• Sonuç bulunamadı

B. Paylaşma Davası

II. Aynen Bölünerek Paylaşma

Aynen bölünerek paylaşma, paylı mülkiyete konu malın, maddi olarak paydaş sayısınca parçalara ayrılması ve ayrılan her bir parça üzerinde paydaşlar lehine ayrı ayrı mülkiyet kurulması olarak tanımlanabilir404.

Paylı mülkiyete konu malın paylaşılması istemiyle dava açılması halinde, şartların elvermesi durumunda, hâkim, öncelikle aynen bölünerek paylaşma yoluna başvurulmalıdır. Nitekim TMK m. 699/3’te, aynen bölünerek paylaşma istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa paylı malın açık arttırmayla satışına hükmolunacağı düzenlenmiştir.

403 Akipek/Akıntürk, s. 408; Gürsoy/Eren/Cansel, s. 457; Şüphesiz özel kanunlarda belirtilen istisnai durumlar saklıdır. Örneğin Kat Mülkiyeti Kanunu’nda paylı taşınmazın paylaşılmasının kat mülkiyetine çevirme yoluyla da yapılabileceği belirtilmektedir (Kürşat, s. 334).

404 Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 139; Özgür, s. 81; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127;

Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 700; Arslan/Kırmızı, s. 250.

128 B. Aynen Bölünerek Paylaşmanın Şartları

Aynen bölünerek paylaşmanın yapılabilmesi şartları şöyle sıralanabilir405:

-Her şeyden önce, paydaşların, paylı malın aynen bölünerek paylaştırılmaması konusunda anlaşmamış olması gerekmektedir. Davacının dava dilekçesinde paylaşmanın, paylı malın satışı suretiyle gerçekleşmesini talep etmesi ve davalıların da buna razı olması veya paydaşların kendi aralarında yaptıkları paylaşma sözleşmesinde, paylaşmanın aynen bölünerek yapılmayacağı şeklinde hüküm bulunması halinde bu şekilde paylaşma mümkün olmaz406.

-Paylı mülkiyet konusu malın aynen bölünmeye elverişli olması gerekmektedir407. Elverişlilik hem fiziki açıdan hem de hukuki açıdan mümkün olmalıdır. Örneğin; bir otomobil üzerinde kurulan paylı mülkiyet birlikteliğinin sona ermesi durumunda, aynen bölünerek paylaşma imkânı bulunmamaktadır. Yine meri imar planında, asgari parsel büyüklüğü belirlenmiş ve taşınmazın aynen bölünerek paylaşılması durumunda oluşan parseller bu belirlenen standardın altında kalacak ise, paylı taşınmazın aynen bölünerek paylaşma yapılamaz408.

Uygulamada, taşınmazların aynen bölünerek paylaşılmasının istemiyle dava açıldığı durumlarda, bu şekilde paylaşmanın, fiili veya hukuki açıdan elverişli olup olmadığının

405 Esener/Güven, s. 195; Erman, s. 74-75; Ertaş, s. 250- 251.

406 Özcan, s. 162; Özgür, s. 90.

407 Şimşek, s. 67; Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 542; Oğuzman/Seliçi/Oktay- Özdemir, s. 340; Özgür, s. 88; Y6HD, 03.12.1984 tarihli, E:11937, K:12229 sayılı kararında; bir taşınmazın aynen bölünmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken, sadece arsanın değil; üzerindeki bütünleyici parça durumundaki binaların da dikkate alınması gerektiğine hükmetmiştir. (Kazancı Bilişim – İçtihat Bilgi Bankası, E.T.

09.05.2017)

408 Sirmen, s. 297.

129 tespiti açısından keşif ve bilirkişiye başvurulmaktadır. Bilirkişiler tarafından bir paylaşım projesi hazırlanır. Hâkim, paylaşım projesi ile beraber aynen bölünmenin imar mevzuatı ve meri imar planlarına uygunluğunu inceleyerek nihai kararı verir409.

