• Sonuç bulunamadı

ELE T R

1.4. ELE T RMEN N LEV

Sanatın ve sanatçının oldu u yerde ele tiri ve ele tirmen de olacaktır. Sanat eseri yayımlandı ı sürece, onun de erini biçecek, onu yerli yerine oturtacak, eksilerini artılarını ortaya koyacak, çözümleyecek, yorumlayacak, de erlendirecek, yargılayacak; sanatçıyla eseri, di er sanatçılar, ya adı ı toplum ve çevre arasında bir ili ki kuracak bir ele tirmenin olması da kaçınılmazdır. Bu nedenle ele tirmene nereden, nasıl, hangi gözle bakılırsa bakılsın; o, sanatın olmazsa olmazıdır.

Ele tirmen, önce -Ataç’ın deyi iyle- zihinleri karı tırır, sonra da okuru, kimi zaman da yazarı aydınlatır. Bir yol göstericidir ele tirmen. Ele tirmenin nesnel ya da öznel bir anlayı a sahip olması, yapılan yorumların, verilen yargıların, çıkan sonuçların farklı

91 Nâzım Kemal, “Bizde Tenkid”, Uyanı , S. 5, 1 A ustos 1955, s. 13.

olması, bu gerçe i de i tirmez. Ele tirmenin görevi yalnızca bu de ildir. Ele tirmen ve sanatçılar, ele tirmenin her eyden önce edebiyat eserinin do asını, onun ne oldu unu açıklamak, de erini ortaya koymak; bilimin ve bilginin ı ı ında okur ve yazarın olayları çözümlemesine yardımcı olmak, okura edebî eseri sezme duygusunu a ılamak ve onun eseri anlamasını sa lamak; kötü eserin neden kötü, iyi eserin neden iyi oldu unu ortaya koymakla yükümlü oldu u konusunda görü bildirirler.

Ataç’a göre ele tirmenin okuru aydınlatmak, ona de erli eserleri tanıtmak gibi bir görevi vardır; ama onun asıl i levi, “zihinleri karı tırmak”tır.92 Ele tirmenin yazara yol göstermek gibi bir amacının olmadı ını ileri süren Ataç, “Bizde ele tirmen yoktur!” diyen, ele tirmeni küçümseyen air ve yazarları ironik bir dille ele tirir. Yazısında bu sanatçılara,

“siz yaratın o gerçek ele tirmeyi…”93 demekten geri durmaz. Ataç’ın kendisiyle/ele tirmenle ilgili sözlere verdi i yanıt, içinde ironiyi de barındırır:

“ airlerin yaratıcıların hepsi söyler ele tirmecilerin kendilerini çekemediklerini, yalan mıdır dedikleri? (…) Bizler, ele tirmeciler, bir eyin do rusunu bilemeyiz, bizim duygularımıza dahi inanılmaz. (…) Elbette haklı Fazıl Hüsnü Da larca, benim ne ki i oldu umu o sezmiyecek, bir air sezmiyecek de ben ele tirmecili imle mi sezece im. Bende ki ilerin ne oldu unu sezebilmek gücü olsaydı ben de bir air, bir yaratıcı olurdum. Ele tirmecinin ne oldu unu da gene airlere, yaratıcılara sorup onlardan ö renin, gerçe i, hakikati ancak onların gözü görür. (…) Ele tirmeciyi bütün sanat adamları küçük görüyor, herkes onun a a ılı ını yüzüne vuruyor: ‘O airdir, o söyler, yakı ır ona, sen söylememelisin, söyliyemezsin...’ Bu söz gücüne gidebilirmi ele tirmecinin, kimse bakmaz ona, hep bitti de ele tirmecinin gönlünü kırmamak mı kaldı? Ele tirmecinin gönlü… (…) Ele tirmecinin sakınaca ımız bir gönlü olsa, a a ılı ı bu kadar yüzüne vurulduktan sonra, a a ılı ını kendi de anladıktan sonra susardı yahu! Susuyor mu? Söylüyor, boyuna söylüyor, oturmu , okuruna mektuplar yazıyor… (…) Siz bırakın o zevze i de, airlerin, yaratıcıların yazdıklarını okuyun.”94

