• Sonuç bulunamadı

ELE T R

2.3.3. TEVF K ÇAVDAR

etkileyen ise çevredir. “Toplumun içden de i mesine sebeb olan olaylar, yazar ve eserine en geni etkiyi yapan olaylardır.” Bundan dolayı yazar, bir eseri ya da eserleri çözümlerken iki türlü çözümlemeye ba vurur: “1. Toplumbilimsel çözümleme. 2. Estetik çözümleme.”

Toplumbilimsel çözümlemenin “fiziko sosyal” çözümlemeyi de içine aldı ını söyleyen Çavdar’a göre, estetik çözümlemeyi benimseyen ele tirmen, toplumbilimsel çözümlemenin verece i sonuçları arkaya atamaz.296

Tevfik Çavdar’a göre bilimsel davranı , gerçek anlamda iyiyi, do ruyu ve de erliyi ayırt etmemizi sa layan bir ele tiri yöntemidir. Bu nedenle eser çözümlemesi yapacak olan ele tirmenin ruhbilim, toplumbilim, estetik ve ekonomi alanında bilgi ve birikim sahibi olması arttır. Bilimselli i benimsemi ele tirmenin, öncelikle kendi ele tiri ölçütlerini belirlemesi ve bunları okura en ince ayrıntılarıyla bildirmesi gerekti ini söyleyen Çavdar, bu konuda özetle unları söyler:

Ölçü birimleri birtakım bilimsel kuramlara dayanacaktır; ama bu dayanma hiçbir zaman ele tirmenin yaratıcılı ına engel olu turmayacaktır. Bu kuramlar içinde ele tirmen öznel yargılarla birtakım sonuçlara varabilir. Ele tirmen, ele aldı ı eseri iki a amada de erlendirmelidir. Önce eseri çözümlemeli, sonra bu çözümlemesini temel alarak eseri de erlendirmelidir. Ele tirmen, de erlendirme sırasında okuyucuya açıkladı ı ele tiri birimlerini ya da ölçülerini kullanır. Ele tirmen, eseri çözümlemek için çe itli etkileri göz önünde bulundurmak zorundadır. Sözgelimi yazarın beden yapısı ve ruhsal durumu eseri etkiler. Eserde mutlaka bunları yansıtacak küçük noktalarla kar ıla ılacaktır. Nezihe Meriç ve Proust’ta bu durum belirgin bir biçimde görülebilir. Yazarın beden yapısı ve iç dünyasına ait etkilerin dı ında çevrenin yazar üzerinde bıraktı ı etkiler de eserde görülür.

Yazarın bulundu u en küçük çevre ailedir. Çevre geni ledikçe öznel tutum yerini nesnelli e bırakır. Batıda yapılan ele tiri çalı malarında yazarın ya ama ortamı incelenmektedir. Bu türden bir inceleme, eserle yazarın ya ama ortamı arasındaki ba lılıkları bize açıkça gösterebilir. Toplumsal geli me ve de i meler de edebiyatı geni bir biçimde etkileyebilecektir. Bu etkilerin çözümlenmesi de ekonomik ve tarihsel geli menin çerçevesi içinde yapılmalıdır. Eserin çözümlemesini yapacak ele tirmen, mutlaka ruhbilim, toplumbilim, ekonomi ve esteti in kuramlarını bilmelidir. E er ele tirmen, toplumcu ve gerçekçi ise bu kuramlara daha da önem vermelidir. Bireyci ele tirmenlerin bile, ele tiri ölçütlerinin bilimsel kuramlara uygun olması gerekir.”297

296 agm., s. 30.