-Aynen bölünmenin mümkün olabilmesi için, paylı malın bölünme halinde, önemli bir değer kaybına uğramaması gereklidir410. Bu husus, TMK m.699/3’te açıkça belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki, paylı malın aynen bölünmesi durumunda önemli bir değer kaybına uğrayıp uğramadığı paydaşların sübjektif durumlarına göre değil, objektif ölçütlere göre belirlenmelidir. Eşyanın bölünmesi genellikle değerinin de düşmesine yol açmaktadır. Burada önemli olan husus, objektif durum ve piyasa koşulları çerçevesinde

409 Şimşek, s. 68; Özcan, s. 164; “Belediye ve mücavir alan hudutları dâhilinde bulunan ve aynen taksimi mümkün olan taşınmaz için hazırlattırılan taksim projesi uyarınca yapılacak bir taksimin, İmar Yasası ve Yönetmeliği hükümleri karşısında mümkün olup olmadığı hususu Belediyeden sorulmalıdır. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise aynı husus İl İdare Kurulundan sorularak saptanır”

Y6HD, T: 19.10.1998, E: 8378, K:8529 (Kazancı Bilişim – İçtihat Bilgi Bankası, E.T.

09.05.2017); “…Dava konusu yapılan ve satışına karar verilen 2911 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olay mahallinde keşif yapılmadan karar verilmiştir. Mahkemece tapu kaydının zemine uyup uymadığının denetlenmesi ve taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla taşınmazın başında keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken

eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir” Y6HD, T: 17.01.2012, E: 2011/11913, K:2012/232 (Arslan/Kırmızı, s. 263).

410 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Esener/Güven, s. 195; Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 139; Özgür, s. 89; Ertaş, s. 243; Karahasan, s. 197; Gürsoy/Eren/Cansel, s. 457.

130 değer kaybının önemli boyutlarda olup olmadığıdır411. Değer kaybının önemli boyutlarda olup olmadığı ise hâkim tarafından takdir edilir412.

-Aynen bölünmenin, durum ve koşullara uygun olması gerekmektedir. Bu noktada önemli olan husus, paylı malın aynen bölünmesi neticesinde paydaşlar arasındaki menfaat dengesinin kurulmasıdır. Payların değerlerinin paydaşların sahip oldukları pay oranlarına uygun olmaması durumunda hâkim, para eklenmesi suretiyle denkliğin sağlanmasına karar verebilir413 (TMK m. 699/2). Ancak önemle belirtmek gerekir ki, paydaşların bir kısmına paylı malın bir parçasının aynen teslimi, diğerlerine ise para verilmesi suretiyle bir paylaşma mümkün değildir414.

Yukarıda sayılan şartların uygun olması halinde, hâkim, paylı malın aynen bölünerek paylaşılmasına karar verebilir415.

411 Ertaş, s. 243; Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 73;

Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 617; Feyzioğlu/Doğanay/Aybay, s. 97; Şimşek, s. 67; Özgür, s. 89.

412 Özcan, s. 163.

413 Kürşat, s. 340; Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 72; Özcan, s. 163; Eren,

“Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Feyzioğlu/Doğanay/Aybay, s. 98; Aybay/Hatemi, s. 139;

Arslan/Kırmızı, s. 251; Akipek/Akıntürk, s. 407; Şüphesiz bu bir zorunluluk olmayıp durumun gereklerine göre hâkim tarafından takdir edilir (Kürşat, s. 346; Özcan, s. 167).

414 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Arslan/Kırmızı, s. 254; Sirmen, s. 297;

Hatemi/Serozan/Arpacı, s. 138; Ertaş, s. 243.

415 Özgür, s. 90; Kürşat, s. 345.

