• Sonuç bulunamadı

ELE T R

3.3. YA AR NAB NAYIR - YILLAR BOYUNCA

Ele tirmeden Önce’de kuramını ortaya koydu u ele tiri anlayı ını burada uygular.

Teoriyle prati in uyumudur söz konusu olan. Bu ba arılmı tır.

Meliha Özgü, Edebiyat Üzerine’yi ele aldı ı yazısında kitaptaki tüm yazıları tek tek de erlendirir. Kitaba sevecen ve olumlu bir ekilde yakla an Özgü, genel olarak kitabı yargılamaktan, yorumlamaktan çok yazarın görü lerine katılma yolunu seçer. Bu tutum bir ele tiri yazısı için do ru olmasa da, kitabın derli toplu özeti ile de erlendirmesinin yapılması ve kitabın sevdirilmesi açısından olumludur. Eserdeki yazıların birbirlerini tamamlayıp bir bütünü olu turdu unu söyleyen Özgü, bu eseri özellikle edebiyat sorunlarını inceleyen, sanat eserlerinin tahlili ve ele tirisiyle u ra an insanlara önerir.

Çünkü bu kitap ona göre, “sa lam dü üncelere dayanan, iç ekli dı eklinden mükemmel”

bir eserdir. Bu kitap, okuru kendine çekmesi nedeniyle, kitaplık raflarında tozlanmaya bırakılmayacak kadar önemlidir.

Özgü, kitaptaki “Okuyucu ile Tenkitçi” yazısını öyle ele alır.

“Tenkitçi de okuyucu gibi bir eser hakkında de er hükmünü vermek için ahsî duygularına kapılmıyacak, pe in hükümlerle hareket etmiyecektir. Çünkü o, eseri aydınlatmak gibi bir görevi üzerine almı tır. Bunun için de yabancı unsurlardan kendini korumak zorundadır. Tenkitçi kendi duygularını de il, eserleri belirtecektir. Aksi takdirde, yaptı ı ey yerme veya övme olur ki, bu da yazarın pek haklı olarak dedi i gibi tenkit sayılmaz. Tenkitçi için tutulacak yol: kendisini mümkün oldu u kadar sübjektiflikten uzakla tıraca ı ve objektif olmaya alı tıraca ı için, evvelâ dünün eserlerini özlü bir ekilde incelemek, sonra bu günün eserlerine dönmektir. Ancak bu suretle insan ça da eserlerin sanat ölülerini bulabilir.”395

Mehmet Seyda, Ya ar Nabi’nin 1947-1950 yılları arasında Varlık’ta yazdı ı yazılardan derledi i bu kitabını özellikle sanatçıların okuması gerekti inin altını çizer. Bu kitap belki yeni eyler söylemez, ama onun dü üncelerini toplu halde barındırması dolayısıyla önemlidir. Seyda’ya göre Ya ar Nabi, “Toplumcu yazarlardan ço unun kalemlerini yöneten güç sevgiden çok kinden alır kayna ını” gibi genellemelere gitmedi i zamanlarda ço u do ru ve gerçeklere bilimsel yöntemi kullanmadan, kendine özgü sezgisiyle ula ır. O, dergici olmasından dolayı “okuyan, seçen, ayıklayan ki i”dir.

Kitabında bu durumundan, yani her gelen yazıyı okumaktan ikayet etmesi kendisine yaptı ı bir haksızlıktır. Seyda, bunun niye haksızlık oldu unu Fethi Naci’nin Gerçek Saygısı’ndan yaptı ı bir alıntıyla ortaya koyar:

“(Roman hakkında, hikâye hakkında, iir hakkında konu abilmek, dinleme e de er, yararlı, ilginç sözler söyliyebilmek, genel bilgilerin sınırını a makla, sürekli olarak roman okumakla, hikâye okumakla, iir okumakla,romanın, hikâyenin, iirin somut, belirli sorunları üzerinde dü ünmekle kısaca, romanı bilmekle, hikâyeyi bilmekle, iiri bilmekle olur; dünya görü ü gibi sözlerin rahatlı ından vazgeçmekle edebiyatımızı izlemekle olur. –Gerçek Saygısı, s. 20-) da ondan.”396

Mehmet Seyda, Ya ar Nabi’nin yazdıklarında ikicili i, sözgelimi ruhsal yapıyla fiziksel yapı arasında ayrımı savundu unu bunun yanlı oldu unu, Dr. Ernat Kretschmer’in gövde yapısıyla ruh arasında sıkı bir ili ki kurdu unu ve bunu deneylerle kanıtladı ını ileri sürer. Seyda, bu tür bir ayrımın edebiyat sorunlarının söz konusu edildi i bir yerde “dikkati bölüp parçalamak, da ıtmak” oldu unu dile getirir.

Seyda, Ya ar Nabi’nin sanata nasıl bakılırsa bakılsın, bireysel ya da toplumsal, anlatılan ki ilerin “canlı, ya amı ya da ya anmı sanısı” veren ki iler olmasını istedi ini, kendisinin de buna katıldı ını belirtir.397

3.4. MEHMET KAPLAN - R TAHL LLER

Sonraki yıllarda Türk dili ve edebiyatı bölümlerinin klasiklerinden olacak olan iir Tahlilleri, 1950’lerde de kendinden söz ettirir. Alanında “ilk” olan bu eser, ele tirmenlerce

“ba arılı” bulunur.

