıkanlar da gençlerdi. Medine'nin ileri gelen büyüklerinden, Ebu Amir, Ġslâm'a ve Hz. Peygamber‟e (sav) karĢı çıkarken, oğlu Hanzala Müslüman olmuĢ ve daha sonra Uhud savaĢında Ģehit düĢmüĢtür. Münafıkların baĢı Abdullah b. Ubey‟in oğlu Abdullah, samimi bir Müslüman olarak bilinmektedir.164

Es‟ad b. Zürare, Ukbe b. Amir ve Avf b. Hârise‟yi de Medine'de ki genç Müslümanlar arasında sayabiliriz.165

Ensardan Dâr‟us-Suffe‟de iyi bir Kur‟an-ı Kerim eğitimi alan ve kendilerine kurrâ denilen 70 genç bulunmaktaydı ve bunların büyük çoğunluğu, Bi‟ri Mâûne'de tuzağa düĢürülerek Ģehit edilmiĢlerdi.166

Bizans Ġmparatorluğu‟na son veren, çağ açıp çağ kapatan II. Mehmet (Fatih), Ġstanbul'u fethettiğinde 23 yaĢında bir gençti, Çanakkale‟yi geçilmez yapan mehmetçikler de genç yaĢtaydılar.167

Bu örnekler; kalpleri kararmıĢ ve katılaĢmıĢ, sabit fikirli olan bir kısım yaĢlıların aksine gençlerin yeni fikirlere açık olduğunu, küfür, Ģirk ve günahlar ile kalpleri kirlenip katılaĢmadığı için fıtratında mevcut olan Tevhid inancın sayesinde Ġslâm'a kolaylıkla

158 Köksal, Asım, Hz Muhammed ve Ġslamiyet, Mekke Devri, 2. Baskı, DĠB Yayınları, Ġstanbul 1973, s. 210.

159 Ġbn Ġshâk, Muhammed, Siretü‟n-Nebeviyye, Darü‟l Kütüb‟ül- Ġlmiye, 1. Baskı, Beyrut, 2004, s. 125.

160 Buhârî, Fedâilü‟s-Sahabe, 13, IV/211.

161 Ġbn Hacer, el-Ġsâbe, I/545.

162 Müddessir 74/1-27.

163 Komisyon, DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslam Tarihi, I-XIV, Çağrı Yayınları Ġstanbul 1992, I/395.

164 Heysemî, Nûrettin Ali b. Ebî Bekr, Mecmau'z-Zevâid ve Menbe'u'l-Fevâid, , Beyrut 1967; TX/318.

165 Berki, Keskinoğlu, Hâtemü‟l-Enbiyâ, s. 169.

166 Ġbn Hanbel, Müsned, III/235.

167 Özcan, Abdülkadir vd, “Fatih Sultan Mehmed”, Osmanlı Ansiklopedisi, Ağaç Yayınları, Ġstanbul 1993, II/14-15.

girdiklerini göstermektedir. Bu duruma itibarla gençlerin imanla yetiĢtirilmesi Müslümanların geleceği açısından ciddi önem arz etmektedir. Hz. Peygamber'in açıklamasına göre, cennet halkı daima genç olacak ve hiç ihtiyarlamayacaklardır. 168 Gençlerin iyi birer insan olarak yetiĢmeleri, Kur‟an-ı Kerim‟den olumlu örnekleri tanımaları mümkün olabilir. Doğru, güzel ve faydalı olan Ģeyleri bizzat yaĢayarak gösterme, anlatma, telkin ve sözlü anlatımdan daha etkili olmaktadır. Yüce kitabımız Kur‟an-ı Kerim incelendiğinde; dürüstlükte, edepte, iffette, saygıda, doğrulukta ve Tevhid mücadelesinde bizlere örnek teĢkil edecek gençlerden çokça söz edildiği görülmektedir.

