• Sonuç bulunamadı

ELE T R

2.3.1. FETH NAC

“ nsan Tükenmez der misin; tüken bakalım, sıkıysa!..”264 Fethi Naci (1927- ), ülkemizdeki Marksist ele tiri anlayı ının en önemli temsilcisidir. lk dönem ürünlerini topladı ı nsan Tükenmez’de toplumcu gerçekçi edebiyat anlayı ına uygun görü ler öne süren Naci, bu yazıların hiçbirinde Marks’ın, Lenin’in, Plehanov’un, Gorki’nin, kendi ku a ının “okumayı görev saydı ı (…) Jdanov’un”265 adından söz etmemesine kar ın, bu yazılar, bunların dünya görü lerinden, edebiyat anlayı larından izler ta ır. Gücünü Yitiren Edebiyat’ta Plehanov’dan etkilendi ini266 söyler. Beraber’in 1 Eylül 1952 tarihli 1. sayısında Plehanov’un “Maddeci Ele tiri” adlı yazısını onun adını vermeden “Tenkid Üzerine” adıyla yayımlaması, ilk kitabı nsan Tükenmez’in bu makaleden ve bu makalenin yer aldı ı Sanat ve Toplumsal Hayat (L’art et la vie sociale)267’taki di er makalelerden izler ta ıması bunun göstergesidir.

262 Ahmet Oktay, “Kurucular: Gorki, Lunaçarski, Jdanov”, Toplumcu Gerçekçili in Kaynakları, BFS Yayınları, stanbul, 1986, s. 105-125.

263 “Ele tirmenin ki Ödevi” (Hâlis Acarı), Dost, C. 2, S. 7, Nisan 1958, s. 36-37; “Tenkid Üzerine” (Fikret Güney), Beraber, S. 1, 1 Eylül 1952, s. 1.

264 Karikatürist Ferruh Do an’a nsan Tükenmez’i bu sözlerle imzalamı tır. Ferruh Do an, “Fethi Naci ile 35 Yıl”, Fethi Naci’ye Arma an (hzl. Semih Gümü ), O lak Yayıncılık, stanbul, 1997, s. 84.

265 Fethi Naci, Roman ve Ya am, Ele tiri Günlü ü: 3, Can Yayınları, stanbul, 1992, s. 153.

266 Fethi Naci, Gücünü Yitiren Edebiyat, Ele tiri Günlü ü: 2, Gerçek Yayınevi, stanbul, 1990, s. 71-72.

267 (çev. Cenap Karakaya), Sosyal Yayınlar, stanbul, 1987. Ayrıca bk. J. Freville, G. Plehanov, Sosyalist Açıdan Toplum, Sanat ve Ele tiri (çev. Asım Bezirci), Yön Yayıncılık, stanbul, 1991.

Tipik olanı ortaya koyma, olumlu kahramanlar yaratma, parti edebiyatı yapma, öncü olma, halkı aydınlatma gibi sosyalist/toplumcu gerçekçi anlayı ın öne sürdü ü görü leri Fethi Naci’de de görürüz. O, bu döneminde “Edebiyat, parti edebiyatı olmalıdır.”

diyen Lenin, “Sınıf kavgası ça ında sınıf edebiyatı olmayan, yan tutmayan tarafsızlık iddiasını sürdüren bir edebiyat olmaz ve olamaz.”268 diyen Jdanov gibi sosyalist lider ve yazarların görü lerini benimsemi tir. Bu yüzden edebiyatçının bir “militan”, bir “hareket adamı” olmasını ister.

Toplumcu gerçekçiler, dünyanın bir de i im geçirmekte oldu unu, nasıl ilkel-köleci toplumdan feodal topluma oradan da kapitalist topluma geçildiyse, imdi de (1950’ler) sosyalist topluma geçildi ini / geçilece ini söylerler. Buna inananlardan, bunu savunanlardan biri de Fethi Naci’dir. O, “dünyanın de i mesini istemeyenlerin, dünyanın de i mesinden korkanların, dünyanın de i medi ini, de i meyece ini göstermeye çalı anların” kar ısındadır. Yapılacak olan kötümserli i yaymak de il, iyimser olmaktır.