“Edebiyatımızın habercisi, aydınlatıcısı, yol göstericisi olacak”95 bir ele tirmen isteyen Abdülhak inasi Hisar, ele tirmenin görevinin okurların be eni düzeylerini geli tirmek, inceltmeye çalı mak oldu unu vurgular. Ona göre gerçek ele tirmen, önceli i

92 Nurullah Ataç, “Ele tirmeci”, Okuruma Mektuplar-Prospero ile Caliban, YKY, stanbul, 1999, s. 71.

93 Nurullah Ataç, “Konu u: Yazar ile Ele tirmeci”, Mülkiye, C. 2, S. 22, 1 ubat 1954, s. 5.

94 Nurullah Ataç, “Ele tirmeci”, Okuruma Mektuplar-Prospero ile Caliban, s. 70-71.

95 “Abdülhak inasi Hisar Diyor ki”, Hisar, C. 3, S. 47, Mart 1954, s. 6-7.

sıradan yazarlara de il, usta yazarlara vermeli, onların yapıtlarını okumalı, be enilerini kazanmaya, onaylarını almaya çalı malıdır:

“ imdi isterdik ki, bir edebiyat münekkidimiz millî dilimizle candan alâkadar olsun; kıymetli muharrirlerimizle, yalnız eserleriyle de il, kendileriyle de tanı mı olsun; be endi i sanat eseri olan romanları, hikâyeleri, iirleri ve tiyatro piyeslerini bize haber versin; bütün edebiyatımızın canlı eserlerinden bahsetsin, hülâsa, kendisini sevdi imiz edebiyatın bir mümessili olarak duyalım.”96

Fethi Naci, ele tirmenin görevinin önündeki sanat eserini de erlendirmek oldu unu söyler. Ona göre ele tirmen, alı ılmı çizgiyi a an eserleri anlamaya ve anlatmaya çalı malı, okuru yenili e alı tırmalı, sanatçının i ini kolayla tırmak için u ra vermelidir.

O, bunların dı ında baya ı, sahte, de ersiz eserlere kar ı çıkmalı; bu eserlerin de ersizli ini, a ılmı lı ını göstermeye çalı malıdır.97

Orhan Hançerlio lu’na göre ele tirmenin görevi, sanatçıya ö üt vermek, yol göstermek, onu özendirmek, yüreklendirmek de il, bir tez hazırlar, bir ara tırma yapar gibi nesnel ve yöntemli bir ele tiri yapmak, okura inceledi i eserin gerektirdi i ı ı ı tutmak, onu bu esere hazırlamaktır. “Sanatçı sanatla toplum arasındaki köprüye her zaman muhtaç olmu tur. Sanat faaliyeti içinde ele tirmeyi do uran da bu ihtiyaç ve bu zarurettir.”98

Ufuklar’da büyük bir olasılıkla Vedat Günyol’un yazdı ı imzasız bir “Ba söz”de ele tirmenin i i ve özellikleri ele alınır.99 Yazara göre ele tirmenin i i, “ele aldı ı eseri inceden inceye gözden geçirmek, sonra onu etrafına tanıtmak, benzerleriyle kıyaslıyarak eksik artık nesi oldu unu söylemek ve de erlendirmek”tir.100

Attilâ lhan, ele tirmenin edebî geli meler karsısında “etkin, itici ve yapıcı” olması gerekti ini vurgular. Ona göre bir eser için iyi ya da kötü demek ele tiri için sa lam bir ölçüt de ildir. Ele tirmenin görevi, “kötünün neden kötü oldu unu incelemek, ara tırmak, açıklamak; iyinin hangi ko ul ve olanaklarla iyi oldu unu göstermek”tir.101

C. Kurtbay, ele tirmenin ele tirisini yaparken, onun duygularına yenilmemesi gerekti inin altını çizer. Ona göre ele tirmen, yazısını yazarken yazarın ya ına göre de il, eserin niteli ine göre hareket etmelidir. Ele tirmenin, ya ı ba ı dikkate alıp, buna göre ele tiri yazmak gibi bir görevi, aynı zamanda da lüksü yoktur:

96 Abdülhak inasi Hisar, “Münekkid Lüzumu”, Türk Yurdu, S. 251, Aralık 1955, s. 471.

97 Fahir Aksoy, “ kinci Yeni ve Ele tirmeciler: Fethi Naci”, Yeditepe, S. 22, 1-15 Nisan 1960, s. 9.

98 Orhan Hançerlio lu, “Ele tirmenin Faydası”, Varlık, S. 401, 1 Aralık 1953, s. 5.

99 Vedat Günyol, Orhan Burian’ın yazılarını Denemeler Ele tiriler adıyla derlemi tir. Bu kitapta Burian’ın Ufuklar’da yazdı ı “Ba söz”lere yer verilmi tir. Bunlar içinde alıntıladı ımız yazı yoktur. Bu nedenle yazıyı büyük bir olasılıkla Günyol yazmı tır.