131 C. Aynen Bölünerek Paylaşmanın Yapılması

Aynen bölünmenin konusunu taşınmaz bir malın oluşturması durumunda, bilirkişi tarafından uygun bir harita çizilir416. Şehir ve kasabaların belediye sınırları içinde olup da tapu fen memuru bulunan yerlerde plan ve haritaya bağlı olmayan gayrimenkullerin parçalara ayrılmasında da harita yapılır. Belediye sınırları dışında bulunan gayrimenkullerden kazai şekilde parçalara ayrılanların haritasını yaptırmak hâkimin takdirine bağlıdır (Tapu Kanunu m. 32). Hâkim, çizilen harita uyarınca, paydaşlara hangi payın ayrıldığını gösterir. Böylece her paydaş, kendisine düşen parça hakkında bilgi sahibi olur417.

Taşınmazın bölünerek aynen parçalara ayrılması ifraz olarak adlandırılır418. İmar planı bulunan yerlerde ifraz, İmar Kanunu’nun 15. ve 16. maddesi ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine göre, imar planı bulunmayan veya imar planının dışında kalan yerlerde ise Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğine göre yapılır419. Buna göre;

-İmar planlarına göre yol, meydan, yeşil saha, park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına izin verilmez (İmar Kanunu m.15/1). Bu düzenleme, belirtilen kamu hizmetlerine ayrılmış alanların imar

416 Akipek/Akıntürk, s. 407; Kürşat, s. 349; Özcan, s. 164.

417 Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 75; Arslan/Kırmızı, s. 255; Özgür, s. 90.

418 Tapu Sicil Tüzüğünün 65. maddesine göre ifraz; tapu kütüğünde tek parsel olarak kayıtlı bulunan bir taşınmaz malın düzenlenen haritalara göre birden çok parçaya ayrılarak tapu kütüğüne tescil edilme işlemidir.

419 Şimşek, s. 68; Köroğlu, Ömer, İmar Hukukunda Planlama Süreci ve Arsa ve Arazi Düzenlemeleri (Parselasyon), On İki Levha Yayıncılık, Güncelleştirilmiş 2. Baskı, İstanbul 2016, s. 255.

132 planındaki konum ve büyüklüklerinin değiştirilmesi ve bölünmesinin engellenmesi amacı taşımaktadır420.

-İmar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılan ifrazın bu planlara uygun olması gerekmektedir (İmar Kanunu m. 15/2). O halde, imar planları yürürlüğe girdikten sonra parselasyon yapılmışsa, ifrazın, parselasyona uygun bir şekilde yapılması bir zorunluluktur. Anılan hüküm, kadastro parsellerine değil, parselasyon sonucu oluşmuş imar parsellerine uygulanır 421.

-İmar planlarında parsel cepheleri tayin edilmeyen yerlerde yapılacak ifrazların, asgari cephe genişlikleri ve büyüklükleri Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde belirtilen esaslara göre tespit edilir422 (İmar Kanunu m. 15/3).

-İmar planı dışında kalan alanlarda Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinde tayin edilecek miktarlardan küçük ifrazlara izin verilmez (İmar Kanunu m. 15/4).

Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan taşınmazların ifrazının İmar mevzuatına uygunluğu belediye encümenleri, dışında kalan taşınmazların ise 5302

420 “Davacının bedelsiz terke zorlanamayacağı, 3194 sayılı Kanunun ifraza ilişkin 15.

Maddesinde ifraz yapılmasının, taşınmazın bir bölümünün bedelsiz terk edilmesi koşuluna bağlanabileceğini öngöre bir hükme yer verilmediği…” Danıştay 6. Dairesi, 02.10.2014 tarihli, E:2011/5656, K: 2014/5883 sayılı kararı (Köroğlu, , s. 255).

421 “Bir alanda ifraz ve tevhit işlemlerinin yapılabilmesi için uygulama imar planının ve bu plan uyarınca parselasyon işlemlerinin tamamlanmış olması gerekmektedir”

Danıştay 6. Dairesi, 30.10.2014 tarihli, E:2011/2047, K: 2014/6395 sayılı kararı (Köroğlu, s. 255).