Sanatçı “insanın tükenmezli ine inanan insanlar, yepyeni konular” ortaya koymalıdır:

“Dü ünü leriyle, davranı larıyla, öbür insanlar için, sis çanı gibi insanlar…”269

Fethi Naci, ele tirilerini daha çok roman ve öykü üzerinde yo unla tırır. O, roman ya da öykü yazarının gerçekleri oldu u gibi göstererek “be duyu gerçekçili i” yapmasına kar ı çıkar. Bunun gerçekçilik olmadı ı kanısındadır o. “Çünkü yazar, halk yazarı, edebiyatın görevinin dünyayı tanımak, dünyayı de i tirmek oldu una inanır. Sanat gerçekli in alelade kopyası de ildir, bu gerçekli i a mak, de i tirmek çabasıdır.” Ona göre yazarın “öncü olmak”, halkı aydınlatmak gibi i levleri vardır. Bunun için de ekonomi, tarih, toplumbilim gibi bilimlerin verilerini ö renmesi, bilimsel dü ünceye sahip olması, yurt gerçeklerini bilmesi gerekir. Yazar, ancak bundan sonra olayları gerçe e uygun olarak de erlendirebilir, toplumcu gerçekçili e varabilir. Yazar, gerçe i yüzeyden vermez.

Gerçek, bütün canlılı ıyla, bütünle beraber, bir olu , bir geli me halinde verilir. Yazar, gerçe i bu geli mesi içinde, öbür gerçeklerle olan alı veri i içinde görür, gösterir. Bunu yaparken de kahramanlarını keyfine göre konu turmaz, hareket ettirmez, gerçekte olmayan ya da olması olanaksız tipler yaratmaz. “Gerçek, yazarın kafasından geçip, onun görü üyle bize sunulur.”270

268 Berna Moran, Edebiyat Kuramları ve Ele tiri, Cem Yayınları, stanbul, 1988, s. 44.

269 Fethi Naci, “ nsan Tükenmez”, nsan Tükenmez - Gerçek Saygısı, Adam Yayınları, stanbul, 1997, s. 11.

270 “Yazarın Gerçe e Bakı ı”, age., s. 28-29.

Fethi Naci, gerçekçi edebiyatı dünyayı, insanları tanıtan, de i tirmeye çalı an bir edebiyat olarak tanımlar. Gerçekçi yazarlarımızın, sözgelimi bizdeki i çi gerçe ini tam olarak gösteremediklerini, tipik olanı belirtemediklerini; eserlerinde gelecek günleri kendinde ta ıyan, sonuna kadar gitmeyi göze almı olan insanların pek bulunmadı ını, bundan dolayı da “sanatın e itici görevini” gerçekle tiremediklerini söyler. Yazarların genel olarak tesadüflerden yararlandıklarını, tesadüflerden yararlanan yazarın da, tipik olanı ortaya koyamadı ını, tip yaratamadı ını belirtir. Ona göre hikâyelerdeki insanların pek ço u tipiklikten yoksundur. Onların bireysel varlıklarıyla toplumsal gerçeklik ba arıyla kayna tırılmamı tır. Oysa tipik olan, “bütün tesadüfleri, kendi kuvvetli toplumsal gerçekli i içinde eriten” ki idir. te yapılamayan budur.

Fethi Naci’ye göre yazarlarımızın ço u gerçekçili i yanlı anlamakta, gerçe i yanlı göstermektedir. Soka a çıkan yazar, kahvelerdeki üniversiteli gençleri; umutsuz, kederli, yoksul i çileri; “az kârla yetinen tüccarı” görüp onları yazınca kar ımıza öyle bir gerçek çıkıyor. Üniversiteli gençler ba ıbo ; i çiler uysal, peri an; bütün tüccarlar iyi yürekli. Bu hikâye yazara göre gerçe i göstermi tir; çünkü hepsiyle konu mu , hepsini gözlemlemi tir. Fethi Naci ise, yazarın gerçe i göster(e)medi i, tipik olanı veremedi i kanısındadır:

“Bu insanların hikâye yahut roman içinde, gerçekli e uygun olarak gösterilmesi, onların bireysel varlıklarıyla toplumsal gerçekli in ba arı ile kayna tırılmı olmasıyla mümkündür. Hikâyedeki, romandaki birey, öyle bir insandır ki hem kendi özel tecrübelerini ya amı olarak gösterilir, hem de bütün bu tecrübelerin kendisini götürmü oldu u sosyal rol içinde gösterilir. Böyle bir ki i tiptir. Bunun için tip, tesadüflerle uzla amaz. Bu yüzden, yukarda örnek olarak aldı ım yazar, tesadüflerden hareketle tip yaratamaz. Tipik bir ki i, bütün tesadüfleri, kendi kuvvetli toplumsal gerçekli i içinde eritir. Tesadüflerden hareket eden yazar, hayatın i leyi inin mahiyetini, gidi in gerçek yönünü kavrayamaz;

okurlarının da gerçekli i görmelerine, bilerek-bilmeyerek engel olmu olur.

O halde gerçeklik dendi mi bu gerçeklik içindeki tipik olanı aramak gerekecek. Bu yapılmazsa, eser gerçekçi bir eser de il, natüralist bir eser olur.”271 Gerçekçi yazarlarımızın i çi hayatı ve sorunlarını, kısaca i çi gerçe ini tam olarak gösteremedikleri kanısındadır Fethi Naci. Onlara göre i çiler, yalnız sefalet çeken, ezilen, a ır i ko ulları altında kahrolan, daha iyi bir ya am için çaba harcamayan, bir ba ına, yalnız, umutsuz, çaresiz insanlardır. Bu anlatılanlar gerçe i yansıtmamaktadır yazara göre.

271 “Gerçekten, Gerçekçilikten Yana”, age., s. 32.

çilerin sendika kongrelerindeki konu maları, a ır ya ama ko ullarının de i tirilmesi için sava ım vermeleri, aralarındaki görü ayrılıkları, içlerine sızan bozguncularla mücadeleleri, yi itçe direnmeleri gibi konularda yazılacak olan eserler, i çiler için aydınlatıcı ve e itici olacaktır. Bundan dolayı yazarlarımızın i çilerin deneyimlerinden yararlanmaları gerekmektedir. Tıpkı bir dü ünürün dedi i gibi: “Halkı e itmek için önce onun yanında e itim görmek gerektir.”272

Burada bir ayraç açmak gerekir. Fethi Naci bu yazıyı yazdıktan birkaç yıl sonra hem toplumsal gerçekli i edebiyat gerçekli i içinde ele alan, hem de tipik olanı –olay ve ki i- ortaya koyan eserlerin varlı ından söz eder. Bunlara örnek olarak da Sabahattin Ali ve Kemal Tahir’i verir.

“Sabahattin Ali, romanında (Kuyucaklı Yusuf), hem toplumsal gerçekli i veriyor, hem de kurdu u hareket düzeni içinde sürdürdü ü olaylarla romanına son derece gergin bir dram havası veriyor. Ki ilerine bakı ta so ukkanlılı ını, nesnelli ini roman boyunca sürdürüyor. Romanın çarpıcılı ı da belki buradan geliyor. (Oysa çimizdeki eytan’da ırkçılara öfkesini belirtirken yer yer roman tekni ine bo verir.) Kuyucaklı Yusuf’un bütün ki ileri canlı, gerçek; belirli ko ullar içinde ya ayan, bu ko ulların tayin etti i biçimde dü ünen ki iler. Ki iler, hem toplumsal gerçekli i belirtme e yarıyor, -tipik-, hem de, Halit Ziya’nın deyimiyle, ‘herbiri hususî zâtî bir hayat ile ya ıyorlar.’ ” 273

Özle biçim birlikteli ini savunan, ama yine de özü önceleyen ele tirmen, kendi ele tiri anlayı ına da ele tirel bir gözle bakarak, ele tirinin tek yönlü yapılmasının yanlı lı ına de inir. Özün imgelerle anlatıldı ı, yani ete kemi e bürünüp, eserin içinde eritildi i zaman sanatçının yaptı ı i i kotardı ını söyleyen Fethi Naci, bu yazısında kendi ele tiri anlayı ındaki eksiklikleri de ortaya koyar:

“Cahit Külebi’nin Ye eren Otlar’ı bunalmı , ne yapaca ını a ırmı , güçlükler kar ısında yıkılarak kabu una çekilmi , Tanrıdan yardım uman orta tabaka aydınlarının durumlarını yankılıyor demek, o eserdeki fikirleri sanat dilinden toplumbilim diline çevirmekten ba ka bir ey de ildir. Bu ele tirinin bir yanıdır. Yalnız bunu yapan ele tiri, eksik bir ele tiridir. Ele tiri, bir de sanat eserinin sanat niteliklerini de erlendirmelidir. Bizde ele tirmenler genel olarak bu iki i i birlikte yürütmüyorlar. Örne in ben sanatçının dediklerinin gerçe e uyup uymadı ını, ya da sanatçının gerçek kar ısındaki davranı ını ara tırıyorum da

272 age., s. 34.

273 Fethi Naci, “Romanlarda Toplumsal Gerçeklik”, Dost, C. 5, S. 27, Aralık 1959, s. 14.

güzel söyleyip söylemedi inin pek üstüne dü müyorum, onu tartı manın daha zamanı de ilmi gibi hareket ediyorum. Eksik bir i . Bir bizde mi bu böyle?

Sanmam. Bunlar toplumcu ele tirinin henüz yeteri kadar geli memi olmasından geliyor. Bay Ataç da, genel olarak, sanatçının güzel söyleyip söylemedi ine bakıyor, ne dedi inin pek önemi yok onun için.”274

“Bir Autocritique Denemesi” Fethi Naci’nin miladıdır. Yıllar sonra söyledi i gibi,

“özgürlü e do ru ilk adımlar”ını275 attı ı bu yazısında yazar, kendi özele tirisini yapar.

Oktay Deniz’den Fethi Naci’ye nsan Tükenmez’den Gerçek Saygısı’na giden bir de i imdir bu, aynı zamanda da “geçilmesi gereken bir a ama”. Yazar, okudu u bilimsel eserlerdeki (Marksizmin klasikleri ve Fransız Marksistlerinin eserleri) gerçekleri nsan Tükenmez’de yineledi ini, bunun da kendi ku a ının dü ünsel serüveni için do al bir ba langıç oldu unu söyler:

“ nsan Tükenmez’de okudu um kitaplardan edindi im bir yöntemle kendi fikir, sanat sorunlarımızı inceleme e, kendi topra ımıza yerle me e, yaygın birtakım önyargıların yanlı lı ını belirtme e, birey-toplum ili kilerinde insan gücünün önemini gösterme e, gerçekçili i yanlı anlayan gerçekçileri uyarma a çalı ıyordum.”276

Fethi Naci, yazıya ara verdi i iki yılın ardından yeniden yazmaya ba ladı ını, bu süre içinde nsan Tükenmez’de öne sürdü ü dü üncelerde belli de i iklikler oldu unu, bu dü ünceleri düzeltmek gere ini duydu unu söyler. Olumlu tip sorunu, iyimserlik-kötümserlik konusunda do ru, ama ülkemiz ve sanatçısı için erken sözler söyledi i belirtir.

Önceki de erlendirmelerinin de “estetik ve bilimsel olmaktan çok, politik ve ideolojik”

oldu unu söyler:

“ nsan Tükenmez’deki en büyük hatam, batıda, belirli ko ullar içinde do ru olan, belirli bir toplumsal geli me sonucunda bu geli meye ba lı olarak ortaya çıkmı dü ünceleri, içinde ya adı ımız toplumun ko ullarını gere i kadar göz önünde bulundurmadan bizde de do ruymu gibi gösterme e kalkı mam oldu. O dü üncelerin do rulu una bugün gene inanıyorum, ama görüyorum ki bizim toplumumuz için bunlar çok erken getirilmi sorunlardır. Örne in olumlu tip sorunu. (…) Yazarlarımızdan olumlu tip isteme e pek öyle hakkımız olmadı ını imdi gayet iyi görüyorum. Çünkü bu, her eyden önce toplumsal geli me ile,

274 “Ası”, nsan Tükenmez – Gerçek Saygısı, s. 89.

