• Sonuç bulunamadı

ELE T R

2.2. NESNEL-B L MSEL ELE T R ANLAYI I VE TEMS LC LER

2.2.1. ASIM BEZ RC

Ele tirmen ve edebiyat tarihçisi Asım Bezirci (1928-1993), (Hüseyin Cöntürk’le birlikte) nesnel-bilimsel ele tirinin edebiyatımızdaki kurucusudur. Ele tirmenlerimizin en çalı kanı oldu u için “edebiyat emekçisi” sözü en çok ona yakı ır. Yazar, derler, çevirir, ara tırır, dergi çıkarır. O, sürekli notlar alan, kaynakları kendisine saklamayıp çevresine yayan müthi bir biriktiricidir.

Hemen her yazısında ele tirmenin görevinin öznelcilerde oldu u gibi yaratıcılı a özenmek de il, yaratılmı olanı, yani eseri çözümlemek ve de erlendirmek/yargılamak oldu unun altını çizen Bezirci’ye göre artık ele tiri denemeden, deneme de ele tiriden ayrılmalıdır. Kısa tanıtma yazılarının yerini incelemeler almalıdır; çünkü gerekçesiz yargılar, kolay dü ünceler, tutarsızlık, ölçüsüzlük, kaynaksızlık bu kısa yazıların temel özelli idir. Ele tirmen ara tırmalara giri meli; önyargıları, kalıpla mı dü ünceleri a malı;

köklere, kaynaklara, ayrıntılara inip derinle melidir. Bunlarla birlikte “duygulara, izlenimlere yaslanmakla kalan eski ele tirinin kar ısında çözümlemelere, ölçütlemelere dayanan yeni bir ele tiri kurmalı; öznel ele tirinin yanında nesnel/bilimsel bir ele tirinin de yer almasına çalı malı”dır. Bunun için çe itli yöntemlerden, hatta mantık, estetik, tarih, felsefe gibi bilim ve bilgi dallarından da yararlanmalı, “eserin öz ve biçimce çevre ve tarih içindeki yerini, durumunu, önemini, ayrıcalı ını bulup göstermek” için u ra vermelidir.179

Bezirci, yaptı ı ele tirilerde tarihsel ve toplumsal boyutu ortaya koymaya çalı ır.

Eseri aydınlatmak için belgelere, tanıklara ba vurur. O, bir sanatçıyı de erlendirirken yalnızca estetik çözümlemeyle yetinmez, bunu toplumbilimsel çözümlemeyle tamamlamaya, sanatçıyı tarihsel ve kültürel evrim içindeki yerine oturtmaya çalı ır.

Bezirci, ele tirilerinde anlambilim, biçembilim, dilbilim; felsefe, mantık ve istatistikten de yararlanır. Sanatçıyı diyalektik bir anlayı la, bütüncül bir görü le kavramaya çalı ır. Çok Kapılı Oda ve Edip Cansever ile sonraki yıllarda yayımladı ı Nurullah Ataç, Metin Elo lu, Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali gibi monografi kitapları anlatılanlara örnektir.

Bezirci ve Cöntürk, “ele tirimizi geni letme e, çe itlendirme e, tekdüzenlikten, tekyanlılıktan sıyırma a” u ra ırlar; ama “alı kanlıkları, yerle mi kalıpları, donmu görü leri” kırmak pek de kolay de ildir. Birlikte kitaplar yayımlar, (Günlerin Getirdi i Götürdü ü, Turgut Uyar-Edip Cansever), dergi çıkartırlar (Dönem, Ekim 1963-Haziran 1965, 21 sayı). Cöntürk’ün öne sürdü ü “ele tiride i birli i”nin ilk adımlarıdır bunlar.

179 Asım Bezirci, “Ele tiride ‘Kitaba Do ru’”, Bilimden Yana – Sosyalizme Do ru, Cem Yayınevi, stanbul, 1976, s. 175-176.

Bezirci, Vüs’at O. Bener’in Dost ve Ya amasız adlı eserleriyle ilgili ele tirileri de erlendirdi i “Ele tirmenin Sorumlulu u” adlı yazısında, bizdeki ele tirmenlerin nasıl oldu u, nasıl olması gerekti i konusunda unları söyler. Bu sözler aynı zamanda onun ele tiri anlayı ı hakkında da bize oldukça doyurucu bilgiler verir:

“1. Yazılan ele tiriler Bener’i yeterince tanıtmıyor bize. Hatta ço unlukla yanlı tanıtıyor. Okuyucuların onu anlayıp do ru olarak de erlendirmesine yardım etmiyor. Bu bakımdan yeniden, iyice incelenmesi gerekiyor Bener’in.