396 Mehmet Seyda, “ ki Kitap”, Forum, C. 11, S. 132, 15 Eylül 1959, s. 18.

397 agm., s. 18.

Cahid Okurer, iir Tahlilleri’ni Kaplan’ın önsözünden yola çıkarak de erlendirir.

Okurer, Kaplan’ın Namık Kemal’de edebiyat ara tırmalarında “yeni bir ufuk” gösterdi ini, Tevfik Fikret ve iiri’inde yeni yöntemler kullandı ını, iir Tahlilleri’nin de “bu görü ve anlayı ı” ba ka bir açıdan tamamladı ını imler.

Bu eserin iir tahlili alanında “ilk” oldu unu belirten Okurer, metin tahlili olmadan edebiyat tarihinin, edebiyat tarihi olmadan metin tahlilinin eksik kalaca ını söyler. Ona göre Kaplan, metin tahlillerinde gerekti i kadar edebiyat tarihinden yararlanmı tır. Ele aldı ı on üç airin iirlerini birbirine benzeyen ve ayrılan yönleriyle de erlendirmi , böylece eserin bütünlü ünü sa lamı tır. Bu eser, “fikir, devirlerinin temayülleri, san’at ve üslûp bakımından geni bir dü ünce ve vukufun eseri”dir. Buna kar ın Kaplan’ın söyledi i sözlerin kimisi tartı ılabilecek türdendir:

“Bizce bir iir evvelâ iir olarak, muhtevası ile ele alınıp san’at ve üslûp bakımından; yâni, estetik metodla tahlil edilmelidir. M. Kaplan tahlillerinde iirleri daha ziyade, cemiyetimizin ve o zamanki insanımızın içinde ya adı ı içtimaî realite kar ısındaki dü ünce görü ve davranı ı bakımından ele almı tır. Bütün tahlillerde fikrî hayatın takip etti i seyri tesbit etmek dü üncesi hâkim görünmektedir. Halbuki iir tahlillerinde fikrî istikametten ziyade iir anlayı ının, estetik zevk ve seyirlerini tesbit etmek dü üncesinin hâkim olması daha uygundur.”398

Okurer, Kaplan’ın önsözde metni kendi içinde inceleyece ini, yeri geldikçe yazar ve dönemi üzerine söz söyleyece ini belirtmesine kar ın, onun tüm tahlillerde aynı davranmadı ını, kimi zaman do rudan yazar ya da döneminden ba ladı ını ortaya koyar.

Okurer’e göre kitabın en önemli yerlerinden biri de “Netice”sidir. Kaplan, yüzlerce sayfada anlatılamayan, hatta de inilmeyen sorunları, “Âkif Pa adan Yahya Kemal’e kadar Türk iirinin muhteva, ekil, muhteva ve ekil arasındaki münasebet, lisan bakımlarından geçirdi i tahavvül ve inki af”ı, yalnızca dört sayfada toplu olarak ortaya koymu tur.

Kaplan’ı yine Kaplan’ın a aca ını ileri süren Okurer’in kitapla ilgili genel de erlendirmesi öyledir:

“Bizce bu eser, ciddiyeti, edebî eserler ve mes’eleler üzerinde etraflı ve derin dü ünmek itiyadını kazanmı , vukuflu bir kafanın eseridir. Fakat bu eserin asıl de eri, edebiyatımıza evveldenberi alı ılmı , basma kalıp görü lerle bakmaktan kurtulmak ümid ve cesaretini vermesi; yeni görü lerle, yeni bir zihniyetin ı ı ı altında edebiyatımızın bamba ka mânalar kazanaca ını, fikrî, edebî,

398 Cahid Okurer, “ iir Tahlilleri”, Hisar, C. 3, S. 56, Aralık 1954, s. 15.

içtimaî sahada yeni yeni mes’elelerin ortaya çıkıp aydınlanaca ını göstermesidir.”399

brahim Zeki Burdurlu, iir Tahlilleri’ni “tahlil konusunda ilk ve ba arılı” bir eser olarak görür. Ona göre bu eser, ülkemizde yararlı bir metin incelemesi ö retiminin yerle mesini isteyenlerin co kuyla kar ılayacakları bir eserdir. Akif Pa a’dan Yahya Kemal Beyatlı’ya kadar 15 airin iirlerinin çözümlendi i bu eser, bu airlerin birbirleriyle olan ilintilerine, birbirlerini tamamlar ya da çeli ir olmasına dikkat edilerek, aynı zamanda da bu airlerin dil özellikleri göz ardı edilmeden yazılmı tır. Burdurlu, bu tahlillerden üç önemli sonucun çıktı ını söyler:

“Birincisi metnin tahlili. kincisi metnin tipikli inden airin özelliklerine varma. Üçüncüsü, Türk iirinin geçirdi i devirleri ve devirlerdeki toplum durumlarını bir sıra güderek anlama.”400