422 İmar planında parsel cephe ve derinlikleri ile büyüklüklerine dair hüküm bulunmuyorsa ifraz sonucunda oluşacak parsellerin cephe ve derinlikleri ile büyüklükleri Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine uygun olmalıdır (Kalabalık, Halil, İmar Hukuku Dersleri, Seçkin Yayınevi, 7. Baskı, Ankara 2015, s. 366).

133 sayılı İl Özel İdaresi Kanununu yürürlüğe girdiği 04.03.2005 tarihinden itibaren il özel idaresi tarafından onaylanması gerekir423. Onaylanmaması halinde ise aynen bölünmenin yapılması mümkün değildir424.

D. Payların Paydaşlara Dağıtılması

Paylı malın aynen bölünmesi durumunda, paydaşlar, hangi parçanın kime özgüleneceği konusunda anlaşmadıkları takdirde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. TMK m. 650/3 ‘te miras paylaşımında ilgililer arasında anlaşma olmaması halinde kura usulü öngörülmüştür. Yargıtay kura usulünün, paydaşlar arasında anlaşma bulunmaması halinde aynen bölünerek paylaşma yolunda da uygulanması gerektiğini kabul etmektedir425.

Birden fazla eşyanın paylı mülkiyet konusu olması ve eşyaların paylaşılmasının istenilmesi durumunda, paydaşlar, paylaşma sözleşmesi yaparak eşyalardan her birini

423 3194 sayılı İmar Kanunu, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazların ifraz işlemlerinin onay yetkisini il idare kurullarına vermiştir. Ancak 04.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda, belediye ve mücavir alan sınırları dışında her türlü imar işlemlerini yapma yetkisi il özel idaresine verilerek İmar Kanununun bu hükümleri ilga edilmiştir. Bu durumda, belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan taşınmazların ifraz işlemlerinin 04.03.2005 tarihinden itibaren il özel idaresi tarafından onaylanması gerekir. İlgili organın ise, belediyelerdeki uygulamaya paralel olarak il encümeni olması gerektiği kanaatindeyiz.

424 Arslan/Kırmızı, s. 267; Karahasan, s. 233; Kürşat, s. 350-351; Ertaş, s. 242;

Özcan, s. 164.

425 Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s. 343; Özgür, s. 93; Aybay/Hatemi, s. 140;

Akipek/Akıntürk, s. 407; Sirmen, s. 297; Şimşek, s. 76; Y5HD, 08.05.1983 tarihli, E:

1983/5262, K: 5567 sayılı karar (Karahacıoğlu, s. 27); YHGK 27.04.2011, 6-55/222 (Kazancı Bilişim- İçtihat Bilgi Bankası).

134 parçalara ayırmayıp bir bütün olarak paylaştırma yolunu tercih edebilirler. Bu hususta bir tartışma bulunmamakla beraber, bu şekilde paylaşmanın yargı yoluyla yapılan paylaşmada uygulanıp uygulanamayacağı öğretide tartışmalıdır.

Öğretideki bir görüşe göre426, aynen bölünerek paylaşmada önemli olan eşyanın değerinde önemli ölçüde eksiklik olmadan paylaşmanın yapılmasıdır. Bu durumda, paylı mülkiyet konusu her bir eşyanın bütünüyle paydaşlardan birine özgülenmesi, aradaki değer farkının ise denkleştirme yoluyla giderilmesi mümkündür. Örneğin; üç kişinin, bir otomobil, bir bilgisayar ve bir daire üzerinde paylı mülkiyet ilişkisi olduğunu düşünelim. Bu üç eşya, fiziki olarak bölünmeye elverişli olmadığından her birinin ayrı ayrı aynen bölünerek paylaşılması mümkün değildir. Bu durumda hâkim, her bir eşyanın bir paydaşa tahsisine karar vererek aradaki değer farkının denkleştirmesine karar verebilir427.