Maide suresinin 27-31. ayetlerinde Âdem (as)‟in iki oğlunun kıssası anlatılarak, bu kıssada öldürülen Hâbil‟in; Allah'a imanı, teslimiyeti, takvası, ihlâsı, kurallara uyması ve insana saygısı methedilirken; katil olan kardeĢi Kâbil‟in haset, kin, bencillik ve nefsine tâbi olması, kural tanımaması, Ģiddet uygulaması ve cinayet iĢlemesi durumu yerilmektedir. Bu tür davranıĢta bulunanların sonlarının hüsran olduğu anlatılmaktadır. Putperest olan babası ve içinde bulunduğu Bâbil halkını Ġslâm‟a çağıran genç Hz. Ġbrahim (sa) Kur‟an-ı Kerim‟de örnek olarak anlatılmaktadır.169

Hz Ġbrahim'in gençlik dönemi ile ilgili hayat hikâyesinden, gençlerin zihinlerinde Ģüphe ve tereddüt olabileceğini, bunun akıl ve mantık yoluyla giderilmesi gerektiğini ve gençlerin yetiĢkinlere nazaran daha idealist olduklarını öğrenmekteyiz. Kadın imtihanı ile zor bir sınava tabi tutulan, Hz. Yusuf (as), iffet ve sabır timsali olarak takdim edilmiĢtir. Gençlerin bu konuda Allah'a sığınması gerektiği, nefsinin her zaman kötü arzuları emrettiği hatırlatılır, yine Yusuf (as) kıssasında kardeĢler arasındaki kıskançlığa dikkat çekilmiĢtir. Olumsuz koĢullarda bile dinin anlatılmasından vazgeçilmemesi gerektiği, sabrın sonunun daima selamet olduğu ifade edilmiĢtir.170

Kasıtsız bir suç iĢleyen Hz. Musa'nın (as) Allah'tan (cc) af dilemesi ve bağıĢlanması, yolculukta yanına bir genci yol arkadaĢı olarak alması;171 gençlerin aceleci ve sabırsız oluĢları, fevrî davranıĢlar sergileyebilecekleri, suç

168 Dârimî, “Rikâk”, 104, s. 731; bk. Tirmizî, “Cennet”, 8, IV/679; Müslim, “Cennet”, 22, III/2182.

169 En‟âm 6/74-83; Meryem 19/41-48; ġu‟arâ 26/69-76; Saffât 37/88-100.

170 Yusuf 12 /23-24.

iĢleyebilecekleri, gençlere görev ve sorumluluk verilebileceği gibi hususlarına örnek olarak anlatılmaktadır.172

Putperest bir toplum içinde Allah'ın birliğini kabul eden ve imanları uğrunda yaĢadıkları toplumdan kaçıp bir mağaraya sığınan ve burada 309 yıl sonra diriltilen gençlerin (Ashab-ı Kehf) örnek davranıĢları, Kur‟an-ı Kerim‟in baĢka bir suresinde karĢımıza çıkmaktadır. 173

Gelecek nesillere örnek, yetiĢkinler ve toplumu yönetenlere rehber olması için gönderilen Kur‟an-ı Kerim‟de bu gençler hakkında da bilgi verilmektedir. 174 Bu örneklerden toplumun ileri gelenlerinin, yetiĢkinlerin, anne-babaların, kurum ve kuruluĢların gençlere iyi örnekler olmaları, onları; iyiye, güzele ve doğruya yönlendirmeleri, onlara kötü örnek olmamaları ve kötü telkinlerde bulunmamaları gerektiğini anlaĢılması gerekmektedir. Çünkü gençler, ahlaki ve manevi değerleri toplumda bu Ģekilde güzel örneklerle kazanırlar.175

