• Sonuç bulunamadı

Paylı malın aynen bölünmesi durumunda, paydaşlar, hangi parçanın kime özgüleneceği konusunda anlaşmadıkları takdirde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. TMK m. 650/3 ‘te miras paylaşımında ilgililer arasında anlaşma olmaması halinde kura usulü öngörülmüştür. Yargıtay kura usulünün, paydaşlar arasında anlaşma bulunmaması halinde aynen bölünerek paylaşma yolunda da uygulanması gerektiğini kabul etmektedir425.

Birden fazla eşyanın paylı mülkiyet konusu olması ve eşyaların paylaşılmasının istenilmesi durumunda, paydaşlar, paylaşma sözleşmesi yaparak eşyalardan her birini

423 3194 sayılı İmar Kanunu, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazların ifraz işlemlerinin onay yetkisini il idare kurullarına vermiştir. Ancak 04.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda, belediye ve mücavir alan sınırları dışında her türlü imar işlemlerini yapma yetkisi il özel idaresine verilerek İmar Kanununun bu hükümleri ilga edilmiştir. Bu durumda, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazların ifraz işlemlerinin 04.03.2005 tarihinden itibaren il özel idaresi tarafından onaylanması gerekir. İlgili organın ise, belediyelerdeki uygulamaya paralel olarak il encümeni olması gerektiği kanaatindeyiz.

424 Arslan/Kırmızı, s. 267; Karahasan, s. 233; Kürşat, s. 350-351; Ertaş, s. 242;

Özcan, s. 164.

425 Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s. 343; Özgür, s. 93; Aybay/Hatemi, s. 140;

Akipek/Akıntürk, s. 407; Sirmen, s. 297; Şimşek, s. 76; Y5HD, 08.05.1983 tarihli, E:

1983/5262, K: 5567 sayılı karar (Karahacıoğlu, s. 27); YHGK 27.04.2011, 6-55/222 (Kazancı Bilişim- İçtihat Bilgi Bankası).

134 parçalara ayırmayıp bir bütün olarak paylaştırma yolunu tercih edebilirler. Bu hususta bir tartışma bulunmamakla beraber, bu şekilde paylaşmanın yargı yoluyla yapılan paylaşmada uygulanıp uygulanamayacağı öğretide tartışmalıdır.

Öğretideki bir görüşe göre426, aynen bölünerek paylaşmada önemli olan eşyanın değerinde önemli ölçüde eksiklik olmadan paylaşmanın yapılmasıdır. Bu durumda, paylı mülkiyet konusu her bir eşyanın bütünüyle paydaşlardan birine özgülenmesi, aradaki değer farkının ise denkleştirme yoluyla giderilmesi mümkündür. Örneğin; üç kişinin, bir otomobil, bir bilgisayar ve bir daire üzerinde paylı mülkiyet ilişkisi olduğunu düşünelim. Bu üç eşya, fiziki olarak bölünmeye elverişli olmadığından her birinin ayrı ayrı aynen bölünerek paylaşılması mümkün değildir. Bu durumda hâkim, her bir eşyanın bir paydaşa tahsisine karar vererek aradaki değer farkının denkleştirmesine karar verebilir427.

Aybay’a ve bizim de katıldığımız görüşe göre ise, birden çok paylı mülkiyet konusu eşya hakkında aynı dava ile paylaşma istenmişse, bu eşyalar paydaşlara ayrı ayrı özgülenerek paylaştırma yapılamaz. Böyle bir paylaşma şekline ancak bütün paydaşların muvafakati halinde başvurulabilir. Yine, birden çok eşyanın birleştirilerek tek bir bütün haline getirilmesi ve bu bütünün paylara bölüştürülmesi de paydaşlar tarafından muvafakat verildiği takdirde mümkün olabilir428. Zira hâkime bu yetkiyi tanıyan bir düzenleme hukukumuzda mevcut değildir. Paydaşların muvafakati olmaksızın her bir eşyanın bir paydaşa özgülenmesi halinde, hakkaniyetin sağlanması noktasında da zorluklarla karşılaşılır. Kaldı ki, her ne kadar, paydaşlar aynı da olsa, her paylı mülkiyet ilişkisi birbirinden bağımsız bir birlik teşkil etmektedir. Yargıtay da

426 Sungurbey, İsmet, Medeni Kanun Ön Tasarısının Nesneler Hukukunun Eleştirisi, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1972, s. 21; Özgür, s. 94.

427 Özgür, s. 98.

428 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 128.