2. Ele tirmenlerin ço u, önemini kavramamı yaptı ı i in. Ciddî ve disiplinli de il. Bilimsel bir anlayı la e ilmiyor esere. Ele tirinin yeni bir bilim kolu olma yolundaki geli mesini görmüyor. Gerçeklerini, ilkelerini bilmiyor onun.

Üstelik, ö renme e de çalı mıyor, ara tırmıyor. Geli igüzel sözlerle, öznel ve izlenimci yargılarla i bitecek sanıyor. Belli ve sa lam bir yönteme dayanmıyor.

Sistemsiz.

3. Ço u kez unutuluyor u gerçek: Ele tirmek büyük bir sorumluluk altına girmektir. Yalnızca sanatçıya kar ı de il, okura (dolayısıyla da topluma), esere, hatta kendine kar ı da sorumludur ele tirmen. Bu dört yanlı sorumlulu un kötü kullanılması a ır sonuçlar do urur. Yanlı bir ele tiri sadece okuru yanıltmakla kalmaz, esere ve öncü sanatçıya da zarar verir aynı zamanda. Birçok haksızlıklara yol açar.”180

Bezirci, Simone De Beauvoir’in , “Gelecek geçmi in üzerinde yükselir.” sözüne sıkı sıkıya ba lıdır. Ele tirilerinde yalnızca estetik çözümlemeyle yetinmez. nceledi i yazarı, “kültürel ve tarihsel evrim içindeki yerine” oturtmaya çalı ır; bunun için de toplumbilimden yararlanır. 181 O, nesnel/bilimsel ele tiriden yanadır, ama tarafsız da de ildir. O, tarafsızlı ın “sinsi bir uzla ma, gizli bir taraf tutma” anlamına geldi ine inanır;

bundan dolayı ele tiriye dünya görü ü olan Marksizmin penceresinden bakar. O da, tıpkı arkada ı ve meslekta ı Fethi Naci gibi, Fransız Marksistlerinden ve Plehanov’dan etkilenir;

hatta onlardan çeviriler yapar. Bu onun ele tiri i ini ne kadar ciddîye aldı ının bir göstergesidir.

Asım Bezirci, Attilâ lhan’ın Sisler Bulvarı ile Ya mur Kaça ı adlı iir kitaplarını kuram-uygulama açısından de erlendirir. Attilâ lhan’ı tutarsızlıkla, özü sözüne uymamakla suçlar. Çünkü o, Atatürkçü ilkelere dayanan toplumcu bir sanat anlayı ının,

180 Asım Bezirci, “Ele tirmenin Sorumlulu u”, 1950 Sonrasında Hikâyecilerimiz, Evrensel Basım Yayın, stanbul, 2003, s. 20.

181 Asım Bezirci, “Altmı Yıl ve Bir Dakika”, Çok Kapılı Oda, Yazko Yayınları, stanbul, 1982, s. 13.

sosyal realizmin öncülü ünü ve savunusunu yapmaktadır. Oysa bu kitaplardaki iirler, yazılarında savundu u, uygulanmasını istedi i ilkelere uymamaktadır. Yazılarında kurtarıcı gibi hareket eden yazar, iirlerinde elinden tutulması ve kurtarılması gereken zavallı bir airdir. Yalnızdır, umutlarını yitirmi tir, sonsuz üzüntüler içindedir, tedirgindir, avunmak için kendini içkiye verir, sonunda ölmeyi bile tasarlar.

“A. lhan, ‘memleketimizin meseleleri üzerine e ilecek’ yerde dizelerini ço unca ki isel duygu ve imgelerle dolduruyor. Devede kula ı andıran birkaç iir dı ında, genel olarak, toplumsal gerçeklerden, siyasal sorunlardan ve onların çözümleni inden kaçıyor. iirlerini ‘milletimizin uyanması, yücelmesi, aydınlanması için’ yazmıyor. Çokluk kendi yalnızlı ını, üzüntüsünü, kötümserli ini anlatmak için yazıyor. Üstelik, bu duyguların ana kaynaklarını, toplumla ili kilerini, sınıfsal kökenlerini de belirtemiyor. Böylece, ele tirilerinde söylediklerine, -hâlâ söyleyip durmaktadır- aykırı bir yol tutuyor. Bindi i dalı kendi eliyle kesiyor. Cahit Sıtkı’da görüp kınadı ı aynı suçu i liyor: “Memleketin büyük halk ço unlu u için sanat yapmıyor. Kendi içtimai çevresi için sanat yapmıyor.

