• Sonuç bulunamadı

B. Paylaşma Davası

1. Tarafları

Paylaşma davası kural olarak paydaşlar tarafından açılabilir350. Bu durumda, paylaşma davasını açan paydaş, davada davacı konumundadır.

Paylaşma davası açabilmenin genel şartı, diğer davalarda olduğu gibi taraf ehliyetini ve dava ehliyetini haiz olmaktır. Taraf ve dava ehliyeti taşımayan paydaşların dava açabilmeleri söz konusu değildir. Paydaş, sınırlı ehliyetsiz ise, bu hakkını yasal temsilcisi aracılığıyla kullanabilecektir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, vasinin bu davayı açabilmesi için, TMK m. 462/b.1,2 uyarınca yetkili kılınması gerekmektedir351. Küçük veya kısıtlı ile yasal temsilcisi arasında çıkar çatışması bulunması halinde, kayyım atanması gündeme gelir352.

349 Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 198-199.

350 Karahacıoğlu, s. 28; Özgür, s. 196; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 222; Kürşat, s. 293; Sarıhan, s. 60.

351 Kürşat, s. 297; Özgür, s. 196; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 246; Y6HD, 13.04.1982 tarihli, E: 2072, K: 2001 (Karahacıoğlu, s. 28);

“Yargılama sırasında kendisine vasi atanan davacının, dava açmak üzere vekalet verdiği vekil tarafından değil, dava sırasında atanan yasal temsilci tarafından temsil edilmesi gerekmektedir” Y6HD, 22.03.2004 tarihli, E:1775, K:1903 Sayılı Karar, (Kazancı Bilişim - İçtihat Bilgi Bankası E.T. 01.04.2017).

352 Karahasan, s. 198; Y6HD, 02.05.1961 tarihli, 901/2380 sayılı karar (Karahacıoğlu, s. 47)

112 Paylaşma davası açabilmenin özel şartı ise, paylı mülkiyet birlikteliğine dâhil olmak, bir diğer ifadeyle paylı mal üzerinde paydaş olmaktır. Paydaşlardan her biri bu davayı açabileceği gibi, birden fazla paydaş da bir araya gelmek suretiyle açabilir. Bu durumda mecburi dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olmaktadır353.

Paydaşlardan birinin ölmesi halinde, mirasçıları paylaşma davası açabilir. Zira paydaşın ölümü üzerine mirasçıları paydaş durumuna gelmektedir. Mirasçıların paylaşma davası açabilmeleri için tapuda devir işlemlerini gerçekleştirmiş olmaları gerekmez (TMK m. 705/2). Uygulamada ise, davayı açan mirasçıların dosyaya veraset belgesini sunmaları istenmektedir354.

Paylı mülkiyet konusu malın paylaşılmasını talep etme ve paylaşma davası açma hakkı kural olarak paydaşlara ait bir yetki olup, sınırlı ayni hak veya kişisel hak sahibi üçüncü kişiler böyle bir hakka ve yetkiye sahip değildir355. Bununla beraber ilgili idare, istisnai durumlarda paylaşma davası açabilmektedir. Örneğin; 3194 sayılı İK m.16/4;

“Bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan gayrimenkullerin sahipleri ilgili idarenin tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aralarında anlaşamadıkları veya şüyuun izalesi

353 Kürşat, s. 294; Şimşek, s. 54; Özgür, s. 197; Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 34.

354 Karahacıoğlu, s. 29; Karahasan, s. 194; Kürşat, s. 296.

355 Özgür, s. 196; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 222;

Paydaş olmamakla beraber yalnızca intifa hakkı sahibi olan kişi paylaşma davası açamaz (Erdoğan, Celal, Topluluk Mülkiyeti İle Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Dava ve İlkeleri, Halkevleri Kültür Vakfı Basımevi, Ankara 1975, s. 69). Ayrıca, paylı mülkiyette, her paydaşın payı oranında sorumluluğu söz konusu olduğundan, paydaşların alacaklısı tarafından da paylaşma davası açılamaz ( Y6HD, 15.01.1963 tarihli, E: 5184, K: 8644 sayılı karar, Karahacıoğlu, s. 30).

113 için, mahkemeye müracaat edilmediği takdirde ilgili idare hissedarmış gibi, şüyuun izalesi davası açabilir.” hükmünü düzenlemektedir. Görüldüğü üzere, belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin re'sen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazı durumunda, paylı mülkiyet halleri ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda, taşınmaz mal sahiplerinin ilgili idarenin tebliğinden itibaren 6 ay içerisinde ya kendi aralarında anlaşmaları ya da ortaklığın giderilmesi için yargı yoluna başvurmaları gerekir. Taşınmaz mal maliklerinin belirtilen süre içerisinde bu yola başvurmamaları durumunda, ilgili idare paydaşmış gibi hareket ederek dava açabilmektedir.

İlgili idarenin ortaklığın giderilmesi veya paylaşma davası açabilmesinin bir diğer hali de 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nda yer almaktadır. Anılan Kanunun 33.

maddesinde, vatandaşlığı iptal edilen kimselerin en geç bir yıl içinde Türkiye’deki mallarını tasfiye etmek zorunda olduğu, aksi halde, mallarının Hazine tarafından satılarak bedelleri nam ve hesaplarına kamu haznedarlığı sistemine dâhil bir kamu bankasına yatırılacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, malvarlığı unsurlarının paylı mülkiyete tabi olması halinde, Hazinenin paylaşma davası açabileceği kabul edilmektedir356.