Aybay’a ve bizim de katıldığımız görüşe göre ise, birden çok paylı mülkiyet konusu eşya hakkında aynı dava ile paylaşma istenmişse, bu eşyalar paydaşlara ayrı ayrı özgülenerek paylaştırma yapılamaz. Böyle bir paylaşma şekline ancak bütün paydaşların muvafakati halinde başvurulabilir. Yine, birden çok eşyanın birleştirilerek tek bir bütün haline getirilmesi ve bu bütünün paylara bölüştürülmesi de paydaşlar tarafından muvafakat verildiği takdirde mümkün olabilir428. Zira hâkime bu yetkiyi tanıyan bir düzenleme hukukumuzda mevcut değildir. Paydaşların muvafakati olmaksızın her bir eşyanın bir paydaşa özgülenmesi halinde, hakkaniyetin sağlanması noktasında da zorluklarla karşılaşılır. Kaldı ki, her ne kadar, paydaşlar aynı da olsa, her paylı mülkiyet ilişkisi birbirinden bağımsız bir birlik teşkil etmektedir. Yargıtay da

426 Sungurbey, İsmet, Medeni Kanun Ön Tasarısının Nesneler Hukukunun Eleştirisi, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1972, s. 21; Özgür, s. 94.

427 Özgür, s. 98.

428 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 128.

135 vermiş olduğu bir Hukuk Genel Kurulu kararında, “Birden fazla taşınmaz malın paylaşılması dava edildiğinde, her birinin ayrı ayrı aynen bölünmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.” şeklinde hüküm tesis etmiştir429. Yine başka bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı “Paydaşlardan hepsini bağlayan bir anlaşma bulunmadığına göre bir kısım taşınmaz mallar birleştirilmek suretiyle taksime karar verilemez. Tarafların rızası olmaksızın iki parsel birleştirilip bir parsel haline getirildikten sonra bu parselin paylaştırılmasına karar verilemez.” şeklindedir430.

Paylı mülkiyet konusu malın aynen bölünerek paylara ayrılması halinde, ayrılan her parça üzerinde mülkiyet hakkının ne zaman doğduğu hususu da öğretide tartışmalıdır.

Paylı mülkiyet konusu eşya taşınır bir mal ise, mülkiyet, zilyetliğin kazanılmasıyla doğmaktadır. Zira taşınır malların mülkiyetinin, zilyetliğin devrinden önce kazanılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Paylı mülkiyetin konusunu taşınmaz bir mal teşkil etmekte ise, Yargıtay, TMK m. 716 gereğince, mahkeme kararının yenilik doğurucu bir nitelik taşıdığını kabul etmektedir. Yargıtay’a göre, mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte, taşınmazın o zamanki paydaşlarından her birinin müstakil ve belli bir parçanın maliki haline gelmektedir. Dolayısıyla ayni hak, mahkeme kararının kesinleşmesiyle doğduğundan, aynen bölünerek paylaşmaya ilişkin mahkeme kararlarından zamanaşımının söz konusu olmadığını belirtmektedir431.

429 YHGK, T: 24.04.1957, E: 6-29, K:25 (Özcan, s. 168)

430 YHGK, T: 05.10.1960, E: 6-32, K: 45 (Karahasan, s. 234)

431 Y6HD, 13.02.1984 tarihli, E: 1984/103, K: 1442 (Karahacıoğlu, s. 24). Paylaşma davasında verilen mahkeme kararının hukuki niteliğine ilişkin tartışmalar için bkz.

§8/II/B/3.

136 III. Paraya Çevirme Yoluyla Paylaşma

Paraya çevirme yoluyla paylaşma, paylı mülkiyet konusu malın paraya çevrilmesi sonucu elde edilen bedelin, paydaşların payları oranında bölüştürülmesidir432.

Paylı malın aynen bölünerek paylaşılması için gerekli şartların mevcut olmaması veya paylaşmanın bu suretle yapılmasının istenilmesi yahut hâkim tarafından aynen bölünme isteminin durum ve koşullara uygun görülmemesi halinde, paylaşma, para çevirme yoluyla yapılmaktadır433.