Fetâ, genç, yiğit, delikanlı; fütüvvet, gençlik, erlik demektir. Fetâ‟nın çoğulu, fityân ve fitye‟dir. Eski Araplar, fetâ terimiyle zihninde yaĢattığı asil ve tam manasıyla ideal insan tipini ifade etmektedir. Fetânın konukseverliği ve cömertliği, kendisinin hiçbir Ģeyi kalmayıncaya ve tamamen fakir düĢünceye kadar devam ederdi. Mücadelede de fetâ, arkadaĢları uğruna canını feda eden kiĢidir. Misafirperverliğin, yiğitliğin ve özverinin en yüksek mertebesine fütüvvet denilmiĢtir. Eski Arapçada bu anlamı veren fütüvvet kelimesi, tasavvufun da özel bir terimi haline gelmiĢtir. Fütüvveti kendilerine Ģiâr edinen bir topluluğun varlığı, hicretin ikinci yüzyılda itibaren bilinmektedir. Fütüvvetin fedakârlık ve îsâr düĢünceleri, geniĢ ölçüde NiĢâbur Tasavvuf Okulu‟na sirayet etmiĢ ve orada tasavvufî bir nitelik kazanmıĢ, bu suretle fütüvvet, ilk zamanlar sosyal hayatta bir ideal iken ruhanî hayat bakımından da bir ideal haline gelmiĢtir. Tasavvuf ehline göre fütüvvet, peygamberlerin ahlâkıdır. Fütüvvet hakkında ilk eseri yazan Ebû Abdi‟r-Rahmân Sülemî‟ye göre; Hz. Âdem‟den, (as), Muhammed (sav)‟a kadar bütün peygamberler fütüvvet ahlâkının temsilcileri olmuĢlardır.176

172 Tâhâ 20/17-18; Kasas 28/14-19.

173 Kehf 18/13-14.

174 Bakara 2/185; Ġsra 17 /9.

175 Karagöz, Aile ve Gençlik, s. 137.

176 Sülemî, Ebu Abdurrahman Muhammed, Kitâbu‟l-Futuvvah, Ankara Üniversite Matbaası, Ankara 1977, ss. 8-10.

ġeriatta fütüvvet, mekârim-i ahlâk ta‟biriyle anlatılmıĢtır. Hz. Peygamber (sav) mekârim-i ahlâkı tamamlamak için gönderildiği gibi,177 Tevhid inancını yerleĢtirme uğrunda canını ortaya koymaktan çekinmeyen Hz. Ġbrâhîm (as)‟de fetâ olarak nitelendirilmiĢtir. Hz. Musa'nın beraberinde giden, yardımcısı Hz. YûĢa' da (as) Ģu ayette fetâ olarak zikredilmiĢtir. “Fetâsına, yiyeceğimizi getir, gerçekten biz

bu yolculuğumuzdan epey yorgunluk çektik, dedi.”178

Aynı Ģekilde Yusuf (as)‟ın zindan arkadaĢları fetâ‟nın ikilik bildiren tesniye kipiyle feteyân kelimesiyle ifade edilmiĢlerdir: “Kendisiyle beraber zindana iki fetâ girdi.”179

Yusuf (as) Mısır‟da yönetici olduktan sonra kendisinin özel hizmetçileri de fetâ'nin çoğulu olarak fityân kelimesi ile zikredilmiĢlerdir: “Fetâlarına: onların paralarını yüklerinin içine

koyunuz! dedi.”180

Fütüvvetin aslı dini gözetmek, sünnete uymak, Allah'ın (cc) Peygamberine emrettiği Ģu sözlerine uymaktır: “Affı al, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir”181

“Allah adaleti, iyiliği, yakınlara vermeyi emreder; fuhĢu, kötülüğü ve azgınlığı

yasaklar. Size öğüt verir ki öğüt alasınız”.182

Peygamber (sav)in Mekke‟ye girdiği gün söylediği Ģu sözüne tabi olmaktır: “Ey insanlar, çok selâm verin, yemek yedirin,

akrabayı ziyaret edin, geceleyin herkes uyurken namaz kılın ve selâmetle cennete girin.”183 Kur'an-ı Kerim, bu kıssalarda muhataplarına kıssaları bir hikâye olarak değil, örnek almamız ve yaĢantımızda uygulamamız için bilgi olarak Feta kavramını anlatmaktadır. Anlatılan kıssalarda, insan her türlü iĢlerinde yol arkadaĢının feta sahibi olması önemlidir.