100 mzasız, “Ba söz”, Ufuklar, C. 1, S. 5, Haziran 1952, s. 129.

101 Attilâ lhan, “Ele tirme Üzerine”, Gerçekçilik Sava ı, Yazko Yayınları, stanbul, 1980, s. 39.

“Hem sonra bir kitap ele tirirken, hattâ yazarken ‘ya ın ba ın’, ‘sıra ve saygı’nın yeri ne? Eserde bir de er yoksa, yazarı ya ını ba ını aldı ı için ele tirmeci hemen a zını yumacak mı? Ele tirmede söz konusu ‘ya ba ’ de il, ‘sıra ve saygı’ de il, do rudan do ruya eserdir, metindir. Ne yapacaksın ya ını yazarın?

Kaçında olursa olsun? Kim olursa olsun?”102

Ömer Atilâ, ele tirmenin i inin “elindeki yapıtı bir de er yargısı olan ‘güzel’e uygulamak” ve “ona göre bir yargıya varmak” oldu unu söyler. Ona göre ele tirmenin bir ba ka kaygısı da, “yaratıcı olan sanatçının durmadan yenilemek istedi i ‘güzel’i izleyebilmek”tir. Ele tirmenli in en zor olan yönü de budur.103

lham Dilman’a göre ele tirmen, yazarın dil oyunlarını açıklamak, onun sözcük ve cümleleri hangi amaçla kullandı ını incelemek, anlatmak/vermek istedi inde ba arılı olup olmadı ını ara tırmakla yükümlüdür:

“Bundan maksat bize bir eseri okumayı, bir eseri anlamayı, bir eserden ho lanmayı ö retmektir. (…) Ele tirmenin gayesi okuyucunun bir eseri duyu ve anlayı ını geli tirmektir. Ele tirme bir neticeye varmak için de il, ele tirme esnasında görü ünü geli tirmek için yapılır.”104

Okurla sanatçı arasında düzey farkının elle tutulacak kadar belirgin oldu unu söyleyen ahap Sıtkı’ya göre ele tirmenin görevi, okura bir çe it ö retmenlik yapmaktır.

Ele tirmen bu görevini öyle yerine getirir:

“Zekâları u yahut bu türlü bir istikamet almaya, u yahut bu türlü eser üzerinde kandırılmaya pek elveri li olan yeni yeti kinlerle, yeni heveslilere, edebî bir eseri sezme duygusunu a ılıyacak tenkidde ilk aranılacak ey hiç üphesiz iyi niyettir. Bilgi, seviye, zevk daha sonra aranan artlardır Bir tenkidci ne kadar so uk kanlı olursa, ne kadar tesirlerden, ki ilik alâkalardan sıyrılabilirse o ölçüde fayda sa lar.”105

Ay e Nur’a göre ele tirmenin görevi eseri övmek ya da yermek de il, anlamak ve anlatmaktır.106

102 C. Kurtbay, “Edebi Tartı malarda: Konu Dı ı”, Yücel, S. 4, ubat 1956, s. 216. Kurtbay, bu ele tirilerini ele tiride ‘sıra ve saygı’, ya a ve ba a hürmet isteyen Mustafa ekip Tunç’a yapar. bk. Mustafa ekip Tunç,

“Bir Mektup Daha”, Yücel, S. 2, Aralık 1955, s. 123.

103 Ömer Atilâ S., “Ele tirmede Ölçü”, Yenilik, C. 11, S. 51, Ocak 1957, s. 22.

104 lham Dilman, “Ele tirme Üstüne”, Esi, C. 1, S. 1, Ocak 1956, s. 4/8.

105 ahap Sıtkı, “Tenkid”, Seçilmi Hikayeler Dergisi, C. 7, S. 7, A ustos 1952, s. 23.