135 vermiş olduğu bir Hukuk Genel Kurulu kararında, “Birden fazla taşınmaz malın paylaşılması dava edildiğinde, her birinin ayrı ayrı aynen bölünmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.” şeklinde hüküm tesis etmiştir429. Yine başka bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı “Paydaşlardan hepsini bağlayan bir anlaşma bulunmadığına göre bir kısım taşınmaz mallar birleştirilmek suretiyle taksime karar verilemez. Tarafların rızası olmaksızın iki parsel birleştirilip bir parsel haline getirildikten sonra bu parselin paylaştırılmasına karar verilemez.” şeklindedir430.

Paylı mülkiyet konusu malın aynen bölünerek paylara ayrılması halinde, ayrılan her parça üzerinde mülkiyet hakkının ne zaman doğduğu hususu da öğretide tartışmalıdır.

Paylı mülkiyet konusu eşya taşınır bir mal ise, mülkiyet, zilyetliğin kazanılmasıyla doğmaktadır. Zira taşınır malların mülkiyetinin, zilyetliğin devrinden önce kazanılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Paylı mülkiyetin konusunu taşınmaz bir mal teşkil etmekte ise, Yargıtay, TMK m. 716 gereğince, mahkeme kararının yenilik doğurucu bir nitelik taşıdığını kabul etmektedir. Yargıtay’a göre, mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte, taşınmazın o zamanki paydaşlarından her birinin müstakil ve belli bir parçanın maliki haline gelmektedir. Dolayısıyla ayni hak, mahkeme kararının kesinleşmesiyle doğduğundan, aynen bölünerek paylaşmaya ilişkin mahkeme kararlarından zamanaşımının söz konusu olmadığını belirtmektedir431.

429 YHGK, T: 24.04.1957, E: 6-29, K:25 (Özcan, s. 168)

430 YHGK, T: 05.10.1960, E: 6-32, K: 45 (Karahasan, s. 234)

431 Y6HD, 13.02.1984 tarihli, E: 1984/103, K: 1442 (Karahacıoğlu, s. 24). Paylaşma davasında verilen mahkeme kararının hukuki niteliğine ilişkin tartışmalar için bkz.

§8/II/B/3.

136 III. Paraya Çevirme Yoluyla Paylaşma

Paraya çevirme yoluyla paylaşma, paylı mülkiyet konusu malın paraya çevrilmesi sonucu elde edilen bedelin, paydaşların payları oranında bölüştürülmesidir432.

Paylı malın aynen bölünerek paylaşılması için gerekli şartların mevcut olmaması veya paylaşmanın bu suretle yapılmasının istenilmesi yahut hâkim tarafından aynen bölünme isteminin durum ve koşullara uygun görülmemesi halinde, paylaşma, para çevirme yoluyla yapılmaktadır433.

Paraya çevirme yoluyla paylaşmanın yargı kararıyla olması halinde, açık arttırma usulü dışında bir başka seçenek bulunmamaktadır434. Bununla beraber paydaşların, aralarında yapacakları sözleşme ile satışın pazarlık suretiyle veya bütün payların paydaşlardan birine satımı şeklinde yapılmasını kararlaştırmaları önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır435.

TMK m. 699/3’e göre; “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır”.

Açık arttırma, herkesin katılabileceği genel açık arttırma şeklinde olur. Zira Yargıtay’a göre de arttırmaya herkesin katılabilmesi paydaşların yararınadır436. Bununla

432 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 137; Esener/Güven, s. 196; Kürşat, s. 362; Özcan, s. 170.

433 Akipek /Akıntürk, s. 407; Karahacıoğlu, s. 76; Sarıhan, s. 98; Özgür, s. 103.

434 Arslan/Kırmızı, s. 252; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Sirmen, s. 297;

Esener/Güven, s. 196; Oğuzman/Seliçi/Oktay- Özdemir, s. 340.

435 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 85; Kürşat, s. 365; Sarıhan, s. 98;

Özgür, s. 103.

436 Karahasan, C.1, s. 222.

137 beraber, paydaşların tamamının rızasının bulunması durumunda, açık arttırma sadece paydaşlar arasında yapılabilir437. Paydaşlar rızalarını daha önce verebilecekleri gibi, dava sırasında da açıklayabilirler438. Bu durumda hâkim, herkese açık bir şekilde açık arttırmanın yapılmasına hükmedemez439.

Paylaşmanın bu yolla yapılması, aynen bölünerek paylaşmaya göre kolaylıklar barındırmaktadır. Bedelin paydaşların payları oranında dağıtılması, paylı malın parçalara ayrılarak ayrılan parçaların paydaşlardan her birine ayrı ayrı özgülenmesi yoluna göre daha adil olabilmektedir440.

11.04.1940 tarihli, 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca, satışa dair ilam ayni hakkın devri niteliğinde olmadığından hüküm tarihinden itibaren 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğramaktadır441.