Davacı, paylaşma davasını kendisi dışında kalan bütün paydaşlar aleyhine açmalıdır357. Davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır358. Husumet

356 Kürşat, s. 188; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 223.

357 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 125; Erman, s. 75; Karahacıoğlu, s. 44; Özgür, s. 198; Kürşat, s. 298; Y6HD, 09.10.1980 tarihli, E: 1980/4578, K:8766 sayılı kararında, ortaklığın giderilmesi davasında bütün paydaşların davaya katılmasının şart olduğunu, mahkemenin bu hususu re’sen göz önünde tutması gerektiğini, kural olarak ölü bir kişi aleyhine dava açılamazsa da, ortaklığın giderilmesi davalarının özelliği gereği ölü kişi aleyhine açılan davanın reddedilmeyip, mirasçıların tespit edilerek

114 yöneltilecek paydaşın veya paydaşların vasisi var ise, husumet vasiye yöneltilir. Vasinin davada taraf olabilmesi ve davayı takip edebilmesi için mahkemeden husumete ilişkin izin belgesi alması gerekir359. Paydaşın ölmesi ve mirasçısının bulunmaması durumunda, husumet Hazine’ye yönlendirilir360. Paydaşlar arasında kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan kimseler var ise, bu paydaşlar gaip kişilerden kabul edilir ve kendilerine TMK m. 427 hükmü uyarınca atanan kayyum huzurunda davaya bakılır. Paydaşın gaipliğine karar verilmesi durumunda ise mirasçıları davaya dâhil edilir361.

Dava devam ederken paydaşlardan payını üçüncü bir kişiye satması halinde, yeni paydaşın davaya dâhil edilmesi gerekir362.

Paylaşma davası, niteliği itibariyle çift yönlü dava niteliğindedir363. Davanın çift yönlü olmasından kastedilen ise, davalı veya davalıların aynı zamanda davacı; davacı veya davacıların ise aynı zamanda davalı olmalarıdır. Bu nedenledir ki, davadan feragat

davaya dâhil edilmesi suretiyle davanın yürütülmesi gerektiğine hükmetmiştir (Karahacıoğlu, s. 7).

358 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 628; Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 36; Sarıhan, s. 61; Karahacıoğlu, s. 49; Özgür, s. 198; Sirmen, s. 296; Karahasan, s. 80-81; Ayan, “Eşya Hukuku II Mülkiyet”, s. 111; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 125.

359 Y6HD, 05.02.2002, E: 2002/592, K:2002/742 (Şimşek, s. 66); Karahacıoğlu, s. 45.

360 Karahacıoğlu, s. 45; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 267; Özgür, s. 199.

361 Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 266; Özgür, s. 199;

Kürşat, s. 301.

362 Karahacıoğlu, s. 45; Sarıhan s. 62; Özgür, s. 198.

363 Aybay/Hatemi, s. 138; Karahacıoğlu, s. 17.

115 dahi edilse, davayı takip etmek isteyen davalı, davacı konumuna geleceğinden davanın düşmemesi, devam etmesi gerekir364.

Paylaşma davalarında feragat, diğer davalardan farklı olarak kesin hüküm teşkil etmez. Davadan feragat eden paydaşın, daha sonra yeniden paylaşma davası açmasının önünde herhangi bir engel yoktur. Feragat nedeniyle dava açma hakkı ortadan kalkmaz365.

Davalı paydaşın, davayı kabul etmesi halinde ise, diğer davalardan farklı olarak hemen dava sonuçlandırılmaz. Zira örneğin davacının aynen bölünme suretiyle paylaşmayı istemesi, davalıların ise satış yoluyla paylaşmayı istemesi durumunda, davalı paydaş davayı kabul etse dahi, hâkim, aynen bölünmek suretiyle paylaşmanın mümkün olup olmadığını araştırmalıdır366. Paylaşma davasında birden fazla davalı paydaş var ise, birisinin davayı kabul etmesi yeterli değildir. Bu durumda davalı paydaşların hepsinin davayı kabul etmeleri gerekir. Davalılardan bir kısmı davayı kabul eder, bir kısmı kabul etmezse, hâkim davanın reddine karar verdiğinde, bu hüküm tüm davalılar için geçerli olur367.

364 Y6HD, 04.11.2002 tarihli, E: 6613, K:6861 sayılı karar; (Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 49); Y6HD 11.06.1973 tarihli, E: 2960, K: 2401 sayılı karar (Gürsoy/Eren/Cansel, s. 428; Karahacıoğlu, s. 3); Ayan, “Eşya Hukuku II Mülkiyet”, s. 108; Karahacıoğlu, s. 29; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 334-335; Özgür, s. 201.

365 Karahacıoğlu, s. 30; Özgür, s. 198; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 334.

366 Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 335.

367 Özgür, s. 206; Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi” s. 112.

116 Paydaşlar bu davada hem davacı hem davalı konumunda olduklarından yargılama giderleri paydaşlar arasında payları oranında bölüştürülür368.