275 Semih Gümü , “Yetmi inci Ya ında, Fethi Naci’yle Konu ma”, Fethi Naci’ye Arma an, O lak Yayıncılık, stanbul, 1997, s. 44.

276 Fethi Naci, “Bir Autocritique Denemesi” Pazar Postası, Yıl: 7, S. 37, 14 Eylül 1958, s. 7.

demokratik özgürlüklerle ilgili bir mesele. Yazardan nesnel ko ulları a masını istemek yanlı bir ey. Bu yüzden, kendi ko ullarımızı göz önünde bulundurmadı ım için, iyimserlik-kötümserlik konusunda da, genel olarak do ru ama bizim için zorlama sayılabilecek dü ünceler ileri sürdüm. Yazarın i i konusunda da gene genel olarak do ru ama bizim gerçeklerimize uymayan sözler ettim. Gerçekçi oldukları için, bir bunun için, birtakım yazarları tuttum. Bireyci oldukları için, bir bunun için, birtakım yazarları yerdim…”277

Fethi Naci’ye göre, fikir ve sanat sorunları için kesin, de i mez ve donmu sonuçlar yoktur. “Benim için önemli olan sürekli olarak dü ünebilmek, dü üncede kalıpla mamak, gerçekten özgür dü ünebilmek, sonra da dü ündüklerini, küçük hesaplara aldırmayarak, çekinmeden söyleyebilmek.”278tir. Bu sözler, onun -olumlu anlamda- de i ime / dönü üme / geli ime açık bir insan oldu unu gösterir. Bu nedenle bazılarının, bu sözlerine bakarak, bıyık altından gülmelerini, bir eyler ima etmelerini, olumsuz söz söylemelerini önemsemez.

Özellikle 1958’den sonra, Fethi Naci’nin ele tirilerinde “politika” de il “edebiyat”

a ırlık kazanır. Fethi Naci, Marksist yazarlarla birlikte, ba ka yazarları da okur. Böylece bakı açısı de i ir, varsılla ır. Edebiyata, ele tiriye nasıl bakaca ını ö renir. “Edebiyata daha bir edebiyatça yakla ma”yı, “birtakım beylik lafların uza ında kalma”yı, de erlendirmelerinde “daha nesnel” olmayı, “iyi Türkçe yazma”yı amaçlar. Gerçek Saygısı, Fethi Naci’nin bu yöndeki dü üncelerini ortaya koydu u yapıtıdır. Yanılmaktan korkmaz o. Çünkü kendi gerçeklerimizi bulmak o kadar kolay de ildir. Bu gerçekler

“yanılgılardan geç(il)erek” bulunacaktır. nsan Tükenmez’deki kesinlik, burada yerini

“ara tırıcı” ve “verimli bir ku ku”ya bırakır:

“Ki i, bu duruma, bu a amaya varınca, artık eskisi gibi kesin konu amıyor.

Kendi söyledi i do ruların dı ında da bir takım do rular olabilece ine inanıyor.

Böylece ku kudan kesin konu maya varan gidi , yerini, yeniden ku kuya, ara tırıcı, verimli bir ku kuya bırakıyor.”279

277 “Bir Autocritique Denemesi”, s. 8. Yazar, bu yazıdan önce yayımlamı oldu u “Gerçe i Zorlamak” adlı yazısında bu yazıyla ilgili ipuçları vardır. Toplumcu gerçekçilikte insanlar oldukları gibi de il, olması gerekti i gibi gösterilir. Bu anlayı ta olumlu tip diye bir sorun vardır. Yazar burada Jdanovcu toplumcu gerçekçilikten ayrıldı ının, ama toplumsal olandan kopmadı ının i aretlerini verir: “Yazarlarımız çıkı noktası olarak birtakım hazır ilkeleri de il gerçek dünyayı alsalar daha iyi ederler, diyorum. Bizim yazarlarımız için olması gerekeni vermek diye, olumlu tip diye gerçek bir sorun yoktur. Edebiyatımız bize, gerçe e ba lı kalarak, yalnız gerçe i yansıtarak, insanlarımızı, yurdumuzu tanıtsa, bize toplum içindeki durumumuzu gösterse, yeter, diyorum.” Pazar Postası, Yıl: 7, S. 33, 17 A ustos 1958, s. 7.