Paraya çevirme yoluyla paylaşmanın yargı kararıyla olması halinde, açık arttırma usulü dışında bir başka seçenek bulunmamaktadır434. Bununla beraber paydaşların, aralarında yapacakları sözleşme ile satışın pazarlık suretiyle veya bütün payların paydaşlardan birine satımı şeklinde yapılmasını kararlaştırmaları önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır435.

TMK m. 699/3’e göre; “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır”.

Açık arttırma, herkesin katılabileceği genel açık arttırma şeklinde olur. Zira Yargıtay’a göre de arttırmaya herkesin katılabilmesi paydaşların yararınadır436. Bununla

432 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 137; Esener/Güven, s. 196; Kürşat, s. 362; Özcan, s. 170.

433 Akipek /Akıntürk, s. 407; Karahacıoğlu, s. 76; Sarıhan, s. 98; Özgür, s. 103.

434 Arslan/Kırmızı, s. 252; Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Sirmen, s. 297;

Esener/Güven, s. 196; Oğuzman/Seliçi/Oktay- Özdemir, s. 340.

435 Aybay, “Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi”, s. 85; Kürşat, s. 365; Sarıhan, s. 98;

Özgür, s. 103.

436 Karahasan, C.1, s. 222.

137 beraber, paydaşların tamamının rızasının bulunması durumunda, açık arttırma sadece paydaşlar arasında yapılabilir437. Paydaşlar rızalarını daha önce verebilecekleri gibi, dava sırasında da açıklayabilirler438. Bu durumda hâkim, herkese açık bir şekilde açık arttırmanın yapılmasına hükmedemez439.

Paylaşmanın bu yolla yapılması, aynen bölünerek paylaşmaya göre kolaylıklar barındırmaktadır. Bedelin paydaşların payları oranında dağıtılması, paylı malın parçalara ayrılarak ayrılan parçaların paydaşlardan her birine ayrı ayrı özgülenmesi yoluna göre daha adil olabilmektedir440.

11.04.1940 tarihli, 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca, satışa dair ilam ayni hakkın devri niteliğinde olmadığından hüküm tarihinden itibaren 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğramaktadır441.

A. Satışın Yapılması

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 322. maddesinin ikinci fıkrasında;

“Paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hâllerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Görüldüğü üzere, satış işlemi, İcra ve İflâs Kanunu hükümleri uyarınca yapılmaktadır.

Anılan hüküm doğrultusunda, açık arttırma yoluyla paylaşmaya karar veren hâkim, satışın gerçekleştirilmesi için bir memur görevlendirir. Bu durumda, paydaşlar

437 Aybay/Hatemi, s. 141; Ertaş, s. 244; Arslan/Kırmızı, s. 287;

Gürsoy/Eren/Cansel, s. 455; Akipek/Akıntürk, s. 407.

438 Kürşat, s. 364.

439 Eren, “Mülkiyet Hukuku”, s. 127; Özcan, s. 172.

440 Kürşat, s. 363.

441 Sarıhan, s. 102; Benzer yönde karar bkz. Y6HD, 13.02.1984, tarihli, E: 1984/103, K:1442 sayılı karar (Karahacıoğlu, s. 24).

138 tarafından açılan paylaşma davası, hâkimin paylı malın açık arttırmayla satışına karar vermesiyle sona ermektedir. Bu aşamadan sonraki işlemler ise, İcra ve İflâs Kanunu hükümleri doğrultusunda satış memuru tarafından yerine getirilir442. Memur satışı gerçekleştirir ve elde edilen bedeli paydaşlar arasında paylaştırır443. Satış memurunun işlemlerine karşı şikâyet ve ihalenin iptali taleplerini incelemek sulh hukuk mahkemesinin görevindedir444.

Uygulamada ise, hâkimin satışın gerçekleşmesi için bir memur görevlendirmek yerine satış işlemlerinin gerçekleşmesini icra dairesine bıraktığı görülmektedir.

Dolayısıyla, icra dairelerinin yerine getirmiş olduğu görevin denetimi ise, İcra Mahkemelerince yapılmaktadır (2004 sayılı İİK m. 4).