106 Ay e Nur, “Tenkit ve Sinema”, Varlık, S. 379, 1 ubat 1952, s. 17.

Nurullah Berk, ele tiriden, dolayısıyla da ele tirmenden “i leri biraz olsun düzene sokmasını, tarafsız ve dürüst ölçüleriyle susadı ımız ahengi kurmasını” bekler. Çünkü ele tirinin “ba ödevi” budur.107

Cöntürk’e göre ele tiride yapılacak ilk i , eserin türü ve niteli i hakkında ortalama bir anlayı a sahip olmaktır. Ele tirmen, bir yandan eserin türünü ve özelliklerini ortaya koymakla, di er yandan da onun ba lıca anlatılabilir niteliklerini okura bildirmekle yükümlüdür. Bir ba ka deyi le ele tirmen, ele aldı ı eserin niteliklerini ortaya koyduktan sonra, bunların hangilerinin iyi, hangilerinin kötü oldu unu açıklamak durumundadır.108

Cöntürk’e göre ele tirmenin ilk görevi, bilimsel olmak; ikincisi ise, “edebiyat yapıtının do asını ve ne oldu unu açıklamak, ve sonra de erini biçmek”tir.109 Cöntürk, ele tirmenden bunların yanında unları da ister:

“Ortaya (yeni) edebiyat ve ele tirme sorunları atmak suretiyle edebiyat ve ele tirme üzerinde dü ünmeyi te vik etmek, dü ünme e uygun havayı yaratmak bir, bu sorunların tartı ılmasına imkân vermek üzere bir ‘ele tiri görene i’nin kurulmasına çalı mak iki.”110

Tevfik Çavdar’a göre ele tirmenin ödevi, “yazara bilisizli ini uygun ölçüler içinde göstermek, onun, bilginin ı ı ında olayları çözümlemesine yardım etmek”tir. Ele tirmen bu esnada bir “e itmen gibi” davranmalıdır.111

Muzaffer Erdost’a göre yazarın eksiklerini ve hatalarını düzeltmek, topluma daha yararlı, daha nitelikli, daha güzel eserler verebilmesi için ona yolda lık etmek ele tirmecinin en önemli görevidir. Ele tirmen, bunun dı ında sanatçının yapmı oldu u yeniliklere, zevkimizi kar ılamayan söyleyi e karı mamalıdır; çünkü yazar ba ımsızdır.112

hsan Akay’a göre ele tiride önemli olan yaratılan eserdir, ama bu ço u zaman tek ba ına yeterli de ildir. Ele tirmenin yazarın ya amı ve ki ili i üzerine de söyleyecek sözü olmalıdır. Bundan dolayı eseri aydınlattı ı oranda yazarın ki ili i üzerinde durmak ele tirmenin görevlerinden biridir.113

107 Nurullah Berk, “Tenkit Buhranımız”, Yeditepe, Yeni Seri S. 15, 15 Haziran 1952, s. 1.

108 Hüseyin Cöntürk, “Öznel Ele tirmeye Kar ı”, Ele tirmeden Önce, Kültür Matbaası, Ankara, 1958, s. 36-37.

109 Hüseyin Cöntürk, “Ele tirmede birli i”, age., s. 64. Cöntürk, bu konuda bir ba ka yazısında unları söyler: “Ele tirmecinin malzemesi bilgidir, edebiyat (ve ilgili konular) bilgisidir. Ele tirmecinin görevi bu bilgileri kıymetlendirmek, yani, bunlardan sonuçlar çıkarmaktır.” “Edebiyat Ele tirmesi ve Matematik

statistik”, Varlık, S. 415, 1 ubat 1955, s. 26.

110 “Ele tirmenin Üç Yönüsü”, age., s . 56-57.

111 Tevfik Çavdar, “Sanatın Kaçakları”, Yeditepe, Yeni Seri S. 12, 1-15 Kasım 1959, s. 3.

112 Muzaffer Erdost, “Sanatkâra Ba ımsızlık Vermiyoruz”, Ufuklar, C. 1, S. 4, Mayıs 1952, s. 106.

113 hsan Akay, “Eserle Yaratıcısı”, Varlık, S. 411, 1 Ekim 1954, s. 29.

2. ELE T RMENLER N ELE T R ANLAYI VE