278 agm., s. 8.

279 Fethi Naci, “ in Kolayına Kaçmak”, nsan Tükenmez-Gerçek Saygısı, s. 100.

Fethi Naci, kimi ele tirmenlerin roman, öykü, iir gibi yazın ürünlerini de il, edebiyat ve edebiyat sorunları üzerine yazılmı ürünleri okuduklarını; sonra da bunlar hakkında, bu eserleri “olu ları boyunca incelemeden, üzerlerinde enine boyuna dü ünmeden, bu ürünlerin incelenmesinden de il de, edebiyat üzerine yazılmı yapıtlardan edinilen genel bilgilere dayanarak” yazıp konu tuklarını, “yazarların yanılgılarını” ortaya koyduklarını, onlara yol gösterdiklerini söyler. Ona göre roman, öykü ve iir üzerine konu abilmek, yazabilmek için öncelikle bu ürünleri okumak; bunların “somut, belirli sorunları üzerinde dü ünmek” gereklidir. Edebiyatı izlemeden; romanı, öyküyü, iiri bilmeden, yalnızca dünya görü ünü ileri sürerek ele tiri yapılamaz. Böyle yapanların

“edebiyattan anlamayan ki iler” olarak de erlendirilmesi kaçınılmazdır:

“Öyle ya, bir yılda tek roman okumayan, tek hikâye kitabı görmeyen, dost iirlerinden ba kasına ilgilenmeyen birinin sözlerini bir sanatçı niçin dinlesin.”280 Fethi Naci, ele tirilerinde romanın yapısının sa lamlı ına, roman ki ilerinin canlılı ına, yazarın ayrıntıları ve dili kullanmadaki ustalı ına, olay örgüsündeki mükemmelli e, sosyal gerçeklikle insanî gerçekli in uyumuna, kitabın yanlı sız basılmasına büyük önem verir. Eserdeki aksaklıklara, dil yanlı larına yazarın anlatım biçimine dikkat eder; abartılmı , i irilmi eserleri yerli yerine oturtur. Tip ve tipik kavramlarına özel önem verir. Ona göre romanımızda tipik ki iler de il, gerçek ki iler vardır.

Fethi Naci, dil ve dizgi yanlı larına, dildeki aksaklıklara, alıntıların yanlı yapılmasına/anımsanmasına kar ı ho görülü de ildir. O, bur dil ustasıdır. Bundan dolayı dil, dizgi yanlı larına, dildeki aksaklıklara hiçbir zaman ho görüyle bakmaz. Bu yönüyle, kesinlikle Ataç’ın ö rencisidir. Dü üncelerini, görü lerini alıntılarla desteklemesi onun daha nesnel olmasını sa lasa da, yargıları ve be enileri bakımından özneldir. Hayatı boyunca “okumadan”281 tek bir kitap için bile söz söylememesi, yazı yazmaması;

ele tirilerini yaparken edebiyat ürünleri dı ında kaynaklardan da beslenmesi, tarih, felsefe, ruhbilim ve toplumbilim gibi bilimlerden de yararlanması, okudu u her romanı farklı

“ele tirel yakla ım”larla de erlendirmesi i ini ne kadar ciddîye aldı ının bir göstergesidir.

Fethi Naci, yenili e açıklı ıyla, ö renmeye olan tutkusuyla, ele tirilerindeki tutarlılı ıyla, saptamalarındaki güvenilirlikle, dile gösterdi i özenle, özele tiri yapmaktan çekinmeyen ki ili iyle ele tirimizin en önemli adlarından biridir.

280 Fethi Naci, “Dünya Görü ü”, nsan Tükenmez-Gerçek Saygısı, s. 113.

281 Fethi Naci, Ele tiride 40 Yıl, Ele tiri Günlü ü: 4, Adam Yayınları, stanbul, 1994, s. 88.