Açık arttırmayla satışın gerçekleştirilebilmesi için, paydaşlardan biri tarafından satış işlemi gerçekleştirilmek üzere hâkim tarafından görevlendirilen memura veya icra dairesine satış talebinde bulunulması gerekmektedir. Böyle bir talepte bulunmadan, hâkim tarafından görevlendiren memurun veya icra dairesinin doğrudan harekete geçmesi söz konusu değildir445.

Paylı mülkiyet konusu eşya, kural olarak, üzerinde yüklü bulunan sınırlı ayni haklar ve tapuya şerh edilmiş şahsi haklar ile birlikte satılır ve bu haklarla yüklü olarak yeni

442 Özgür, s. 108; Y12HD, T: 07.10.1997, E: 9620, K: 10139 (Kazancı Bilişim - İçtihat Bilgi Bankası, E.T: 30.05.2017).

443 Kürşat, s. 374; Karahasan, s. 236; Özcan, s. 173.

444 Karahasan, C. 1, s. 236; Karahacıoğlu, s. 17; Erdoğan, “Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davaları”, s. 198.

445 Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Sungurtekin – Özkan, Meral/Özekes, Muhammet, İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2013, s. 355.

139 malike geçer446. Paylı mülkiyet konusu eşyanın bu şekilde haklarla yüklü olması halinde, hâkim, “takyitli satış kararı” verir. Eşyanın bu haklarla satılacağı, kararda açıkça belirtilir447.

B. Bedelin Bölüştürülmesi

Satışın gerçekleşmesiyle elde edilen bedel, payları oranında paydaşlara dağıtılır.

Payda yüklü bulunan sınırlı ayni haklar ve tapuya tescil edilmiş kişisel haklar bedelin azalmasına neden olacaklarından bunların, satıştan önce değerleri takdir edilmeli, paylaştırmada bu husus da hesaba katılmalıdır. Satış ve paylaşma masrafları da paydaşların payları oranında karşılanır448.

Taşınmaz rehinle temin edilmiş muaccel borçlar, müşteriye devredilmeyip satış bedelinden tercihen ödenir (İİK m. 125/3). Bu düzenleme, üzerinde rehin hakkı bulunan paylı mülkiyet konusu taşınmazın satışı halinde de uygulanma imkânı bulabilir. Bu hükmün uygulanması halinde rehinin taşınmazın değerini etkilemesi önlenmiş olur.

Paraya çevirme aşamasında taşınmazın değeri saptanırken bunların da değeri dikkate alınır449.

Paylı mülkiyetin konusu taşınmaz bir malın üzerinde, onun bütünleyici parçası durumunda bulunan bir muhdesat bulunması halinde, taşınmaz, üzerindeki muhdesatla birlikte satışa çıkarılır450. Muhdesatın, aynı oranda paylı mülkiyete tabi olması durumunda, satış sonucunda elde edilen miktar, paydaşların payları oranında

446 Arslan/Kırmızı, s. 294; Kürşat, s. 397; Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 501;

Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 625; Sarıhan, s. 100.

447 Özcan, s. 174; Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 500; Arslan/Kırmızı, s. 292.

448 Sarıhan, s. 101; Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 101.

449 Aybay, “Müşterek Mülkiyette Taksim”, s. 92; Kürşat, s. 379.

450 Tunaboylu, “Paylaşma Davaları”, s. 641; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 625.

140 bölüştürülür451. Bu durumda herhangi bir sorunla karşılaşılmayacaktır. Ancak muhdesatın paydaşlardan birine veya üçüncü bir kişiye ait olması halinde, bunun değerinin hesaplanması ve paylaşmada göz önüne alınması önem arz etmektedir.

140 bölüştürülür451. Bu durumda herhangi bir sorunla karşılaşılmayacaktır. Ancak muhdesatın paydaşlardan birine veya üçüncü bir kişiye ait olması halinde, bunun değerinin hesaplanması ve paylaşmada göz önüne alınması önem arz etmektedir.