Kendi kendisinin beyhude sanatını yapıyor.’ A. lhan ya ayı ve psikoloji yönünden bir orta kat adamıdır, bir küçük burjuvadır. Bu yüzden, kuramda ayrıldı ı bu tutucu toplulu u eylemde bırakamıyor, ne ondan büsbütün kopabiliyor, ne de emekçi halka yakla abiliyor. Dü ünceyle davranı , ülküyle eylem arasındaki bu ikilik, A. lhan’ın

iirlerinde biçimle özün uygunsuzlu u olarak kendini gösteriyor.”182

Bezirci, bir eserde sa lam bir bile im (kompozisyon); tipik ve karakteristik olanın, öze en uygun olan biçimin ortaya konmasını ister. Faik Baysal’ın Rezil Dünya’sıyla ilgili ele tirileri bu yöndedir:

“Rezil Dünya’nın yazarı bu önemli noktayı göz önünde tutmuyor: olayları ayıklayıp, elemeyi dü ünmüyor, Frenkçe deyimiyle, ‘typique ve caractéristique’

olanı seçmiyor, ‘teferruata ve tafsilata’ kaçıyor, ayrıntının içindeki önemliyi yakalamıyor, yer yer, do alcılık çıkmazına saplanıyor. Gerçek sanat eserinde içerikle biçim tam bir uygunluk içinde bulunur. Baysal, öze en uygun, özü en iyi belirtecek olgun ve güzel bir biçim kuramıyor.”183

Asım Bezirci, toptancı yargılara, ölçüsüz övgülere, temelsiz yergilere, bilgiçlik taslayanlara kar ıdır. O, sorgulayan, tartı an, ku kulanan, ara tıran, incelemelerinde de i ik yöntemler kullanan, ele aldı ı konu ve sorunları derinli ine inceleyebilen, eski

182 “Ülkücülük Bakımından ‘Sisler Bulvarı’ ile ‘Ya mur Kaça ı’”, age., s. 136-137.

183 “Rezil Dünya”, age., s. 46.

de erleri temelinden sarsabilen, dili güzel, akıcı ve do ru kullanan, ufku açık bir ele tirmen ister. Kendisi de böyle bir ele tirmen olmayı amaçlar.

Ele aldı ımız dönemden yakla ık sekiz yıl sonra yazdı ı nesnel ele tiriyle ilgili bir yazısını, dönemizin dı ında olmasına kar ın, buradaki yargılar kendi ele tiri anlayı ına denk dü tü ü için, kendi yargılarımızı da ortaya koyarak özetlemekte bir sakınca görmüyoruz:

Söylediklerini yapan, kuram ve uygulamada kendisiyle çeli meyen ender ele tirmenlerden biri olan Bezirci, esere olabildi ince kendinden uzakla arak, kendini a arak yakla maya çalı ır. Böylece kendi özel duygu ve dü üncelerini, önyargılarını, ya antılarını belirtmekten kaçınır. Duygu, sezgi ve us gücünü nesneyi anlamaya, çözümlemeye, ayrıntılara inerek açıklamaya önem verir. Nesnenin ta ıdı ı özellikleri ortaya çıkarmaya, “eser, sanatçı, ça ” ili kilerini göstermeye çalı ır. Ço u zaman bir bilim adamı gibi davranır, yaratıcılı a özenmez.. Genellikle, inceledi i eseri, eserin biçimini, yapısını göz ardı etmeden tarihsel ve toplumsal açıdan irdeler. Bununla birlikte çe itli bilimlerden, bilgi dallarından, bilimsel veri ve yöntemlerden de yararlanır. Ara tırır, kar ıla tırır, inceler; belgeler ve örnekler toplar. Bunları yapmadan, eserle ilgili herhangi bir yargıda bulunmaz. Yargısını verirken de yaptı ı çalı maların sonuçlarını göz önünde bulundurur; örneksiz, temelsiz, gerekçesiz konu maz. Konu tu unda/yazdı ında önyargısız, dürüst, sorumlu ve yüreklidir. Kısaca nesneldir.184 Bezirci, nesnel bilimsel ele tiriyi savunurken öznel ele tirinin de ersiz oldu u önermesinden hareket etmez. Ona göre nesnel ele tirinin oldu u yerde, öznel ele tirinin de eri daha belirgin biçimde ortaya çıkacaktır. te o zaman öznelle nesneli bilimsel bir anlayı la kucaklayan “bütüncül ele tiri”185 kurulacaktır. Bezirci’nin amaçladı ı da budur.

“Ülkemizde bilimsel ele tiriye giden yolun en kavgacı yolcusu”186 olan Asım Bezirci, eserleriyle, usanma bilmez ara tırıcılı ı ve çalı kanlı ıyla, ele tiriye olan inancıyla, hem bir yol gösterici, hem de her zaman ba vurulacak bir kaynaktır.

184 Asım Bezirci, Nurullah Ataç-Ele tiri Anlayı ı ve Yazıları, Kitapçılık Yayınları, stanbul, 1968, s. 50-51.

185 Asım Bezirci, Çok Kapılı Oda, s. 189.

186 Memet Fuat, Aydınlar Sözlü ü, Adam Yayınları, stanbul, 2001, s. 153.