297 Tevfik Çavdar, “Ele tirmede Çözümleyici Çalı ma”, Yeditepe, S. 142, 1 Kasım 1957, s. 2.

Çavdar, bu söylediklerini ele tirilerinde uygulamaya çalı ır. Onun Vukuat Var’la ilgili ele tirisi ele tiri uygulamaları için iyi bir örnektir. Çavdar, bu ele tirisinde öncelikli olarak romanın konusu ve ki ileri üzerinde durur. Romanın konusunun kızların satılması oldu unu, dolayısıyla Orhan Kemal’in kadın sorununa e ildi ini söyleyen Çavdar, bu konuyla ili kili gerçekleri de yazısına malzeme yapar. Kızlar bir yandan parayla satılırken, di er yandan da toplumsal hayatın içinde yer edinmeye çalı maktadırlar. Kadınlar yalnızca tarlada de il, fabrikada da çalı ırlar. Onlar da tıpkı erkekler gibi, kendi geleceklerine sahip çıkmak isterler. Bunu yaparken topra a ba lı ya ayı ın “tevekkül”ünü de elden bırakmazlar. Çavdar’a göre Vukuat Var’da bu türden çeli kiler vardır. te gerçekçi yazarın görevi de burada ba lar:

“Kadın sorununu apaçık beliren bu gerçekler karma ı ı arasından do ru yöne itmek, ve çözmek. te gerçekçi yazarın i i bu. Yoksa bu çeli meler gerçe ini izlemek ve kolayına geldi i gibi yazmak de il.”298

Çavdar, söyledi i bu sözler do rultusunda eseri irdeleme e ba lar. Ona göre Orhan Kemal kolayına geldi i gibi yazmaktadır. Zaman 1946-1950 arası olmasına kar ın Adana sanki mekan olarak Cemile’nin yazıldı ı yılların Adana’sıdır. Oysa aradan uzunca sayılabilecek bir zaman geçmi tir. Bu kolaylık roman ki ileri için de söz konusudur.

Cem ir, Murtaza’nın, Güllü ise Cemile’nin biraz daha yoz olanıdır. Çavdar, Orhan Kemal’in belirgin özelliklerini de ortaya koymaya çalı ır. Sözgelimi onun “yi it”

ki ilerinin hep bir akılda ı vardır. Sözgelimi bu romanda Kemal’in akılda ı Muhsin Usta’dır. Olumlu bir tip olarak verilen Muhsin Usta, yine yazarın bir ba ka romanından çıkmı gibidir. O ki iden tek farkı Beethoven üstüne konu mamasıdır. Orhan Kemal, Çavdar’a göre toplum sorunlarına öyle bir dokunup geçer. Aradaki ba ıntıları dü ünmez:

“Muzaffer Bey kadın âlemindeyken bakarsın Voltaire üzerine tartı maya giri ir. Devrim, toplum, filân derken hamam odasında Gülizar’a tasallûta kalkar.

E er Orhan Kemal a anın sözüyle, davranı ları arasındaki derin farkı göstermek çabasındaysa, böylesine düzmece bir biçimi seçmemesi gerekirdi. nsanın Muzaffer Bey’in sözlerine gülesi geliyor. Bu; anı yansıtmak, toplum sorunlarına deyinmek midir? Küçücük çocuklar bile büyük a aların devletçilikten çok liberalizmi sevdi ini bilir. A anın menfaatı bunu gerektirmektedir.”299

Çavdar’a göre Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerinde ve Cemile günlerinde kalmı tır. Oysa ülkemiz büyük bir de i im geçirmektedir. Bu onun tekrarlamalar içinde

298 Tevfik Çavdar, “Vukuat Var mı?”, Yeditepe, Yeni Seri S. 10, 1-30 Eylül 1959, s. 10.

299 agm., s. 11.

oldu unun bir göstergesidir. Orhan Kemal, yalnız özde de il biçimde de kolaya kaçmı tır.

Baba Evi ile Vukuat Var’ı kar ıla tırdı ımızda bunu görürüz. Bu kitaplar konu ma a ırlıklıdır. ncir çekirde ini doldurmayacak türden birçok konu ma vardır. Gereksiz konu malar daha özlü biçimde anlatılabilirdi.

Çavdar’ın çalı malarına baktı ımızda söylediklerini uygulamaya çalı an bir ele tirmen oldu unu, ele tirilerinde toplumbilimden olabildi ince yararlandı ını; ama eserin biçimsel özellikleri üzerinde aynı özenle durmadı ını söyleyebiliriz.